Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî (K.S.)Ahmed Ziyâüddin Hz (Hicri 1228) 1813 milâdi yılında Gümüşhane'de doğmuştur.
Henüz dört-beş yaşlarında Kur’ân-ı Kerim'i tecvid üzere oku¬maya haşlamış ve sekiz yaşına gelince hafız-ı Kur’ân olmuştur On yaşlarında babası Mustafa Ef. ile birlikte Trabzon'a yerleşmişlerdir. O sırada babasına, dükkânında yardım ederken diğer taraftan sarf ve nahiv bilgilerini ikmal etmiştir.
Ondört yaşında amcası ile birlikte İstanbul'a gelmiş ve ilim tahsili için orada kalmıştır. Sene 1827'dir.
Önce Beyazıt ve Mahmudpaşa medreselerinde zamanın tanınmış Ho¬ca Efendilerinden aklî ve naklî ilimlerde tahsilini tamamlayıp icazet al¬mış ve genç yaşta Beyazıt Medresesinde müderris olarak göreve başlamıştır. Bu sırada zamanın büyük mürşidi
Mevlânâ Halid-i Bağdadi Hz.nin kendilerini irşad için hassaten gönderdiği, halifesi Trablus-Şam Müftüsü Ahmed Ziyaüddin Ervadi Hz.ni karşılarında bulmuştur.Şems ve Mevlânâ misali 16 yıllık bir ledün ilmi alışverişidir bu.
Bu suretle kendisi de mânevi sahada tasavvufî irşad görevi ve selâhiyeti almış olur.
Sene l877'de 93 Harbi diye anılan savaşta ihvanı ile birlikte Kafkas cephesinde bizzat iştirak etmiştir.
Kendisi herkesçe tanınmış büyük bir mürşid ve zamanın kutbu idi.Takvası ve sünntelere ittibaı eşsizdi. Kendilerinin 18 yıl yatsı abdesti ile sabah namazını kıldıkları söylenir.
Yetiştirdiği irşad selâhiyetini almış 116 halifesinin yanısıra onbinlerce talebe kendisinden feyz almıştır. Basılmış eserlerinin sayısı altmış civarındadır.
Kabr-i şerifi Süleymaniye Camii ön avlusunda Sultan Süleyman Türbesi yanındadır. Alıntı:
Ahmed Ziyâüddin Gümüşhanevî (K.S.)'un "Cami'ul Usûl" Eserini Takdimi
Allah'a hamdolsun ki yarattıklarının içinden bazılarını veli olarak seçti. Onlara Cemâlinin perdesini açtı, sonra onları bu yolda muvaf¬fak etti ve Celâlinin hikmetleriyle galip kıldı. Onları temizledi, nurlara gark etti ve sırlarının güneşini üzerlerine doğdurdu. Onları maksadına erdirdi ve gerçekleri ay gibi apaçık onlara gösterdi, nimetlerini de tam mânâsıyla üzerlerine yaydı. Onları hidayet hazineleri ve kendi Zâtının güzellikleri ile zinetlendirdi, sınırsız ikramlarda bulundu, lütuflarını ise gizledi ve onları selâmet ve yakınlık yollarına yönlendirdi. Ruhlarını takdis etti ve onlara azîmet sevgisi verdi. Onlara zikrinin kapılarını açtı ve tevhid kürsüsüne oturttu. Ve onlardan perdeleri kaldırdı. Eşsizlik yurdu¬na onları cezbetti ve Zâtına yaklaştırdı. Celâl perdelerini ve Rububiyet mânâlarını onlardan kaldırdı. Onları Zâtının nuru ile nurlandırarak büyüklüğünün kalesi içine aldı. Fikirlerini tereddütten arındırarak melekûtuna kattı. Onların gönüllerini parlatarak lâhut âlemini aydınlattı ve onları Fena fillâh makamına ulaştırdı. Azâmeti yollarına girmeyi ve Cemâlini müşâhede etmeyi nasip etti. Onlara ikramda bulunarak ve Zâtının Huzûrunu onlara lutf etti. Sonra onlara Bekâ billâh (makamı)nı verdi, sonra da onlara Zâtının sırrı ile tecelli etti.
Salât ve selâm ve tahiyyât ve bereketler mevcudâtın en kâmili Muhammed (SAV) ve âline ve ashâbına, evlâdına, zürriyetine, ensârına, hizmetkârlarına, O’na tâbi olanlara ve sevdiklerinin üzerine olsun. Biz Onların ilimlerine mirascı oluyor ve onlardan feyizleniyoruz.
(Salât-ü selâmdan) sonra; Mahlûkatın en zayıfı, fakir AHMED ZİYAÜDDİN BİN MUSTAFA der ki: insanların tarikata ait bilgilerinin zayıflayıp kaybolduğunu gördüğümde; Tarîkatların esasları, vasıfları, evliyaullah ve onların çeşitli makamları ve kullandıkları deyimleri, tavırları, bazı sırları, edebleri, meslekleri ve (evliyalığın) şartları hakkındaki bazı bilgileri Allah-u Teâlâ'dan yardım dileyerek hülâsaten bu kitapta; toplamak istedim.
AHMED ZİYÂÜDDÎN GÜMÜŞHANEVÎ (K.S.)