Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 5 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Hz. Celaleddin:Bu hoş koku, Yusuf'un gömleğinin kokusu..."
MesajGönderilme zamanı: 28.04.10, 12:36 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
Bu hoş koku, Yusuf'un gömleğinin kokusudur, yahut da Mustafa(s.a.v.)'in hırkasının kokusudur.

Müstef'ilün, Müstefilün, Müstef'ilün, Müıtef'ilün
(c.1, 12)

• Ey bahçeleri güldüren, çimenleri gebe bırakan aşıkların ilkbaharı, bizim sevgilimizden haberin var mı?

• Ey aşıkların feryadına koşan hoş kokulu rüzgar. Ey candan da mekandan da temiz olan aziz varlık, sen neredeydin? Nerede kaldın, seni göreceğimiz geldi?

• Ey Rum diyannın da, Habeş diyarının da fitnesi olan rüzgar, şaşırdım kaldım, bu pek hoş, bu pek güzel koku, ya Yüsufun gömleğinin kokusudur, yahut da Mustafa (s.a.v.)'in hırkasının kokusudur.

• Ey doğruluk ırmağı, sen bizim sevgilimizin arkından akıyorsun, sen getirdiğin hoş kokularia gönüllerin Tur-ı Sîna'sı oluyor, canlara can katıyorsun..

• Ey sözü, konuşması, bütün davranışları, halleri hoş olan sevgili! Ey "ay"ların, "yıl"ların kendine kul oldukları güzel, senin "ay"ın da hoş, "yıl"ın da hoş.

Dîvân-ı Kebir'den Seçmeler
Çev. Şefik CAN


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bu hoş koku, Yüsuf'un gömleğinin kokusudur,
MesajGönderilme zamanı: 28.04.10, 12:42 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
Bu gömlek ya da hırka,nasıl bir hırkadır acep.
Yusufun kurtların parçalayamadığı, kan bulaştırılmış gömleği,
Kuyuda cebrailin hz. yusufa giydirdiği,
hz. yakubun kokusunu aldığı,
Hz. İbrahime ateşe atıldığında giydirilen,
Hz.Muhammedin veysel karaniye gönderdiği,
kaside i bürde şairine verdiği,
...
birde ayet var "en hayırlı libas takva libasıdır" diye.Bu gömlek, hırka, bu batıni takva libasının şehadet alemindeki zahir karşılığımıdır acep.


bu hırka nice hırka,bu koku nice kokudur ey erenler.Nasıl giyilir,nasıl rayihası duyulur,bilenler deyiversin hele.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bu hoş koku, Yüsuf'un gömleğinin kokusudur,
MesajGönderilme zamanı: 28.04.10, 15:30 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
Alıntı:
"Ey doğruluk ırmağı, sen bizim sevgilimizin arkından akıyorsun, sen getirdığın hoş kokularia gönüllerin Tur-ı Sîna'sı oluyor, canlara can katıyorsun.."


Bu beytinde şerhini isterük. :)
Rable mülakatın mekanı turi sina ile Şems k.s özdeşleştirilmiş.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bu hoş koku, Yüsuf'un gömleğinin kokusudur,
MesajGönderilme zamanı: 28.04.10, 15:35 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
hocam önce siz şerh edin sonra biz de bir şeyler deriz inşallah.. :)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Bu hoş koku, Yüsuf'un gömleğinin kokusudur,
MesajGönderilme zamanı: 01.05.10, 19:25 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
Soruya cevap bu gün Ömer Dağıstani k.s. den geldi.Allah makamını ali eylesin.
:)
HIRKA NEDİR?

SORU :

Sûfiyye ricâlinden bazılarının âdetleri üzere müridlerine hırka giydirmeleri, onlardan söz alarak kendilerine
zikir telkin etmeleri, edep ve tarikatın gereklerini öğretmeleri şer'-i şerife uygun bir hareket midir?

CEVAP :

Meşrû ve oldukça güzel karşılanan bir davranıştır.

Zira bir kimsenin, giyim-kuşam veya diğer güzel

yönleriyle kendisini iyi ve sâlih kimselere benzetmeye

çalışması müstehap olduğu gibi, kendisine şeyhi

tarafından giydirilen hırkayı gören mürid, şeyhinin

hal-Tavır ve hareketlerini hatırlayarak, ona karşı duyduğu

sevgi hissi ve muhabbet rabıtası artar, böylelikle

müridin kazanacağı feyz çoğalır.

SORU :

Sûfîler arasında âdet olan; şeyhlerin giydikleri hırka ve kaftan, kendilerine ve tarikatlarına has özel
şekliyle ucunu sarkıtarak bağlamakta oldukları sarık ve imâme gibi kisveleri müridlerine giydirerek onlardan
söz almaları, zikir telkin etmeleri ve onları terbiye etmek maksadıyla tarikat telkininde bulunmaları gibi konularda yeteri kadar sağlam deliller var mıdır? Mezkûr husûsları ele alan ve genişçe îzâh eden şey nedir?

CEVAP:

Bir kimsenin sâlih ve salim kimseleri benimseyerek

onların kıyâfetine bürünmesi ve onlar gibi giyinip-

kuşanmaya çalışması oldukça güzel karşılanan ve

istenen bir husûstur. Sevenlerin sevdiklerine benzedikleri

ve onların karakterini kazandıkları bilinen bir

gerçektir.

Zamanımızdaki müridlerin hırka giymelerinin genellikle

teberrük için olduğu dikkatten uzak tutulmamalıdır.

Yani müridin kendisinden hırka giydiği şeyhine

karşı duyduğu inanç ve i'timad ile beslediği

hüsn-i zan ve iyi niyetin kazandıracağı güzel hasletler

dolayısıyladır. Giydiği hırka ile şeyhinin davranışlarına

benzemeye, onun hal, tavır ve hareketlerini benimsemeye

çalışmak içindir. İlmin genellikle taklîd ile

başlayan bilgilerle öğrenildiği, hele üstün duygular

beslediğimiz ve benimsediğimiz kişilerin karakter yapılarının

taklid ile kazanıldığı unutulmamalıdır. Mürid

tarafından giyilen hırka veya sarılan sarık ve kuşak

ile, müridin dikkati mürşidine yönelir, onun davranışlarını

devamlı hatırında tutar ki, O'nun hayır

duaları, Allah'a yakın olduğu vakitler, kendisinde de

tecelli etsin. Bunun böyle olması için şeyh, çevresinde

saygı gören, hürmet edilen ve insanlar arasında sözü

sohbeti müessir bir kimse olmalıdır. Mürid ise, dünyâdaki

maddi ve ma'nevî durumunu düzeltmek ve mürşidinin

himâyesine sığınmak için, onun kisvesine bürünür

ve onun gibi olmaya, onun gibi giyinmeye ve

onun gibi ibâdet etmeye çalışır ki, şeyhinin ma'nevi

terakkisine yaklaşabilsin. Sûfiyye ricâlinden bazıları,

konu ile ilgili Hz. Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellem'den

gelen şu rivayetleri naklederler:

HIRKA NEDİR

«Bir kavme benzeyen, onları taklid eden ve benimseyen

kimse onlardandır.»

«Kişi kıyamet günü sevdikleriyle birlikte haşrolunacaktır.

»

«Bir topluluğu seven ve benimseyen kimseyi Cenâb-

ı Hakk onlardan sayar.»

Kötü ve ahlâksızlar gibi giyinip-kuşanmak ve onlara

benzemeye çalışmak nasıl çirkin bir şey ise, iyi ve

sâlih kimseler gibi giyinmek ve onları taklid ederek

benimsemeye çalışmak da o kadar güzel, faydalı, müessir

ve istenilen bir husûstur.

Hırka giymenin aslı ve esasi; tasavvufun ideal

hedef olarak seçtiği mâ-sivâdan, hevâ ve hevesten,

nefsin aldatıcı tuzaklarından kurtulmayı gerçekleştirmek,

şeyh ile mürîd arasındaki ma'nevi ilgi. irtibat

ve alâkayı te'min etmek, müridin nefsi üzerinde mürşidin

murâkabe, muhâkeme ve ma'nevi denetimini tesis

etmek içindir. (Fetâvâ-yı Halîlî)

Ebû Hüreyre radıyallahü anh'den şöyle dediği rivâyet

edilmiştir:

«Yâ Rasûlâllah! ben sizden oldukça çok hadîs duyuyor

fakat çok çabuk unutuyorum» dedim. Hz. Peygamber

sallâllahü aleyhi ve sellem de bana: «Kaftanını

yere yay» buyurdu. Ben de yaydım. Sonra Rasûlüllah

elini kaftanımın üzerinde gezdirdi ve «Onu al giyin

» buyurdu. Ben de giyindim. Artık hiçbir şeyi unutmadım.

» (Sahîh-i Buhârî, Kitâbü'l-ılm)


Hırka Giyme ve Giydirmenin Sünnette Yeri

SORU :

Yukarıda anlatılagelen hırka, giymek ve giydirmek konusunda, sahâbe zamânında seri bir delil var mıdır?

CEVAP:

Vardır. Nitekim Mi'rac gecesinde, Hz. Peygamber

sallâllahü aleyhi ve sellem Efendimiz'e Cebrail tarafından

bir hırka giydirildi. O da aynı hırkayı hulefâ-i

râşidin'e giydirdi. Ayrıca Kâ'b İbni Züheyr radıyallahü

anh Bânet Suâd kasidesini Hz. Peygamber sallâllahü

aleyhi ve sellem'in huzurunda okuduğu esnada:

«Muhakkak Allah'ın Rasûlü, Cenâb-ı Hakk'ın, kınından

sıyrılmış pırıl pırıl parlayan ve parıltısıyla insanlığı

aydınlatan bir kılıcıdır» mısra'ına gelince, hemen

arkasındaki hırkayı çıkanp Kâ'b İbni Züheyr'e

giydirmiştir.

Hırka giyilmesi konusunda Cenâb-ı Peygamber

sallâllahü aleyhi ve sellem Efendimiz'den şöyle bir rivâyet

nakledilmektedir. Rasûlüllah sallâllahü aleyhi

ve sellem şöyle buyurmuştur:

«İsrâ (mi'rac) gecesi, Cebrail aleyhisselâm beni

aldı ve nûrdan bir kubbenin içerisine götürdü. Orada

bulunan kilitli bir sandığı açarak içerisinden fakr

sâhiplerinin giyimine has bir hırka
çıkardı ve bana

giydirdi. Rasûlüllah sallâllahü aleyhi ve sellem o günkü

giydiği hırkayı bilâhare Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer,

Hz. Osman, Hz. Ali ve Enes İbni Mâlik radıyallahü

anhüm'a giydirdi.»
Bu hırka giydirilme hâdisesinden itibâren, sûfiy-


ye ricâli de, Rasûlüllah sallâllahü aleyhi ve sellem'in

zaman-ı sa'âdetlerinden beri hırka giymeye devam etmişler,

müridlerine giydirilmesine de ayrı bir önem

vermişlerdir. Bu durum muhâfaza edilerek günümüze

kadar gelmiştir.

Çünkü, halife, vekil, mürid veya öğrenci, hırkayı

kokladığı zaman, kendisini Allah yoluna götüren şeyhini

bulur ve hatırlar. Hırkayı görerek Allah'ın ni'-

metleri aklına gelir. Böylece ma'nevi ahvâli elde etme

arzûsu kendinde iştiyak hâline dönüşür. Bu husûsta

ciddî ve coşkulu bir gayrete girişir. Yüce makamlara

erişmeye çalışır.

Hırka giyme mes'elesi şeyh ile mürid arasında

ma'nevî bir irtibat kurmak, şeyhin mürid üzerindeki

murâkabe, denetim ve hakemliğini te'min etmek içindir.

» (Fetâvâ-yı Halîlî)

Merhûm müellif Ömer Zıyâüddin-i Dağıstâni kaddesallahü

sirrahu verilen bu bilgi ve aktarılan rivâyetlerden

sonra hırka giyme ve giydirme mes'elesi ile

ilgili başkaca bir delile lüzûm yoktur, çünkü bu rivâyetler

tevatür derecesine varmıştır diyor. Nitekim

Kâ'b İbni Züheyr radıyallahü anh, zamanının en değerli

şâir ve edîblerindendi. O küfr içinde bulunduğu

dönemlerde «kasideler yazıyor ve onlarla Hz. Peygamber

sallâllahü aleyhi ve sellem ve ashâbını hicvediyor,

küçük gösterme şe gözden düşürmeye çalışıyordu.

Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm bunu duyunca;

«Kâ'b'ın kanının helâl olduğunu ve nerede bulunursa

öldürülmesini» emretti. Bu emrin verildiği toplulukta

Kâ'b'ın müslüman olan kardeşi de bulunmakta idi.

O, küfr içinde bulunan kardeşi Kâ'b İbni Züheyr'e

şöyle bir mektup yazdı:

«Senin için Rasûlüllah sallâllahü aleyhi ve sellem'in

yüce huzûruna ve müşfik kapısına sığınmaktan

başka çâre yoktur. Buraya iman etmiş ve müslüman

olmuş olarak gelirsen ne âlâ, aksi halde Rasûlüllah'ın

ashâbı tarafından kuduz köpekler gibi öldürüleceksin.

Onlar Hz. Peygamber sallâllahü aleyhi ve sellem'-

in rızasını kazanabilmek için bu görevi kendilerine

büyük bir ni'met biliyor ve onu yerine getirebilmek

için can atıyorlar.»

Bu mektup Kâ'b İbni Züheyr'e ulaşınca, Kâ'b İbni

Züheyr Rasûlüllah'a sığındı ve teslim oldu. Rasûlüllah'ın

da bulunduğu bir sırada Mescid-i Nebevi'ye

girdi. Ashâb-ı kirâm, Efendimizin çevresinde bulunmakta

idi. Efendimiz: «Sen kimsin?» diye sordu. O

da: kelime-i şehâdet getirdikten sonra kendisini: «Ben

Kâ'b İbni Züheyr'im» diye tanıttı. Bunun üzerine Hz.

Ali kerremallahü vechehu: «Rasûlüllah âmir olduğu

halde O'na me'mûr diye hitâp eden sen değil misin?»

dedi. O da: «Ben. me'mûr değil me'mûn, güvenilen ve

inanılan bir kimsedir» dedim» dedi. Mescid içinde bir

yere oturdu ve meşhûr Bânet Su'âd kasidesini okumaya

başladı.

Bazı beyitler okunurken Rasûlüllah sallâllahü

aleyhi ve sellem hırkasını çıkarıp, Kâ'b'ın sırtına koydu

ve giydirdi. Hırkayı kendisine hediyye etti. Kâ'b

İbni Züheyr vefat edince, Hz. Mu'âviye bu hırkayı mirasçılarından

1000 dinar ya da daha fazlaya satın aldı

ve devlet hazînesine bıraktı. Rasûlüllah'ın Kâ'b'a

hediyye ettiği bu hırka, hâlen İstanbul'da Sultan Fâtih

Câmii yakınlarındaki Hırka-i Şerif Câmii'nde bulunmaktadır.

Ayrıca Rasûlüllah'ın kendisine ait olan

ve bizzat çıkardığı bir hırka da Ayasofya yakınların-

daki Topkapı Sarayı'nda Hırka-i Sa'âdet Dâiresi'nde

bulunmaktadır.

Nakledilen bu rivayetlerden güzel ses ve nağmelerle

camilerde kaside okumanın, karşılıklı hediyelesme

ve bağış yapmanın câiz olduğunu düşündüm.

SORU :

Hırka giymek erkekler için meşrû olduğu gibi kadınlar için de caiz midir? Bununla ilgili asr-ı sa'âdette vukû bulmuş bir misâl var mıdır?

CEVAP :

Meşrû ve vâkidir. Nitekim Nebiyy-i Ekrem Efendimiz

sallâllahü aleyhi ve sellem Ümmü Hâlide radıyallahü

anhâ'ya bir hırka giydirmiş ve hediyye etmiştir.

Bu konuda netice olarak şunları söyleyebiliriz :

Erkek ve kadınların kâmil bir şeyhe intisâb etmeleri,

belirli ma'nevî bir seviyeye erdikten sonra

mürşidleri elinden hırka giymeleri, sûfiyye ricâli arasında

âdet olduğu gibi, onların şeyhlerinin hüküm ve

tasarruflarına teslim ve tefvîz-i umûr etmelerinin, dolayısıyla

da Allahü Te'âlâ'nın ve Rasûlüllah'ın hükmü

altına girmelerinin bir alâmeti, ayrıca. Rasûlüllah sallâllahü

aleyhi ve sellem'e bi'at edip söz verme medâsiminin

sünnet-i seniyye olarak ihyâsı ve devam ettirilmesidir.

Nitekim Nebiyy-i Ekrem Efendimiz: Ümmü

Hâlide radıyallahü anhâ'ya kendi mübarek elleriyle

dört köşeli ve desenli bir hırka hediyye etmiş

«Bunu sırtına giy ve eskit» diye iki def'a tekrar ettikten

sonra «Bu hırka senâ ve övgü alâmetidir» buyurmuştur.

(Rûhü'l-beyân) Geniş bilgi için bkz. Yakup

ÇİÇEK, Hariri-zâde Mehmet Kemâleddin Hayatı,

eserleri ve Tibyânü vesâili'l-hakâyık fi beyâni selâsi-

li't-tarâik, muhtevâsı ve kaynakları, 88-93; Hariri-zâde,

Tibyân, I, 7 b - 9 a

Evliyaullah'a Ait Eşyaya Hürmet

SORU :

Peygamberlerle velîlerin kendilerine has bir kisve olarak seçtikleri hırka, pabuç, tâc ve kavuk gibi eşyâlara, giyeni düşünerek ve sâhibine saygı ve hürmet hissi besleyerek ziyâret etmek, teberrüken ve teyemmünen ta'zîm etmek şer'an câiz midir?

CEVAP:

İbâdet ve kulluk niyyetiyle olmaksızın, feyz ve bereket

almak gâyesiyle yapılan ziyâretler câiz ve güzel

bir davranıştır. Zira yapılan bu ziyâret ve gösterilen

bu hürmet, hissiz, duygusuz ve cansız olan eşyaya

değil, onların şahsında giyenlere yöneliktir. Ancak

gerek giyene, gerekse giyilen eşyaya, ibâdet ve

kulluk kasdıyla yapılan ziyâret ve hürmet hem küfür,

hem de büyük bir hatâdır. Halbuki bu tür ziyâret ve

hürmetten maksad, bereket, himmet, feyz ve şefâ'at

ummaktan başka bir şey değildir. Ayrıca peygamberlerin

ve velilerin elbiselerinden kerâmetlerin zuhûr

ettiği dikkatten uzak tutulmamalıdır. Nitekim Ca'-

fer el-Hâlidî: «Başıma geçirdiğim derviş başlığı ile ormanlarda

bana yırtıcı ve yabanî aslanlar tevâzû gösterdi.

Bana itâ'at etti» diyerek buna işâret etmiştir.

Hz. Yûsuf'un kanlı gömleği, Hz. Ya'kub aleyhisselâmın

gözlerine sürüldüğü zaman âmâ olan gözleri aniden

açılmıştır.

Ca'fer el-Hâlidi'den nakledilen bu hâdise bir başka

şekilde şöyle anlatılmaktadır:


«Bir gün şeyhlerden birinin huzûruna girdim. Bana

bir başlık hediyye etti ve onu giydim. Sonra o bölgeden

uzaklaştım. Yolum ormanlık ve ağaçlık bir yerden

geçerken yırtıcı hayvanlarla karşılaştım. Onlar

bana yaklaşıyor ve itâ'at gösterisinde bulunuyorlardı.

Hayretler içinde kaldım. Başlığı çıkardım. Bir de

ne göreyim. Onlar aynı davranışlarını başlığa yapıyor

ve bereketinden istifâde etmeye çalışıyordu. Dervişlerin

elbiseleri, en güzel ve en temiz giyim-kuşam, en

şerefli kisve, sevab ve ecir yönünden de Allah indinde

en makbûl olanıdır. Başa konulmaya değer olan

taç o taç, giyildiğinde her türlü belâyı defetmek için

gerekli olan başlık yine o başlıktır. Bu sebeple sûfi

ve dervişler, taç, hırka ve benzeri kıyafetleri giydirecekleri

kimselerde bazı şartların bulunmasını istemiş,

şeyhlerimiz de halifelerine ve ma'nevi mirasçılarına

bunları intikal ettirerek günümüze kadar gelmesini

te'min etmişlerdir. (Fetâvâ-yı Halîlî)

Hırka Giymenin Tarihçesi

SORU :

Hırka giydirme hâdisesinin mevcûdiyeti diğer peygamberler döneminde de var mıydı? Böyle bir rivâyet ve delil mevcût mudur?

CEVAP:

Evet, mevcuttur.

Enes İbni Mâlik radıyallahü anh'den rivâyet edildiğine

göre; Rasûlüllah sallâllahü aleyhi ve sellem :

«Şimdi benim şu gömleğimi götürün. Babamın yüzüne

sürün de gözü açılsın. Ve bütün ailenizle birlikte

gelin» (Yûsuf (12), 93) âyet-i kerimesi hakkında konuşurken

şöyle buyurmuştur:

Zâlim Nemrût, İbrahim aleyhisselâm'ı ateşe attığı

zaman. Cenâb-ı Hakk cennetten bir gömlek ve sandalye

ile Cebrail aleyhisselâm'ı O'na gönderdi. Hz.

Cebrail gömleği İbrahim'e giydirdi ve sandalye üzerine

oturttu. Kendisi de O'nunla beraber oturdu ve konuşmaya

başladılar. İbrahim aleyhisselâm bu gömleği

İshâk'a, o, Ya'kub'a, Ya'kub da Yûsuf aleyhisselâm'a

giydirdi. Hz. Yûsuf bu gömleği çürüme ve benzeri

tehlikelerden korumak için bir sandığın içine koydu

ve kilitledi. Bilâhare kardeşleri onu götürüp kuyuya

atarken üzerinde bulunan kanlı gömlek bu gömlekti.

Üzerinde cennet kokusu bulunduğu için. ona

dokunan ve onu koklayan her hasta ve her dertli devâ

buluyor, şifâya kavuşuyordu.

Te'vilât-ı Necmiyye'de buna işâret edilerek şöyle

denmektedir: Yûsuf alevhisselâmm sırtındaki gömlek.

Cenâb-ı Hakk'ın peygamberlerine giydirdiği cennet

elbiselerinden bir elbisedir. Bu kisveler O'nun cemâl

nûrunu taşımakta idi. Hz. Ya'kub aleyhisselâm onu

koklayarak yüzüne-gözüne sürdüğü zaman, âmâ olan

gözleri aniden açılıvermiştir.

Bu esrardan dolayı sâlih kimselerin kisvelerinin

de kendine has te'sirinin var olabileceğini düşünmüşler

ve müridlerine hırkalarını giydirmişler ki, onların

gönül dünyâsına ârız olan ma'nevi körlük giderilebilsin.

Gönüller, içerisine dolan dünyâ sevgisi ve dünyevi

şeylerle aşırı ilgiden körelir.

Bâzı hadis hâfızları: Hz. Âli kerremallahü vechenin

Hasan-ı Basri rahmetullah ileyhi'ye hırka giydir

diği şeklindeki rivâyeti imkânsız addederler. Hadis

imamları, Hasan-ı Basri'nin Hz. Ali kerremallahü vec-

he'den değil hırka giymek, Ondan hadis bile işitmediğini

ileri sürmüşlerdir.

İsmail Hakkı Bursevi Hazretleri: «Hırka giyme ve

giydirme mes'elesi, mezkûr hâdiselerden dolayı sûfiyye

ricâli arasında bir âdet olmuştur. Hem kendileri teberrüken

hırka giymiş, hem de giydirmişlerdir. Hiç

kimsenin böyle bir âdete karşı çıkmaya hakkı yoktur.

Ben Konya'da titiz bir şekilde korunan ve cennet

elbiselerinden olduğu söylenen, bir ucu içi su dolu

tasta bulunan hırkayı ziyâret ettim. Suyu ile yüzümü

yıkadım. Zâhiri ve bâtını hastalıklardan kurtulmak

için o sudan içtim. el-Hamdü lillâh» buyurmaktadır.

(Geniş bilgi için bkz. Ya'kûp ÇİÇEK, Age., 90 -

92; Hariri-zâde, Tibyân, I 9 a - 9 b.)

Hırka Giymenin Niyyeti

SORU :

Hırka giyebilmek için husûsi bir şart ve bununla ilgili yapılması gereken bir niyyet var mıdır?

CEVAP :

Vardır. Hırkayı giyerken, güzel her türlü ahlâka

bürünmek, kendi elbiselerinden soyunurken de bütün

kötü ahlâktan, çirkin âdet ve alışkanlıklardan kurtulmaya

niyyet etmek esastır.

Sûfiyye ricâlinden bazıları hırka giymenin şartlarını

şöyle açıklamaktadır: Yalancılık elbisesini doğrulukla,

hiyânet elbisesini emânetle örtmek ve bu inanç

ve şu'ûr içinde hırka giymek gereklidir. Sonra da lüzumsuz

ve faydasız yere konuşmaktan sakınmak, gözü

haramlara bakmaktan korumak, verâ, hüsn-i zan,

kanaat, tevâzû, cömertlik, namaz, oruç, zikir gibi gü-


zel ahlâk ve ibâdetierle donanmak, bütün mü'minlere

merhamet nazarı ile bakmak, gereksiz yere âvâre -

âvâre çarşı-pazarlarda dolaşmak, cemiyet içerisinde

fazla bulunmak gibi insanı zihnen ve ma'nen meşgul

edici kötü alışkanlıklardan uzaklaşmak ileri sürülen

şartlar arasındadır.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 5 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye