Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 4 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Hristiyan Dünyasında Gizlenen Karar!
MesajGönderilme zamanı: 06.09.09, 15:41 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 17.12.08, 16:48
Mesajlar: 237
Hristiyan Dünyasında Gizlenen Karar!

“Avrupa Kiliseler Birliği'nin Peygamberimiz'in Peygamberliğine Dair Kararı” ve Tartışmalar

Özcan Hıdır
Assoc. Prof. Dr. Özcan HIDIR Rotterdam İslâm Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı

2008 - Eylul, Sayı: 271, Sayfa: 045

http://www.altinoluk.com

Özellikle XX. Yüzyılın ikinci yarısından günümüze dek Batı’da Resulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'’i “bir peygamber” olarak tanıma konusunda önemli bazı tartışmalar gündeme geldi. Siyasî, teolojik ve sosyolojik muhtelif sebepleri olduğunu düşündüğümüz bu tartışmaların ateşleyicisi olarak 1962-1965 yılları arasında toplanan ve hala içeriği konusunda net bilgiler resmen açıklanmayan “II. Vatikan Konsili”nde İslâm Dîni ve Peygamberimiz konusunda ortaya konan tartışmalar gösterilebilir. Bu kararlardan daha yakın tarihli olanı ise, 1984 tarihinde Avusturya’nın St. Poelten kasabasında yapılan Avrupa Kiliseler Birliği’ne bağlı İslâm Komisyonu’nun aldığı kararlardır. Allah Teâlâ ve Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem hakkında Müslümanların inançlarına hemen hemen paralel kararların alındığı bu toplantının sonuç bildirgesi, önce Avrupa Kiliseler Birliği’nin Websitesine konmuş ancak sonradan kaldırılmıştır. Fakat her hal ü kârda o dönemde bir kitapçık olarak sınırlı sayıda yayımlanmış.
Ne var ki zaman içerisinde Hırisiyanlar belgeyi adeta unutturmaya çalışmışlar, az sayıda araştırmacı dışında belgeye atıf yapılmamış; Müslümanlar ise belgenin varlığından bile uzun yıllar haberdar olmamışlardır. Buna karşılık Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem konusunda benzer tartışmaların yapıldığı II. Vatikan Konsili’ndeki kararlar, henüz resmen bilinmiyorsa da, sonraki zamanlarda, insaflı bazı Hıristiyan teologlar tarafından irdelenmiş ve atıfta bulunulmuştur.

Mesela İsviçre asıllı ünlü Alman teoloğu Hans Küng bunlardandır. Katolik Kilisesi’nin II. Vatikan Konsili’nde yayımladığı “Hıristiyan Olmayan Dinler Deklarasyonu” adlı dokümanla ilgili yaptığı yorumda Küng, şu noktanın altını özenle çizme gereği duymuş:

“Şayet Katolik Kilisesi ve diğer bütün kiliseler Müslümanlarla hakiki ve verimli bir diyalog kurmak istiyorlarsa, Muhammed’in peygamberliğini resmî olarak kabul etmeleri gerekir.”
Karşılaştırmalı dinler tarihi ile ilgili pek çok önemli kitabı ile tanıdığımız Hans Küng'ün, muhtemelen bu ve benzeri görüşleri sebebiyle olacaktır ki, Papalık tarafından aforoz edilmiş olduğu biliniyor. Benzer bir aforozun yakın zamanlarda, Jesus Symbol of God=Tanrı’nın Sembolü Îsâ adlı, klasik Katolik inançlarını (dogma) post modern bir bakış açısıyla açıkladığı eseri sebebiyle Amerikalı teolog Roger Haight için de uygulandığını biliyoruz. Hatta bu iki Hıristiyan teologuna sadece aforoz uygulanmamış, sonradan çalıştıkları üniversitelerde de ders vermeleri engellenmiştir.

“Avrupa Kiliseler Birliği”ne Bağlı “İslâm Komisyonu”nun 10 Mart 1984 Tarihli Önemli Toplantısı
II. Vatikan Konsili’ndeki tartışmaların tetiklediğini düşündüğümüz ferdi plandaki teologların ısrarlı telkin ve açıklamalarına rağmen, yakın zamana dek önde gelen Hıristiyan kurum ve kuruluşlarının, resmi olarak Kur’ân-ı Kerîm'in Allah Kelâmı, Peygamberimiz'in de peygamberliği konusunda sessizliklerini korudukları sanılıyordu. Ancak Witness to God in a Secular Europe=Seküler Avrupa’da Allah’a Şahitlik Etme (Geneva 1984) adlı yeni elde ettiğimiz belge, bu yönde bir tartışmanın, daha ziyade Protestanlara ait 112 farklı kilisenin temsil edildiği Avrupa Kilisler Birliği’nin 10 Mart 1984 tarihinde Avusturya’nın St. Poelten kasabasındaki toplantısında da yapıldığını gösteriyor.

Yukarıda da belirttiğimiz üzere, kurumun Websitesine önce konulup sonradan kaldırılan bu kararlar, dikkatlerden özellikle gizlenmeye çalışılmıştır. Dolayısıyla hali hazırda websitesinde bu belgenin içinde bulunan İslâm Komisyonu'nun ilgili kararları yer almıyor. Ancak konuyla ilgili az sayıdaki bazı Hıristiyan teologlar, çalışmalarında belgeye atıflar yapmışlardır. Bu kişilerden en önemlisi Jan Slomp adlı, Peygamberimiz ve dolayısıyla Hıristiyan-Müslüman ilişkilerine dair insaflı çalışmaları ile tanınan Hollandalı şarkiyatçıdır. Slomp, “Hıristiyanların (Hz.) Muhammed’in Peygamberliğini Tanımasına Dair Tartışmalar” adlı Hollandaca makalesinde, kendisinin de bizzat komisyonunda yer aldığı bu belgeye atıfta bulunmuştur. Yakın irtibatımıza binaen belgenin orijinalini kendisinden temin etmek mümkün olmuştur.

Buna göre bu kararların alındığı komisyonun başkanlığını, daha sonra Dünya Kiliseler Birliği’nde Müslümanlarla ilişkilerden sorumlu bölümün başına getirilen Dr. Ulrich Schoen yapmış. Komisyonda ayrıca Kanadalı Stuart Brown, Thomas Michael, Yunanlı Anastasios Yannoulatus ve Jan Slomp gibi Hıristiyan din adamı ve akademisyenler katılmış. Toplantıda Müslümanları temsilen ise Hamburg’tan Pakistan asıllı Mehdi Rawzi adında bir imam katılmış.

Toplantıdan sonra belge, İngilizce, Fransızca, Almanca ve Hollandaca yayımlanmış ancak Hıristiyanlar belgedeki kararlara yönelik negatif veya pozitif tepki vermemişler. Bazı Müslümanlar ise, o dönemde bu adımı önemli bulmuşlar ancak yeterince teşvik edici söylemlerde bulunmamışlar. Kaldı ki bu belge ile alakalı Müslümanlara ait herhangi bir çalışma da –bildiğimize göre- yoktur.

Toplantının İslâm ve Hz. Peygamber Hakkındaki Önemli İki Kararı

Avrupa Kiliseler Birliği’nin bu toplantısında İslâm Dîni ile alakalı iki önemli karar alınmıştır.

Bu kararlardan biri, “Müslümanların Allah'ı Hıristiyanların tanrısı ile aynı mıdır?" sorusuna cevap teşkil etmiş ve toplantıya katılan bazı delegeler, Müslümanların da aynı Tanrı’ya ibadet ettikleri kanaatine sahip olmuşlar. Zira onlara göre Arapça konuşan Hıristiyanlar da, Tanrılarını Allah olarak isimlendirmişler ve öyle kullanmışlardır. Dolayısıyla karar olarak, "Allah inancı konusunda Müslümanlarla aynı inancı paylaşmaya gayret etmek, Hıristiyanların önemli bir sorumluluğudur" şeklinde bir ifadeye yer verilmiş. Nitekim Hollanda’nın Breda kentinde bulunan ve Hollanda’daki iki Katolik kardinalinden biri, yaklaşık bir sene önce –belki de bu karardan ilham alarak- Hıristiyanların Tanrı yerine tıpkı Müslümanlar gibi “Allah” kelimesini kullanabileceklerini söylemişti.

Toplantıda alınmış olan Müslümanlarla ilgili ikinci önemli karar, Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in peygamberliği ile ilgilidir. “Hıristiyanlar Muhammed’i bir peygamber olarak kabul edebilirler mi?” sorusuna cevaben, toplantıda özetle şu karar alınmış:
“Hıristiyanlar Eski Ahit’in peygamber geleneğine saygı göstermelidir. O gelenek insanları tek Allah’a ibadet için tövbe etmeye çağırır. Muhammed’i sahte bir peygamber olarak nitelendirip bertaraf etmeye çalışmak adaletsizliktir. Bu itibarla Hıristiyanlar onu da aynı peygamberlik geleneğinin bir parçası olarak tanımalıdır. Ancak bu tanıma, sadece Muhammed’in Dîni’nin sınırları içinde olmalı. Bununla birlikte Müslüman dostlarımız iki gelenekteki farklı yaklaşımların da farkında olmalıdır.”
(Witness to God in Secular Europe)

İçerisinde bu ifadelerin de yer aldığı kararlar, ilan edildiğinde toplantıya katılan farklı görüşlere ve bölgelere mensup din adamları arasında başlangıçta sert tartışmalar ve fikir ayrılıkları meydana gelmişse de, sonuç olarak toplantıya katılanların tamamı bu iki kararın sonuç deklarasyonuna girmesine ses çıkarmamıştır.

Bu toplantıya dair daha detaylı çalışmalara ve tahlillere şüphesiz ihtiyaç vardır ve bitirme aşamasında olduğumuz Batı'da Hz. Peygamber Tasavvuru/İmajı adlı eserimizde biz, bu kararları ayrıca etraflıca ele alıyoruz.

Her ne kadar gizlenmeye ve gözlerden uzak tutulmaya çalışılsada da, gerek II. Vatikan Konsili, gerekse sözünü ettiğimiz Avrupa Kilisler Birliği'nde alınan bu kararlar, kanaatimizce günümüzde gittikçe artan oranda çoğu Hıristiyan olan Batı’lı düşünür ve yazarın, Hz. Peygamber’in peygamberliği ve konumunu olumlu ve objektif şekilde değerlendirmenin kaçınılmaz olduğunu ifade etmelerine yol açmıştır.

Mesela Islam and the West adlı önemli kitabın yazarı Norman Daniel'in şu ifadeleri bunlardandır:
“Hıristiyanların Muhammed’i kutsal bir şahsiyet olarak ve Müslümanların gördüğü gibi görmeleri son derece önemlidir. Şayet böyle yapmazlarsa kendilerini Müslümanlardan tamamen ayırmış olurlar.”

Yine bu meyanda 1977 yılında İspanya’nın Kurtuba şehrinde düzenlenen Uluslararası Hıristiyan-Müslüman Sempozyumu’nun açılış konuşmasını yapan Madrid Kardinali Emilio G. Aguilar'ın, Hıristiyanları, Ortaçağ boyunca oluşmuş Peygamberimiz ile ilgili imajı unutmaya ve Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem için saygılı ifadeler kullanmaya teşvik etmesi zikredilebilir. Zira ona göre Peygamberimiz'i hor ve hakir görmek, sadece tarihî ve dinî gerçekleri yok saymak değil, aynı zamanda diyalog sürecinde Müslümanlara saygı göstermemek anlamına gelir. Buradan hareketle o, şu noktanın altını özenle çizmiştir:
“İslâm’ın peygamberini ve O'nun getirdiği değerleri takdir etmeksizin İslâm’ı ve dolayısıyla da Müslümanları takdir etmek ve onlarla sağlıklı bir diyaloga girmek mümkün değildir.”

Aynı şekilde Efendimiz ile alakalı Muhammad: A Western Attempt to Understan Islam adlı kitabı pek çok Avrupa diline tercüme edilmiş olan İngiliz yazar Karen Armstrong ile Muhammad: A Short Biography adlı eseriyle Martin Forward’ı da zikretmek yerinde olacaktır.

David A. Kerr de, "He walked in the path of Prophets: Toward Christian Theological Understanding of the Prophethood of Muhammad=Muhammed Geçmiş Peygamberlerin İzindedir: Hz. Muhammed'in Peygamberliği Konusunda Hıristiyanların Teolojik Anlayışı" isimli makalesinde benzer görüşleri paylaşır.

Islam for the Western Mind: Understanding Muhammd and Koran=Batılılara İslam: Muhammed ve Kur'an'ı Anlamak adlı eserinde Richard Henry Drummond ise, zaman zaman Peygamberimiz'i "tarihî İslâm'ın kurucusu" olarak nitelese de, O'nun aynı zamanda "bir peygamber" olarak görülmesi gerektiği yönündeki görüşlerini serdetmiştir.

Hıristiyan teologlarından John Macquerrie de, Mediators=Şefaatçiler adlı eserinde Resul-i Ekrem Efendimiz'i, Hz. Mûsa, Hz. Îsâ, Buda, Konfüçyüs başta olmak üzere dokuz büyük şefaatçiden biri olarak görmüş ve kitabının bir bölümünü O'na ayırmış. Peygamberimiz ile Hz. Îsâ’yı mukayese ettiği Muhammad and Jesus adlı eserinde William E. Phipps de, her iki peygamberin aynı peygamberlik ailesinden geldiğini ifade etmiştir.

Kaldı ki Avrupa tarihinde Resulüllah sallallahu aleyhi ve sellem'i "saygı duyulması gereken büyük bir şahsiyet", "bir kahraman" olarak gören ve bu meyanda eserler kaleme alan yazar ve düşünürlerin varlığı da zaten sır değil. Henry Stubbe, Goethe, Thomas Carlyl, Tolstoy, La Martin, Michael Hart ve R. Maria Rilke gibi yazarları bu kategoride zikredebiliriz.

Bütün bunlar aslında şunu göstermektedir ki, Danimarka’da meydana gelen Karikatür Krizi, Papa XVI. Benedict’in İslâm’ı "şiddet dîni", ve Peygamberimiz'i de "kılıç elinden düşmeyen bir peygamber" olarak niteleyen beyanları, Hollandalı siyasetçi Geert Wilders’in Kur’an’ı şiddet kitabı olarak lanse etmeye çalışan 16 dakikalık "Fitna" adlı filmi başta olmak üzere İslâm, Kur’an ve özellikle son yıllarda Peygamberimiz'e yönelik pek çok eylem ve söylemin meydana geldiği günümüz Batı Dünyası’nda, bir yandan da içten içe İslâm, Kur’an ve Resulüllah ile alakalı olumlu gelişme ve tartışmaların cereyan ettiği artık sır değildir. Bütün bu süreçte tabiatıyla Batı’da yaşayan bir kısım Müslüman alim ve araştırmacıların, Müslüman olmuş Batı’lıların kaleminden çıkmış Peygamberimiz'in hayatına dair literatürün ve siyasî ve sömürgeci gayelerden uzak olarak ilmî amaçla İslâm ve peygamberi hakkında eser üreten az sayıdaki şarkiyatçıların büyük etkisi vardır. İslâm’ın en güzel surette teblîğ ve temsîli ve ilmi açıdan iyi donanımlı dil bilen din görevlilerinin yetişmesi bu etkiye şüphesiz daha da ivme kazandıracaktır.

Bu itibarla esas önemli olan, Batı’da yaşayan Müslümanların iyi planlanmış yeni bir "teblîğ stratejisi" ortaya koymaları ve buna yönelik "İslâmî temsîli" en üst düzeyde yerine getirebilmeleridir. Bu durumda İslâm’a, Kur’ân-ı Kerîm'e ve Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem aleyhine olduğunu düşündüğümüz söz ve eylemler fırsata dönüşecek ve Batı insanının İslâm'a yönelmesine yol açabilecektir. Öyleyse Batı’da İslâm’ın geleceğinden ümitvar olmamamız için hiçbir sebep yoktur. Geneva 1984, s. 56).


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hristiyan Dünyasında Gizlenen Karar!
MesajGönderilme zamanı: 15.03.11, 15:13 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 19.08.10, 04:41
Mesajlar: 69
“Avrupa Kiliseler Birliği'nin Peygamberimiz'in Peygamberliğine Dair Kararı” nın ne önemi var?


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hristiyan Dünyasında Gizlenen Karar!
MesajGönderilme zamanı: 15.03.11, 15:30 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 17.11.09, 20:45
Mesajlar: 96
safa yazdı:
“Avrupa Kiliseler Birliği'nin Peygamberimiz'in Peygamberliğine Dair Kararı” nın ne önemi var?



Bizim doğrularımızın tasdike ihtiyacı hele ki hristiyan sapkınlarınca tasdike ihtiyacı katiyyen yok...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 4 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye