Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Bozkurt ile Hilal'in Dansı
MesajGönderilme zamanı: 21.05.12, 10:50 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 27.08.09, 16:40
Mesajlar: 44
Bozkurtla hilalin ölümüne dansı

Önder Aytaç
tarafim@gmail.com


1969 Adana Kurultayı'nda partinin adı MHP ve bayrağı da üç hilal oldu. Bu kurultayla birlikte milliyetçi camiada bölünmeler de başladı. Kendilerini 'Bozkurtçu' olarak adlandıran Nihal Atsız cenahı ile Türk-İslam sentezini savunan 'Hilalciler' yani Alparslan Türkeş kanadı derin bir ayrılık yaşadılar.


Bu çatışmanın galibi Hilalciler oldu ve kafatasçı Bozkurt grubu yıllar içinde unutulmaya yüz tuttu ve halkın teveccühünü kazanamadı. Hilalci grup ise adeta bir okul görevi gördü ve bilim, sanat, siyaset, edebiyat ve medya camiasına birçok değerli insanı kazandırdı.


Erol Güngör, Necip Fazıl, Galip Erdem, Seyit Ahmet Arvasi, Nurettin Topçu, Mümtaz Turhan, Dündar Taşer gibi aydınlar, hilalci düşüncenin yani Türk-İslam sentezinin oluşmasında fikri önderlik yapan büyük düşünürlerdi. Bu büyük şahsiyetlerin fikirleriyle yetişen de bir gençlik vardı. Gün Sazak, Taha Akyol, Mümtazer Türköne, Ahmet Turan Alkan, Avni Özgürel, Nuri Gürgür, Ömer Lütfi Mete, Ayvaz Gökdemir, Nevzat Köseoğlu ve Muhsin Yazıcıoğlu gibi daha nice büyük fikir işçileri, bu güzel iklimin ve bu fikir insanlarının düşünceleriyle şekillendi ve Anadolu insanına büyük hizmetler sundu.


Alpaslan Türkeş, çok kritik bir dönemde vefat etti. Olaylı bir kongre sonrasında da MHP'nin başına Devlet Bahçeli geçti. 1997 yılından beri MHP'yi yöneten Devlet Bahçeli, sesiz ve ciddi yapısıyla, ülkücü gençleri sokak hareketlerine sokmayan gayretleriyle ön plana çıktı.


Fakat kendi genel başkanlığı döneminde ülkenin sorunları adına ciddi somut projeler, maalesef ki ortaya koyamadı. Garip matematik hesaplarıyla dalga geçilme konusu oldu. Bu davanın sıkıntısını çekmiş insanlarıyla olan kavgalı hali Anadolu insanının gözlerinden kaçmadı. 1999-2002 yılları arasında, ortağı olduğu hükmet, ülkeyi felaketin eşiğine getirdi ve ülke derin bir ekonomik dar boğazın içine girdi. Halk bu dönemden hemen sonrasındaki genel seçimlerde, MHP'yi TBMM'ne sokmayarak, kendisine gerekli cevabı verdi.


Kadirşinas milletimiz 2007 seçimlerinde, MHP'ye cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşanan rezaletin ardından bir şans daha verdi ve muhalefet partisi olarak onu yeniden TBMM'ne yolladı. MHP, meclisteki ilk sınavını, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde verirken, onu meclise yollayan halkı yanıltmadan başarıyla adım attı ve demokrasimiz adına olumlu bir güzelliğe parmak bastı.

Halk, CHP'nin yapamadığı yapıcı muhalefeti, MHP'den bekliyordu. 2007 seçimlerinde, mecliste iktidarın tek alternatifi olarak görülüyordu. Ahmet Türk'le mecliste tokalaşmasıyla, ülke gündemini yumuşatan Devlet Bahçeli, halkın gözünde 2002 de kaybettiği prestijini tekrar kazanmaya başlıyordu.

Bu süreçte ne olduysa oldu ve MHP içindeki derin kanat; Oktay Vural, Mehmet Şandır, Deniz Bölükbaşı grubu birden sıklıkla yazılı ve görsel medyaya çıkmaya başladılar. Ve âdeta ulusalcı kanadın sözcüsü gibi beyanatlar vermeye başladılar.

Halkın gözündeki MHP, gün geçtikçe iyiden iyiye CHP'leşiyordu. Son Anayasa referandumu ile birlikte, MHP kendi tabanından iyice koptu. MHP artık binlerce şehitlerin verildiği hapishanelerin ve acımasızca ülkücü gençlerin işkencelere maruz bırakıldığı dönemlerin askeri anayasasını değiştirmek istemiyordu.

Mehmet Moğultay'ın; 'solcuları değil de ülkücüleri mi alsaydım?' deyip, adeta vesayetin temsilcisi haline getirilen yargı organlarındaki demokratik değişikliklere de statükocu bir zihniyetle karşı çıkıyordu.

Herkes referandumdan sonra gerekli cevabı almışlardır kendilerine çeki düzen verirler diye düşünürlerken, Devlet Bahçeli de; '….tüm ülkücülerin küskünlüğü bırakıp partiye geri dönmelerinin sağlanılması, bir nebze de olsa ülkücüleri umutlandırdı. Fakat sonradan anlaşıldı ki, yuvaya geri dönmesi amacıyla çağrılan ülkücüler, ulusalcı kanadın bazı önderleri ve adı yolsuzluklara karışan iş adamlarından başkası değildi. En son darbeyi de, başörtüsü düşmanı balyoz sanığı Korgeneral Engin Alan'ı partisine alarak yapan MHP yönetimi, partiyi dipsiz bir kuyuya yuvarlayan ve göründüğü kadarıyla hiç oy kaygısı olmayan bir tavır göstermeye başladı.

İnsan düşünmeden edemiyor. 1969 yılında parti içi mücadeleyi kaybeden kafatasçı Bozkurtlar, acaba MHP den intikam mı alıyor? Sessizce ele geçirdikleri MHP kadrolarının gücünü kullanarak, Üç Hilal'in belini doğrultamaz hale getirmek mi isteniyor acaba? Ve ülkücü gençlerin sokak çatışmalarının içine çekilmesi mi arzulanmaktadır acaba?

Bozkurtlar MHP'yi bitirmek için, son görevlerini yaparlarken, ellerinde kımızları ile Tanrı Dağına varmayı mutlulukla beklerlerken, gerçek Türk-islam ülkücüleri ise, olup bitenleri gözlemlerlerken, ultra ulusalcıların hezeyanlarını da yaşayarak, dertten ve sıkıntıdan kusuyorlar…

Zalimler için yaşasın cehennem diye haykırarak!


24.03.2011

http://www.medyafaresi.com/yazi/385/ond ... dansi.html


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye