Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 3 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: D. Mehmed DOĞAN ve 312 General Davası
MesajGönderilme zamanı: 30.12.09, 09:45 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 10.11.09, 15:59
Mesajlar: 37
Şener Paşa’nın 312 general davası!

Ali Karahasanoğlu

akarahasanoglu@vakit.com.tr

2009-12-30
Vakit


Türkiye garip bir ülke..
Demokrasi deniliyor.. Özgürlük deniliyor.. Basının anayasal haber verme hakkı deniliyor..
Ama bu ülkede ikinci bir örneği olmayan 312 general davası, hâlâ sürüyor..
Gazetelerde, televizyonlarda her gün birileri, birilerine eleştiri yöneltiyor. Şahıslar, kurumlar, kurum yöneticileri ağır eleştirilere muhatap oluyor..

Ama hiçbir kurumda, 312 kişi yan yana gelip, tek bir avukata vekalet çıkartıp, “Bize hakaret edildi.Tazminat isteriz” diyerek dava açtıkları görülmüyor!..
Bu kadar sendika var..
Bu kadar sivil toplum kuruluşu var.
Bu kadar bakanlıkta çalışan, bu kadar vali, bu kadar kaymakam var.. Bu kadar hakim, bu kadar savcı var..
Hiçbir kurumda, hiçbir grupta böyle bir dava yok..
Türkiye’de de yok, dünyada da bunun benzeri yok.
Belli ki, 2003’teki malum hazırlıklar kapsamında, Şener Eruygur’un organize ettiği bir operasyon bu..
Hâlâ Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmakla suçlanan ve yargılanmaya devam eden Şener Eruygur’un, o tarihteki tüm generallerden aldırdığı vekaletle açılmış bir dava..
Sadece Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ten vekalet alamamışlar!

Genelkurmay Başkanı dışında, 312 generalden vekalet alınıp, dava açılmış!
Hani makaleye baksanız, 312 generalin adı ve soyadını sadece yazsanız, kapladığı alan zaten dolar.. Nerede kaldı, yazıda hakaret edilsin..

Yazı zaten, iki generale yönelik eleştirilerden ibaret. Onların kimliği de, davaya verilen cevapta açıklandı.. Birisi Aytaç Yalman, diğeri de Çetin Doğan!

Ama o iki generalin eleştirisinden, Şener Paşa koca bir dava çıkardı...
İşte o davanın, dün duruşması yapıldı..

312 generalin avukatı da, kendisini tanıyorsunuz artık: Bilgin Yazıcıoğlu.. Cem Uzan’la GençParti’de buluşan. Kemal Uzan’dan Yekta Güngör’e hediyeler götüren.. İlginç bir isim..
Eminim Bilgin Bey, kendisine vekalet verenlerin % 98’ini tanımıyordur..
Vekalet verenlerin de, % 98’i Bilgin Bey’i tanımıyordur..
O tarihte Şener Paşa istemiştir. Vekaletler çıkmıştır..
Sorsanız Bilgin Bey’e, “Vekalet ücretini kim ödedi size?” diye..
Pek mantıklı bir cevap vereceğini sanmıyorum..
“Dava açılırken yatırılması gereken başvuru harcını, her general kendisine düşen hisse oranında mı ödedi?” diye sorsanız, alacağınız cevabın “evet” olmayacağı açık..

Şener Eruygur, davayı organize etti.
Vekaletleri toplayıp, Bilgin Bey’e getirdi..
Başvuru harcını da, bir yerlerden temin etti..
Baksanıza, trilyonlarla ifade edilen, örtülü ödenek türü harcamalar çıktı ortaya.. Levent Ersöz ile birlikte Şener Paşa’nın yaptıkları harcamaların, henüz hesabı sorulmaya başlanmadı bile..

Yarın öbürsü gün, bir yerlerde yapılan aramalarda; 312 general davasının masraflarının, Genelkurmay’ın kasasından ödendiğine dair belgeler çıkarsa, hiç şaşırmayacağım.

Sadece başvuru harcı değil. Dava ilk aşamada kabul edildiğinde, 24 milyar harç yatması gerekiyordu..
Bunun da 312 general tarafından hisseleri oranında karşılanmadığından eminim.
Generallerin biri Van’da. Diğeri Kıbrıs’ta..
Nasıl toplanabilir ki, 312 kişiden o para?
Bu konuyu da, Bilgin Bey açıklığa kavuşturabilir aslında..
Kim vermiştir o harç parasını? Şener Eruygur’dan başka birisi mi?
Vekaletleri toplayan da o.. Davayı açtıran da o.. Harcın bir yerlerden temin edilmesini sağlayan da o! Hatta, mahkeme üzerinde baskı oluşturmak için, Emin Çölaşan’a, Hürriyet’te yazılar yazdıran da o!

Ama bu dava, Şener Eruygur, terör örgütü üyeliğinden sanık konumuna düşse de, yine devam ediyor..
312 generalin haberi var mı, bilmiyorum ama, Bilgin Yazıcıoğlu, duruşmalarda müvekkilleri adına talepte bulunuyor: “Davamız kabul edilsin!”

Merak ediyorum, örneğin İlker Başbuğ, bu davanın devam ettiğinden haberdar mı?
Ya diğer Kuvvet Komutanları?


O tarihte, bir şekilde vekalet vermiş olabilirler..
Tüm bu yaşananlardan sonra, Şener-Bilgin operasyonuna onay vermenin anlamı ne ki?


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: 312 general davası!
MesajGönderilme zamanı: 01.03.10, 17:59 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 10.11.09, 15:59
Mesajlar: 37
Çetele!

D.Mehmet Doğan


Vakit
2010-03-01


Bir zamandır bana çok tanıdık gelen kişilerle ilgili hukukî işlemler yapılıyor, bir çoğu tutuklanıyor. Bu tutuklamalar sırasında eş-dost, ahbap, arkadaş kabilinden kişiler latife yapıyorlar, “312’yi buldu mu?” diye! Ben de “çetele tutmuyorum” diye cevap veriyorum.

“312” hani meşhur TCK’daki 312 değil. Bu “Onbaşı bile olamayacakların general olduğu ülke” yazısının davacılarının baliğ olduğu sayı. Okuyucularımın malumu olduğu üzere, bu davaya bendeniz de dahil edildim. Kanunun sarih hükmüne rağmen!

Dün “28 Şubat”tı. Çok yakın tarihimizdeki meş’um kara leke 28 Şubat’ın yıldönümü. Türkiye’nin 1950’lerden itibaren oluşturduğu, darbelere rağmen her defasında yeniden kurduğu dengelerin tarümar edilerek oligarşik güçlere iktidar ve yağma imkanı veren müdahale, Hitler’in bin yıllık 3. Rayh iddiası gibi zamanın genelkurmay başkanı tarafından bin yıl devam edecek bir süreç olarak tanımlanmıştı...

Bin yıl mı? On yıl mı?
28 Şubat gerçek anlamda 10 yıl bile sürmedi. 28 Şubatçıların siyaset üzerinde kurdukları hegemonya, 2002’de halk tarafından berhava edildi. 28 Şubatçıların hiç arzu etmediği bir parti tek başına iktidara geldi.
Bunun cevabı, 28 Şubat müdahalesini yetersiz bulan generallerin darbe planları, projeleri hazırlaması oldu. İstenmeyen iktidar darbeyle ortadan kaldırılmalıydı! İşte son iki yıldır bu darbecilerin, çetecilerin adalete intikal eden davaları sürüyor, yenileri de açılmaya devam ediliyor.

Dünyada elbette yoktur böyle şeyler, Türkiye’de olur! Türkiye tarihinde de bir ilk oldu. Bir günlük gazete yazısı üzerine, darbe planlarından birinin bir parçası olarak astronomik bir tazminat davası açıldı. 312 generalin davacı olarak göründüğü bu tazminat davası, ceza davasıyla da tahkim edilmeye çalışıldı. Tazminat davalarında yazıişleri müdürünün beyanı esas olduğu halde, o sırada bulunduğum vazifeden ötürü, ben de davaya dahil edildim.
Çetecilerin basında köşe tutmuş itleri üzerime salındı. Her biri bir gazete köşesinden çemkirmeye başladılar. 28 Şubatvari bir linç için herşey hazırdı. Genelkurmay’dan çalıştığım kuruma ard arda görevime son verilmesi için yazılar geliyordu. Onlar da, ortada bir ceza olmadığı için böyle bir şeyin sözkonusu olmayacağı cevabını vermek zorunda kalıyorlardı!

Muktedir generallerin başında zamanın kara kuvvetleri kumandanı ve peşinden de şimdilerde “hafızasını kaybettiği için” yargılanamayan jandarma genel kumandanı bulunuyordu.

Bu davaya zamanın genelkurmay başkanı Hilmi Özkök haricinde bütün generaller emir kumanda zinciri içinde dahil edilmişti. Halbuki TSK’nın kanundaki hükümlere göre iki askerin bir araya gelip dilekçe vermesi bile sözkonusu olamazdı! [/b]

Hem kamuoyuna mesaj vermek, hem de hukuku baskı altında tutmak için bu kadar rütbeli şahıs davaya dahil edilmişti.
Nitekim, davanın hakimi büyük bir hızla kararı verdi, ondan sonra da emekli oldu! O zaman hürriyet düşmanı gazetenin şerefsiz yönetmeni “Generallerin hukuk zaferi!” manşeti atmıştı! Dava Yargıtay’da inceleme yapılmadan karar verildiği için bozuldu.

Mahkeme gerekli incelemeler yaptırmak için üç defa bilirkişi tayin etti. Birincisinde lehime, ikincisinde askerî kurum ve vakıflarda çalışan kişiler tarafından hazırlanan rapor aleyhime iken son olarak üniversite hocalarından oluşan bilirkişi heyeti yine lehime rapor verdi.

Fakat dava bitmiyor! Çünkü 312’lik listede bulunan emekli generallerden bazıları tabiî olarak dünyamıza veda ediyorlar! Bu da varisleri ile yazışmayı gerektiriyor.

İşin bir tarafı böyle, diğer tarafı ise, davacılarımın vefat edenlerden daha da fazlası, mahkemeye düşüyor, bir haylisi tutuklu veya tutuksuz ağır cezalık suçlarla yargılanıyor!

Sağdan soldan, ergenekon davasını mevcut hükümetin muhalefeti baskı altında tutmak için icat ettiği iddiaları ortaya atılıyor. Bazıları Soros’a, ABD’ye kadar işi uzatıyor.
Dostlarım da diyorlar ki, “bu ergenekon davasının arkasında sen varsın! Senin yüzünden onca general yargılanıyor!”
“Meğer ne kadar güçlü imişim” diyorum!
Gerçekten güçlü müyüm?

Güçlü olmaktan, görünmekten, güç kullanmaktan hiç hazzetmediğimi dostlarım bilir. Her ahval ve şartta zalim olmayı değil, mazlum olmayı tercih ederim. Mazlumların görülmeyen bir gücü vardır. Onların ahı ayyuka çıktığında, yerini bulur.

Elbette çok dualar ettim!
Sadece ben mi, ailem, çocuklarım, hele de küçük kızım! Ödemem gereken meblağın şimdi aynı adlı gazete ve televizyonun yönetmeni olan ama o sıralar kartel televizyonunda sunuculuk yapan Miftah efendi ancak yüz küsür yıl yaşamam halinde tahsil edilebileceğini söylemişti de, tesadüfen dinleyen küçücük kızım “babam bu kadar yıl nasıl yaşar” diye gözyaşlarını tutamamıştı!


Duaların şahsımla, ailemle sınırlı olmadığını da biliyorum. Mazlumların, mazlumların safında bulunanların, kalb sahibi insanların can ü gönülden dualar ettiği herkesin malûmu...

Kısacası: Mazlumuz, güçlüyüz!


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: D. Mehmed DOĞAN ve 312 General Davası
MesajGönderilme zamanı: 10.05.10, 08:38 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 16:59
Mesajlar: 308
Her satırına üç general düşen yazı

D.Mehmet Doğan

Vakit
2010-05-10
!


“312 General Davası” bir daha Yargıtay yolunda…

7. yılında olan bu hukuk tarihinin en ağır tazminat davası daha önce eksik incelemeden bozulmuştu. Yeni hakim eksik inceleme kısmını hallettikten, yani davaya sonradan dahil edilmiş olan bizi azad ettikten sonra, selefinin kararını ibka etti.
Bir gazetenin altından kalkması mümkün olmayan büyük bir meblağ var ortada. Dava tazminat davası olmaktan çıktı, bir basın kuruluşunu yok etme davasına dönüştü; davanın açılmasını buyuranlar da zaten bunu istiyorlardı.

Ertesi gün gazeteleri şöyle bir gözden geçirdim. Öncelikle hukukî bir mesele, fakat aynı zamanda meslekî bir konu nasıl değerlendiriliyor diye.
Davanın ilk karara bağlanması sırasında (2004 Mayısı) Türkiye yeni bir darbe sürecine sokulmak istendiği ve malum medya darbecileri hoş tutmak siyaseti takip ettiği için, haberi Hürriyet sür manşetten “Generallerin hukuk zaferi!” şeklinde vermişti. Diğerleri de ona benzer başlıklarla basın hürriyeti açısından bir felaket olan kararı alkışlamışlardı.
Bu sefer, Hürriyet ve paralel basın konuyu görmezden geldi. Artık generallerin böyle düzmece “hukuk zaferleri” ile pohpohlanmasını siyasetlerine uygun bulmuyorlar demek ki.
Bir basın kuruluşunun orantısız bir cezaya çarptırılmasını da kendilerine matuf bir tarafı olmadığı için görmek istemiyorlar.
Onlar öyle. Ya basınımızın Hürriyet’e öykünen nev şafakları, starları neden konuya Fransız kaldılar?

Onlar için artık hakkın hatırı değil, kapitalin hatırı önemli!
Taraf görmemişti, baktım bu körlüğü telafi edici bir özür yazısı var.
Sadece Zaman gazetesi konuyu gerektiği şekilde ele aldı ve layıkı vechile haberleştirdi.
312 General Davası’nın layıkıyla anlaşılması ve her aşamada hukuk ve adalet talebinde bulunulması gerekiyor. Türkiye Yazarlar Birliği’nin konuyla ilgili açıklamasında bu bilhassa vurgulanıyordu: “Bu dava da gösteriyor ki, Türkiye’de adaletin tesisi birinci öncelikli mesele haline gelmiştir.”
“312 generalin açtığı bir tazminat davasının Vakit gazetesine karşı Türkiye’nin hukuk tarihinde benzeri görülmemiş bir cezalandırmaya dönüştürülmesi sadece gazetecileri, yazarları ilgilendirmiyor; en önce adaleti tesis etmekle yükümlü olan hukukçuları ilgilendiriyor.”

Açıklama, “Bir kaç generali hedef alan bir eleştiri bütün generallere teşmil edilebiliyorsa, basının eleştiri hakkı kolaylıkla ağır cezalarla ortadan kaldırılabilir demektir. Bu endişe verici durumun iç hukuk yoluyla, Yargıtay'da giderileceğini umuyoruz” değerlendirmesiyle tamamlanıyor.

Ortada 96 satırlık, 492 kelimelik bir yazı var. Her satıra 3 general düşüyor! Her kelimeye yaklaşık 3 bin 500 lira (eski TL ile, 3 milyar 500 milyon) tazminat isteniyor!
Adaletin temel kavramlarından biri “nısfet”tir, bu da “insaf”la aynı kökten bir kelimedir. Nısfet ilkesi terkedilirse, hakkaniyet olmaz. Adalet de tesis edilemez!


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 3 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye