Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: ESBÂB-I VÜRUDİ'L-HADİS'İN ÖNEMİ
MesajGönderilme zamanı: 01.01.09, 16:20 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
ESBAB-I VÜRUDİ'L-HADİS'İN ÖNEMİ

-Hadislerin Söyleniş Sebebleri-

ADEM SÜER


Herhangi bir dinin, peygamberi olmadan insanlara ulaştırılması, anlaşılması, yerleşmesi ve kurumlaşması mümkün değildir. İslam dini de aynı şekildedir ve Resulüllah (s.a.v) olmadan İslam’ı düşünmek mümkün değildir. Zira İslam sadece onun öncülüğünde kurumlaşmış bir dindir. Resulüllah bir taraftan Kur’an’ı tebliğ etmiş, bir taraftan onu beyan etmiş ve uygulamaya koymuş, diğer taraftan da onun kendisine havale ettiği boşlukları tamamlamış, böylece onu herkesin anlayabileceği mükemmelliğe ulaştırmıştır.1

Sünnet, müslüman birey ve toplum hayatı için detaylı bir proje olup, işaret ettiğimiz gibi, o tefsir edilmiş bir Kur’an’ı ve hayata aktarılmış bir İslam’ı temsil eder.2

Hz. Peygamber sözüyle, fiiliyle ve bütün hayatıyla, ister yalnızken, ister başkaları arasında, yolculuk ve yolculuk dışında, uykuda ve uyanık iken, özel ve genel hayatında, barış ve savaş halinde, huzur ve musibet anında, Allah ile, insanlar ile, uzaklarıyla-yakınlarıyla, dostları ve düşmanlarıyla olan ilişkilerinde Kur’an’ın beyan edicisi, İslam’ın ise canlı timsalidir.3

Tebliğ ettiği Kur’an ayetlerine itaat olunduğu gibi, bu hususlarda Resul’e itaat etmek de vaciptir. Kur’an-ı Kerim, buna şu şekilde delalet etmektedir.

“Ey inananlar, Allah’a itaat edin ve Resule de itaat edin.”4

“De ki; Eğer siz Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.”5

“Kim Allah’a ve Resulüne itaat eder, Allah’tan korkar ve O’nun azabından sakınırsa, işte sonunda kazanacak olanlar onlardır.”6

“Biz hiç bir peygamberi, Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir maksatla göndermedik.”7

“Hayır! Rabbinin hakkı için, onlar aralarındaki ihtilaflı konularda seni hakem yapıp, sonra da, içlerinden hiçbir hoşnutsuzluk duymadan senin verdiğin hükme boyun eğip, tam anlamıyla teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.”8

Ve Kur’an O’na uymaya rağbet ettirmiştir.

“And olsun Allah’ın elçisinde sizin için, Allah’ı ve ahireti arzu eden ve Allah’ı çok anan kimseler için en güzel bir örnek vardır.”9

İslam hukukunda ilk kaynak olan Kur’an-ı Kerim’in ilk müfessiri Hz. Peygamber, Kur’an’ın ilk tefsiri de O’nun sünneti olduğu ve sünnet edille-i şer’iyyenin ikincisini teşkil ettiğinden dolayı, Kur’an-ı Kerim’i doğru anlayabilmek İslam hukuku hakkında sağlam bilgi elde edebilmek için sünnetin bilinmesi zaruridir.10 Sünnet ve Hadislerin anlaşılmasını konu edinen hadis ilimlerini; Dirayetu’l-Hadis İlmi, Fıkhu’l-Hadis İlmi, Garibu’l-Hadis İlmi, Muhtelifu’l-Hadis İlmi, Esbab-u Vürudi’l-Hadis İlmi ve Nasih Mensuh İlmi şeklinde sıralayabiliriz.11

İnsan zihninde sebebleri müsebbeplerle, hükümleri hadiselerle olayları da zaman, mekan ve şahıslarla irtibatlandırmak daha kolay olduğu için vürud sebebinin bilinmesiyle hadislerin hıfzedilmesi, manalarının fehmedilmesi ve konuların kolayca hatırlanması mümkün olur. Hz. Peygamber çeşitli vesilelerle hadis irad buyuruyorlardı. Hadisin vüruduna sebeb olan hal ve şartların bilinmesine büyük ihtiyaç vardır. Zira Hz. Peygamber’e herhangi bir soru sorulduğunda veya müslümanları ilgilendiren bir olay meydana geldiğinde bunlar ya bir ayetle yahut bir hadisle cevaplandırılıyordu. Aynı zamanda Hz. Peygamber Kur’an-ı Kerim’i sadece tebliğ etmekle kalmıyor, bazı ayetlerini tebyin, tafsil, tefsir, izah, takyid ve tahsis ediyordu. Bu bakımdan manasını veya mevzuunu anlamakta güçlük çektiğimiz bir hadis-i şerifi, vüruduna sebep olan özel bir hadise veya vakıaya bağladığımızda kolayca ve açık olarak anlamak mümkün olur.12

Bazı hadislerin vürud sebebleri bilinmediği zaman, manalarının yanlış anlaşılabileceği ortadadır. Söz aynı söz olmasına rağmen hale, muhataba ve şartlarına göre, manasının değişebileceği bir gerçektir. Söylenen bir şeyi en iyi şekilde anlayabilmek için söyleyen ve söyleyenin hal ve şartları ile zemin ve zamanını bilmek lazımdır.13

Ayetlerin nüzulüne ve hadislerin vüruduna sebeb olan şeyleri bizzat müşahade eden sahabe, Hz. Peygamber’in irad ettiği hadislerden sebebi bulunanları, rivayet esnasında sebebleriyle beraber nakletmiş, hadisin söylenmesinden hemen önceki zaman, zemin, hal ve şartların zikri üzerinde önemle durmuşlardır.14 Sahabenin, hadislerin anlaşılması ile ilgili tartışmalarına baktığımız zaman, büyük bir kısmının, esbab-ı vürudun, anlamı belirleyici olup olmadığı ile ilgili olduğu görülecektir.15

Hz. Ömer, hadisin söylendiği bağlam, (sebebi vürud) belirtilmeden rivayet edilen sözlere delil olarak sarılınmasına karşı tedbir almıştır.16 Ve O’nun bazı uygulamalarını Hz. Peygamberin uygulamalarından farklı gibi görünmesi, tarihsel ve toplumsal bağlama yüklediği anlamdan kaynaklanmıştır.17


ESBAB-I VÜRUDİ’L-HADİS

(Hadislerin Söyleniş Sebebleri)


Hadisten kastedilen şeyin umum-husus, mutlak-mukayyed, nesh ve benzeri konulardan birisini anlaşılmasına vesile olan şeydir. Yahut, hadisin söylenmesine sebeb olan günlük aktüel olaylardır.18

Bazı hadislerin muayyen bir sebeb bir vesile veya ahval dolayısıyla ilgili olduğu malumdur.19 İşte hadislerin belli bir sebeb bir vesile veya bir durum dolayısıyla söylenmiş olmasına "hadislerin söyleniş sebepleri" diyoruz.

Esbab-ı nüzul ayetlerin nüzul sebebleri, nüzul zamanı ve mekanıyla ilgili hususlarda bahsettiği gibi.20 Esbab-ı Vürudi’l-Hadis de hadislerin söyleniş sebebleri, söylendiği zaman ve mekanla ilgili hususlardan söz eder. Bu ilim umumi hükümlerin tahsis edilebilmesi, manası mutlak olan hükümlerin sınırlandırılması mücmel ve müşkil hükümlerin açıklanması, bir hükmün asıl sebebinin beyan edilmesi için büyük önem taşımaktadır.21

Sünnetin en güzel ve doğru bir şekilde anlaşılması için yapılması gerekenlerden birisi de hadislerin üzerine bina edildikleri özel sebeblere ve belirli bir gerekçeye bağlı olup-olmadığına bakılmasıdır. Bu ise bazen hadiste açıkça ifade edilirken, bazen de hadisteki ifadeden çıkartılır ya da hadiste anlatılan olayın akışından anlaşılır.22 Sünnetin oluştuğu toplumsal şartların gözardı edilmesi, hadislerin sebeb-i vürudu ile siyak-sibakının gözden uzak tutulması, sünneti sağlıklı bir şekilde anlaşılmasını engelleyen kusurlar arasında yer almaktadır.23

Hz. Peygamber’in sözlü söylemlerini ve anlamlı eylemlerini değerlendirirken, tarih içinde onların tarihsel ve toplumsal bağlamlarını, zaman ve mekan boyutunu yerellik ve evrenselliğini, özel ve genel olduğunu tesbit etmek için başvurulan bir disiplin de, Esbab-u Vürudi’l-Hadis olmuştur. Kur’an’ı anlamak için esbabu’n-nüzul bilgisi ne kadar önemli ise hadisleri anlamak için, esbab-ı vürud bilgisi o kadar önemlidir.24

Böylesi önemli bir konuda geçmişte ve günümüzde neler yapılmış onlara bir göz atalım.

Mevcut kaynaklarımıza göre, esbab-ı vürud ile ilgili olarak kaleme alının ilk eser, Hanbeli fakihlerinden Ebu Hafs b. İbrahim Ukberi’ye (387) aittir. Daha sonra Suyuti (911) hadislerin anlaşılmasının ve fıkhi yönünün kavranmasının, vürud sebebine bağlı olduğunu belirtip, Ukberi’nin kitabını da göz önünde bulundurarak, el-Luma’fi Vurudi’l-Hadis adlı bir eser kaleme almıştır. Ne varki bu eseri bitirmeye ömrü kifayet etmemiştir. Fıkhi bablara göre tasnif edilen kitap, yüz civarında hadisin vürud sebebini ihtiva etmektedir.25

Bu sahada şu anda temel kaynak olarak başvurabildiğimiz eser, Osmanlı’nın Şam kadılığını yapan Hanefi fakihi İbn-i Hamza el-Huseyni’nin (1051-1120) el-Beyan ve’t-Tarif fi Esbab-ı Vürudi’l-Hadis adlı eseridir. Hadisleri alfabetik olarak sıralayan İbn Hamza, bin beşyüz civarında hadisin vürud sebebine yer vermiştir.26

Günümüzde ise bu konuda, Ramazan Ayvallı tarafından 1979 yılında Esbabu Vürudi’l-Hadis ve Bunun İslam Teşriindeki Yeri ve Önemi adlı bir doktora tezi hazırlanmıştır.

Hadisin söylendiği durum, ortam, şartlar ve onları açıklayan sebebler araştırılmadığı takdirde hadisten ne kastedildiği tam olarak anlaşılmaz. Bu da bir takım zanlara, ölçüsüz açıklamalara ve hadisin reddine yol açar. Bazen hadis çok defa bir problemin çözümünü belirtmek için söylenmiştir. Bu durum bütün zamana yayıldığında, hadis, problemi çözen bir faktör değil, çözümü zorlaştıran bir unsur olur.

Mesela, “Su temizdir onu hiçbir şey kirletemez.”27 hadisini ele alalım. Bu hadisin bina edildiği özel sebebe bakmadan zahirine göre hükmedildiğinde her türlü necis şeyin suyu kirletemeyeceği hükmüne varılır. Bu takdirde zamanımızda çeşitli pis artıklarla kirlenen, insan sıhhatine zarar veren ve ölümlere yol açan dere, nehir ve göl sularının temiz olduğunu iddia etmek gibi bir durumla karşı karşıya kalırız ki, bunun izahı son derece zor olur. Halbuki Hz. Peygamber’in bunu hangi sebebe binaen söylediğini araştırdığımızda görürüz ki Medine’de Beni Saide’de bulunan Buda’a olarak isimlendirilen kuyudan sahabenin abdest alalım mı diye sorduğunda söylendiği bir söz olduğu gibi; aynı zamanda Hz. Peygamber’in hanımlarından biri guslettikten sonra kapta biraz su artması Resulüllah’ın bu suyla abdest alması ve bu durumu hanımının bildirdiğinde artan suyun necis olmadığını söylediği bir söz olarak da nakledilmiştir.28

Bu konuya örnek olarak vereceğimiz diğer bir hadiste “Siz dünyanızın işini daha iyi bilirsiniz.”29 hadisidir. İktisadi, siyasi ve sosyal alanlarda İslam’ın hükümlerinden kaçmak için bazı insanlar bu hadise dayanırlar. Sadece bu hadise dayanarak İslam’dan siyasi nizamı bütünüyle çıkarmak istemişlerdir. Çünkü onlara göre- siyaset işleri usul ve furuu ile bizim dünyamızın işi olup, biz bunu Rasülulah’tan daha iyi biliyoruz. Dolayısıyla bu alanda vahyin yasama ve yönlendirmeye gitmesi Rasülulah’ın görevi değildir. Zira onlar nezdinde İslam devletsiz bir din ve şeriatsız bir akideden ibarettir.30 Bu hadisi en iyi onun vürud sebebi açıklamaktadır. Bu ise, hurmaları aşılama kıssası ve Hz. Peygamber’in aşılama hakkında onlara zanna dayanan görüşüyle işaret etmesidir. Hz. Peygamber ziraat olmayan bir vadide yetişmiştir. Ensar ise bunu vahiy veya dini bir emir sanmış ve aşılamayı terketmişlerdir. Meyveler üzerinde bunun kötü tesiri olunca şöyle buyurmuştur. “Ben ancak zannım ile (daha iyi olacağını) sandım. Dolasıyla beni zannım sebebiyle eleştirmeyin” sonunda da “Siz dünyanızın işlerini daha iyi bilirsiniz” buyurmuştur. İşte hadis böyle bir durumda söylenmiştir.

Hadislerin pek çoğunda ne maksatla söylendiği bilinmemekteyse de bazılarının vürud sebebi bellidir. Hz. Peygamber’in, “Hangi günah daha büyüktür, hangi amel daha faziletlidir, cennete girmeye vesile olacak amel hangisidir?” gibi sorulara verdiği cevaplarla, açık denizlerde suya ihtiyaç duyan avcıların deniz suyun abdestte kullanıp kullanamayacaklarına dair soruya deniz suyununu temiz, ölüsünün helal olduğunu söylemesi31 buna örnek teşkil eder. 32

Gerek İslam düşmanlığı, gerek cinsiyet, kabile, mezhep kavgaları ve benzeri sebeplerle hadis uydurulduğu hepimizin malumudur. Uydurma hadisler olduğu gibi, uydurulmuş vürud sebeplerinin de bulunabileceğini gözardı etmemeliyiz. Örnek olarak “Kim bilerek benim adıma yalan uydurursa cehennemdeki yerine hazırlansın” hadisinin söyleniş sebebi hakkındaki rivayeti gösterebiliriz. Hadise şöyledir:

Benü Leys kabilesinden bir mahalle Medine’ye iki mil uzaklıktaydı. Bir adam cahiliyye döneminde onlardan bir kız istemiş, onlar ise kızı vermemişlerdi. İşte bu zat, üzerinde güzel bir elbise ile tekrar geldi ve dedi ki; “Bu elbiseyi bana Resulullah giydirdi ve mallarınız ve canlarınız hususunda kadılık yapmamı emretti.” Daha sonra da sevdiği kadının evine gitti.

Bunun üzerine mahalleliler Resulullah’a haber gönderip durumu sordular. Resulullah ise şöyle buyurdu:

“Allah’ın düşmanı yalan söylemiş”. Resulullah daha sonra bir adam gönderip şunu emretti. “Sağ bulursan -ki sağ bulacağını sanmıyorum- boynunu vur, ölü bulursan da cesedini yak”.

Resulullah’ın gönderdiği adam geldiğinde onu bir engerek yılanı tarafından sokulup ölmüş olarak buldu. Bunun üzerine cesedini ateşte yaktı.33

İbn Adiyy’in el-Kamil’inde rivayet ettiği, ondan da İbnü’l- Cevzi’nin el-Mevzuat kitabında zikrettiği bu hadisin, söylenmesine sebep olarak gösterdiği hadisenin münker bir rivayet olduğu, ona güvenilemeyeceği, Ebu Gudde tarafından belirtilmiştir.34

Hadislerin anlaşılmasında, umum ve devamlılık özelliği taşıyanlar ile hususi ve muvakkat olanları tefrik etmek lazımdır ki büyük yanlışlara, hatalı anlayışlara varılmasın.

“Ben, müşrikler arasında oturan her müslümandan uzağım çünkü onlar birbirlerinin ateşlerini görmemektedir.”35 hadisiyle başka bir misal verelim. Özellikle dünyanın globalleşip, sanki büyük bir şehir olmasından sonra, öğrenim, tedavi, iş, ticaret, seyahat vb. asrımızda ortaya çıkan birçok ihtiyaca rağmen, bu hadisten, genel itibariyle müslüman için müslüman olmayanların beldesinde oturmasının haram olduğu anlaşılabilir. Halbuki hadis, Mekke’den Medine’ye hicret emri vacip olduktan sonra mazeretsiz hicret etmeyip müşriklerle birlikte oturan ve peygambere yardımda geri kalan müslümanlar hakkında varid olmuştur.”36

Sonuç olarak diyoruz ki, Hz. Peygamber’in bazı sözleri ve fiilleri, vahiy neticesindeki davranışları değil, aklına ve tecrübesine dayanarak, zaman, zemin, şahıslar ve şartlar muvacehesinde söylenmiş ve yapılmıştır. Bu nevi hadislere aynen ve şeklen uyma yerine taşıdıkları espiriyi kavramaya çalışmak gerekmektedir.37 Hadisleri anlamada, yorumlamada ve yaşamada bu durum gözardı edilmemelidir.

Hadislerin arka planını, vüruduna sebep olan aktüel olayları konu edinen Esbab-u Vürudi’l- Hadis ilminin müstakil bir hadis ilmi olmasının gerektiği kanaatindeyim. Esbab-u Vürudi’l Hadis’in müstakil bir Hadis İlmi olabilmesi için Hadis ve Sünnetin tarihsel ve toplumsal bağlamını, sadece sahih rivayetlerle değil, tarih, coğrafya, sosyoloji ve psikolojiden yararlanarak, ilmi yöntemlerle tahlil edilmelidir. Sünnetin yerelliği ve evrenselliği, zaman ve mekan boyutu, örfi olup olmadığı, hass ve amm olanların ayırtedilmesi, bu ilmin etütleri içinde yer almalıdır. Ayrıca bu ilim sadece sebep değil illet ve hikmet konusunu da ihmal etmemeli, yani sadece Hz. Peygamber’in bir sözü hangi vesile ile söylediği değil, hangi gerekçe ile, hangi ilkeyi gözönünde bulundurarak söylediğini de ele almalıdır.38

***

Dipnotlar:

1- Erdoğan, Mehmet, Vahiy-Akıl Dengesi Açısından Sünnet, 231,
2 -El-Kardavi, Sünneti Anlamada Yöntem, 118,
3- a.y.,
4- Nisa 59,
5- Al-i İmran 31,
6- Nur 52,
7- Nisa 64,
8- Nisa 65,
9- Ahzab 21, *Ank. Ünv. İlahiyat Fak. Bir öğrenci kulübünün tertiplediği ve öğrencilerin katıldığı “Hadis-Sünnet Sempozyum’unda sunulmuştur.
10- Ayvallı, Ramazan, Esbab-ı Vürudi’l Hadis ve Bunun İslam Teşrii’ndeki Önemi (Basılmamış Doktora Tezi), 263,
11- Görmez, Mehmet, Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu, 97, 12- Ayvallı, Ramazan, a.y.,
13- a.y.,
14- Ayvallı, Ramazan, a.g.e 265,
15- Görmez, Mehmet, a.g.e 123,
16- M. Tahir b. Aşur, İslam Hukuk Felsefesi, 167,
17- Görmez, Mehmet, a.y.,
18- es-Suyuti, Esbabu Vürudi’l -Hadis, 11,
19- Okiç, M. Tayyip, Bazı Hadis Meseleleri Üzerine Tetkikler, 22,
20- Geniş bilgi için bkz. Serinsu, A. Nedim, Kur’an’ın Anlaşılmasında Esbab-ı Nüzul’un Rolü,
21- İslam Ansiklopedisi, T.D.V 11/362,
22- el-Kardavi, a.g.e, 239,
23- Kırbaşoğlu, M. Hayri, İslam Düşüncesinde Sünnet, 23,
24- Görmez, Mehmet, a.g.e 124-125,
25- a.g.e., 123,
26- a.y.,
27- Ebu Davud, Taharet 66; Tirmizi, bab 49, Hadis 66,
28- Cihan, Prof. Dr. Sadık, Hadisin Dünü-Bugünü ve Geleceği Sempozyumu, Samsun 1993,
29- Müslim, Fedail, 139-141,
30- el-Kardavi, Sünnetin Yasal Yönü, (trc. Bünyamin Erul Basılmamış Nüsha), 2,
31- Ebu Davud,Taharet 41; Tirmizi, Taharet 42,
32- İslam Ansiklopedisi, T.D.V, a.y.,
33- Kitabu’l- Mevzuat I/55-56,
34- Ebu Gudde, Mevzu Hadisler, 36,
35- Ebu Davud, Cihad, 95 no: 2645; Tirmizi, Siyer, 42, no: 1604; Nesai, Kasame, 27,
36- el- Kardavi, Sünneti Anlamada Yöntem, 242,
37- Topaloğlu, Nuri, Hadisin Dünü-Bugünü ve Geleceği Sempozyumu, 211,
38- Görmez, Mehmet, a.g.e, 125

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye