14. meselenizin cevabıdır:
Kudsî kardeşime ve diğer, Risalei nurlardaki, Mektubatı Rabbaniden alıntılar gerçek değil diyen kardeşlerime,
Risalei Nurlara karşı hüsnü zân beslemeniz niyetiyle;
şimdi, Üstad gibi hem molla, hem medrese eğitimini tamamlamış hem alim biri, yazdığı kitaplarda yalan yanlış alıntı yapacak ve İmam Rabbaninin sözlerini çarpıtacak diyorsunuz.
bi kere Üstad, (29.mektup, 3.mesele, üçüncü risale)de, Mektubatı Rabbaniden bire bir cümle alıntı yapmamış, ordaki 2 paragrafın özünü teşkil edecek mahiyette meal hükmünde kendi cümlelerini yazmış desem yanlış olmaz sanırım.
çünkü Mektubatı Rabbani 210. Mektubu ben de okudum (ilgili cümleleri defalar kere) ve gördüm ki Üstad sizin de iddeanız gibi yalan yanlış konuşmamış.
ispat:
Risalei Nurlarda ne demiş:
"İmam-ı Rabbânî ve Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed-i Farukî (r.a.) demiş: “Hakaik-i imaniyeden birtek meselenin inkişafı ve vuzuhu, benim indimde binler ezvak ve kerâmâta müreccahtır. Hem bütün tarîkatlerin gayesi ve neticesi, hakaik-i imaniyenin inkişafı ve vuzuhudur.”
(hakaik-i imaniden kasıt: iman hakikatleri, ehl-i sünnet vel'cemaatin itikadıdır.)
şimdi de Mektubatı Rabbani 210. Mektubun tercümesinden bakıyorum, (kaldı ki Üstad bunu arapçasından okuyacaktır.)
Hâce Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri buyuruyor ki, (Ahvâl ve mevâcîdi bize verseler, fekat, Ehl-i sünnet vel-cemâ'at itikâdını içimize yerleşdirmeseler, kendimi mahv olmuş bilirim. Eğer, Ehl-i sünnet vel-cemâ'at itikâdını verseler, ahvâl ve mevâcîd hiç vermeseler, hiç üzülmem).
(ahval ve mevacid : haller ve kendinden geçme, ehl-i kerametin hali)
şimdi burdan Kudsî hocam siz ne anlıyorsunuz?;
benim anladığım "kalpteki iman esasları, kerametten daha evladır, daha önemlidir, daha tercih edilmelidir. Risalei Nur Mektubattaki cümlenin anlamı ile aynı. hiç de iddea ettiğiniz gibi de yakıştırma değilmiş!
yukarıdaki RN Mektubattaki 2 cümlenin anlamını yine ben Mektubatı Rabbanide görüp okuyabilirken, siz neden göremiyorsunuz farsça ve belki de arapça bilmenize rağmen!
Mektubatı Rabbani (alıntı:) "Bundan sonra, fıkh kitâblarında yazılı olan şeyleri öğrenmek ve yapmak zarûrîdir. Bundan sonra da, tesavvuf yolunda ilerlemek gelir. Fekat bu, kimsenin bilmediği şeyleri öğrenmek, kimsenin görmediği gizli şeyleri görmek için de değildir. Nûrları, renkleri görmek için değildir. Bunlar oyun, keyf verici şeylerdir. Herkesin gördüğü şeyler ve renkler yetişmiyor mu ki, bunları bırakıp da, riyâzetler, sıkıntılar çekerek, bilinmiyen şeyler ve renkler aranılsın? Bu şeyler ve renkler de, o şeyler ve renkler de, hep Allahü teâlânın yaratdığı şeylerdir ve Onun varlığını ve yaratıcı olduğunu gösteren işâretlerdir. ...."
şimdi Kudsî kardeşim İmam hz.lerinin bu cümlesinden ne anlıyorsunuz?
benim anladım tam da Risalei Nur Mektubattaki "Hem bütün tarîkatlerin gayesi ve neticesi, hakaik-i imaniyenin inkişafı ve vuzuhudur." anladığım cümledir.
O'nun varlığı ve yaratıcı olduğunu gösteren işaretler , hakaik-i imaniye denilen iman hakikatlerinin inkişafi değil midir?
Risalei Nurda da tastik ve delil mahiyetinde Mektubatı Rabbaniden alıntı yapılmış.
hala ısrarla, çok yerde gördüğüm kadarı ile, alıntıların Mektubatı Rabbaniden olmadığını söylemenize bir anlam veremiyor bu fakir!
benim gibi sadece fen (fizik) okumuş biri dahi bunu anlayabilirsa, ve arapça ve farsça bilenler ve benden daha fazla dini eğitim almışlar anlayamıyorsa, diyecek lafım da yok!
beni mazur görün, kaç defa dedim bu cedelin içine girmeyeceyim diye ama baktım ki, burdaki kardeşim Kudsî bir su-i zân içine girmişler ve 1 sayfasının hatasını bulmak niyeti ile tüm 6000 sayfalık külliyatı yadsımak, reddetmek istemişler. halbuki cedel budur!
son söz olarak da, topic konusu ne, bizim burdaki cedelimiz ne? bunu görünce yine Üstadın şu sözü aklıma geliyor:
"Çünkü bu zamanda enaniyet çok ileri gitmiş. Herkes, kameti miktarında bir buz parçası olan enaniyetini eritmeyip bozmuyor, kendini mazur biliyor; ondan nizâ çıkıyor. Ehl-i hak zarar eder; ehl-i dalâlet istifade ediyor. İstanbul’da malûm itiraz hâdisesi ima ediyor ki, ileride, meşrebini çok beğenen bazı zâtlar ve hodgâm bazı sofi-meşrepler ve nefs-i emmaresini tam öldürmeyen ve hubb-u cah vartasından kurtulmayan bazı ehl-i irşad ve ehl-i hak, Risale-i Nur’a ve şakirtlerine karşı kendi meşreplerini ve mesleklerinin revacını ve etbâlarının hüsn-ü teveccühlerini muhafaza niyetiyle itiraz edecekler; belki dehşetli mukabele etmek ihtimali var. Böyle hadiselerin vukuunda, bizlere, itidâl-i dem ve sarsılmamak ve adavete girmemek ve o muarız taifenin de rüesalarını çürütmemek gerektir."
evet burda da yazıldığı gibi siz sevgili kardeşim Kudsî, kendi mesleğinizin, yolunuzun değerini korumak için Risalei Nurdaki 1 tek sayfayı çürütmek niyeti ile tüm Risalei Nurları çürütmek niyetine girmişsiniz. bu önceki yazılarınızdan da açıkça belli olmakta. amma Allah'a ulaşmak için tek yol sizin meslekten mi geçer diye adî bir soru sormaya da beni mecbur ediyorsunuz!
bu cedelden vazgeçin, her fırsatta ve her topic konusunda Risalei Nurları söz konusu yapıyorsunuz. görüyorsunuz ki, bir yere varmak ne mümkün! ispat edemiyorsunuz...ama ehli delalet bundan faydalanabilir...
vesselam..
|