Alıntı:
Kıyamet ve Mehdi (as) (2)
Mustafa KAPLAN
Vakit, 15.04.2003 - 16.04.2003
Tempo dergisinden Tutkun Akbaş aradı. "Kıyamet ve Mehdi" ile ilgili bazı sorularına cevap vermemi rica etti. Aslında prensip olarak Vakit dışındaki medya organlarına konuşmuyorum, ama meselenin ehemmiyeti ve Akbaş'ın samimi ısrarı ile cevap yazdım. Yazımın yarıya yakını neşredildi, ama çarpıtmadan neşredildi. O cevabın bütününü Vakit okuyucusu kardeşlerimle de paylaşmak istiyorum.
(…)
Bu “Büyük Mehdî” Hazretleri'nin ortaya çıkış tarihleri için ise yine ebced ve cifir ilimleriyle bilgiler vermiştir. O zâtı nûrâni, Hicri 1414 (M.1993) senesinde çalışmalarına başlayacaktır. Hicri 1422-23 (M.2001-2) senelerinde çalışmalarının yönü değişecektir. Hicrî 1432 (M.2010-11) tarihinde ise “zuhûr” hadisesi olacak, yani İslâm devleti kurularak o Muhammed Mehdi (as) herkes tarafından görülüp bilinecektir.
İnternette “www.hamim.sayfasi.com'" sitesinde bulunan “Esrarnâme” isimli dokümanda geniş kaynaklı bilgiler yer almaktadır. Dikkatli bakılırsa, Bediüzzaman Hazretleri'nin verdiği bilgilerin yanıltıcı olmadığı görülecektir.
Beklenen "Mehdi" şer’i devletini bizzat Kudüs merkezinde gerçekleştirecek, böylece İsrail devleti ile beraber önce Ortadoğu'dan başlamak üzere bütün Müslüman ülkeler o devlet çatısı altında birleşecektir. Hicri 1432 tarihini takip eden 30-40 sene içerisinde Malezya'dan Fas'a kadar bütün Müslüman beldeler o devletin kontrolü altına girecek. Mehdi (as) halife olarak başta bulunacak, dindar rûhanî Hıristiyanlarla ittifak ederek Çin, Hindistan gibi inançsız ülke insanlarını kontrol altına alacaktır.
Mehdi'nin son yılları içerisinde ise Hz. İsa (as) bizzat gökten inecek, o zâta yardım edecektir. Büyük Mehdi’nin vefatından sonra bir "son Mehdi" daha gelecek, Hz. İsa (as) ile birlikte bütün dünyayı o şer'i devletin kontrolü altına alacaktır. Bu işleyiş hicri 1506 (M.2082-85) tarihine kadar sürecektir. İşte o tarihten sonra insanlık yine İslâm dininin çizgisinden sapacak, hızla uzaklaşacak, bir tür hayvanlar gibi yaşamaya baş¬layacak; beklenen Kıyamet de onların başına kopacaktır.
Tempoya verdiğim cevaplar bundan ibaret. Bu bilgilerin yarıya yakınını aynen alan dergi, çarpıtmadan neşretti. Bu yazdıkarım, aynı zamanda benim inancımdır. Eğer denilen vakitte denilen hadiseler zuhura gelirse, kimsenin itiraza mecali kalmaz. Eğer gerçekleşmezse, benim yanlış anlamam bahis mevzuu olur ki, bu yaşa gelene kadar az mı kandırıldık?
Alıntı:
Bülbül, vakti gelince öter
Mustafa KAPLAN
Vakit, 19.06.2003
(…)
Mehdi hakkında “(as)” ünvânının kullanılması, o zât peygamber olmadığı halde pek çok mucize göstereceği içindir. O zât-ı nûrâni “hem en büyük müceddîd, hem en büyük müctehîd, hem kutb-i âzam, hem hâkim, hem mürşid, hem Mehdi” olacaktır. Bizzat HZ. Cebrâîl (as) ile te'yid edilecektir.
Hicri 1432 senesinde şer'î devletin kurularak Hz. Mehdi’nin başına geçeceği ise, bâzı âyetlerin işareti, Hz. Ali (kv] nin ve İncil'in haberi, Bediüzzaman Hazretlerinin sözlerinden sarih olarak anlaşılmaktadır. Bütün dünyâ kudursa, yine bu geleceği önleyemez!
Bediuzzaman Hazretlen'nin şahsına büyük bir muhabbetle bağlı olan bâzı Nur talebelerinin esere dikkat etmeyerek şahsa bağlılıkla ifrat etmeleri sebebiyle Mehdi meselesinde yanlış kana¬at sahibi oldukları görülüyor. Bir dane-i hakikat, bir harman yalanı yakmaz mı? Şeriat Mehdisi olan zat 1432'de çıkar ve devletinin haşına geçerse, -Risâle-i Nurları da hükûmet programı yaparsa- şimdiki yanlış kanaat sahipleri o gün karşı mı çıkacaklar?
(…)
Sâhibû'z-zamânın gölgesi üstümüze düşmüştür, bülbüllerin ötmesi de bundandır...
Alıntı:
"Beklenen Mehdî"
Vakit, 09.07.2003
Mustafa KAPLAN
Bahar yaklaştı ya, kargalar ve akbabalarla birlikle elbet¬te bülbüller de ötüyor. Hayrettin Gümüşel, "Beklenen Mehdi" adıyla bir kitap derlemiş, eslâftan günümüze söylenenleri bir araya getirmiş.
Eserde yer alan hadislerden Nuaym bin Hammad'ın naklettiği şu cümle dikkatimi çekti: "Dördüncü fitne, on sekiz yıl devam edecektir." (age. s. 175)
Bediüzzaman Hazretleri de İslâm Deccali ile ilgili bir hadisi te’vil ederken, o mikrobun dört devresi olacağını söylüyor ve şöyle diyor "Dördüncü günü ve devresi âdîleşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır." (Şualar. 5. Şua. s. 534)
İki kitaptaki bilgiyi yan yana getirince, bu dördüncü devrenin "on sekiz" sene süreceğini anlıyoruz. Allahu âlem. bu dördüncü devre, Hz. Mehdî'nin şâkirdleriyle berâber küfre karşı mücâdeleye başladığı Hicri l414 senesinde ortaya çıkıyor. On sekiz sene devam edince de, Hicrî 1432'de sona eriyor.
Biz de bütün gücümüzle bu seneyi (1432) haykırmıyor muyuz? 1432'ye kadar olan devrede hâkimiyet Allah düşmanlarında gözükebilir: ama bu önümüzdeki kalan sekiz sene içerisinde âlemde çok şok gelişmelerin yaşanması da kaçınılmazdır.
“Beklenen Mehdi” isimli kitap Köprü Yayınları arasında çıkmış. (0212 511 28 11) numaralı telefondan bilgi alınabilir...
“Âhir Zaman Fitneleri” isimli bir eser çıkararak bilhassa Risâle-i Nûr kaynaklı bilgileri derleyen İttihad Yayıncılık ise, Bediüzzaman Hazretlerinin şahsına kendi gönüllerince biçtikleri mânevi makamdan dolayı geleceği müjdelenen zâtın yüksek makamda olmasını kabullenemiyor gibi cümle kullanmış. Sanki o büyük zevatı insanlar mı tâyin ediyor ki değerlendirmeyi biz yapıyoruz? (Age. s. 124)
Gelecek Mehdi’nin “en büyük müceddîd ve en büyük müctehîd” olacağını bizzât Bediüzzaman Hazretleri haber vermiyor mu? 20. Mektup'taki o ifâde bulunduğu müddetçe, kendisine o kitapları referans alanlar nasıl olur da süb¬jektif, indi yorumlarda bulunabilirler?
Derlemelere katılan en küçük bir şahsî yorumda yanlış bulunursa, ister istemez diğer doğrulara olan ilgiyi de kesmez mi?
Korkmayın be kardaşlar! Gelecek zâtın “en büyük müceddid” olması, Üstâdımız Hazretlerinin Allah indindeki muallâ makâmını aşağıya düşürmez! Sizin "Hayâli Ziyâeddin" sevginiz ise, kaderin hükmünü değiştirmez.
“Ahirzaman Fitneleri” isimli esere (0212 520 51 47) numaralı telefondan ulaşabilirsiniz...
14/15.4.2003, 19.06.2003 ve 09.07.2003 tarihli bu yazılarında da 1432 takıntısının egemen olduğu görüldü.
Yazık...