Allah Resûlü'nün (sav.) huzuruna bir genç gelir. Sahabe, bu gencin ismini sarahaten zikretmez; ancak bazı rivayetleri tevhid edip birleştirdiğimizde, bu gencin Cüleybib (r.a) olduğu anlaşılıyor. Bu genç gelir ve: "Ya Resûlallah, zina için bana izin ver, çünkü tahammül etmem mümkün değil" der..
Orada bulunanların reaksiyonu çeşitli olur. Kimisi ağzını kapamak ister ve "Resûlullah'a karşı böyle terbiyesizce konuşma!" imasında bulunur, kimisi eteklerinden tutup çeker. Kimisi de suratına bir tokat vurmak niyetindedir. Ama, bütün bu olumsuz davranışlara sadece şanı yüce Nebi, şefkat peygamberi ve merhamet âbidesi, susar; onu dinler, sonra da yanına çağırır, dizlerinin dibine alır ve oturtur. Buraya kadar olan muamelesiyle zaten onu büyülemiştir.. ve büyülenmiş bu insana sorar:
-Böyle bir şeyin senin ananla yapılmasını ister miydin? -Anam babam Sana feda olsun Ey Allah'ın Resûlü, istemezdim. -Hiç bir insan da, anasına böyle bir şey yapılmasını istemez! -Senin bir kızın olsaydı, ona böyle bir şey yapılmasını ister miydin? -Canım Sana feda olsun Ya Resûlallah, istemezdim. -Hiçbir insan da, kızı için böyle bir şey yapılmasını istemez! -Halanla veya teyzenle böyle bir şey yapılmasını ister miydin? -Hayır, Ya Resûlallah, istemezdim! -Kız kardeşinle ister miydin bir başkası onunla zina etsin? -Hayır, hayır, istemezdim.!
Ve son söz,
-Hiç kimse de, halasıyla, teyzesiyle ve kızkardeşiyle zina edilmesini istemez.
Evet, bu muhavere ile akıl mantık plânında Allah Resûlü, bu genci avucunun içine almış ve âdeta teneşir tahtasına uzatmış ve onu bir meyyit haline getirmiştir. Ve artık sadece yıkaması kalmıştır. Elini bu gencin göğsüne koyar ve şöyle dua eder:اَللّهُمَّ اغْفِرْ ذَنْبَهُ وَطَهِّرْ قَلْبَهُ وَحَصِّنْ فَرْجَهُ "Allahım bunun günahını bağışla, kalbini temizle ve namusunu muhafaza buyur."[1]
Cüleybib, bu duadan sonra iffet âbidesi haline gelmiştir. Gelmiştir ama, daha önceki hayatı bilindiği için, kimse ona kız vermemektedir. Derken yine Allah Resûlü, araya girer ve Cüleybib evlenir.[2] Evlendikten sonra ilk muharebede de şehid düşer. Muharebe sonunda Allah Resûlü, etrafındakilere sorar: "Hiç eksiğiniz var mı?" Cevap "Yok, ya Resûlallah, hepimiz tamamız!" Ama, Allah Resûlü: "Benim bir eksiğim var." der. Ve Cüleybib'in başucuna gelir. Tam yedi kişi öldürmüş, sonra da o öldürülmüştür. Başını dizine koyar ve şöyle buyurur: هَذَا مِنِّي وَاَنَا مِنْهُ "Bu Cüleybib benden, ben de bu Cüleybib'denim." Ve Cüleybib, bu payeye kavuşarak ötelere uçar.[3]
[1] Müsned, 5/256-257 [2] Müsned, 4/422 [3] Müslîm, Fezâilü's-Sahabe, 131
Kaynak: Fethullah Gülen Hocaefendi / Sonsuz Nur (1.cild)
***
Meşayıh-ı Kiram Hazeratı ayine-i Mahbub-i Huda (Sav.) olduğu ecilden nice işret mübtelasını bir nazar ve teveccühle yola getirmiştir.. ifade ve istifade devam ediyor.. teracim-i ahval kitaplarında bunun nice misalleri vardır....
bir 'teveccüh' nazarıyla.. tek cümle 'kimya' ile..
-- içkiyi ve zinayı bırakanlar.. -- bülbül gibi hakayık şakımaya başlayanlar.. -- arapça ve farsça konuşanlar.. -- donuk yağ gibi iken birdenbire aşka gelenler.. -- alim ve hatib iken dilini yutanlar.. -- ümmi iken ulemaya karışanlar.. -- eşkıya iken evliya olanlar.. -- Hayy Allah! deyip fena bulanlar.. -- müstağrak vaziyette yatıp kalanlar..
şu himmet ve teveccüh nelere kadir.....
Uşşak-ı Kiram'dan Hafız-ı Şirazi (ks.) " Toprağı altına çeviren o yüce nazar aceb bir gün ola bize de çevrilir mi? nasib olur mu..?" diye Cenab-ı Şah-ı Nakşıbend Hz.ne (ks.) medh u senada bulunmuştur...
Aşık Koca-Yunus (ks.) ne buyurmuştu..?
" Mevlana Hüdavendigar bize NAZAR kılalı; Anın görklü (yüce) nazarı gönlümüz aynasıdır.."
|