Doç. Dr. Adem Kara;"Von Hammer'e çok şey borçluyuz"
Kültür ve Turizm Bakanlığının Ünlü Avusturyalı Şarkiyatçı Joseph Von Hammer'in ölümünün 150. yılı için düzenlediği konferans Bolu Kültür ve Turizm Müdürlüğünde gerçekleştirildi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Adem Kara tarafından Bolu Kültür ve Turizm Müdürlüğünün Bolu İl Halk Kütüphanesinde düzenlenen konferans da Osmanlı tarih yazıcılığı ve Joseph Von Hammer hakkında bilgi verdi.
Kara, kendi adını taşıyan "Hammer Tarihi" adlı kitabıyla dünyaca ün kazanmış Hammer'ın, 1774-1856 yılları arasında yaşamış olduğunu ve yazdığı kitapların Osmanlı tarihi açısından bir dönüm noktası niteliğini taşıdığını belirterek Hammer'in en önemli eserinin, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasına kadar gelen, 18271835 yılları arasında Almanca olarak kaleme aldığı 10 ciltlik Osmanlı tarihi olduğunu vurguladı. AİBÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Adem Kara kültür sitesinde verdiği konferansta Osmanlı Devletinde Resmi tarih yazıcılığının devletin kurulmasından bir asır sonra başladığını vurgulayarak " XV. yüzyılın ilk yarısı, özellikle de II. Murad devri Osmanlı tarih yazıcılığının başlangıcı olarak kabul edilmektedir.
II. Murad döneminden itibaren, tercüme eserlerin yanında Tevarih-i Âl-i Osman adı verilen ve yazarı tespit edilememiş anonim tarih kaynaklarının yazıldığı bilinmektedir. Osmanlı tarihi hakkında bilgi veren ilk kronikler olan bu Tevarih-i Âli Os¬man'lar, II. Murad'tan sonraki devirlerde de devam etmiş ve daha sonra yazılan tarih kitaplarına örnek ve kaynak olmuşlardır. Yine II. Murad devrinde olayların günü gününe kaydedilmiş olduğu kronolojik saray takvimlerinin (Vakayinâmeler) yazılmaya başlandığı görülmektedir. II. Mehmed (Fatih) zamanı devletin hem siyasal hem de ilim hayatının yükselişe geçtiği dönem olmuştur. Bu şekilde başlayan tarih yazıcılığı Fatih'ten sonraki Osmanlı hükümdarları zamanında daha da gelişmiştir. Özellikle II. Bâyezid'in ilim adamlarını himaye ve teşvik etmesi sonucunda günümüze ulaşan pek çok eser kaleme alınmıştır.
Hammer adı Osmanlı tarihine meraklı olanlar için hiç de yabancı değil. Hammer ünlü bir oryantalist ve Osmanlı tarihçisi olarak her şeyden önce "Osmanlı Devleti Tarihi" ya da bizde bilinen daha yaygın adı ile "Hammer Tarihi" adını taşıyan dev boyutlu tarih eseri ile tanınır. Yaşadığı sürede toplam 76 kitap yayınlanmıştır.1774'te Avusturya'nın Graz'da şehrinde doğmuş ve 1856 yılında Viyanada ölmüştür.
Hayatı için başlıca kaynak, mektuplaşmalarını da ihtiva eden kendi kaleminden çıkan hatıralarıdır. Hammer 1789 yılında Viyana'da Oryantalizm Akademisi'ne girmiş ve tam 10 yıl boyunca 1799 yılına kadar burada eğitim görmüştür. Fransız İhtilâli ve Bastil'in fethi, kendi deyimi ile onun ruhsal gelişimini ve siyasal düşüncelerinin yönünü belirlemiştir.1799'da diplomatik bir görevle tercüman olarak İstanbul'a tayin edilen Hammer, kısa bir süre Büyükdere'de kaldıktan sonra da Beyoğlu'na taşınmıştır. Bu görevi süresinde Mısır, Küçük ve Büyük Çekmece'yi, Çanakkale-Truva harabelerini, Ege Adaları'nı, Rodos'u, Limasol ve Larnaka'yı görmüştür.1799 yılının ikinci yarısında başlayan İstanbul'daki görevi 1806 yılında bitmiş ve Boğdanda başka bir göreve tayin edilmiştir.
Hammer'in eskimiş olmakla beraber halen aşılamayan en önemli eseri, Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasına kadar gelen, 18271835 yılları arasında Almanca olarak kaleme aldığı 10 ciltlik Osmanlı tarihidir. . Hammer'in eseri, bir Avrupalının Şark vakayinameleri ve edebî el yazmalarından geniş ölçüde faydalanarak kaleme aldığı ilk büyük sentez sayılabilir. Avrupa arşivlerini de araştırmakla birlikte Arap, Fars ve Türk kaynaklarını geniş ölçüde kullanan Hammer Osmanlı tarihini yazarken yalnız bu kaynaklara dayanmış, Balkan Slavlarının ve Bizans'ın tarihine ait kaynaklara yeterince temas etmemiş, hatta bu alandaki araştırmaların varlığını bile zaman zaman unutmuştur. Eserinin Osmanlı Devleti'nin idarî teşkilâtına ait bölümlerinde bu zaaf açıkça görülmektedir. Gerek planında gerekse önem verilen olaylarda Avusturya tarihî ve yorumunun bir yerde kaçınılmaz olarak ağırlık kazandığı eserde müellifin yer yer önyargılı değerlendirmeler yaptığı ve bazı hatalara düştüğü görülmektedir.
Meselâ Fatih Sultan Mehmet kan dökücü, gaddar, yeniçeriler ise yağmacı olarak tasvir edilir. Bununla birlikte IX. ve X. ciltler içinde yer alan teşkilâtla ilgili terimler, bibliyografya, kronolojik bilgiler, bu alanda daha sistemli ve muhtevalı kitaplar çıkıncaya kadar çok sık kullanılmıştır. Ayrıca eserde bulunan Avrupa arşiv ve kaynaklarıyla ilgili bilgilere de hâlâ zaman za¬man başvurulmaktadır. Eserin en büyük noksanlığı Hammer'in hayatta olduğu 17741856 tarihleri arası bilgileri içermeyişidir. Oysa hatırlanacağı üzere, bu tarihler arası Osmanlı Devletinin en yoğun ve hareketli sürecini ifade etmektedir.
Osmanlı şairleri Biyografisi adlı eserinde kendi adını Yusuf Hammer Purgstall olarak belirtmiştir. Viyana civarındaki mezar taşında Hammer'in Joseph ismini Yusuf olarak kullanması, Kloster Neuburg'daki kabrini bir Hıristiyan mezarından çok İstanbul'daki ulema kabirleri örneğine göre yaptırıp kitabesinde Arapça, "Hüve'l-bâkî, rahman olan Allah'ın merhametine sığınan üç dilin mütercimi Yusuf Hammer" ibaresini kazıtması, sonraları kızının da kendi mezarında buna benzer bir geleneği sürdürmesi, XIX. yüzyılın ilk yarısında, bir aydının Şark ile kişiliğini aynileştirme çabasını aksettirmektedir. Bu tutum ve tavır daha sonra diğer bazı şarkiyatçılarda da gözlenecek ve hatta Doğu araştırmalarına yönelen bazı âlimlerde yeni bir kimlik edinme çabası dahi ortaya çıkacaktır." şeklinde konuştu.
|