Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Türkler İslamiyet’i kavrayamadı mı?
MesajGönderilme zamanı: 07.07.14, 12:21 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 05.03.09, 09:49
Mesajlar: 311
Türkler İslamiyet’i kavrayamadı mı?

Mustafa Özcan


13 Ağustos 2010

Kimi Araplar ‘Türkler bizi geri bıraktı’ derken kimi dine lakayt Türkler ise ‘İslamiyet bizi geri bıraktı’ şeklindeki nakaratı tekrarlarlar. Elbette ‘Türkler bizi geri bıraktı’ demenin bin bir yolu ve çeşidi vardır. Bu söylemin arkasında da kimi milliyetçi saikler/nedenler de bulunabilir.

Sözgelimi, Araplar arasında Osmanlı’yı eleştiride çeşitli saikler olsa da bunlardan en yaygını milliyetçi damardır. Nasr Hamid Ebu Zeyd’in ölümü üzerine Umran dergisinin görüştüğü ( Ağustos 2010 sayısı) Fethi Ahmet Polat, bu hususta Nasr Hamit Ebu Zeyd’in de bu damardan beslendiğini ve etkilenmiş olduğunu kaydetmektedir. Belki de milliyetçilik nokta-i nazarından hem Selçuklular hem de Osmanlılar onun eleştiri oklarına hedef olmuştur.

Türkleri zımni olarak eleştirmenin ve yetersizliklerini ortaya koymanın yollarından birisi de onların İslamiyet’i anlamada kusurlu oluşlarını veya yetersiz kalmalarını savunmaktır. Sözgelimi, geçenlerde El Ahram’da Ezher eski rektörlerinden Ömer Ahmed Haşim, Buhari ile alakalı olarak Arap dünyasındaki yaygın şüpheleri reddederken bunlardan bazılarını nazara vermektedir. Bu da Buhari’ye karşı Araplardan bazıları arasındaki milliyetçi bakışı yansıtmaktadır. Sözgelimi bazı Araplar Buhari’nin Arapça bilmediğini ve dolayısıyla hadis ilmine güvenilemeyeceğini ileri sürmektedirler. (http://www.ahram.org.eg/252/2010/08/08/41/31705.aspx).

Bazıları ise Buhari’nin Fars/Pers milliyetçisi olduğunu ve Pers imparatorluğunun yıkılmasının intikamını almak ve İslamı içeriden yıkmak için hadis uydurduğunu ve zihinleri bulandırdığını söylemektedirler. Bunun gibi ne yakası açılmadık nice iftiralar yer almaktadır!

Elbette geçmişte Buhara, Pers ve Türklerin karışık olarak oturdukları bir şehir olduğundan dolayı Buhari’nin tam olarak hangi millete mensup olduğunu tayin etmek ve kestirmek zor ve tartışmalıdır.

***

Elbette Araplar İslam’ın ilk hamuru ve hamelesi yani hamilleri ve taşıyıcılarıdır. Arapça İslam’ın dili olduğu gibi Araplar da İslamiyet’in ilk asabiyesi olmuştur. Diğer milletlere üstadlık yapmışlardır. Elbette bunlar inkarı kabil olmayan gerçeklerdir. Bu müsellem bir mesele olmakla birlikte bazen Araplar maksadı aşan bir biçimde, Müslümanlaşan Acem (Arap olmayanlar) unsurların iktidar dümenini ele geçirmeleriyle birlikte İslam’ı tam anlamadıkları için Müslümanları geri bıraktıklarını düşünmektedirler. Bazen de bunu sarahaten ifade etmektedirler.

Bu tez yerine göre geçerli ve doğru da olabilir. Lakin kusuru ve mahzuru tamim edilmesindedir. Tarih aynasında Arapların idarelerini de aynı seviyede görmek de aynı derecede yanıltıcıdır. Emevilerle Asrı-i saadeti bir kabul etmek mümkün olmadığı gibi Arap olmayan unsurların da İslam dünyasını idareleri bir değildir ve binaenaleyh toptancı bir değerlendirme hatalı olur.

Bu hususta merhum şehit Hasan el Benna’nın da risalelerinden biri olan “Dünle Bugün Arasında (Beyne’l emsi ve’l yevm)”, maalesef bu tezlerin etkisinde kaldığı görülmektedir. İslam devletinin zayıflaması ve gerilemesiyle birlikte otorite ve liderliğin İranlı, Deylemli, Memlüklü ve Türkler gibi Arap olmayanlara intikal ettiğini hatırlatarak şöyle bir hüküm ve değer yargısında bulunur: ”İslam’ın gerçek tadını tatmamış topluluklar…”

Bununla birlikte Hasan el Benna, şahsi düzeyde Türkleri severdi ve merhum Ali Yakup Cenkciler’in delaletiyle oğlu Seyfulislam bir Türk kızıyla izdivaç etmiştir.

***

Elbette Arapça, İslam’ı anlamada yardımcı faktörlerden birisi olmakla birlikte Arap olmayanların bu dili ve dini öğrenemeyeceklerini söylemek hakikate tecavüz olur. Nitekim, Emevileri en fazla kızdıran hususların başında ulemanın mevaliden olması geliyordu. Hadis ve Arap edebiyatı alanında bile mevali veya Arap olmayanlar üstünlük göstermişlerdir. Sibeveyh ve Zemahşeri gibi isimler ilk akla gelen örneklerdendir. Kuveyt asıllı Profesör Abdullah Fehd en-Nefisi, Hasan El-Benna’nın bu yaklaşımına katılmadığını belirtmiş ve bu tamimin yanlışlığına dikkat çekmiştir ( El hareketü’l İslamiyye: Rüyetün Mustakbeliyye/Evrak fi’n nakdi’z zati, s:215, 265, Mektebetü Medbuli, Kahire). Evet, geniş yüreklilikle Türklerin üstünlüğünün daha ziyade harp sahasında olduğunu söyleyebiliriz. Bundan yüksünmeye gerek yok.

Bediüzzaman’ın dediği gibi ‘ bir alanda tevaggul eden ve yoğunlaşan diğer alanlarda körelebilir’. Bu bağlamda, elbette diğer alanlarda Türklerin bazı kusurlarından veya eksik yanlarından bahsedilebilir. Bununla birlikte bütün suçu onlara hamletmek veya ilmi sahada tamamen geri olduklarını iddia etmek de hakikate tecenni etmek olur. Bu bağlamda, Türkler için ‘Etrak biidrak/idraksiz Türkler’ veya ‘muhhuhum naşif /kuru kafalar’ ibareleri gelişigüzel değerlendirmeler olup belki de nedeni şuuraltı olarak Türklerden intikam almaktır.

Sonuç olarak; İslamiyet’i anlamak kimsenin tekelinde olmadığı gibi münhasıran Arapların bir harcı da olmayıp Allah’ın bir lütfu ve fazlı keremidir. Dilediğine ihsan eder.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 1 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye