Sultanul Evliya Mevlana Şeyh Nazım Adil El -Hakkani
Pazartesi, Aralık 14, 2009 Lefke, Kıbrıs
GÖKLERİN EMANETİ
Destur Ya Ricalallah Meded.Destur Ya Seyyidi. La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Muhammed Rasulullah Aleyhi Salatullah Aleyhi Selamullah. La İlahe İllallah La İlahe İllallah La İlahe İllallah Muhammed Habibullah Aleyhi Salatullah Aleyhi Selamullah.
Bütün övgüler ve bütün tazimler Sanadır, sadece Sanadır. Ey Rabbimiz sen Yaratansın. Sen Yaratanımızsın bizi affeyle. Ve bedenimiz ve manevi varlığımıza ilahi rüzgarlar gönder ki her vakit ferah olalım. Ferahlık sizin içindir. Ya Rabbel İzzeti...
Ve sonsuz sȃlatu selamlar Senin en şereflin olan, onun şerefine bütün alemleri yarattın, Seyyidina Muhammed (s.a.v.). Ona ikram eyle. Ey Rabbimiz bizi affeyle. Ey Rabbimiz onun şerefine bizi destekle.
Esselamun Aleyküm ziyaretçilerimiz, dinleyicilerimiz hoşgeldiniz. Siz benim için gelmiyorsunuz, hayır. Siz ilahi merkezlere ulaşmak istiyorsunuz. Her yükseldiğiniz zaman hafifliyorsunuz. Hafiflemek, maddi varlığımızın ağırlığı bizi bırakıyor demektir. Onun için ibadetler ve kulluk yapmak insanların omuzlarındaki ağır yükü alır.
Ey selefi ulemalarımız, Cenab-ı Allah’ın ne buyurduğunu düşünüyorsunuz? Estauğuzubillah“İnna Aradnel Emanete Ales Semavati Vel Erdi Vel Cibal.” (Ahzab: 72) (Biz o emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik.) Bu arapça mı, Türkçe mi? Arapça. Lisanul Kuran-i Kerim. Arapça. Ve siz arapçayı anlamaya daha fazla değer vermelisiniz.
Cenab-ı Allah buyurur ki; Estauğuzubillah“İnna Aradnel Emanete Ales Semavati Vel Erd Fe Ebeyne Ey Yagmilneha” (Ahzab: 72) Cenab-ı Allah buyurur ki; bütün gökleri ve bütün yerleri... Gökler maneviyatla doludur. Göklerde maddiyatın bir ağırlığı yoktur.
Cenab-ı Allah buyurur; Biz göklere hem de yerlere buyurduk, bu benim emanetimdir. Cenab-ı Allah’ın emanet için buyurduğuna ikram başka dillerde tam bir tarif vermek için yeterli değildir.
Ben ilahi göklerimden, onlar mukaddeslikle doludur, ikram ediyorum. Göklerin maddesi onlara ilahi huzurdan yansıyan nurdur.
Meded Ya Sultanul Evliya Meded. Eğer sen zayıf kullara ulaşmazsan kimse böyle dakik konuları konuşamaz. Eğer Alemlerin Rabbi onun sözünü taşımak için bir yetenek vermezse bu o kadar ağırdır ve imkansız olur.
Ey büyük Şeyhimiz, ey sahibimiz, kullarına ve bu dünyadaki bütün varlıklara birşeyleri anlamalarını kolaylaştır. Sen bu noktada sorumlusun ve biz senin ilahi varlığının görüntüsüne geliyoruz. Çünkü O öyle kuvvetli biridir ki, sıradan insanlar için onlara gözleriyle bakmak imkansızdır. Bizim maddi gözlerimizle onlara yaklaşıp bakamayız.
Sadece kimin manevi gözü açıksa onlar bakabilir. Bakmak birşeydir, anlamak başka birşeydir. Ve o anlayışla birşey olmak daha başka birşeydir. Hem de o anlayış onlara giydirilmiş ilahi hal başka birşeydir. İnsan... Beşeri...
Ey insanlar, kendinizi o kadar basit yaradılış veya basit varlık zannetmeyin. Seyyidina Ali ne buyurmuştur? ... (arapça)Kendinizi o kadar küçük varlıklar mı zannediyorsunuz? Küçük. Bir buçuk ve iki metre arasında. Bu maddi varlığımızın orta ölçüsüdür.
Bir buçuk metreden daha aşağı inersek çok çirkin bir görüntü olur. Eğer iki metreyi geçersen de dev gibi olursun... Ne derler? Bunun için bir kelime vardır...Kocaman bir kişi...O da çirkin olur. Cenab-ı Allah insanı böyle mükemmel bir şekilde yarattı.
Çok kısa biri veya çok uzun kişi çirkin olur. Onu mükemmeliyet içinde olan böyle bir şekilde yarattı. Mükemmeliyet. SubhanAllah. Bir anlam veren bir söz vardır... Çok uzun kişi olursan...Cebabire?İmlak... İngilizce? Dev gibi... Dev gibi görünmek iyi değildir.
Onun için Cenab-ı Allah buyurur; “İnna Halagnel İnsana Fi Ahsani Takvim” (Doğrusu Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.) (Tin:4) O buyurur ki; Biz insanı öyle bir şekilde yarattık ki bu en iyisidir. Bir kadını veya bir erkeği daha yakışıklı veya daha güzel bir şekilde hayal edemezsin.
Size dört ayak ikram edilse ne düşünürsünüz? Çünkü insanlar şimdi o kadar çok dünyanın peşine koşarlar ve iki ayak yeterli değildir derler. Biz de deriz dört ayaklarınız olsa ne haber? O zaman zürafa gibi olursun o kadar uzun.
Boyunuz zürafa kadar olsa iyi değil mi? Üç metre, dört metre olursun, herşeyi merdiven kullanmadan toplarsın. Ne düşünürsün? Hayır, hayır ben hoşlanmam. Yük taşıyan olsan ne haber? Şimdi insanlar kim daha ağır yük taşır diye müsabaka yaparlar.
Ben de diyorum; bir müsabaka istiyorsanız bu müsabakayı eşeklerle yapın. Eşek her zaman sizin taşıdığınızın iki kat fazlasınız taşır. O altın madalyaları siz almamalısınız, hayır eşeğin boynuna asmalısınız. Ve eşek çok mutlu olur ve der ki; “İaa… İaa..İaa..İaa… İaa…”
“Ne için mutlusun?”
“Ben şampiyon olduğum için mutluyum.”
Her hangi bir eşek o ağır yük kaldıranlardan daha kuvvetlidir. Ne için? Eşeklerden daha kuvvetlisiniz diye ispat etmek için mi? Hayır, asla, eşek her zaman daha kuvvetlidir. Siz taşıyınca bacaklarınız titrer. Bir adim bile hareket edemezsiniz. Ama eşeklerin sırtına sizin taşıdığınızın iki katını yükleseniz o gidebilir.
Eğer siz bir madalya alıyorsanız bu madalya tenekeden olmalı. Altın madalya eşek için olmalı. Ve eşek; “Hayır, ben bir madalyayla mutlu olmam çünkü ben taşıyorum onun için iki altın madalya isterim. Birini sağ tarafıma” der.
(Şeyhimiz öksürüyor) Bu gelen yaşlılıktır. Birisi 80, 70 yaşını geçince birşeyler sana yaşlandığını gösterir.
Onun için ey insanlar, kimse daha mükemmel bir şekil düşünemez. Hanımlardan ne haber? Eğer hanımların arkalarında iki tane kanatları olsa? Nasıl olur, severler mi? He…? İki tane kanat… Yatağa girince eşi der ki; “Yav al şu kanaları, beni mutsuz ediyor. Al bunu yanında tut.”
Meleklerin kanatları vardır. Onların dış görüntüleri bizim yaratılışımızdan daha mı önemli zannediyorsunuz? Hayır. Vȃr olan her şey Cenab-ı Allah’ın insanoğluna ikram ettiği mükemmeliyete ulaşamaz. Neden şükür etmezsiniz?
Ey insanlar, Cenab-ı Allah sizi insan olarak yarattı eşek olarak yatamadı diye mutlu değil misiniz? Ve siz her zaman şikayet edersiniz. Ne için şikayet edersiniz? Cenab-ı Allah sizi eşek olarak yaratmadı diye mi? Neden şikayet ediyorsunuz? “Şükürler olsun Rabbim beni ademoğullarından olmak için seçti” demelisiniz. Ve adem öyle bir mükemmeliyet üzerinde yaratıldı ki, hiçbir varlık onun mükemmeliyetine ulaşamaz.
Ey insanoğlu utanmıyor musunuz? Her zaman şikayet edersiniz. Ne için? Eşek olarak, köpek olarak, tilki olarak yaratılmadınız diye mi? “Ey Şeyh, biz ayı gibi olsaydık. Çünkü ayı dört ayakla yürür ve bazen iki ayak üzerinde dururlar hem de yürürler.” Bundan hoşlanıyorsanız Allah (cc) sizi sabaha kadar ayıya çevirsin diye sizin için dua edeyim.
Ama farkı vardır çünkü maymunlar… Maymun değil, ayıların bazıları sarıdır, bazıları gri, bazıları beyaz, bazıları siyah, bazıları karışıktır. Onlardan hangi renkten hoşlanırsın? “Ben asla ayı gibi olmak istemem.” Neden Rabbine şükür etmezsiniz, “Ey Rabbim, sen beni insan, ademoğulları olarak yarattın” diye?
Onun için bu Peygamberlerden hakiki takipçilerine gelen ilahi ilimlerdir. Bu onları uyandırmak içinde ikram edilmiştir. Cenab-ı Allah’ın onlara ikram ettiğini takdir etmek için. Evet. Cenab-ı Allah buyurur; “Ben yerlerde ve göklerde ilahi sözümün bilinmesini istiyorum.” Ve biz (arapça) ..“Ey Rabbim, bizi affeyle. Eğer sen bizim irademize bırakırsan biz af isteriz. Biz taşıyamayız” deriz. … (arapça)
Ey selefi ulemaları, Cenab-ı Allah tutmanız istediği o emanet neydi? Emanetin anlamını bilirsiniz. O emanet neydi bana anlatabilir misiniz? “Şirk, küfür, şirk küfür” konuşmayın, hayır. Helal nedir, haram nedir insanlara hakiki ilimleri öğretin. Ve bütün Peygamberler insanlara haram nedir, helal nedir, yasak nedir, müsaade edilen nedir diye öğretmeye geldiler. Bunları öğrenmeye çalışın ondan sonra kendinize biz “selefi ulemalarıyız” deyin.
O emanet nedir bana söyleyin? Bütün yerlerin ve göklerin ve de dev dağların titrediği o emanet nedir bana söyleyin. Himalaya dağları gibi dev dağlar. Onlar da böyle (eğildiler, eğildiler), düzleştiler. “Ey Rabbimiz, biz taşıyamayız” neydi bu? Biliyor musunuz bilmiyor musunuz? Bilmiyorsanız Cenab-ı Allah buyurur; “Fes'el Bihi Habiyra”(Furkan:59). Bir daha. Doğudan batıya size anlatacak, siz öğretecek birini arayın. Zannetmeyin ki böyle değerli cevherleri herkese ikram ederler.
Ne düşünürsün, siz Suudilersiniz. Onların çok fazla cevherleri, yakutları, zümrütler, incileri, safirleri, o kadar çok şeyleri vardır. Ne düşünürsünüz, O… Boynuna astıkları… Madalya değil… Bayanlar boynuna asar… Kolyeyi bir eşeğin boynuna takmak ister misiniz? He…? Bana söyleyin. Bana söyleyin ve ben size bir cevap vereyim. Siz herşeyi bildiğinizi zannedersiniz, siz hiçbir şey bilmezsiniz.
Çünkü onlar o değerli kolyeleri eşekle aynı seviyede olanın boynuna takmaya çalışırlar. Ne düşünürsünüz, eşeğin boyuna değeri kolyeyi takınca onun insanın yanında bir değeri mi olacak? Hayır. Onun için böyle değerli ilimleri gelen herkese verilmiştir zannetmeyin, hayır. Bu Âlemlerin Rabbinin ikramıdır.
Dalında mükemmeliyete ulaşmayan bir talebeyi bile mezun etmiyorsunuz. Cevherlerle dolu Kurân-ı Kerimde her cevherin değeri bu kainattan on veya yüz kat daha fazla değerlidir. Âlemlerin Rabbi size onu verecek mi? Ne dersiniz? … (arapça) “İnna Aradnel Emanete Ales Semavati Vel Erd Fe Ebeyne Ey Yagmilneha” Ey Rabbim, o emaneti bizim boynumuza verirsen birileri bizden alabilir, bazı hırsızlar benden alabilir.
Bu o cevherleri tutabilecek birilerine ikram edilmeli. Sen o seviyede değilsin onun için Cenab-ı Allah sana vermiyor. Biz ulamayız, selefi ulamalarıyız demeyin. Nerede ulemalar? Cenab-ı Allah buyurur; “İnnema Yahşellahe Min İbadihil Ulema” (Fatır:28) Kendinizi Cenab-ı Allah’ın buyurduğu seviyede mi görüyorsunuz?
Zannediyor musunuz ki size böyle Huşu…Allahu Ekber deyince bütün organlarınız titrer mi zannediyorsunuz? Hayır. Siz o seviyede değilsiniz, size o ikram edilmemiştir. Biz selefi ulamalarıyız demeyin, hayır, hayır.
Cenab-ı Allah’ın övdüğü ve “İnnema Yahşellahe Min İbadihil Ulema” buyurduğu o seviyeye nasıl ulaşırız onu sorun. … (arapça) anlar mısınız Min İbadihi Ulema’lardan bazıları, herkes değil, hayır. “İnnema Yahşellahe Min İbadihil Ulema”. Titrerler, Haşyetillah’tan titrerler. İlahi korkudan, bu Tazim ve Tekrim’le karışmıştır, ve övgüyle karışmıştır, bu ikram edilmiştir.
Kıyafetlerinize altın süsler takınca veya gümüş o zaman birşey mi olacağınızı zannedersiniz? Her zaman kıyafetlerine bakan insanlara anlatmaktan hoşlandığım kısa bir hikayedir. Ve kıyafetleriyle ve taçlarıyla kibirlenirler.
Sultan Timur zamanında; O Ortaasya'dan Avrupa'nın hudutlarına gelmişti. Ve orada Molla Nasreddin’le karşılaştı. Onlar bilirler. Araplar Cuha derler, Cuha başka biridir. Molla Nusreddin, molla Mevla demektir. Biz molla kullanırız. Molla hakikatte Mevla’dır. Cenab-ı Allah onları sorgulamaz.
Cenab-ı Allah herkese başka bir özellik vermiştir. Molla Nasreddin’in özelliği insanları güldürmek ve düşündürmekti. Bir gün Molla Nasreddin hamamdaydı. Ve orada Sultan Timur, Timurhan vardı. O oturuyordu ve dedi ki;
“Ey Molla Nusreddin, eğer ben bir esir olsaydım…. Esir nedir? Onun bir ismi vardır… Eğer ben bir köle olsaydım, esir ama onun başka bir ismi daha var anlamak için…Eğer ben bir köle, hizmetçi olsaydım. Beni bir pazara götürseler benim fiyatım ne olur zannedersin?” anladınız mı?
Molla Nusreddin dedi ki; “Ey Celalettin Melik, ey haşmetlim, siz orada on dirhem edersiniz.”
Dirhem gümüş madeni para idi.
“Ne diyorsun ey Molla Nusreddin? Benim için sadece on dirhem mi? Sadece bu peştamal” Bu örtü…Yahu hacıların koyduğu nedir? Malezyalılar kullanır bunu…Saron… Bunu söyle…Ne giren oraya buraya!... “Saron sadece on dirhem eder.”
“Senin değerin yoktur. Kimse sana birşey vermez, hiçbir dirhem vermez. Ben sadece o Saron’u söylüyordum, seni değil. Seni kim alır? Senin ayağının biri böyle, böyle gidiyor. Seni kim alır? Kimse sana bir şey vermez. ”
Ve Sultan güldü.
Ama Molla Nasreddin insanlara bir ders verdi.
Herkes şimdi böyle süsler taşırlarsa kendi değerlerini çok değerli zannederler, hayır. Bu onlardan alınırsa kimse onlara bir Riyal bile vermez. Mutlu…
Ey insanlar, dinleyin ve birşey öğrenmeye çalışın ki size burada ve buradan sonra faydalı olsun. Nefsinizi aşağı indirsin ve size ilahi süsler gelsin. Ey insanlar, o zamanın ödemelerini kullanmayın. İlk önce Cenab-ı Allah’ın emirleri ondan sonra tedarik edeceğiniz şeylerle bakın. Tedarik edeceğiniz şeyler için değil Cenab-ı Allah’a kul olmak için yaşamaya çalışın. Cenab-ı Allah bizi affeylesin.
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum dum”
“Dum dum dum dum dum dum dum duuum”
Fatiha.
Cenab-ı Allah bizi affeylesin.
...
Bazen kulağıma söylerler. Onlar bilirler, durdururlar, keserler. Allah’a şükürler olsun.
eş-Şükrülillah. Velhamdülillah.
*Selam geliyor*
Onlar mutlular mı? Bu gece biraz böyle böyleler.
Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah Allah....
|