Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: "Marifetname çokça suistimal ediliyor!"
MesajGönderilme zamanı: 24.04.12, 15:28 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 20.05.09, 11:50
Mesajlar: 69
"Marifetname çokça suistimal ediliyor!"


Cafer Durmuş ve merhum Dr. Kerim Kaya Mârifetnâme'yi yeniden irfan dünyamıza kazandırdılar.

Cafer Durmuş ile eser ve müellifi üzerine Ahmed Öztürk konuştu.

24 Nisan 2012


Kültürümüzün temel taşlarından, Anadolu'nun bilgelik mayası Mârifetnâme. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerinin telif ettiği bu mümtaz eser, hem halk arasında hem medreselerde iltifat görmüştür. Bunun neticesinde bir başucu kitabı, bir vâiz kitap olması hasebiyle her evin kütüphanesinde başköşelerde görünür.
Telif edildiği tarihin üzerinden uzun yıllar geçse de eser tazeliğini korumuş, sözleri eskimemiştir. Buna bağlı olarak bu kadar iltifat gören bir eserin suistimâl edilme olasılığı yüksektir. Nitekim Mârifetnâme de bir parça suistimâl edilmiş, eser birçok defa özensiz, tabiri caizse kopyala-yapıştır baskılar görmüştür. Ehli tarafından açıklanması gereken noktaların üzerinde durmadan geçilmesi kitabın farklı şekillerde algılanmasına neden olmuştur.

Bunun önüne geçmek için Cafer Durmuş, merhum Dr. Kerim Kaya ve Erkam Yayınları, Mârifetnâme'yi yeniden mûteber kaynaklara dayanarak irfan dünyamıza kazandırmak için bir proje başlatmışlar sekiz yıl önce. Proje neticelendi ve Mârifetnâme'ye yaraşır bir baskıyla tekrardan kültürümüze kazandırıldı. Biz de eseri hazırlayan
Cafer Durmuş'a Mârifetnâme'yi ve müellifi Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretlerini sorduk. Değerli vakitlerinden bir parça da bize ayırdılar.
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nden söz eder misiniz?

Kısaca söz edecek olursak; İbrahim Hakkı Hazretleri 18 Mayıs 1703’te (H. 1115) Erzurum’a bağlı Hasankale (Pasinler)'de dünyaya gelmiştir. Çocukluk ve gençlik yılları Tillo'da babası Derviş Osman Hakirullah Efendi ve üstadı Şeyh İsmail Fakirullah Hazretlerinin yanında geçmiştir. İlmi irfanı orada almış, şahsiyeti dergâhta yoğrulmuş çok yönlü bir âlimdir. Kendisinin "ana eserler" tabir ettiği beş büyük eseri; Divan, Mârifetnâme, İrfâniye, İnsaniye ve Mecmuatü'l-Meânî olup, ayrıca bunlardan bazı bölümleri istinsah ederek 10 evlat eser daha meydana getirmiştir. Bunlardan en çok bilineni ise Marifetnâme'dir.
İbrahim Hakkı Hazretleri Hicrî 1186 (M. 1782) yılında Tillo'da vefat etmiş ve çok sevdiği şeyhi İsmail Fakirullah Hazretleri'nin türbesine defn edilmiştir. Hocası ve üstadı Şeyh İsmail Fakirullah Hazretleri ile anne-babasına olan derin saygısı ve Marifetnâme'deki kuşatıcı üslubu ile milletimizin gönlünde taht kuran İbrahim Hakkı Hazretlerinin ilim anlayışı ve hayata bakışını yakından irdeleyerek yeni kuşaklara tanıtmak, yastık altında atıl duran önemli bir birikimi piyasaya kazandırarak maddi ve manevi refah sağlamak gibi önemli bir hizmet olacaktır.

Mârifetnâme'nin her konuda bir geçer sözü vardır. Fakat en çok nedir, en birinci amacı nedir eserin?
Mârifetnâme, telif olunduğu yıllarda medreselerde okutulmakta olan on iki dersi ana hatlarıyla; hem ilgili saha uzmanlarının müracaat etmekten müstağni kalamayacağı zenginlik ve derinlikte, hem de herkesin anlayıp istifade edeceği sadelikte ihtiva etmesiyle ayrı bir yere sahiptir. Bu itibarla tasavvufta doktora yapanlar kadar beslenme uzmanları, şehircilik ve planlama üzerine çalışanlar, matematik, felsefe, şiir, edebiyat ve kişisel gelişim ile benzeri sahalarda çalışanlar da Marifetname'ye müracaat etmelidir diye düşünüyoruz.
Kanaatimizce Marifetname'yi farklı kılan şey; bütün ilimleri marifet ve muhabbet-i Mevla'ya basamak kılacak bir maneviyât zerk ederek hülâsa etmesidir. Teknik tâbirleri anlatırken halkın işine yarayacak pratik bilgileri de arada vermesidir. Bu itibarla Marifetnâme'nin birinci amacı okurun masivâya olan meyil ve ilgisini azaltarak gönlünü muhabbet-i Mevlâ'ya layık hale getirmektir. Kâinatta her şeyi yerli yerince konumlandıran, insanlarla, eşya ile ve kendisi ile barışık insanlar inşa etmektir.

Birçok çeşidini gördüm Marifetnâme'nin. 350 sayfalık roman boy olanı bile vardı aralarında. Sizin hazırladığınızın farkı ne önceki baskılardan?
Marifetname'nin orijinali, aslî harfleriyle yazılmış olarak büyük boy bir kitap halinde (bir sayfadaki satır sayısının 32 veya 36 olmasına göre) 564 ilâ 620 sayfa arasında değişir. Tabiatıyla aslına sadık bir sadeleştirme bunun en az iki katı bir hacim tutar ve bu, metinde çokça geçen uzun manzumelerin hem aslının hem de sadeleştirilmesinin verilmesi ile tabloların hangi boyutlarda verileceğine bağlı olarak değişiklik arz eder.
Bahsettiğiniz hacimde Marifetnâme adıyla neşr edilenler bazı bölümlerini ihtiva eder ancak. Bunun belirtilmeden Marifetnâme adının kullanılması da ayrı bir problem.
Bizim hazırladığımız sadeleştirme daha önce yapılan çalışmalardan tamamen farklı olup, eserin yazma nüshasına birebir sayfa tutar şekilde hazırlanmıştır. Çetrefilli görünen hiçbir ibâre atlanmamıştır. Ancak bazı kişilerin merhum müellif ve eseri hakkında ileri geri konuşmalarına sebep olan sınırlı sayıda paragraf sadeleştirmede tayyedilmiştir. Fakat söz konusu paragraflar yaptığımız tıpkıbasım ve translitere ciltte aynen mevcuttur.
Kısaca bizim farkımız; eserin aslına sadık kalmamız ve anlaşılır bir üslûpla bu önemli klasiği günümüz Türkçesine aktarmış olmamızdadır. Bir de tabii farklı alanlarda bilgi ve birikim gerektiren konuları ilgili sahanın uzmanlarıyla birlikte kontrol ederek birebir okumuş olmamızdır. Eseri sadeleştirenler Cafer Durmuş ve (merhum) Dr. Kerim Kara olarak iki kişi görünmekle birlikte biz pek çok akademisyen dostumuzun fikirlerinden istifade ettik.

Günümüz Türkçesiyle hazırladığınız 3 cilde ilave olarak, el yazması tıpkı basım metni hazırlamaktaki amacınız yalnızca nostalji olsun diye değildir mutlaka. Biraz bahseder misiniz?
Marifetnâme'nin üç ciltlik sadeleştirmesini yapmış olmanın yanında bir de Topkapı Sarayı Kütüphanesi Emanet Hazinesi Bölümü 260 numarada kayıtlı bulunan yazma nüshanın tıpkıbasımını gerçekleştirdik. Buna ilave olarak aynı cildin bir de translitere cildini bir indeks ilavesi ile neşrettik. Dolayısıyla eser beş ciltlik bir takım halinde adeta yeniden doğmuş oldu.
Bunu tabii ki nostalji olsun diye yapmadık. Ehlince malum olduğu üzere Marifetnâme'de ele alınan konular hem herkesin okuyup anlayacağı tarzda sade ve anlaşılır ve hem de ilgili ilim dallarında çalışanların başvurma gereği duyacağı şekilde teknik terim ve bilgilerle mücehhezdir. Özellikle ıstılahların sadeleştirmede birebir muhafazası mümkün olamazdı.
Bu itibarla biz, genel okuyucu kitlesi ile birlikte ilim çevrelerinin de bu kıymetli esere daha kolay ulaşabilmesi gerektiğini düşünerek böyle bir çalışma içine girdik.
Eser üzerinde çalışmaya sekiz yıl önce başlamışsınız. Bu uzun süreçte şevkinizi kıran olay oldu mu? Neler yaşadınız eseri hazırlama aşamasında?
Şevkim kırılsaydı, herhalde bu çalışma bitmezdi. Bir gün bu uzun soluklu iş bitecek ve İbrahim Hakkı Hazretleri'nin adının yanında bu abd-i acizin de ismi anılacak ümidiyle bıkmadan çalıştım.
Marifetname'nin sonunda Hazret'in şöyle bir manzum duası var:
Hakkı'ya ölmez bir oğuldur bu kitâb
Andırır ânı hayr ile bî-hisâb
Bu kitabı okuyanı yazanı
Mârifet genciyle bây it, yâ Ganiy!
Bu dua benim sığınağım oldu ve esere maddî-manevî katkı sağlayanlara, sabırlarının zorlandığını hissettiğimde bunu hatırlattım. Çalışmanın beni zorlayan en zor yanları ne idi denirse, şunu söyleyebilirim: Belirli ibareleri istişare edeceğimiz insanlar ve teknik konuları konuşacağımız kişilerin hepsi de yoğun meşgaleleri olan şahıslardı. Onlarla görüşmek için randevularını kaydırma durumunda olan hep ben olmak durumundaydım. Burada nefsi tamamen ayaklar altına almak gerekiyor. Çünkü bu büyük projenin a'dan z'ye bütün sorumluluğunu üstlenmiş olmak böyle bir sabır gerektiriyordu.

Marifetnâme'yi nasıl okursak, ona nasıl bakarsak bize mana perdelerini açar? En çok neyine muhtacız, hangi yaramıza merhem olacaktır anlayıp yaşadığımız takdirde?
Marifetnâme, ansiklopedik bir eserdir. Ancak herhangi bir ansiklopedi gibi asla kuru bilgi yığını değildir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi, "irfan sahibi örnek bir şahsiyet olmak için asgari bu düzeyde bir bilgi birikimin olmalıdır" hatırlatması ve mantığı ile verdiği bilgileri okuru zihnen ve fikren besleyecek bir muhteva ile sunmuştur. Galaksilerin kusursuz işleyişini ve insan denen küçük kâinattaki mükemmel yapıyı anlatırken bunları yoktan var eden ve kusursuz idare eden kudret sahibine dikkat çekmiştir.
Meselâ, çok kullanılan gıda ve ilaçların hususiyetlerini tanıtırken, buradan kendi mizâcını da bilerek bilinçli beslenmeye ve bu konuda da Rasulullah (sav)'a tabi olmaya dair bir yol göstermiştir.
Genellikle insanların doğru anlayamadığı kıyafetnâme bölümüne önemli hatırlatmalarla başlamıştır. Önce kendinden başlamak üzere muhataplarını artıları ve eksileri ile tanıyarak bu özelliklerine göre şefkât ve merhametle/anlayışla davranmak gerektiğine işaret etmiştir.
Fizikî yapının karakter ve zekâ seviyesine tesir ettiğini belirtirken, bunların değişmez özellikler olmayıp eğitim ve riyâzatla genellikle tashih edilebilir olduğuna dikkat çekmiştir. Bununla birlikte ıslah olunamaz tiplerle ise, ilişkileri minimize ederek kavgasız, nizasız geçinmek gerektiğini söylemiştir ki, böyle okumayı bilene kıyafetnâme altın değerinde bir öğüttür. Diğer bölümleri de buna mukâyese edebiliriz. Marifetnâme'yi okurken, eserin mantığını iyi kavramak ve merhum müellifin vermek istediği mesajı doğru anlamak gerekiyor. Bu takdirde azami istifade edilebilir diye inanıyorum.

Marifetnâme'de cinsellikle ilgili bazı mahrem bilgilerin açıkça anlatılmış olmasına ne dersiniz?
Özellikle sanal âlemde başı sonu anlatılmadan bazı satırlardan alıntı yaparak merhum müellife ve eserine dil uzatıldığını duyuyoruz.
Ve bunları yapanlar adına üzülüyoruz. Hazrete tâ'n edilmesinden ne geçiyor ellerine bilemiyoruz.
Bu tür sitelere giren kardeşlerimizden istirhamımız şudur: Eserin aslına müracaat etmeden sanal ortamda cımbızla seçilenlere inanmasınlar. Halbuki o tür ibareler başı ve sonunda altın değerinde tavsiyeler olan cümlelerdir. Ve mahremiyet gerektiren durumlarda da Müslümanın edebli ve karşılıklı sevgi saygı ölçüsünü koruması gerektiğini anlatır.
Düşünün, İbrahim Hakkı Hazretleri bu tür bölümleri iki yüz elli yıl önceki bir toplum yapısında yazmıştır. Bilmeyen, utanıp soramayan açıp okusun istemiştir.
Nitekim insan mahrem konularda bir rahatsızlığı veya ailevî bir sorunu olsa bunu bir doktora veya avukata anlatmak durumunda kalabilir.
Böyle bir sorunu olan insanın bunu edeple yazılmış bir kitaptan okuması daha doğru olmaz mı? Eleştiride de her zaman insaflı olmak gerek, diye düşünüyorum.

Özel olarak İmam Gazâlî'nin oğluna öğütleri gibi bir bölüm mevcut mu? Ne söyler Mârifetnâme gençlere?
Evet, tabii ki var. Şeyh İsmail Fakîrullah Hazretleri'nin İbrahim Hakkı Hazretleri'ne (Molla İbrahim!) hitabıyla başlayan tavsiyeleri var ki, kitabın o satırları paha biçilmez bir hazinedir. Bununla İmam Gazali'nin teberrüken alınmış bir duası, merhum müellifin münâcatı ve ihvânına vasiyeti vardır. Bunlar da birer hazinedir.
Ben şahsen Marifetnâme'yi matbaadan aldığım ilk gün şunu yaptım. Ailemin fertlerine dedim ki, “bakın bu gün bizim için tarihî bir zaman dilimidir. Allah'a şükürler olsun Marifetnâme yeniden doğdu. Gelin bu günkü okumamız, İbrahim Hakkı Hazretleri'nin ihvanına vasiyeti olsun.” Onu okuduk evde…

Bize bu fırsatı vermekle eserin genç kuşaklara duyulmasına aracı olduğunuz için sizlere teşekkür ediyorum. Ve şunun kıymetli okurlara duyurulmasını istiyorum:
Marifetnâme, hacimli bir eserdir ve baştan sona okumak sabır ister, uzun soluklu bir program gerektirir. Ancak bu kıymetli eser, üslûbundaki bilinçli tekrarları ve vurgulu anlatımı ile kişiliği inşâ edici bir özelliğe sahiptir. Bilimler mecmuası olmakla birlikte aynı zamanda bir tasavvuf klasiği, zevk-î selîm için şiirler deryası ve bir vaaz kitabıdır. Kendisini sabırla ve hüsn-î kabul ile okuyanları baştan sona sanki inşâ eder; kimseyi incitmeyen ve kimseden incinmeyen zerâfet örneği bir insan haline dönüştürür.
Şunu iddiâ ediyorum: Türkiye'de bin kişi bu inançla Marifetnâme'yi okusa, paha biçilmez bir milli servet sahibi oluruz.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye