sufiforum.com
https://sufiforum.com/

Anlamak bütünlük ister
https://sufiforum.com/viewtopic.php?f=54&t=1923
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Yazar:  ogurlu [ 08.06.09, 08:47 ]
Mesaj Başlığı:  Anlamak bütünlük ister

Anlamak bütünlük ister

AHMET SELİM


a.selim@zaman.com.tr

Nurettin Topçu, A.Bekkine'ye bağlıydı. Tasavvuf'la sadece fikren değil, fiilen de ilgiliydi. Batı'dan Bergson'un ve Blondel'in etkisi altındaydı. Yani spritüalistti, ama "isyan ahlakı" adını verdiği bir hamlecilik ruhuna sahipti.

Düzene karşı öfkesi ve asabiyeti vardı. Tepkileri, itidal ölçülerinin dahilinde pek fazla kalmazdı ve üslubunu oluşturan temel özellik de buydu. Bu yüzden de çok tepki alır ve yanlış anlaşılmalara çokça maruz kalırdı. 1860'tan sonra Anadolu toplumculuğu yoklamasına girişmesi, sol'la sosyalizmle hiç alakalı değildi; tam tersine, onların içini boşaltıp gençlerimize o formlar içinde kendi kültür ve ruh değerlerimizi aşılamak amacına yönelikti. "İsyan ahlakı ve o ahlakın dinamizmi bizim değerlerimizden üretilebilir" demek istiyordu. Topçu, Marx'ı acınacak bir adam olarak görürdü; eleştiri için bile fazla dikkate alıp adam yerine koymak istemezdi.

Anlaşılması zor falan değildi, Nurettin Topçu'nun. Öyle sırlı felsefeleri, keşfedilecek formülleri, bilip de açıklayamadığı reçeteleri de yoktu. Namuslu, samimi, Batı kültürünü ve Türkçeyi iyi bilen, ifratları ve tefritleri olan değerli bir düşünür'dü. Mesela Cemil Meriç zordur; fakat Nurettin Topçu'nun o türlü zorlukları yoktur. Düşünen Adam dergisi üç ismi bir araya getirmişti: Profesör Ali Fuat Başgil, Peyami Safa, Nurettin Topçu. Nurettin Topçu her kaliteli kadronun önemli bir mevkiini bihakkın doldurabilecek bir isimdi. Yazdığı her şeyi yazıldığı tarihte okumuşumdur. Liseden de hocamdı zaten.Başka bir sübjektif ölçü işareti vermeye çalışayım: Ben bazı meseleleri mesela Peyami Safa ile konuşmak isterdim. Batı felsefesi hakkında, yakın tarihimiz üzerine, edebiyatla, romanla, insanla ilgili olarak... Hatta sol'la, Marx'la ilgili olarak da... Estetik, ruh hakkında... Mesela Sabri Ülgener'le de konuşmak isterdim. Mümtaz Turhan'la da konuşmak ihtiyacını duyduğum konular var... Fakat aynı ihtiyacı birçok ünlü için duymayabilirim.

Bir fantezimden söz edeyim: Onları bir araya getirebilecek bir kurumsal yayın disiplini olsaydı; Peyami Safa, Nurettin Topçu, Cemil Meriç, (muayyen iştirakleriyle Necip Fazıl) bir araya getirilebilseydi; mücadelelerindeki iniş çıkışların ve dalgalanmaların izlerini ve tortularını bir tarafa bırakarak ciddi ve huzurlu bir üretim ortamına girmeleri sağlanabilseydi; bir "kavramlar ansiklopedisi" yazabilseydiler... Ütopya işte! Ama, çok derin, çok delaletli, ukdeli bir ütopya bu! Başka türlü anlatamayacağım için, teselli olarak kullandığım bir kendimi tatmin hülyası. Bazen bu ütopya üzerinde kurgular yapıp düşüncelerimi soluklandırmaya çalışıyorum.

Cemil Meriç hayranlarına rastlıyorum, bazen. Hayran olmak, bilmek anlamına gelmiyor. Çok özel bir üslubu vardır. Hayatındaki bazı zorlukları üslubuna yüklediği şiirsel elektrikle aşmak durumu, apayrı bir beyan sihri oluşturmuş gibidir. Etkilenmek, hayret ve hayranlık duyguları içinde kalmak gayet doğaldır. Fakat bütün yazdıklarını sükûnetle okuyup, kavram ve konu başlıkları altında hepsini fasıllar halinde birleştirince; "Batı, Osmanlı, İslam, panteizm, madde-ruh..." meselelerinde neler söylediğini anlamak ve anlatmak çok zordur.

Biyografileri sevemiyorum. Bütünlüğü ve gelişme seyrini gözetmiyorlar. Aşılmış sözleri ve tavırları sabit kalmış gibi vererek yanlış anlamalara yol açıyorlar. Anlatmak için önce anlamak lazım. Selim İleri bir kitabında, eski Varlık yayınının faydalı kitaplar serisine temas etmişti. "Büyük Yazarlar, Büyük Kompozitörler..." Biyografi öyle olur. (Çok kötü diline rağmen Cemil Sena'nın dört ciltlik tercümesi de güzeldir... Tahir Alangu'nun Ömer Seyfettin'i de önemlidir.) Ötüken'in 12 ciltlik Türk Klasikleri'nde Peyami Safa yoktu! İnşallah sonradan konulmuştur... Dergah'ın çok sevdiğim ansiklopedisinde Peyami Safa için "bazı konularda yüzeysel kalmıştır" cümlesi İzmirli'ye atfen yer bulmuş. Peyami Safa Rönesans sonrası Batı'nın, Gazalî etkisiyle de, rasyonalizmden uzaklaştığını anlatan birçok makale yazmıştır. İzmirli hikâyesi eskidir.

TASHİH NOTU: Perşembe günkü yazımda, üstada ait olan cümle, "vatan cellâtları"nı "vatan evlatları"na çeviren bir biçimde çıkmış. "Evlatları" deseydi hiç zikreder miydim? A.S. a.selim@zaman.com.tr

07 Haziran 2009, Pazar

1. sayfa (Toplam 1 sayfa) Tüm zamanlar UTC + 2 saat
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group
http://www.phpbb.com/