Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: 066 - TAHRİM SÛRESİ
MesajGönderilme zamanı: 03.01.09, 17:05 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
066 - TAHRİM SÛRESİ


Sûrenin tamamı Medine-i Münevvere'de ve Hucurât Sûresinden sonra nazil olmuştur. İbnu'l-Cevzî medenî olduğu konusunda icma olduğunu söyler.[1]

Katâde ise Sûrenin baştan onuncu âyetin başına kadar kısmının medenî, kalan kısmının da mekkî olduğunu söylemiştir.[2]

Âyetlerinin adedi, on ikidir. [3]



1. "Eşlerinin rızasını gözeterek, Allah'ın sana helal kıldığı şeyi ni­çin kendine yasak ediyorsun? Allah bağışlayandır, acıyan'dır."



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Mariye ile ilgili rivayetler:

a- İbn Cerîr et-Taberî'nin İbn Abdurrahîm kanalıyla Zeyd ibn Eslem'den rivayetle tahric ettiği bir haberde o şöyle anlatıyor:

Allah'ın Rasûlü (sa) bir gün hanımlarından birinin odasında oğlu İbrahim'in annesiyle temasta bulundu. Onu gören hanımı:

"Ey Allah'ın elçisi, benim evimde, benim yatağımda ha?" dedi. Bunun üzerine Rasûlullah onu (İbrahim'in annesini) kendisine yasakladı. Bu sefer de hanımı:

"Ey Allah'ın elçisi, sana helâl olan bir şeyi kendine nasıl yasaklarsın?" dediyse de Rasûl-i Ekrem (sa) onunla bir daha asla birleşmiyeceğine dair hanımına yemin etti ve bunun üzerine: "Ey O Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi neden kendine haram ediyorsun?" âyet-i kerimesi nazil oldu.[4]

b- Taberî'nin Saîd ibn Yahya kanalıyla İbn Abbâs'tan rivayetle verdiği haber biraz daha detaylı. Bu rivayette İbn Abbâs şöyle anlatıyor: Ben, Hz. Ömer'e:

"Allah Tealâ'nın haklarında "Eğer her ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz gerçek­ten kaymış olan kalbleriniz düzelmiş olur..." buyurduğu iki kadın kimdir?" diye sordum.

"Onlar Aişe ve Hafsa'dır." deyip şöyle devam etti:

"Sözün başlangıcı İbrahim'in kıbtî olan annesi hakkındaydı. Hz. Peygamber (sa), Hafsa'nın sırası olduğu günde ve onun odasında İbrahim'in annesiyle temasta bulunmuştu. Hafsa onları kendi odasında o şekilde bulunca:

"Ey Allah'ın elçisi, benim gü­nümde, benim nöbetimde ve benim yatağımda ha? Eşlerinden hiçbirine yapma­dığın bir şeyi (bir kötülüğü) bana yaptın." dedi. Rasûlullah (sa):

"İstemez misin ki ben onu kendime haram kılayım da bir daha ona hiç yaklaşmıyayım." buyur­du. Hafsa'nın:

"Evet isterim." demesiyle de Hz. Peygamber onu (cariyesini) ken­dine haram kıldı ve:

"Bunu başka birisine sakın söyleme." buyurdu. Ancak Hafsa bu sırrı saklıyamayıp Hz. Aişe'ye söyledi de Allah Tealâ onun, bu sırrı açığa vurduğunu bildirdi ve

"Ey O Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu gözete­rek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi neden kendine haram ediyorsun?" âyet-i ke­rimesini indirdi.[5]

c- Muhammed b. Mansur et-Tûsî, Ali b. Amr b. Mehdî'den, o Hüseyn b. İsmail el-Mehamilî'den, o Abdullah b. Şebib'den, o İshak b. Muhammed'den, o Abdullah b. Ömer'den, o Ebu'n-Nasr Mevla Ömer b. Abdillah'tan, o Ali b. Abbas'tan, o İbn Abbas'tan, o da Ömer'den bize şunu rivayet etti:

"Rasulullah (s.a.v.) oğlunun annesi olan Mariye ile, Hafsa'nın evinde cinsî mü­nasebette bulundu. Hafsa, Rasulullah (s.a.v.)'ı ve Mariye'yi kendi evinde buldu. Dedi ki:

"Onu benim evime niçin soktun? Hanımlarının arasında bunu bana neden yaptın? Benim sana olan sevgimden mi yaptın?" Rasulullah (s.a.v.) ona:

"Sen bunu Aişe'ye söyleme. Eğer Mariye'ye bir daha yaklaşırsam, o bana haram olsun." buyurdu. Hafsa dedi ki:

"O, senin cariyen olduğu halde sana nasıl haram olur?" Rasulullah (s.a.v.) ona yaklaşmamaya yemin etti ve Hafsa'ya buyurdu ki:

"Bunu kimseye söyleme."

Hafsa bu konuyu Aişe’ye söyledi. Rasulullah (s.a.v.) da kadınlarına bir ay yak­laşmamak üzere yemin etti ve onlardan yirmi dokuz gece uzak kaldı (ila yaptı). Allah Teala da bu âyeti indirdi."[6]

d- Enes'ten sahih bir senetle Nesâî ve Hâkim anlattı. Enes:

“Rasûlullah'ın cariyesi vardı, onunla cima ederdi. Hafsa ve Aişe Rasulullah’ın (s.a.v.) onu nefsine haram kılmasını arzu ederdi. Bunun üzerine Allahü Teâlâ, Tahrim: 66/1 âyetini indirdi.” [7]

e- Ebu Hüreyre hadîsinden zayıf bir senetle Taberânî anlattı:

“Rasûlullah Mariye'yle Hafsa'nın evinde cinsî münâsebette bulundu. Hafsa eve geldi, Mariye'yi Rasûlullah ile beraber buldu. Dedi ki:

“Diğer hanımlarının evinde değil de benim evimde mi?” Aleyhisselâm:

“Mariye'ye dokunursam o bana haram olsun ey Hafsa, bunu gizle.” buyurdu. Hafsa evinden çıktı, Âişe'ye geldi ve durumu ona anlattı. Allahü Teâlâ, Tahrim: 66/1-2 âyetlerini indirdi.[8]

f- Bu hadise üzerine Hz. Peygamber (sa)'in, hanımı Hafsa'yı boşadığı, daha sonra tekrar nikâhı altına aldığı da rivayet edilmiştir.[9]

g- İbnu Abbas'tan sahih senetle Bezzâr anlattı:

“Allahü Teâlâ'nn, Tahrim: 66/1-2 ayetleri.Rasûlullah'ın sürriyesi[10] hakkında indirildi.” [11]

2- Bal şerbeti ile ilgili rivayetler:

a- el-Hasen ibn Muhammed ibnu's-Sabbâh kanalıyla Hz. Aişe'den nakledildiğine göre o şöyle anlatıyor:

Bir keresinde Hz. Peygamber (sa), Zeyneb bint Cahş'ın yanında biraz fazlaca kalmış ve orada bal şerbeti içmişti. Ben ve Hafsa birbirimizi tenbihledik ki hangimize gelirse

"Ben sende Meşe ağacı zamkı kokusu alıyorum. Meşe ağacı zamkı mı yedin?" diyecektik

Ravi der ki: Hz. Peygamber onlardan birisinin yanma girdiğinde böyle söylemiş de Hz. Peygamber (sa):

"Hayır, Zeyneb bint Cahş'ın yanında bal şerbeti içtim, bir daha asla içmeyeceğim." buyurmuş ve işte bunun üzerine

"Ey O Peygamber, eşlerinin hoşnutluğunu gözeterek Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi neden kendine haram ediyorsun?" âyet-i kerimesi nazil olmuş.[12]

b- Ferve ibn Ebî Mağrâ' kanalıyla Hz. Aişe'den rivayette Hz. Peygamber (sa)'in, yanında bal şerbeti içtiği hanımı Hafsa'dır. Hz. Aişe şöyle anlatıyor:

Hz. Peygamber (sa) tatlıyı ve balı severdi. O ikindi namazını kıldıktan sonra hanım­larının odalarına uğrar, onları ziyaret ederdi. Bir gün ikindiden sonra Hafsa bint Ömer'in yanına girdi ve daha önceden kalmadığı kadar uzun bir süre onun oda­sında kaldı. Orada uzun kaldığını öğrenince kıskandım ve bunun sebebini araş­tırdım. Bana denildi ki:

"Kabilesinden bir kadın Hafsa'ya bir küçük tulum bal hediye getirmiş ve o da Hz. Peygamber (sa)'e bir bal şerbeti yapmış, O'na içirmiş. Kendi kendime:

"Allah'a yemin ederim ki ona bir hile düzenliyeceğim." dedim ve Sevde bint Zem'a'ya gidip:

"Birazdan Rasûlullah sana yaklaşacak. Senin yanma girdiğinde O'na:

"Ey Allah'ın elçisi, meşe ağacının zamkından mı yedin?" diye sor. Sana:

"Hafsa'nın yanında bal şerbeti içtim." diyecektir. O'na:

"Herhalde o balı yapan arı meşe ağacından emmiş." de. Bunun sebebini daha sonra sana söyleyeceğim." dedim. Sonra Safiyye'ye gittim, onu da aynı şekilde tenbihledim.

Sevde der ki: Vallahi Rasûlullah kapıda gözüktüğünde az kaldı senin bana tenbihlediğini ona söyleyecektim, ama söylemedim, bana yaklaştığında da:

"Ey Allah'ın elçisi, meşe ağacının zamkından mı yedin?" dedim. Rasûlullah'ın

"Hayır" demesi üzerine de:

"O halde sende bulduğum bu koku ne?" diye sormuş. Hz. Peygamber (sa):

"Hafsa bana bal şerbeti içirdi." buyurmuş. Sevde de:

"Herhalde arısı meşe ağacından emmiş olacak." demiş.

Hz. Aişe anlatmaya şöyle devam eder:

Benim yanıma girdiğinde ben de Sevde'nin söyledikleri gibi söyledim, Safiyye'ye gittiğinde o da aynı şeyleri söylemiş. Dolaşıp tekrar Hafsa'nın odasına geldiğinde Hafsa:

"Ey Allah'ın elçisi, ondan sana tekrar vereyim mi?" deyince :

"Hayır, ona ihtiyacımız yoktur." buyurmuş. Sevde:

"Sübhanallah, Rasûlullah'ı ondan mahrum ettik." dedi, ben de ona:

"Sus." dedim."[13]

c- Ebû İbrahim, İsmail b. İbrahim el-Vaiz'den, o Bişr b. Ahmed b. Bişr'den, o Cafer b. Hasan el-Firyabî'den, o Mincab b. el-Haris'ten, o Ali b. Müshir'den, o Hişam b. Urve'den, o babasından, o da Aişe'den bize şu rivayette bulundu:

"Rasulüllah (s.a.v.) helva ile balı severdi. İkindi namazından çıkınca hanımlarının yanına uğrardı. Ömer'in kızı Hafsa'nın yanına girdi. Diğer hanımlarının yanında durdu­ğundan orada daha çok kaldı. Bunun sebebini öğrenmek istedim ve bunu sordum. Bana:.

"Ona akrabalarımdan bir kadın küçük bir çömlek bal hediye etti. Hafsa da o baldan şerbet yaptı, Rasulullah (s.a.v.)'a içirdi." denildi Ben de:

"Vallahi bunun için bir hile yapa­rım." dedim. Bunun üzerine Zem'a kızı Sevde'ye şöyle dedim:

"Biraz sonra Rasulullah (s.a.v.) sana gelir. Yaklaştığında

"Ey Allah'ın Rasulü megafir[14] mi yediniz?" dersin. O da sana:

"Hayır" der. Bunun üzerine sen de:

"Ya sizden bana gelen bu koku nedir?" diye sorarsın. O da sana tabii:

"Hafsa bal şerbeti içirmişti" diyecektir. Sen de:

"Öyle ise o balın arısı. Onu Urfud ağacından toplamıştır" dersin. Bana geldi­ğinde ben de böyle diyeceğim. Safiye'ye sen de böyle söyle."

Olayın cereyan tarzını Aişe (r.a.) şöyle anlatıyor:

"Sevde dedi ki:

"Vallahi çok geçmedi, Rasulullah (s.a.v.) kapımın önünde durdu. Ey Aişe, senden korktuğumdan bana emrettiğin sözü hemen Rasulullah (s.a.v.)'a söylemeye azmettim. Rasulullah (s.a.v.) Sevde'ye yaklaşınca:

"Ey Allah'ın Rasulü megafır mi yediniz" demiş. O da:

"Hayır" cevabını vermiş. Sevde:

"Sizden bana gelen bu koku nedir demiş?" Rasulullah (s.a.v.) da:

"Hafsa bal şerbeti içirmişti" buyurmuş. Sevde:

"O balı arı, Urfud ağacından toplamıştır" demiş. Rasulullah (s.a.v.) benim odama dönüp geldiğinde, ben de böyle söyledim, Safıye'ye gittiğinde, o da öyle söylemişti. Sonra Rasulullah (s.a.v.) dönüp Hafsa'nın nöbetinde yanına vardığında, Hafsa:

"Ey Allah'ın Rasulü, size bal şerbetinden içireyim mi?" dediğinde Rasulullah (s.a.v.):

"Hayır, o bana lazım değil" buyurdu. Sevde bana:

"Vallahi biz Rasulullah (s.a.v.)'a balı haram ettik" diyordu. Ben de ona:

"Sus" dedim. (Hafsa hakkındaki hile ve tedbirimin duyulmasını istemedim.)"[15]

Bu hadisi Buhari, Ferve'den (İbn Ebi'l-Meğra'), Müslim ise, Süveyd b; Said'den, her ikisi de Ali b. Müshir'den rivayet etmiştir.[16]

d- Ebû Abdirrahman b. Ebû Hamid, Zahir b. Ahmed'den, o Hüseyn b. Muhammed b. Mus'ab'dan, o Yahya b. Hakim'den, o Ebû Davud'dan, o Amir el-Hazzaz'dan, o da İbn Ebî Müleyke'den haber vererek dedi ki:

"Sevde biint-i Zem'a'nın Yemen'de bulunan dayıları, ona bal hediye etmişlerdi. Rasulullah (s.a.v.) Zem'a'nın sırası olmadığı günde onun evine gitti ve bu baldan yedi. Hafsa ile Aişe Rasulullah (s.a.v.)'ın diğer hanımlarına karşılık, iki kardeş gibi birbirlerine davranırlardı. Bunlardan biri diğerine dedi ki:

"Bunun neden olduğunu tahmin edebiliyor musun? Rasulullah (s.a.v.), gün sırası Sevde'de ol­madığı halde, ona gidip, bu baldan yemeyi itiyat haline getirdi. Rasulullah (s.a.v.) sana geldiğinde burnunu tut. O

"Sende ne var?" dediğinde sen de:

"Ne olduğunu bilmedi­ğim bir koku buluyorum" dersin, O bana geldiğinde, ben de aynısını yapanm."

Rasulullah (s.a.v.) onlardan birinin evine girdiğinde, hanımı burnunu tuttu. O da:

"Senin neyin var?" diye sordu. Hanımı da:

"Sende bir koku buluyorum. Bu kokunun da meğafırden başka birşey olmadığını tahmin ediyorum" dedi. Rasulullah (s.a.v.) onun temiz kokuya karşılık böyle bir koku almasını hayretle karşıladı. Sonra diğer hanımının yanına gitti. O da aynı şeyi yaptı. Rasulullah (s.a.v.) diğer hanımının da aynı şeyi söyledi­ğini bildirdi, ve buyurdu ki:

"Bu koku bana Sevde'nin evinde başlamıştır. Vallahi ben onu bir daha yemem."

İbn Ebî Müleyke dedi ki: "İbn Abbas bu âyetin bu yüzden indiğini söyledi."[17]

e- İbnu Abbas'tan (r.a.) sahih senetle Taberânî anlattı:

“Rasûlullah, Sevde'nin yanında bal içerdi. Rasûlullah, Aişe'nin yanına girdi. Âişe (r.a.):

“Sende koku buluyorum.” dedi. Rasûlullah, sonra Hafsa'nın yanma girdi. Hafsa Âişe'nin (r.a.) söylediği gibi söyledi. Rasûlullah kokunun Sevde'nin yanında içtiği baldan olduğunu anladı ve

“Vallahi bir daha onu içmem.” buyurdu. Allahü teala Tahrim: 66/1 âyetini indirdi.

Bu rivayet için Sahîhaynda şahit vardır. [18]

f- Abdullah İbni Rafı'den İbnu Sa'd anlattı. Abdullah İbni Rafı':

“Ben Allahü Teâlâ'nın, Tahrim: 66/1 ayetinden Ümmü Seleme'ye sordum. Ümmü Seleme:

“Yanımda Beyaz baldan bir tulum vardı. Nebî Aleyhisselâm ondan yalardı ve onu çok severdi. Aişe, Aleyhisselâm'a:

”O balın arısı, balını urfud ağacından almıştır.” dedi. Rasûlullah, balı kendisine haram kıldı. Bunun üzerine bu âyet indirildi. [19]

3- Hafız İbni Hacer: “Âyetin iki sebeb (Mariye ve bal şerbeti) hakkında inmesi muhtemeldir.” dedi. [20]

Nevevî (Müslim Şerhinde) âyet-i kerimenin Mâriye el-Kıbtıyye hadisesi üzerine nazil olduğu rivayetinin Sahîhayn'de yer almadığını, bu olayın bize sağlam bir kanaldan gelmediğini; sahih olanın bu âyet-i kerimenin Hz. Peygamber (sa)'in, Zeyneb bint Cahş'ın yanında bal şerbeti içmesi hadisesi üzerine nazil olduğu rivayetleri olduğunu belirtir.[21]

4- İbnu Abbas'tan (r.a.) İbnu Ebî Hatim anlattı:

Allahü Teâlâ'nın Tahrim: 66/1 ayeti nefsini Nebî Aleyhisselâm'a hediye eden bir kadın hakkında indirildi.”

Bu rivayet gariptir ve senedi zayıftır.[22]

Rivayetlerin Tahlili:

1- Müfessirlere göre, Mariye ile ilgili rivayet, âyetin nüzul sebebi hususunda daha meşhurdur. Bu, Rasulullah (s.a.v)'m, Mâriye'yi kendisine haram kıldığını gösteren rivayettir. Bu hadisi Darekutnî Ibn Abbâs'tan tahriç etmiştir. İkinci rivayet, Buhârî ve Müslim'de yukardakinden daha geniş anlatılmıştır ve isnat bakımından birinci rivayetten daha sahihtir. Fakat bu olayın, âyetin nüzulüne sebep olması uzak görülmüştür. Birinci rivayeti tercih ettiren birkaç sebep vardır.

Birincisi: Bazı eşlerini kendisine haram kılması gibi şeyler, bazı hanımlarının gönlünü almak için yaptığı şeylerdendir. Yoksa mesele, bal içmek veya içmemek meselesi değildir,

İkincisi: Rasulullah (s.a.v)'ın eşlerini boşamak ve onların yerine daha iyilerini almak tehdidi­ni, Allah, melekler ve salih mü'minlerin Rasulullah' (s.a.v)'ın yardımcıları olduğu ifadesini kapsayan bir sûrenin indirilmesi, eşlerin arasında bir rekabetin ve birbirlerine karşı kıskançlı­ğın varlığını gösterir. Bu durum, Rasulullah (s.a.v)'a fiilen eziyet veren şeylerdendir. Ki neti­cede Hz. Peygamber (s.a.v.) onları hoşnut etmek için cariyelerden birini kendisine haram kılmış ve onlardan birinden bu işi gizli tutmasını istemiştir. Onlar ise bu sırrı yaymışlardır. İşte bu, bizim anlattığımızın tercih sebebidir. Büyük alim İbn Kesîr şöyle der: Bal içme meselesinin, âyetin nüzul sebebi olması, tartışma konusudur. En iyisini Allah bilir.[23]

2- İbnü'l-Arabi şöyle der: Haberlerin sahih olanı şöyledir: Rasulullah bal şerbetini haram kılmıştı -ki onu Zeyneb'in yanında içmişti-. Bu konuda Aişe ve Hafsa anlaştılar ve olan oldu. Hz. Peygamber bir daha içmemek üzere yemin etti ve bunun bir sır olarak kalmasını istedi. Ayet-i kerime hepsi hakkında nazil olmuştur. Ayetin, kendisini Rasulullah'a hibe eden kadın hakkında nazil olduğu şeklindeki rivayete gelince, bu hem senet hem de mana bakımından zayıftır. Senet bakımından zayıftır, çünkü ravileri adalet sıfatından yoksundur. Mana bakımından zayıftır, çünkü "Hz. Peygamberin hibeyi reddetmesi, onun haram kılması demektir." demek doğru olmaz, belki "hibeyi kabul etmemiştir." denilebilir. Kendisine hibe yapılan kişinin bu hibeyi kabul etmemesi şer’an hakkıdır.

Darakutni'nin Ömer'den rivayet ettiğine göre "Rasulullah kendisine Kıpti Mariye'yi haram kılmıştır." şeklindeki rivayete gelince, bu her ne kadar mana bakımından yakın görünüyor ise de ne bir sahih hadis kitabında zikredilmiş ne de adil bir ravi bunu nakletmiştir.[24]



2- Allah sizin için yeminlerinizin çözümlüğünü farz kılmıştır ve Allah sizin mevlânızdir, hem de alîm-hakînı O'dur!



Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:

1- Ömer'den (r.a.) İbni Ömer'in rivayet ettiği hadisten Muhtâre isimli kitabında Ziya anlattı:

“Rasûlullah Hafsa'ya:

“Kimseye haber verme muhakkak İbrahim'in annesi bana haramdır.” buyurdu. Ona Âişe'ye haber verinceye kadar yaklaşmadı. Allahü Teâlâ, Tahrim: 66/2 âyetini indirdi, dedi. [25]

2- Âişe'den (r.a.) Müsned’inde Haris İbni Üsâme anlattı:

“Ebu Bekir, Mistah'a infak etmeyeceğine dair yemin edince, Allahü Teâlâ, Tahrim: 66/2 âyetini indirdi. Ebu Bekir ona infak etti.”[26]

Bu Rivayet âyetin nüzul sebebi hakkında hakîkaten gariptir. [27]



4. "Ey Peygamber'in eşleri! Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz, kaymış olan kalpleriniz düzelmiş olur. Eğer eşinizin aleyhinde yardımla­şarak bir şey yapmağa kalkarsanız, bilin ki Allah onun dostu, bundan başka Cebrail, iyi mü'minler ve melekler de yardımcısıdır."



1- Ebû Mansur el-Mansuri, Ebu'l-Hasan ed-Darekutnî'den, o Hüseyn b. İsmail'den, o Abdullah b. Şebib'den, o Ahmed b. Muhammed b. Abdulaziz'den, o baba­sının kitabından, o Zührî'den, o Ubeydullah b. Abdillah'tan, o da İbn Abbas'tan bize şunu rivayet etti:

"Hafsa, Aişe'nin gününde, Rasulullah'ı İbrahim'in annesiyle beraber buldu ve dedi ki:

"Onu muhakkak duyuracağım. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:

"Eğer ona bir daha yaklaşırsam bana haram olsun."

Hafsa yine de bu durumu Aişe'ye haber verdi. Allah bu durumu ve Hafsa'nın söylediklerinin bir kısmını Rasulü'ne bildirdi. Bunun üzerine Hafsa Rasulullah (s.a.v.)'a dedi ki:

"Sana bunları kim haber verdi?" O da buyurdu ki:

"Bana, herşeyi bilen ve herşeyden haberdar olan Allah haber verdi" (Tahrim: 66/3) Rasulullah (s.a.v.) bir ay boyunca hanımlarıyla buluşmamaya yemin etti. Bunun üzerine Allah Teala da bu âyeti indirdi."[28]

2- Bu âyet-i kerime de daha önce (Ahzâb Sûresinin 28-29. âyetlerinin nüzul sebebinde) geçtiği üzere İlâ Hâdisesi üzerine nazil olan âyetlerden olup hadise orada geniş bir şekilde anlatıldığı için burada tekrarına gerek görmüyoruz.[29]



5- Gerek ki Rabbi- şayet o sizi boşarsa- yerinize ona sizlerden daha hayırlı zevceler verir, öyle ki müslimeler, mü'nıineler, kâniteler, tâibeler, âbideler, sâimeler, seyyibler ve bakireler!



Âyetin indirilme sebebi geçti. Bu Bakara sûresinde Ömer'in sözüdür. [30]

1- Bu âyet-i kerime de îlâ hadisesi üzerine inen âyet-i kerimelerdendir.

Daha önce (Mü'minûn Sûresinin 14. ve Ahzâb Sûresinin 53. âyetinin nüzul sebebinde) geçtiği üzere Enes ibn Mâlik'ten gelen bir rivayette Allah Tealâ, sadece bu âyet-i kerimenin indirilmesinde değil, bununla birlikte üç konuda daha Hz. Ömer'in isteğine muvafık âyet-i kerimeler indirmiştir. Bu rivayette Hz. Ömer şöyle demiştir:

Dört şeyde Rabbıma muvafakat ettim:

"Ey Allah'ın elçisi, (İbrahim'in) makamı arkasında namaz kılsak." dedim. Allah Tealâ: "İbrahim'in makamından bir namazgah edinin." (Bakara, 2/125) âyetini indirdi.

"Ey Allah'ın elçisi, hanımların için bir örtü edinsen (hanımlarını kapatsan); onların yanına iyi insanlar da giriyor, günahkâr insanlar da." dedim. Allah Tealâ: "Bir de O'nun hanımlarından lüzumlu bir şey istediğiniz vakit onlardan perde arkasından isteyin." (Ahzâb, 33/53) âyetini indirdi.

Hz. Peygamber (sa)'in eşlerine: "Ya Allah'ın Rasûlü'nden bu isteklerinizden vazgeçersiniz, ya da Allah sizlerin yerine O'na sizden daha hayırlı eşler verir ve sizi onlarla değiştirir." demiştim. "Eğer o sizi boşarsa, Rabbının, sizin yerinize ona sizden daha hayırlılarını vermesi umulur." (Tahrîm, 66/5) âyeti nazil oldu.

"Andolsun ki Biz, insanı çamurdan, süzülmüş bir özden yarattık..." âyet-i kerimesi nazil olduğunda ben: "Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şânı ne yücedir!" dedim de âyetin sonu bu şekilde nazil oldu.[31]

2- Buhari'nin Enes'ten rivayet ettiğine göre Hz. Ömer şöyle dedi:

"Müminlerin anneleri olan annelerimizden bazılarının Rasulullah'a karşı sert davrandıklarını ve onu rahatsız ettiklerini haber aldım. Onları teker teker ziyaret ettim ve nasihat ettim, Rasulullah'ı rahatsız etmemelerini söyledim ve

"Eğer dinlemezseniz Allah ona sizden daha hayırlılarını verir." dedim. Zeyneb'e gittiğimde o bana:

"Ey Hattab'ın oğlu! Rasulullah hanım­larına nasihat etmesini bilmiyor mu ki onlara sen nasihat ediyorsun" dedi. Ben de sustum. Bunun üzerine "Eğer o sizi boşarsa yerinize..." ayeti nazil oldu. [32]

3- Hz. Peygamber (s.a.v.) Hafsa'nın evinde Mâriye ile ilişkide bulunmuştu. Bu durumu gören Hafsa ona ağır sözler söylemişti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.) onu yatıştırmak için bir daha Mâriye'ye yaklaşmayacağına yemin etmiş ve Hafsa'ya da bunu kimseye söylememesin tenbih etmişti. Ancak Hafsa durumu Âişe'ye haber vermişti. Yine Hz. Peygamber (s.a.v.) bazı eşleri yanında uzun müddet kalıyordu. Onun bu uzun kalışını içtiği bal şerbetine bağlayan bazı kıskanç eşleri, onun bu eşlerinde uzun müddet kalmasını engellemek, bir araya gelerek yukandaki hadis-i şeriflerde gördüğümüz hiyleye başvurmuşlardı. İşte Hz. Pey­gamber (s.a.v.) eşlerinin aralarındaki bu kıskançlıklarına, geçimsizliklerine kızarak kadınlarından bir ay uzak kalmağa ye­min etmişti. Çok geçmeden Medine'de Hz. Peygamber (s.a.v.)in kadınlarını boşadığı haberi çalkalanmağa başladı. Bunun üzerine Hz. Ömer Hz. Peygamber (s.a.v.)'in huzuruna vararak:

“Ey Allah'ın elçisi! Kadınların hususunda seni üzen nedir? Şayet onları boşamışsan, Allah'ın Melekleri, Cibril ve Mikâil, ben, Ebû Bekir ve bütün müminler seninle birliktedir.” dedi. O za­man Hz. Peygamber (s.a.v.):

“Başım üzerine yemin ederim ki, kadınlarımı boşamadım.” bu­yurdu. Hz. Ömer:

“Kadınlarını boşamadığını, müslümanlara haber verebilir miy­im?” dedi. Hz. Peygamber (s.a.v.) O'na:

“Dilersen, ver.” buyurdu. Hz. Ömer der ki:

“Mescid'in kapısında dikilip, avazım çıktığı kadar, "Hz. Pey­gamber (s.a.v.) kadınlarını boşamadı" diye bağırmaya başladım. Bunun üzerine bu tahrîm âyet-i nazil oldu.[33]









--------------------------------------------------------------------------------

[1] İbnu’l-Cevzî, Zâdu'l-Mesîr, VIII,302; Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi'1-Kur'ân, XVIII,117.

[2] Alûsî, Rûhu’l-Maânî, XXVII,146. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/896.

[3] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/675.

[4] Taberi; Câmiu’l-Beyân, XXVII1,101; İbn Kesîr, Tefsîru'1-Kur'âni'l-Azîm, VIII, 185.

[5] Taberî, age. XXVIII,102; İbn Kesir, age. VIII.186; İbnu'l-Cevzî, age. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/897; VIII,303; Sâvî Haşiyesi, 4/219; Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 6/492.

[6] Bu hadisin senedindeki Abdullah b. Şebib zayıflıkla itham olunmuştur. İbn Hıbban; el-Mecrûhin: 2/47, İbn Cerir: 21/100 Suyuti; ed-Dürr: 6/239. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 365. Vahidî, Esbâbu'n-Nüzûl, s. 312. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/897.

[7] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/675-676.

[8] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/677.

[9] Bak. Ebu Davud, Talâk, 38, hadis no: 2283; îbn Mâce, Talâk, 1, hadis no: 2016; Neseî, Talâk, 76, hadis no: 3558; Dârimî, Talâk, 2; Ahmed ibn Hanbel, Müsned, 111,478. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/897.

[10] Başkasının odasında bulundurduğu cariyesi

[11] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/677.

[12] Buhârî, Talâk, 8; Müslim, Talâk, 20. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/897 Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 436..

[13] Buhârî, Talâk, 8; Müslim, Talâk, 21. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/897-898.

[14] Urfud ağacının zamkı.

[15] Bııhari; Talak: 5266, Müslim; Talak: 21 mükerrer/1474. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 365-366. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/545.

[16] İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 365-366.

[17] Taberanî; el-Kebir: 11/117, Heysemi; Mecmau'z-Zevaid: 7/127. İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 366.

[18] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/677. Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 435. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/545.

[19] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/678. Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 439.

[20] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/678. Suyûtî, Lübâbu'n-Nükûl, 11,176. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/898.

[21] Alûsî, age. XXVIII,147. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/ 898.

[22] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/678.

[23] Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat: 6/492.

[24] İbnü'l-Arabî, Ahkâmu’l-Kur'an, IV/1833-1834.

[25] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/677.

[26] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/678.

[27] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/678.

[28] Hadisin senedindeki Abdullah b. Şebib zayıflıkla itham olunmuştur. Mecruhin: 2/47.

İmam Ebu’l-Hasen Ali bin Ahmed el-Vahidi, Esbâb-ı Nüzul, İhtar Yayıncılık: 366-367.

[29] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/898.

[30] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/679.

[31] Vahidî, age. s. 220. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/899. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/546.

[32] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/545-546.

[33] Buhâri, sahih, K. et- Tefsir, Tahrîm Sûresi; Müslim, Sahih, k. es- Siyam, 23, K. er- Radâ, 98; K. et- Talâk, 23; Tirmîzî, Sünen, K. et- Tefsir, B. 65. Abdulfettah El- Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 436-437..

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye