Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: M. Naci Bostancı: Hayatın Kıyısına Düşen
MesajGönderilme zamanı: 23.06.11, 14:35 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 20.05.09, 11:50
Mesajlar: 69
M. Naci Bostancı'nın yeni romanı: "Hayatın Kıyısına Düşen" üzerine...

Yenilgiye Teşne Olmak

Lütfü ŞEHSUVAROĞLU


Başımızdan geçenleri doğru dürüst anlatabildik mi? Tarihimiz edebiyatımıza yeterince yansıtılabildi mi? Hiç olmazsa son çeyrek asırdır yaşananlar nereye gitti? Bir 12 Eylül'ün, çekilen onca acının kaç romanı var? Romancılarımız bir tarihi roman, bir de yakın geçmişle ilgili roman, bir de bugünün ve yarının romanını yazma gayesi güderler. Aradan yirmi yıl geçti ve bir anlamda roman sanatı üzerine tartışmalar, 12 Eylül romancılığına bir yanından ulaşıyor.

12 Eylül'ün romanını yazmak, o tarihten bu yana sağdan soldan eli kalem tutanların heveslendiği bir iş. Kimileri erkenden o döneme ait romanlar yazıp yayınladılar. Kimileri o heveslerle başka hayatlara uzandılar. Kafes'ten ve Tutunamayanlar'dan bu yana hayli zaman geçti. Sanki artık 12 Eylüle dair kimse bir şey okumak istemiyor denirken Mehmet Ünal'ın Efsane'si ve Naci Bostancı'nın Işığın Gölgesi ile karşılaştık. Her ikisi de Türkiye Yazarlar Birliği ödülleri kazandılar. Işığın Gölgesi henüz okuyucusuna tam ulaşmadan, hele hele okuması gerekenler henüz okumamışken M. Naci Bostancı'nın yeni romanı Hayatın Kıyısına Düşen birden hayatımıza bacadan düşer gibi oldu.

Romancı, İşığın Gölgesi'nde gerçekliğin fertleriyle, romanındaki kahramanlarını neredeyse örtüştürmüş; Hayatın Kıyısına Düşen'de ise koptuğu dünyayı yeniden kurmaya çalışıyor. Birinci romanda, daha çok romancının ağzından, yer yer inancını kaybetmiş insanlar vardı. İkinci roman, yıkılışın nesnel görüntüleri üzerine kurulmuş.

Bu ülkücüler ya da solcular olsun, bunlar başarıdan çok yenilgiye teşne gibiler. Onurlu mağlup duyarlılığı zafer kazanmaktan çok daha fazla çekici geliyor onlara. Bunda arabesk bir yan var elbette. Nasıl o şarkılarda kahramanımız aşktan ters yüz edilmiş birisi olur, duygularının hüznü üzerinden yürekleri büyülemeye çalışırsa, bu arkadaşlar da hasımlarının utanç dolu zaferleri karşısında hâlâ ayakta tuttukları gurur ve onurlarıyla büyümeye çalışıyorlar. Gerçekten zaferin maddiliği karşısında yenilgi daha ruhanî bir hava taşır. Zafer üzerine söylenecek pek bir şey yoktur; ama yenilgi kendisine ilişkin müthiş bir söz dağarının önünü açar. Zaferin taraftarlarına vaat ettiği iktidardan pay iken, yenilginin taraftarlarına seslenişi onların insan yanlarınadır; mahrem dünyamızda maddî kazançlar bizim insaniliğimizi gölgelerken, yapılacak fedakârlıklar, katlanılacak çile ve zulümler bize onurlu bir varoluş sunar."(s:350)

Hayri, Rauf ve Süleyman... üç eski ülkücü arkadaşlar. Aralarına sonradan Cavit adında solcu bir katılıyor. Hepsi üniversite mezunu çocuklar. Rauf şair biraz, Süleyman bürokrat olmuş, müşavir veya genel müdür yardımcısı filan. Hayri hafiften ülkücü mafya, bir küçük otel mi işletiyor ne? Bir tek Hayri'nin soyadını biliyoruz. Hayri Turan. "Hayri Turan, lan senin niye soyadın Turan? Baban olacak pezevenk de mi Türkçüydü ha? Memleketin içine ettiniz lan!" Üç arkadaş bir kuyumcu soygunu olayında başaramamışlar ve Hayri yakalanmış. Satmamış arkadaşlarını. Zaman zaman Hayri kendisine yapılan işkencenin derinden gelen sarsıntılarını hissediyor:

Çok kısa zamanda çıkan bu ikinci roman, roman tekniği bakımından birincisinden daha kuvvetli. Fakat birinci romandaki kahramanlar şüphesiz daha gerçekti. Romancı "Hayatın Kıyısına Düşen"de kendine de bir bölüm ayırmış. 31. Bölüm Rauf'un konuşmasıyla bitiyor ve ardından Yazar diye bir bölüm var. Burada hikâyeyi Rauf'tan dinlediğini anlatan yazar, Rauf'la kendisini bir yazıdan ötürü üç ay ceza çekmek üzere girdiği hapishanede buluşturur. Olayı orada Rauf'tan dinlemiş, şimdi hayatta olmayanların neler düşündüklerini de yazar kurgulamıştır. Gerçi bütün kahramanların bir ortak tarafı var. Bu bütün bölümlerde hissediliyor. Sanki hepsi de bizatihi yazarın kendisi gibi.. Nitekim yazarın; "ama daha dikkatlice baktığımızda bir ortak damarın hepsini birleştirdiğini, aynı hikâyeyi anlattığını görürüz" şeklindeki açıklaması, kendi içindeki başkalarının hayatlarına dair keşfini tespit edişimizi onaylıyor gibidir.

Hayatın Kıyısına Düşenler, 12 Eylül darbesini yedikten sonra, bir daha ayağa kalkamayanların, savundukları değerlerin ihanetine uğramışların romanı. Bütün inancını kaybetmişler gibi onlar da, "Hayat büyük ve aptalca bir şaka" diyerek teselli ararlar.

(12 Haziran 2011 seçiminde AKP Amasya milletvekili seçilen Prof. Dr. M. Naci Bostancı'nın romanı Alternatif yayınlarından çıkmıştır.)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 6 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye