Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Ahmed Yesevî Devrindeki Ortaçağ Orta Asyası'nın Etnografyası
MesajGönderilme zamanı: 13.09.10, 14:47 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 21.12.08, 12:25
Mesajlar: 641
Ahmed Yesevî Devrindeki Ortaçağ Orta Asyası'nın Etnografyası

Bouboura AKNOLDOEVA*
Terc: Fazıl AGİŞ**


*Kırgız Devlet Üniversitesi Öğretim Üyesi.
**S.Ü. TürkiyatArş. Enstitüsü Arş. Görevlisi.


Kırgızistan; Orta Asya ve Kazakistan adıyla bilinen tarihî-etnografık yörenin bir kısmı olduğu addedilir. Ortaçağ Kırgızistam hakkında etnografık bilgiler Maniheizm, Buddizm ve eski Türk Runik metinlerinde rastlanır. İki büyük edebî anıt; Balasagunlu Yusuf un "Kutadku Bilik" (Kutluluk Bilimi-1069 yılında yazılmış) ve Kaşgarlı Mahmûd'un "Divânü'l-Lügati't-Türk" (Türkî Sözler Yığınağı-1072-1074 yıllarında yazılmış), bunlar X-XI. yüzyılların kıymetli hediyeleri olarak sayılırlar. Kırgızların yayıldıkları yerler ve onların çeşitli meslekleri ile ilgili iş bölümlerine ait zengin materyaller, Fars ve Arap dillerinde yazılmış X-XV. yüzyıllardaki eserlerde vardır.
Arkeolojik ve yazma eserlerin mevcut olmasıyla, Ahmed Yesevî ile ilgili Kırgızistan halkının araştırılması imkânları da vardır.
Kırgızistan ülkesi, III-XII. yüzyılları arasındaki zamanda, Türk etnosunun şekillenme sürecine katılarak oluşmuştur. Bu süreç zamanı esasta üç basamağa bölünür:
a) III-V. yüzyıllarda Merkezî Asya (Orta-Asya, Altaylar, Sibirya bölgelerini kapsar)'daki son Hunların ortaya çıkması;
b) Bski Türk Uruk (kabile)larının kitleler halinde Batı Tanrıdağ (Tiyen-Şan) yörelerine göçüp gelişi (VI-VIII. yüzyıllar) ve eski Türk devletlerinin kurulması;
c) Karluk uruklarının Altay ile Batı Moğolistan'dan Batı Tanrıdağ'a göçmeleri ve birleşip Karahanî devletini kuran ilk feodal Türk beyliklerinin şekillenmesi (XI. yy. sonu ile XII. yy.).
Doğu Orta-Asya halkının ve onların arasında yaşayan İran dilli kitlelerin birleşerek Türkleşmeleri ile birlikte, Türk edebî dili ve edebiyatının şekillenmesi, Karlukların Yedisu'ya göçüp gelişinin neticesi olarak kabul edilir.
Ahmed Yesevî ile ilgili Orta-Asya halkının ananevi kültürünü ele alırsak, orada hayvancılık ve tarımcılık iş faaliyetleri, eskiden olduğu gibi iktisadi iş bölümü olduğu görülür. Kırgızistan'da hayvancılık için bütün tabiî şartlar elverişli olduğundan, halkın ezici çoğunluğu bu iş alanında faaliyet göstererek geçimlerini sağlamış oldukları görülmektedir.
Merkezî Asya uruklarında hayvancılık türleri, iktisadî hayatın ilk önceki türü olmuş, onun temelini kurarak hazırlamış, öyle veya böyle derecede göçebe olmaktan, ilk yılkıcılık (at sürücülüğü, hergelecilik)ten inkişâf etmiş seviyede bir temel bağlılık olmuştur. Merkezî Asya'nın tabiî şartlarına uygun olan at sürülerinin yalnız beslenmesi ve bakımı, göçebe hayvancılık iktisadının başarılı uygulamasını sağlamıştır. Eski urukların servete bakış açısından atın rolü de yılkıcılıktan gelip çıkmıştır.
İnsanın ata olan istisnaî muamelesini anlamak için, göçebe yaşayışı şartında, yılkının insanın dertlerine deva bu ilâç olduğunu bilmek gerekir.
Atın binek ve çekici güç katarı olarak, yük hayvanı olarak kullanılması, göçebe sistemindeki iktisadî hayatta faydalı olmasına ve daha da gelişmesine imkân vermiştir. Yılkı, göçebe Kırgız'ın yardımcısı olarak, onunla birlikte sürü yaymaya ve toplamaya, sürüleri gütmeyi benimsemeye hem de bir yerden bir yere göçmeye katılıp, binek olarak kullanılması görevini başarmıştır. Atın buna benzer görevleri, onu göçebe için emeğin yalnız üretimi değildir; emeğin aracı ve göçebe hayvancılık üretimindeki masraflardan biri kılmıştır.
Önceki göçebeler için yılkı, iş hayvanı olarak masrafların en önemli yerini almıştır. Uzak yerlere göçme ve bozkır urukları ile dağ-bozkır uruklarının iktisadî-kültürel katılımları güçlenmiştir. Önceki devirlerde, en öncelikli yük hayvanı katarı olarak kullanılan yılkının büyük mânada izleri olmuştur. Bugün bunun bir delili olarak Avrasya dairesindeki bozkırların Güney ovalarında, ölen sahibi ile birlikte onun bineğini gömme âdetinin payı da olmuş. Türk zamanının kurganları Kırgızistan bölgesinde, Ketmen Töbe'de, Isık-Göl havzasında, Çöy öreninde bulunarak kazı yapılmıştır. Bu delilleri karşılaştırırsak, bu âdet VI. yy.'da başlayıp Doğu Altay yörelerinde XIX. yy. sonuna kadar hüküm sürmüştür.
Kırgızların hayvancılık iktisadı, hayvan yayma sistemi üzerine teşkilâtlandı. At sürüsü (yılkı) ve koyun ağılcılığında şüphesiz atın tercih edilmesine sebep olmuştur. Kış mevsiminde yılkılar topnakları ile yeri kazıyıp başka tür hayvanlar için de kar altından yem bulma imkânı oluşturması, başka mevsimlerde de atın diğerlerinden farklı tarafı, otların baş kısımlarını yiyerek daha az telef etmeleri, başka hayvanlara kendisinden kalan yem ile azıklanmalarına fırsat vermeleridir.
At, Kırgız çocuğunun hayatı boyu gereklidir; insanın ömür boyu onun yaşam boyu basamaklarında: Doğduğunda, terbiyelenmesinde, evlenmesinde, ölümünde, diğer geleneğe ait mesleklerde, işlerde göz kamaştırır derecede rol oynar.
Oğulun doğumuna bağlı olarak, ana-babası doğum için Toy (düğün) yaparlar. Bu düğünde birçok yerlerden gelip at yarıştırırlar. Çocuğa konuşmaya başladığında ve yürümeye kalktığında ata binmeyi öğretiyorlar.
Kız istemeye gidildiğinde güveyin atı da katılır. Nişanlısının ailesine yaklaşıldığında güvey attan inerek onu haberci (görücü) yedeğinde ve kendinden önce gönderir. Kendinden önce bineğini gönderme geçmişten kalan bir âdettir ve göçebelerde dünürleşip yaşayan insanlara bakıldığında başkasına inandığını ve sadakatini bildirir. Bütün yerlerde ve bütün mevsimlerde ar-namus sembolü olan joker atına oldukça ihtiram edilir ve ona aşırı derecede değer verilir.
Göçebelerde kemik koyma âdeti de atsız geçiştirilmez. Merhumun kemiği boz evden çıkarıldığında onun ruhuna bağışlanan görkemli tören yapılır. Vefat eden kimsenin en iyi gördüğü atlarını yanında alıp gelmeleri, onları kurbanlığa kesmeden önce sahibi ile vedalaştırmak, kerhik mezara konulduktan sonra at yarıştırıp ona değerli ikramiye konulusu âdeti vardır.
Ortaçağdaki Avrasya göçebelerinin iktisadî teşkilatlanmalarına ait mes'eleleri araştırmak, ülkedeki etno-genezin yeniden yapılanması bakımından yerine getirilmesi gayet anlamlıdır. O zamandan bu yana
Ahmed Yesevî ile ilgili Orta-Asya etnografısi şimdiye kadar gelişegelen izleri izlendiğinden dolayı, bu iş konusunda Türk ve Kırgız etnologlarının birleşip kendi aralarında faaliyet göstermeleri için istekli olduklarının bilinmesi gerekir

Türkiyat Araştırmaları Dergisi Sayı: 3, Konya 1997, s. 39-42

_________________
"Bismillah dep beyan eyley hikmet aytıp
Taliblerge dürr ü gevher saçdım mena..."


Hazret-i Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî [ Qaddesallahu Teala Sırrahul-Azîz ]


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 3 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye