Alıntı:
1
Eğer bir kişiden gönülde şikayet olsa,
Gönül derdi ondan nihayetsiz olsa,
Hiç düşünme intikam almayı, çünkü
Kötüye kötülüğü yeterli olacak.
2
Bir lahza dilim suskun olmasın şükründen,
Bir lahza gönlüm geri durmasın fikrinden
Her azası kulağa çevrilir cismimin
Her nerede söz açsalar Senin -Rabbim- zikrinden.
3
Ne zamana kadar aşkında, sanem, gam çekeyim?
Dağ gibi bu ulu gamı demadem çekeyim.
Gönül alıcı eğer sensen ve, gönül verici — ben,
Yüz gam çekeyim yurdunda, bin gam çekeyim!
4
Zikr ulaşsa gönüle, o tamam derd olacak,
O zikr tufeyli merdler ferd olacak.
Ateşte eğer ki, hasiyet çok, amma
Gönlünde senin iki cihan soğuk olacak.
5
Bir yâr ki, O'nun namından aşk yağıyor,
Her name ve haberinden aşk yağıyor.
Kim sokağından geçse — o aşık oluyor,
Güya eşiği ve çatısından aşk yağıyor.
6
Bu cilve ve naz ki, o gönlü aydınlık kılar,
Aşık beladan ne şekilde perhiz kılar?
Eğer kınama yeli etse kulağımı sağır,
Gönlümdeki aşk ateşini tez kılar.
7
Biz dosta mübarekiz ve, düşmana ki ; -kötü- şum,
Cenk zamanında demiriz ve, sulh anında mum.
Gücduvan dağı eteği bize mekan,
Lakin hükmümüz altındadır hatta ki -Anadolu- Rum.
8
Açmadan asla ağzını güler olsan güzel!
Gözsüz yine dünyayı görür olsan güzel!
Otur -da, sefer eyle, ayak zahmetsiz —
Yer küresini eğer gezer olsan güzel!
9
Ey bahr-i ulûma yet, mekanı — sahil,
Bahr içre feragat, sahil — gönül düşmanı düşman-ı dil.
Her iki cihanın mevcinden mest olma,
Her iki nefesde kalma bahrden gafil.
10
Ömrün ki, geçer iken, mürüvvet eyle,
Elin ki, tutar iken, sehavet eyle.
Öz hasılını özü biçer her kimse,
Yeter ki, yetiştirişi için riyazet eyle.
11
Ey pak sufî, kılsan eğer meyl-i sema,
Bil, getirir sema nifak ile niza.
Bes, pak olayım desen, semayı terk et,
Ya da, gönlün hayatına eyle veda.
12
Meyl etme sema’ya, kılmayasın hem inkâr,
Sen tercih et şu yolu, olsa gönlün uyanık.
Nefsin hali olmadan, seni eylese bizâr,
Kıl oruç-namaz, başkasından geç zinhar.
13
Derviş vadi ve dağ arası menzil tutuyor,
Her lahza bu yerden arslan ve yolbars geçiyor
Var safda ulu pir ve, seçkin merdlerimiz,
Kim bize düşmandır — onu ölüm kovalıyor.
14
Bizim safımıza gir ve, mutlak korkma,
Ol dergahımız altında toprak — korkma,
Ayağa kalksa senin canına kastedip eğer cümle cihan,
Sen ara necat bizden ve, her zaman korkma!
15
Bir yurt ki, bütün toprağı anber gibi kokulu,
Tan donup kalır görse onu Husrev, Dara.
Yer yüzünü üç kere gezib çıktım ben,
Bildim: Latif ve şerefli zemin — Buhara !...
Hz. Pîr Abdulhalık Gücdüvani -Q-
Ergeş Açıloğlu tarafından Farscadan Özbek lehçesine aktarılan Abdulhalık Gücdüvani Rubaileri -elhamdulillah veşşükrülillah- ilk Türkiye Türkçesi'nde şu mütevazi forumda neşredilmiş oldu.
Rubailerin Türkçe'ye mümkün olduğu kadar aktarılmasında izlediğiniz üzere büyük payı olan Abdulaziz Mergilani kardeşimize teşekkürlerimizi ve Abdulhalık Gücdüvani himmetlerinde yaşaması niyazlarımızı bütün forum üyeleri adına iletmek borcumuzdur.
Şu mütevazi forumun Abdulhalık Gücdüvani silsilesine mensub üyelerine düşen görev ise bu Pîr-i Kamil'imizin inci niteliğindeki şu sözlerini her türlü vasıta ile çoğaltıp gerek internet üzerinden gerekse yazılı olarak muhatablarına ulaştırmalarıdır."Vema tevfikı illa Billah..."