Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 24 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M. Nazım el-HAQQANÎ'den YENİ SOHBETLER
MesajGönderilme zamanı: 30.09.09, 20:03 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
ARANIZDA SELAMI YAYIN!

Mawlana Shaykh Nazim Adil Al-Haqqani Sultanul Awliya |

Monday, Sep 28, 2009 | Lefke KKTC


Allahu Ekber Allahu Ekber Allahu Ekber, Lailahe Illallahu Allahu Ekber. Ente Allah. Subhan Allah . Sultan Allah .


Bize affını ver. Ey Rabbim, bizi destekle, şeytanın ve takipçilerine karşı. Sana doğrudan doğruya hitap etmeye utanıyorum ey Rabbim. İlahi huzurda en Şanlı, en Sevgili olandan da istemeye utanıyorum. Mübareklerden istemeliyiz, onlar kâinatın sahipleridir. Ve sonsuz şeref Sevgilinindir. Ve diyoruz ki;


“ Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammed Ve Ala Alihi Ve Sahbihi Ve Sellim Edhilna Fi Rahmetike Ya Erhamer Rahimiyn. “


Esselamun Aleyküm. Ey dinleyicilerimiz. Uzak mesafelerden bile olsanız size bakmam gerekir. Uzak mesafelerde takipçilerimizden biri dedi ki; “ Ey Şeyh, doğudan batıya bakmak için gözlük tak." Bende burada Şeyh Hişamı dinledim ve dedim ki etrafımda kimler olduğunu görmem için gözlük takmam gerekir. Onun için takıyorum (gözlük) ve büyüğümuzden istiyorum. Bu zamanın Sahibi zamanı. O Kutup’tur. Ona bazı şerefler ve özellikler ikram edilmiştir, kuvveti olsun diye, sorumluluk taşımaları için. Bu dünyanın sahibi olarak.


Ey insanlar. Ve diyorum ki; “ Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahim “ “ Elfu Salât Elfu Selam Ala Seyyidil Evveline Ve Ahirine Seyyidina Muhammed Ve Ala Alihi Ve Sahbihi Ve Sellim.”



Hepinizi gözlüklerimle görmeye çalışıyorum ama bu imkânsızdır. Eğer Âlemlerin Rabbi, bana doğudan batıya bakmak için bir kuvvet verirse mümkün olabilir. Bu insan yapısı gözlüğü beğenmedim. Çok kısa bir mesafeyi gösteriyor. Ama benim kalbime biraz daha fazla nur ikram edilmesini istiyorum, doğudan batıyı görmem daha kolaylaşsın diye. Evet. Bir kula ilahi nurun ikram edilmesi çok mühimdir. Belki bir atomun nuru kadardır.


Ey benim dinleyicilerim, Âdemoğulları. Hoşgeldiniz. Rabbimizin emri ile var olduğunuz için mutlu ve gururlu olun. O ancak “ Ol ” der ve ne isterse var olur. Ey insanlar. Ey insanoğlu. Esselamun Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatuhu. Size ilahi selam gönderiyorum. İlahi selam önemlidir. Sizin insanlara verdiğiniz selamdan daha önemlidir. Sizin verdiğiniz selam birşey değildir. Ama peygamberler insanları selamlardı ve bu ilahi selamdı. O selam mübarek nefesle dolu olurdu. Onun için ben size o selamı bütün yaşayan Âdemoğulları için veriyorum.


Esselamun Aleyküm. Selamet buradan ve buradan sonra, dünyada ve göklerde üzerinize olsun ey insanlar. Ey Rabbimin varlıkları. Bende sizden biriyim. Başka birşey değil. Yaratan, ilahi selamını size ikram eder. İlahi selam sizin üzerinizdeki ağır yükü alır. Onun için Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ümmetine ısrar ederdi ve derdi ki;” Efşus Selam .“ Kendi aranızda selamlaşın. Çünkü o içinde bulunduğunuz çevreyi değiştirir.


İnsanlar dağlardaki, çam ağaçlarındaki güzel havaları koklamaya koşarlar. Derler ki; “ Biraz dolaşmalıyız, şehirlerimizi biraz terk etmeliyiz ve zaman zaman gidip iyi bir havaya gitmemiz gerekir. Ne için? Çünkü temiz hava hayat doludur. Onun için insanlara büyük şehirler yapmak yasaklanmıştır. Büyük şehirler tercih edilmemiştir insanların hayatında, onlara zahmet verir, zahmetini almaz.


SubhanAllah. En yüksek şan Rabbimizedir. Bu dünyada nasıl mutlu ve selamette olunur diye insanlara reçete verirler. Bu reçete hiçbir zaman değişmez. Yaşadığın çevre genelde zehirlenmiştir, özelliklede bu günlerde. Bir daha bakmalıyım doğrumu değil mi diye ( gözlüğü takip bakıyor). Evet. Zannedersem bu söyledikleriniz ilahi kitaplarda yazar. Bunu tutmalısınız. O zaman V.I.P.( çok Önemli şahsiyet) olursun. Böyle böyle, hayır bu daha iyi. SubhanAllah.


En pis pislik insanlara zahmet verir. Onun için zehirlenmiş çevre maddi bedenine zahmet verir. O çevreden dışarıya çık. Bu değimiz gibi, eğitilmiş insanlara ulaşan bilgidir. Ey insanlar, gidin dolaşın, kendinizi o zehirli çevreden dışarıya atın. Kendi içinizde küçük yerlerde hapis kalmayın. Çünkü o size zahmet verir. Özellikle sigara içen insanlar daha fazla zahmet verir. Ve çevresine ve beraber olduğun insanlara da zarar verir. Bırak onu. Kendi çevreni zehirleme. Evet.


SubhanAllah, sonsuz Övgü Rabbimizedir. En Yüksek, en Övülen, en Kudret sahibi, en Şanlı, en İhtişamlı ve en en en…. Yaratılanların Rabbinin sonsuz isimleri vardır ve sonsuz okyanusları, onların hepsi o mübarek isimlere aittir. Herşeyi, herkesi birşey sarılmıştır, ona ya çıkar sağlar ya da zahmet verir. İnsanların maddi varlıklarını konuşuyoruz. Bizim amelimize göre bizi bazı şeyler sarar. Kötü amel lanet getirir. İyi amel selamet, güzellik, keyif ve rahmet getirir.


Onun için ey insanlar uyanın! Uyanın! Kalbime geliyor bunlar ve sizi uyandırmam için bana emir geliyor. Sarhoş olmayı bırakın. Sarhoş bir insan pis bir daireye girmiştir. Seyyidel hak . Kim birşey yaparsa ya ağırlık ya da pis istenilmeyen ameller onu kuşatır. Başka bir vaziyet daha var ki, orda insan temizlik çemberine ulaşır. O çember onun hakiki varlığına keyif, selamet, nur, ümit ve şan verir. Bu nasıl bir çemberdir?


Ey insanlar! Gece kulüpleri, gazinolar, oteller veya öyle yerler size zevk verir zannetmeyin. Hayır. Sizi zehirler. Sizi bir çember gibi sarar veya yasak şeyler, yasak işler, yasak çabalar sizi çok kötü bir çemberin içine alır. Bütün ağırlıklar üzerine gelir. Ve insanlar böyle sır hakikatlerini bilmezler. Zannederler ki, eğer içerlerse keyif çemberine girerler. Hayır. Zannederler ki, dans ederlerse, içerlerse, şunu bunu yaparlarsa, mutlu ve keyifli olacaklar. Hayır. Bu şeytanın hastalığıdır.


İnsanları birşeyler yapmaya zorlar, eğer yaparsan seni bir zehir çemberi kuşatır. Bu insanların şikâyet ettiği temel noktadır. Şimdi çok çok az insanlar ben mutluyum, keyifliyim, selametteyim der. Hayır. İnsanların yüzde doksan dokuzu zehir çemberinde. Nasıl mutlu olacaklar? İçmek, şarkı söylemek, dans etmek, haram ve zina işlemek onlara keyif mi verecek? Hayır, onları helak eder. İçine girdikleri çember zehirli çemberdir. Onun için doğudan batıya yasak çemberlerine koşan insanlardan kimse bulamazsın ki mutlu olsun. Dışarıya çıkıp ta;“ Ben keyif aldım “ diyecek (kimse yok). Kimse. Ama onların hepsi der ki; “ Ah midem, ah başım, ah sırtım, ah midem “.


Ey insanlar. Şimdi söylediklerimiz ilahi bilgidir. Ve o ilahi bilgide bu dünyanın sahibi size faydasız bir kul aracılıyla ikram ediyor. Sizi uyandırmak için! Ey insanlar, doğudan batıya! İnananlar, inanmayanlar! Müslümanlar veya Müslüman olmayanlar…(yayın burada kesilmiştir)


Şimdi çok önemli bir nokta geliyor. Şimdi şeytana ve takipçilerine çok ağır bombardıman geliyor. Şeytanın kuvvetini indirmeye niyet ediyorum. İnsanları kötü çemberlerden kurtarmak için. Onları keyifli, mutlu çemberlere götürmek için.


Çok fazla gözlük takma, o zaman yaşlanırsın. Zaman zaman Şeyh Hişam Efendi gözlük kullanır. Ben kullanamam çünkü çok pahalı gözlüktür. Bende görmek için bakıyorum ama göremiyorum.


Ey insanlar şimdi bakın birşeyler geliyor. Ben birşey bilmem ve zayıf bir kulum. Bu dünyada milyarlarca insana hitap etmeye kuvvetim yoktur ama beni hitap ettirip hakikatleri anlattırıyorlar.


Ey insanlar, bakın hangi çemberde olduğunuzu. Onun için genelde insanlar şikâyet ederler. Neden? Çünkü onları kötü çemberler kuşatmıştır. Bitmiştir. Dışarıya çıkmalılar.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) …(Seyh Nazım Efendimiz ayağa kalkar) Her ayağa kalkıp oturduğumda daha çok güçleniyorum. Elhamdülillah. Ey insanlar, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki; “ Efşu Selam beynekum .“ Bu sözler bana insanların düşünmediği hakikatleri konuşturuyor. İnsanlar öğrenmeye çalışmıyor. Ve sormuyorlar bizim için iyi olan hangi çemberdir diye. Kimse sormaz. Onlar her zaman haplar kullanır.


“ Hişam Efendi, midem ağrıyor, sırtım ağrıyor, karnım ağrıyor..." Milyonlarca insan şikâyet ediyor. Bakın ve dinleyin ve anlamaya çalısın. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ‘in söylediklerinin anlamı nedir? Bu size yüzde yüz onun elçiliğinin ıspatını verir.


Buyurdu ki; “ Efşu Selam beynekum “ . Ey insanlar, ilahi selamı etrafınıza yayın. Neden? Eğer ben "Selamun Aleyküm" dersem, sende "Aleyküm Selam" dersen, bana önce iyi bir çember verilir. Selam verirsem taze ilahi bir kuvvetle kuşatılırım. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki, "Sen 'Selamun Aleyküm' dersen, karşı taraf sana geri selam verir. Ve Aleyküm Selam Ve Rahmetullah Ve Berakatuhu“ . Bunu yaparsan senin çemberini değiştirir. Ve sana ilahi hayat verir. İlahi nur verir. İlahi mutluluk. İlahi nefes. İlahi hoşnutluk. İlahi zevk ve ilahi sefa verir.


Ey insanlar, bunu söyleyen peygamberden neden şüphe ediyorsunuz? Bize bu sözlerin temeli ikram edilmiştir. O bilir ki ne zaman “ Selamun Aleyküm “ dersen selamet çemberine girersin.


Selam verin, mümkünse küçüğe, büyüğe, kadına, çocuğa. Esselamun Aleyküm deyin. O zaman ilahi hoşnutluk, mutluluk, keyif, zevk ve mutluluk gelir. Eğer bütün milletler, onlar en büyük düşünenler, profesörler, doktorlar, eğer onlar bazı hakikatleri bulmak isterlerse İslam'a gelsinler.


İslam dev bir binadır. İnsanlara sonsuz selamet verir. Ey insanlar, “ Eslem telsem.” Gelin ve “ La ilahe illallah Muhammeden Rasurullah” deyin. O zaman emniyetli bir çembere girersiniz burada ve buradan sonra.


Allahu Ekber! Allahu Ekber! Allahu Ekber!


Bu söylediklerimiz çember hakkında daha önce hiç duymamışlardı. Ben bile bilmem. Ama bu zaman en mübarek olan Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ‘in sır kuvvetlerinin açılma zamanıdır. “ Efşu Selam beynekum .“

Ey Araplar! “ Sabah el- Hayr, Mesair Hayr ” demeyin. O mutluluk çemberine girmez. Selam sana burada ve buradan sonra emniyet çemberi verir. Daha başlamadık ama zaman bitti.

Tamam, yeterlidir. Çünkü ben mutluyum ve insanları mutlu etmem gerekir…


" Dum dum dum dum Dum dum dum dum "
...

Benim hobim( özel zevkim) insanları mutlu etmektir başka birşey değil. Âlemlerin Rabbi bana diyor ki, "Sen benim kullarımı mutlu et bende senden razı olurum." Onun için bu müziği söylemem gerekir.


" Dum dum dum dum Dum dum dum dum "
....

Fatiha



Acayip. Allahu Ekber.




***********************************


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M. Nazım el-HAQQANÎ'den YENİ SOHBETLER
MesajGönderilme zamanı: 01.10.09, 17:24 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
HIÇ BIRŞEY ILIMSIZ YARATILMADI

Mawlana Shaykh Nazim Adil Al-Haqqani Sultanul Awliya

Tuesday, Sep 29, 2009 | Lefke KKTC




Allahu Ekber. Allahu Ekber. Allahu Ekber Lailahe illAllahu Allahu Ekber Allahu Ekber velillahil hamd.

Bütün övgüler ve sonsuz şeref Sanadır ey Rabbim, ey Yaratanımız. Biz Senin zayıf varlıklarınızız. Bizi kulluğuna ulaştır. Ve bize sonsuz rahmetinle kulluk seviyesine al. Ey Rabbim bizi affeyle. Senin en Sevgili, en Şanlı, en Şerefli temsilcin Seyyidina Muhammed (s) ‘e en yüksek saygımızı ve selamımızı sunuyoruz. Onun ismini Sen verdin.

Ey Rabbim! Ona daha çok çok çok ver evvelden ahire. En sevgilinin ümmeti olmakla çok mutluyuz, sonsuz mutluyuz ve şerefliyiz. Ey Rabbim, bize göklerdeki sonsuz okyanuslarından daha fazla fazla şeref ver ki senin ilahi şerefli kullarından olalım. “ Elfu Selat Elfu Selam “ sanadır ey en saygılı ve sevgili Peygamber. Biz senin ümmetin olmaktan gurur duyuyoruz.

Ve diyoruz ki

“ Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahim .“

En büyük şeref, yaratanımız, ilahi tezahür, Rabbimiz bizi onun en sevgilisine ümmet yarattı. Burada ve buradan sonra onun kutsal sancağı altına girmeyi ümit ediyoruz. Ey insanlar, onlardan olmayı isteyin. Onun sancağı altında olalım. Alemlerin en yüksek sancağı, göklerde en övülmüş sancaktır.

Ey insanlar! Esselamun Aleyküm Ve Rahmetullahu Ve Berakatuhu!

Bu günlük sadece kısa bir sohbettir.
Bu gezegende ki son zamanlarda bu dünyayı gözeten mübarek büyüğümüz tarafından ikram edilmiştir.
Çünkü kısa bir süre sonra bu dünya kıyamet gününde hesap verecek. Ondan sonra Rabbi tarafından ne tayin edilmişse… Belki benim sonsuz kuvvet okyanuslarıma girip kayıp olacak. Kimler (dünyanın) üstünde yaşıyorsa, ya Cennete ya Cehenneme girecek. Ve bu dünyanın kitabı kapanacak, götürülecek.

Ey insanlar. Sizi Yaratanın, Rabbinizin hakkında bir şeyler duymak için her gün bir vakit ayırın. Bu size daha fazla şeref verir. Rabbinle beraber olmak için vaktini ayırırsan o zaman daha çok şeref ve övgü alırsın.

Ey bu dünyadaki yaşayan insanlar. Rabbinize vaktinizi ayırmaya çalışın, bu normaldir. Eğer birisinin normal bir anlayışı varsa, onun için şimdi söylenenleri anlamak kolaydır. Zayıf bir kulun dilinden söyleneni anlamak kolaydır.

Ben birşey değilim ama kime mübareklik ikram edilmişse, onlarda bazı ilahi sıfatlar verilmiştir. Çünkü onlar ne için yaratıldıklarını anlıyorlar. Eğer bir insan ne amaç için yaratıldığını bilmezse, ne için var olduğunu bilmezse onların seviyesi hayvanların seviyesi altındadır.

Hayvanlar, bir karınca bile ne için yaratıldığını bilir. Hiç birşey var olupta ne için yaratıldığını bilmezlik yapamaz. İnsanoğlu hakkında ne haber? İnsanoğlu yaratılanların arasında en yüksek, en zirve noktadadır. Nasıl bilmezler veya neden sormazlar ne için var olduğumuzu? Biz nasıl var olduk? Bizim var olmamız nasıl başladı?

Biraz anlayış verilen kişi, bunu bilmesi gerekir veya sorması gerekir. Bize bir anlayış verilmiştir. Evet, bir karıncanın anlayışı varsa durumuna göre veya yaratılmasına göre çünkü… (Arapça). Alemlerin Rabbi ilahi kitaplarda buyuruyor ki, mübareklerin anlayışına göre onları eğitir, onlarda insanları eğitir ve ” Subhanek ” derler. Sizler o kişilersiniz ki, bilinmeniz imkânsızdır. Sadece belki size Rabbiniz tarafından bir şeyler ikram edilir. O bir şeylerde size bir anlayış verir. Ve ne için var olduğunuzu anlarsınız.

Hiç birşey anlayışsız yaratılmadı. Bu bir ağaçtır. Çok çeşit ağaçlar vardır. Çok çeşit güller vardır. Çok çeşit çiçekler vardır. Hepsi ne için var olduklarını bilir. Bilmeliler! Bilmezse bir palmiye hiçbir zaman hurma vermez. Eğer bir palmiye ne için yaratıldığını bilmezse palmiye gibi olmaz.

Eğer bir kurt ne amaçla yaratıldığını bilmezse, o zaman kedi olur. Ve kedi ne amaçla var olduğunu bilmezse, o kedi bir fare olur. Herşey ne amaçla var olduğunu bilmeli. Bu ilimdir. Ve ilim öyle bir ikram değildir ki, buna maddi şeylerle ulaşamazsın, hayır. İlim başka bir şeydir. İlim parlayan güneş gibidir. Güneş olmazsa dünya karanlıkta kalır. Güneş gelir ve onu aydınlığa ulaştırır. Rabbimizin ikram ettiği ilim güneş gibidir. Bu demektir ki; bu bir nurdur. Nurlandırır. O nurlar karanlığın olayların ve yaratılmanın perdelerini açar.

Siz körsünüz. Kör bir kişi de herkes gibidir. Ama körün bakıp, görüp anlaması için nuru yoktur. Ama sana nur ikram edilmiştir. Bu seni baktırır ve anlatır. Onun için ilim Rabbimizden halifelerine çok yüksek ve kıymetli bir hediyedir. Halifelere ikram edilmiştir ve o kutsal ikramdan dolayı bakıp görürler ve anlarlar.

Varlıklar biz neden yaratıldık diye anlarlar. Evet. Onun için insanoğlu için en önemli amaç, onlar yaratılmanın en üstün seviyesindeler. Onlara övgü seviyesi ikram edilmiştir ve onlar nurlanır. Işık gibiler. Bakarlar, görürler ve anlarlar ve peşine koşarlar. Onun için insanlar, yaratılmanın üst seviyesindeler dir. Ve onlara öyle bir nur ikram edilmiştir ki, bu nur onlara göklerin seviyesinde bir ikramdır.

Göklere ait makamların üstüne, ilahi vasıflı makamlar vardır. Bunları kimse bilemez. Sadece herşeye kadir olan Allah ’a aittir. Ve o ilahi ilimlere ve hakiki varlığa ulaşan tek bir kişi vardır. O tektir, ikincisi yoktur. Onun için Seyyidina Muhammed (s) … O tektir, inanmalısınız.

Eğer anlamazsan ve ona böyle bir saygı vermezsen, onlara ne iman, ne İslam ne de nur vardır. Onun için bir daha bakmak önemlidir. Bu bütün milletlere bütün dinlere ilahi bir ikazdır, bir daha baksınlar kimdir Muhammed (s) diye.

Eğer göklere bakıp derlerse ki; “ Bu dev bir samanyolu .“ Bakarlar ama o samanyolunun ne için var olduğunu anlamazlar. Sebebi nedir. Sebepsiz ve ilimsiz o samanyolu orda nasıl olur? Milyonlarca sene mesafe derler. Veya ışık hızı. Neden bunu sormuyorsunuz? Gökler kimin için hazırlandı? Melekler için mi? hayır. Melekler yaradılış yolundadır.

Gökler kimin için? İnsanlar bu gezegen hakkında sormazlar, kim için bu gezegen yaratıldı? Neden sormazlar? Derler ki, biz PhD’iz (doktorluk ünvanı). PhD. … (Arapça bir küfür söyler) bu Arapça bir küfürdür. Eğer siz PhD seniz neden bu uzay kim için ve ne için yaratıldığını bilmezsiniz? Ve kim yarattı. Bir sebebi ve hikmeti olmalı. Yaratan hiçbir zaman birşeyi hikmetsiz yaratmaz. Ve onun varlıklarına ihtiyacı yoktur. Haşa. Hiçbir zaman. Hayır.

O sadece “ Ol “ derse milyonlarca, milyarlarca, trilyonlarca, trilyonlarca ve katrilyonlarca katrilyonlarca uzaylar, samanyolları var olur. O yaratandır. Onun ihtiyacı yoktur bunlara.

Ama Alemlerin Rabbi insanoğlunu yarattı ve onlara bir anlayış verdi, onlar ki sorsunlar;
"Evet kardeşim, bu gezegen uzayda döner."
"Ey kardeşim, bu güneş sistemi nasıl bu kadar mükemmel bir şekilde vardır?"
" Ey hocam, siz o güneş sistemin hareketlerini takip ediyorsunuz. Kendi kendine mi var olduğunu zannediyorsunuz? Var olan herşeyin bir nizami olduğunu mu zannediyorsunuz? “
“ Hayır"

Bizim güneş sistemimiz alfa yıldızının peşine koşar. Ve o yıldız belki bizim samanyolumuzdan daha büyüktür. Hangi şey bizim güneş sistemimizi o yıldızın peşine koşturur? Neden sormazsınız, niçin bizim güneş sistemimiz o alfa yıldızın peşine koşar diye. Milyonlarca ve milyarlarca yıldızlar var. Göremediğimiz kudretli bir emir vardır. Birisi olmalı ki, onun kudret gücü vardır ki onun sınırlarını hayal edemezsiniz.

Sınırsız kudret okyanusları birisine ait olmalı ki, o bizim güneş sistemimizi yapar ve o alfa yıldızın peşine gönderir. Beni sadece en düşük seviyede konuşturuyorlar. Bundan daha yükseğini konuşamayız. Hayır, biz herşey biliyoruz diyenlerden cevap istiyoruz. Eğer herşeyi biliyorsanız bunlara cevap verin.

Kim güneş sistemini düzenler? Ondan sonra...

Kim bizim güneş sistemimizi bir yöne hareket ettirir?

Anlamak için sorun. Neden bizim güneş sistemi o yöne gider? Uzayda bir yön yoktur. Yönler doğu, batı, kuzey, güneydir. Yukarı ve aşağı dır. Sağ ve sol. Ondan sonra bunu bulamazsın.

Uzay nereye koşuyor?

Uzay nedir?

Nasıl hareket ederler?

Benzinle mi? Benzinle mi?

Yoksa pilotları mı var?

Radarları mı var?

Radar olmalı çünkü radarsız uçak hareket edemez. Bu alfa yıldızına yönlenen bu dev güneş sistemi hakkında fikriniz nedir?

Böyle sorular sadece insanları uyandırmak içindir. Onları sarhoş bırakmak için değil. Hayır. Onun için beni bu konularda konuşturuyorlar. İnsanları bir anlayışa çağırmak için. İnsanlar birşeyleri anlamak için sorsunlar diye.

Kaya parçası gibi olmayın. Kayalarında bir anlayışı vardır ama insanoğlunun anlayışı gibi değildir. Siz bu gezegendeki insanlarsınız. Başka gezegenlere bakıyorlar ama orda birşey görmüyorlar. Başka gezegenlerde birşey görmüyorlar. Herşeye kadir olan Allah ’in büyüklüğü onlara böyle küçük bir hacimde düşünmek için bir imkân sağlıyor. Bir şeylerin var olduğunu biliyorlar ama ne olduğunu bilmiyorlar.

Ey bu dünyada doğudan batıya yaşayan insanlar. En kıymetli hayatınızı heder etmeyin. Körler, sağırlar ve anlamayan insanlar gibi olmayın. Bazı hakikatlere ulaşmak için size ikram edileni kullanın.

Şimdi insanlar, 21. yüzyılda yaşıyoruz derler. Sorarım, bu dünya hakkında ne öğrendiniz? Bilgili insanlara soruyorum. Söyleyin ne öğrendiğinizi. Sizin en büyük teleskopunuz bu dünyada küçük bir kibrit gibidir, ondan bakıyorsunuz… Onunla milyonlarca defa büyütürsünüz ama böyle teleskoplarla bir sonuca ulaşamazsınız. Ancak “ SubhanAllah, “ dersiniz. Şan yaratanındır. Ve secdeye koşup; “ Allahu Ekber, Allahu Ekber, Allahu Ekber” dersin.

Onun için bu günlerde bu gezegenin sahibi, kaptanı ilahi takdire bakarlar ve görürler. Onların böyle dev teleskoplarla bakmaya ihtiyacı yoktur. Bu gezegenin büyüklüğüne bakarak bu birşey değildir. Ama kim bizim aklımızın dışında teftiş (araştırma yapıyorsa) onlar ilahi takdire bakarlar. Orda sonunda ne olacağı yazar. Başlangıçları neydi ve son durumları nasıl olacak.

Ey insanlar, siz daha fazla ilime ulaşmak için yaratıldınız. İlimde ilahi nurdur. Sizi tek tek sayisiz hakikatlere ulaştırmak içindir. O zaman şerefiniz artar. O ilahi ilimleri kullanarak Rabbinize daha fazla vaktinizi verirseniz şerefiniz artar. Ey insanlar, herşeye kadir olan Allah ’a vaktinizi vermeye çalışın. Bu size değişmez şeref verir. Her zaman daha fazla, daha fazla, daha fazla verirsen o zaman daha fazla keyif, daha fazla keyif verilir. Ve daha fazla, daha fazla nura ulaşırsın.

Ben zayıf bir kulum ve beni herkese ve kendime de hitap ettiriyorlar. Rabbimden af diliyorum hem de rahmetini istiyorum. Bizi affeylesin. Onun için ey insanlar söyleyin:

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "

...

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "

Her zaman bu şarkılarda bilinmeyen bölgelere girin. Bu söylediğimiz en basit müziktir.

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "
...

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "

“Ancak sanaaa. .. Ey Rabbim"

Fatiha
...

Allah dinleyicilere daha fazla nur ve şeref versin. Onlar parlayan yıldız olsunlar. Veya sönmüş yıldız, karanlıkta. Bu ilahi müzik bize bizim hakikatlerimize bazı parlaklık verirsizim etrafımızda, ulaşmak için daha fazla....ooo Allah , Allah

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M. Nazım el-HAQQANÎ'den YENİ SOHBETLER
MesajGönderilme zamanı: 04.10.09, 09:48 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
KAYNAK: http://sufilive.com

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M. Nazım el-HAQQANÎ'den YENİ SOHBETLER
MesajGönderilme zamanı: 06.10.09, 22:56 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
Mevlana Șeyh Nazım Adil El-Hakkani Sultanul Evliya

Çarşamba, Eylül 30, 2009

Lefke, Kıbrıs KKTC


HER HÜCRE AHENK ÜZERINEDIR.



Allahu Ekber. Allahu Ekber. Allahu Ekber. Allahu Ekber. Allahu Ekber. Lailahe illAllah. Lailahe illAllah. Lailahe illAllah. Seyyidina Ve Mevlana Muhammedun Rasulullah (s.a.v.)

Herşeye kadir olan Allah (cc) ’in adı ile. En Merhametli. En Lütufkâr. En Cömert. Ey Rabbimin mübarekleri. Mübarek kulları. Bize iyi terbiyenizden verin ki göklere daha yakin olalım nefsimizin karanlığından ve şeytani bölgelerden korunalım. Şeytani bölgeler. Şeytanın bölgeleri yoktur ama deriz ki, şeytan nerde olursa ve kime kaçar acele ederse ve onu karanlık bölgelerini takip ederse bu şeytani bölgelerdir.

“ Elfu Elfu Selat Elfu Elfu Selam ” sanadır Ey en sevgili rehber. Ya Seyyidi Ya Rasurullah…(arapça) bütün insanoğlu. Vehhabiler ve selefiler çok kıskançlar. Biz sana en yüksek saygımızı verirsek patlayıp ölürler. Belki bu onların cezalarıdır. Ve içimize sonsuz bir zevk hissederiz o da bize keyif, hoşnutluk, sefa verir, nur verir. Biz parlıyoruz.(oturuyor)

Ey insanlar, Ey insanlar, Ey insanoğlu, Ey Rabbimin kulları. Ben zayıf bir kulum ve siz dinlemeye daha fazla fazla öğrenmek için çalışıyorsunuz. …(Arapça)….Ve diyoruz ki; “ Euzubillahimineşşeytanirraciym Bismillahirrahmanirrahim “ . Çok azametli ve şereflisin. “Bismillahirrahmanirrahim “ demek, herkes için kolay değildir.

Ey insanlar.

Esselamun Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berakatuhu.

" Dum dum dum dum dum dum dum dum"

Bu müzik bize.... Ooo kadar mutluluk ve zevk verir.


Ey insanlar, çünkü Rabbinizin, Âlemlerin Rabbinin şanı için yapacağınız herşeyi hissetmelisiniz. Kendi içinizde hissetmelisiniz. Maddi bedeninizin sadece tek bir yerini tayin etmiyorum. Ama benim amacım… Benim büyüğüm, o sadece bu gezegenin mübareği değil, der ki; vucutunun tek bir kısmı zevklenip hoşnut olmasın ama bedenin her tarafı dans etsin.

Bir kişinin milyarlarca hücresi vardır. Bütün hücreler canlıdır. Canlı olmak demektir ki, onlar birşeyler biliyorlar ve mutlu oluyorlar. Her hücre veya her organ zevklenir ve keyiflenir.

“Bismillahirrahmanirrahim “ dersek bedenimizdeki her hücreye bir keyif gönderir. O kadar çok zevklenirler. O kadar çok keyiflenirler ki, hayal edemezsin.

Yaşayan bir kişinin hücreleri mutlu olursa, o zaman ilmini doldurmak için temel yaratılmanın amacına ulaşır. Anladınız mı, Ey insanlar? Uyumayın! Bu hem bir ikaz hem de bir eğitimdir. Biz zayıf kuluz. Ve bizim şerefimiz… (şeyhimiz hapşuruyor) ... Bedenimiz çok mutlu oluyor “ Hapşu “ derken. “ Hapşuu “. Ve bir uyandırma oluyor. Bu göklerden gelir. Ama sonra baslarsan “Haa haaa haa” (şeyhimiz esneme taklidi yapıyor) “ Haa haaa haaa” o zaman demeye başlarsın “ Haaa haaa haaa” bu hayvanlar seviyesinin amelidir. Bu demektir ki organlarınız mutsuzdur. O organın her hücresi yorgundur. Ama “ Hapşuu” bütün hücreler uyanır.

Ey cahil insanlar, bakin, size Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ‘in ilminden anlatıyorum. Ben bilmem ama doğudan batıya bütün insanoğluna hitap etmem için dilimi konuşturuyorlar. Ve onlar duymalılar ve dikkat etmeliler. …(Arapça birşeyler soyluyor) Şeyh Hişam bilmez.

Dikkat etmeliler. Herşey zevkle veya gamla var olur. Bu hayat, Ey insanlar, çok kolaydır, sorunsuz. Eğer Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ‘in bir kelimesini tutup takip ederseniz o zaman kendinizi yeni bir seviyede bulursunuz. Ve dersiniz ki, " bu öyle bir seviyedir ki bana hoşnutluk veriyor, nefes alıyorum, mutluyum, halis düşünüyorum, yorulmadan koşuyorum, anlıyorum, yanlış anlayış değil ." “ bu seviyede mutluyum.

Ey insanlar ne yapıyorsunuz? Hepinizin elinde samsonite ( çanta markası) var. Her sabah samsonite. Bir tarafları böyle aşağı iner. Derim ki; “ Ey dostum, sağ omzun yere düşüyor. Obur tarafa da bir samsonite al da dengelensin. Böyle böyle olsun. “

Lailahe İllallah. Seyyidina Muhammedun Rasulullah.

Ey insanlar, siz nefsinize hak vermek için mi yaratıldınız? Nedir bu? Ne için koşturuyorsunuz? Son noktanız nedir? Ey insanlar, siz yaratıldınız ve sizi yaratan Âlemlerin Rabbi sizin her varlığınızın bir parçasına sürekli hareketli olmayı vermiştir. Seni yaratan Âlemlerin Rabbi sizi eşek gibi iki tarafta ağır çantalar taşıyasın diye mi yarattı?

Siz insansınız, insanoğlusunuz. İnsanların bütün yaratılanların arasında özellikleri vardır. Öğrenin ve eğitilin. Bu önemlidir. Bir hücre, belki beyin hücresi veya kalbin hücresi veya midenin hücresi veya sindirim sistemin hücresi. …Hücreler bizim neslimizi sürdürmek için ayağı kalkarlar.

Her organın her hücresi zevk ve keyif içindedir. Gözlerinden, başından ayaklarınıza kadar. Bakın Ey insanlar. Eski zamanda insanlar hiçbir zaman şikâyet etmezlerdi. Eski zamandaki insanların acı çektikleri hiç görülmemiştir. Hiçbir zaman ıstırap çekmediler. Belki 100 kişi içinde 10 kişi.

Şimdiki zamanda hastalıklar sayisizdir. Öncede… Dinleyin, Ey uyanıklar, Ey düşünenler, başınızı temiz bölgelerde tutun. Aklınızı iyi bir yerde tutun. Ancak o zaman ne söylediklerimizi anlarsınız. Ancak sarhoş kişiler anlamaz

Şimdi sayısız hastalıklar var. İnsanlar acı çekiyor. Eskide bir doktur olurdu, hastasına reçete verirdi. Şimdi, bir insan doktora giderse bakar ve der ki; “ Önce git tahlil yaptır bedenine, genel bir sağlık kontrolünden geç. Ve bana sonuçlarını getirmelisin ve bakmalıyım. O zaman birşeyler yaparım. Onu yapmazsan sana tedavi uygulayamam.

“ Ey doktorum, sağlık kontrolü için tımarhaneye de gitmem gerekir mi? “

“ Evet, git kendine baktır. “ “ Eğer aklında bir mükemmellik varsa o zaman tedaviye başlarız.” “ Evet, evet, sağlık kontrolü için tımarhaneye git. “

“ hayır, beyim, ama zannediyorum ki, tımarhanedeki doktorların bir sağlık kontrolden geçmelerine ihtiyaçları var. “

“ Doğrudur, doğrudur “

“ Onlar yanlış bir reçete verirler ve beni daha deli yaparlar. “

“ Fark etmez. Tımarhanenin de sağlık kontrolünden geçmeye ihtiyacı vardır. “ Buraya gel, seni bir tünelden geçireceğim. Bir yerden içeriye girersin, obur taraftan çıkarsın ve ben bakarım sana ne olduğunu.”

“ Ey doktor, onu yapana kadar…

(yayın burada kesilir)

İlim insana en iyisini verir. O zaman o insan mutlu, zevkli ve sıhhatli olur. Sağlık hücrelerimizden gelir. Hücrelerimiz tek bir kere yaşarlar ve bu göklere bağlantılıdır. Çünkü hayat göklerden gelir. Ve her hücre canlıdır. Onların cani da göklerden gelir. Göklerde onlara keyifli bir hayat gelir. ( yayın kesilir)

Bana eşeğe baktığın gibi mi bakıyorsun? Tövbe. Ahenk de. Bizim dünyamız temel kutbun etrafında döner. Yaratılan herşeyin bir ahengi vardır. O ahenk bizim anlayışımızın üstündedir. Her varlığın bir ahengi olmalı. Onlar bu dünyaya gönderildi, yaratıldılar ve ahenkleri vardır. Ahenk olmadan düzensizlik olur.

Şimdi yeni bir şey öğreniyoruz Bende öğreniyorum. Bu kâinatta iki asil görünüş vardır. Ya ahenkli olur ya da ahenksiz olur. Kendinde bir ahenge ulaşırsan o zaman hayatin, Yüce Allah (cc) ’in buyurduğu gibi; “ Hayatin Tayyibe “. En iyi ve en mutlu hayat. Hiçbir şey sana dokunamaz ve hiçbir şeye zarar vermez. Çünkü bütün varlıklarla bir ahenk içindesin.

Bir akrep gelse sana dokunmaz. Büyüklerimden duymuştum bir kere, bir akrep bir zamanlar büyüklerden birisine gelmiş. İmamı Azama gelmişti. O Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ‘in yolunda insanlara rehberlik yapardı. Onun üstüne bir akrep geldi. İnsanlar onu öldürmeye koştular. Dedi ki; “Bırakın, birşey yapamaz. “ “ Bırakın ısırsın, fark etmez. “

O akrep gelip ısırdı ve düşüp öldü. Yapamaz. Zarar veremez, yasaktır. Her varlığa zarar vermek yasaktır. Hayır. Yüce Allah (cc) o kadar sayısız şekiller, o kadar sayısız varlıklar yarattı. Ve onları amaçsız var etmedi. Dünyamızda, gezegenimizde bir ahenk vardır. Olmalı.

Eğer bir ahengi olmazsa, kimse yaşayamazdı. Bir saat içinde birbirlerini öldürürler ve bu dünyada hayat olmaz. Onun için bir ahenk vardır. Özellikle insanlar bu dünyanın sultanlarıdır. Göklere bağlantısı olmadan olmaz. Ama o ilahi anlaşmaya uymazsa o ahenk kesilir. Eğer ahenk kesilirse herşey onun üzerine gelir ve ona zahmet verir. Ve vucutumuzda bir düzensizlik meydana gelir.

Hatırlıyorum ki, benim yaşımda ilkokulda 100 sene önce.

“ Ey Şeyh, sen çok yaşlısın.”

“ sen benden sadece 10 yaş daha gençsin. “

Kendimi 80, 70,90 sene önce hatırlıyorum. Ama Âlemlerin Rabbi bana öyle bir özellik verdi ki, herkese bir özellik ikram ettiği gibi. Herkesin bir özelliği vardır ki, ikinci bir kişi o ayni özelliği taşımaz. Çünkü Alemlerin Rabbi, o Yaratan dır, fotokopi yapmaz. Herkesin hayatında yeni bir görüntüsü vardır.

“ Evet, beyim, organlarımız hakkında konuşuyoruz. “ ve o kadar insanların organları çalışmıyor. Gelip bana sorarlar; “ Ey Şeyh, benim ne sorunum var? “

“ Bütün organların iyidir ama birisi çalışmaz. “

Ben ona küfür ederim. “ Neden bana geliyorsun? “

İnsanoğlunun ahengine göre bütün organların hakiki durumunda olur. Hiçbir zaman yaşlanıp faydasız hale gelmez. Bunu bilmelisiniz.

Ey papa. Ey Dalay lama.
Ey istanbulda ki veya başka yerlerdeki piskoposlar.
Ey haham başı.
Söylediklerimi anlıyor musunuz? Benim yanlış konuşuyorum mu zannediyorsun? Kimse bunu söyleyemez. Evet, insanlara anlamaları için bir açıklama yapıyoruz. Bilsinler ki bu hayatta herşey en mükemmel ahenk içindedir.

Dünya varlıkların ve göklerin durumları arasındaki ahenk mükemmel olmalı. Eğer o ahengi yok ederseniz, kendinizi yok etmiş olursunuz. O ahenk alınırsa, bütün tabiatın birbirinle savaştığını görürsün. Şimdi insanlar birbirlerinle savaşırlar, zarar verirler, öldürürler, yıkarlar ve yakarlar çünkü manevi varlıkla göklerin arasındaki hakiki ahengi kayıp ettiler. Bu çok önemlidir.

Ey insanlar, dinleyin ve elinizde tutun. Ben birşey bilmem. Ama bana bu öfke göklerden geliyor. Bu gezegendeki bütün insanlara ilahi öfkeliyim. Çünkü onlar kendilerinle göklerinin arasında ahengi tutmazlar. Onun için şimdi dünyada sonsuz bir düzensizlik var. Şu kural, bu kural, şu idare, bu idare getirmeye çalışıyorlar. Hepsi faydasızdır.

Önce krallığı yıktılar ve iyi bir hayat istediler. Ama daha kötüleri geldi. Başkaları geldi onların hayatlarını eskisi gibi düzenlemek için. Kralların ve sultanların zamanındaki insanların durumu en iyi durumdu. O düştü, düştü, düştü sonra zalimlerin ellerine düştüler.

Zalimlerin inancı, imanı, merhameti yoktur. akılları da yoktur. Onlar sağ ve sol nerde olduğunu bilmezler. Şimdi dünyada en büyük düzensizlik vardır ve insanlar titrerler. Dev silahlarla doldurup yakarlar. Bu insanoğlu için bir utançtır, son taleplerini, amellerini… Onların son noktası öldürmektir. Ancak doldurup helak etmek isterler. Onun dışında bitmişlerdir.

Bu 21. yüzyılın ayıbıdır. Son hedeflerinin sınırlarını öldürmek yıkmak yakmak için yapıyorlar. Bu baştan sona kadar bu dünyada görülen en büyük düzensizliktir. Allah (cc) bizi affeylesin.

“ Dum dum dum dum dum dum dum dum “

“ bu ahenk seni mutlu eder, ve sana iyi duygular verir. onun için diyoruz ki, ve insanlara vermek istiyoruz...

" Dum dum dum dum dum dum dum dum"

" Bize göklerden birisini gönder o sorun yaratanları ve şeytani gurupları alıp götürsün ve dünyaya iyiler gelsin bize rehberlik yapsın, senin için ve

En parlak ahengin için. İnsanoğluna ulaşabilecek en güzel en mutlu olmak, keyif ve şereflenmek için...

" Dum dum dum dum dum dum dum dum "

Haramdır demeyin, haram olsaydı Allah cc Davud a.s. ilahi şarkılar söylerken ilahi kitaplarda, bütün dağlarda, hayvanlar, kuşlar, gelip Seyyidina Davud a.s. beraber şarkı söylemezlerdi.

Fatiha

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 24 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 2 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye