Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 7 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın "Muhsin Başkan" Kıskançlığı
MesajGönderilme zamanı: 20.04.09, 21:01 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.03.09, 09:49
Mesajlar: 311
Meğer Âkif dostu imiş!

D. Mehmet DOĞAN

Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı

20.04.2009


Kültür Bakanı’nın Taceddin Dergâh’ı bahçesine Muhsin Yazıcıoğlu’nun defni münasebetiyle yaptığı açıklama bizi heyecanlara gark etti... Sayın Bakan, bütün itirazlarını, Mehmed Âkif’e olan muhabbetine yaslıyordu. İşin esası, Mehmed Âkif’i yalnız bırakmak, onun yanına başka bir kimseyi yakıştıramamaktı. Bu mevzuda öylesine ileri gidiyordu ki, “hatta ben bile!” diyordu.

Buradan sayın Bakan’ın mütevazılığa sarılmış megolamanisini anlamakta güçlük çekmiyorsunuz. Kültürümüze büyük hizmetler etmiş, bu mevzuda Mehmed Âkif’i de çoktan aşmış bir kişilik olarak bir gün -Allah gecinden versin- defni sözkonusu olduğunda, değil Muhsin Yazıcıoğlu, kendisi gibi mühim bir şahsiyetin dahi oraya gömülmesini uygun bulmuyor...

Bu bencil digergamlık, Bakanımıza fevkalade yakışıyor! Onu tanıdığımız ilk yıllarda, koyu CHP’li ama hoşgörülü, hatta CHP’li ama, farklı düşünenlerle oturur kalkar, hatta ve hatta arada sırada namaz kılar kültürlü bir kişi portresi çizmişti. O zamanlar bizleri de kültürlülüğüne bir hayli inandırmıştı.

Kültür Bakanlığı sırasında, eğer ani bir kültürel erozyana maruz kalmamışsa, sayın Bakan’da bunu göremedik. Cahilane bazı konuşmaları hâlâ hatırlarımızda.

Sayın Günay Kültür Bakanı olduktan sonra, Nâzım Hikmet erişilmez yerini muhafaza etmekle beraber, Başbakan’ın muhabbetini bildiğinden Mehmed Âkif’le de ilgileniyor görünmek ihtiyacını hissetti. Belki de o sebepten değil, arkadaşı olduğunu söylediği bir heykeltraş Atatürk yontuculuğundan kazandıkları ile tatmin olmamış olmalı ki bir de Mehmet Âkif heykeli döktürüvermişti. Arkadaşı Bakan olunca da fırsatı kaçırmamış ve elde kalan bu heykeli dikecek münasip bir yer ayarlamasını rica etmişti.

Bakan artık yetkili bir kültür adamı olarak eski dostunun bir sorununu çözmek için elinden geleni yapmıştı. Bize Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i defalarca aradığını fakat ondan heykel dikilecek boş bir meydan sözü alamadığını, elde kalan heykeli Taceddin Dergâh’ı bahçesine dikmenin doğru olacağını düşündüğünü açıklamıştı. Bizim buna muhalefet etmemiz üzerine, Altındağ Belediye başkanını kafaya almış olmalı ki, Taceddin Dergâhı’ndan bir kaç yüz metre ötede bulunan Karacabey Hamamı’nın karşısına bir değerli arkadaşının elden çıkarmakta güçlük çektiği heykeli büyük bir aceleyle diktirivermişti.

Bu heykelle ilgili görüşlerimizi, dikildiği günlerde şöyle ifade etmiştik:
“Değinmek istediğimiz bir başka husus da, buradan birkaç yüz metre öteye dikilmiş olan Mehmed Âkif heykelidir. Bu heykel, Türkiye’nin bir çok meydanlarında gördüğümüz, zaman zaman Atatürk, zaman zaman Yunus Emre, zaman zaman Osman Gazi kılığına giren heykellerden birisidir. Bir elinde Safahat tutmaktadır. Diğer heykellerde ise Nutuk, Divan veya başka bir kitap bulunmaktadır. Bu muhayyile kısırlığına isyan ediyoruz. Eğer bir Mehmet Âkif heykeli yapılacaksa, bunun elimizde bir heykel var, onu bir yerlere yerleştirelim düşüncesiyle değil, böyle bir anıt nasıl olmadır fikri ile ortaya konulması gerekir. Bunun, bütün Türkiye’nin birikimini yansıtan bir yarışma ile gerçekleştirilmesinden başka yol yoktur. Burada hep Nasrettin Hocayı hatırlıyoruz. Bugün bu işleri yapanlar Nasreddin Hocamız gibi, “ben yaptım ama beğenmedim” diyebilmelidir. Değerli yöneticilerimizin bu büyüklüğü gösterecekleri umudundayız...”

Mehmet Âkif muhibbi kesilen sayın Bakan’ı defalarca Taceddin Dergâhı’na davet ettiğimiz halde, bir defa bile teşriflerini sağlayamamıştık. Demek ki gizlice gidip vaziyeti kavramış! Bu onun döneminde Bakanlığının bugüne kadar yayınlanmış en fazla yanlış ihtiva eden bir Mehmet Âkif prestij kitabı (!) çıkardığını hatırlamamıza vesile oldu.

Muhsin Yazıcıoğlu’nun Mehmet Âkif’le ilgili olarak hatırlanan bir mekânın yakınına defni bir tarafa, sayın Bakan’ın böyle bir yere gömülmemek tevazuunu başka yorumlamak durumundayız: O Nâzım’ın yanına gömülmeyi tercih ederdi. Herkesin sevdikleriyle birlikte olmak hakkı var elbette!

Bakanın gündemde böyle bir çıkışla yer almasının gerçek sebebi ne olabilir? Bugünlerde kabine değişikliği sözkonusu. Koltuğu en fazla sallanan bakanlardan biri kim? Seçim bölgesinde oyları baş aşağı düşürmüş, bakanlıkta hiç bir işe yarar iş ortaya koyamamış, doku uyuşmazı Bakan çıkış yapıyor. “Sayın Başbakan beni hesaba kat! Başına daha başka işler de açabilirim!”


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Meğer Âkif dostu imiş!
MesajGönderilme zamanı: 21.04.09, 08:34 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.03.09, 09:49
Mesajlar: 311
'DERİN SAYGININ SONUCU'

21 Nisan 2009

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nun Tacettin Dergáhı’na defnedilmesiyle ilgili kararnameyi imzalamadığını söyledi. Günay, Bakanlar Kurulu’nda sorun yaratan bu durum için "Duyarlılığım, Mehmet Akif Ersoy’a duyduğum derin saygının sonucudur" dedi.

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun Tacettin Dergáhı’nın bahçesine defnedilmesi için Bakanlar Kurulu’nda açılan kararnameyi, sadece Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın imzalamadığı ortaya çıktı. Yazıcıoğlu’nun, Bakanlar Kurulu kararı olmadan Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan ve ünlü şair Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nı yazdığı Tacettin Dergáhı’nın bahçesine defnedilmesi Bakanlar Kurulu’nda sorun yarattı. Mezarın dergáhın bahçesinde kalabilmesi için açılan izin belgesini Günay’ın dışında tüm bakanlar imzaladı.

Günay, bir gazetede "Ertuğrul Günay, Yazıcıoğlu’nun defin kararını neden imzalamadı?" başlığıyla önceki gün yayımlanan ve "Günay, Yazıcıoğlu’nun dergáha defnedilmesiyle ilgili kararnameyi imzalamamış" denilen kulis yazısına, olayı doğrulayan yönde bir açıklama yaptı.

Vicdani yükümlülük

Günay, "Bu konudaki duyarlılığım, Mehmet Akif Ersoy’a duyduğum derin saygının sonucudur" diyerek şunları kaydetti: "Taceddin Dergáhı adıyla bilinen tarihi alanın, İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy merhumun bir süre yaşadığı yer olması nedeniyle onun adıyla özdeşleşmiş, bu anlamda müstesna nitelik kazanmış bir mekandır. Böyle bir mekanın bu mahiyeti ile muhafazası hepimiz için milli bir sorumluluk ve Mehmet Akif Bey’in aziz hatırasına karşı vicdani bir yükümlülüktür. Taceddin Dergáhı ile ilgili duyarlılığım, sadece bu sorumluluğun gereği ve Akif’e duyduğum derin saygının sonucudur."

Gerekirse karar çıkarırız

Günay’ın imzası olmadığı için Yazıcıoğlu’nun Tacettin Dergáhı’nın bahçesine defnedilmesine ilişkin kararname tamamlanıp Resmi Gazete’de yayımlanamadı. Bakanlar Kurulu kararı çıkarılmadan defin gerçekleştirilmiş oldu.

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek de, dünkü Bakanlar Kurulu toplantısından sonra Yazıcıoğlu’nun defnedilmesiyle bir karar çıkıp çıkmadığı sorusu yöneltildi. Çiçek, "Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan bir karar alındı. En evvel olması gereken budur. Gerekiyorsa Bakanlar Kurulu kararı alınır. Defin yapılıp yapılmamasına karar verecek olan kuruldur. Öbürü siyasi bir meseledir, işlemi tamamlayan" dedi.

HÜRRİYET


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Ertuğrul Günay Meğer Âkif dostu imiş!
MesajGönderilme zamanı: 22.04.09, 08:33 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.03.09, 09:49
Mesajlar: 311
Taceddin Dergâhı, Mehmet Akif ve Ertuğrul Günay

Selçuk Özdağ

2009-04-22

Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 arkadaşının Kahraman Maraş’ın Keş dağlarında (Muhsin dağı olarak değiştirilmesini teklif ediyorum) helikopterinin düşmesi/ düşürülmesi sonuncu hayatlarını kaybetmelerinin ardından mezar yeri sorunu güncelliğini koruyor.

Muhsin Yazıcıoğlu herkesin hemfikir olduğu hormonsuz bir Anadolu yiğidi, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü düstur kabullenmiş bir siyaset ve devlet adamıydı.

“Nasıl yaşarsanız öyle ölür ve öyle diriltilirsiniz” sözü mucibince düz yaşadı, düz yürüdü. Kısa ve fani bir dünyada milletinin aleyhine hiçbir eylem ve oylamada yer almadı.

Geçici bir dünyada yaşadığının şuuru ile fırıldak olmadı “sırat-ı müstakim” üzerine yaşamaya azami gayret etti. “Allah da onu Siz beni severseniz, Ben de sizi kullarıma sevdiririm” kutlu kelamınca milletinin gönlüne, tarihin temiz sayfalarına, ailesinin apak nasiyesine yerleştirdi.

Ve Muhsin Yazıcıoğlu, Mehmet Akif Ersoy’un (din adamı, milletvekili, sporcu, teşkilat-ı mahsusa üyesi, vaiz, hatip, veteriner hekim… v.b) İstiklal marşını yazdığı Taceddin Dergâhı’nın bahçesine defnedildi. Ankara bir kez daha manevileşti

Sayın Başbakan ve bakanlar kurulu üyeleri bir alicenaplık göstererek irade, ahlak, yiğitlik ve gerçek siyasetçi olan Muhsin Yazıcıoğlu’nun naşının Taceddin Dergâhı’na defni için ilgili kararı imzaya açtılar. Lakin kültür ve turizm bakanı Sayın Ertuğrul Günay bu karara imza atmayacağını beyan etti.

Gerekçesini de “...böyle bir mekânın bu mahiyeti ile muhafazası hepimiz için milli bir sorumluluk ve Mehmet Akif bey’in aziz hatırasına karşı vicdani bir sorumluluktur.” şeklinde özetledi

Sayın Ertuğrul Günay bey’e soruyoruz Muhsin Yazıcıoğlu’nun, Taceddin Dergâhı’na defnedilmesi Akif’in aziz hatırasına nasıl halel getirir?

“Kendi naaşımın dahi oraya gömülmesine gönlüm razı olmaz” diyorsunuz siz kendinizi merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile mi kıyaslıyorsunuz, bu kıyas ne kadar doğru?

Milletimize soralım, merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun Taceddin Dergâhı’nın bahçesine defnini acaba nasıl karşılıyor? Bu Millet Yazıcıoğlu’nu oyları ile iktidar yapmadı/ yapamadı. Fakat hep gönülden sevdi, vefatında da gerek fiziki gerekse de manevi olarak yanında yer aldı, her faniye nasip olmayacak bir cenaze töreni düzenledi

Sayın Günay gerekçenizden sonra o kararnameyi imzalayamazsınız herhalde? Zatınızı, yerli, değerlere saygılı, bu toprağın çocuğu olarak değerlendiriyoruz, böylede değerlendirmeye devam edeceğiz ama kararınızı bir kez daha gözden geçirmenizi temenni ediyoruz. Taceddin Dergâhı üzerinde yıllar önce oynanan oyunu fark eden, unutulmaya, unutturulmaya ve yıkılmaya yüz tutan Taceddin Dergâhı’nın yaşatılması için her türlü girişimi yapan sizin gibi yerli, değerlere saygılı ve bu toprağın insanı Muhsin Yazıcıoğlunun mezar yeri hususuna daha hassas yaklaşmanızı bekliyoruz.

Kararnameyi imzalayıp ,”Lütfen Akif’in manevi şahsını unutmayalım ve unutturmayalım” deseydiniz daha makul ve daha güzel olurdu.

Sayın Bakan bu gerekçeniz ile de mefhumu muhalifinden kararı imzalayan Başbakan ve Bakanlara “Siz Akif’e daha az saygılısınız mı demek istiyorsunuz?”

Muhsin Yazıcıoğlu’nun naşının Taceddin Dergâhı’nın bahçesinde olması merhum Akif’in şahs-ı manevisini azaltmaz bilakis arttırır. Bununda böyle olduğunu en iyi sizin bilmeniz gerekir ve kanaatim odur ki Sayın Günay bu davranışınızın gerekçesi ne olursa olsun size millet nezdinde bir nakisalık getirmiştir.

Umulur ki Merhum Mehmet Akif’in ruhaniyeti kendi karakter ve kişiliğine benzeyen, mesleğiyle örtüşen Muhsin Yazıcıoğlu’nun Taceddin Dergâhı’nda medfun edilmiş olmasından ziyadesiyle memnundur.

“Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.”


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Ertuğrul Günay Akif'e saygılı mı gerçekten?
MesajGönderilme zamanı: 23.04.09, 13:30 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.03.09, 09:49
Mesajlar: 311
Ertuğrul Günay Akif'e saygılı mı gerçekten?

Mehmet Şeker

mseker@yenisafak.com.tr

2009-04-23 - Yeni Şafak

İmza

Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun Taceddin Dergâhı'na defnedilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu Kararnamesini Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek imzaladı.

Diğer bakanlar da seçilen yerin "Mehmet Akif'in aziz hatırasına karşı vicdanî bir sorumluluk" gerekçesiyle uygun olmadığını düşünmediler...

***

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı kararı imzaladı.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren imzaladı.

Devlet Bakanı Mehmet Aydın imzaladı.

Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu imzaladı.

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen imzaladı.

Devlet Bakanı Nimet Çubukçu imzaladı.

Milli Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül imzaladı.

Devlet Bakanı Mehmet Şimşek imzaladı.

Devlet Bakanı Mustafa Said Yazıcıoğlu imzaladı.

Devlet Bakanı Egemen Bağış imzaladı.

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin imzaladı.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan imzaladı.

Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik imzaladı.

Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafiz Özak imzaladı.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay imzaladı.

Dışişleri Bakanı Ali Babacan imzaladı.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ imzaladı.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım imzaladı.

Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker imzaladı.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler imzaladı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik imzaladı.

Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet Zafer Çağlayan imzaladı.

Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu imzaladı.

***

Ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzaladı.

Bir tek Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay imzalamadı.

İşte 'kültürlü' olmanın farkı!

***

Demek diğer bakanlar ve Başbakan Erdoğan, o kadar düşünceli değil.

O kadar hassas değil.

Mehmet Akif'e karşı o kadar saygılı değil.

Demek onlar Bakan Günay kadar "Mehmet Akif'in aziz hatırasına karşı vicdanî bir sorumluluk" duymuyorlar.

***

Bakan Günay, Mehmet Akif'e o derece saygılı ve öylesine sevgi dolu ki...

Mehmet Akif ile veterinerlik, milletvekilliği, sporculuk, dindarlık, vatanseverlik, şairlik, hatiplik, yiğitlik, dürüstlük bakımından aynı özelliklere sahip olan Muhsin Yazıcıoğlu'nu bile oraya lâyık görmüyor.

'Kültürlü' olmanın farkı dedik ama belki de 'turist' olmanın farkıdır.

Sayın Bakan, yarın "Yolcudur Abbas" derse, "Nerelere gitsem" arayışına girerse, şaşmam.


En son arz tarafından 23.04.09, 13:36 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.

Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Günay şıracıya şıra satmaya çalışıyor!
MesajGönderilme zamanı: 23.04.09, 13:31 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.03.09, 09:49
Mesajlar: 311
Günay şıracıya şıra satmaya çalışıyor!

Oportünist

Mümtaz'er Türköne


23-04-2009 - Zaman

Ertuğrul Günay'ın sol siyasî geçmişinde mutlaka sık karşılaştığı kelimelerden biri olmalı. Geçmişte sağın "komünist", geleneksel Müslümanların "gavur" nitelemesi gibi, solun kendi içlerindeki muarızları suçlamak için kullandıkları bir kelime.

Oportünist, "fırsatçı" anlamına geliyor. Sosyalist jargonda, zümre çıkarlarını sınıf çıkarları üstünde savunanlar için kullanılıyor. Genel siyasî anlamı ise şöyle: Kendisine veya temsil ettiği dar gruba ait bir çıkarın peşinde olan politikacılar bu çıkarları, genel siyasî veya ideolojik bir kılıf altında savunmaya giriştiklerinde buna oportünizm deniyor. Bir politikacının kendi kariyer çıkarları için, ilkesiz ve ölçüsüz bir şekilde siyasî sorunları sömürmesi gibi. Oportünist siyasetçi kendi çıkarı için bir mevziye yatıyor; ülkenin değişen gündemlerini takip ediyor. Ve bu gündemler karşısında, fırsatı yakaladığı an kendi siyasî konumunu pekiştirecek hamlelere girişiyor.

Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın, iki konuda yaptığı çıkışın siyasî etiğe uygun açıklaması yok. Ergenekon sanıklarına verdiği çizgiyi aşan destek ile Muhsin Yazıcıoğlu'nun na'şının Taceddin Dergâhı'na defnine karşı çıkışı. Önce ikincisinden başlayalım.

Günay, neye itiraz ediyor? Kültür Bakanı itirazını, mekânın tarihî niteliğine değil, millî niteliğine yapıyor. Yaptığı açıklamada gerekçesinin İstiklâl Marşı'nın yazıldığı bu mekâna karşı duyduğu "millî bir sorumluluk" eseri olduğunu ve Akif'e saygısının eseri olarak Bakanlar Kurulu kararını imzalamadığını belirtiyor.

Sorun şurada: Günay itirazını Kültür Bakanı olarak uhdesine giren bir alanda yapmıyor; kendi ifadesi ile "hepimiz için millî bir sorumluluk" olduğu için yapıyor. Sorulacak soru ise şu: Bakanlar Kurulu üyelerine bakarak söyleyin, bu gerekçenin en çok kimi bağlaması gerekir? Mehmet Akif'e karşı "saygısız" olanlar, "millî sorumluluk"tan yoksun olanlar kimler? Kültür Bakanı dışındaki bakanların tamamı değil mi? Ayrıca Muhsin Yazıcıoğlu'nun na'şını o mekâna defnetmek için toplanan on binlerce insan da aynı saygısızlığı ve sorumsuzluğu işlemiş olmuyor mu? Sonuç ne oluyor? Mehmet Akif'in Safahat'ını birkaç kere hatmetmiş ve ezberine almış, Başbakan dahil AK Partili Bakanlar Kurulu üyelerinden daha fazla "Akif saygısı" konusunda tavizsiz; değme milliyetçiden daha fazla "millî sorumluluk" sahibi bir Ertuğrul Günay karşımıza çıkıyor? Öyle değil mi?

Peki inandırıcı mı? Sol siyasî gelenekten gelen bir politikacının şıracıya şıra satmaya kalkması gibi, milliyetçilik ve muhafazakârlık dersi vermeye kalkması inandırıcı mı? Öbür taraftan sınırları alabildiğince daraltılmış bir siyasî etik çerçevesinin içine bu tavır yerleştirilebilir mi?

Ertuğrul Günay'ın, Ergenekon zanlıları hakkında yaptığı açıklama için de benzer sorular akla geliyor. Önceki gün, Günay'ın "görmezden gel" çağrısının yargıya açık bir müdahale olduğunu ve suç teşkil ettiğini yazmıştım. Sonrasında gelen açıklama metnini ölçüp biçmek ve bir hükme varmak için başvurulacak tek araç, benim başlığa aldığım kelime. Günay, söylediklerini reddetmiyor. İki farklı hedef kitleye, iki farklı açıklama yapıyor. Birinde yargıya müdahale edip, Ergenekon sanıklarına sahip çıkıyor; öbüründe hukuka sahip çıkıp Ergenekon'dan şikâyet ediyor. Üstelik, Ergenekon davasına açıkça müdahale eden tek bakan sıfatıyla, bu sürecin "AK Parti aleyhine işlediğini" söylüyor. Yani? AK Parti'nin bu sürece müdahil olduğunu ve Ergenekon soruşturmasını bir intikam aracına dönüştürdüğünü iddia etmiş oluyor. Söyleyen kim? Geçen sene Başsavcılığın açtığı AK Parti kapatma davasını, "Ergenekon'un rövanşı" olarak tanımlayan bakan değil mi?

Siyaset akıl ve mantık işi. Ne Ergenekon ne de Taceddin Dergâhı Günay'ın umurunda değil. Ertuğrul Günay'ın söylediklerini ve gerekçelerini, makûl bir şekilde yan yana getirebilmek için müracaat edilecek tek mantık var: Başlığa aldığım kelimenin mantığı.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Meğer Âkif dostu imiş!
MesajGönderilme zamanı: 24.04.09, 10:20 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.03.09, 09:49
Mesajlar: 311
Ertuğrul Günay ve Yazıcıoğlu'nun naaşı

Yavuz Selim Demirağ


23.04.2009

Suyunun ısındığı anlaşılan Turizm ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın giderayak Muhsin Yazıcıoğlu’nun aziz nâşının Tacettin Dergahı’na defin kararnamesini imzalamadığı anlaşıldı. “Mehmet Akif Ersoy’a olan saygımdan” gibi bir açıklama yapmış olsa da Günay’ın cemaziyelevvelini bilenler için inandırıcı değil. Aynı Günay’ın geçtiğimiz yıl vefat eden Nakşi liderlerinden birinin Bandırma’daki külliyeye gömülmesi için Bakanlar Kurulu kararına imza attığını cümle alem biliyor.

Bu memlekette Özal’ın annesi ve kardeşinin Süleymaniye Camii bahçesine defni için “önce gömelim sonra kararnameyi çıkarırız” dendiği de unutulmuş değil.

Dev-Yol davasından yargılanıp ceza aldığı kayıtlara geçen Ertuğrul Günay’ın ünlü Fatsa olaylarındaki durumunu da hatırlarsınız. Terzi Fikri’nin temsilcisi olmakla övündüğünü ve Terzi Fikri’ye yazdığı mektuplar ve telgrafları da unutmuş değiliz. Aynı Günay’ın 1980 darbesinden sonra tutuklandığı günlerde hapishanede hidayete erdiği rivayetleri de vardır. Allah ile kendi arasında olmasına rağmen vakit namazlarını eda ettiği de söylenir.

CHP’den ihraç edilmesinden sonraki yalnız günlerinde merhum Muhsin Yazıcıoğlu ile tasavvuf sohbetleri ettiğini duyduğumuz Günay, kararnameyi imzalamayarak yeniden dönüş yapacağı marjinal sol grupları mı tatmin etmek istiyor? Yoksa görevden alınacağını bildiği için Başbakan Erdoğan’dan intikam mı alacak?

Ankara kulislerinde Günay için bunlar konuşulurken, şehit Yazıcıoğlu’nun defni öncesine dönmek istiyorum.

Türk milliyetçileri, ülkücüler efsane gençlik önderini yitirmenin acısını yaşarken, seçimden hemen önce cenazeden rant elde etmeyi tasarlayanlar, koşturup BBP Genel Merkezi’ne kamp kurmuştu. AKP yönetimi, idare ettikleri devletin aczini kamufle etmek için yoğun çaba sarf ederken, Başbakan Erdoğan’ın, Yazıcıoğlu’nun evini eşiyle ziyaret ederek, devlet sözü verdiğini o günün gazeteleri yazdı.

Televizyon kanalları haberleri yayınladı. Her ne kadar AKP Kahramanmaraş Milletvekili ve TBMM Başkan vekili Nevzat Pakdil pürüz çıkması üzerine “Sayın başbakan söz vermedi. ’Elimizden geleni yaparız’ dedi” diye durumu kotarmaya çalışsa da Tacettin Dergahı’nı önerenlerden biri olan Yazıcıoğlu’nun kayınbiraderi Pakdil’e bu hiç yakışmadı.

29 Mart seçimi öncesi işi bitti görünen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in BBP Genel Merkezini günde iki-üç defa ziyaretine bizzat bu satırların yazarı da tanıktır. Önce “Anıtlar Yüksek Kurulu karşı çıkıyor, sonra Hacettepe Üniversitesi izin vermiyor” bahanesiyle Karşıyaka Mezarlığı’ndaki büyük cami avlusunu teklif edip, anıt mezar sözü veren Melih Gökçek’in arabuluculuk teklifleri de reddedilince, bir milyon güzel insanın uğurladığı Yazıcıoğlu’nun nâşı imzasız, fikirdaşı, ülküdaşı Mehmet Akif’in yakınına Tacettin Dergahı’ndaki Allah dostlarının yanına gömüldü. Çünkü AKP yönetimi bunu engelleyemeyeceğini anlamıştı.

İlgili kararnamenin tıpkı Özal döneminde olduğu gibi daha sonra imzalanacağından emin olan Recep Tayyip Erdoğan’ın devlet adına verdiği söz şimdi havada mı kalacak? Yoksa Erdoğan, Günay’ı “kapının önüne bırakacak” mı? Her şeyin ilacı olan zaman bunu gösterecek. Ama tarih bu hazin olayı kaydetmiş olacak.

Nitekim BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, ülkücü adabı ile, “Millet adına siyasi görevler yapanlar, millete rağmen siyasi tavır alırlarsa hem milletin vicdanına ters hem de tarihe hoş olmayan not düşmüş olurlar” açıklamasını yaparak hükümeti uyardı.

Kültür Bakanlığının nasıl yapılacağını Türkiye Cumhuriyeti tarihine icraatlarıyla yazdıran Namık Kemal Zeybek’in bu konuyla ilgili muhteşem değerlendirmesini önümüzdeki yazıya bırakıyor, şehit Yazıcıoğlu için Fatiha talep ediyorum.

Yeniçağ Gazetesi


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: NOKTA
MesajGönderilme zamanı: 26.04.09, 09:09 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.03.09, 09:49
Mesajlar: 311
Kültür Turizm Bakanı İstifa Etmelidir

Namık Kemal ZEYBEK


25.04.2009


Bakanlar kurulunda kararlar ‘oydaşma’ ile alınır. Buna ‘consensüs’ diyenlerde var, ‘mutabakat’ da denilebilir. Oylama yapılmaz, yapılsa da anlam taşımaz.

Bir Bakan diğer Bakanların üzerinde anlaştıkları bir konuda ayrı görüşteyse, onları ikna etmeye çalışır. Ya da ortak sorumluluk anlayışı gereğince kendisi ikna olur. Aksi halde her bir Bakan farklı düşündüğü konularda kararname imza etmeyerek hükümet işlerini kilitleyebilir. Ve Bakanlar sayısınca hükümet ortaya çıkar. Ortak karara imza koymamakta direnen Bakanın yapacağı tek iş vardır istifasını vermek. Bakan için onurlu davranış hükümet için çıkar yol budur.

Ertuğrul Günay merhum Yazıcıoğlu’nun Tacettin Dergâhı’nın yanındaki mezarlığa gömülmesine izin veren kararnameyi imzalamamakta direnerek istifa noktasına gelmiştir ve gecikmeden istifasını vermelidir.

Bu konuda en kötü çözüm Bakan’ın yurtdışında olduğu dönemi bekleyip vekâlet eden Bakan’a imza attırmaktır. Böyle bir çözümden söz edildiğine göre Günay derhal istifasını vermelidir.

Öte yandan Bakan Günay yaptığı açıklamada Mehmet Akif’e duyduğu saygıdan ötürü kararnameyi imzalamadığını söylüyor. Bu mantığa göre diğer Bakanlar Mehmet Akif’e saygısız kişiler mi oluyor? Çok saygı duyduğu Mehmet Akif’e saygı duymadığını sandığı Bakanlarla aynı kabinede olamayacağına göre istifasını geciktirmemelidir.

Merhum Yazıcıoğlu’nun ölüm biçimi halkımızın tamamını derinden üzmüş ve bütün partiler seçim çalışmalarını iptal etmişken, Bakan Günay’ın hiç etkilenmediği anlaşılıyor. Yoksa onlarca mezarın olduğu bir mezarlığa merhumun konulmasından Mehmet Akif’e saygısızlığı nasıl çıkarabilirdi ki?

Bir başka gerçek Bakanlıkla ilişkili Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu gömülmeye onay vermişken, Bakan neden direnmektedir. Acaba bu direnişin altında Mehmet Akif’le ilgisi olmayan başka derin konular mı vardır?

Tacettin Dergâhı ve çevresi Kültür Bakanlığı’nın değil Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ilgi alanı içerisindedir. Genel Müdürlük kararnameyi hazırlamış ilgili Bakan imzalamışken Kültür Bakanı’nın duyarlılık gösterisinin inandırıcı olmadığı bellidir.

Bugünlerde Bakan’ın yeni kabinede yer almayacağı haberleri de gazetelerde yer aldığına göre, kendisi için de bir fırsat doğmuştur. Bakanlıktan istifa etmelidir.

Yazılarımı okuyanlar ve konuşmalarımı dinleyenler bilirler: İnsanları eleştirmeyi değil olumlu yanlarını bulup övmeyi severim. Hele görev yaptığım Kültür Bakanlığı ile ilgili yazmaktan ve konuşmaktan kaçınırım. Milletvekilliğim döneminde karşı partiden olan dönemin Kültür Bakanı’nı eleştirme görevi verildiğinde de yaptığı olumlu işleri anlatıp kürsüden inmiş ve başarılar dilemiştim. Bakan İstemihan Talay’dı ve övgüye değer işler yapmıştı.

Bakan Günay’ın selefi olan Atilla Koç bence başarılı bir Bakan’dı. Sabaha kadar kitap okuduğu için bazı toplantılarda uyuklaması basının konusu haline gelmişse de bakanlık içinde yararlı işler yapılıyordu. Müsteşar Mustafa İsen’le birlikte iyi bir ekip idiler. Bakan Günay’ın ise Kültür Turizm Bakanlığı’nda başarılı olduğuna dair hiçbir belirtiyi, ne gördüm ne de duydum. Üstelik yaptığı konuşmalarda sözünün nerelere kadar gidebileceğini hesaplamadığı da görülüyordu. Belki başka Bakanlıkta başarılı olabilirdi, bilmiyorum... Ama Günay’ın ayrılmasıyla Bakanlığın bir kaybı olacağını da sanmıyorum.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 7 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye