talib yazdı:
Tarikatın lüzumsuz (ya da geçerli olmakla beraber, şu zamanda pek zor) olduğunu; risalelerin güneş mürşidi kamillerin mum, risalelerin uçak tarikatların kağnı arabası mesabesinde olduğunu kim sohbet ediyor acaba? Ona gidelim!...
Bu pek yüksek hakikatlerden! biz de feyizlenelim!
Bir saliki bu türlü sohbetler ileri mi götürür yoksa geri mi götürür derseniz, fakire uçurum görünüyor. Niceleri bir mürşidi kamile evlat olmak ve yalnız onu rehber edinmekle en yüksek dereceleri elde ettiler. Maksat derece kazanmak da değil, kullukta zirve şahsiyetler haline geldiler..
28 Mehmed Çelebi,Fransa sefâretnâmesinde iftâr zamanı Fransız asilzâdelerinin maraklı hanımlarının kendilerinin nasıl oruç açtıklarını ve nasıl terâvih namazı kıldıklarını görmeye geldiklerini ve hayret ile seyrettiklerini nakleder bize...Aynen öyle de risâlelerinde Tarikkâtları modası geçmiş manevi kurum,antika lamba,eski ihtişâmını zar zor yansıtan bir harâbe olarak tavsîf edilmiş bir şekilde gören nurcu mürekkeb yalamışlar da Ehl-i tariyke çok ezoterik,çok sıradışı bir nesne gibi oryantalistçesine yaklaşmakta ve onları tanımlanmaları gereken bir 'öteki' olarak görmekteler...Elbette bu koyu mutaassıb gürûh bu tanımlamayı da,yanılamaz/korunmuş olarak addettikleri İslâm târihinde yazılmış herhangi bir kitaba göre,risale-i nurlarına göre yapmaktalar...Halbuki Tasavvûf hakkında en ufak bir bilgileri yoktur ancak ve ancak risâlelerinde ki ifâdeleri genişletip genişletip dururlar,temcid pilavı gibi önümüze sürerler!Ve biz ehl-i tariyk tâifenin bu pilavdan o denli etkilenip eski yemek adetlerini o denli sür'atle değiştireceklerine emîndirler ki,bu hususta çok küçükken bana dünyanın en güzel kızı benim kardeşim diyen halamın oğlu gibiler.Ona bunu nereden biliyorsun diye sorduğumda çünkü annem öyle söylüyor demişti.İşte bu yanılgılarından ötürüdür ki,'Yanılamaz Üstâd'ımız öyle demişti' mantığıyla Tasavvûf ve Tariykât hakkında eccücük bir bilgi kırıntısına sâhib olmadan bizleri kendi cezbelerine dâvet ederken-bu sayfada kaynak sohbetlerine davet eden kardeşimiz gibi-Tasavvûf galaksisi varken risâle fitiline perestiş etmeyeceğimizi iyi bilmeliler!Evet,bari bunu iyi bilmeliler!!
Bu gürûh Ehl-i Tariyki o kadar şiddetle yalnızca Velâyet temsilcisi olarak göstermektedirler ki,kendilerine has tuttukları hizmet-i imâniyye ve'l-Kur'aniyyeden azıcık bir hizmet bile Tariykâtlara reva görmemekteler!Halbuki bu illüzyona kapılmadan gerçeğe nazar edersek Târiykâtların var güçleriyle zamane insanlığını en başta İmana çağırdığını görürüz!En evvel iman ondan sonra ihsân,takva ve tezkiye...Ve dahi elhamdülillâh bu dört husûsta da işlerini iyi yapmaktalar!Zira birileri gibi çatlayassıya bir kelâm kitabını okuya okuya seyr-i Cemâlullâhdan berî durmamaktalar.
Cenâb-ı Allâh (C.C) bizlere Tariykât edeblerini muhâfaza edip menzîl-i maksûda vâsıl eylesin.
Güzel yorumunuz içinde tâlib ağabeyime çok teşekkür ederim,sağolsun...Ehlullâh nezdinde tâlibi bol olsun...