Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 7 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Hz.Şeyh M.Nazım El-Hakkani: "Rabbânîler Olunuz."(20.10.2010)
MesajGönderilme zamanı: 17.11.10, 11:23 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Kûnû Rabbâniyyîn:
"Allah'ın İstediği Örnek ve Dindar Kullar Olun!"


Sultanul Evliya Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Çarşamba, Ekim 20, 2010

Lefke, Kıbrıs

Destur Ya Seyyidi Meded

La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah Aleyhi
Salâtullah Vesselamu Minel Ezel Minel Ebed. Meded Ya Ricalallah. Sümme
Vesselatu Vesselam Âlâ Cemiyil Enbiya Vel Murseliyn Salavatullahi Vesselamu
Aleyhim Ecmaiyn. Sümme Selâmu Aleyh Ya Sahibel Zaman Esselâmun Aleyküm Ya
Ricalallah Mutesarrifun Fi Hazihi Alemi Dünya…Allah Allah AziyzAllah KerimAllah Ve
Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Ente Rab ve
Nahnu Abd. Entu Rab Ve Enel Abd. Entel Mağbud Ve Enel Abid.

Allah Allah Allah Allah Allah Allah AziyzAllah!

Huuuuu, Huuuuuu, Huuuuuu, Huuuuuu, Huuuu,

Hayy, Hayy, Hayy, Hayy, Hayy, Hayy, Huuu...

Ey katılanlar!

Esselâmun Aleyküm.

Kûnû şâkîrîn, şükür eden kullardan olmaya çalışın.
Âlemlerin Rabbi olan Allah'a her zaman şükredin.
Allahu Ekber Allahu Ekber La ilahe İllallah.

Ey doğudan batıya, kuzeyden güneye insanlar! Yaratanınıza şükreden kullardan olmaya çalışın. O bizi yarattı ve bize burada ve buradan sonra sonsuz lütuflar ikram
etti. Ve O herşeye Kâdir olan Allah övülmek istiyor. O herşeye Kâdir olanın şeref
mülkleri sınırsızdır. Ve kullarının Yaratıcısına övgülerini vermelerini sever. Onlar
birşey veremez ama kullarının, “Şükür ya Rabbi! Ey Rabbimiz, Sana şükürler
olsun” demelerini sever. Bu, zayıf kullardan âlemlerin Rabbine yüksek tâzim vermektir;
bunu sever. Bir karınca, “Subhanallah, tazimler Sanadır, beni yaratan Rabbim” derse razı
olur, mutlu olur, bunu sever. Bu noktayı öğrenmeliyiz, bilmeliyiz ve öğretmeliyiz. Her iyi
kelime, her iyi hitap, her iyi amel, her iyi gayret, Rabbimizi bizden razı eder.

Ey insanlar! Ey insanlar!
İnsanoğlunun başından, Âdem (a.s)’dan beri bütün dinler bu
prensip üzerine kurulmuştur. Ki o (Âdem a.s.), “Rabbena, Rabbuna” diye seslendi. Ve
kullarının kendisine, “Ya Rabbi” diye seslenmelerini sever.


Hepimizin “Ya Rabbena! Ey
Rabbimiz, ey Yaratanımız” diye seslenmemizi sever. Onun için şimdi dünyada herşeyi değiştirmeyi sever, herşeyden kasıt, özellikle insanoğlu demektir, başkalarından herşey.


(İsra:44) وَإِن مِّن شَىۡءٍ إِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمۡدِهِۦ

<<O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur>>

Bunu sever; bu O’nun şanlı sıfatıdır. O tesbih edilmeyi sever ve mutlu olur.
Yarattıklarından başka birşey istemiyor ve tesbih tazim etmektir. Evet. O herşeye
Kâdir olan Subhanehu Ve Teâlâ herşeyi tesbih etmek için yarattı. Bu kadar basittir. İlk
elçiden başladı, Seyyidina Âdem ağladı ve “Ya Rabbena! Ya Rabbena! Ya Rabbena!
Subhanek ya Rabbena! Subhanek Ya Rabbena” dedi ve çocuklarına da, “Ya Rabbena,
ya Rabbena, ey yüce Rabbimiz” demeyi öğretti. Bu Âdem (a.s)’ın Rabbine seslendiği
ilk sözlerdi. Ve ondan sonra Şit (a.s.); Şit’den sonra İdris (a.s.); İdris’ten sonra
araya pekçok peygamberler geldi ve Nuh (a.s)’ a ulaşıldı ve o da, “Ya Rabbena”
diye seslendi. Nebi, Nebi Adenil Ula, Lut (a.s.), Yunus (a.s.), İbrahim (a.s.), İsmail
ve İshak (a.s.), hepsi “Ya Rabbena” diye seslendiler. Musa (a.s.) “Ya Rabbena” diye
seslendi, İsa (a.s.) “Ya Rabbena” dedi. Seyyidina Muhammed (s.a.v)

(Mevlana Şeyh Nazım ayağa kalkar)
“ Ya Rabbena! Ya Rabbi, ya Rabbi Allah” dedi.
(Mevlana Şeyh Nazım oturur)

Ve Cenâb-ı Hakkın Rabbul-İzze neydi? Kullarına ne söyledi? Âlemlerin
Rabbi, “Kullarım” diye seslenmedi.

Allahu Ekber, Allahu Ekber!

Ey ulemalar, bütün ulemalar!

Yahudilikteki bilgin insanlar, ulemalar ve Hıristiyanlıktaki
kutsal insanlar! Hiçbir peygamber veya Peygamberler Mührü, Seyyidel Evveliyn
Vel Âhiriyn’in insanların hepsine, “Ey Rabbimin kulları” diye seslenmedi.

İşitin,
dinleyin! İşitin, dinleyin, Selefi ulemaları, Ezher ulemaları, Yahudilikteki kutsal insanlar,
Hıristiyanlıktaki kutsal insanlar! Hiçbir Peygamber insanoğluna, “Ey Rabbimin kulları”
demedi. Kulluk başka birşeydir; belki insanların durumlarının ilk çizgisidir. Ama (Allah),
kullarının bu dünyada kulluklarını yükseltmelerini ve İlahi Huzuruna gelmelerini istedi.
Âlemlerin Rabbi Âdemoğullarının yükselmelerini istedi. SubhanAllah SubhanAllah.
İşte Cenâb-ı Hak'ın halifeleri için sevdiği budur. “Ben kullar yaratacağım” buyurmadı.
Estâizubillah;

(Bakara:30) وَإِذۡ قَالَ رَبُّكَ لِلۡمَلَـٰٓٮِٕكَةِ إِنِّى جَاعِلٌ۬ فِى ٱلۡأَرۡضِ خَلِيفَةً۬‌ۖ
<<Hatırla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. >>

“Ben kullar yaratacağım” buyurmadı. Anlamalısınız. Halifelik şeref verir. Ve yine
buyurdu, estâuğuzubillah; ve lekad kerremnâ beni Adem, "Biz, hakikaten insanoğlunu
şan ve şeref sahibi kıldık." (17:70)

Onlara öyle bir şeref ikram etti. Kulluk tekrim (tâzim görmek) ile aynı değildir. Allah
Allah SubhanAllah SubhanAllah. İlahi ilim okyanusları. Okyanuslar! Ve Yahudilerin
bilgin insanlarına söylüyoruz: onlar (kendilerine) “Hahamlar” derler. Hıristiyanlara
söylüyoruz: onlar (kendilerine) “Kutsal kimseler, aziz” derler. Ve Müslümanlar ne
derler? Müslümanlar, “Biz ulemalarız” derler. Bunlardan hiç birisi âlemlerin Rabbi, bizi
Yaratanı mutlu eden bir unvan değildir.

Bu gece bazı özel beyanatlar var. Bunlar başka beyanetlerden farklıdır ve bütün
milletlerin kalplerini hoşnut etmek içindir. Bazı ilham dalgaları gönderiyorlar. Ben
birşey olmasam bile bütün İslam dünyasına konuşmak için gönderiyorlar. Ve şimdi
Hıristiyanlığı veya Yahudiliği bırakıyorum. Ama İslam dünyasına, Müslümanlara
netleştirmek için buyuruyorlar. Subhanallahu Aliyil Aziym. Peygamberler Mührü
(s.a.v) ne buyurdu? “Benim ümmetim 73 fırkaya ayrılacaktır.” Bunu bu gece
değiştirmeliyiz. Bu 73 fırkaları bir tane yapmalıyız. Çünkü her fırka, “Biz buyuz,
biz şuyuz” diye kendileri hakkında birşey derler. Ve şimdi kitap verilmiş insanları
(Kitab Ehlini) bırakıyoruz. Onları bırakın (çünkü) beni meşhur bir nokta üzerine
konuşturuyorlar. Bu gece İslami devrin ilk zamanıdır!

(Mevlana Şeyh Nazım ayağa kalkar) SubhanAllah SubhanAllah SubhanAllah
SultanAllah SubhanAllah SultanAllah. (Mevlana Şeyh Nazım oturur)

Anlayanlar anlar. Eğer ona anlamak ikram edilmediyse, onun seviyesi hayvanlar
seviyesindendir. Ama konuşmamı istedikleri konu bütün Müslüman dünyasına
uygundur. Kimse, “Hayır, yanlış konuşuyorsun” diyemez, hayır. İslam dünyasında, bu
geceden, baştan bu güne kadar Cenabı hakkın kullarında yanlış bir anlayış olmuştur.
Onlardan bazıları, “Biz bunlarız” derler, başkaları “Biz şunlarız” derler. Bu gece hepsi
kapanacak! Evet.

Şimdi, bu günlerde, 1431 Hicri yılı, bu gece 13 veya 14 Zilkade. Bütün İslam
dünyası, bütün ulemalar ve birşey anlayan bütün insanlara beni Tasavvuf hakkında
konuşturuyorlar. Tasavvufu durdurmak için bir çizgi çektiler. Âlemlerin Rabbi en sevgili halifesi, Seyyidina Muhammed (s.a.v)’e asla ...“Ümmetine Sofi olduğunuzu söyleyin” diye emretmedi.
(Mevlana Şeyh ayağa kalkıp oturur)
Asla Tasavvuf hakkında konuşmadı.

Ve şimdiden dünyanın sonuna kadar başka mutesavvuf yoktur.
Şu andan itibaren Tasavvuf yoktur!

Çünkü mukaddes Peygamberimiz veya Kurân-ı Kerîm asla bundan bahsetmedi.

Kimsenin tartışamayacağı bir hakikate gelmeliyiz.

Cenâb-ı Hak, "Kûnû Mutesavvifiyn. Kûnû Naksibendiyyîn. Kûnû Kadiriyyîn.
Kûnû Mevleviyin. Kûnû Şaziliyn yada 40 tarikat olun" demedi.

Bu gece durdu.

Onun için Peygamberin hitabında veya Kurân-ı Kerîm’de “Selefi” ismi de hiç anılmadı. Ne Tasavvuf ne de Selefi, hayır.

Cenâb-ı Hak, “Ey kullarım, Sofi olun” diye buyurmadı.
Veya âlemlerin Rabbi, “Ey kullarım, Selefileri takip edin ve Selefilerden olun” diye asla buyurmadı! Veya Cenâb-ı Hak kullarına, “Vehhabilerden olun” diye asla emretmedi. Bu net mi?

İsrailoğullarına, “Biz seçilmiş kimseleriz. Biz 12 fırkaları
takip ediyoruz” diye asla buyurmadı. Belki 12 fıkra olabilirsiniz, bu 12 soy demektir.
Onların isimlerinin şerefi yoktur.
Vehhabi, Selefi, Sofi olmanın da şerefi yoktur.

Bu gece bütün İslam dünyası artık Tasavvufun olmadığını kabul etmeli. Çünkü Kurân-ı Kerîm bize söylememiz gerekeni gösteriyor. Kendimizi şu veya bu diye kabul etmemeliyiz, hayır. İlahi kitapları takip etmeliyiz ve son ilahi kitapta, âlemlerin Rabbinin Hıristiyanlara ve Yahudilere emrettiğini yazar. Kullara "Ben şuyum, ben buyum” diye iddia edin buyurmadı, hayır.

Onların hepsi şimdi ayaklarımın altındadır!

Ama âlemlerin Rabbi, “Ey kullarım! Kûnû Rabbaniyin, 'rabbânîler' (Allah’ın istediği örnek ve dindar kullar) olun” buyurdu.
Rabbânî olun! Tasavvuf, masavvuf yoktur, asla!

Şimdiden dünyanın sonuna kadar “Ben Rabbânîyim! Ben Sofi değilim; ben Rabbaniyim” diyeceksiniz.
Bu bizim için en yüksek şereftir.

Bu, Hıristiyanlardan, Yahudilerden ve bütün Müslüman dünyasından nifakı ve şikakı (ayırımcılığı) alır götürür.

Bu emir bu gece geldi:
“Naksibendi-Hakkani” demeyin; bunlar Rabbani'ye aittir.

Kûnû Rabbaniyyin.

(Al-i İmran:79) كُونُواْ رَبَّـٰنِيِّـۧنَ
Kûnû Rabbaniyyin
<<Rabbe halis kullar olunuz>> (*)

Bu Ayet-i Kerîmedir, ey ulemalar!

Bir kimse size "Siz kimsiniz?" diye sorarsa, “Ben Rabbânî olmaya çalışıyorum veya Rabbânîyim” deyin, bitti.

La İlahe İllallah. Bu şeytanın kalelerini bombalamaktır, bitti.

Ben Hrıstiyanım, Yahudiyim, Maruni, Ortodoks, Katolik, Protestanım demeyin. Ben Şia'yım...miayım...ziayım da... Hayır. Artık tasavvuf yoktur. Bu deyim sahabe için de işitilmiş değildi. Kur'an-ı Kerim'e bakarsanız -estaizübillah- "Velakin kûnû rabbaniyyîn..."

Size kimsiniz diyene "Ben Rabbanî bir müslüman’ım" (I am muslim-Rabbânî) demelisiniz... Bitti.

Bir daha, "(Ben) Nakşibendiyim" yoktur; tasavvuf da; mutlu olmak için...
Ayrıca "Selefiler de alıp götürülsünler! Bunlar uydurulmuş, şeytan'a ait
ünvanlardır.

"Kûnû Rabbânîyin” emri kimedir?

"Rabbânî olmalısınız" emri bütün milletler içindir. "Yalnızca Bana ait olduğunuzu kanıtlamak için Rabbânî olmalısınız."

Bitti!

Artık Selefi ve mutasavvıflar arasında kavga etmek yoktur.
Herşeyden önce kendime mutesavvif olmadığımı ama Rabbani olmaya çalıştığımı söylüyorum.

Ondan sonra âlemlerin Rabbi, Kutsi Hadis’te ne buyuruyor? Peygamberimiz (s.a.v)’in en yüksek hitabıdır.

(Mevlana Şeyh Nazım ayağa kalkar)

Âlemlerin Rabbi, Cenâb-ı Hak nasıl Rabbânî olacağınızı buyuruyor. Der ki:
“Ey kullarım, emirlerimi takip edin. Emirlerimi tutarsanız Ben sizi Rabbânîlere katarım. İnsanların size 'Siz Rabbanisiniz' demesini beklemeyin. Ben size Rabbânî olduğunuzu söylerim.”

Ve bir delil isterseniz, âlemlerin Rabbi buyurur;

....اجعلك ربانيا تقول لشي كن فيكون
"...ec`aluke rabbâniyyen. Tegûlu li şey'in kün feyekûn.

" Rabbânîlerden yapılırsa... Bir şey için "ol" derse olur.”

Cenâb-ı Allah, "Bu kulumun Rabbânî olduğuna dair Benim emrim veya ilahi
işaretimdir" der. Bu noktaya ulaşmaya çalışın ve seviyeniz en yüksek olur.

Cenâb-ı
Hak bizi affeylesin.

SubhanAllah SultanAllah.

Bu ümmeti tek bir seviyeye getirmek için bir sınırdır, bitti.
Artık Şii’ler yok, başka fırkalar yok. Artık Hıristiyan fırkaları yok, artık Yahudi fırkaları yoktur.

Cenâb-ı Hak bizi Peygamberler Mührünün (s.a.v.) hürmetine affeylesin.

Bizi affeyle!

Fatiha.

Bu daha önce asla işitilmemiştir. Bunu ikinci defa işitemezsiniz.

Bitmiştir.
Kıyamet Günü kapılardadır.


Fatiha.

***
(*)Kur'an-ı Kerim'de RABBÂNİYYÎN kelimesinin geçtiği ayetler: 3:79, 5:44, 5:63.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz.Şeyh M.Nazım El-Hakkani:"Rabbânîler Olunuz." (20.10.2010)
MesajGönderilme zamanı: 17.11.10, 11:24 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Kur'an-ı Kerim'de RABBÂNİYYÎN/RABBÂNİYYÛN kelimesinin geçtiği ayetler: 3:79, 5:44, 5:63.


Kur'an-ı Hakîm/Âli İmran: 3:79 :
Bismillahirrahmanirrahim
Ma kane li beşerin ey yü'tiyehüllahül kitabe vel hukme ven nübüvvete sümme yekule lin nasi kun ıbadel li min dunillahi ve lakin künu rabbaniyyine bi ma küntüm tüallimunel kitabe ve bima küntüm tedrusun.
(Allah’ın, kendisine Kitab’ı, hükmü (hikmeti) ve peygamberliği verdiği hiçbir insanın, “Allah’ı bırakıp bana kullar olun” demesi düşünülemez. Fakat (şöyle öğüt verir:) “Öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz Kitap uyarınca rabbânîler (Allah’ın istediği örnek ve dindar kullar) olun.”)
Diyanet İşleri Meali(Yeni)
***

Kur'an-ı Hakîm/Mâide: 5:44 :
Bismillahirrahmanirrahim
İnna enzelnettevrate fıha hüdev ve nur yahkümü bihen nebiyyunellezine eslemu lillezine hadu verrabbaniyyune vel ahbaru bimestuhfizu min kitabillahi ve kanu aleyhi şüheda' fe la tahşevünnase vahşevni ve la teşteru bi ayatı semenen kalila ve mel lem yahküm bi ma enzelellahü fe ülaike hümül kafirun.
(Biz Tevratı indirdik, onda bir hidayet, bir nur vardı, müslim olan nebiyyûn, Yehudîlere onunla hukmederlerdi, rabbaniyyun ve ahbar da, kitabullahın muhafazâsına me'mur edilmiş olmaları ve üzerine nâzır ve murakıb bulunmaları hasebile hukmederlerdi, artık insanlardan korkmayın benden korkun, benim âyetlerimi bir kaç paraya değişmeyin, ey hâkimler! Her kim Allahın indirdiği ahkâm ile hukmetmezse onlar hep kâfirlerdir.)
Elmalılı Meali (Orjinal)
***

Kur'an-ı Hakîm/Mâide: 5:63 :
Bismillahirrahmanirrahim
Lev la yenhahümürrabbaniyyune vel ahbaru an kavlihimül isme ve eklihimüssuht le bi'se ma kanu yasneun.
(Kendilerini Rabbe adamış olanlarının (Rabbaniyyun) ve bilginlerinin (Ahbar) onları günah söz söylemekten ve haram yemekten alıkoymaları gerekmez miydi! İşlemekte oldukları şeyler ne kadar kötüdür!)
Ahmet Varol Meali

***


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz.Şeyh M.Nazım El-Hakkani:"Rabbânîler Olunuz." (20.10.2010)
MesajGönderilme zamanı: 17.11.10, 11:25 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Mevlana Şeyh Nazım Efendinin Duâsı

Sultan al-Awliya Mevlana Seyh Nazim al-Haqqani
24 October 2010 Lefke, Cyprus


(Şeyh Nazım Efendinin Türkçe hitabı)

Buradaki hizmet başka. Burada durması (sohbetlerin devam etmesi), Seyyidel Evvelin vel Âhirin’in (s.a.v.) iradesi iledir.
(Mevlana Seyh Nazım Efendi ayağa kalkar)
Ya Seyyidel Evvelin vel Âhirin! Bir hizmet varse, sizin şevkat ve şefâatinizden ömür taleb ederim! İzin taleb ederim! Kuvvet taleb ederim! Yıkayım bu alçakları; şeytanın saltanatını! Izniniz yoksa, gideyim.

(Mevlana Seyh Nazım Efendi oturur)

El-Fatiha.

Alıntı:
As-salamu `alaykum yaa`ibaadAllahi 's-saaliheen. Inna lillah fi 'l-`alam lahu shu`oon. Wa lillaahi fee khaliqihi shu`oon. As-salamu `alaykum yaa `ibaadAllah. Koonoo `ibaad Allahi 'l-mukhliseen.
Nateejat kullu khitaab da`wat al-khalq ila 'l-haqq. (inaudible) Law haadha ghadarta ma`nah kull mu`assassat al-anbiya yakoon baatil. li-anna 'l-Haqq jall wa `alaa arsal al-anbiya `alayhimu 's-salaam wa warathatahum awliyaai 'l-kiraam bas li ajal da`watu 'n-naas ila 'l-haqq.

As-salam `alaykum. Hayaat wa 'l-mamaat bi yadi Rabbi 'l-`Izzah. Law yajtama`u kullu 'n-naas an ya`tee `umr ziyaada `an `umr ar-rajul laa yastatee`oon. Kadhaalik laa yumkin an yadurr kull an-naas li rajalin idhaa hamahu Rabbi 'l-`Izza Jalla w a`alaa. Du`aikum ba`duna li ba`d, laa budd minhu. Nahnu fi 's-sin al-`ajz wa ahyaanan akoono da`eefa.wa innanee uhibb an akoon ma`kom fee hayaatikum fi kull sa`atin, fee hayaatikum wa an akoona ma`kom fee khidmatikum li-tafreehikum. Faraah. Uhibb an takoono fee faraahin wa suroor.Huwa ya`lam nahnu min azh-zhaalimeen. Kulluna zhaalimeen. Wa nahnu narju `afwahu wa ridwaanahu wa himaayatuhu min sharri 'l-ashrar.

Ayyuha 'n-naas najaatuna fi 'd- dunya wa 'l-akhira mutaba`at khaatam an-nabiyyeen. Hadhihi naseeha li nafsee wa lakum ayyuha 'n-naas. Koonoo `ibaadAllahi 'l-mukhliseen. Ijtahidu an takoonoo ayyuha 'n-naas, koonoo Rabbaniyeen. Wa lillahi 'l-hamd awwalan wa akhiran. Azalan wa abadan li Rabbana Jallu wa `alaa.



(Arapçadan tercüme edilmiştir)


Es-selamun aleykum, Ey Allah’ın salih kullari!

Muhakkak ki Allah’ın bu dünyada çeşit çeşit planları ve işleri vardır.Yarattıklarında da böyledir. Allah işleri planlayandır.

Es-selamun aleykum, Allah’in kulları! Allah’ın samimi kulları olun! Tüm konuşmaların neticesi yaratıkları Hakk'a davet etmektir. Eğer bu amaca hiyanet edilse, bunun manası peygamberlerin attıkları temelin sahte olduğu manasına gelirdi. Çünkü peygamberler (aleyhimusselam), hak ile gönderildikleri gibi, onların varisleri olan lütüfkar evliyalar da insanları hakka davet etmek icin gelmişlerdir.

Es-selamun aleykum!

Hayat da ölüm de Izzet Sahibi olan Rabbimizin elindedir. Tüm insanlar birleşip te bir insana takdir edilen hayata fazladan hayat katmaya kalksalar, bunu başaramazlar. Aynı şekilde, tüm insanlar birleşseler de Izzet Sahibi Allah’ın koruması altında olan bir insana zarar vermeye kalksalar, bunu başaramazlar.

Bizim yaşımız ilerledi, ve bazen kendimi cok zayıf hissediyorum. Ben hayatınızın her anında sizinle beraber olmayı ve sizi mutlu etmek icin hizmetinizde bulunmayı seviyorum! Mutluluk. Ben sizlerin coşkulu ve mutlu olmanızı seviyorum!

Rabbinizi övün! Ve deyin ki:
Lâ ilahe illa Ente Subhânak! Lâ ilahe illa Ente Subhânak! Lâ ilahe illa Ente Subhânak! "Senden başka ilah yoktur ve Sen Subhansın!"
Hâzâ himâyeten lenâ, "Bu bizim için bir himayedir."
Yunus (a.s.) Efendimiz dedi ki: Lâ ilahe illa Ente Subhânake inni kuntû min ez-zâlimîn, "Senden başka ilah yoktur! Sen Subhansın ve ben zalimlerden oldum."

Ey Rabbimiz! Ya Rabbi! Ya Rabbi!
Bizler zalimlerden olduk, ama ben ikrar ile söylemek isterim ki: Muhakkak Rabbimiz Lütufkardır ve Affedicidir! Ve diyorum ki ben zalimlerden oldum. O bizlerin zalimlerden olduğumuzu biliyor ve bizler de ümid edip bizi affetmesi için yalvarıp duruyoruz ki, bizlerden razı olsun ve bizleri en büyük kötülüklerden korusun.

Ey insanlar! Bizim burada ve ahiretteki kurtuluşumuz ve güvenliğimiz tamamen Peygamberler Mührüne (s.a.v.) bağlıdır.

(Mevlana Seyh Nazim Efendi ayaga kalkar)

Ey insanlar! Bu hem bana hem de size bir tavsiyedir. Allah’ın samimi kulları olunuz!
Ey insanlar! Rabbâni olmak için kendinizi zorlayın!

Her türlü övgü ve şükür Allah’a aittir. Baslangıcından sonuna, ezelden ebede kadar her şey Izzet Sahibi Allah’a aittir, ki O en yüksektir!

SubhaanAllah, Sultaan Allah. SubhaanAllah. SultaanAllah.
Narju Rahmatak wa nakhsha `adhaabak amiddoona bi madadin min `indak bi jaahi Nabiyyika'l-kareem Sayyid al-awwaleen wa 'l-aakhireen. Hamdan Laka. Shukran Laka. Azalan wa abadan yaa Rabbana.
SubhanAllah, Sultaan Allah. SubhaanAllah. SultaanAllah.

Senin affina sığınıyoruz ve Senin cezandan korkuyoruz.
Lütufkar Peygamberinin (s.a.v) şerefine bizleri yüce desteginle destekle, O (s.a.v.) hem evvelkilerin hem de sonrakilerin (hem bu dünyada hem de öteki dünyada) sultanıdır. Övgü Sanadır, şükür Sanadir, ezelden ebede. Ey Rabbimiz!

(Mevlana Seyh Nazim Efendi oturur.)

El-Fatiha.


Alıntı:
Mevlana Şeyh Nazım Adil El-Hakkani Sultanul Evliya

Pazar, Eylül 27, 2010 Lefke, Kıbrıs

RABBANİ OLMAK

Meded Ya Ricalallah.
La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah Aleyhi Salâtullah Ve Âlâ Sairi Enbiya Vel Evliya Salihin.

Esselâmun Aleyküm Ya Mü’minin, Ve Rahmetullahi Ve Berekatuhu

Ey ilahi koruyucularımız, siz inananları, müslümanları, mü’minleri ve mü’mineleri korumak için tayin edildiniz. Ve Euzubillahimineşşeytanirraciym diyoruz. Ve mü’minlerin ilahi kılıcı Bismillahirrahmanirrahiym diyoruz. Bu şeytana ve takipçilere karşı göklerin kılıcıdır. Onlar götürülmeli, bu dünya şeytan ve takipçilerinin pisliğinden temizlenecek.

Merhaban, Merhaban katılanlarımız.

Esselâmun Aleyküm Ya Sahibel Zaman

Esselâmun Aleyküm Ya Kutbul Mutesarrif

Bütün iyi …. Bizi gözetleyip koruyanlara Esselâmun Aleyküm.

Ey katılanlarımız, Merhaban Bikum.
Bazı ilahi hitapları dinlemek için gelip şeref veriyorsunuz. Evet?

Ve Merhaban selefi salihler, siz bu unvanı kendinize verdiniz. İranlıların bilgin insanlara “Ayetullah” veya “Hüccetullah” veya böyle ağır unvanlar verdiği gibi. Kocaman dağlar bile böyle ağır unvanları, “Ayetullah ve Hüccetullah” denmesini taşıyamazlar. Ama İranlılar için bunu söylemek kolaydır. Cenâb-ı Hak bilir. Cenâb-ı Hak onların hükmünü verir.

Selefi ulemaları da kendilerine böyle şeref verirler, “Biz selefi ulemalarıyız” derler. Ama selefi ulemaları geçmiştir. “Biz sadece iyi insanların yolundayız” deyin bu daha iyidir. Selefi ulemaları dediğiniz zaman bu herkes için değildir. Onlara selefi âlimiz demek için zorlayamazsınız. Hayır.

“Biz iyilerin takipçileriyiz” deyin.
Cenâb-ı Hak buyurur, Estâiuzubillah (Tevbe;119)

وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ <<Ve doğrularla beraber olun >>
Bu tamamdır, buna kimse itiraz edemez, hayır.
Bu kolaydır ve Cenâb-ı Hakkın emridir.

Cenâb-ı Hak “Ey insanlar, selefi ulemaları takip edin” buyurmuyor, hayır.
Bunu buyurmaz ama siz “Biz selefi ulemalarıyız ve insanlar bizi takip etmeli” dersiniz.


Soruyorum, dinleyin selefi ulemaları, siz sadıklardan olduğunuzu mu iddia ediyorsunuz? Cenâb-ı Hakkın (Tövbe;119) وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ <<Ve doğrularla beraber olun >> buyurduğu insanlardan olduğunuzu iddia edebileceğinizi mi düşünüyorsunuz?
Anlıyor musunuz anlamıyor musunuz?

Doğru kimselerle olmanız gerektiği ilahi emirdir. Âlemlerin Rabbi doğru kimseler buyurursa doğrulardan olmanın ne anlama geldiğini söylemelisiniz.
Nasıl doğrularla beraber olacaklar? Onların doğru kimseler olma işareti nedir?

Allah Allah.

(Tevbe;119) وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ <<Ve doğrularla beraber olun >>

Ve o doğru kimselerin kim olduğunu netleştirmek için bir Hadis-i Şerif vardır. Söyleyin, reisiniz kimdir? Doğru kimler kimdir söyleyin.

Evet, bir Hadis-i Şerif vardır, bu kutsi Hadistir, bunu netleştirir.
Bilmiyorsanız bana bunu konuşturuyorlar.


Cenâb-ı Hak Celle Ve Âlâ, Allah Subhanehu Ve Teâlâ buyuruyor;
(arapça)
يا عبدي اطعني اجعلك ربانيا تقول لشي كن فيكون

Yâ `abdî ati'anî ec`aluke rabbâniyyûn tagûlu li şey'in kün feyekûn.

Allahu Ekber.

Bunlar doğru kimselerdir. Takip etmek için böyle kimseleri istemelisiniz.
Onların binlerce veya yüz binlerce olduğunu zannetmeyin.

Şimdi ümmet, Peygamberler Mührünün ümmeti bile belki 2 milyardır.

Elhamdülillah, bu İslamın şerefidir. Ama akılsız insanlar, gayrimüslim dünyası anlamazlar, onlar düşünmezler. İslam ilahi bir din değilse, bir adam, bir yetim, Arap çöllerinde ayağa kalkıp kırk yaşındayken insanları çağırır. İşitin ve dinleyin, Hıristiyan ve yahudiler ve başka milletler dinlemeli.

O bir yetimdi, onun ismi Muhammed Seyyidel Evveliyn Vel Âhiriyn, Habibu Rabbil Alemiyn Ve Halifetul Hak.

Bilinmeyen çöllerde bir erkek çocuğu doğdu. Annesi hamileyken babası vefat etti, mübarek annesinin rahminde yetim kaldı. Ve bir süre sonra doğdu ve beş veya altı yaşındayken annesi vefat etti. Ve babası ve annesi olmadığı bir durumdaydı.

Ama Cenâb-ı Hak ona baktırdı. İnsanlar arasında amcası Ebu Talib ona baktı. O Seyyid’di. Ve o “La İlahe İllallah Ya Muhammedun (s.a.v), Sen Rasulullahsın. Bütün Peygamberler arasında sen Habibullah, Rasulullah, Nûrul Arşullah’sın” dediğine bütün evliyalar şahid oldular. Ve bunu son nefeste söyledi.

Ulemaları arasında pekçok tartışmalar vardır, biz tartışmaları dinlemeyiz. Ebu Talib’in son nefesindeki imanında başka birşey ikram edildi ve bitti. Ve o erkek çocuğu soyunda iyi bilinirdi. O asla bir yalan söylemedi. O iyi bilinirdi ve ona “Muhammedun-emin” dediler, o kadar doğru sözlü.

Ondan sonra dinleyin bütün dinlerin baş merkezleri. Ve o kırk sene ümmetiyle beraberdi. Ondan sonra Âlemlerin Rabbi ona ilahi sıfatları olarak Cebrail a.s. Ruhul Emin ile emirler gönderdi. Ona gönderdi ve “Sen burada ve buradan sonra ve ilahi huzurda seçilmiş olansın. Ve sana kimsenin ulaşamayacağı öyle bir şeref ikram edilmiştir.
Sen Muhammedun Rasulullah (s.a.v)’sın” dedi. Rağmen Âlâ Enf vehhabiler ve selefiler.

Evet, Allah Allah Allah Allah.

Ey insanlar, ey katılanlar dinleyin, mükemmel birisi olmak için dinleyin. Galû Bela gününde sözünü tutan mükemmel kimselerden.

Âlemlerin Rabbi Galû Bela gününde kime hitap etti? Rabbinin azametli, en azametli, en heybetli en şanlı hitabını işitmek imkânsızdır. İşitseler yanarlar kimse kalmaz. Ama Âlemlerin Rabbinin o kuvvetini kim taşır? Yalnız O, Seyyidina Muhammed (s.a.v.)!!!

“Allâhümme Zidhu İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen” deyin!!!
Rağmen Âlâ Enf vehhabiler ve selefiler ve başka gayri Müslümanlar.

Hay..... hayyyyy….. hayy…. Hayyyy…. Hayyy…. Hayy…. Hayy… Hay.....HHayyyy…. Hayyy…. Hayy…. Hayy… Hay...…. Huuuuu… huuuuu.... huuu….. huuu….. huuu….

Ey insanlar, gelin doğruları kabul edin. Doğruları kabul etmeyenlerin seviyesi hayvanlar seviyesindedir. Peygamberler Mührünü takip ederseniz ilahi şerefler tarafından şereflenirsiniz.

Kimle insanları sizinle olmaya çağırıyorsunuz selefi ulemaları? Ama kiminle olduğunuzu açıklayın. Siz kimlesiniz?

Cenâb-ı Hak ilahi emri (Tövbe;119) وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ <<Ve doğrularla beraber olun >> buyurur. Doğru kimseler kimdir? Onlar ruhlarını Peygamberler Mührünün hürmetine feda edenlerdir. Cenâb-ı Hak onlara daha fazla şeref versin.

Nerede yaşıyorsunuz? Bunu milletleri için yapan ulemalar nerede, Müslümanlar Müslümanlara, başka milletler milletlerine?

Evet şimdi 15 ve daha fazla asırdır, 16 asırdır Onun emri devam ediyor. Etmiyor mu?

Kimin emri ile oynuyorsunuz selefi ulemaları söyleyin. Kimin şanlı emriyle oruç tutuyor ve Hacca gidiyorsunuz ve hayır işi yapıyorsunuz? Kim için? Kimin şerefine?

Cenâb-ı Hak ezelden ebededir. Onun bizim şereflendirmemize ihtiyacı yoktur. Hayır, bütün şerefler en şerefli olan hakiki halifesine ikram edilmiştir. (Bakara:30) إِنِّى جَاعِلٌ۬ فِى ٱلۡأَرۡضِ خَلِيفَةً۬‌ۖ << Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım >> O sadece tektir.
Cenâb-ı Hak İnni Cae Fil Ardi Hulefa buyurmaz, halife tektir.

Ne düşünüyorsunuz? Bir kralın pekçok veliahtları olur mu? Sadece bir tane olur. Ki kainatta veliaht, halife kimdir? Tek bir tane olmalı. İki veya daha fazla ve fazla olamaz, hayır, hayır. Ve O ümmetine “Gelin ilahi emirlere itaat edin” buyurur. Ve sizin okuduğunuz ilahi emirleri bana anlamak için veriyorlar. (Tövbe;119) وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ <<Ve doğrularla beraber olun >>

Selefi ulemalara soruyorum, sadıklar kimdir?
Onların özellikleri ve makamları nedir ki sadıklardan oldular? Onların işaretleri nedir?


Cenâb-ı Hak Celle Ve Âlâ buyurur, … (arapça)
يا عبدي اطعني اجعلك ربانيا تقول لشي كن فيكون
Yâ `abdî ati'anî ec`aluke rabbâniyyûn tagûlu li şey'in kün feyekûn.

Söyleyin telaş etmeyin, bu Hadis-i Şerif kitaplarında yazar. Bakıp göremezseniz dinleyin ve doğru mu diye araştırın.
Aklımız bunun yüzde yüz göklere ait olan doğru bir kutsi Hadis olduğunu söyler.

Cenâb-ı Hak Subhanehu Ve Teâlâ buyurur, Ya Abdi, ey kullarım, ben bana ait olan herşeyde itaatkâr olanları severim. Benim size emrettiğim herşeyi tam tutun, yüzde yüz.
Ey kulum herşeye itaat et.


Ve Âlemlerin Rabbinin onlara ikram ettiği şeref nedir?

Cenâb-ı Hak buyurur; … (arapça) Rabbani olmaya çalışın. Selefi olmaktan daha iyidir. Neden Rabbaniyiz demezsiniz? Neden söylemezsiniz?

Bütün ulemalara soruyorum, Rabbani olduğunuz mu düşünüyorsunuz?
Cenâb-ı Hak size Rabbani olmayı mi giydirdi….


Allahu Ekber Allahu Ekber.

Bunu netleştirmek için Ezher ulemaları nerede? Şam ulemaları nerde? Başka Bağdat ulemaları, Türk ulemaları, Hindistan ulemaları nerede? Neden söylemezsiniz?
Onlar bazı tadı olmayan vadiler peşine koşarlar. Esas çizgiye gelin, böyle böyle gitmeyin. Neden insanoğlu için en yüksek şeref olanı netleştirmezsiniz?
Rabbani olmak. Rabbani, Rabbani, Rabbani, Rabbani, Rabbani, Rabbani, ...

İlminiz nerede? ...
Biz selefiyiz demeyin. Rabbaniler olmaya çalışın.
Rabbani olmanın işareti nedir? Rabbul İzzet ne buyurur:
Yâ `abdî ati'anî ec`aluke rabbâniyyûn tagûlu li şey'in kün feyekûn.
Bununla tam bir kütüphane yazabilirsiniz.

Cenâb-ı Hak "o insanlarla olun" buyuruyor. "Sadıklarla beraber olun."
Allah Ya Rabbi… Estağfurullah.

Ey Rabbim, bize seçilmiş kimselerden birilerini gönder ki insanoğluna herşeyi netleştirsin çünkü şeytanın takipçilerinden bıktık.

Ey Rabbimiz bizi affeyle.
Ve onun gibi olmak için peşine koşacağımız birisini gönder.

Tövbe Ya Rabbi Tövbe Ya Rabbi Tövbe Estağfurullah. Zid Habibeke İzzen Ve Şerefa Nûren Ve Surura Ve Ridvanen Ve Sultana.

Fatiha.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz.Şeyh M.Nazım El-Hakkani:"Rabbânîler Olunuz." (20.10.2010)
MesajGönderilme zamanı: 18.11.10, 23:01 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Alıntı:
Bizim yolumuz halen Naksibendi Hakkani Tarikatidir.

Bir kisi ancak yeterli seviyede bilgisi varsa Seyh Efendi’nin tam olarak ne demek istedigini anlayabilir.

Seyh (M. Nazım el-Haqqanî) Efendi artik Sufi / Selefi ayriminin bittigini beyan etmistir.

Bu artik Hz. Mehdi’nin (a.s.) zamanidir. Hz. Mehdi zamaninda Mezheb, O’nun getirdigi Mezheb’tir ve Kur’an’i Kerim’in tefsiri/anlayisi O’nun kalbine Peygamber Efendimiz’in ilham ettiği anlayistir. Tüm Evliyalar sahip olduklarini Hz. Mehdi’ye (as) teslim ederler. Seyh (M. Nazım el-Haqqanî) Efendi’nin beyanini da bu sekilde anlamak gerekir. Seyh (M. Nazım el-Haqqanî) Efendi Hz. Mehdi’nin zamanini su andan idrak etmektedir. O’nun görüsü aciktir, bizim goremediklerimizi gorur. Diger Evliyalar icinde bu kapi aciktir ve onlar gordukleri bu hakikatler isiginda artik dunyanin son zamanlarinda yasadigimizi apacik gormekte ve hissetmektedirler. Bu manevi ilimler ve tarikat yollarinin bittigi anlamina gelmez, anlasilmasi gereken asil sey herseyin su anda Hz. Mehdi’nin (a.s.) elinde oldugudur. Tüm evliyalar artik O’nu takip etmektedirler.

Tabii ki bunlarin hepsi bizim icin mujdeli haberlerdir.

Allah (c.c) Kuran’i Kerim’de “Onları, babalarının adlarını da anarak çağırın, bu, Allah katında daha doğrudur.” (Ahzab 5) buyurmustur.

Bu “Onları onlardan mesul olan kisinin adi ile cagirin” anlamindadir. Seyh Efendi’de bizim manevi babamiz oldugundan ve bizden mesul oldugundan tabi ki kendimizi O’nun (M. Nazım el-Haqqanî) adi ile cagiririz. Bu isme şimdi siz “Rabbani” de ekleyebilirsiniz. Bizler Seyhimizin elinde Tasavvuf’a birseyin cikolataya batirilmasi gibi batirilmisiz. Bu “çikolata” artik bizden ayrilmaz.

Biz halen Naksibendi-Hakkani ve Rabbaniyiz.

Posted on November 17, 2010

by Shaykh Muhammad Hisham Kabbani



Şeyh M. Hişam Kabbani'den çok önemli bir açıklama...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz.Şeyh M.Nazım El-Hakkani:"Rabbânîler Olunuz." (20.10.2010)
MesajGönderilme zamanı: 26.11.10, 16:51 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Farkındaysanız; Ehli Sünnete sıkı sıkıya bağlı ve Tasavvufa gönül vermiş çevreler; Kıbrısi'nin "Tasavvuf demek, Nakşibendi, Kadiri vs. demek, Selefi (Vehhabi) demek, Şia vs. demek nifak ve şikaka yol açtı. Başından beri yanlış bir anlayış yerleşmişti. Zaten bunlar ŞEYTANIN uydurmaları... Artık tasavvuf, masavvuf, mutasavvuf yok. Şia yok. Nakşibendi yok. Rabbani Müslümanım deyin, nifak şikak bitsin" şeklindeki konuşmasını reddeddiler ve tepki gösterdiler. Bu yükselen tepkileri hafife almayınız. "Tepki gösterenlerin bahtsızlığı, nasipsizliği" vs. gibi kolaylık sağlayan etiketleme işine siz de sığınmayınız. Kıbrısi'nin dünyada benden başka yetkili icazetli Mürşid yok şeklinde öteye beriye laf atmasının üzerinden de çok geçmemişti. Kambur üstüne kambur ise son konuşması (Rabbaniler Olun) olmuştur...

İslam'ın asıl yolu olan Ehli Sünnete ve hususen Tasavvufa 70*40 yerden saldırıldığı şu zamanda, bunca bidatçi ismin yanında Nazım Kıbrisi'ye de karşı durmak, onu reddetmek bizleri derinden üzüyor. Ne kadar mahzun kaldığımızı ne kadar başımızın eğrildiğini tahmin edemezsiniz.

Ve bugün görüyoruz ki yapılan ciddi hatalar mesela Nurcuların hep yapageldiği gibi bir takım bahanelerle haklı ve isabetli gösterilmeye çalışılıyor!

Ne hale düştüğünüzü/düşürüldüğünüzü anlayabilmeniz için şunu hatırlamanız gerekiyor: Hani siz, bir zaman, bir takım çevrelere karşı Ehli Sünneti ve Tasavvufu savunuyordunuz ya. Onlar sizin sıkı sıkıya tutunduğunuz asıl ve öze karşı ne durumdalarsa; bugün de siz, size tepki verenlere karşı aynı duruma geldiniz. Onların bahaneleri neyse, sizin de bahaneleriniz aynı işlevi görmek için... Onlar hangi hamlelerle bildiklerini okudularsa siz de bugün aynı hamleleri yapıyorsunuz. İnşallah hatırlar ve insaf edersiniz.

Keşke bu sözleri yaymasaydınız. Üzerini örtseydiniz. Hadi iradeniz dışında yayıldı, sahiplenip savunmasaydınız bari!

Efendim deniyor ki o konuşmanın hedefi Vehhabi takipçiler. Konuşmayı umuma yaymadan; bir ulak ya da mektupla, yine de münasip bir lisan ile; yani Tasavvufu ve Ehli Sünneti "bel altına" vermeden onlara ulaşılabilirdi. Videoya kaydedip netten yayılmasına gerek yoktu. Yıllardır beslendiğiniz, nimetlerinden yararlandığınız, varlığımızın en önde sebeblerinden diye gösterdiğiniz; övündüğünüz övdüğünüz Tasavvufu ve Nakşibendi Tarikatını; nifak (bölünmüşlük) nedenleri arasına sokmanıza da gerek yoktu. Tasavvuf ehlini, Vehhabilerle ve Şia ile birlikte aynı "nifak ve şikak" hesabı tarafına yazmanız (ya da Mehdi As devresi diye bunu kabullenmeniz) hakikaten pek büyük bir ayak sürçmenizdir. Nakşibendilik, Tasavvuf "bunlar Şeytanın uydurmaları" demek ses hızında duvarlara toslamanızdır. Bu sürçmeler, bu toslamalar vahimdir. İftiradır. Hakkı ayaklar altına alıp çiğnemektir. Bidati ve küffarı sevindirmektir. Bunca zamandır her öğün yediğiniz kaba afederseniz pislemektir! Nankörlüktür. Anlaşılabiliyor mu? Asla kabul edilemez. Sabır gösterilemez. Kimseden kabul edip mazur görmesini beklemeyin. Bir takım manevralarla, tevillerle, sıyırmalarla birilerine kabul ettirebiliriz diye de ummayın! Bu sözleri ancak Bid'at ehline sevdirip kabul ettirebilirsiniz (Ne kadar acı değil mi?). Haricine yapacağınız her hamle size olan tepkiyi katlayacaktır.

Sonra konuşmada geçen Yahudi ve Hıristiyan fırkaları bahisleri, Vehhabi takipçiler ara bahanesini geçersiz kılıyor. Maalesef.

Sözü uzatmadan: Son dönemdeki hareket ve tavırlarında, konuşmalarında Kıbrısi'de Mürşid-i Kamillik vasıf ve alametlerini göremiyoruz. Madem ki Allah'a ve Resulüne talipsiniz sizi hakiki bir Mürşid-i Kamil'e bağlanmaya davet ve teşvik ederiz. İsim önemli değil. Hakiki Mürşid-i Kamiller yeryüzünden eksik olmayacaktır.

Bununla beraber; takdir elbette sizindir. Kıbrısi'den ayrılmaya/ayrılmayı istemeye/bilirsiniz. Eğer ayrılmıyorsanız; Allah rızası için kendinizi ve velinimeti/niz/miz olan değerleri/nizi/mizi ayaklar altına ve küçük düşürmeyiniz. Bu değerlere, Müslümanların ve İnsanlığın şiddetle ihtiyacı varken, bir de siz onların zararına girmiş olmayınız. Yolları kesmeyiniz. Hakkı batıl ile karıştırmayınız. Bizlerin boynunu eğriltmeyiniz. Kıbrısi'nin konuşmalarını süzerek kamuoyuna arz ediniz. Kimseyi hakir görmeyiniz ve göstermeyiniz.

Az sözü de çoğa sayınız.

Ves'selamu aleykum ve rahmetullah.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz.Şeyh M.Nazım El-Hakkani:"Rabbânîler Olunuz." (20.10.2010)
MesajGönderilme zamanı: 26.11.10, 18:03 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Ve lütfen şu mesaja da mutlaka bakınız:

viewtopic.php?f=143&t=4937&p=13468#p13468


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz.Şeyh M.Nazım El-Hakkani: "Rabbânîler Olunuz."(20.10.2010)
MesajGönderilme zamanı: 28.01.11, 23:05 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Hem "Rabbânî olmak" hem de "Sadıklar İLE olmak" mümkündür.

وَكُونُواْ مَعَ ٱلصَّـٰدِقِينَ

(Tevbe: 119) Kûnû Meas-Sadıkîn.
Sadıklar ile olmak;

كُونُواْ رَبَّـٰنِيِّـۧنَ

(Al-i İmran:79)Kûnû Rabbaniyyin.
Rabbanî olmak...


Birlikte götürülmelidir.

Vesselâm...

Alıntı:
Biz halen Nakşbendî-Hakkanî ve Rabbanî'yiz.


Şeyh M. Hişam Kabbanî.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 7 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 5 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye