Dünya Çin’den rahatsız
Halit DERBEDER
halitderbeder@yahoo.com29 Ocak 2010
Dünyanın en büyük 3. ekonomisi, en büyük ihracatçısı ve en büyük 2. lüks tüketim pazarı olan Çin’in gerek hız kesmeden büyümesi gerekse uluslar arası arenadaki konumu ve tavrı çoklarını rahatsız ediyor.
En son patlayan, Google’ın Çin’de engellenmesi olayını çoklarımız okumuşuzdur. Dünyanın en büyük arama sitesinin faaliyetlerine getirilen sansür, Google’ın “pazardan çıkarız haa” tehditlerine ve birçok sansür karşıtının tepkilerine rağmen hiç tereddüt edilmeden devam ettirildi.
Kopenhag Çevre Kriter’leri görüşmelerinin akim kalmasında da baş sorumlu olarak Çin gösterildi. Çünkü Çin, Batı’yı “siz önceden kirlettiniz, şimdi biz kirletince sınırlama getiriyorsunuz” diyerek sorumlu tutuyor. Hem haklı hem haksız!
İnsan hakları, Tibet sorunu, Uygur sorunu, demokrasi yoksunluğu gibi meseleler ise artık klasik olmuş konular; ne sıkıştıranlar ne de Çin bu konuları çok da önemsemiyor işin aslı.
Daha çok irdelenen ve tehdit unsuru olarak kabul edilen meseleler ise Çin’in Afrika ve G.Amerika’da artan gücü, hammadde kaynaklarını teker teker ele geçirmesi, dünyanın dev firmalarını satın alıp dünya ticaretinde baş aktörlerden biri olması gibi konular…
Dünya devleri Çin’in Brezilya, Türkiye, Endonezya gibi açık olmamasından ve tek elden yönetilip dünyada daha fazla söz sahibi olmasından rahatsız. ABD, düşük Çin yüen’i uygulamasından, Çin’in elinde bulunan 2,4 trilyon dolarlık döviz rezervinden ve patent hakları meselesinden rahatsız olduğu gibi, dünyaya demokrasi ihraç ederek ülkelere kendi kuklası taraftarları geçirme yolunda Çin’in sistem zorlaması yapmadan “sopa yerine havuç” diyerek dikta rejimlerini desteklemesinden de rahatsız.
Avrupa bitmiş genç nüfusu ve üretiminin tamamen Çin’e kayıp ihracatta Çin mallarının kendilerininkilerin yerine geçmesinden, Afrika’da Çin’e kayan ‘eksen’lerden, Çin’e mal satmanın eskisi kadar kolay olmamasından, Çin mallarının artık Avrupa malları ile rekabet edebilmesinden rahatsız.
Türkiye’de bire on kazanmaya alışmış esnaf dünyaya açılmadığından dolayı, Çin’den gelen malların piyasaları istila ettiğinden rahatsız. Pazarda “ne alırsan 1 lira” malları satanlar artık herkesin bu malları getirmesinden rahatsız. Bakan Çağlayan Çinlilerin Türkiye’ye yatırım yapmamasından rahatsız.
Dünyanın diğer ülkeleri ve bölgesel güçleri, Avrupa sömürgesinden ABD işgalleri arasında yerden yere vurulan dünyada Çin’in dünyaya ne vaad edeceğini bilmemekten rahatsız. Evet Çin dünyanın büyük güçleri ile rekabet edip diklenebilecek güçte; fakat bu tüm dünya düzeni ve “halkların kardeşliği” açısından ne ifade eder, Çin dünyaya ne verebilir sorusunun net olmamasından herkes gibi ben de rahatsızım!
Bütün bunlara rağmen krizde bile %8,9 büyüyen Çin’in varlığı herkes için korku olmanın yanında aynı zamanda hep bir fırsat. Yatırım bölgelerinde firmalara verilen teşvikler, “one shot” düşünmeden uzun çaplı yatırımlar düşünen firmalar için verdiği güven ve istikrar yine de bütün dünyanın gözünü Çin’e dikmesine sebep oluyor. Demek ki Çin iyi kazandırıyor!
Çin, her türlü eleştiriye açık istikrarlı yönetimi ve ekonomik büyümesiyle çok büyük likit rezervlerine ulaşıp bu imkanı değerlendirerek “dünya masası”nda pazarlık yapabilen, kafa tutabilen, hatta ümit verip sistem ihraç edebilen bir duruma geldi. Japon rüyası Çin’in yükselişi sebebiyle 10 yıldır resesyondaki ekonomisinin eksiye gittiğini bugün ilan etti. Zira, son seçimlerde başa gelen hükümet ABD ile ortaklıklarını gözden geçirip Çin’e dair politikalara daha fazla önem vereceğini, Çin’le daha fazla müşterek projeler geliştireceğini açıklamıştı.
Dünya Çin’den hem rahatsız hem de Çin’i bırakamaz durumda. Ekonomik olarak avantajlı ama vaad edip edemedikleri açısından hep şüpheli. İnsanlar, karınlarını doyurup ekonomik olarak rahatlamak istiyor ama insanlığın gidişatı olan özgürlükler, demokrasi ve insan hakları gibi konulardan da ödün vermiyor.
Demek ki, dünyaya alternatif ekonomik kaynaklar doğurup aynı zamanda özgürlükleri de garanti altına alabilecek, bunu vaad edebilecek, bunu tarihindeki örneklerle kanıtlayabilecek bir ülke veya bir sistem dünyanın orta vadedeki geleceğinde tercih edilir duruma gelecektir. Tarihinde büyük olma, vesayeti altındakilere huzur ve itminan verme, şuur altı müktesebat açısından insanların akıllarında hep iyi kalma gibi tarihi tecrübeleri olan Türk milleti ve Türkiye’nin bundan çıkaracağı çok dersler olmalı kanaatindeyim. Bunu görüp, büyük düşünüp, kalın barsaklarını temizleyebilen ve güven veren güçlü ve zengin bir Türkiye’nin dünyaya vaad edeceği çok şey olduğunu herkes bilmektedir.
Bu yazıda dünyanın Çin’den rahatsızlıklarından bahsettik. Bir sonraki yazıda “Unhappy China” kitabının ilham ettikleri doğrultusunda Çin’in rahatsızlıklarından biraz bahsedeceğiz…
Çin / Haber 7