Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: İbn Haldun'un 'çılgın' Türkleri! / Mustafa Nezihi Pesen
MesajGönderilme zamanı: 07.10.10, 08:43 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 15.09.10, 09:02
Mesajlar: 78
İbn Haldun'un 'çılgın' Türkleri!

Mustafa Nezihi Pesen

İbn Haldun yaşamını anlattığı eserinde Türkler'den nasıl bahsediyor? Cengizhan babasız mı doğmuştur? Hülagu'nun oğlu nasıl müslüman olmuştur? Timur bir rafizi miydi?

***
Mukaddime’nin müellifi İbn Haldun’un yaşamı çok hareketli ve karmaşık. 1332’de Tunus’ta doğmuş. Meşhur bir aileye mensup. Henüz 17li yaşlarındayken ‘ocak söndüren’ veba hastalığı annesini, babasını, dostlarını ve binlerce kişiyi alıp götürür. Yıllarca gezinip durur. Gittiği yerlerde sultanlarla, emirlerle, âlimlerle, vezirlerle, yargıçlarla, çeşitli aşiretlerle tanışır, konuşur, görüşür. Hareketli ve siyasî anlamda zikzaklı yaşamının son dönemlerini Memluklar’ın yönetimindeki Mısır’da geçirir.

Burada çeşitli aralıklarla 6 kez Maliki başyargıçlığına atanır. Meşhur kitapları Mukaddime’ye, dünya tarihini anlattığı el-İber’e ve otobiyografik eseri et-Ta’rif’e son şeklini burada, Mısır’da verir.
(Bu eser Vecdi Akyüz tercümesiyle Türkçe’ye kazandırılmış durumda. Dergâh Yayınları eseri Bilim İle Siyaset Arasında Hatıralar ismiyle yayımlamış bulunuyor.)

Araplar'ın ve Türkler'in talihleri

Bu kitabın son bölümünün başlığı epey ilginç: “Topal Kasırga Timur”. İbn Haldun, bu bölümde Memluk Sultanı Ferec’in Emir Timur’u durdurmak için Şam’a yaptığı seferi ve sonrasını anlatıyor. Fakat önce kısa bir soybilim tarihi ve tarihle ilgili genel bir değerlendirme yapıyor. Bakın nasıl bir girişle başlıyor söze: ‘Bu Tatarlar (Timur ve ordusu) Türk halklarındandır. Sosyal bilimciler ve tarihçiler, dünya milletlerinin çoğunun iki bölük olduğunda ittifak etmişlerdir. Bunlar, Araplar ve Türklerdir. Dünyada bu ikisinden daha çok sayıda millet yoktur. Dünyada mülkü sırayla paylaşıp dururlar. Bu, Allah’ın kullarıyla ilgili yasasıdır.)

Yedi iklimin ne anlama geldiğini belirttikten sonra insan soyunun Hz. Nuh’un üç oğlundan türediğini söyler. Araplar, İbraniler Sam soyundandır. Kıptiler, Berberiler, Sudanlılar Ham soyundan, Türkler, Rumlar, Hazarlar ve Farslar ise Yafis neslindendir.

Köle Türkler'in yükselişi

Daha önce Araplar’a köle olan Türkler, Abbasi hilafetinin gücü azalınca, Maveraünnehir bölgesinin hâkimiyeti ellerindeyken (Samanoğulları) müslüman oldular. Yağmurlu Türk badiyeleri (bozkırları) güzel bir otlaktı ve buralar Guzzlar’ın (Oğuzlar) elindeydi. Kelimenin aslının Huz olduğunu ama Arapça’ya Guzz şeklinde geçtiğini belirtir. Selçuk bin Sebuktekin, Samanoğulları’nı yendi ve Horasan’a geçtiler. Tuğrul Bey zamanında Büveyhoğullarını da mağlup edip Bağdat’ı da ele geçirdiler. Tuğrul Bey halifeyi, hilafet ve mülk işlerinde kısıtladı. Bundan sonra pek çok beldeyi fetheden Selçuklular bütün İslam ülkelerine egemen oldu. Araplar, mülk ellerinden gitmiş olarak Hicaz’a dönüp kapandı.

Kâhin ve kan akıtıcı Cengiz Han

Dörtyüz kırk yılından altıncı yüzyılın sonuna dek doğunun mülkü Guzzların ve Selçukilerin, oğullarının, azatlılarının elindeydi. Guzzların gücü zayıfladı, devletleri sarsıldı. Tatar boylarından Moğol emiri Cengiz Han zuhur etti. Kâhin biriydi. Söylendiğine göre babasız doğmuştur. Çöldeki Guzzlar’ı yendi, Tatar mülkünü ele geçirdi. Alaaddin Harzemşah direnmeye çalıştı ama başarılı olamadı. Her yeri talan eden Cengiz Han Mazenderan’da ölünce hanlık Tuli’den Hülagu’ya geçti. Hülagu da dedesi Cengiz gibi çok seferler düzenledi. Bağdat’taki halifeyi öldürdü.

Çağataylar'dan Timur'un saldırıları

Hülagu 1362’de öldü. Oğlu Abaga’ya, Allah, Necmeddin Kübra’nın bir müridi eliyle hidayet nasip etti. Böylece Maveraünnehir’deki Çağatayoğulları müslüman oldular. Çağatayoğullarından Timur bin Taragay da Moğollar ve Tatarlar gibi Semerkant, Buhara, Havarezm, Taberistan, Horasan ve Isbahan’a yöneldi ve buraları ele geçirdi. Çünkü bedevi olarak kalmışlardı. Savurganlık ve nimetlenme sözkonusu olmadığı için mülkleri güçlenmişti. Binüçyüzlü yıllların sonunda Sivas’a ve sonra Haleb’e girdi. Buraları tahrip ettiler. Bozgunculuk, yağma, mallara el koyma ve kadınlara tecavüz... Timur’un ele geçirdiği yerlerdeki kaçınılmaz manzaralar.

İbn Haldun'un Timur'la görüşmesi

İbn Haldun, Memluk Sultan Ferec’in Timur’u durdurma amaçlı seferine gönülsüz de olarak katılır. Uzun bir bekleyiş döneminden sonra Ferec Mısır’a geri dönmek zorunda kalır. Dımaşk halkı şaşkınlık içindedir. Timur şehrin dışında beklemektedir. İbn Haldun Dımaşk’ta bırakılan yargıçlar ve fakihlerle görüşür ve Timur’dan eman dileme kararına varırlar. Fakat kale naibi bu görüşü kabul etmez. İleri gelenler kale duvarlarından sarkarak gidip Timur’da eman alırlar. Timur İbn Haldun’u da sorar ve onu huzuruna çağırır. İbn Haldun başına bir belanın gelmesinden ürker. Kaçmayı düşünür. Ama sonra surlardan sarkarak gidip Timur’un huzuruna çıkar.

On beş gün boyunca tam dört defa Timur’la görüştüğünü anlatan İbn Haldun kitabında ayrıntılara yer verir. Elbette onun şerrinden korkmaktadır. Bu yüzden sürekli çok ince diplomatik bir dil kullanmaktadır. Son görüşmede şunlar konuşulur: “Mısır’a gidecek misin?” “Allah sana destek versin. Bütün isteğim sensin. Sen barındırdın ve gözettin. Mısır’a sefer, senin hizmetinde olacaksa, evet. Aksi halde gitme arzum yok.” “Hayır. Ailene ve yakınlarına git.”

Aksak Timur'un gerçekçi portresi

Böylelikle Timur’dan izin alan İbn Haldun sıkıntılı bir yolculuktan sonra Mısır’a varır. Daha sonra Yıldırım Bayezid’e yazdığı bir mektupta Timur’un kendisini çok iyi karşıladığını ve çok iyi uğurladığını ifade eder. Mektubun sonunda ise Timur’un kavminin milyondan bile çok olduğunu söyler ve şu olumsuz yargıyı da ekler sözlerine: “Onlar saldırıda, soygunda ve ümran halkını kırıp geçirmede, türlü türlü işkence yapmakta, benzeri görülmemiş bir afettirler, tıpkı bedevi Araplar geleneği üzeredirler.”

Mektup şu gerçekçi değerlendirmelerle son bulur. Bazı insanlar, onun bilim adamı olduğunu söyler. Başkaları, ehl-i beyti üstün tuttuğu için, rafizi olduğunu öne sürer. Başka bazıları ise, sihir inancının benimsediğini savunur. Bunların hiçbiriyle ilgisi yok. Ancak o, çok uyanık ve zeki, çok araştırıcı, bildiği ve bilmediği konularda çok tartışmacı biridir. Sağ dizi, çocukluk döneminde bir saldırı sırasında ok isabet ettiği için aksaktır.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye