Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 3 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Şeyh Şerafeddin Dağıstanî -Q- Sohbetleri
MesajGönderilme zamanı: 22.01.09, 23:14 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
Şeyh Şerafeddin Dağıstanî -Q- Sohbetleri buradadır.

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Şerafeddin Dağıstanî -Q- Sohbetleri: DERVİŞÂNA İHTAR
MesajGönderilme zamanı: 22.01.09, 23:20 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
DERVİŞÂNA İHTAR

ÜSTÂZIN EMRİYLE İHVÂNDAN MÜREKKEB OLARAK TEŞEKKÜL EDEN SOHBETTE ŞEREF-SUDÛR BUYURULAN BEYANAT-I HUSÛSİYE-İ KUDSİYYEDİR



BİSMİLLÂHİRRAHMÂNİRRAHÎM

Bu sohbette, buraya gelmekten maksadımızın neticesinden ve intisabıyla müftehir olduğunuz tarîkatımıza müteallik bazı âdâbtan, mukaddimeten bahsedeceğiz.

Her ne suretle (olursa olsun) yek-vücûd olarak ve yekdiğerinize muavenet ederek, beyan edeceğim had dahilinde harekete sa'y ediniz.

Asrımızda herkes benliğine makam ve sair ahvâl-i dünya zaviyesinden bakarak, sanki ölmeyecekmiş ve kıyamet yokmuş gibi esef verici bir hale mağlup olarak, bu neş'e ile vakit geçirmeye başlamıştır.

Âlemin ahvâline ve âlemi ihata etmiş olan hadsiz-hesapsız zulmet ve fesada bakarak, uhdeme düşen irşad ve ıslah vazifesini icraya, ilim ve kudretimin kafî gelmeyeceğinden, yeis derecesinde kalarak beş defa halk arasından çekilmek ve Medine-i Münevvere'de ihtiyâr-ı mücâveretle Ümmet-i Muhammed'e dua ile imrâr-ı hayat etmek için Cenâb-ı Mefhar-ı Âlem Sallallahu aleyhi ve Sellem Efendimiz'den mezuniyet istedim. Cenâb-ı Resûlullah, kat'iyyen halk arasından çekilmeme razı olmadılar. Mefhar-i Âlem Sallallahu aleyhi ve Sellem Efendimiz'in benim halk arasından çekilmeme razı olmamaları, cüz'î küllî (az-çok) benden Ümmet-i Merhûmeleri'ne menfaatların olacağına delalet etmektedir.

Şimdiye kadar karyemize ve saireye ait bir çok işlerle meşgul olduk. Bu işlerin mühim kısmı, ekseriya başarıyla sonuçlandı. Her ne kadar meşgul olunacak mahdûd miktarda işler varsa da onlar, bir vakitte tekmîl olacaktır.

Bundan sonra hakîkî irşad seccadesine oturarak, bütün mevcûdiyetimi Ümmet-i Muhammed'in irşad ve hidayet işlerine sarfedeceğim.

Bundan sonra ihvânın ahvâli eskisi gibi olmayacak.

Evrad ve ezkarına devam etmeyerek beyhude ömür ve vakit kaybedenler, muayyen vakitleri geldiğinde tarikattan tard edileceklerdir.

Tekrar ediyorum, yekvücud olarak, beyan edeceğim had dairesinde harekete çalışınız.

Mesleğimiz, her bir neş'e-i mevcûdiyetimizde Cenâb-ı Hakk'ı arz (sunma) ve ihtikar (nefsini hor görme), züll (alçalma) ve ihtiyaç mesleğidir. Kalblerimizin bu meslekte devam ve sebatı için; vazifemizin haricinde hiçbir sevi görmemek ve onlarla iştigal etmemek lazımdır. Adâb-ı tarikatta birinci şart budur.

Kir ve ayıp görmek; kırk gün feyiz kapısını kapatır, tevfîk ka­pısını kapatır. Evliyaullah'ın nazarları kesilir. Böyle geçen günler (halkın ayıplarını rivayetle geçen günler), tarikat neş'esinden tard olunmak günleridir. Halkın ayıplarını görmek; evvela kendini şeriatta ve tarîkatta muhalif işlerle meşgul eder. İkinci olarak, kendisinin haberi olma­yacağı cihetlerden, envâ-ı mazarrât-ı maneviyye ile mutazarrır eyler.

"Münker (şeriatça yapılması caiz olmayan şeyler) görüldüğünde, buğz-u fillah (Allah için sevmemek) lazım değil midir?" denilirse, onun haddi vardır. Zira derecât-ı menhiyyâtın her mertebesinde, ne derece buğz-u fillah lazım gelirse, bu hadde göre buğz lazım gelir. Envâ-ı menhiyyatın derecelerine göre, mukabele edilecek buğz-u fillahın had ve mertebesi, bu tarîk ile bulunmadıkça; yapılacak buğz, nefsanî olmaktan halî kalamaz.

Mesela, bir mü'minden bir kusur vaki olsa, o kusurdan dolayı ona saplanarak yüz kızartmak lazım gelmez. Belki kendinden zuhur eden kusura bakmak ve onun izalesi (için) sebeplerine tevessül etmek lazım gelir.

Beyaz bir elbiseye nokta kadar siyah bir leke sürülse, göze çarpan bu nokta için elbiseyi çıkarıp atmak lazım gelmez. O noktayı izale etmek yeter.

Onun için kendisinde buğz-u fillah edecek had ve merâtibi (dereceyi) tayin ve tesbit eyleyecek ilim lazımdır.

***

(*) MENÂKIB-I ŞEREFİYYE ; (1. Cild) , s. 13-15, Yayına Hazırlayan : Hazret-i Şeyh Hacı Hasan BURKAY ; Ankara 1995.

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Ricâlullaha mahsus olan yedi fazîlet
MesajGönderilme zamanı: 23.03.09, 17:50 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 17.12.08, 16:48
Mesajlar: 237
Ricâlullaha mahsus olan yedi fazîlet

Zeynel abidin Şeyh Şerafettin Dağıstani

“Ricâlullah’a mahsus olan yedi fazîlet;

Birinci fazîlet: Cenâb-ı Hakk onlara, kendilerini vücûde getirmezden mukaddem (önce), velâyet-i ulyâ (yüce evliyalık) makâmını tevcîh ve ihsân buyurmuştur.

İkinci fazîlet: Cenâb-ı Hakk onların zerrelerini halk ve icâd buyurduğu lâhzadan itibaren, Resûlü Ekrem Aleyhisselâm ile içtimâ ve mülâkât-ı beşerriye (toplanıp karşılıklı konuşma) hâsıl oluncaya kadar, Resûlullah Aleyhisselâm’ın ümmetini hatmederek duâ ve münâcaat ediyorlardı.

Üçüncü fazîlet: Cenâb-ı Hakk zerrelerini halk ve icâd ettiği zamandan itibaren her gece yedi bin kere Kur’ân-ı Kerîm’i hatmederlerdi. (S.170)

Dördüncü fazîlet: Kendileri dâr-ı dünyaya teşriften itibâren her yirmi dört saatte semâdan nazil olacak yirmi dört bin belâ ve mesâibeve arzdan hâsıl olacak yirmi dört bin musîbetten dahi ümmet-i Muhammed’in selâmeti için münâcaat ederler.

Beşinci fazîlet: Kendilerine karşı zerre miktarında olsun râbıta ve muhabbet eden ve dirhem kadar olsun kendilerine hizmet eden efrâd-ı ümmete fazîletini temine selâhiyettar olmaktır.

Altıncı fazîlet: Yüz yirmi dört bin enbiyâ-ı mürselîn-i kirâm hazerâtından, müddet-i ömür ve hayatlarında, gerek kendi zâtlarına ait olsun, ve gerekse ümmet ve kavimleri hakkında olsun, ne kadar münâcaat sâdır olmuşsa kâffesine (tümüne) vâkıf olurlar.” (S.171)

“Yedinci fazîlet: Her vakt-ül imsakta ümmetin, birinci neferden başlayıp kâffesini zikreder. Bu ümmet-i merhûmeyi bir saat zarfında hatmedip ikmâl e ederler. Bu ekâbir evliyâullah, münâcaata başladıkları zaman Cenâb-ı Hakk, kâfir ve müşriklerden bile gadabı ref (kaldırır) ve tahfîf eder.

Bu zikrettiğim ricâlullah, Medine-i Münevvere’de tesis edilecek olan Mescid-ül Kubâ’da içtimâ ederler.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 3 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 1 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye