Cihad-M.Zahid Kotku/Seha Neşriyat...
"Meselâ seçim zamanı kullandığımız reyler bizim hangi tarafın adamı olduğumuzu açıkça göstermektedir. Hiçbir müslüman açlıktan öleceğini bilse bile bir Allahsıza, bir dinsize, bir masona ve bir caniye katiyyen rey veremez ve onların tarafını tercih edemez, insanın kendi aklı ile bazan çok aldandığı görülegelmekte. Mason cemiyetlerine giren müslümana nasıl müslüman diyebileceksiniz ve bunların idarelerine ne cesaret ile girebilirsiniz ve bunları destekler ve halka da onay ak olduğunuzu bilmez misiniz, bunların vebali de acaba kimin defterine yazılacak. Hiç. telâş etme ve kendini de kandırma bir mason teşkilâtı senin amaline hiç döner mi?"
"Bizim yolumuzda hizmet asıldır. Bu tarikin binası, zamanın ihtiyacına göre hizmet için kurulmuştur. Ne zaman ki hizmete ihtiyaç vardır, orada zikir ve murakabeler tehir edilir, insanlığa hizmete çalışılır. Hizmet varken, 'Benim zikrim var, dersim var ' deyip zikirle dersle meşgul olmak büyük hatadır. " [Bu söz kitaptan hariçtedir.Kaynağını bulamadım.Diğer yerlerdeki alıntılar bahsettiğim kitaptandır]
"Artık bugün eskisi gibi harb usulleri kalmamış, şimdi kalelerin içinden fethedildiğini hâlâ mı anlamayacaksın? Şimdi cephelerde dövüşmeye pek lüzum yok. İş hemen paraya dayanıyor. İktisâden paralara hâkim olan, dünyaya da hâkim. Öyle ise sen şimdi istersen paralarını sakla, istersen günah yerlerde ye. İstersen de âhiret için harca. Bire on veren Allah böyle yerde bire 700 verir. Bu suretle seni teşvik eder ve buyurur ki, ebedî saadet evi olan Cenneti bulasın. Bunun en kolay ve kestirme yolu da düşmanlarının tatbik ettikleri usullerin daha güzel ve iyisini senin de yapmandır."
"Bugün milletler arasında en geri kalanı da biziz. Binaenaleyh, en çok iktisada riayet etmeye mecburuz. Lüks ve israftan olduğu kadar, zaruri masraflarımızdan bile keserek, bir an evvel hem borçlardan kurtulmak, hem de bir daha kimsenin ne parasına ne de sanatına muhtaç olmayacak derecede fabrikalara sahip olmalıyız. Diğer müslüman memleketlerindeki, müslüman kardeşlerimizin de imdadına yetişip, onları da Avrupalıların, ecnebilerin iktisadî esaretinden kurtarmalıyız. Esir ve zelîl değil, hür ve aziz olarak dünyada yaşamanın yoluna gitmemizin lâzım olduğunu artık kim inkâr edebilir? Fakat, bunun yegâne çaresi de, ne kadar iktisat yaparsan yap, ipin ucu masonların elinde oldukça, ne esaretten ne de borçtan kurtulabiliriz. Onun için, ne yapıp yapıp bu memleketten masonları ebediyyen kov, çıkar ve bir daha sokma ki, bütün ocakları sönsün. Sen bunu yapmazsan veya yapamazsah, iyi bil ki, onlar senin ocağını söndürecek, senin evinde, onlar çubuklarını yakacaklar. Nasıl ki, kara sinekleri ve sivri sinekleri öldürmezsek, onların bizleri, mikropları taşımak suretiyle öldüreceklerinden şüphemiz yoktur."
"Ne yazık ki, bugün kendi karnımızı doyuracak buğdayı bile dışarıdan tedarik ettiğimizi görüyoruz da, bu ne haldir diye ağlamamız lâzım gelirken, biz hâlâ ve hâlâ kendi sevdalarımızın peşinde ve yaşamanın, gülüp oynamanın yolundayız. Ne kadar acı desek azdır. Baksanıza, bizim hacı efendinin bir gazası kırk hacca bedel. Acaba bu ne demektir. Efendi, şu demektir ki, kırk hac sevabı var bir gazada. Şimdi bu gaza için uğraşmanın ne kadar lüzumlu olduğunu bizlere açıkça anlatmıyor mu? öyle ise hani nerede tayyare fabrikalarımız, nerede tank tezgâhlarımız, hani nerede o cihad aşkı? Bak bak, şu komünistlerin kandırdığı çocuklarımıza, sapık inançlarına karşı gelen sağcı, dindar çocuklarımızı, kardeşlerimizi nasıl öldürüyorlar, nasıl amaçlarına erişmek için kıyametler koparıyorlar? Yalanlar, iftiralarla birlikte, devlet ve kanun dinlemeden ve korkmadan, hergün bir şeyler yapıyorlar. Boykotlar, işgaller icad ediyorlar, çocukları mekteplerine sokmuyorlar. Hattâ hocalarını tehdit ediyorlar, dövüyor ve öldürüyorlar da, bizler hep karşıdan seyirlerine bakıyoruz. Bu anarşiyi önlemek için ne paralarımıza kıyabiliyoruz, ne de canımıza. Elbette o zaman ne hürriyet kalır, ne de din ve iman. İşte bolşevik memleketlerdeki müslümanların hali! İbret almak lazımsa, bir bakış kâfi değil midir?"
"Bir millet kaç partiye bölünmüş, hepsinin fikirleri, kanaatleri, bilgileri, idareleri hep ayrı ayrı. İslâm'ın istediği vahdet, tamamiyle ortadan kalkmış durumda. Cenba-ı Hakk cümlemizin mu'ini olsun.
Her kim İslâm'ın ihyası için çalışmak istiyorsa, mutlaka ilme çalışması lâzımdır. Allahsız insan olamaz. Allah'ı bilmek de ilimle olacağından, insanın da, milletin de hayatı bu ilimledir. Fabrikalar insanı Allah'a yaklaştırmaz, belki daha çok sefahata ve günahlara sevk eder. Kurtuluş fabrikalarda değil, ancak ilim ve cihad iledir."
" Ehl-i cihad olmazsan, ne kadar âlim olursa olsun bir gün orasının düşman istilâsına uğrayacağı, düşmanın nice vahşetinden inleyerek ölmeye mahkum olunacağı açıktır."
|