Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 14 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Dr. Hayati Bice: Global Planlarda Tasavvuf
MesajGönderilme zamanı: 28.01.10, 01:42 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 20.01.09, 10:20
Mesajlar: 239
Dinsel gerilim hatları

Prof. Dr. Nadim Macit


RAND Corporation tarafından yayımlanan The Civil Democratic İslam: Partners, Resources and Strategies(1) adlı çalışmada yer alan Önerilen Strateji ve Derindeki Strateji başlıkları altında “Ilımlı Müslüman Ağı İnşa Etme”de izlenmesi gereken yöntem ve unsurlar sunulmaktadır. Yine aynı düşünce kuruluşu tarafından Building Moderate Muslim Network(2) adıyla yayımlanan çalışmada ise Ağ İnşa Etmenin Yol Haritası başlığı altında son derece dikkat çekici hususlar yer almaktadır.


Cumhuriyet / Strateji

İki çalışmada yer alan teo-stratejik modelin dünya sistemi ve ülkemiz açısından anlamını analiz etmeden amacını, ortaklarını, potansiyel hedef gruplarını, anahtar kavram ve tanımlarını, uygulamaya dönük olarak belirlenen esaslarını sunmakla yetineceğiz.

Şimdilik şu kadarını ifade etmek isteriz ki iki çalışmada belirlenen ve izlenen yöntem, ortaklar ve seçenekler üzerine geliştirilen stratejiyle ülkemizde olup-bitenler arasında bir benzerlik göze çarpmaktadır. Her şeyi dış müdahale ile açıklamak yetersiz ve kendi gerçekliğini, sosyal ve politik dinamiklerini yok saymak anlamına gelir. Böyle bir zaafiyeti askıya alarak şu gerçeğin altını çizmek isteriz: RAND tarafından geliştirilen bu strateji önce laik ve anti-laik cephe oluşturmak, ardından bütün dini-ideolojik yapıları Ilımlı Müslümanlar etrafında toplamak, bunu da küresel sistemin ekonomik, politik ve stratejik hedeflerine eklemek istiyor. Ülkemizde gelenekçilerin belli bir ölçüde tasfiye edilmesi, belli bir ölçüde de dönüştürülerek Ilımlı İslam halkasına dahil edilmesi bir rastlantı değildir. Din üzerinden ayrışma hatları üretmek, birilerini ötekileştirmek birilerini de öne çıkarmak esasına dayanan bu modelin ülkemizde önemli bir yol aldığı ortadadır. Gazetelerde ve medyada yer alan tartışmalarda sürekli olarak belli görüşü savunanların öne çıkarılmasının, ekonomik, politik ve eğitim alanında bize yüceltilen grubun bir baskı unsuru haline getirilmesinde sağlanan desteğin bunda önemli bir payının bulunduğu ortadadır.

Dinin uluslararası ve bölgesel düzeylerde küresel politikanın, dönüştürmenin ve hakimiyet alanı oluşturmanın aracı yapıldığı şu tarihi ufukta kendi tarihi tecrübemiz ve siyasi geleneğimiz dikkate alınarak bir İslam anlayışı geliştirme, laik ve demokratik devlet modeline zarar vermeden toplumu aydınlatma konusunda çekimser ve ürkek davranmanın önümüzdeki süreçte bedeli ağır olacaktır. Tarihi ufkun etkinlik alanını anlama konusunda gevşek ve inatçı davranmanın çözüm olmadığı bir gerçektir. İki çalışma çerçevesinde egemen gücün bütün İslâm coğrafyasında ve ülkemizde inşa etmek istediği ağın/şebekenin amacı ve ana noktaları şöyledir:

Stratejinin amacı

Geliştirilen stratejinin amacı şöyle ifade edilmektedir.

• Bu yaklaşım sivil demokratik İslâm’ın modernleşmesini ve geliştirilmesini hızlandırmanın ve güçlendirmenin yollarını arar.

• Uygun bir şekilde farklı kurgularla başa çıkmak için gereken esnekliği sağlar. Beklenmedik olumsuz gelişmelerin tehlikelerini azaltır.

• Potansiyel Ortaklar: Genel anlamda aşırı İslamcılarla mücadele etme çabasında ABD ve Batı’nın ortaklar bulabileceği Müslüman dünyadaki ideolojik eğilimler çerçevesinde üç temel alan vardır: Liberal Müslümanlar, Sufiler dahil Ilımlı Gelenekçiler ve Laikler.

Potansiyel Hedef Gruplar: Ilımlı Müslüman ağa destek sağlamak için yardımın üç ana çizgi üzerinden sürdürülmesi gerekir: Ortaklar, Programlar ve Bölgesel Odaklanma.

• Potansiyel Hedef Gruplar: Liberal-seküler Müslüman akademisyenler, genç ılımlı din adamları, kanaat önderleri, kadın grupları, yazarlar, gazeteciler, iletişimciler.

• Programlar: Demokratik eğitim ve medya programları, cinsiyet eşitliği üzerine geliştirilen ve uygulanan programlar, politika programları. Son şıkkın açılımı şöyle yapılır: İslami düşüncede dini amaçlardan ayrı düşünülmeyen sosyal ve politik amaçlara ulaşmak için geliştirilen programlar.

• Bölgesel Odaklanma: “Pek çok olay ve olguda Ilımlı İslam yerel kültürden beslenir. Bu da İslam’ın evrensel vurgusundan oldukça farklıdır. Sözgelimi geniş bir tabanı olan Gülen hareketi, Sufi etkisinde Türk İslamı’nı destekler. Bunun Türk kültürü dışındaki alanlarda propogandasını yapmak oldukça zordur.” Bu ifadelerin anlamı şudur: Ortak olarak seçilen bu model, angaje etmek açısından Türkiye için uygun, ancak küresel Ilımlı İslam ağını kurmada yetersizdir.

Kavram ve tanımlar

• Köktenciler: Çağdaş batı kültürünü ve demokrasiyi redederler. İslam hukuku ve ahlakına ilişkin uç bakış açılarını uygulayacak otoriter ve puriten devlet isterler. Bu amaçlarını gerçekleştirmek için inovasyon ve modern teknolojiyi kullanırlar.

• Gelenekçiler: Muhafazakâr toplum isterler. Modernite, inovasyon ve değişim konusunda şüphe duyarlar.

• Modernistler/Ilımlı İslamcılar: İslam dünyasının küresel modernitenin parçası haline gelmesini isterler. İslâm’ı, çağ ile aynı doğrultuya getirmek için İslam’da reform ve modernleşme isterler.

• Laikler: “İslam dünyasının batı endüstriyel demokrasilerinde olduğu gibi dini özel bir alana özgü kılarak kilise ile devlet arasındaki bölünmeyi kabul ederler. Bu kategori, özellikle Türkiye bağlamında ‘Ruhban Karşıtları’ olarak adlandırılmaktadır. RAND sözcülerine göre bu gelenek zayıflamakla birlikte Türkiye’de hala baskındır. Devlet, sıkı bir şekilde laiktir. Okullarda ve kamusal alanda dini kimliğin açıkça temsil edilmesi yasaktır.” Dışarıdan pişirilen teo-stratejik modelle bu modelin ortakları arasındaki benzerliğe dikkat edilmelidir.

Önerilen strateji

• Önce Ilımlı İslamcıları destekleyerek, onlara geniş bir platformda fikrilerini yayma ve ifade etme imkânı sağlayarak gelenekçilere karşı onların İslâm vizyonunun niteliği yükseltilmeli. Gelenekçiler değil, Ilımlı Müslümanlar çağdaş İslâm’ın yüzü olarak işlenmeli ve topluma sunulmalıdır.

• Olaya ve duruma göre laikler desteklenmeli. Bu çerçevede geliştirdikleri kültürel kurumlar ve programlar teşvik edilmeli.

• Köktencilerin karşısında onları görünür kılmak için gelenekçilere arka çıkılmalı. Bu iki güç arasında güç birliğinin ve ittifakın sağlanması engellenmeli. Gelenekçilerin içinde de modern sivil toplumla göreceli bir şekilde daha iyi uyum sağlayabilecek kişiler seçiçi bir şekilde desteklenmeli.

• Kötencilerin İslami ve ideolojik duruşundaki zayıf noktalara etkin bir şekilde saldırarak, onların hedef kitlesindeki genç idealistlerin ve Sufi gelenekçilerin kabullenemeyeceği şeyler gündeme getirilmeli. Gelenekçilere karşı cephe oluşturulmalı. Onların yozlaşması, katılığı, bilgisizliği, İslam’ı uygulamada düştükleri çelişkiler, görüş hataları ve yöntemlerindeki eksiklikler görünür kılınmalıdır.

• İslâm’ı tanımlama, açıklama ve yorumlamada köktenci ve gelenekçi tekelciliğin kırılmasına yardımcı olunmalı.

• Gündelik işlerle ilgili soruları cevaplayabilecek modernist İslâm’a uygun görüşlerini açıklayabilecekleri WEB sitelerini yönetecek Ilımlı /Modernist bilginler belirlenmeli.

• Bir litaratür oluşturulması ve ders kitaplarının yazılması için Ilımlı /Modernist İslamcılar desteklenmeli, yayınlarında mali kolaylıklar sağlanmalı.

• Ilımlı müslümanların pratiklerinin ve düşüncelerinin tanıtılabileceği radyo gibi popüler bölge medyasının kullanılması gerçekleştirilmeli.

Derinlemesine strateji

A-Stratejinin Temel Noktaları ve Modernist Liderliğin İnşası

• Rol modeller ve liderler üretilmeli, modernistlerin içinden risk alabilecek, sivil halklar konusunda liderlik yapabilecek, cesur kişiler yetiştirilmelidir.

• Ilımlı/Modernist ana akıma Müslümanların demografik gerçekliğini yansıtmak üzere politik ağırlıklı olaylara dahil edilmeleri sağlanmalıdır.

• Yapay bir şekilde Müslümanların İslamlaştırılması yerine, İslâm’ı onların kimliğinin bir parçası olduğunu yerleştirmek hedeflenmelidir.

• Sivil toplum kuruluşları desteklenmelidir.

• Aşırı İslamcıların kişisel duruşları ve konumları gayri meşru ilan edilmelidir.

• Aşırı İslamcıların yaptıklarını ve hayatlarını inceleyen medya teşvik edilmelidir.

• Batılı demokratik değerlerin propogandasının yapılması sağlanmalıdır.

• Uygun bakış açısına sahip ülkelerin ve grupların, bölgelerin belirlenmesi ve bunlara aktif bir şekilde yardım edilerek uygun Ilımlı İslam modelinin oluşturulması ve yayılması sağlanmalıdır.

• Gelenekçilerin kusurlarının eleştirisi yapılmalı ve Sufizm’in ahlaki üstünlüğü yaygınlaştırılmalıdır.

• Eğitime ve gençliğe önem verilmelidir.

Başarı için gerekenler

I. Öncelikle Modernistlerin ve Başlıca Laik Akımların Desteklenmesi

• Öncelikle Ilımlı Müslümanlar ve seküler akımlar desteklenmelidir.

• Bunların çalışmaları desteklenmeli ve dağıtımı sağlanmalıdır.

• Uygun görülen ve seçilen kişilerin geniş kitlelere ve gençlere yönelik yazı yazmaları teşvik edilmelidir.

• İslami eğitim litaratüründe bu kişilerin görüşlerinin tanıtılması sağlanmalıdır. Bunun için çeşitli toplumsal platformlar oluşturulmalıdır.

• Temel sorunlara ilişkin olanların dini yorum konusunda görüşleri ve yargıları geniş yığınlara ulaştırılmalıdır.

• Bağlılığını yitirmiş İslam gençliği için modernizm, bir kontro-kültür seçeneği olarak konumlandırılmalıdır.

• Uygun ülkelerin müfradetında ve medyasında İslam öncesi tarih ve kültür, İslâm dışı tarih ve kültür konusunda bilincin artırılması sağlanmalıdır.

• Laik, kentsel ve kültürel enstitü ve programlar teşvik edilmeli ve desteklenmelidir.

II. Köktencilere Karşı Gelenekçileri Desteklemek İçin Yapılması Gerekenler

• Köktenci şiddet ve aşırılığın gelenekçi eleştirisi yaygınlaştırılmalı; gelenekçilerle köktenciler arasındaki anlaşmazlıklar teşvik edilmeli.

• Gelenekçilerle köktenciler arasında işbirliğinin kurulması engellenmeli.

• Ortak hareket etmeye yakın olan gelenekçilerle Ilımlı İslâmcıların işbirliği teşvik edilmeli. Gelenekçi enstitülerdeki ılımlı İslamcıların sayısı artırılmalı.

• Farklı gelenekçi grupların/yapıların birbirinden ayrılması sağlanmalı. Ilımlı İslamcılara yakın olan gelenekçiler desteklenmeli.

• Sufizm’in kabulü sağlanmalı ve teşvik edilmeli.

III. Köktencilere Karşı Durulması ve Üzerine Gidilmesi

• İslam konusunda köktencilerin yapmış oldukları yorumların kusurları ortaya çıkarılmalı ve bunlarla mücadele edilmelidir.

• Köktencilerin yasadışı grup ve faaliyetlerle ilişkileri ortaya çıkarılmalıdır.

• Köktencilerin vahşi eylemlerinin sonuçları halka duyurulmalıdır.

• Köktencilerin, toplumun olumlu gelişmesine ve insanların menfaatini sağlama konusunda yetersiz oldukları, daha doğrusu yönetim yeteneğine sahip olmadıkları ortaya konulmalıdır. Bu mesaj; gençlere, dindar gelenekçi topluluklara, batıdaki müslüman azınlıklara ve kadınlara dönük olmalıdır.

• Köktenci aşırıların ve teröristlerin vahşi hareketlerine saygı ve özenti duyulmasının önüne geçilmelidir.

• Gazetecilerin, köktenci terörist çevrelerdeki eziyet, ahlaksızlık ve iki yüzlülük gibi konuları araştırmaları teşvik edilmelidir.

• Köktencilerin ortak bir düşman olarak benimsenmesi teşvik edilmeli; milliyetçi, solcu anti-Amerikancı güçlerle laiklerin işbirliği desteklenmelidir.

Önerilen ve derinlemesine stratejinin verileri dikkate alındığında şu iki çıkarımı yapmak mümkün görünmektedir:

A. Egemen/emperyal gücün hedeflerine uygun ortaklar, oldukça sivil ve demokratik anlayışlardır. Terör-şiddet hareketlerini bir tarafta tutarsak ki, bu etiketler ve yapılar da batının malıdır, kendi politik hedeflerine uygun düşmeyenlerin tümü ötekidir. Dönüştürülmesi ve temizlenmesi gereken varlıklardır. Bunu yapacak olan da egemen güç ve bulduğu ortaklardır.

B. Egemen gücün ve bulduğu ortakların ürettiği dini etiketlerin hiçbirisiyle ilgili olarak ‘bulundukları devletin tarihi, siyasi ve kültürel ufkuna bağlıdırlar’ ifadesi yer almıyor. En dikkat çekici nokta budur. Ya İslam konusunda gerçekten böyle bir savrulma söz konusu ya da egemen güç İslami gruplarla onların yaşadıkları devletler arasında gerilim hatları oluşturmak amacındadır. İnşa edilen tablo ve izlenmesi için önerilen ilkeler ikincisinin doğru olduğunu gösterecek niteliktedir.

Dipnotlar:

1- Cheryl Benard, The Civil Democratic İslam: Partners, Resorces and Strategies, Santa Monica: 2003.
2- Angel Rabasa, Cheryl Benard, Lowell H. Schwartz, Peter Sickle, Building Moderate Muslim Network, Santa Monica: 2007.

(Prof. Dr. Nadim MACİT TUSAM Danışmanı)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Dr. Hayati Bice: Global Planlarda Tasavvuf
MesajGönderilme zamanı: 28.01.10, 01:46 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 20.01.09, 10:20
Mesajlar: 239
İslam düşmanları tasavvufu nasıl kullanıyorlar?

Hasan Erden

23/11/2009

İslam düşmanı güç odakları, İslam dünyasına karşı geliştirdikleri soğuk savaş stratejilerinde, Müslüman kitleleri etkileyen dinamikleri kullanmışlar ve bu dinamiklerden Tasavvufa ve tarikatlara büyük önem vermişlerdir.

Tasavvuf, ilk önce Amerikan sömürgeciliğinin en önemli unsurları olan Hıristiyan Misyoner örgütlerinden Amerikan Board tarafından programa alınmıştır.

Bu misyoner örgütü, 1960’lı yılların sonunda Türk halkına karşı faaliyetlerde sofiliği kullanmak amacıyla ‘tasavvuf’ kitapları yayınlamıştır. Amerikan Board’ın İstanbul’da faaliyette bulunan yayınevi Redhouse, “Tasavvuf Aleminden Simalar Serisi”nin editörlüğünü, Amerikan Bord Neşriyat’ın çevirmenlerinden Sofi Huri’ye vermiştir. Sofi Huri, 1940’lı yılların sonlarında Amerikan Bord için pek çok kitap çevirmiş, Misyoner yayınevinin ‘kadrolu çevirmeni’ konumuna gelmiştir. Dizide “Hallac-ı Mansur” kitabı Sofi Huri’nin çevirisiyle 1969’da Amerikan Bord Neşriyat tarafından yayınlanmıştır. Yayınevinin adı 1969’dan sonra Redhouse olarak değiştirilince tasavvuf dizisi yine Amerikan Bord’a ait Redhouse yayınlarında sürdürülmüştür.(1)

TASAVVUF VE TARİKATLAR CIA’NİN İLGİ ALANINA NASIL GİRMİŞTİR?
ABD’nin, Sovyetler’i parçalamak üzere geliştirdiği stratejilerde, Sovyet topraklarındaki Müslüman ülkelerin kontrol edilmesini sağlamak için İslami tasavvuf gruplarına ve tarikatlara CIA ile nüfuz etmeye önem ve öncelik verilmiştir. Özellikle Afganistan’da tasavvuf ağırlıklı cihat grupları ABD tarafından desteklenmiş ve yönlendirilmiştir. Bu dönemde tasavvuf grupları ve tarikatlar üzerinde çalışanlardan Eski CIA şeflerinden Paul Henze, Türkiye ile ilgili yazdığı bir raporda şöyle demiştir:
“Eski Sovyetler’de püriten Vahhabi doktrinler, kirlenmeye ve materyalizme karşı panzehir olarak yaygınlaştı. Bunların Soğuk Savaş sonrasındaki demokratik düzenlerde nasıl bir tavır alacakları henüz belli değil.(...) Said-i Nursi’nin öğrencileri olan Nurcular, bilim, modern bilgi ve ciddi modern eğitimin, geleneksel olarak İslam’da bulunduğunu savunuyorlar. (…) Türkiye’nin doğusunda ve kasabalarında yaygın olan Nakşibendiler, eski Sovyetler’de ve İslam dünyasında oldukça güçlüdürler. Gerici değillerdir. Nakşibendiler, eski Sovyetler’deki bağımsız Türki cumhuriyetlerde ortaya çıkan girişimci sınıflar için doğal bir bağlantı noktası işlevini görmektedirler.” (2)

İSLAMİ CEMAATLERLE İLGİLENEN FULLER: "40 YILDIR TESBİH ÇEKERİM"
İslami tarikatlar ve cemaatler üzerinde en çok araştırma yapan Amerikalılardan birisi, CIA görevlisi olarak uzun yıllar Türkiye’de çalışan ve “Ilımlı İslam” teorisinin de mimarlarından olan Graham Fuller’dir.
1990’lı yıllarda ABD hükümetine verdiği gizli raporda “Amerika Türkiye’deki tarikatları desteklemelidir” demiştir.
Yaklaşık 40 yıl boyunca Türkiye’de tarikatlar ve cemaatlerle yakından ilgilenen Fuller’in “40 senedir tesbih çekiyorum” sözü meşhurdur. (3)
“Graham E.Fuller’in Türkiye’deki Nurculuk araştırmalarını RAND üstünden para ile destekleyen Earhart Foundation, yılda 2 milyon dolar verirken, tek tek profesörlere yılda 100 biner dolar ödemektedir.” (4)

CIA: TASAVVUF İTAATİ ÖĞRETİR, SOFİLİĞİ KULLANMALIYIZ”
2003 yılının Ekim ayında Washington'da düzenlenen "Tasavvufu ve Amerikan politikasındaki potansiyel rolünü anlamak'' başlıklı panelde, Amerika’nın İslam dünyasına karşı başarı sağlayabilmesi için tasavvuf felsefesine yönelmesi önerilmiştir. ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Nixon Merkezi tarafından, bu kuruluşun yerinde düzenlenen, Zeyno Baran'ın yönettiği panelde Amerika’nın, İslam dünyasına yönelik politikalarında tasavvufu ve tarikatları nasıl kullanması lazım geldiği tartışılmıştır. Panele, Yahudi asıllı stratejistlerden Tarihçi Bernard Lewis ve ABD'de Nakşibendi lideri olarak bilinen Şeyh Muhammed Hişam Kabbani katılmıştır. (5)
Tarihçi Lewis, tasavvufun ABD stratejileri ve politikaları açısından önemine dikkat çeken konuşmasında "tasavvufta, Tanrı'nın eşit olarak kilisede, camide, sinagogda olmasının kabul edildiğini" iddia etmiştir. Lewis’in, sofiliği İslam’dan başka sanki Hıristiyanlığı ve Yahudiliği de kapsıyormuş gibi gösteren bu değerlendirmesi, üç dini birleştirmeyi hedefleyen sömürgeci stratejilere tasavvufun nasıl uydurulmağa ve biçimlendirilmeğe çalışıldığını ortaya koyuyor.
Panelde konuşan Şeyh Kabbani de "ABD başarıya ulaşmak istiyorsa, tasavvufçularla çalışmalıdır" demiştir. Tasavvuf felsefesine göre, başındaki liderden memnun olmayan halkın, sultanla savaşma yoluna gitmesinin yasak olduğunu ileri sürerek, sofiliğin insanları itaate alıştırdığına dikkat çeken Kabbani, "Amerika bu durumda ne yapmalı? Tasavvuf felsefesiyle yönetilen halk, rejim ona ne derse ona göre hareket edecektir.” diye konuşmuştur.
1991 yılında Amerika’da Sufi Nakşıbendi Vakfı'nı kuran ve o dönemden beri bölgede 30 sufi merkezi açan Kabbani, Washington'un, herkesin kolay kolay giremediği think-tank salonlarında üstünde cübbesi, başında sarığı ve uzun sakalıyla bir Nakşibendi şeyhi olarak serbestçe gezebilen bir kişidir. Örneğin; ABD stratejilerinin belirlenmesinde büyük rol oynayan Uluslararası ve Stratejik Araştırmalar Merkezi/CSIS’ın İslam dünyasıyla ilgili toplantılarında hazır bulunmaktadır. (6)

“SUFİLER ABD’NİN İŞBİRLİĞİ YAPABİLECEĞİ ORTAKLAR”
CIA’ye bağlı çalışan Araştırma kuruluşu RAND Corporation tarafından 2003 yılında yayımlanan ve Cheryl Benard’a hazırlattırılan “Sivil Demokratik İslam: Ortaklar; Kaynaklar ve Stratejiler” başlıklı raporda “Sufiler” başlıklı bir bölüm bulunmaktadır. Bu bölümde Afganistan ve Irak gibi köklü tasavvufi geleneklere bağlı ülkelerde tasavvufun gücüne ve entellektüel potansiyeline dikkat çekilmiştir ve “Sufizmi güçlendir. Sufi geleneğin, tarihlerinin parçası olduğuna inandır. Sufi öğretileri müfredatlara sok.” denilmiştir. (7)
Yine CIA’ye bağlı kuruluş "RAND Corporation"un 2007 tarihinde Angel Rabasa, Cheryl Benard, Lowell H. Schwartz ve Peter Sickle adlı araştırmacılara hazırlattığı “Ilımlı Müslüman Ağları İnşası” (Building Moderate Muslim Networks) başlıklı raporda da “sufiler” (tasavvuf ehli gruplar) ABD çıkarları için işbirliğine açık “Potansiyel Ortaklar” olarak nitelendirilmiştir. (8)
Sözkonusu raporlarda yer alan tasavvufla ve tasavvufçu gruplarla ilgili ABD yönetimlerine yapılan tavsiyeler, İslam dünyasında pratikte nasıl ve ne kadar uygulamaya konulmuştur? Araştırmacı Yazar Dr. Hayati Bice’nin araştırmasında bu soruya cevap olabilecek bazı örnekler buluyoruz.

SİSTEME DİRENİŞİ TASAVVUFLA KIRMAK İÇİN PROGRAMLAR
Dr. Hayati Bice, “Global Planlarda Tasavvuf” başlıklı araştırmasında (9), İslam dünyasına yönelik sömürgeci stratejilerinde, ülkelerde Müslüman kitlelerin kontrol edebilmesi için, sufi grupların tasavvuf hareketlerinin, nasıl kullanılmağa çalışıldığını şöyle anlatıyor:
CNNTurk.com web sitesinde “Radikallerle mücadele için tasavvuf telkini” başlıklı ilginç bir haber yayınlandı. (10) “Cezayir'de radikal direnişçilerle mücadele için, hükümet tarafından tasavvuf düşüncesinin telkin edileceği”ni bildiren 8 Temmuz 2009 tarihli bu ‘ilginç’ haber şu şekilde devam ediyordu: “Polis baskınları, gözaltılar ve silahlı çatışmaların fayda vermediğini gören Cezayir hükümeti, radikal direnişçilere sufi yaklaşımı benimsetmeye çalışıyor. Cezayir Diyanet İşleri Bakanlığı' tarafından tasavvuf anlayışını kitlelere anlatmak üzere bir televizyon ve radyo kanalı kurulduğu belirtildi.
“İslamabad aşırılara panzehir olarak tasavvufu görüyor” başlıklı bir diğer haber ise, konunun Pakistan (ve oradan hareket ile Afganistan) ile ilgili yönünü yansıtıyordu. Pakistan hükümetinin resmi açıklamasına göre yedi üyeden oluşan “Tasavvufi Danışma Kurulu” (Sufi Advisory Council) kurulmuş ve ilk toplantısını 9 Haziran 2009 günü Pakistan Din İşleri Bakanlığı’nda yapmıştı. Bu kurulun kuruluş hedefi de Cezayir’deki gelişmeye benzer şekilde ülkede tasavvufun yayılması ile aşırılık ve fanatizme karşı mücadele olarak belirlenmişti. “Tasavvufi Danışma Kurulu”nun tasavvufun mükemmelliğini tanıtmak için önder pozisyonundaki aydınları çaba sarfetmeğe davet etmesi de düşünülmekteydi. (11)
“Tasavvufi Danışma Kurulu”nun Pakistan’daki faaliyet hakkında yapılan “Devlet Destekli Tasavvuf” ABD think-tankları Pakistan’da İslam'a devlet sponsorluğu için neden bastırıyor?” başlıklı ve ABD’de yaşayan –muhtemelen Pakistan kökenli- bir hukukçu olan Ali Eteraz imzalı yoruma göre, konunun oldukça derin kökleri vardı. “Tasavvufi Danışma Kurulu” öncülü olan ve General Müşerref döneminde “Milli Sufi Konseyi” adı ile bilinen teşekkülün bölgede artan Taliban etkisine karşı daha aktif hale getirilmesi maksadıyla yeniden organize ediliyordu. (12)

SONUÇ
Kısacası ABD sömürgeciliği, İslam dünyasına karşı savaşında Müslümanları etkileyen dinamiklerden tasavvufu Müslümanlara karşı kullanmağa çalışıyor. Tasavvuf gruplarını ve tarikatları kontrol altına alarak bu topluluklarla Müslüman kitlelerin Amerika’nın iradesine ve stratejisine tabi hale gelmesini hedefliyor.

İslami cemaatlerden ve tarikatlardan bu tuzağa düşmeyen topluluklar elbette vardır. Ama sömürgeci stratejilerinin oyununa gelen cemaatlerin de maalesef bulunduğunu itiraf etmeliyiz.

Cenabı Mevla gafletten uyandırsın ve basiret versin, diye dua etmekten başka onlara nasıl yardımcı olabiliriz?

Bu vesileyle bayramınızı tebrik ediyorum. Cenabı Mevla Milletimize ve tüm İslam alemine hayırlara vesile eylesin.
Sevgiler, saygılar…

Herden1950@hotmail.com
___________________
Cengiz Özakıncı, Türkiye’nin Siyasi İntiharı Yeni Osmanlı Tuzağı, Otopsi,
2 Cengiz Özakıncı, United States Of İrtica 1945-1999 Soğuk Savaş Dönemi’nden Yeni Dünya Düzeni’ne Türkiye’de İrtica ve Emperyalizm, otopsi, 4. Basım, s: 145-146, Aldığı kaynak: Haluk Geray, “Yeni Dünya Senaryoları Ve Türkiye”, Cumhuriyet Gazetesi, 20.2.195)
3 Röportaj: Devrim Sevimay, Vatan Gazetesi, 1 Kasım 2004
4 Mustafa Yıldırın, Sivil Örümcek Ağında, s: 373, A.K.: “Endowing the Right-wing Academic Agenda” Sara Diamond, caq, 38, s. 46-47
5 Yeni Şafak Gazetesi, 26.10.2003
6 http://arsiv.zaman.com.tr/2002/10/20/ya ... taslan.htm
7 Civil Democratic İslam: Partners, resources, and strategies , Cheryl Benard, RAND Corp; http://www.rand.org/pubs/monograph_repo ... MR1716.pdf
8 Building Moderate Muslim Networks, RAND Corp.; http://www.rand.org/pubs/monographs/2007/RAND_MG574.pdf
9 Dr. Hayati Bice, “Global Planlarda Tasavvuf”, http://www.haber10.com/makale/16375
10 “Radikallerle mücadele için tasavvuf telkini” ; ;http://www.cnnturk.com/2009/dunya/07/08/radikallerle.mucadele.icin.tasavvuf.telkini/534142.0/
11 Islamabad sees sufism as extremist antidote; http://www.presstv.ir/classic/detail.aspx?id=97382§ionid=351020401
12 State-Sponsored Sufism , Ali Eteraz; http://www.foreignpolicy.com/story/cms. ... ry_id=4993


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Dr. Hayati Bice: Global Planlarda Tasavvuf
MesajGönderilme zamanı: 28.01.10, 01:48 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 20.01.09, 10:20
Mesajlar: 239
Ilımlı Müslümanlar için Yol Haritası!..

İbrahim Karagül


Yeni Şafak
10 Nisan 2007

Savaşların, işgallerin, saldırı tehditlerinin dışında Müslüman dünyayı dönüştürme stratejisi üzerine yürütülen çalışmaları nedense hep gözardı ederiz. Özgürlük, demokrasi ve refah sloganlarıyla örtülen, terör, aşırılık ve otoriter rejimleri hedefler olarak gösteren bu çalışmaların güvenlik stratejileri ve yeni sömürgecilik dalgasıyla bağlantısından ise hiç söz etmeyiz. Bir yandan otoriter rejimler desteklenip demokrasi girişimleri sabote edilirken nasıl olur da aynı sloganlarda derin ve uzun vadeli dönüştürme stratejileri uygulanır, ne amaçlanır, bölgesel istila girişimleriyle bu çalışmalar arasında ne tür bağlantılar vardır, Türkiye'de nedense kimse merak etmez.

Ilımlı İslam tezleri işlenirken bu paketin dışındaki herkesin nasıl olup da terör safına itildiğini kimse sorgulamaz. Bütün bunların “medeniyet içi çatışma” tezinin unsurları olup olmadığı, demokrasi paketlerinin neden güvenlik eksenli olduğunu da..

11 Eylül sonrasının toz dumanı arasında, bu büyük dönüşüm sürecini dikkatle izleyip buradan yansıtmaya çalıştım. 2003 yılında hazırlanan “Civil Democratic Islam: Partners, Resources and Strategies” başlıklı çalışma, içeriği itibariyle Müslüman coğrafyada derin bir bölünmeyi, yırtılmayı hatta iç savaşı amaçlıyordu. Etnik çatışmalara, mezhep savaşlarına yol açacak plan, ne yazık ki, Müslüman entelektüeller, akademisyenler, kanaat önderleri, İslami cemaatler ve sivil toplum örgütleri üzerine temellendirildi. Bir köklü devrim harekatı olarak tanımlandı. Bir yıl sonra “U.S. Strategy in the Muslim World After 9/11” başlıklı yeni bir çalışma yayınlandı. 567 sayfalık çalışma, bir öncekinin devamıydı ve açık cepheleri, yaşadığımız coğrafyada oluşturulacak kamplaşmaları içeriyordu. Her iki çalışmada Müslümanlar şu kategorilere ayrılıyor:

Şii-Sünni bölünmesi: Müslümanların büyük çoğunluğunun Sünni olduğu, Şiilerin dünya Müslümanlarının yüzde 15'ini teşkil ettiği belirtildikten sonra ABD'ye Şiilerle işbirliğine gitme önerisi yapılıyor.

Arap-Arap olmayan bölünmesi: İslam dünyası Arap ve Arap olmayan olarak ikiye bölünüyor. İslam'ın ağırlık merkezi Arap olmayan ülkelere kaydırılması ve ABD'nin, bu bölgelere yönelmesi isteniyor.

Ilımlı Müslümanlar Enternasyonali: Liberal ve ılımlı Müslümanlar arasındaki dayanışmanın güçlendirilmesi amacıyla bir “Uluslararası Mekanizma”, olarak “Ilımlı Müslümanlar Enternasyonali” oluşturulması isteniyor.

Radikal birlikteliklerin dağıtılması: Bu çevrelerin birbiriyle bağlantılarının zayıflatılıp yok edilmesi, destek bağlantılarının kesilmesi, zayıflatılıp ılımlıları öne çıkarmak için kritik bölgelerde merkezler açılması isteniyor.

Medrese ve cami reformu: Dini eğitim veren yerlerin denetimi için “Yüksek Eğitim Akreditasyon Merkezleri”nin kurulması, cami ve medrese reformunun hükümetler ve ılımlı gruplar üzerinden yürütülmesi isteniyor.

“Sivil İslam”ın desteklenmesi: Ilımlılığı ve modernliği savunan Müslüman STK'lar, Müslüman dünyaya yönelik ABD politikalarının temel bileşenidir. Dolayısıyla sekuler ve ılımlı çevrelerin güçlendirilmesi, diğerlerinin para kaynaklarının kesilmesi gerekiyor.

Kültürel istihbarat: ABD, Müslüman ülkelerde bugüne kadar yürüttüğü istihbarat, psikolojik operasyonlar ve sivil çalışmaların yanı sıra bölge ve dil uzmanları üzerinden kültürel istihbarat alanında da çalışmalarını yoğunlaştırmalı.

Medeniyet içi çatışmanın izlerini taşıyan bu çalışmalardan sonra bu yıl Mart ayında 217 sayfalık bir açık savaş stratejisi daha geliştirildi. Öncekilerin devamı. Soğuk Savaş dönemini örnek alarak Müslümanların nasıl altedileceği, nasıl birbiriyle savaştırılacağı zikrediliyor. “Building Moderate Muslim Network” (Ilımlı Müslümanlar Ağı Oluşturmak) başlıklı rapor, “İslam tehdidi”nin Batı için yine Müslümanlar tarafından yok edilmesini amaçlıyor. Yani yukarıdaki kategorilere göre bir iç çatışma senaryosu. Kendi ifadesiyle bir Yol Haritası. Aynı kurumlar, aynı kişiler tarafından, aynı hedefler için…

Bu çalışmanın ABD güvenliği ve çıkarları için ne anlam ifade ettiğini de içeren ve Müslümanlara karşı “Soğuk Savaş” ilan eden raporda Ilımlılar İttifakı için ne yapılması gerektiği, kimlerle işbirliği yapılacağı sıralanıyor. 2005 yılında yazdığım “Ilımlı Müslümanlar Enternasyoneli” için bakın kimlerle işbirliği yapılacak?

1- Liberal ve laik bilim adamları ve aydınlar. 2- Genç ılımlı akademisyenler. 3- Kanaat önderleri. 4- Kadın hareketi öncüleri. 5- Ilımlı gazeteciler ve yazarlar.

2- Neler yapılacak? 1- İşbirliği yapılacak isimler, gruplar, kuruluşlar, STK'ların eğitilmesi. 2- Medyanın bu faaliyetlerin duyurulmasında etkin olarak kullanımı. 3- Bu çevreler için siyasi ajanda oluşturulması. Oluşturulacak çekirdek kadro üzerinden, Kurtuba gibi, İslam'ın sembol şehirlerinde, toplantılar düzenlemek. Washington gibi merkezlerde toplantılar düzenlemek, ılımlı Müslümanları eğitmek, ziyaretler planlamak…

Silahlar ve fikirler savaşı birbirini tamamlıyor.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Dr. Hayati Bice: Global Planlarda Tasavvuf
MesajGönderilme zamanı: 04.07.10, 21:07 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.01.10, 21:01
Mesajlar: 488
Alıntı:
(RAND raporu-2007) guncel ve çok önemli oldugu halde bazı saf müslümanların bu girift ilişkilerden tamamen habersiz olmaları maalesef...


Building Moderate Muslim Networks, RAND Corp.;

http://www.rand.org/pubs/monographs/2007/RAND_MG574.pdf


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 14 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye