Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Mecnun’un Leyla’da tutulduğu güzellik
MesajGönderilme zamanı: 12.02.11, 00:16 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 13.09.10, 19:32
Mesajlar: 90
MECNUN'UN LEYLA'SI GÜZEL MİYDİ?

Mustafa Ulusoy

Denir ki, Leyla kara kuru, cılız, sıradan bir kız. Leyla’yı görenler Mecnun’un aklına şaşkın. Denir ki yine; padişah merak eder, çağırır Leyla’yı sarayına. Dillere destan bir güzellik uman padişah da başkaları gibi şaşkın. Leyla’ya bir sürü laf eder. “Bu muydu Mecnun’u mecnun eden Leyla!” bakışını hisseden Leyla, “Sen” der, “Mecnun değilsin!”

Leyla’yı görüp de Mecnun’a dudak bükenler narsistik kültürde de egemen olan güzellik kavramından mustarip gibidirler: Güzelliği fiziksel güzelliğe hapsetmek. Leyla bir yüz ve bedenden ibaret değildir halbuki. Mesele yüz ve bedense eğer, cesetlerin de bir bedeni ve yüzü vardır. Leyla’nınsa başka bir güzelliği.

Onunla sohbet eden sanır ki Leyla tüm dünyayı unutmuş. Konuşana dikkat kesilmiş, tüm varlığı kulak olmuş. Anlatılanı anlatıldığı gibi anlamaya çalışır Leyla. Sözcükler vehmin duvarlarına çarpmaz ona vardığında. Anlatan “Hah işte, bunu anlatmaya çalışıyorum” der (hüsn-ü ifham) .
Anlatımı sadedir. Tane tane konuşur. Sözcükleri boca etmez kimseciklere. Kelimeleri öyle kullanır ki, bir çeşmeden dökülen su gibi, ağzından dökülen kelimelerle inşa ettiği güzelliktir. Kömür gözlü değildir Leyla, amma tatlı dillidir(hüsn-ü kelam).

Düzen ve intizama riayet eder.Eşyalara sinmiş olan düzenle, evine girenlerin içi açılır (hüsn-ü intizam).

Bir gün Mecnun’la karşılaşır, eli ayağına dolanır. Onu hangi güzelim sözcüklerle karşılayacağını bilemez. Kim olsa aynısını yapar Leyla. Kara kuru yüzünden tebessümler dökülür, en güzel kelimelerle insanları buyur eder (hüsn-ü istikbal) . Ne var ne yok misafirlerinin önüne koyar, onları ikramlarıyla memnun etmek için paralanır (hüsn-ü kerem) .

Eşyaları kimse Leyla kadar güzel kullanamaz, kimse onlara Leyla kadar güzel davranamaz. Tahta kaşığı sanki canlı bir varlık gibidir. Kullandıktan sonra ona teşekkür etmeyi unutmaz. Görenler kaygıya gark olur; belki de mecnun olan aslında odur. Kap kacağını elinde öyle bir tutuşu vardır ki, narin bir bebeği elinde tutan anneden daha mahir. Leyla’nın elleri kara kuru, ne gamdır(hüsn-ü istimal) .

İnsanları kırmamak için kılı kırk yarar. Konuşmadan önce tartar, ölçer, biçer. Konuşması gerektiğinde yeteri kadar konuşur, susması gerektiği yerde ağzına kilit vurur. Kırmaktansa kırılmayı öğrenmiştir Leyla. Bencilliklerinden sıyrılmış, ben diye tutturmaktan azat olmuştur. Onunla arkadaş olmak için can atılır. Yanına varan huzura varır. İnsanlara zorluk çıkarmaz. Kolaylaştırır. Onunla geçinmek kolay değildir sadece, güzeldir de aynı zamanda (hüsn-ü muaşeret) .

Onunla sohbete niyetlenenler sözlerine çekidüzen verir. Çünkü bilirler ki Leyla gıybetten hiç hoşlanmaz. Kötü düşünmekten kaçınır, yaşananlara güzel tarafından bakar. Her olayın altında bir hayır görür. Umutsuzluk yoktur yüreğinde. Mızmızlanmaz, şikâyet etmez. Kimsecikleri suçlamaz. Suçlanacak olanın nefsi olduğunu idrak etmiştir. Varlıklara zarar vermek aklının ucundan geçmez (hüsn-ü niyet) .
En güzel hallerinden biri de edeptir Leyla’nın (hüsn-ü edep) . Narsistik kültürde bunun bir karşılığı bile yoktur. Bana en hazin gelen de budur.

Kolay pes eden biri değildir Leyla. Metindir, sağlamca tutunur inandıklarına. Kararlarına sahip çıkar. Hatalarınaysa daha çok. Kimsenin üzerine yıkmaz yanlışlarını. Dayanıklı bir kişiliği vardır (Hüsn-ü metanet) .

Güzelliği fiziksel güzelliğe hapsedenlerin Mecnun’u anlaması imkânsız gibidir. “Bir kadının en cazibedar, en tatlı güzelliği nedir?” diye sorulsa; “Kadınlığa mahsus bir letafet ve nezaket içindeki hüsn-ü sîretidir” cevabını narsistik kültür algılayamaz, anlayamaz. Oysa ne güzel bir tanımdır bu (hüsn-ü mana) , ne kadar derin. Ya da “En kıymetdar ve en şirin cemali nedir bir kadının?” diye sorsak, narsistik kültür bilmez ki “ Ulvî, ciddî, samimî, nuranî şefkatidir.”

Mecnun’un Leyla’da tutulduğu böyle bir güzelliktir işte: Halleriyle Cemil isminin tecellisine mazhar olmuş güzel bir insan. Ondaki güzelliğe zaman ilişemez bile. Aksine zaman, ancak Leyla’nın hüsn-ü siretinin olgunlaşıp ziyadeleşmesine hizmet edebilir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye