Nurcu Çevrelerin "Tarikat’tan Üstün Bir Mesleğiz" Balonunu Patlatan Mübarek Şahsiyet: HADİMU'L FUKARA ABDULLAH GÜRBÜZ (k.s) HAZRETLERİ Kimdir? (
1933-2004)
Risale-i Nurlardan Tarikat’a, Bir Rüya:İslam aleminin ve Tasavvuf yolunun müstesna bir ferdi, ilim, irfan, edep, tevazu, aşk ve vecd hali ile İslam’ın rahmet kapılarını insanlığa açan
Hadimu'l Fukara Nevşehirli Abdullah Gürbüz (k.s) Hazretleri, 5 Nisan 1933 yılında Nevşehir ilinin Herikli Mahallesinde dünyaya teşrif etmişlerdir.
...
Said Nursi merhum Rüyasında Der ki:1953 yılında askere giden Abdullah Baba (k.s) Hazretleri 1956 da, askerlik vazifesini tamamlayarak memleketine döndükten sonra, bir yandan ailesinin nafakasını kazanmak ile uğraşırken, asli gayesi olan ALLAH’A kulluk görevini yerine getirmek için ibadetler yapıyor, aynı zamanda
ilim kitapları okuyordu, bunlar arasında,
Said Nursi Hz.lerinin risale-i nur külliyatını büyük bir ihlas ve samimiyetle okumaya devam ediyordu. Aradan bir müddet geçer (1960 yılında),
Said Nursi Bediüzzaman Hazretleri rüyasında ona
Risalesinin tamam olduğunu ve Kadiri Tarikatından bir Mürşid-i Kamile intisap etmesini söyler.
Şıh Ağa, Rüyayı Soruyor:Rüyayı gördüğü günün sabahı
Şıh Ağa isminde bir zat evlerine gelerek; "
Sen, bugün ne rüya gördün?" diye sorar. Daha sonra Şıh Ağa cebinden bir kağıt çıkarır;
“
Abdullah Efendi, bu ders, Abdülkadir Geylani Hz.lerinin dersidir, buna iyi çalış” diye nasihat eder.
Bundan sonra, onun verdiği dersi çekmeye başlar, bir yandan da baba mesleği olan deri imalatçılığına devam ederek imal ettiği derileri, civar illere götürüp satar, bu şekilde geçimini sağlardı.
Hacı Mustafa Anaç (k.s) Hazretlerinden Rufai Dersi Alışı:Bir gün İskilip’e deri satmaya gider ve Tasavvuf yolundaki yolculuğu bu vesile ile başlar. Kendisi, Çorum'daki
Mürşid-i Kamil Hacı Mustafa Anaç (k.s) Hz.leri ile görüşüp 1960 yılında gördüğü rüyasını o Zata anlatmış ve ondan Rufai dersi almıştır.
Muhammed Bilal Nadir (k.s) Hazretlerinden Kadiri Dersi Alışı:Bu tarihten itibaren Abdullah Baba (k.s) Hazretleri bir takım manevi haller yaşamaya başlar ve içindeki yangını söndürecek, kendini ALLAH ve Resulüne vasıl edecek Hak dostu bir Mürşid-i Kamili, Cenabı Zülcelal Hazretlerinden niyaz eder ve bu yakarışı sonunda rüyasında 1965 yılında,
Hızır As. ve Adem As.'ın işareti ile Antep’te bulunan Kadiri üstadı Muhammed Bilal Nadir (k.s) Hazretlerine intisap etmiştir.
Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretlerine İntisap Edişi:Bilal Nadir Hazretlerinin himmet ve feyzi ile kısa zamanda kendisinde büyük manevi değişimler zuhur etmiştir, fakat Bilal Baba'nın 1969 yılında vefat etmesinden dolayı duramayarak, istiharesindeki Hızır As., İlyas As. ve Zekeriya As.'ın işareti ile kendisini Hakka vasıl edecek olan
Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretlerine intisap etmiştir.
Bundan sonra Abdullah Baba (k.s) Hazretleri gönlündeki volkanı bir nur seli halinde akıtacak,
Ledünni İlminin anahtarını verecek, gayelerin gayesi olan ALLAH’A kavuşturacak, O'na teslim edecek zatı bulmuş ve üstadına tam bir teslimiyet göstererek manevi yolda ilerlemesine devam etmiştir.
Mevlana Celaleddin Rumi (k.s) Hz. Türbedarı, Manevi Divan'dan Haber Veriyor: Nakşibendi Efendimiz “Erken” Dediler: 1978 yılında, Abdullah Baba (k.s) Hazretleri Konya'ya Mevlana Celaleddin Rumi (k.s) Hazretlerini ziyarete geldiklerinde, türbenin hizmetinde bulunan bir zat kendisine iltifat göstererek;
"
Efendim, bu gece divan burada toplandı. Size manevi görev verilmesi için işaret ettiler. Mevlana Hazretleri sizin için çok hoş şeyler söyledi. Bütün Piran (Pirler) tasdik ettiler, ancak Muhammed Nakşibendi Hazretleri 'daha erken' olduğunu söyledi ve ileri bir zamana tehir ettiler. Sizinle tanışmak istedim, bizlere duacı olun", der.
Kırklar Divanı Toplantısı:1980'de, Abdullah Baba (k.s) Hazretleri rüyasında
kırklar divanının toplandığını ve orada bir takım sorular sorup o hali müşahede ettiğini görür. Ertesi gün üstadı Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretlerine giderek gördüğü rüyasını anlatır. O zat kendisine;
"MAŞAALLAH, SÜBHANALLAH evladım, kırklar divanına girmişsin. Sen hayret makamını da görmüşsün. İbrahim Hakkı Hazretleri de böyle hayret etmişti de hayret makamında su dizeyi söylemişti.
Hak şerleri hayr eyler
Zannetme ki gayr eyler
Arif anı seyr eyler
Mevla görelim neyler
Neylerse güzel eyler
Ancak gece ve gündüz çalışmamız lazım, köy köy, kasaba kasaba, kaza kaza dolaşıp, ALLAH’I unutan bu millete, ALLAH’I sevdirmeyi, O'na kul olmayı öğretmeliyiz" der.
Seyr-i Sülûkunu Tamamlaması:1982 yılında üstadının işareti ile itikafa girmiş, Nefsin yedi makamını aşarak Seyr-i Sülûkunu tamamlamıştır. Artık Abdullah Baba (k.s) Hazretleri, denizlerin kendisine aktığı bir umman olur.
İtikaftan çıktıktan sonra, Çorum'a üstadının yanına Nevşehirlilerle beraber gider ve Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretleri orada bulunan cemaate;
“
Oğlum Abdullah ile bu fakirin şekline suretine, şeytan giremez, rüyada kendisini görürseniz sahihtir.” der.
"Üç Kez Hilafet Yazdım, Lakin Resulullah Efendimiz Mühürlemedi":Yine 1982 yılında üstadımız Abdullah Baba (k.s) Hazretleri bir rüya görür. Rüyasında;
Büyük bir caminin içerisinde,
bütün Peygamberlerin, Sahabelerin ve Piranın ve Evliyanın olduğu halde kendisine vaaz etmesi söylenir ve o mübarek topluluğa sohbet etme şerefine nail olur. Bu halet-i ruhiye içerisinde uyandıktan sonra ertesi gün üstadının yanına giderek yaşadığı hadiseyi anlatır. Çorumlu Hacı Mustafa Hz.leri;
"MAŞALLAH evladım, zaten Bilal Nadiri hazretleri, sana çok teveccüh etmiş, çok sevmiş. Nakib-i Nukaba makamına kadar getirmiş, bundan sonra her yere ders verebilirsin, çavuş, nakib yapabilirsin.
Üç tane hilafet yazdım, Piran (Büyük Zatlar) mühürledi, ama Resulullah Efendimiz mühürlemedi. İNŞALLAH ölmeden önce açıklayacağım, bir bayram yapacağız" der. Abdullah Baba (k.s) Hazretleri ise;
"
Aman efendim bir şey istemiyorum, İlahi Ente Maksudi ve Rizake Matlubi, Ya Hazreti ALLAH” der.
Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretleri kısa bir süre sonra Nevşehir’e ziyarete geldiğinde, orada bulunan talebelerine "Nevşehir’den bir güneş doğacak bütün cihanı aydınlatacak" diye söyler.
Mana Aleminde Peygamberler ve Büyükler ile Cuma Namazı:1984 yılı içerisinde mana aleminde kendisinin,
Peygamberlerin, Piranın, Mezhep İmamlarının ve büyük bir cemaatin Cuma Namazı kılmak için toplandıklarını müşahede eder ve yine orada kendisine vaaz etmesi telkin edilir ve orada vaaz eder.
Ertesi gün Çorum'a üstadının yanına gider ve rüyasını anlatır. “MAŞALLAH!
Evladım, sen irşad ile vazifelendirileceksin! Böylece insanlara Hakk’ı anlatıp onları doğru yola getireceksin” buyurur.
Çorumlu Hacı Mustafa Efendi Hazretleri, sağlığında emanetleri teslim edecek bir Mürşid-i Kamil yetiştirmenin şevk ve muhabbeti ile Muharrem ayında, 29 Eylül 1984 tarihinde, kendi fakirhanesinde,
Abdullah Baba (k.s). Hz.leri ile birlikte Nevşehir den gelen bir grup ihvanın olduğu zikir halakasında, çok sevdiği Rabbisine kavuşmuştur. Abdullah Baba (k.s) Hz.leri, üstadının vefatından sonra insanlara vaaz ve nasihatlerde bulunarak her dem Hakk’ın rızasını gözetmiştir.
"Bu çok Veballi Bir Vazife, Efendim Mürşidlik İstemiyorum, Resulullah Efendimizin Emr-i Şerifi müstesna...":Üstadının vefatından 1 yıl sonra 1985 yılının 20 Şubat’ında bir rüya görür. Rüyasında
Resulullah Efendimiz, Evliyaullah ve 12 Piran Hazretlerinin bulunduğu bir mecliste Abdülkadir Geylani Hz.leri, bir beyaz kağıt uzatır ve: "
Bu senin irşad icazetindir" der. Efendi Hazretleri;
"
Efendim ben ümmiyim, vazife istemiyorum. Derviş olayım, bana kafidir" diye karşılık verir. 3 defa bu teklif kendisine yapılır. Efendi Hazretleri kabul etmezler. O esnada
Mevlana (k.s) Hazretleri de;
“
Evladım, herkes ben şeyh olayım, Mürşid-i Kamil olayım diye ağlayıp sızlanırken, sana teklif edildiği halde, sen reddediyorsun”
diye söyler. Bunun üzerine Abdullah Baba (k.s) Hazretleri;
“
Bu çok mesuliyetli, veballi bir vazifedir. Ben ümmiyim. Üstelik alimlerden vazife alanların helak olduklarını çok gördük. Eğer bana Resulullah Efendimiz vazife verirse, ben de bunu kabul ederim” derler. Böyle söyleyince,
Resulullah (sav) Efendimiz memnun olurlar ve tebessüm ederek;
"
Evladım Abdullah, senin istediğin 5 Nisan da verilecek" buyurur.
Resulullah Efendimiz, İrşad İcazetini Mühürlüyor:Nihayet 5 Nisan 1985 mübarek Cuma gecesi Efendi Hazretleri Ümmet-i Muhammed’i irşad ile vazifeye getirildiği günü mana aleminde seyr eder:
O gece Çorum'da,
bütün geçmiş Peygamberler bir yerde, Piran bir yerde, Mezhep Sahipleri bir yerde, velhasıl herkes intizamla yerlerinde toplu bir halde iken Resulullah Efendimiz, mübarek parmağındaki mührü önünde duran süslü bir icazete basar. Sarı renkli bir mühür daha alarak aynı kağıda tekrar basar ve ardından mübarek ağzından şu kelimeler dökülür;
“
Bunu mu istiyordun, evladım Abdullah?”.
İşte bu esnada Efendi Hazretlerinde bir takım haller meydana gelir ve kendisine talebe olacak insanların hepsini gösterirler. Efendi Hazretleri sayısını ancak ALLAH’ın bildiği, kendisine talebe olacak bu topluluğu görünce;
"
Ya Rasulallah! Bu insanlara nasıl yetişeyim ve nerede bulayım" der.
Resulullah Efendimiz Hazretleri de;
"
Bazen onlar senin ayağına, bazen de sen onların ayağına gideceksin. Hakkı ve sabrı tavsiye et. Kalpler ALLAH’ın elindedir, bundan sonra ismin Hadimu'l Fukara'dır, evladım" buyururlar.
Abdullah Baba Hazretleri, 1985 yılında irşad vazifesine başlayarak Yurtiçinden ve Yurtdışından binlerce talebesine ALLAH ve Resulünün sevgisini aşılamış ve bu gaye ile hayatlarını sürdürmeleri için önlerinde her zaman ışık olmuştur.
...
Nihayet "Külli nefsin zaikatül mevt" (Her nefis ölümü tadacaktır) ayet-i celilesi fehvasınca, 2004 Muharrem ayının 23. günü Pazar sabahı fena diyarından beka diyarına; sayılı nefeslerini ikmal ederek, hayatı boyunca hasreti ile yanıp tutuştuğu Resuller Resulüne kavuştu.
Vefat haberi duyulunca sanki yer yerinden oynadı, binlerce insan o büyük mürşidin cenazesine katıldıKaynak:
http://edebyahu.blogcu.com/758539/