sufiforum.com
https://sufiforum.com/

Cedit Hareketinin Tasavvufa Bakışı / Dr. İbrahim MARAŞ
https://sufiforum.com/viewtopic.php?f=117&t=4149
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Yazar:  mimsin [ 02.05.10, 19:44 ]
Mesaj Başlığı:  Cedit Hareketinin Tasavvufa Bakışı / Dr. İbrahim MARAŞ

İdil-Ural Bölgesinde Ceditçilik Hareketinin Tasavvufa Bakışı*

Doç Dr. İbrahim Maraş**

Sözde İşanlara (Şeyhlere) Yönelik Eleştiriler


Ceditçilerin tasavvuf konusundaki esas yoğun eleştirileri işanlar (şeyhler), sözde işanlar ve müridlere yöneliktir. Meselâ; Mercânî, dünya menfaatlerini amaç edinen cahil şeyhlerin icazet alıp etraflarına adam toplamalarının, müridlerini ilme teşvik etmemelerinin yanlışlığına işaret etmekte ve bu hususu ilim ve maarifin gelişememesinin en önemli sebeplerinden saymaktadır[22]. Mercânî'den sonraki ceditçiler de en çok bu konunun üzerinde durmaktadırlar. Bunlardan M. Carullah, R. Fahreddin, Abdürreşid İbrahim, Abdullah Bûbî, Habiburrahman Mesudov, Abdülhamit Müslimî ve diğer ceditçiler; tasavvuf şeyhlerinin cahilliklerinden, acizliklerinden, miskinliklerinden bahsetmekte ve bu yüzden tasavvufun bir okul olma özelliğini kaybettiğini söylemektedirler. Hepsi de; zikri, tevekkülü tembellik olarak algılayan, kendisi hiç çalışmayıp geçimini müridlerden ve ziyaretine gelenlerden sağlayan çıkarcı işanları şiddetle reddetmektedirler[23].

Şeyhlerin manevî tasarruflarının insanları çeşitli belâlardan, hastalıklardan kurtaracağı...vb. gibi şirke götürebilecek yanlış inanışların işanlarca, adeta, teşvik edildiğinden yakınan ceditçiler, özellikle de R. Fahreddin ve H. Mesudov, bu bidatlere bağlı olarak birçok batıl anlayışın gelenek haline gelmesinden de şikayette bulunmaktadırlar. Ceditçilere göre; kabirlerden meded ummak, uzak yerlerden türbe ziyaretlerine gelip onlar adına kurban kesmek, dilekte bulunmak ve onların huzurunda rükûya, secdeye gitmek...vs. gibi tevhid anlayışına aykırı âdetler[24] şeyhlerin cahilliği ve ilme düşmanlıkları yüzünden devamlı artmaktadır. Bu tür inançların yanlışlığını göstermek için Uhud savaşında Hz. Peygamber (s.a.v.)'e ve Müslümanlara belâlar geldiğini, ifk hadisesinde ise olayın aslını Allah Rasûlünün bilemediğini[25]örnek gösteren R. Fahreddin, gerçek böyle iken, vesilelere yapışmayı bir kenara bırakıp bir yerlerden bir şeyler ummanın yanlışlığına işaret etmektedir. Carullah da, Fahreddin ve H. Mesudov'un bu tenkidlerine fazlasıyla katılmakta[26] ve şöyle söylemektedir : “Dürüst, tasavvuf libaslarına bürgenüp, İslâmiyet dünyasına fitne fırkaları, kursak bendeleri, meslek mutataffılları çıkmıştır. Lakin hainlerin hıyanetleri, sefillerin cinayetleri tasavvuf mekteplerini ehemmiyetten iskat etmese gerek”[27].

İşanların ve tasavvufun mevcut durumu hakkında ceditçilerin zikri geçen tenkitleri ile Z. Kemâlî'nin tenkitleri[28] ise birbiriyle sadece burada örtüşmektedir.

Ceditçiler arasında Nakşî şeyhi Zeynullah Rasûlî'nin, Nakşî zikir ve dualarını biraraya getirdiği küçük bir risâlesinde şeyhlerden istimdadı ve onları vesile kılmayı savunduğunu da zikretmek gereklidir[29]. Ancak zikir ve duaların toplanmasından ibaret olan bu risâlesiyle, usûl-i cedide cevaz veren iki küçük risâlesinin dışında eserine rastlayamadığımız[30] Z. Rasûlî'nin tasavvuf ve mevcut işanlar konusundaki görüşleri elimizde bulunmamaktadır. Ayrıca “reşid mürşid”, “ dinî ilimlere vâkıf âlim bir zat”[31] gibi nitelendirmelerle anılarak bütün ceditçilerin ve halkın büyük kesiminin hayranlığını kazanmış olan Rasûlî'nin davranış ve fikirleriyle sıradışı bir işan olduğu da unutulmamalıdır.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi ceditçiler, genel olarak, tasavvufun sonradan bozulduğunu iddia etmişlerse de bir ilim olarak tasavvufa karşı çıkmamaktadırlar. Hatta içlerinden bazıları, M. Carullah gibi, tasavvufu bir bilgi elde etme yolu olarak kabul etmiştir. Ancak, Z. Kemâlî dışında, hemen hemen bütün ceditçiler başta Muhyiddin ibn Arabî olmak üzere, İmam Rabbânî, İmam Gazâlî ve diğer meşhur mutasavvıfların derin tesirinde kalmışlardır. Ceditçilerin kitaplarında ve görüşlerinde sözkonusu sûfilerin etkisi açıkça görülmektedir. Meselâ; Muhyiddin ibn Arabî'nin Futuhâtü'l-Mekkiyye' si ceditçilerin, özellikle de Musa Carullah'ın temel kaynaklarından biridir. Carullah'ın, el-Mesâilü'l-Felsefiyye fi'l-Futûhâti'l-Mekkiyye [32] adında, henüz bulamadığımız bir risâlesinin varlığı bilinmektedir. R. Fahreddin'in, İbn Arabî adında müstakil bir risâlesi mevcuttur. Yine R. Fahreddin, İdil-Ural bölgesinde İbn Arabî'yi iyi bilen ve onun eserleriyle meşgul olan bazı ceditçilerden bahsetmektedir[33].

-------------------------

(*)Dr. İbrahim Maraş; Türk Dünyasında Dini Yenileşme ( 1850-1917 ) , ss.166-176; Ötüken Yay.; İstanbul – 2002.
(**)Doç Dr. İbrahim Maraş: A. Ü. İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi.

TAMAMI :
İdil-Ural Bölgesinde Ceditçilik Hareketinin Tasavvufa Bakışı

http://www.tasavvuf.info/cedidtasavvuf.htm

Yazar:  mimsin [ 17.05.11, 20:10 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Cedit Hareketinin Tasavvufa Bakışı / Dr. İbrahim MARAŞ

Alıntı:
Ceditçiler başta Muhyiddin ibn Arabî olmak üzere, İmam Rabbânî, İmam Gazâlî ve diğer meşhur mutasavvıfların derin tesirinde kalmışlardır. Ceditçilerin kitaplarında ve görüşlerinde sözkonusu sûfilerin etkisi açıkça görülmektedir. Meselâ; Muhyiddin ibn Arabî'nin Futuhâtü'l-Mekkiyye' si ceditçilerin, özellikle de Musa Carullah'ın temel kaynaklarından biridir.


İlginç.

1. sayfa (Toplam 1 sayfa) Tüm zamanlar UTC + 2 saat
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group
http://www.phpbb.com/