051- ZÂRİYÂT SÛRESİ
Mekke'de ve Ahkâf Sûresinden sonra nazil olmuştur.[1]
Âyetlerinin adedi, altmıştır. [2]
17. Onlar gecenin az bir kısmında uyurlardı.
18. Seher vakitlerinde de istiğfar ederlerdi.
Mücâhid bu âyet-i kerimelerin akşam ve yatsı namazlarını Hz. Peygamber'le birlikte O'nun mescidinde kıldıktan sonra kendi mahalleleri olan Kuba'ya giden ensar hakkında nazil olduğunu söyler.[3]
İbn Ebî Şeybe ve İbnu'l-Münzir'in Atâ'dan rivayetlerine göre bu âyet-i kerime nazil olduğunda bütün geceyi kıyam (namaz ve ibadet) ile geçirmeleri emrolunmuştu ve bu bazılarına ağır geliyordu. Meselâ Ebu Zerr, bir asaya dayanmak zorunda kalıyordu. Bu şekilde iki ay kaldılar, iki ay sonra onlara geceleri ibadetle geçirme konusunda ruhsat tanıyan "Ondan kolayınıza geleni okuyun." (Müzzemmil, 73/20) âyet-i kerimesi nazil oldu.[4]
19. Onların mallarında yoksullar ve muhtaçlar için de bir hak vardır.
Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- İbni Cerîr ve İbni Ebî Hâtem, Sevrî'nin Kays ibn Müslim'den, onun da el-Hasan İbni Muhammed İbni el-Hanefiye'den rivayetine göre Hz. Peygamber (sa) bir seriyye göndermiş ve onlar bir takım ganimetler elde etmişlerdi. Bu arada ganimetin paylaşılmasında hazır bulunmayan bir grup geldi (de ganimetten pay istediler) ve işte bunun üzerine "Onların mallarında yoksul ve muhtaçlar için de bir hak vardır." âyet-i kerimesi nazil oldu.[5]
2- İbn Kesîr bu rivayeti verdikten sonra buna göre âyet-i kerimenin Medine-i Münevvere'de nazil olmuş olması gerektiğini, halbuki Sûrenin tamamının Mekke'de nazil olduğunu ve âyetin hükmünün nüzulünden sonraki hadiselere şamil olduğunu söyler.[6]
3- İbni Abbas'a göre maldaki bu hak zekâttan hariç, akrabayı görüp-gözetmek için veya misafire ikram için veya yolda kalmış zayıfı taşımak (imkânı olmayan yolda kalmışa ulaşım imkânı sunmak) veya bir yoksulun ihtiyacını gidermek için konulmuş bir haktır. İbnül Arabî de: "Çünkü bu sure Mekkî'dir, halbuki zekât Medine'de farz kılındı." diyerek bu görüşü desteklemektedir. [7]
54. Onlardan yüz çevir. Artık sen kınanacak değilsin.
55. Sen öğüt ver. Çünkü öğüt mü 'minlere fayda verir.
Ayetin nüzul sebebi ile ilgili rivayetler:
1- Bişr kanalıyla Katâde'den rivayete göre "Onlardan yüz çevir. Artık sen kınanacak değilsin." âyet-i kerimesi nazil olduğunda bu, Rasûlullah (sa)'ın ashabına ağır gelmiş ve artık vahyin kesilip azabın hemen geleceğini sanmışlar da bunun üzerine Allah Tealâ: "Sen öğüt ver; çünkü öğüt mü'minlere fayda verir." âyet-i kerimesini indirmiş.[8]
2- İbnu Münî', İbnu Râheveyh ve el-Heysem İbni Kelîb senetlerinde Mücâhid tarikından Ali'den (r.a.):anlattı:
“Zariyat: 51/54 âyeti indirilince, bizden kimse kalmadı herkes tehlikeyi anladı. Çünkü Nebi Aleyhisseîâm'a bizden yüz çevirmesini emretti, “Öğüt ver çünkü öğüt mü’minlere fayda verir.” Zariyat: 51/55 bizim nefislerimiz güzelleşti.[9]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/834.
[2] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/621.
[3] Kurtubî, age. XVII,26. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/834.
[4] Alûsî, age. XVII,8. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/834.
[5] İbnu Ebî Hatim, îbnu Cerîr; İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/622; Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/834. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/16.
[6] Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/834. İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/623. Abdulfettah El-Kâdi, Esbab-ı Nüzul, Fecr Yayınevi: 398. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/16.
[7] Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/16.
[8] Taberî, age. XXVII,7. Bedreddin Çetiner, Esbab-ı Nüzul, Çağrı Yayınları: 2/834. Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/43.
[9] İmam Celaleddin es-Suyuti, Lubabu’n-Nukul Fi Esbabi’n-Nuzul, Fatih Yayınevi: 2/624.Vehbe Zuhayli, et-Tefsirü’l-Münir, Risale Yayınları: 14/44.
_________________ " Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."
|