İmam-ı Buhârî ve Sahîh-i Buhârî
Doç. Dr. Cemal AĞIRMAN
Muhammed b. İsmail b. İbrahim el-Buhârî 194/810 yılında Buhâra’da doğmuş, 256/870 yılında Ramazan Bayramı gecesi 62 yaşında iken vefat etmiştir.
Daha on yaşlarında iken hadis ezberlemeye başlamıştır. Bini aşkın hocadan ders almıştır. Bütün ömrünü ve her şeyini hadise adayan Buhârî’nin ezberlediği hadis sayısı ise, kendi ifâdesiyle, yüz bini sahîh, toplam üç yüz bindir.
Buhârî’nin hadis bilgisi, devrin bilginlerince insaf hudutlarını aşacak tarzda yoklanmıştır. Bir keresinde 100 kadar hadisin sened ve metinleri karıştırıldıktan sonra Buhârî’ye okunmuş ve bu hadisler hakkında ne düşündüğü sorulmuştur. Buhârî hepsini ezberden düzeltmiş ve soranların hayranlıklarını kazanmıştır.
İbn Hacer (852/1448) onun hakkında, “Gök kubbenin altında, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hadislerini Buhârî’den daha iyi bilen birini görmedim.” demektedir.
Buhârî, el-Câmiu’s-sahîh adlı eserini 600.000 hadis arasından seçmiş ve Mescid-i Haram’da telif etmiştir.
Concordance’a göre 97 kitab ve 3730 bâbtan/konudan oluşmaktadır. Mükerrerler dahil 7275 hadis ihtivâ etmektedir. İbn Hacer bu sayıyı 9082 olarak vermektedir. Mükerrerler dışında dört bine yakın hadis vardır. İbn Hacer bu sayıyı da 2761 olarak vermektedir.
Bab merkezli düşündüğümüzde, telif sebebi de göstermektedir ki Buhârî’nin Sahîh’inde zayıf hadis yer almamaktadır. Ancak Buhârî, bazen istidlâl kabilinden ve bâb başlığı’nda (terceme) olmak kaydıyla zayıf hadis zikreder. Yalnız bunları, öteki hadisleri zikrettiği gibi tahdîs sığasiyle vermez. Senedsiz olarak verir. Bu hadislerin zayıflıkları da azdır.
Buhârî, bâb başlıklarını çoğu zaman âyet-i kerîmelerden, bazen hadislerden iktibaslarla ve bazen de serbest şekilde ve fakat fıkhî bir anlam taşıyacak tarzda seçtiği ibârelerle tanzim etmiştir. Bu yüzden Buhârî’nin fıkhî görüşleri bâb/konu başlıklarında yer alır.
Buhârî, kitabını kitaplara/bölümlere ayırırken bir insana doğumdan ölüme kadar gerekli olan bilgileri bir mantık silsilesi çerçevesinde sıralamaya çok dikkat eder.
Kitabının ilk bölümü “Bed’u’l-vahy’dir. İkincı sırada “Kitâbu’l-imân”ı, üçüncü sırada “Kitâbu’l-ilm”i, daha sonra “Kitâbu’s-salât”ı ele alır. Hedef aldığı kitleyi önce vahiyle, sonra imanla, daha sonra ilim ve ibadetle buluşturur. Bir insan, ilim olmadan aklıyla Allah’ı keşfedebilir; fakat, ilim olmadan O’na ibadet ve kulluk edemez. Önce imandan sonra önce bilgi ve sonra da ibadet gelir. Buhârî bu sıralama ile iman-ilim ve ibadet üçlüsünün önemine dikkat çeker.
Buhârî, bazen bir hadisi ilgisi dolayısıyla ve ondan hüküm istinbât etmek düşüncesiyle muhtelif kitapların çeşitli bâblarında hadisi bölerek (takti’) tekrarlar. Ancak çoğu kere böyle hadisi değişik yerlerde verirken ayrı ayrı senetle zikretmeye dikkat eder. Bununla da hadisin değişik senetlerle rivâyet edilmiş olduğunu ispatlamış olur.
Müellifler hadisleri boş yere tekrar etmezler. Hadisin farklı senetlerle gelmesi, metne ait lâfızların farklı olması gibi bir çok sebebi vardır. Bazen bir hadisin tek bir sahâbîden, değişik senedlerle ve farklı lafızlarla rivâyet edildiği olur.
Müelliflerin bütün rivâyetleri toplama arzuları dolayısıyla kitaplarında tekrarlar görülür. Böylece hem hadisi kuvvetlendirir, hem de lafız farklılıkları dolayısıyla başka başka hükümlerin elde edilmesine imkan sağlar.
Buhârî’nin Sahih’i, hadis kitaplarının birinci tabakasına dahildir.
|