talib yazdı:
TûTî ağabey makam dağıtılmasından bahsetmiş iken, Akgündüz'ü daha iyi tanıyalım. Akgündüz,
Mehmet Kırkıncı Hoca grubundandır ve şunları der:
Mehmed Kırkıncı hocam, Şark medreselerinden icazet almış bir âlimdir ki, biz ona “mücaz” diyoruz. Fakat, icazet almış bir âlim olmasının yanında bazı üstün özellikleri vardır. Demek ki, birinci özeliği şark medreselerinden icazet almış büyük bir âlim oluşudur.
...Mantık ilminde, Kelam ilminde, Usul ilminde fevkalade yed-i tûla sahibi oluşudur. Allah’ın onu kelam ilminde ve de usul ilminde çok önemli zirvelere taşımasıdır.
Üçüncü önemli özelliği, bu bence en önemli özelliğidir.
Bu iki üstünlüğünün yanında, Bediüzzaman’ın şahsiyetini tanıyabilmesidir. Bu özellik kendisini bütün âlimlerin üzerine çıkarmıştır.
Çünkü asrın müceddidi değil sadece, Kutb-u Azam’ı, ferdiyet makamına gelmiş bir insanı ve benim itikadıma göre de Ahirzamanın Hazret-i Mehdisini tanımış bir âlim olmak, çok büyük bir imtiyazdırDolayısıyla, bu noktadan misyonu, vizyonu diğer âlimlere göre çok geniştir. Ne Ömer Nasuhi ile kıyaslayabilirsiniz, ne eski Erzurum müftüsü Sadık Efendi ile kıyaslayabilirsiniz, ne de Sakıp Efendi ile kıyaslayabilirsiniz. Bu noktada Hocaefendi ileridedir.Dördüncü bir özelliği ise, bu tamamen
istihdamdır. Yani bu özellik çok az âlimde vardır. Üstadı ziyaret etmiştir ve üstaddan Risale-i Nur’un zor hakikatlerini izah etmede temsil duasına mazhar olmuştur. İster Kader meselesinde, ister Haşir meselesinde, ister Allah’a iman meselesinde ortaya koyduğu öyle misaller vardır ki, gerçekten Yunan filozofları o noktada zayıf kalır.
Bu da çok enteresan bir şeydir. Bu sünuhattır. Belki ondan daha âlim insanlar vardır, ama bu istihdamdır. Üstadın duasına mazhardır.
Hikmet Pırıltıları’nı hiçbir zaman başka bir eserle, başka bir âlimin eseriyle kıyaslamayın. Bak, özellikle Hikmet Pırıltıları diyorum.
http://www.cevaplar.org/index.php?khide=visible&sec=5&sec1=37&yazi_id=6209bu sıfatlar mesnedsizdir: binaenaleyh mevhumdur..
" benim itikadıma göre.." ifadesi de herşeyi açıklıyor zaten..
seyr-i süluku istikmal etmemiş ve irşad yetkisi bulunmayan bir zatın bu sıfatlarla yad edilmesi iddia sahiblerinin - o husustaki- cehlini ibraz eder..
said-i nursi hz.nin
'mülhemun'dan olduğu şüphesizdir lakin bazı mevadda galebe-i hal ve keşf-i hayal saikasıyla galat eylem ve galat söylem ettiği de malumdur..
ifrat sahiplerinin lafu güzafı kendi fehimlerine racidir (said-i nursi hz. dahil) bu iddialar kimseyi bağlamaz..
hazret mazurdur şundan sebeb ki: meczubdur.. cenab-ı Bursevi efendimizin tabiri ile: erbab-ı cezbe ise alem halkını kendi gibi olur kıyas eder.. (tok olan acın halinden ne anlar meselidir hani..) ve işte şu memleketi bediüzzaman yüzünden velveleye salan muğlak husus da budur..
o meczub-i ilahi şöyle der mesela:
" bendeniz mahza ilim tefekkür ve zühd revişi ile böyle oldum siz dahi öyle olmaya bakın bu cadde vasi' ve seridir, tarikat berzahı ise uzun meşakkatli ve hem pek muhataralı.." bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi..