MUHSİN BAŞKAN Anma Programı
Türk Ocakları Akademik Çalışma Grubu’nun 11.04.2009 tarihli programında merhum Muhsin Yazıcıoğlu anıldı. Programa Sayın Yazıcıoğlu’nun “ÜŞÜYORUM” adlı şiiri ve Osman Öztunç’un “MUHSİNLER ÖLMEZ” adlı ağıtının sinevizyon gösterisi ile başlandı. Ardından Türk Ocakları Genel Sekreteri Sayın Orhan Kavuncu’nun ve BBP İstişare Kurulu Üyesi Sayın Hasan Çağlayan’ın, Muhsin Yazıcıoğlu ile olan anılarını anlatmaları ve sonrasında ruhuna Kuran-ı Kerim ve Fatihaların okunması ile programa son verildi.
“Cenazesinin bu kadar kalabalık olmasının sırrı nedir?” sorusuyla sözlerine başlayan Sayın Kavuncu; vatanını milletini çok seven bir vatan evladının bu dünyadan göçerken kendisine yakışır bir şekilde tüm Türkiye’yi arkasına aldığını söyleyerek sözlerine şöyle devam etti:
“Merhumun sevdası öyle büyüktü ki Refah-Yol Hükümeti zamanında -BBP’nin çok kritik bir konumda olduğu dönemde- sık sık şöyle derdi: “Vatanı milleti çok seviyoruz ama verdiğimiz kararlarla sevdiğimizi boğmayalım, sevgimizi kontrol edelim. Kararlarımız vatana millete zarar vermesin.”
1999 seçimlerinden sonra aldığımız %2,5 ‘luk dilimin yıkıcı etkisinden kurtulmak, toparlanmak ve başımız dik yola devam etmek konusunda azimle çalışırken başkandan gençlerle bir sohbet yapmasını istedim ve partide çarşamba sohbetlerini başlattık. Başkan sohbetine bir Çin Atasözü ile başladı. “İnci bulmak isteyen derine dalmalıdır.” Bu atasözü içinde çok derin manaları barındırmaktadır. Muhsin Yazıcıoğlu hayatını bu tahayyülle, bu tahammülle, bu sabırla geçirmiş bir insandır.”
1999-2000 seçimlerinde partinin hep ittifak yapması taraftarı olduğunu başkana ifade ettiğini söyleyen Sayın Kavuncu, O’nun bir yol ayrımına girip kendine has bir yol çizdiğini, bu nedenle yoluna tek başına devam etmeyi ittifak yapmaktan daha uygun bulduğunu, ittifakları hiç istememesine rağmen kendilerinin ısrarlarına da hoşgörüyle yaklaştığını belirtti. Zahirde birçok sebepler olmakla birlikte geriye yönelik düşündüğünde kendilerinin ittifak isteğine karşı çıkmamasına rağmen, ittifak görüşmelerinin olumsuz sonuçlanmasının nedeninin esasında Muhsin Yazıcıoğlu’nun istememesi olduğunu da sözlerine ekledi.
“Ağaca dayanma kurur
Duvara dayanma yıkılır
İnsana dayanma ölür
Hakk’a dayan.”
Yazıcıoğlu’nun her mitingini bu sözlerle bitirdiğini söyleyen Sayın Kavuncu, O’nun tek dayanak noktasının Hakk olduğunu belirtti. Başkanın eleştiriye çok açık bir insan olduğunu çevresindekilerin kendisi ile ilgili yapmış oldukları eleştirileri önemle dinlediğini ve dikkate aldığını ifade etti.
Orhan Kavuncu’dan sonra sözü Sayın Hasan Çağlayan aldı ve insanın çok sevdiği bir kişiyi ölümünden sonra anlatmasının kelimelerle ifade edilemeyecek derecede zor bir iş olduğunu söyledi. Hasan Çağlayan sözlerine şöyle devam etti:
“Üniversiteye başlayalı 1 yıl olmasına rağmen henüz kendisiyle tanışmamıştım ancak ismi bir efsane şeklinde dilden dile dolaşıyordu. 1974 yılında tanışma sansına sahip oldum ve o günden ölümüne kadar devam eden müşterek bir hayat mücadelesi başladı. Aynı evi, aynı hapishaneyi paylaştık, beraber iş kurduk, vakıf kurduk. Birlikte siyasete girdik. Kader bizi hiç ayırmadı. Biz iki kader arkadaşıydık. Onca sene bir arada bulunmamıza rağmen yemin ederim ki O’na karşı tek bir burukluğum kırıklığım yoktur. Öyle mümtaz bir şahsiyettir ki neye alınacağını veya neye sevineceğini hisseder ona göre davranırdı.”
Sayın Çağlayan Muhsin Yazıcıoğlu’nun çok cesaretli olduğunu Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmadığını şu cümlelerle ifade etti:
“Buradan kurtuluş olmaz" dediğimiz kavgaların ortasına atlar ve Rabb’imin izniyle tek yara almadan kurtulurdu. “Allah rızası için bu milleti seviyor ve Allah rızası için mücadele ediyorum. Rabbim korur ve hiçbir çizik almadan bu tehlikeleri atlatırım.” diyerek teslimiyetçiliğinin ne kadar sınırsız olduğunu vurgulardı.”
Mahkumiyet yıllarından da bahseden Sayın Çağlayan, Yazıcıoğlu’nun üç karşıt görüşlü kişiyle aynı hücrede kalıyor olduğu için hayatından endişe duyduklarını, buna rağmen başkanın Allah’a olan bu teslimiyetçiliği nedeniyle içinin rahat olduğunu hatta kendilerini dahi sakinleştirdiğini anlattı. Muhsin Yazıcıoğlu’nun kabir hayatına benzeyen hücre günlerini, tüm hayatını muhakeme edebileceği bir fırsat olarak gördüğünü de sözlerine ekledi.Kendini en zor yaşam şartlarına hazırlamak için zaman zaman denemeler yaptığını, inanmışlığın en samimiyetini şahsında barındırdığını, bu nedenle işkencelere herkesten daha dayanıklı olduğunu, bunu da “arkadaşlar işkencelere dayanamadığı noktada tüm suçları üzerimize atsın.” diyerek kanıtladığını ifade eden Çağlayan sözlerini söyle sürdürdü:
“Genel Kurmay Başkanlığı, askeriye, Rahşan Ecevit, kısacası her kesimden insan bu cenaze törenine katıldı. Bütün millet Muhsin Yazıcıoğlu sayesinde bir araya gelerek tek yürek halinde aynı şey için dua etti. Buradan çıkartılması gereken dersler vardır. Bununla Allah bir mesaj veriyor, bunu bulmak lazım. Bu noktada bize bir şeyler yapmak düşer.”
Sayın Hasan Çağlayan, Akademik çalışma grubunun düşünen bir grup olduğunu, bu konu üzerine kafa yorması gerektiğini, bu milletin neden bir araya geldiği ve bu milleti bir araya getirmek için neler yapılabileceği konusunda kendilerine yardımda bulunması gerektiğini söyleyerek sözlerini tamamladı.