Recep İvedik Recep İvedik, son yıllarımızın bir komedi filmi. (!) Böyle bir filmin varlığından, önce bazı magazin yazarlarımızın makalelerini okuyarak haberdar oldum. Sonra bazı haberler ve reklâmlar dikkatimi çekti. Yazılanlara göre, Recep İvedik, son yılların en çok seyirci çeken komedi filmlerinin başında bulunuyormuş. Yüz binlerce değil, milyonlarca kişi, bu filmi görmeye koşuyormuş.
Geçen hafta, canımın çok sıkıldığı bir günde, eşim Caddebostan Kültür Merkezine telefon açıp benim için bir yer ayırtmış. İster istemez, ben de o filme gitmek mecburiyetinde kaldım. Bir halk günü olmasına, yani bilet ücretlerinin, diğer günlere nazaran daha ucuz tutulmasına rağmen, gördüm ki, salonun sadece sondan üç sırası dışında bütün koltukları boştur. Doğrusu, önce çok şaşırdım. Yapılan propagandaların tesirinde kaldığım için salonun dolacağını sanıyordum. Recep İvedik‘i gördükten sonra nasıl bir oyunla aldatıldığımızı anladım. Çünkü Recep İvedik, baştan sona, bir basitlik, bir kabalık, bir bayağılık örneği olarak karşımızdaydı. Senaryo çok kötüydü. Türkçe çok kötüydü. Çekimler çok kötüydü. Tip olarak Recep İvedik gerçek anlamda iğrençti. Her komedi filminde mübalağa -abartma- belirli ölçüler içinde elbette vardır ama Recep İvedik‘te abartı ve ahmaklık üzerimize bir tsunami dalgası gibi geliyordu.
Recep İvedik filmi, bizim millet olarak içinde bulunduğumuz durumu göstermesi bakımından ibret verici bir belge. İnanıyorum ki ilimde, sanatta, fikirde, siyasette, ahlakta, estetikte belirli bir seviyeye ulaşmış hiçbir ülkede hem böyle pespaye bir film çekilmez, çekilse bile, kimse böyle filmlere ilgi göstermez. Peki Türkiye’de durum neden farklı? Çünkü: Resmî rakamlara göre, Türkiye, dünyada en az okuyan ülkelerin başında bulunuyor. Bizim altımızda Orta Doğu ülkeleri, onların altında da Afrika toplulukları var. Evlerimizin % 95’i kitapsız ve kütüphanesizdir. Kitap, Batı dünyasında, bir kişinin ihtiyaç listesinin 18. sırasında yer alıyor, Türkiye’de ise kitap 122. sıraya kaymış durumda. Batı dünyasında bir yılda basılanlarla bin kişiye 2.700 kitap düşüyor. Türkiye’de, bin kişiye düşen kitap sayısı sadece yedidir. Böyle bir ülkede, yani okumayan, yani estetik duygular bakımından gelişmeyen bir ülkede, Recep İvedik bayağılığında filmlerin çekilmesi ve gösterilmesi daha uzun yıllar çilelerimizin başında yer alacaktır. Çok yazık. Çok yazık.
makale: Yavuz Bülent Bakiler ---------------------------------------------------------------------------------------
biz milletçe neden ADAM olamıyoruz..? işte bu makale onun resmidir..! Yavuz bey abimizle Eygi bey üstadımız böyle şeyler üstünde çok duruyorlar.. Allahu Teala hassasiyetlerinden ötürü kendilerinden Razı olsun...
Recebi-liğimizin 'ivedikleşme' sürecinde gelinen son nokta zurnanın zart dediği deliği de geçmiştir: maalesef ortalıkta ZAT kalmadı her taraf zartla doldu..!
ne zaman ki tekkeler kapatıldı..tevhid-i tedrisat kanunu çıktı..harf ve kılık kıyafet inkılabı oldu... işte o miladdan itibaren yurdum insanı bir ucubeye dönüşmeye başladı: evet, hayvan/batı ile insan/doğunun çiftleşmesinden doğan bir ucube.. bu gayr-ı meşru nikah ve terkibte ısrar edilmesi halinde memlekette [Şeriatın muhafazasını EMR ettiği] din akıl can nesil ve mal diye KIYMETLİ bir şey kalmayacaktır...
maneviyatı öldüren her ivediklik bir intihardır ve ivedi olarak terk edilmesi gerekir.. kültür san'at örf dahi bir yerde dindendir: o şey dışarıdan ithal edilemez.. bilakis dışarıya ihrac edilmesi gerekir.. sosyal bilimleri avrupadan devşirmek medeniyet değildir.. batıdan (noktası virgülüne kadar) alınması gereken şey: teknolojidir.. fen bilimleridir..
sosyalitemiz ahlakımız an'anelerimiz ruh köklerimiz bize aid öz değerlerdir: onun ecnebilerle asriliği ve entegrasyonu düşünülemez..! fefhem cidden..!
|