tanhu yazdı:
Ruhan yazdı:
Aşağıya alacağım hatıra ve sözler aslında ufuk açıcıdır. Said Nursi Hz.lerini tebrie eden bir nakildir. Bugün Said Nursi'nin diye, taleblerinin görüşlerini tartışıyor olabiliriz:
***
Dün önemli bir mülakat gündeme düştü: Şeyh Said Palevi'nin torunu Şeyh Muhammed Said Fırat, amcalarından (yani Şeyh Said'in oğullarından) naklen, amcalarının Said Nursi merhumla vefatına çok yakın görüştüklerini bildirdi. O görüşmede Said Nursi merhum, ŞEYH SAİD PALEVİ'NİN OĞULLARINA (Şeyh Selahattin ve Şeyh Ali Rıza Efendiye), "1950'DEN BERİ hafızama güvenemiyorum, o tarihten sonra talebelerim benim adıma, benden habersiz fikirler yazıp yaydılar, onların iddia ettiği davalardan uzağım, söylediklerinin benimle alakası yok" diyor.. Zaten matbaa ile basılan Risalelerin Eski Said dönemindeki 3-5 tanesi hariç TAMAMI 1950'den sonra BASILMIŞTIR.
Bu bomba bilgi, Risaledeki aykırı fikirlerin, farklı kokuların, tartışmalı metin ve kasidelerin, bir öyle bir böyle şeklinde tenakuzların, alıntı hatalarının, aşırı ötesi aşırı övmelerin, kendini Kur'an ile kıyaslamaların ve ispatlamaların, ve tabi Mehdilik anlamına gelecek bilimum lastik ifadelerin neden mevcut olduğunun bir izahı olabilir.
Bilmiyorum, bu önemli mülakatın kaç kişi farkına varabildi?
güzel ve muhterem kardeşim,
sizin bu yukarıdaki metinleri alıp kopyalamanız ayrılıkçılıktan ve yadsımaktan başka bir şey değildir, çünkü;
yukarıdaki tarihi olmuş olayın, risale-i nurlar ile en ufak bir alakası da yoktur. şöyleki,
1-
üstad zaten 50'li yıllarda basılacak risaleleri bizzat kendisi elden geçirmiştir. bunlar basılsın demiştir. bu konuda aykırılık ve ayrılık yoktur.2- Şeyh Said ve beraberindekiler tarihteki Şeyh Said isyanı ile anılan olaydan hemen önce Said Nursi'den destek için görüşmüşlerdir.
Belki de, Said Nursi, kendileri ile görüşen bu kişilerin, kendisi ile aynı fikirde olduğunu sandıkları için gelmiş olduklarından bunu söylemiş olabilir. Zaten bu görüşmenin sonunda da, demiştir ki:
"
Yaptığınız mücadele kardeşi kardeşe öldürtmektir ve neticesizdir. Türk milleti İslâmiyete bayraktarlık etmiş, dini uğrunda yüz binlerle, milyonlarla şehid vermiş ve milyonlar veli yetiştirmiştir. Binaenaleyh kahraman ve fedakar İslam müdafiilerinin torunlarına, yani Türk milletine kılınç çekilmez ve ben de çekmem."
vesselam...
Muhterem kardeşim,
1- M Sıddık Şeyhanzade der ki: "
Said Nursi Hz.leri latinceden tek bir harf dahi bilmediğini söylemiştir. Latince basılacak Risaleleri tek tek eline alıp tashih ettiği bilgisi doğru değildir. Hem latince okuyamayacak hem tashih edecek, olabilecek bir iş midir?"
Nursi'nin talebesi Mustafa Acet'e yakın Şeyhanzade, böylelikle yüzlerce tahrifattan ispatlı olarak bahsediyor. Hatta koca bölümlerin dahi çıkarılıp yayınlanmadığını filan iddia ediyor. Bu değiştirmeleri cemaat abilerinin de bildiğini, ama biz bilelim dışarısı bilmesin dediklerini söylüyor. Said Nursi merhumun tahrif edilerek basıldığına ilişkin başka haberler de vardır. Mesela Nursi'nin talebesi Hulusi efendi'ye yakın Molla Muşi tarafı.. Onlar da bugünkü dinlerarası diyalog akımının böyle bir tahrifat neticesinde peyda edildiğini iddia ediyorlar. Mesela kimi Tarikat şeyhleri de söylemiştir. Adapazarından bir Şeyh efendiden yıllar önce böyle bir haber gelmişti... Mesela, Şeyh Adnan efendiden bizzat dinledim. Çevresine çöreklenen zındıkanın adamları, onu değiştirip bastırdılar filan diyordu. Şeyh Adnan efendiye göre, nurcuların Tarikate uzak ve soğuk durmalarının sebebi bu. Yani olmayacak iş değildir. Yabana atılır bir ihtimal de değildir. İşte
Şeyh Said Palevi'nin oğullarına da Said Nursi Hz.leri bizzat söylemiş.
50'den sonra talebelerim benden habersiz fikirler yaydılar diyor, bizzat kendisi... Önce teksirlerle basılıp dağıtılırken, zaten matbaada latince eserlerin tamamı 1950'den sonra özellikle 1954'den sonra basılıyor.En açık ve açıklayıcı haber Şeyh Said'in oğullarından olandır. Onları yalanlamak kolaydır. İftira ediyorlar demek basittir. Yalan söyledikleri, iftira ettikleri ispatlanmadığı müddetçe Müslüman yalan söylemez ilkesine göre, verdikleri ciddi, önemli ve zihin açıcı bir haberdir. Hak ve hakikat namına dikkate alınması gerekir. (nurcular ilgili görüşmeyi yazmamışlar!)
2. maddedeki "lacivert" sözün Şeyh Said'in oğullarıyla olan 1960 yılındaki görüşmeyle ilgisi yok. Bu sözün hatta söylenmediği, sonradan çıkarıldığı filan da iddia ediliyor. Neyse, şimdi o konumuz değil, 1960 yılında vefatından hemen önce Said Nursi merhum noktayı koymuş. Risale'de de yazılı, bizzat okudum: Nursi merhum Şeyh Said başkaldırması hadisesi üzerine nefsini düşünerek Van'da mağaraya çekiliyor. 40 gün sonra kalemle cihad et, diye içine bir fikir doğuyor. Bu sırada Burdur'a sürülüyor. İlk Risalesini de Burdur'da yazarak, kalemle cihadına başlıyor.
Vefatına yakın Şeyh Said oğullları ile karşılaşıp, üzüntülerini ifade ediyor diyor ki: "
O zaman babanıza (Şeyh Said Palevi'ye) bir mektup yazmıştım. Ulaşıp ulaşmadığını bilmiyorum. Ben mağaraya çekilmiştim. Orada, Şeyh Said kılıçla cihad etti sen de kalemle cihad et diye bir fikir içime doğdu. Öylece risale yazmaya başladım" diyor.
Aynı görüşmede, oğul Ali Rıza efendi "
Risalede aykırı, küfür fikirler var, bunları nasıl yazarsın?" deyince de Nursi merhum noktayı koyuyor: "
1950'den beridir hafızama fikirlerime güvenemiyorum. O tarihten bu yana talebelerim benden habersiz fikirler yazıp yaydılar. Ben onların iddia ettiği davalarda yokum. Size manevi evlat olmak isterim. Bu durumlarımı size anlatacak altı talebem vardır. Kendi yerime bir vekil dahi seçme gücüm yok; siz hangisini beğenirseniz benim de kabulümdür" diyor Said Nursi Hz.leri... Bunca zamandır insanlar Nursi merhumu tartışırlar, bundan daha aydınlatıcı bir haber de duymamıştım.
Buna göre, Risaledeki aykırı fikirler ve aşırı övgü ve abartmalar; el hasıl Tarikat rekabeti ve soğukluğu Said Nursi merhuma ait değilse, mübarek tebrie olmuştur (üzerinde leke kalmamıştır). Can u gönülden inanıyorum, inanmak istiyorum. Son gelen haberle beraber Said Nursi merhum, talebelerinin yumurtalarından ve onların itikad ve ifradlarından uzaktır, uzak tutulmalıdır.
Halidiye'de iken, bir gardaşımız hocasından naklen anlatmıştı: Hocası, rüyasında, Said Nursi merhumu camiden çıkarken görüyor. Bir kalabalık da onu bekliyor. Said Nursi merhum, o hocaya soruyor; "Bu bekleyenler kim?" "Sizin talebeleriniz efendim?" Nursi merhum: "
Ben bunları tanımıyorum"
Bu tarzda bir rüya idi. Manası nice zaman sonra tabir olmuştur. Allahu alem.
Ves'selam.