Yine Deprem Yine Aynı Acılar
Ne yazılar yazılmıştır Ne filmler çevrilmiştir Ne kitaplar devşirilmiştir Acı deyip geçiştirilmiştir Binanın altında kalan Anlamıştır her söz yalan Dönse de dünyaya haykırsa Haykırabilse ama! Ölüm soğukluğunda umut yitirilmiştir…
Japonya’ya giderken hep depremden korkmuşumdur. Ya deprem olurda orada ölürsem? Hiç tanımadığım kültürün, dinin, teknolojinin içinde bir yere gömülürsem… Çünkü bu ülkede o derece güçlü depremler oluyordu ki… Tokyo’yu gezerken 131 katlı binaya bakakalmıştım. Bakarken boynum tutulmuş, resim bir kareye sığmamıştı. Nasıl oluyor da, bir deprem bölgesinde bu derece yüksek binalar yapılabiliyor dedim şaşkınlıkla. Sonraları öğrendim ki, bu binaları yaparken, Mimar Sinan eserlerinin nasıl yapıldığı, depremlere nasıl dayandığı Japonlar tarafından araştırılmış. Bizde olan teknoloji ile bu seviyeye gelmişler… Burada kaldığım üç aylık süreçte, hiç deprem olmadı çok şükür. Japonya’dan döndükten kısa bir süre sonra Kobe diye bir şehrinde deprem olmuştu. O şiddette bir depremde sadece onlarla ifade edilebilecek insan ölmüştü. Aynı deprem Türkiye’de olsa, on binlerce insan ölüyor. Esas Türkiye’de yaşıyorum diye depremden korkmalıymışım diye ürperdim, Yalova, Düzce ve şimdi de Van depremlerinde ki tablo aynı. Deprem kâbus gibi yaşadığım ülkemde. Her onlukta bir iki deprem oluyor ve kendini hatırlatıyor. Ama binalar hala çürük, hala bir önlem alınmıyor nedense. Deprem yaşandıktan sonra, insanlar yardım için acıyı paylaşmak adına atağa kalkıyor. Hiçbir yakınım yok oralarda ama hepsi kardeşim. Onlar için dua etmekten başka yapacak bir şeyimde yok. Terörden nasibini alan o yöre, şimdi de depremle acıları bağrına basarak yaşıyor.
Milliyetçilik adına devletle zıtlaşan bir kısım yöre halkı, devletin her taşını yıkmaya ve yardımı reddederken, bugün gelinen noktada yine devletten imdat bekliyor. Başbakan depremden dört beş saat sonra oradaydı. Bugün muhalefet orada olacak. Kardeşliğimiz ve acıyı paylaşma isteğimiz doğusuyla batısıyla aynı. Malazgirt’te Alparslan komutasında Romalılara karşı birlikte savaşan kardeşliği bozmaya çalışanlar bugün, bu acı tablonun içinde oyunları bozuldu. Acının içinde bir hayır yeşillendi. Tüm Türkiye Van ve çevresindeki katliam ya da savaştan farksız görüntülerde birbirleriyle kenetlendi. Adeta yardım etmek için herkes seferber oldu. Hüzünde acıda bir oldu.
Neden Japonya gibi değiliz. Neden insana bu kadar az değer veriyoruz. Türkiye’de inşaat teknolojisinde gelinen nokta en üst düzeydeyken, bu kadar bina çöküyor ve insanlar ölüyor? Bu binaları yapan insanlar hırsızlık yaparken çaldıkları malzemelerden topladıkları paralarla ne mutluluk bulacaklar, vicdani adaletten kaçacaklar mı- hayır, asla! Kirlenmiş bir toplumda kötünün iyiye zararı dokunacak elbette. Eğer zalime karşı bir olmazsak, zalimden gelen bu tür sonuçlara da katlanmamız gerekiyor. Bunun için eğitim şart. Bir apartmandan ev alan insan ne kadar ucuz olduğundan çok, ne kadar sağlama dikkat edecek, etmelidir. Ölen bu dünyaya geri dönemiyor, ya da sakatlanan insan sakatlandığıyla kalıyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor.
Artık bir deprem oldu dendiğinde panik olmayacağımız, oturduğumuz binalara güveneceğimiz, artık medyanın günlerce haber yapacak kadar konu bulunacak afet görüntülerinin son bulduğu bir Türkiye’de yaşamak istiyorum. Amin!
Saffet Kuramaz
|