sufiforum.com https://sufiforum.com/ |
|
Mevlânâ Perspektifinden Gençlik Problemleri ve Çözüm Yolları https://sufiforum.com/viewtopic.php?f=156&t=4039 |
2. sayfa (Toplam 4 sayfa) |
Yazar: | dua [ 12.04.10, 16:59 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: Mevlânâ Perspektifinden Gençlik Problemleri ve Çözüm Yolları |
Engelleri aşarak ona kavuşur. Mevlânâ bu durumu susayan bir adamın pınara kavuşması metaforuyla anlatır.59 Mevlâna’ya göre “Silahla bilgisizlik bir kişide toplanırsa, o kişi zulümle dünyayı yakar, bir Firavun kesilir.”60 Bu bakımdan gençleri bilgi ile donatıp neyi niçin yaptığı şuurunu beyinlerine yerleştirerek silahlı çatışmalardan uzak tutmak gerekir. Mevlâna Allah’ın rahmetinin geniş olduğunu belirterek hata yapanların hemen cezalandırılmamasını, af ve kolaylık yolunun tercih edilmesini öğütler. Bunalıma düşen gençleri yalnızlığa itip içine düştükleri bataklıkta bırakmamak gerekir. Gençlik dönemi insanın en fazla bocalayıp yanlış yaptığı bir devredir. Önemli olan bu hataların farkına varıp hatada ısrar etmemek, Allah’a ve topluma karşı işledikleri suçlardan ötürü özür dilemek, tövbe istiğfar edebilmektir. Düştüğü günah çukurlarında ümitsizliğe kapılmadan Allah’ın engin rahmet denizine dalabilmektir. Ancak günaha dalıp edepsizlikleri alışkanlık haline getirerek nasıl olsa Allah’ın rahmeti geniştir, Allah affeder düşüncesiyle azgınlıkları dizginlememezlik etmemelidir. Tövbe kapısı her zaman açık olmakla birlikte bazıları tövbe imkânı bulamaz ve her şeyi kuşatan rahmetten istifade edemez. Mevlâna bu durumu şöyle açıklar: “Fakat tövbe ve istiğfar etmek elde değildir. Tövbe zevki, her sarhoşun mezesi olmaz. Yapılan işlerin çirkinliği, küfür ve inkârın şomluğu insanın gönlüne giden tövbe yolunu kapatır.”61 “Her gönle secde için izin yok, her çalışanın ücreti rahmet değil. Aklını başına al da “Tövbe ederim, Allah’ın lütuf ve keremine sığınırım.” düşüncesine kapılarak nefsin isteklerine uyma, günah işleme.”62 Mevlâna bir ideal için yola çıkan kişinin karşılaştığı zorluklardan şikayet etmeye hakkı olmadığını belirtir. Bu yolda zayıflık göstererek ortalığı velveleye vermek hoş değildir. Erlik ve erdem kolay elde edilmez.63 Başkalarının verdiği sıkıntı ve eziyetlere katlanan insanın Allah’a karşı sorumluluklarını ve mükellefiyetlerini yerine getirmede gevşeklik göstermeye hakkı yoktur. Mevlâna bu durumu şöyle dile getirir: “Huyu hırstan ibaret nekes, mala mülke, dedi-koduya âşık nefis, rahmet definenle iki dünyaya da aldırış etmez oldu. A padişahım, seni ziyarete gelmeyiş, eşekliktendir, eşeksizlikten değil; çünkü haccın, boyuna bedavadır, hem de orada aşılacak yol bile yok. Kendine gel a gönül, zahmet çekmeye gücüm-kuvvetim yok deme; kendi saçma sapanlığından geç; güce-kuvvete lüzum yok. Herkesin zahmetini bol-bol çekiyordun da defineye, hazineye gelince gücüm-kuvvetim yok diyorsun, bu nedir? Nekeslik, aşağılık ancak.”64 Mevlâna’ya göre gençlerin kendilerine yol gösterenleri dinlemeyip başına buyruk hareket etmeleri doğru bir davranış değildir. Gençler bilgili ve erdemli kişilerin tecrübelerinden faydalanmalı, onların tavsiyelerine değer vermelidir. İnsan-ı kâmil gençleri önce kendilerinin farkına vardırır, sonra da topluma kazandırır. Onların daha iyi yetişmelerini sağlamak gayesiyle bazen azarlayıp paylayabilir. Bu bir ziraatçının daha iyi ve bol ürün alabilmek için meyvelerin dallarını budamasına benzer. Bilge kişiler,gençleri eğitip olgunlaştırıp topluma faydalı birer fert haline getirebilmek için çeşitli metotları uygulayarak rehberlik ederler. Mevlâna bu durumu şöyle açıklar: “Neşede, sevişmede, görüşte, oynaşmada her üstün kişinin gönlüne girmek, yetmek, yedilmek farzdır. Başına buyruk gidiş, gidiş değildir; bir gökyüzüne bak; yıldızların hepsi de aramada, yelip yortmada, fakat hepsi de buyruğa râm olmuş.”65 “A gönül, azarlayışı, sarılışı, seni gamlara boğuşu, sevgisine işarettir; azarı bıraktı mı bil ki senden uzaklaştı o.”66 ---------- 59 Mevlâna, Mesnevî, I-II, 1192,1214. 60 Mevlâna, Mesnevî, VI, 4723. 61 Mevlâna, Mesnevî, II, 1643-1644. 62 Mevlâna, Mesnevî, II, 1651-1652. 63 Mevlâna, Dîvân-ı Kebîr, VII, 1720-1725. 64 Mevlâna, Dîvân-ı Kebîr, VII, 1926-1929. |
Yazar: | dua [ 12.04.10, 16:59 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: Mevlânâ Perspektifinden Gençlik Problemleri ve Çözüm Yolları |
Mevlâna her canlının gıdasının farklı olduğunu, bu sebeple her canlıya aynı gıdanın verilemeyeceğini belirtir. Birine faydalı olan, başka birine bir anlam ifade etmeyebilir. Bir kimse yanlış yola saparak zararlı gıdalara meylediyorsa ona öğüt verip doğru gıdalara yönlendirmek gerekir. Hastalık yüzünden toprak yemeyi âdet haline getiren bir kimse asıl gıdasını unuttuğu için toprağı kendine gıda sanmaktadır. İlacın yerine zehiri içen kişiye de hasta olup işin farkında olmadığı için zehir tatlı gelmektedir. Asıl gıdası Allah’ın nurundan gelen ilahî aşk ve ilahî akıl olan insana bu tür gıdaların verilmesi uygun değildir. Manevî hastalığı yüzünden insan asıl gıdasını bırakarak hayvanların gıdasıyla beslenmeye başlamıştır. Kendi yanlışlarını, ayıplarını ve hastalığını idrâk etmekten âciz olan bu kimseler, başkalarının kusur ve kabahatleri ile uğraşarak tatmin olurlar.67 Mevlâna sorumluluk bilincini kaybedip günaha dalan kimseleri ömrün tükenmek üzere olduğunu hatırlatarak güç ve kuvvetleri yerinde iken, ömür kandili henüz sönmeden düşünüp taşınarak davranışlarını düzeltmelerini öğütlemektedir. İnsanın yarın şöyle yapacağım, böyle edeceğim diyerek yarınları tükettiğini belirterek, artık bu bahaneleri bir kenara bırakıp işlediklerinin muhasebesini yapmalarını, tövbe ve istiğfar ederek iyilik ve cömertlikte yarışmalarını tavsiye etmektedir. Nefsin arzu ve isteklerini, şehvetleri terk ederek eski defterleri kapatıp atarak kendilerini yeniden yapılandırmayı öğütlemektedir.68 Mevlâna dünyaya aldanıp şehvet ve hırsın esiri, tamah ve uzun emelin kurbanı olan gençleri, içine düştükleri kötü durumdan kurtarmaya büyük önem verir. Hırsın, şehvet ve arzuların önüne geçebilmek için kanaatkârlığı seçip, olanla iktifa etmeyi bilmek gerekir ki gönül zenginliğine erişilsin. İnsanın başına gelen gam ve kasavet gibi şeylerin çoğu harislik ve küstahlıktan dolayıdır: “Ey oğul! Bağı çöz, azat ol. Ne zamana kadar gümüş, altın esiri olacaksın? Denizi bir testiye dökersen ne alır? Bir günün kısmetini.. Harislerin göz testisi dolmadı. Sedef kanaatkâr olduğundan inciyle doldu.”69 İnsanların içine düştüğü bunalımdan kurtulmak için usul ve âdâb bilen mâhir eğitimcilere, gönül tabiplerine ihtiyaç vardır. Gençler değer ölçülerinin kaybolduğu bir toplumda yetiştikleri için ilaç diye içtiklerinin zehir olduğunu, iyi ve doğru diye yaptıklarının yanlış olduğunu ayırt edemezler. Gençlerin gönlünü öldüren tuzakların, peşinde sürükleyen şehvet ve arzuların zararını iyi bilen bir hekime ihtiyaç vardır. Mevlâna bu durumu şu beyitlerde açıklamaktadır: “Bir kişi eşeğin kuyruğu altına diken kor. Eşek onu oradan çıkarmasını bilmez, boyuna çifte atar. Zıplar, zıpladıkça da diken daha kuvvetli batar. Dikeni çıkarmak için akıllı bir adam lâzım.”70-------------------- 65 Mevlâna, Dîvân-ı Kebîr, VII, 2010-2011. 66 Mevlâna, Dîvân-ı Kebîr, VII, 2092. 67 Mevlâna, Mesnevî, II, 881-886, 1075-1085. 68 Mevlâna, Mesnevî, II, 1260-1275. 69 Mevlâna, Mesnevî, I, 19-21. |
Yazar: | dua [ 12.04.10, 17:00 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: Mevlânâ Perspektifinden Gençlik Problemleri ve Çözüm Yolları |
Mevlâna insanın tabiatındaki bazı özelliklerin sabit, değişmez; bazılarının ise değişebilir olduğunu belirterek, davranışlarda gözüken kötü sıfatların değiştiğinde insanın sevimli ve cana yakın hale geldiğini ifade etmektedir. Allah her derde bir deva, her kötülüğü önlemek için bir çare yaratmıştır. İnsana düşen sorumluluk duygusuyla bıkmadan, usanmadan çareleri aramaktır. Kötü meziyetlerin terk edilip iyilerin yerleştirilmesi insan tabiatının sertliği sebebiyle uzun sürse de ümitsizliğe düşmeden kararlı bir şekilde nefsin terbiyesine devam edilmelidir.71. Mevlâna, gençlik çağının geçiciliğini dile getirerek insanın elinin tutmaz, ayağının yürümez olduğu ihtiyarlık çağı gelmeden gençlik çağının kıymetini bilmesini tavsiye etmektedir. İhtiyarlığın zor ve sıkıntılı durumlarıyla karşılaşmadan, bedeni sağlık ve afiyette iken sorumluluk bilinci ile davranışlarına yön verenleri şöyle övmektedir: “Ne mutlu o kişiye ki gençlik çağını ganimet bilir de borcunu öder. Kudretli olduğu günlerde sıhhatli ve kuvvetli bulunduğu zamanlarda bu işi başarır. Çünkü gençlik çağı, yemyeşil, terütaze bir bahçe gibi esirgemeksizin meyveler verir. Genç adamın kuvvet ve şehvet çeşmeleri akıp durur. Bedenin zeminini onlarla yeşertir. Gençlik; mamur, tavanı adamakıllı yüksek, dört duvarı sapasağlam bir eve benzer. Ne mutlu o kişiye ki ihtiyarlık günleri gelip çatmadan, boynunu liften yapılmış iple bağlamadan Toprak çoraklaşıp akmadan, kaymadan işini başarmıştır. Çünkü çorak yerden güzel nebatat asla yetişmez.”72 Mevlâna kendi çaba ve gayretlerine rağmen benlik bağlarından sıyrılmada zorlanan kişilerin Allah’a dua ederek yardımını istemelerini öğütlemektedir. Bunlar tabiatlarında gizli olan iyi hasletlerin devreye girmesini sağlamaya çalışmalıdır. İşledikleri suçun büyüklüğü sebebiyle korkan, kurtulmaya çareler arayan kimseler korkunun kaynağını kendi iç dünyalarında aramalıdır. Nefis, benlik insanın gözünü ve idrakini bağlayınca bir o yana bir bu yana sallanmaya başlar. Bazen dünyaya, para ve kadına, bazen de din ve diyanet işlerine yönelir. Kah iyilere, kah kötülere karışır. Bu girdaplardan kurtulmak için gösteriş ve riyadan uzak, gizli gizli Allah’a yalvarıp bağış ve ihsanını istemelidir.73 İnsan tövbesini ne kadar bozarsa bozsun yine de Allah’ın rahmetinden hiçbir zaman ümit kesmemelidir. --------------- 70 Mevlâna, Mesnevî, I, 154-156. 71 Mevlâna, Mesnevî, III, 2910-2925. 72 Mevlana, Mesnevî, çeviren: Veled İzbudak, gözden geçiren: Abdülbakî Gölpınarlı, MEB Yayınları, 2. baskı İstanbul 1990, II, 1215-1221. 73 Mevlâna, Dîvân-ı Kebîr, I, 143-150 |
Yazar: | dua [ 12.04.10, 17:03 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: Mevlânâ Perspektifinden Gençlik Problemleri ve Çözüm Yolları |
Sonuç Gençleri her türlü tuzak ve kötü alışkanlıklardan, kutsallaştırdığı çarpık düşüncelerden kurtarmanın güvenli yollarından biri çocukluk döneminde ailede başlayıp okulda devam eden eğitimdir. Kendisine verilen her şeyi alma eğiliminde yaratılan insana iyi ve güzel davranışlar öğretilip yapması sağlanırsa topluma yararlı; ihmal edilip kötü iş ve hareketlere yönelmesi engellenmezse azıtarak ahlâksız ve topluma zararlı bir insan olur. Gençleri topluma yararlı birer fert olarak yetiştirmekiçin ahlâkî erdemler öğretilip bunlara dayalı bir hayat tarzı oluşturmaları sağlanırsa kendilerinin değerini fark edebilirler. Bu onların hem sosyal hayatla bütünleşmelerine zemin hazırlar, hem de sosyal, kültürel ve çeşitli spor faaliyetlerine katılarak bir taraftan başka sevgisini tatmalarını sağlar, bir taraftan da ötekiyle paylaşma duygularını geliştirir. Mevlânâ gençliğin içine düştüğü problemleri aşmada insanı hayata bağlayıp yaratıcısına ulaştıran sevgiye büyük önem verir. Her şeyi toz pembe gören gencin toplum baskısından kurtulduğunu hissettiği anda geleneklerine sırt çevirmesi bir bocalama işaretidir. Hırs ve tamahla dünyaya dalıp insanlığını unutanları maddenin esaretinden kurtarmak için kendilerini tanıma fırsatı vermelidir. Kendinin farkına varan genç, Rabbini de tanır. Hata yapan genci toplumdan koparıp uzaklaştırma yerine sevgi, müsamaha ve hoşgörüyle anlamaya çalışmalıdır. Allah’ın rahmetinin genişliğini hatırlatarak yaptıkları hatalardan uzaklaşıp yeni bir hayat anlayışına merhaba demelerinin imkanı hazırlanmalıdır. Mevlânâ’ya göre böyle bir durumda vizyon ve misyon sahibi erdemli dürüst kişilere büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir.Bunlar gençlerin kirlenen ruhlarını mûsikî, hat ve güzel sanatlarla temizleyip, karşılıksız, menfaat beklemeden, şöhret sağlamayan, sorumluluğu olan görev bilinci ile yetiştirmelidir. Din, sanat, kültür, bilim, spor ve siyaset alanındaki birçok yeniliğin kendine güven duygusu ile yetişmiş kişiler tarafından gerçekleştirildiği noktasından hareketle gençlere eksikliğini hissettikleri kendine güven duygusu kazandırılmalıdır. İlim, ahlâk, sanat hareket ve hırsını doğuracak bir iman ve ülkü ile yetiştirilmelidir. İslâm’ın ruhunu ve güzelliğini ayaklar altına alan, dini zorbalıklarına ve kendi menfaatlerine kullanan sahtekar ve cahillerle inanç tacirlerinden uzak durmaları sağlanmalıdır. Genç kalplere Allah sevgisi yerleştirilerek dinî ruh her vesile ile canlı tutulmalıdır. Mevlâna’nın da dediği gibi; sevgiden acılar tatlılaşır, bulanık sular durulur, dertler şifa bulur.74 Mevlânâ gençlerin iyi bir arkadaş çevresinde olmalarını ister. Dostluk kurmak kolay olmadığından herkesle arkadaş olmak insana zarar verebilir. Bu bakımdan gencin kendisi iyi bir arkadaş olduğu gibi, seçeceği kişi de iyi olmalıdır. Mevlânâ değer ölçülerinin kaybolduğu, ahlâksızlığın had safhaya ulaştığı bir dönemde benliklerinin farkına varıp kendilerini şehvetin pençesinden kurtaran gençleri takdir etmektedir. Kısaca ifade etmek gerekirse; her varlığın yokluğun kucağına koşarcasına atıldığı bu âlemde sonsuzluk ümidiyle beslenen idealler, ruhu doyuran erdemler ve hayatı değerli yapan hazineler de vardır. Kendi iradesini kendi eliyle çürüten nesillerde bir kurtarıcıya ihtiyaç duyulur. Halbuki her genç bir âlem ise, her birinin ayrı bir düşünen başa ihtiyacı vardır. Kendini yetiştirmeden kurtarıcı bir baş arayan nesil, ekilmeden sulanan fidana benzer. Sonsuz âlemlerle dolu olan evrende sadece ümitsizlere barınacak yer yoktur. İnsanlığın kurtuluşu aklın ışığında bilgi ve hikmetle yetiştirilen düşünen gençlerdedir. Bilgi çağında nesillerini güzel bir terbiye ile yetiştirip kendine güven duygusunu kazandıran milletler, yarınlarına güvenle bakabilirler. Zira bu günün gençleri yarının toplumunu idare edecek değerlerdir. ---------- Abstract [Mehmet Necmettin Bardakçı, “The Youth Problems And Means Of Solution Offered By Rūmī”, Tasavvuf İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, Ankara 2005, Y. 6, V. 14, pp. 267-283] 74 Mevlana, Mesnevî, II, 1529-1531. |
Yazar: | Kudsî [ 13.04.10, 01:00 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: Mevlânâ Perspektifinden Gençlik Problemleri ve Çözüm Yolları |
Allah cc. razı olsun aziz dua.. gençlik "Mevlana" okusun gençliğini (cennet baharını) yaşasın.. yaşlılar da "Mevlana" okusun ölmesin: gözü hayat-ı hakikiyye görsün.. Bayram Ali hocamız (rahmetullahi aleyh) şöyle buyurmuşdu: "..bir insanın önünde (asar-ı) Mevlana açık değilse onun işi bitmiştir.." yani yolu hz.Mevlana'ya (ks.) uğramayan onunla mukabele etmeyen onu anlamaya çalışmayan insan ölmüştür: kokmadan "hendekleyesüz!.." |
Yazar: | erbainer [ 13.04.10, 13:17 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: Mevlânâ Perspektifinden Gençlik Problemleri ve Çözüm Yolları |
Çok mufassal ve değerli bir çalışma... -Keşke böyle sağlam metinleri müzakere imkanı olabilse...- |
Yazar: | dua [ 13.04.10, 18:38 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: Mevlânâ Perspektifinden Gençlik Problemleri ve Çözüm Yolları |
erbainer yazdı: Çok mufassal ve değerli bir çalışma... -Keşke böyle sağlam metinleri müzakere imkanı olabilse...- Yazarıyla müzakere imkanı yoksa forumdaşlar kendi aramızda müzakere etsek birşeyler çıkmaz mı acep? |
Yazar: | erbainer [ 14.04.10, 16:51 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: Mevlânâ Perspektifinden Gençlik Problemleri ve Çözüm Yolları |
dua yazdı: Yazarıyla müzakere imkanı yoksa forumdaşlar kendi aramızda müzakere etsek birşeyler çıkmaz mı acep? Faydalı olur tabii de ; yazarak istişare zor olacaktır bir miktar... temenni edilen bir sohbet ortamında konusmak idi. (yazarak kavga etmek daha kolay mı nedir?) |
Yazar: | dua [ 15.04.10, 07:46 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: Mevlânâ Perspektifinden Gençlik Problemleri ve Çözüm Yolları |
Bu konunun kavgası ne olacak.Memleket yanıyor.Bismillah diyelim,niyet hayır akibet hayır.Bereketini Rabbim verir inşaallah .Buyurun. |
Yazar: | erbainer [ 15.04.10, 09:22 ] |
Mesaj Başlığı: | Re: Mevlânâ Perspektifinden Gençlik Problemleri ve Çözüm Yolları |
Alıntı: İslâm kültüründe gençler yetişkin olarak kabul edildiğinden yetişkinlerin bütün haklarına sahiptir. Bu durum gençlerin topluma karşı sorumluluklarını kazanmasında motivasyon sağlamaktadır. Hayat yolunda yürüyen her yolcunun karşılaştığı düşman ve tehlikeli geçitlerle yetişkinliğe doğru giden gençler de karşılaşmaktadır. Bu tehlikeler tecrübesiz gençleri daha kolay yoldan çıkarabilmektedir. Bunlarla mücadele edecek gücü olmakla birlikte, tembellik, kötü arkadaş ve kötü örnekler yüzünden mücadele azimlerini bir kere kaybeden gençlerin kendilerini düzeltmeleri oldukça zorlaşmaktadır. Şimdi kazık kadar adamların çocukça hareket etmeleri garip bir durum halindedir. Anadolu'da eskiden insanın fiziki kemal yaşı askerlik dönüşü (22) yaş gibi kabul edilirmiş. Kızlar için ise 18 herhalde... Okul hayatı, ,işe atılma, evlilik vs. derken bu yaşlar şimdilerde +10 haline kadar gitti... İslam ise 40 yaş gibi hatt çizmiş kemal ufkunda... |
2. sayfa (Toplam 4 sayfa) | Tüm zamanlar UTC + 2 saat |
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group http://www.phpbb.com/ |