Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 83 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4, 5 ... 9  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Mektubat-ı Mevlâna Halid-i Bağdadî (k.s.)
MesajGönderilme zamanı: 05.10.10, 16:12 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 07.01.09, 17:30
Mesajlar: 99
11. MEKTUP

Mevlana Halid (k.s) bu mektubu –Allah O’nun nefesinin bereketini üzerimize yağdırsın- merhum talebesi, Bağdat valisi Davud Paşa’ya göndermiştir.

Alıntı:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,

Güven Allah (c.c) ‘adır. O (c.c) bana kafidir. O (c.c) ne güzel vekildir.
Fakir olan kuldan, allame, ilminde mahir, zeki, efendi ve hem kılıç hem de kalem sahibinedir. Zor işleri komutan görüşünüzle kolaylaştırınız. Şaşmayan, isabetli fikrinizle, dağınık olan beldelerin ve kulların maslahatlarını düzeltmeye devam ediniz.

Sizlerden ard arda fakirlerin en fakirine işaret geldi. Emirlerin veziri olarak; bu fakirin aracı olup, nasihatleriyle, ortalığın düzelmesini, kin, buğz ve düşmanlığın giderilmesini ve barışın sağlanmasını talep ettiniz. Aradaki bozgunluğun barışa, ayrılığın birleşmeye dönüşmesini istediniz.

Halbuki bu miskinin böyle zor ve tehlikeli işlere girmesi bazı kişilerin akıllarına göre, gözlerden düşmesine, mertebesinden inip, çökmesine sebep olacaktır. Buna ilaveten dünya ehlinin söz ve ahdlerine hakkıyla güvenmem çok güçtür. Zira o, dikenli ağacın dikenini, elle sıyırmaktan daha zordur. Biz onların ahdlerini bozmayacaklarından, vaatlerini yerine getirebileceklerinden emin değiliz.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen Mevla (c.c)’nın rızasına baktım. İslam idarecilerinin emirleri şeriata uygun olduğunda, itaat vaciptir, hükmüyle hareket ettim. Dinin galip olması, Müslümanların faydalarının düşünülmesi, sünnet-i seniyyenin kuvvetlenmesi, devlet-i aliyyenin hukukuna riayet edilmesi ve Müslümanların alçak ve yalancı fırkanın şiddet ve eziyetinden kurtarılması gibi meseleleri düşününce kınamaları ve ayıplamaları kabul ettim. Kötülerin çirkin ve alçak sözlerine aldırış etmedim. Kerim olan Allah razı olursa eğer, çirkin kişiler veremeyecektir keder.

Ben de azm sahiplerinin yaptıkları gibi, kendimi hazırladım. Allah Teala’nın yardımıyla hiçbir kötüleyicinin kınamasından korkmayanlar gibi, o işi bitirmeye çalıştım. Biz hem hayrı talep, izin istemek ve hem de meded dilemek için Nakşibendi silsilesinin imamları olan, sadatımıza ve önderlerimize –Allah Teala, onların bereketli nurları ve feyizleriyle yeryüzünü doldurduğu gibi,bizleri de onların aydınlık sırlarıyla mukaddes eylesin- yöneldik. Baban emirlerinin başkanı Mahmud Paşa, amcası Abdullah Paşa, kardeşi Osman Bey, Kadı ve onlara yardım edenlerin büyükleriyle konuştuktan sonra, topluca huzurumuza çağırdık. Allah Teala’nın yardımıyla, onların kalp ve kulaklarını menedici vaazlarla, kalplerini ve vücudlarını değerli lafızlarla doldurduk.

Nasihatlerimize icabet ettiler, itaat ettiler. Yıllar boyunca adet ettikleri ve kökleştirdikleri düşmanlıktan kurtuldular. Sonra onlara bir meclis kurduk. İşi gayet sağlamlaştırmaya çalıştık. İki yüzlülük, riyakarlık yollarını kapattık. Mahmut Paşa’nın daha sağlam yemin etmesine gücümüzü sarfettik. Bu konuda kendisinden daha kuvvetli ahd ve misaklar aldık. Söz alırken de en sert yolları kullandık. Yüce Allah (c.c)’ın hakkı daha büyük ve daha çok olduğundan, paşanın hatrına bakmadık.

Gönderdiğim bu suret, yemin ettirme suretidir. Mühürlenmiş Kur’an-ı Kerim ile gönderiyorum. Çok daha kuvvetli yemin şekilleri vardır ki, bu satırlarda yazılmasını uygun bulmadım. Bu anlaşmaları ve sözleri ancak kıyamet gününün azabından korkmayan kişilerle, karanlıkların aydınlatıcısı olan Peygamber Efendimiz (aleyhi ekmelüttehaya)’ın ümmetinden olmayı basite alan dininde zayıf kişiler bozulabilir. İster sizler (Allah (c.c) yardım eylesin), ister Mahmut Paşa olsun, bu misak ve yeminleri bozarsanız, hakir bir leş için, Allah Teala ve Tekaddes Hz’nın gazabına kendinizi hedef edersiniz. İslam dairesinden çıkma durumuna düşerek, ayıplanma ve kınanmayı hak etmiş olursunuz, iyi ve kötü kişilerin ayıplayan dilini üzerinize çekersiniz. Bu zayıf ve miskinin üzerinde ayıplama kalmaz. İster şerefli, ister şerli olsun, kimseden hakkımda kötüleme düşünülmez.

Yemine ve yemin ettirene ne kusur gelir? Ben bu sözleri gaybı bildiğim için söylemiyorum. “Zulüm edenler nereye döneceklerini bileceklerdir” (Şuara,227)

Allah Teala’nın en şerefli salat ve selamları peygamberlerin hatemine O’nun tüm al ve ashabına, ebediyen, her lahza ve vakitte Allah’ın malumatı ve O’nun kelimatı miktarınca olsun.

Son sözümüz; gerçekte hamd alemlerin Rabbi olan Allah (c.c) içindir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mektubat-ı Mevlâna Halid-i Bağdadî (k.s.)
MesajGönderilme zamanı: 06.10.10, 18:23 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 07.01.09, 17:30
Mesajlar: 99
12. MEKTUP

Mevlana Halid (k.s) bu mektubu Medinetü’s-Selam olan Bağdad’ın halifeler (k.s)’ine göndermiştir.

Alıntı:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…

Yardımı yalnız O’ndan talep ederiz. Hamd Allah’a mahsustur. Selam Allah Teala’nın seçtiği kulların üzerine olsun. Kendi nefsinin helakına çalışan, bugünün işiyle meşgul olmakla, yarının cezasından, dünkü günahından gafil kalan kul Halid (k.s)’den, mahdumları Seyyid Abdul-Gafur, eş-Şeyh Muhammed el-Cedid ve Musa el-Ceburi’ye.. Allah’ın selamı, rahmet ve bereketi üstünüze olsun.

Sizlere, sünnet-i seniyeye sıkı yapışmayı, cahiliyye adetlerinden ve çirkin bidatlerden yüz çevirmenizi, sufilerin şatahatlarına aldanmamanızı, avam tabakasından karışık kişilerden uzaklaşmayı, vezir, emir veya paşa yanında bulunarak, onlarla sohbeti terk etmenizi, kuvvetli ve sıkı bir şekilde emir ve tavsiye ederim. Zira onlara ricada bulunmanız sizleri sonuçta kötüleyecek ayıpları ortaya çıkarır. İki zararlı şeyden birini yapmak zorunda kalırsanız, zararı az olanı yapmak lazımdır.

Mutlu o kimsedir ki başkalarından vaaz dinler, ibret alır. Zannetmeyiniz ki Müslüman kardeşlerinin ihtiyacını temin etmek en büyük ibadetlerdendir. Bu doğrudur ama din kardeşlerine hizmetten daha önemli hizmet olmadığı zaman geçerlidir.

Padişahlara, emirlere, kumandanlara ve onların yardımcılarına katılmayın. Sohbetlerinde bulunmayın. Onlara iltifat etmeyin. Çünkü sizler onları ıslah edecek kuvvete sahip kişiler değilsiniz. Onlar zalim kişilerdir. Biz salih kişileriz diye böbürlenip onların gıybetini yapmayınız ve onlara sövmeyiniz. Onlara sövmek ve gıybetini yapmak, kendini beğenmek ve cahillikten dolayıdır. Az veya çok bizde zalim olmayan hiçbir kimse yoktur. Ancak emir sahibi kişilere yardımcılarına, tevfik ve ıslah ile dua etmeye ihtimam ediniz. Taberani; Mucemü’l-Kebir ve Mucemu’l-Vasitin de Peygamber Efendimiz (aleyhi ekmeluttehaya)’den

“İmamlara sövmeyiniz. Onların iyiliğine dua ediniz. Çünkü gerçekte onların iyiliği sizlerin yararınadır.” Hadis-i şerifini rivayet etmiştir.

Bundan sonra, idarecilerden ve onların yardımcılarından hiç kimseyi tarikata almayın. Yine, şehvetlere dalmış, dünya lezzetleriyle lezzetlenen tüccarlardan, ilimlerini insanların yanında şeref kazanmaya ve dünya malını toplamaya vesile kılan ilim talebelerinden, boşta durup, işsizliğinden dolayı tarikata dayananları, tarikata almayınız.

Salih olmak ve müridlik adıyla kendi ağırlıklarını, insanların boyunlarına yükleyen kişileri ve dünyanın herhangi bir rütbe ve mevkisi eline geçince kaplan gibi ona sıçrayan ve değil bir mürid, bir halife dahi onlarla karşılaştırıldığında öfkelenen kimseleri de tarikata almayınız.

Halifelikten dolayı şöhret ve para kazananları görüp,şöhret ve para kazanmak için halifelik sevdasına tutulanları da tarikata almayın. Biliniz ki benim yanımda en sevimliniz kendisine tabi olanların içinde dünya ehli az, yükü hafif olan, fıkıh ve hadis ile en fazla meşgul olanınızdır. Bazı hadislerde:

“Bir kişinin sultana yaklaşması fazla olursa, Allah Teala’dan da uzaklığı fazla olur. Kendisine tabi olanlar çoğalırsa, şeytanlar da çoğalır. Malı çoğalırsa, hesabı da zorlaşır.” Şeklinde buyurulmuştur.

Durum böyle olunca, bu saydığım kişiler ile cemaatınızı çoğaltmaya meyliniz, tamah, şöhret ve şeref sevgisini artırır. Din verip, karşılığında dünyayı almaya sebep olabilir. Bu niyetlerin hepsinin fesada götürücü zararlı oldukları açıktır. Beyan etmeye ihtiyaç yoktur.

Şeytan sizi kandırmasın. Halifeliğin faydası, cezbeyi temin ve kalpleri ıslah ile ümmete fayda ulaştırmak içindir. Etbaınız çok olmadığı takdirde (Kuran-ı Kerim’in) hatminin kolay olmayacağı düşüncesi sizleri aldatmasın. Ben sizlere sadık talebeler bıraktım. Onlar da yukarda saydığımız kötü sıfatlar yoktur. Bunlar az olsa da bir tanesi, diğer tembellerin binlercesinden daha güzeldir. Kuran-ı Kerim’in hatmi için ise, otuz kadar mürid kafidir. Bunu ihlas ehli komşularla da yapmak mümkün olabilir. Şayet müyesser olmazsa da, Allah Teala ve Tekaddes, hiçbir nefise kendi takatından fazlasını yüklemez.

Kadınlar teveccüh için Ubeydullah el-Haydari Efendi’nin evine sık gitmeyi bıraksınlar. Sonra bu iş tarikattan çıkmasına sebep olabilir. Bu işi isteyerek yaptığından dolayı da büyük bir düşüş kaydeder. Bu tarikatın sadatları oyuncak değildir. Ubeydullah bu işi yapabiliyorsa üzerinde hilafet olduğu için yapabiliyor. Kendisi bütün halifelerden daha kıdemli olduğunu zannediyor ki bu yanlıştır.

Tarikata girdikten sonra dünyaya meyledenle, tarikata girmeden dünya ehli olup bizi seven kimsenin durumu aynı olmaz. Bu tarikatın imamları değil halifeleri, müridleri bile -mürşidine söz verdikten sonra hafif yüz çevirmelerinden dolayı tarikattan- tard etmişlerdir. Reşahat kitabına bakınız. Tarikatın piri Bahauddin Şah-ı Nakşibend (k.s) ve Hace Ubeydullah el- Ahrar (k.s)’dan hac için izin isteyen veyahut bazı medreselerde ders vermeyi kabul eden bazı müridlerin tarikattan kovulduğunu göreceksiniz.

Şayet siz benim söz ve vasiyetlerime muhalefet ederseniz benimle yaptığımız ahdi bozmuş olursunuz. Bunun sonucunun nereye varacağını biliyorsunuz.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mektubat-ı Mevlâna Halid-i Bağdadî (k.s.)
MesajGönderilme zamanı: 07.10.10, 16:56 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 07.01.09, 17:30
Mesajlar: 99
13. MEKTUP

Mevlana Halid (ks) bu mektubu –Allah Teala türbesini nurlu kılsın- Beytullahi’l-Harem’deki halifesi olan allame, el-kamil,molla Ahmet el-Hakkari (ra)’ye göndermiştir.

Alıntı:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla..

Gafur olan Bari Teala’nın affına çok muhtaç miskin kul Halid’den (ks), göz bebeği ve dostu olan molla Ahmet el-Hakkari’ye…

Dua edilen kişiyi, beşeri hicaplarından çıkarıp, hakiki dosta vasıl eden dualarla birlikte su gibi bereketli selamlar size olsun.

Bundan sonra, kalp ve hatırımızın sizi düşündüğü, gözlerimizin sizin cemalinizi görmeye arzulu olduğu bir vakitte sizleri bu kağıt parçası ile hatırlamak, dua ile de yardım etmek istedim. Sizlere, parlak tarikat-ı aliyeye tamamıyla yapışmanızı tavsiye ederim. Nafileler ile meşgul olmak sizleri aldatmasın. Çünkü nafile ibadetler haddizatında güzel olmakla beraber, fena ehli olmayan kişiler için öldürücü zehir gibidir. Görmez misin ki, bazı kişilerde, zahiri ibadetlerle meşgul oldukları için, kendilerine bir enaniyet ve hatta zulüm dahi baş göstermiştir. O kadar ileriye giderler ki, tarikat ve tarikat ehlinden yüz çevirip, kendilerinin onlardan daha fazla takva ehli olduklarını zan ederler. Halbuki şeriatın ve şuhud ehli büyük alimlerinin ittifak ettikleri gibi, kendi nefsini beğenmek, başkalarını hor görmek ve nefsinin başkalarından daha takva ehli olduğuna inanmak büyük günahların en büyüklerindendir.

Hatta kendilerini ibadet ehli zanneden kimselerden bazıları, aşikar olarak tasavvuf ehline de düşmanlık yapar. Halbuki, (İbni Ata) Hikem’de şöyle demiştir: “Zelillik ve boyun bükmeye sebep olan bir hata, övünmeye ve böbürlenmeye sebep olan bin taattan daha hayırlıdır.”

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun.


Mektubat-ı Mevlâna Halid s.122-123-124 - Sey-Tac Yayınları 2000 - Müellif Es'ad Sahib - Yayına Haz. Dr Dilaver SELVİ Kemal YILDIZ

http://www.maneviyat.com/forum/yazilar/ ... 17.15.html


En son halidi tarafından 08.10.10, 16:49 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.

Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mektubat-ı Mevlâna Halid-i Bağdadî (k.s.)
MesajGönderilme zamanı: 08.10.10, 16:48 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 07.01.09, 17:30
Mesajlar: 99
14. MEKTUP

Mevlana Halid (ks) bu mektubu; (Allah Teala ve Tekaddes, onun sırlarının bereket ve nuruyla bizlere yardım eylesin.) İran vilayetlerinde, Sine’ye bağlı, Sel’üç Bütağ beldesindeki halifesi molla Resul’e gönderilmiştir.

Alıntı:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,

Efendim, senedim, fazıl, alim, kamil mevlamız molla Resul’e ikram ve fazlasıyla eksiksiz selam ederim. Allah Teala ve Tekaddes bütün ümit ettiği şeyleri, kendisine nasip etsin. Mektubunuzla şereflenip, güzel hitabınızla lezzetlendik. Mektubunuzun, muhabbet ve sevginin kemali ile dolu olduğunu, bağlılığınıza ve teslimiyete işaret ettiğini gördük. Allah Tebareke ve Teala sizleri fakirler ve miskinler tarafından hayır ile mükafatlandırsın.

Sizler tarafından bilinir ki;

“Salih mal salih kişi için ne güzeldir.” [1] mealinde hadis-i şerif vardır.

“Dünya muhabbeti tüm günahların başıdır (aslıdır).” [2] ve “Dinar ve dirheme (paraya) tapan helak olmuştur.” [3] mealindeki hadis-i şeriflerini de bilirsiniz. Hal böyle olunca, bu gibi işlerde güven ve itimad, keşif ve şuhud erbabı kişilerin sözlerine olur. Onlar size açıkça “Malın güzel olmasının ve övülmesinin, kemal ehli için olduğunu bizim gibiler içinse, vebal ve cefa olduğunu” söylemişlerdir. Özellikle zamanımızda mal edinme, günah işlemeksizin hakir ve alçak hizmetlerde bulunmaksızın nadiren mümkün olmaktadır. Bu sizlerin yüksek zatına gizli olmayan bir iştir. Cenab-ı Allah bizleri dünya ve ahiretin nimetlerini arkasına atan (gaye ve maksud edinmeyen) tüm varlığıyla, Hz. Muhammed Mustafa ‘nın (aleyhi ekmeluttehaya) sünnetine uymaya yönelen kişilerden eylesin.

Amin.


Dipnotlar

[1] Keşfu’l Hafa, II 424 (Ahmed bin Hanbel rivayetiyle)

[2] Münavi, Feyzu’l-Kadir, III,368, Had.No:3662

[3] Buhari,Cihad,70; İbnu Mace, Zühd,7

***
Mektubat-ı Mevlâna Halid s.122-123-124 - Sey-Tac Yayınları 2000 - Müellif Es'ad Sahib - Yayına Haz. Dr Dilaver SELVİ Kemal YILDIZ


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mektubat-ı Mevlâna Halid-i Bağdadî (k.s.)
MesajGönderilme zamanı: 09.10.10, 07:52 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 07.01.09, 17:30
Mesajlar: 99
15. MEKTUP

Mevlana Halid bu mektubu; Dımaşk’den, (hilafet-i aliyyenin merkezi İstanbul’da) ihlaslı samimi mürid, Devlet-i Aliyye’nin yüksek rütbelerinde mevki sahibi Bağdat vilayetinin veziri, daha sonra Şam’ın valiliğine tayin edilen Necip Paşa’ya göndermiştir.
(Bu zat 1262 senesinde Mevlana Halid’in (ks) türbesini tamir ettirmiştir.)

Alıntı:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla..

Miskin ve suçlu kul Halid en-Nakşibendi el-Osmani el-Müceddidi’den, Allah yolunda muhlis dost olan Muhammed Necip Efendi’yedir.
Bari Teala’nın yardımı onu hıfz ile muhafaza etsin.
Bütün bela ve musibetlerden Rabbim seni korusun.
Amin.

Mektubunuz elime geçti, talebiniz de kabul edildi. Kıyamet gününün korkularını, oradaki mahcupluk ve pişmanlık anlarını hatırlamanı tavsiye ederim.

Bilin ki, gerçekte dünya yok olmaya mahkum bir gölge, kul ile Efendisi arasına giren bir perdedir. Dünya muhabbetinden kalbinde zerre-i miskal kadar bulunan kişi hakiki kul sayılmaz. Dünyayı dışı ve içiyle atmayan kişi makbul değildir.

Bir nebevi hadiste;
“Dünya Allah Teala’nın gazabına uğramış, yaratıldığı günden beri Allah’ın (c.c) şefkat ve rahmet nazarıyla bakılmamıştır.” [1] buyurulmuştur.

Allah (c.c) O’na (aleyhi ekmeluttehaya) aline ve ashabına salat ve selam eylesin.
Amin.
Dünyayı terk edip onu boşayana müjdeler olsun.
Başta ve sonda sizlere selam olsun.


Dipnot:

[1] Makasıdu’l-Hasane, 539

Mektubat-ı Mevlâna Halid s.127,128,129 - Sey-Tac Yayınları 2000 - Müellif Es'ad Sahib - Yayına Haz. Dr Dilaver SELVİ, Kemal YILDIZ

http://www.maneviyat.com/forum/yazilar/ ... 17.15.html


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mektubat-ı Mevlâna Halid-i Bağdadî (k.s.)
MesajGönderilme zamanı: 10.10.10, 11:01 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 07.01.09, 17:30
Mesajlar: 99
16. MEKTUP

Hz. Mevlana Halid bu mektubu, Şeyh Seyyid Maruf el-Berzenci’ye göndermiştir. Mevlana Halid (ks)’den tarikat ehlinden birini irşad kapısından kovmasını talep etmişti. Bunun üzerine Mevlana (ks) bu mektubu göndermiştir.

Alıntı:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla..

Ey Efendim, arif velilerden muhakkikler şöyle demişler: “Şayet fasık olan bir mü’minin imanının nuru açılsa, yer ve gök arasını doldurur.”

Şu miskin kul ise görmektedir ki, fasık mü’minlerden hiçbirisi benden daha kötü değildir. Ben buna inanmaktayım. Çünkü onun imanı sabit, fıskı ise gizlidir. Benim nefsimin kötülükleri ise, onların durumuna göre aşikardır. Sonuç ise meçhuldür.

Nice fasık ve facir mü’min var ki, kamil velilerden olmuştur. Nice salih kişilerde vardır ki, aşağıların en aşağısına (esfel-i safilin’e) düşmüşlerdir.

Allah Teala’dan kendim, senin ve bütün müslümanlar için afiyet dilerim.

Senin dileğin ise Müslümanları kovmaktır.

Sözün kısası, birisinin kendimden daha faziletli olduğuna inanırsam, onu kovmam imkan dahilinde değildir.

Selamlar..


Mektubat-ı Mevlâna Halid s.127,128,129 - Sey-Tac Yayınları 2000 - Müellif Es'ad Sahib - Yayına Haz. Dr Dilaver SELVİ, Kemal YILDIZ

http://www.maneviyat.com/forum/yazilar/ ... 17.15.html


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mektubat-ı Mevlâna Halid-i Bağdadî (k.s.)
MesajGönderilme zamanı: 10.10.10, 11:05 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 07.01.09, 17:30
Mesajlar: 99
17. MEKTUP

Mevlana Halid (ks), Allah O’nun nurlarını üstümüze yağdırsın, bu mektubu Dımaşk’dan, allame Molla Yahya el-İmadi’ye cevap olarak göndermiştir


Alıntı:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla..

Abd-i aciz Halid’den (ks) faziletini itiraf ettiği, büyük küçük herkesin kabullendiği Seyyid Şeyh Yahya’ya.

Cenab-ı Allah kendisine iyiyi kötüden ayırt ettirecek, pişmanlık gelip çatmadan evvel ihtiyatlı davrandıracak bir basiret ihsan eylesin.
Amin.

Muhabbetli mektubunuzun bana ulaşmasıyla müşerref oldum. Beni fazlasıyla sevindirdi. Kalbimin ve gönlümün rahatlamasına sebep oldu. (Allah (c.c)’ın aşkından) Şaşkın olan fakirin hallerini sorarsanız geceler ve gündüzler boyunca bir nimetten bir nimete ve bir fazldan daha büyük fazl-ü ihsana hareket etmektedir. Şu şiiri söyleyenin sözü ne kadar güzeldir ve ne kadar zariftir:

Bütün tüylerim birer dil olsa;
Hepsiyle şükretsem az gelir Sana.

Gözümün nuru Abdulhami (Allah (c.c) oranın şerefini ve yüceliğini artırsın.) Mübarek Mekke’nin hareminde kalıyor.

Şerefli evlatlarınıza özellikle Muhammed Emin ve Abdurrahman’a selam ederim. Dostlarım Molla Ahmed, Molla Yasin, Molla Tahir ve Molla Hüseyin’e özel olarak, diğer ahbap ve ihlas sahibi kişilere de genel olarak selam ederim.

Hepsine bildir, bundan birkaç sene evvel Abdülvehhab es-Sûsî’nin bazı hilelerinin farkına vardım. Bazı ikaz ve işaretlerimden kinayeli sözlerimden sizler de bu durumu anlamışsınızdır. Yalnız şu var, batınî idrak ve tahminler istikamet ehlinin yanında delil olarak gösterilmez. Bundan dolayı onu kendi haline bıraktım. Karşılıklı olarak tenhada konuştuğumuzda üstü kapalı olarak arzettim. Kendisi ise yemin içerek, söz vererek ve tevbe ederek beni ikna etmeye çalıştı. Birkaç sefer ıslah olacağı ümidiyle bıraktım. Birkaç sefer Cenab-ı Allah’ın izniyle Şam’a hicret edince çok korktu. Onda varlığını hissettiği hileler ve desiselere vakıf olmamam için, Türk müridlerinden birisinin vasıtası olmadan yanıma gelmemeye başladı. Gerek yanımda, gerekse de sözleri muteber olan kimselerin yanında oturmamak için elinden gelen tüm gayreti gösterdi. Müridlerin ondan uzaklaşması ve benden gizli olarak yaptığı bidatların ortaya çıkması için bizzat kendisine ve gerek İstanbul’da gerekse diğer İslam beldelerinde onu öne sürenlere, “Sizin şeyhiniz (Mevlana Halid (ks)’dir” demeleri için emrettim. Benim bu kadar hatırlatmam ona hiçbir fayda vermedi.

Ta ki Allah-u Teala’nın iradesi, onu tarikatımdan kovulması yönünde zahir oldu. Ben de onu tarikattan tard ettim. Devlet-i Aliyyede ve diğer yerlerdeki tüm muhlisler mektuplarıyla ondan uzak olduklarını ve onun adını silsile ve hatmeden çıkardıklarını bildirdiler. Onun hareketlerinden hayret edici şeyler zahir oldu. Yüce Allah sübhanehu, bizi ve onu da bağışlasın.

Bu mektup ondan zahir ve batınen alakalarını kesmelerini bildirmenizdir.
Kim buna muhalefet ederse, onun hem dinine hem de dünyasına zarar gelmesinden korkulur.

Son sözüm selam.



Not: Abdulvehhab es-Sûsî’nin tarikattan kovulma sebebini daha açık izah etmek istersek; Abdülvehhab es-Sûsî, Mevlana Halid-i Bağdadi (ks) ‘un halifesi ve en yakın dostuydu. Mevlana Halid hazretleri, birgün İstanbul’a halife göndermek istedi. Tüm halifelerini toplayarak onlarla bu konuyu görüştü. Fakat İstanbul’a gidecek halifenin oraya gidince yedi şartı yerine getirmesini şart koştu.

Orada bulunan halifeler bu şartlarla bu yükün altına girmekten korktular. Ancak Abdulvehhab yükün altına girmeyi kabul etti. Mevlana Halid hazretleri de onun bu isteğini kabul etti.

Daha sonra İstanbul’a giden Abdulvehhab halifeliğini ilan edip halkı irşada başladı. Oradaki müridler Mevlana Halid hazretlerinin emrine imtisal ederek Abdulvehhab’a sımsıkı sarıldılar. Şöhreti her tarafa yayıldı. Devlet ricali onun vasıtasıyla tarikata intisap etti. Yavaş yavaş işi ilerleyip irşadı Anadolu’nun içlerine kadar uzandı. Öyle ki müridleri Anadolu ve Rumeli’de her yana yayıldı. Halidi tarikatına büyük bir kaynak ve merci oldu. Ondan sonra şeytan kendisini aldattı, nefsi ona hakim oldu.-Allah bizi kötü akıbetten korusun- sonunda sapıtıp helake gidenlerden oldu.

Kendisi kabul ettiği şartlara muhalefet ederek, dinen hoş karşılanmayan birtakım bidatler ortaya koydu. İrşada müstakil olduğunu, kimseye bağlı olmadığını söyleyerek kendisine rabıta yaptırdı. Mevlana Halid hazretlerini aradan çıkardı. Bu durumlar Hazrete ulaşınca onu hemen yanına çağırdı. Azarlamadı, nasihatle uyardı. O da bunların yalan ve iftira olduğunu çok kuvvetli yeminler ederek söyledi. Daha sonra Hazret, Abdulvehhab es-Sûsî’den tüm halifelere ve müridlere bizzat kendisinin mektup yazmasını durumu onlara bildirmesini, onları tarikatın esasına muhalif şeylerden men etmesini ve sırat-ı müstakim üzerine irşad etmesini emretti. O da kabul etti. Mektubu diğer halifelere ulaşınca beklenen ve istenenin tam tersini yazdığını gördüler. Durum Mevlana Halid (ks)’a bildirilince Hazret çok gazaba geldi. Abdulvehhab es-Sûsî'yi tekrar yanına çağırdı ve yüzüne karşı “İlahi irade senin tarikatımızdan kovmayı istiyor.”dedi.

Abdulvehhab es-Sûsî hor ve zelil olarak Hazretin yanından ayrıldı. Hatta Hindistan’a giderek Şah Abdullah Dehlevi’nin (ks) halifeliğinin yeniden verilmesini istedi. Şah Abdullah Dehlevi (ks) onu reddederek “Halid bende olanı aldı götürdü” dedi.

Bu çırpınmaların fayda etmediğini görünce Medine’de bir müddet kalıp Nakşibendi tarikatını öven fakat Mevlana Halid'i (ks) kötüleyen bir eser yazdı. Hazretin halifesi Seyyid Muhammed Emin bu kitaba reddiye yazdı.

Sonra Mevlana Halid hazretleri Abdulvehhab es-Sûsî ile alakası olan herkese mektup yazarak onlara durumu ve sonucu bildirdi. Ondan uzak durmalarını emretti. Onlar da bu emre uydular. O ise tek başına kaldı. Kötü sonuçtan Allah’a sığınırız.

(Not kısmı mektubun sonundaki Esad Sahib (ks) açıklamasından kısaltarak yazılmıştır.)

Mektubat-ı Mevlâna Halid s.127,128,129 - Sey-Tac Yayınları 2000 - Müellif Es'ad Sahib - Yayına Haz. Dr Dilaver SELVİ, Kemal YILDIZ

http://www.maneviyat.com/forum/yazilar/ ... 17.15.html


En son halidi tarafından 11.10.10, 12:46 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.

Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mektubat-ı Mevlâna Halid-i Bağdadî (k.s.)
MesajGönderilme zamanı: 11.10.10, 12:36 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 07.01.09, 17:30
Mesajlar: 99
18. MEKTUP

Mevlana Halid (ks) bu mektubu allame, bilgin, muhlis Molla Yahya el-İmadi el-Mezûrî (ra)’ye cevap olarak göndermiştir.

Alıntı:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın (c.c) adıyla,

Allah Tebareke ve Teala, seyidim, yardımcım, habibim ve gözlerimin nurunun varlığını idame ettirsin.

Sizlerin devam eden muhabbetinizi bildiren, kerim mektubunuzla müşerref olduk. Gayet iştiyak ve gönül bağlılığıyla okuduk. Uzaklığın acılarını ve ayrılığın yaralarını kısmen de olsa onunla tedavi ettik. Sizlerle, bu vesileyle muhatap olmaktan lezzet duyduk.

Sizler, mektubunuzda, Allame İbn-i Hacer’in –Allah (c.c) onun kabrinin üstüne, rahmet ve nur yağdırsın.- “Tühfet’ül-Mühtac” adındaki kitabının üzerine yazmış olduğunuz, parlak ve bereketli haşiyelerinizden bahsetmemişsiniz. Mektubunuzda Zübeyr Paşa’nın (Allah (c.c) onu teyid etsin) elinden geldiği kadar tarikata yardım ettiğini söylemişsiniz. Allah (c.c) dünya ve ahirette onu mükafatlandırsın.

Bundan sonra sizden ricam, hüsn-i hatime (iman üzere vefat etmek) ve mahlukların en Hayırlısı’nın –O’nun kerem sahibi olan Ali ve anlayış sahibi olan ashabı üzerine salatın en efdali ve selamın ekmeli olsun- yoluna tabi olmaya muvaffak olmam için dualarınızla beni hatırlamanızdır.

Bu miskin ve aşıktan üzerinize selam olsun.


Mektubat-ı Mevlâna Halid s.127,128,129 - Sey-Tac Yayınları 2000 - Müellif Es'ad Sahib - Yayına Haz. Dr Dilaver SELVİ, Kemal YILDIZ

http://www.maneviyat.com/forum/yazilar/ ... 17.15.html


En son halidi tarafından 12.10.10, 11:32 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.

Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mektubat-ı Mevlâna Halid-i Bağdadî (k.s.)
MesajGönderilme zamanı: 12.10.10, 11:31 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 07.01.09, 17:30
Mesajlar: 99
19. MEKTUP
Allah sırrını yüceltsin, Mevlana Halid bu mektubu, ilk önce Bağdat’ın valisi iken sonradan Şam’ın valiliğine tayin edilen Necip Paşa’ya göndermiştir.

Alıntı:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,

Fakir bir kul olan Halid en-Nakşibendi el-Müceddidi’den, dostu Muhammed Necip Efendi'ye, ulaşması umulan selam ve kabulü ümit edilen dua dileklerimle.

Bundan sonra, sizlere malum olsun ki, gerçekte Abdulvehhab es-Sûsî tarikat ve şeriatın bir çok temellerini ihlal eden bir kişidir. Velayetin nurunu, dünya cifesini elde etmek ve dünya ehlinin yanında değer kazanmak için kullanmıştır. Gerek Devlet-i Aliye’nin merkezinde olsun –Allah (c.c) orayı tüm belalardan korusun- gerekse Irak ve diğer beldelerde olsun insanların inkarına sebep olmuştur. Onun hareketlerinden evham ve vesveseler doğdu.

Ondan sadır olan hareketlerin çoğunluğu, tarafınızdan fazlaca tazim edilmesinden dolayı olmuştur. Yine senin O'nu fazlaca yüceltmen, O'nun kendi nefsine aldanmasına ve gurur çukurlarına düşmesine sebep olmuştur. Benim O'nun üzerindeki terbiye hakkımı terk etmiştir. O'ndan, tarikata muhalif olan birçok şeyler zahir olmuştur. Basiret ehline gizli olmayan bazı sırlar gereğince ilahi irade O'nu tarikattan tard etmek yönünde zahir oldu.

Bu mektuptan gaye; mektup elinize geçtiği andan itibaren onunla az veya çok hiçbir şekilde konuşmamanızdır. Şayet ona iltifat edersen, gerek bu silsiledeki İmamlar (k.s.) gerekse de bu fakirle hiçbir alakan kalmayacaktır. Bu mektubu muhabbetin haklarına riayet etmen ve kendine bir zarar gelmemesi için yazdım.

Diğer muhlis ve muhiblerimiz de bu mektuptaki sözlerimizle muhataptırlar.

Selamlar.



Mektubat-ı Mevlâna Halid s.127,128,129 - Sey-Tac Yayınları 2000 - Müellif Es'ad Sahib - Yayına Haz. Dr Dilaver SELVİ, Kemal YILDIZ

http://www.maneviyat.com/forum/yazilar/ ... 17.15.html


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mektubat-ı Mevlâna Halid-i Bağdadî (k.s.)
MesajGönderilme zamanı: 13.10.10, 11:24 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 07.01.09, 17:30
Mesajlar: 99
20. MEKTUP

Allah (c.c) sırrını yüceltsin Mevlana Halid (k.s), bu mektubu saadet evindeki (İstanbul’da) Halidiyye tarikatının muhlis müridleri ile halifelerine; bazı konularda dikkatlerini celb etmek için göndermiştir.

Alıntı:
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla,

Miskin bir kul olan Halid en-Nakşibendi’den , kıymetli dostları Yusuf Efendi, Ömer Efendi ve Tahir Efendiye, Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Bundan sonra biliniz ki; ilahi irade Abdulvehhab’ın bu tarikatı aliyyeden tard edilmesi yönünde zahir olmuştur. Bundan dolayı, onun adını hatme ve silsilede zikretmeyin. Zaten, gerçekte onun adını hatme ve silsilede okuma, ulu sadat (ks)’u rızalarının hilafıdır. Hacegan hatmesini yaptırmakla izinli bulunan kişilerden, bu konuda tereddüdü olan varsa hatmeyi terk etsin.

Hatme-i Şerif’te Padişah’ın –Allah (c.c) onu korusun ve ona yardım etsin- doğruluğu bu fakir kulun hüsnü hatimesi ve ihvanın Sadat-ı Kiram Hazretlerinin emirlerine uymaya muvaffak olmaları için, dua etmenizi tavsiye ederim.

Hiç kimsenin tardı hususunda, bizzat elimle yazı yazmak adetim değildir. Yalnız Abdulvehhab’ın birçok hilelerinin olabileceğini düşünerek kendim yazdım. Başkalarına emredip yazdırsaydım, onu sizlere “Mektubu, falan kişi Mevlana Halid’in rızasıyla yazmadı” diye söylemesinden emin olmadım. Ta ki yanınızda bu konu hakkında şek ve şüphe kalmasın. Kim olursa olsun, onunla maddeten veya manen az bir alakası olsa, bu fakir ve onun şeyhlerinin imdatlarından uzak olur. Sizi ikaz ettikten sonra başınıza geleceklerden mazurum. Bilen kişi gibi doğruyu size hiç kimse haber veremez.

Yüce Allah Teala, müjdeleyici ve korkutucu Efendimiz Muhammed (aleyhi ekmeluttehaya) ‘e O’nun aline ve ashabına, salat ve selam etsin.

Amin.

Selamlar.


http://www.maneviyat.com/forum/yazilar/ ... 17.15.html

Mektubat-ı Mevlâna Halid s.127,128,129 - Sey-Tac Yayınları 2000 - Müellif Es'ad Sahib - Yayına Haz. Dr Dilaver SELVİ, Kemal YILDIZ


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 83 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3, 4, 5 ... 9  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye