Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 10 mesaj ] 
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani Sohbetleri
MesajGönderilme zamanı: 22.01.09, 23:13 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani Sohbetleri buaradadır.

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani Sohbetleri
MesajGönderilme zamanı: 22.01.09, 23:24 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
Büyük Bir Kapıya Kapılanan Kimse

Hazret-i Şeyh Muhammed Nazım Kıbrısi el-HAQQANİ


Bismillahirrahmanirrahim


Sen şükreyle ki, biz büyük bir kapıya kul olmuşuz. Başıboş değiliz. Başıboşların hepsine korku var. Hepsinde telaş var. Hepsine sıkıntı var. Lakin büyük bir kapıya kapılanan kimseye korku olamaz. Onda telaş olamaz.

Çünkü o büyük olan kimse bizden mesuldür. Bizim halimize o bakar. Ona göre Cenab-ı Allah´a şükürde daim ol! Ve iyi meclisleri ara!

Efendim! Kapanıp kalmayın! Toplanın! Zikir meclisleriniz şenlikli olsun! Haftadan haftaya veya 15 günde bir veyahut ta aydan aya herkes biraraya gelip toplansın! Cenab-ı Allah ne lütuf ettiyse, koy! Korkma! Eksilmez.

Supermarkettir bu. Minimarkette var. Supermarket de var. Cenab-ı Hakk'ın marketleri çok. Bizim marketler işe yaramaz.

Efendim!! Koy! Korkma! Eksilecek diyerekten korkma! Ürkme! Üç kişi çağır! Beş kişi çağır! Beş kişi çağırdığında on kişi idare eder. On kişi çağırdığında korkma! Büyük Şeyh Efendi´ye ait sofrada aç kalkacak adam yoktur.

Hiç korkma! Rızık verici Allah Zülcelaldir. O kimselerin rızkını senin kesene dökmüş. Sen oraya takdim et! Hiç eksilmez. Eksilmez artar. Efendim! Yalnız nimeti gözetmeye bak! Çünkü siz mükellef sınıfındansınız. Ey Mükellef olan adam! Mükellef olmayan adamın işine işini benzetme!

Gayr-i Mükellef; kendisini mükellef saymayan adamın yaptığı harekete özenme! Çünkü onlar kendilerini hiçbir şey ilen kendini mükellef tutmuyor. Onların hareketleri sana örnek olmasın! Belki senin hareketlerinin onlara örnek olsun diye gayret et!

Toplantıdan geri kalmayın! Hizmetten geri kalmayın!

Sizde hizmetten geri kalmayın uzaktan yakından gelen ihvanlarım!!! .Birkaç pirinç atıp bir çorba yapsan, o milletin önüne versen, milletin hoşuna gider. Aç insanın hoşuna gelir. Uzaktan yakından gelenler olur.

"Ver! vereyim! diyor Cenabı Allah. Allah; „Vermezsen vermiyorum.“ diyor. "Ben vereni severim“ diyor. “Ver! vereyim.Tutma! Tutarım Kısma! Kısarım.“diyor. İyi meclislerden uzak olma!

Bekleme; Ben seneden seneye geleyim, o vakit buluşasınız. Benim için oraya (mecliste) bir yastık koyun! Bu benim sözüm değil. Oraya bir yastık koy beni davet ettiğin vakit! Ayrı bir yer bırak!

Bana oraya ruhani olarak gelmeye izin var.

Bazı defa böyle şeyi söylemeye izin oluyor. O hangi toplantınız olursa, orada bana ait olan bir yer bırak! Muhakkak çağırdığın vakitte gelmezse o kimse onun velayet sırrı yoktur. O insan şeyh olamaz. Çağırdığı an baş ucunda bulunmazsa, o adam şeyh olamaz.

O büyük Şeyhimizin kuvvetidir. Bana emreder. Bana emir ilen beraber o izin verir. İzin verdiği vakit mağripten maşrığa kadar yetişmeye hiç mani yoktur. Bir adımlık yerdir hepsi.

EL ÖPTÜRMENİN HİKMETİ

Beni kara kuru görüp birşeye benzetemiyor millet. Boyuna millet; “Şeyh Nazım ne için elini öptürtüyor?” diyorlar. Yahu! Şeyh Nazım orada olursa, elini öptürtmez. Şeyh Nazım çoktan bitmiştir. Şeyhini bulduğu vakit Şeyhinin hüviyetinde kendini kaybetmiştir zaten. Benim elim değil diyorum. Şeyhimindir. Şeyhimizin sırrı olmazsa, bizim tarafımıza kimsenin dönüp te bakacağı yoktur. Şeyhimizde elbetteki Peygamber varisidir. Onun eli Peygamber Eli sayılır, varis olan kimsenin eli Peygamber Elidir.

Peygambere varis oldu mu onun eli de eteği de Peygamber eli eteğidir ve ayağıdır. Ve Peygamber Essalatu Vesselam´ın eli öpülür.

Peygamberin elini erkek de öper; kadın da öper. Peygamber eli öpülmez değildir. Peygamberin eli öpülür elbette.

Varis olan kimsenin yani Evliyaullah´ında elleri öpülür. Peygamber Essalatu Vesselam´ın mübarek Yed-i Şerifleri öpüldüğü gibi Kadem-i Saadetleride öpülür. Ve başımızın üstüne koruz. Ben Peygamberi bulmuş olsam, Peygamber menetse de ben elini ayağını öperim. Yaaa!!!

Öptürmezse, ayağının bastığı yere başımı koyarım, başımın üstüne bassın diyerekten. Varis olan kimselerin; evliyaların hepsinin sıfatı da öyledir. Bunlar ümmet için fedailerdir.

Binaenaleyh; Onların elini öpmek çok birşey değildir bizim gibi adamlara. Veyahut mübarek ayaklarına düşüp ayaklarını öpmek çok birşey değildir. Onların sıfatı öyledir. Onlar tevazu sahipleri olduğu için onu istemez gibi dururlar.

Lakin onlarda kendi makamlarının kimden geldiğini bilip ve kendilerinin zaten Fenafi'r-Resul makamında olduklarından kendi vücutları kaybolmuştur. Fenafi'r-Resul makamında olduklarından onlarda Peygamberin Hakikatı zahir olur Varis oldukları için.

Peygamberin hakikatına varis olan evliyaların hepsi peygamberin sıfatında görünür. O zaman onların eli de öpülür. Ayağı da öpülür.

Peygamberimizde Aleyhissalatu Vesselam Cenab-ı Hak´ka Fenafillah´ta olduğu için, onda da Cenab-ı Hakk´ın hakikatı zahir olduğu cihet ile onun eli ayağı öpülür. Peygamber Efendimiz o anda kendisini görmez ki, orada Peygamber yok. Orada Allah var.

Onun için onunda elinin ayağının öpülmesi o cihetle sahihtir. Ve bizim fıkıh kitablarımızda kimlerin ellerinin ayaklarının öpülebileceği belirtilmiştir.

Lakin şimdi cahiller çoğalmış.

Binaenaleyh; Şeyh Nazım´ın temsil ettiği kendi şeyhidir. Şeyh´inin temsil ettiği peygamberdir. Peygamberin temsil ettiği Cenab-ı Haktır. Onların elleri de öpülür, ayakları da öpülür.

Yahudiler sevmiyor el-ayak öpülmesini...

Öpmesinler! Kimsenin onlara birşey teklif ettiği yok. Nefsleri daha yahudi duranlar el öpmeye tenezzül etmezler. Nefsini ezip kırmadan bir kimse bir kimseye tenezzül edemez. Onların nefsleri üzerlerine binip eşek gibi koşturtuyor. Başkaldırtıyor. El öpülmesin! “El öpülmesin!” diyenin kalbinde daha yahudi sıfatı vardır. Haset, kibir ve azamet vardır. Onlar benim yanıma gelirse, elimi-ayağımı öptürtmeden onlara tarikat da vermem. Hizmet de vermem. Nereye isterlerse gitsinler!

El öptürmek şirk diyorlar. Şirk te başınızda patlasın! Küfür de tepenizde patlasın! Şimdi cahiller çoğaldı boyuna; "El niçin öptürtüyor?“ diyorlar. Ben hepinizin elini de öperim. Ayağını da öperim. Benim kendi nefsime el öpmesi için emir ederim. Hepinizin elini de öperim, ayağını da öperim. Tenezzül olmazsa, öptürmek için elini öptürmek haramdır.

Bir kimse gelmiş Beyazıd-ı Bistami hazretlerine ve demiş ki; “El alacağım”. Azamet ile el öptüren kişinin hali haraptır. Bu anlatacağım “Şeyh Nazım´ın eli niye öpülüyor?” diyen adamlara. Bana verilen talimatı söyleyeyim şimdi. Beyazıd-ı Bistami hazretlerine alim olan bir kimse gelmiş, demiş ki; “El alacağım. Tarikata girmek isterim”.

Beyazıd-ı Bistami hazretleri; "Peki! Ama bir şartımız var. Saçını sakalını tıraş edeceksin! Ondan sonra bir torba ceviz alacaksın! Meydana gidip oturacaksın! Başından kavuğunu çıkartıp oturursun. Çocukları çağırırsın! Her kim bir şaplak vurursa tepene bir ceviz iki tane vurana iki tane ceviz üç tane vurana üç tane ceviz verirsin!

Alim; “Nasıl iş bu? Sen nasıl şeyhsin? Böyle bir şeyi nasıl emredersin? Ben sakalıma hiç ustura değdirmedim. Ne demek bu?”

Bistami hazretleri; "Kabul edersen gel! Etmezsen git işine! “İstemem“ demiş adam "böyle tarikat“ Hazret; "Git işine!“ demiş.

Orada Bistami hazretleri aslında o kimsenin ikrarını isterdi. Yani demesini isterdi ki, ´Peki Efendim! Hay Hay! Nasıl emredersen.´

Hazretin o alime bu sözü söylemesinde ki maksadı onu bir yoklamak. Bakalım nefsini tezlil edebiliyor mu? Nefsini al aşağı edebiliyor mu?

Halid-i Bağdadi hazretlerine Şeyhülislam gelip tarikat almak istediğinde demiş ki hazret; “O büyük camiinin abdesthanelerindeki istinca taşlarını yıkarsın. Temizlersin. Bir kaba korsun götürürsün. O taşla taharet yaparlar. Altını temizlersin o taşla. Oraya koyarlar o taşları, o taşları alacaksın. Dicle´de yıkayacaksın. Yıkadıktan sonra ve temiz olduğuna kanaat getirdikten sonra tekrar oraya koyarsın. Senin hizmetin bu! İster beğen! İster beğenme!“

Çok yüksek nefsleri o adamların. El öpmeyecekler Şeyh Nazım´ın. Ayağımı da öpecekler; ona göre tarikat vereceğim. Değilse (El öpmezlerse) kimden isterlerse alsınlar tarikatı. Kimse tarikat veremez şimdi. Hakiki mezun yoktur Şeyh Nazım´dan başka. Varsa gelsin bana söylesin! Cevap vereyim kendisine.

Nefsini indirmeyen adamın tarikatta işi yoktur!!!.

Nefsini ezecek. Ondan sonra biz tarikat veririz. El öpmenin ayak öpmenin hükmünü bilen adamım. Şeriatı da bilen adamım. Tarikat vermeye bana izin verilmiş. Ki, bu Peygamber´den verilmiştir.

Abdülkadir Geylani hazretleri diyor ki; “Bizi gözetmek üzere Allah´ın tayin ettiği kimseler vardır. Onlar dokunur size. Bizimle oyun olmaz. Çünkü o büyük olan kimseler bizden mesuldür."

İstanbullulara da yetişir bu sözüm. Ankaralılara da yetişir, bütün mağrıpta maşrıktakilere de.

El-Fatiha


***

http://www.hakkani.de/2006_turk_SNE/EL_ ... IKMETI.pdf

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani Sohbetleri
MesajGönderilme zamanı: 17.04.09, 20:59 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... kat=MENU04





Sohbet 13 Mart 2009

(Şeyhimiz dua ediyor)

Subhanallahi aliyel azim

Bazen Ingılızce konuşurum. Bazen Türkçe. Bazen Arapça ve bazen Cin’lerin lisanıyla konuşurum.

M: Allahu Ekber!

Çünkü onlarda bu mütevazi toplantılara katılırlar.

Cenabı Allah sizlerin üzerinize, Benî Adem’in ve Benî Cin’in üzerine, kendi İlahi Rahmetini bahşeylesin.

M: Amin.

Ey İnsanlar!

Bizim mütevazi insanlarımıza, Uzak Doğu’dan ve Batı’dan, Kuzey’den ve Güney’den, Hind’ten ve Sin’den, Dünya’nın ayrı bölgeden buraya gelen insanlarımıza, hitab etmek kolaydır.

Bu bir işarettir. Bu işaret, İslam’ın insanların kalplerini bir araya topladığına dair güçlü bir işarettir.

Bir sürü insan, insanları bedenî olarak etrafına toplayabilir.

Onun hiç bir değeri yoktur.

Kim ki, insanların kalplerini bir araya toplayabilir, o önemlidir.

Ve şimdi siz burdasınız.

Ve bizim bir deyimimiz vardır: “Kalpten kalbe”.

Kablosuz ulaşır.

Kalpten kalbe ulaşır.

Eğer onlar yeryüzünde herkese ulaşmak isteseler, onların kalplerine ulaşırlar.

Bu Peygamberlerin Mühürü’ne, O’nun Mübarek Dinini, İslam’ı koruması için verilen bir nimettir.

İslam Dünya’da yaşayan tek dindir.

Ve bizler: “Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillahirrahmânirrahîm” diyoruz.

Ey Rabbımız, bizler, Ademoğlu’nun en kötü ve en tehlikeli düşmanından Sana sığınırız. Bizleri muhafaza eyle. Bizi müdafa et.

Biz zayıf kullarız.

Ve Cenabı Allah diyor ki: “Ben sizlere bazı kullarımdan gönderirim. Onlar insanların arasında, milletlerin içinde, topluluklar içinde yaşarlar. Onlardan birisi yeter de artar. Eğer Dünya’da bir tane İblis değil de Dünya’nın tüm zerresi kadar. Eğer bir değil de, milyonlar, milyarlar İblis’ler olsa. O kişi, inananları bu büyük miktarda olan İblislerden korumaya yeterlidir”.

Yah.

Ey insanlar, hoşgeldiniz.

M: Hoşbulduk.

Hepimiz O’nun kuluyuz. Ve Rabbimiz sizden, benden, herkesten, mütevazi kullar olmamızı istiyor.

Mütevazi kullar.

Hiç bir zaman “Ben Kral’ım”, “Ben Sultan’ım” veya “Büyük Vezir’im” veya “Büyük Şeyh’im veya “XXX” veya “Ben Şuyum, Buyum” iddiasında bulunmayın.

Çünkü insanlar bir kart yapıp, üzerine “Phd”, “A.B.C”, “S.O.S” yazmaktan çok hoşnut olurlar.

(Müridler gülüyorlar)

O kadar çok şey yazar ve ondan sonra kartı sana uzatıp "Al bunu" derler.

Bende ona bakıp, bir şey anlamıyorum.

Asla anlamam. (kartı çevirip çevirip bakıyor)

Fakat onlar o kadar gururludurlar ki alfabe’nin tüm harflerini kullanarak kendilerini insanlara "Ben özel biriyim" diye tanıtırlar.

Eğer sen özel biri isen, neden tuvalete gidiyorsun?

(Müridler gülüyorlar)

Senin özelliğin nedir?

Şayet gitmemiş olsaydın o zaman özelliğini anlarım.

Şeytan sidiğini içerler.

Onu içtikleri zaman her saat başı mecbur o önemli yeri ziyaret etmeleri gerekiyor.

"Nedir o önemli yer?"

“Sen nasıl bilemezsin? Sen Şeyh’sin.”

"Evet."

“Tuvalet. Nasıl kendine “Özel biriyim” dersin.”

Fakat insanlar akıllarını yitirmişler.

Mübarek Kuran’ın izinde değiller.

Mübarek Kuran daima der...

O’nun Sevdiği ve en çok Övülen Kuluna, Hazreti Muhammed (sav)’e (Şeyhimiz ayağa kalkıyor) hitab ederdi.“Ey Habibim Muhammed, Ben sana İlahi Ayetler gönderiyorum ki, La allehum yetefekeru, onların üzerine düşünesiniz diye”.

Ayetleri düşünesiniz diye.

Eğer ayetlerin üzerinde düşünmezseniz, sizin seviyeniz sıradan insanların seviyesi gibi olur. Ve sıradan insanın seviyesi, hayvanların seviyesidir.

Hiç bir değeri yoktur.

Kim ki düşünmez, onların seviyesi, hayvanların seviyesidir.

Bunun üzerine düşünmeniz gerek.

Sen “Ben özel biriyim çünkü bu benim kartım” diyerekten kendinin özel olduğunu iddia ediyorsun.

“Lütfen alın bunu alın.”

"Ne içindir bu?"

“Eğer sen beni Almanya’da soruşturursan, onlar benim kim olduğumu çok iyi bilirler.”

Veya derler ki: “Bu kartı kullan çünkü ben ABD’de çok iyi tanınan biriyim.”ABD’nin manası “Eşşeksin” dir.

(Müridler gülüyorlar)

Doğru mu?

M: Doğrudur.

ABD.

O ismi değiştir!

Amerikalılar zannediyordular ki Obama gelince o ismi değiştirir.

Ama bakıyorum yine aynı ABD.

Nedir bu?

Eşşekmisiniz?

Değiştirin onu.

Onu değiştiremiyorlar.

İsmi değiştiremiyorlar.

Bunun üzerine düşünmek lazım.

Ey insanlar, eğer kendi makamınızı, seviyenizi öğrenmek istiyorsanız, önce Kelamul Resul’un, Hadisi Nebevi Şerifi düşünmelisiniz.

Onun üzerine düşünmeniz gerekir.

Eğer seviyene ulaşamıyorsan, biraz aşşağa, daha da aşşağa inmen gerekiyor.

Senin seviyende insanı bulup, sana "Ey Rabbimin kulu" diyene kadar.

"Bunu ben öğrenmek istiyordum.”

O insan, o kişiyi "Sor Rabbimin kulu. Budur senin seviyen!" diyerek eğitiyordu. “Bu senin seviyen değildir!” (Şeyhimiz elinde ki kartı gösteriyor)

Kart senin seviyen değildir.

Senin seviyen, hakiki seviyen, Rabbine kul olmaktır.

Rabbine kul olmaktan daha şerefli bir seviye olduğunu mu zannediyorsun?

Fakat insanların hepsi sarhoşturlar.

Birbirlerini yiyorlar.

Birbirlerini yiyorlar.

Birbirlerini öldürüyorlar.

Ve herkese huzursuzluk vererek, onların seviyeleri hayvanların seviyesinin altına inmektedir.

Ve 21. asrın insanoğlunun seviyesi, hayvanların seviyesinden aşşağadır.

Allah bizleri affetsin.

M: Amin.

Ey insanlar, biz, dinlediğiniz sürece, sizlere kolaylıkla bügün’den gelecek Cuma’ya kadar hitab edebiliriz. Veya gelecek seneye kadar, Dünya’nın sonuna kadar hitab edebiliriz.

Çünkü Kelimetullah’tır.

Cenabı Allah kullarına, Kelimetullah’ı bahşetti ki, kulları Rabbleri hakkında birşeyler öğrenip bilsinler diye.

Okyanusların tümü mürekkep olsa, ormanların tamamı da kalem olsa yine de Cenabı Allah (CC)’nın İlmi’nin sonu gelmez.

Sonu gelmez. Tükenmez.

Bütün Peygamberler ve Peygamberlerin Mühürü sizlere kendi seviyenizi göstermek için gelmiştir.

Bundan fazlasını istemeyin.

Ulaşamazsın.

Kulluktan başka seviye yoktur.

Rubuviye.Ondan sonrası ise sadece Cenabı Allah’a aittir.

Başkaların seviyesi "Kulluk’tur".

O, O’dur!

Şimdi insanlara bunu hiç öğretmiyorlar.

Müslüman Dünya’sı veya başkaları, insanlara bunu öğretmiyorlar.

Hiç bir zaman çocuklara öğretmiyorlar.

Yeni nesil, imansız büyüyorlar.

Hiç birşeye inanmıyorlar. Bundan dolayı hayvanlar, Rabbleri hakkında birşey öğrenmeyen insanlardan daha şereflidir.

Hudaike keneman belhum ebal

Cenabı Allah diyor ki: “Bu insanlar aynı hayvanlar gibidir. Fakat onların seviyesi hayvan seviyesinde değildir, onlardan da aşşağadır”.

Bakıyorum ki bazı insanlar gençleri terbiye etmek için veya eğitmek için onların 24 saat içinde (ne) yapmaları gerekenleri söylüyorlar.

Bakıyorum, herşeyi söylüyorlar, hatta koşup spor yaptırıyorlar, şunu veya buna zaman harcamalarrını söylüyorlar, fakat kalkıp asla “Vaktini, seni Yaradan kimdir, diye düşünerek değerlendir!" demezler.

Çözülmesi gereken en zor problem budur.

Eğer benim söylediğim noktaya gelmezseler, zor çözülür.

Ben sadece en zayıf kulum.

Fakat hiç kimse gelip benim hitabıma karşı itiraz edemez.

Ben onu toz haline getiririm.

Bizim gücümüz vardır.

İslam’ın gücü vardır.

Bizler güçlüyüz.

Ben en zayıf biriyim.

En zayıfı Alemu Nemletun.

Nemle. Karınca.

Karınca bütün karıncaları uyarıyordu.

Nasıl uyarıyordu?

Dedi ki: “Üdhulu masailekum la yehdi menekum Süleymanu ve cunubuhu la yeşeru.”Evet uyarıyordu.

Karınca çok küçüktür fakat o bile uyarmıştır.

Ben en zayıf kulum. Ben Doğu’dan Batı’ya uyarırım.

Ben birşey değilim!

Fakat bazen birşeyim.

M: Allahu Ekber!

Hiç kimse buraya davetiyeyle gelmez.

Ben hiçkimseye buraya gelsinler diye davetiye göndermiyorum.

Hayır.

Fakat Rabbimiz, O’nun İlahi Hurzurunda bulunan, en çok Övdüğü ve en çok Sevdiği kuluna emreder, o da Evliyalara emreder ve ondan sonra "hadim", "azra hadim" gelir...

M: Kul

En küçük olan.

Büyükşeyhlere, Evliyalara “Gelin ve burayı temizleyin” demek, bir utançtır.

Hayır. Ben yeterliyim.

Ben temizliyorum.

Temizleyebilirim. Bu benim işimdir.

Ve bütün milletlere, tüm yanlış olanlara, İslam’ın gücünü göstereceğim.

M: Allahu Ekber!

En zayıf kul ile.

Kendi nefsim için değil.

Ben Hakk’ın namına konuşuyorum. Celle Celaluhu.

O’nun en çok Sevdiği kulu, Hazreti Muhammed (sav)’ın namına konuşuyorum. (Şeyhimiz ayağa kalkıyor)

XXX konuşmaya.

Burda bizim Kazak ihvanlarımız var.

Kazak ihvanımız.

Özbek ihvanımız.

Efendim, Tatar ihvanımız.

Başka ne ihvanlarımız var?

M: Dağistan, Çerkez.

Çerkez ihvan. Dağistan ihvan.

M: Kazakistan.

Maaşşallah.

Fakat sizin kalplerinize ulaşmak kolay ve yeterli.

Eğer siz kalplerinize ulaşamazsaydınız, buraya gelemezdiniz.

M: Allahu Ekber.

Ben kullanmam. O yeni aletleri kullanmasını bilmem.

M: Uzaktan kumanda.

Hayır.

Bu yeterlidir.

Eğer onlar istiyorsa, kalbe gönderirler. Ondan sonra buraya gelirler.

Ve bir gün gelecek ki, Doğu’dan Batı’ya, Peygamberlerin Mührünün İlahi Sancağı altında toplanacaktır. Dünya temizlenecektir ve o kirli onlar hepsi ölüp gidecektirler.

Ey İnsanlar, Rabbinizin İlahi Huzuruna gelin. İsminizi yazdırın, başvuruda bulunun.

"Ey Rabbimiz, biz Senin kulun olmak istiyoruz. Bu benim başvurumdur”.Ve Tövbe, en büyük büşra’dır...

M: iyi haberler.

bu insanlara. Ki onlar, Cenabı Allah tarafından kabul edilecektirler ve İlahi Huzurunda bulunan kullar arasına girecektirler.

Cezakuhum ve anakum velgayr.

Maaşşallah. Maaşşallah.

O kadar çok güzeldirler.

Onların yüzlerinde nur vardır.

Onların yüzlerinde sammimiyet vardır.

Onların yüzerlinde muhabbet vardır.

Onların yüzlerinde himmet vardır.

Onların yüzlerinde saygı vardır.

Onların yüzlerinde himmet vardır.

Subhan Allah.

Sultan Allah.

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Aziz Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Kerim Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Subhan Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Sultan Allah

Hiç bir şey konuşamıyacağımı zannediyordum.

Çünkü ben zayıf kulum.

Fakat İlahi Huzurunda bulunan en Şereflinin yüzü hürmetine, Uzak Doğu’dan ve Uzak Batı’dan geldiniz.

Ve birleşerek bedenime, buraya gelebilmem ve sizlere sohbet verebilmem için, bir enerji verdiniz.

İlk önce, hitabım ve uyarım kendi nefsimedir.

Ve benim için dua edin.

Dua edin.

Cenabı Allah, İlahi Huzurunda bulunan en Şereflinin hürmetine, beni affetsin ve sizlere rahmet eylesin.

M: Amin.

Allahüme salli ala Seyidinna Muhammediyine bi ümmiyi veala

alihi ve sahbihi ve selim

Allahüme salli ala Seyidinna Muhammediyine bi ümmiyi veala

alihi ve sahbihi ve selim

Allahüme salli ala Seyidinna Muhammediyine bi ümmiyi veala

alihi ve sahbihi ve selim

(Şeyhimiz Arapça dua ediyor.)

El Fatiha













Sohbet 27 Şubat 2009

Es-selamun aleykum.

M: Ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu

Eşhedu enla illahe illallah ve eşhedu ene Seyiddina Muhammeden abduhu ve habibuhu ve resuluh (Şeyhimiz ayağa kalkıyor ve şehadet parmağını kaldırıyor)

M:Amin

Sallallahuteala aleyhi ve selam

Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillahirrahmânirrahîm.



Destur ya Ricarallah Meded

Meded

Meded

Bismillahirrahmânirrahîm.

Kış zamanı ağaçların aynı kuru oduna benzediğini görüyoruz.

Belki üç ay veya daha fazla sürer.

Ve bahar geldiği zaman, baharla ne geliyor?

Baktığında birşey görüyormusun?

Hayır.

Fakat ağaçlar, onlar ne geldiğini bilirler.

Onlar onu beklemektedirler. İlahi Alemlerden Dünya’ya inen o Rahmeti beklerler.

Bizlerde ağaçların kuruduğunu ve bittiğini zannediyoruz.

Çünkü üzerinde yaprakları yoktur, çiçekleri yoktur, meyvesi yoktur.

Fakat bahar geldiği zaman, baharda ne gelmiştir?

Onlar birşey görmüyor fakat o ağaçlar, çiçekler ve bitkiler, onlar bilirler.

O öyle birşey ki, İlahi Alemden Dünya’ya ulaşır ve Dünya’ya zinnetini verir.

Baktığında, onların uyandığını, tekrar yeni bir hayata geldiğini görürsün.

Onlar için yeni bir doğum günüdür.

Ve onlar İlahi Aleme bakarlar.

Beklerler.

Onlar kendilerine yeni bir hayatın, yeni bir elbisenin, yeni bir zevkin, yeni nurların gelmekte olduğunu anlarlar.

Ve onlar İlahi Alemlerden indirileni göstermektedirler.

Ne kadar su verirsen ver, o ağaçlar birşey vermezler.

Onlar İlahi Nefes’se bakarlar ve onu beklerler.

İlahi Alemlerden gelen bir Nefes.

O İlahi Nefes nur verir, onlara hayat verir.

Ey insanlar, sakın benim birşey bildiğimi zannetmeyin.

Ben birşey bilmiyorum.

Fakat İlahi Rahmet, Peygamberlerin Mühürü’ne geldiği zaman, onu takip edenlerin, Evliyalar’ın kalbine de gelir.

Onlarda açık olan kalplere bakarlar ve İlahi Nefes’i ve Rahmeti kalplere gönderirler.

Ve onlar kalpleri sayesinde yeni bir hayat alırlar.

Ve o insanlar, onlar kalpleri hiçbir zaman ölmeyenlerdendirler.

İnsanların kalpleri öldüğü vakit toprak olur.

Şimdi biz Efendimiz (sav)’in, İlahi Huzurunda en Mübarek olan veyahut en fazla Yüceltilmiş, en fazla Şereflendirilen, en fazla Sevilen’in Mübarek yolundan gitmeye gayret ediyoruz.

O ki, Yaradan, Göklerin ve Kainatın Rabbi, herşey onun hürmetine yarattı.

O, bu İlahi Nefes’i, kalpleri daima Rabblerini zikir etmekle meşgul olana, gönderir.

Onların kalplerı daima Yaradan’la, Cenabı Allah (CC)’yle beraber olmayi ister.

Böyle kalplere, İlahi Alemi isteyen ve inanan insanlara hayat, yeni hayat gelir ve bahşedilir. İlahi Alem’e erişmek ve Cennet’te İlahı Huzuru’nda olmak isteyenlere bahşedilir. Bu Rahmet sadece böyle insanlara’dır.

Şimdi bakıp görmekteyiz ki, tüm insanoğlu, Dünya’da yaşayan bütün insanlar, onların takvimine göre 21. yüzyılindayız.

Fakat Allah (CC) insanoğlunun Dünya’da ki hayatının esas başlangıç ânınını bilir.

Şimdi kendi takvimlerine göre: “21. yüzyıl” diyorlar.

Ve biz bu gün, İslam takvimine göre, ki o bir hakikata dayanır, yeni bir ay’a, Rebîul-Evvel’le, ilk bahara ulaştık.

Tüm Dünya susuz iken ve aynı ölü gibi iken, Allah (CC), O’nun İradesini, O’nun en son Vekilini gönderdi.

Cenabı Allah (CC)’ın vekili Hazreti Muhammed (sav)’dir.

İnsanoğlunun bu Dünya’daki hayatlarının son bölümüne ulaşmaları için onu gönderdi.

İlahi Nefesiyle beraber onlara yeni hayat vermesi için Efendimiz gönderilmiştir.

Ve insanlara Yaradan’ın, Alemlerin Rabbı tarafından verilen İlahi Nefes’i bahşetsin diye Efendimiz gönderilmiştir.

Bu İlahi Nefes insanoğluna yeni hayat verir. Nasıl ki bahar’da İlahi Alemden tabiyat’a gerekeni verdiği gibi.

Cenabi Allah (CC) son Peygamberini Hazreti Muhammed (sav)’ı...

Huuu.

O’nun kullarına yeni hayat versin diye göndermiştir.

Bu kular Dünya’daki hayatlarının son devrine yaklaşıyorlar ve Kıyamet Gününde İlahi Huzur’a ulaşmaları için hazırlanmaları gerekiyordu.

O sadece insanoğlu için gönderilmiştir ve Efendimiz (sav) insanoğlu için herşeyin en iyisini yapmıştır

Herkese verdi. Her seviyede ki insana, Kıyamet Gününde Rabbleri’nin İlahi Huzuru’na erişe bilmeleri için, nasıl hazırlanmalarını ğerektiklerini, gereken her ihtiyaçlarını verdi.

Bu onun vazifesiydi.

Biz, Hristiyan Dünyası gibi “Hazreti İsa (as) geldi ve kendi Mübarek Ruhunu insanoğlu için kurban etti” söylemiyoruz

Hayır.

Onun vazifesi bu değildi.

Onun vazifesi, Hazreti İsa (as)’ın vazifesi sadece insanoğluna en son gelecek Peygamberi mujdelemekti. Ki o Peygamber O’nun Rab’bının İlahi Huzurunda, en çok Meth edilen, en çok Sevilen ve en çok Şereflenen Peygamberdir.

Hazreti İsa (as)’ın vazifesi bu iyi haberleri vermek idi.

Ve Peygamberlerin Mühürü’nün vazifesi, Hazreti Muhammed (sav) (Şeyhimiz ayağa kalkıp "Destur ya Seyiddi" diyor) tüm insanoğlunu hazırlayıp, İlahi Elbiseler giydirerek, Rabblerinin İlahi Huzurun’a ulaştırmak idi. Vazifesi buydu.

Muntaha.

Tüm Peygamberlerin içinde vazifelerin en yüksek vazife, Peygamberlerin Mühürü’nün vazifesi idi.

O, İlahi Huzurda en çok Meth edilien, en çok Şereflenen, en çok Sevilendir. Ki tüm Kainat onun Şerefine yaratılmıştır.

Onun Şerefli neydi?

Ona “en çok Şereflenen” derler.

Peki hangi şeyle Şereflenmiştir?

Çünkü onun Şerefi, Peygamberlin Mühürü Hazreti Muhammed’in Şerefi direk Rabbinden, Göklerin Rabbisinden, Kainatın Rabbisinden, Evvelin ve Ahırın Rabbisinden, Cenabı Allah (CC)’dan geliyor.

Bu onun Şerefiydi.

Hiç kimse o Şeref’e ulaşamamıştır. Sadece ona ulaşmıştır.

Öteki Peygamberler’e de bahşedilmiştir.

Onun vazifesi, onun Meth edilen derslerden gelen İlahi Nurlar vasıtasıyla bütün Peygamberlere o Şeref bahşedilmiştir.

Ve şimdi en çok Meth edilenin doğduğu aya., doğduğu güne ulaştık.

Doğduğu ay Rebîul-Evvel’dir.

Ve şimdi 15. yüzyıldayız.

15. yüzyıl.

Ve Efendimiz bilinmeyen çölde, bilinmeyen bölgede yetim olarak doğmuştur.

Hem baba tarafından hemde anne tarafından, insanların bilmediği ülkede veya şehirde veya kavimde doğdu.

Binlerce Krallar, İmparatorlar öldü gittiler. Ve onlar çok kibirli insanlardı.

Onlar o kadar çok şeyler yapmıştırlar, fakat şimdi onların ismi sadece “İnsanoğlunun Bilinmeyen Krallar ve İmparatorlar Tablosun’da” yazılıdır.

Fakat o, Peygamberlerin Mühürü, bilinmeyen çölde doğdu.

Ve o, eğer o İlahi Alemden belirlenmiş veyahut desteklenmemiş olmasaydı, aynı öteki insanlar gibi olurdu. Ölüp giderdi.

Hiç kimse onun hakkında birşey bilmezdi.

Fakat ne oldu?

O Mübareğin doğum gününden şimdiye kadar 15 asır geçti.

Ne düşünüyorsunuz? O yaşayan mı yoksa bilinmeyen biri midir?

O yaşıyordur.

O bilinmeyen kişi değildir.

O, Doğu’dan Batı’ya ve Kuzey’den Güney’e, iyi çok bilinen Zât’tır.

Bütün milletlere rağmen, onun Sancağı ayaktadır!

Ve onun İsmi, İlahi Alemde Peygamberlerin Zirvesindedir.

Onun Mübarek İsmi Doğu’dan Batı’ya iyi bilinmektedir.

Fakat bazı insanlar onu kabul ediyor, onu meth ediyor, ona itaat ediyor ve onun İlahi Kanunları izinden gidiyor.

Ve bir ikinci kesim, bazı milletler, onlar biliyorlar fakat çok kıskançtırlar.

Kıskanç olabilirler.

Kıskançlıklarından ölebilirler.

Fakat Peygamberlerin Mühürü’nün Şerefi daima gökyüzündeki güneş gibi parlıyor.

Gurur duyun, ey Müslümanlar!

Zannetmeyin ki teknoloji insanlara şeref verir.

Hayır.

İlahi Rahmet sana şeref verir.

Bunu bilmelisin.

İlahi Rahmeti kabul edenler, İlahi Huzurunda kabul edilen ve şereflenen kul olacaklar.

Ve ötekiler, kabul etmeyenler, onlar Şeytan’ın izinden gidenlerdir.

Şeytan asla insanlara şeref vermez fakat insanoğlunu kendisine benzetmek için uğraşır, onlari Şeytanlaştırır.

Şimdi insanların çoğu Şeytanla beraber olmaktan çok gurur duyuyorlar.

Doğru yolu, en çok Sevilenin ve Övülenin yolunu, insanları İlahi Alemler’e, Rabblerinin İlahi Huzuru’na çağıranın yolunu terk ettiler.

Fakat Şeytan insanoğlunu kendisine benzetmeye uğraşıyor.

Şeytan olmaları için uğraşıyor.

Ve şimdi heryerde görüyoruz. Yirmidört saat televizyon insanların tek tek nasıl Şeytanlaştıklarını gösteriyor.

İnsanoğlu Şeytan olmayı kabul ettiği zaman asla huzurlu olmaz.

Ne burda huzur bulur nede ölümden sonra huzur bulur.

Ey insanlar, Cenabı Allah (CC)’ya şükredin ve Şeytan olmaktan sakının.

Çünkü çoğunlukla, insanların yüzde doksan dokuzu Şeytanlardırlar. Asla Peygamberlerin Mühürü’nün izinden gitmiyorlar.

Bunun için Cenabı Allah (CC), Yaradan, insanların birbirlerini öldürmelerini, yok etmeleri için kendi hallerine bırakıyor. Ne burda nede ahirette huzur içinde yaşayamayacaklar.

Allah bizi affetsin.

M: Amin.

Ey insanlar, bağışlanmayı dileyin.

M: Amin.

Teknoloji Devri’nin izinden gitmeye çalıştığımızdan, bağışlanmayı dileyin.

Teknoloji insanların Şeytanlaşmalarını sağlıyor.

Allah bizi affetsin.

M: Amin.

Ve O’nun İlahi Huzurunda , inananlara vaad edileni göndersin.

Peygamberlerin Mühürü’nün ümmeti, ahir zamanda zalimlerin, zorbacıların sınıfından olacaklardır ve her birini birer Şeytan’a dönüştürecektir.

Ey insanlar, Şeytan olmaktan sakının.

Eğer dikkat etmiyorsan, burda mutsuz olursun ve öldükten sonra işin daha da zor olur. O Cehennemler, o cezalar çok zordur.

Allah bizi bağışlasın.

M: Amin.

Ey insanlar, Peygamberlerin Mühürün’e hürmet gösterin. Onun Rahmetli yolundan giderek ona hürmet gösterilsin.

Ya Allah.

Subhane.

Subhane.

Subhane.

İraham ibadeke.

Muhafa Ya Rabbena.

Huzbin ey dina Ya Rabbena.

Vaad ettiğin, bizim elimizden tutup Sana, Senin İlahi Huzuruna götürecek birini, temizleyeni gönder.





Temiz olanları ve yüzü kalbi huzurlu olanları gönder ki Alemlerin Rabbi:

"Ey Ben’im Kulum" desin.

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Aziz Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Subhan Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Kerim Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Aziz Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Sultan Allah

(Şeyhimiz Arapça dua ediyor)

El Fatiha

(Şeyhimiz tekrar Arapça dua ediyor)

Allah Hû

Allah Hû

Allah Hû Hakk

Allah Hû

Allah Hû

Allah Hû Hakk

Allah Hû

Allah Hû

Allah Hû Hakk

Hasbinallahu ve nimel vekil

La havele vela kuvvete ila billahil aliyil azim

El Fatiha


Sohbet 20 Subat 2009
Ya Erhamerrahimin

Ya Erhamerrahimin

Ya Erhamerrahimin ve sallallahu ala Seyiddina Muhammedin ve ala aliyhi ve sahbihi ve sellem

Subhane rabikelizeti ama yesifun ve selamun allel murselin vel hadullilahil rabbil alemiyn

(Şeyhimiz dua ediyor)

Suretel Fatiha

Selatu veselamu ala Seyiddina Muhammed (Ayağa kalkıp ‘Seyiddine evveline vel ahirin. Ala alihi ve sahbihi ve ecmain’ diyor)

La ilahe illallah Muhammedun resullullah

En Büyük, Rahman, Rahim ve en Cömert olan Allah’ın adıyla.

Ve biz: “Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillahirrahmânirrahîm” diyoruz.

Meded Ya Sultanul Evliya.

Es-selamun aleykum.

M: Ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu!

Memnun musunuz?

M: Evet!

Mutlumusunuz?

M: Elhamdullilah!

Şikayetiniz yok mu?

M: Hayır!

Cenâbı Allah (CC) insanoğlunu yarattı.

Yoktan vâr eyledi.

Cenâbı Allah (CC) yoktan vâr eyledi.

Eğer O diliyorsa veya O’nun İradesi, İlahi İradesi birşeyi yapmayı, getirmeyi, yaratmayı diliyorsa Cenâbı Allah’ın "Ol!" demesi yeterlidir ve oluverir.

Eğer "Olma! Yok ol!" derse, yok olur. Biter.

Kainatlar yok olur.

Galaksiler yok olur.

Güneşler yok olur.

Dünyalar yok olur.

Gezegenler yok olur.

İnsanoğlu yok olur.

Hiç bir yaratık kalmaz.

Hiç birşey kalmaz.

O Allah’tır.

İlk öğrenmeniz gereken şey: Sizi kim yaratı, ey 21. asrıda yaşayan cahil insanlar!

Şeytan’ın izinden giderler, fakat hiç sormazlar: “Beni kim yarattı?!”, “Kim beni vâr etti?!"

Bu şimdiki Dünya’da yaşayan insanoğlunun ayıbıdır!

Ve onlar “Biz medeniyetin en yüksek zirvesine ulaştık” diye iddiada bulunurlar.

Hayır!

Siz yaradılışın en alt seviyesine ulaştınız!

Cenâbı Allah (CC) sizlere en yüksek şerefi bahşetmişti.

Bahşeyledi ve dedi ki: “Sizler Benim Vekilimsiniz. Ben sizi yarattım, Ey İnsanoğlu, Adem’in oğulları, Adem’in evlatları. Ben sizi Dünya’da Benim Vekilim olarak yarattım.”

Ondan sonra bu 21. asrın cahil milletleri ve insanları bunu asla düşünmüyorlar.

Asla demezler ki: “Ey Rabbimiz, Sen bizi yarattın. Biz minnettarız. Tüm hamdlar, övgüler, şerefler, tüm hürmetler Sana, Ey Rabbimiz. Ve biz sana secde ediyoruz. Sen bizim Rabbimizsin. Sen bizim Yaradanımızsın”.

Onlar bunu diyorlar mı?

Onlar konuşurlar.

Fakat onlara kırbaç geliyor.

Kırbaç geliyor.

Allah sadece bir kırbaca dese ki: “O şükürsüz yarattıklara bak. Şükürsüz insanoğlu. Adiphum. Onları eğit. Onları terbiye et. Terbiye et. Yetiştir. Onlar Benim Haklarımı bilmiyorlar. Onlar asla Bana, kendi hacimlerine göre, tam manasıyla hürmetlerini ve övgülerini vermiyorlar. Onlar bunları yapmıyorlar”.

Yah.

Bir zamanlar.

Tarihi kitaplarda, Emirlerin zamanında yazılmıştır ki….

Belki Emeviyin Devletinin zamanında veya Abbasi Devletin zamanında yazılan bir olaydı.

Hiç kimse için terazi kullanmayın.

Terazi sadece Allah içindir.

"Bu iyidir, o kötüdür" derler. Bunu terk edin.

Son hükümü Rabbimiz Allah (CC)’ya bırakın.

O bir Emirel Mümininler’in zamanında, Basra’da, İrak’taki Basra şehrinde çok sıkıntı vardı.

İnsanlar İslam’a karşı olan şeyleri yapıyorlardı.

Şeytan’ın izinden gitmeye çalışıyorladı. Mübarek Peygamberimizin izinden gitmeye çalışmıyorlardı.

Halife o zaman Şamdaydı.

Halife’ye, Müminlerin Emir’ine, ona İrak’ta olan hadiseler ulaştı.

İnsanların arasında geçen olaylar ve kötü halleri ona ulaşmıştı.

Birbirlerine çok kötü davranıyorladı.

Aralarında hiç bir iyi muamele yoktu.

Allah’ın Şeriatında yasak olan herşeyi yapıyorlardı.

Ve zulum ediyorlardı.

Halife bunun üzerine, bu haberleri duyduktan sonra dedi ki: “Ben o insanlara, Mübarek Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sav)’in Sünnetini terk eden insanlara, birisini göndereceğim. Onlara nasıl olmaları gerektiğini öğretmek istiyorum. Onlara İslam’ın yolunu öğreteceğim ki iyi insanlar olup, Şeytan’ı ve Şeytan’ın alimlerini ve yandaşlarını bıraksınlar. Liajil tedip ve adiphum. Onlara yüksek ahlak, yüksek edep öğretmek istiyorum. Doğru yolları, İslam’ın onlara ne emrettiğini ögretmek istiyorum”.

Bunun üzerine Şam’dan Basra’ya Hacacul Zalim’i gönderdi.

O, o bir meşhur zalim idi.

Onu gönderdi ve ona dedi ki: “O insanlara, İrak’ta yaşayan insanlara bak. Onlar Allah’ın yollnu terk ediyorlar ve Mübarek Şeriat’ın yasakladığı kötü şeyleri yapıyorlar. Git ve onlara bak! Adiphum! İslam’ın nasıl olduğunu onlara öğret!

Ve Hacacul Zalim’i gönderdi.

Basra’ya ulaştı Hacacul Zalim ve minberin üzerine çıktı.

Yüzünün üzerinde bir örtü vardı.

Ve seslendi: "Ey Ulam, benim hizmetçim, ayağa kalk. Ayağa kalk ve Halife’nin hitabını oku”.

İrak’ta, Basra’da yaşayan insanlara hitap etti.

Ondan sonra o Ulam…

Ulam, onun hizmetçisi manasına gelir.

Ayağa kalktı ve dedi ki: "Es-selam aleykum, Ya Basra Ehli. Bu hitab Halife’den Basra halkına’dır”.

Hiç kimse: "Ve aleykum selam" demedi.

Maredu.

Hiç kimse: “Ve aleykum selam, ya Emirel Müminin” diye karşılık vermedi.

Bunun üzerine Hacacul Zalim hizmetçisine "Kes. Dur!" emrini verdi.

“Ey insanlar, bakıyorum ve görüyorum ki sizler pis insanlarsınız! İtaatsız insanlarsınız! Hiç bir edep bilmiyorusunuz! Sizlere, sizin nasıl olmanız gerektiğini, öğretmeye geldim! Görüyorum ki sizler pis insanlarsınız. Birbirinizi yiyorsunuz. Fesatsınız”.

Bir kişi.

O da dedi ki: “Bakıpta görüyorum ki hepiniz yanlış yollardasınız. Sizler Allah’ın Şeriat’ını, Mübarek Şeriat’ı tutmuyorsunuz. Sizlerin nasıl olacağınızı, ben size öğreteceğim. Ya Ulam, benim hizmetçim, oku Halife’nin hitabını! Bakıyorum ve o kadar kafalar kesilmeye laik olduğunu görüyorum. O kadar kötü ve berbat insanlarsınız. Şeriat’ın dışındasınız ve şimdi ben bakıyorum, bakıyorum ve sizlere bize emredilen İlahi Ceza hazırlıyorum.”

Bir kişi.

“Ben yüzümü saklı tutuyorum. Örtümü açmıyorum. Sizin bana bakmanızı, nasıl olduğumu göstermiyorum. Oku! Ey benim hizmetçim, tekrar Halife’nin hitabını, Emirel Müminin’in hitabını oku.”

Geldi, ayağa kalktı ve “Selam, ya Basra halkı, İrak halkı” dedi.

Es-selamun aleykum

M: Ve aleykum selam.

Hiç kimse oturmuyordu.

Hatta sinekler bile ayağa kalktı.

Ve "Ve aleykum selam, ya Emirel Müminin, Es-selamun aleykumu selam, ya Emirel Müminin, Ya Halifete, Resullilah sallalahu aleyhi ve selem" diyip ayaktaydılar.

“Ben sizlere iyi edep öğretmeye geldim. Maalumara. Devletinize karşı.

Nasıl insanlara davranmalısınız. Nasıl Resul selavatulahi ve selam ya aleyh’e davranmalısınız. Nasıl Rabbınıza, Cenâbı Allah (CC) davranmalısınız. Bakıyorum sizler bunlardan çok uzaktasınız. Bakıyorum ve sizlere bunları öğretmeye geldim. Sizleri eğitecem.”

Bir kişi.

Bir kişi.

Cenâbı Allah (CC) birşey yapmak istiyorsa, bir insanla yapar. O yeterlidir.

Ve illa ecru semavati vel ard!

Cenâbı Allah (CC) sizin üzerinize askerler salmaya ihtiyacı yoktur.

Senin üzerine virüs salabilir.

İnsanlar virüslerin var olduğunu bilir.

Kimse onları görebiliyor mu?

Kimse yakalıyabiliyor mu?

Kimse kendilerini o virüs’e karşı koruyabiliyor mu?

Ey 21. asrıda yaşayan insanlar, nasıl bu kadar cahil olabilirsiniz?

Neden bunları düşünmüyorsunuz?

Rabbiniz, Yaradanız, bakıyor ve sizleri eğitmek istiyor.

Çünkü Mübarek Şeriatın dışındasınız.

İlk önce tüm Müslüman devletleri.

Onlar demokrasinin peşinden koşuyorlar.

Allah’ın Şeriatını tutmaya çalışmıyorlar.

İlk ceza onlara gelecektir.

Ben zayıf biri olabilirim.

Fakat benim Yeryüzü üzerinde yaşayan insanlara hitab etme yetkim vardır.

Ben Hacacul Zalim değilim.

Ben sadece Rabbimin zayıf bir kuluyum.

Ben bütün insanlara, tüm Dünya halkına tembih etmeye yetki sahibim.

Ben birşey değilim fakat beni konuşturan, O çok güçlüdür.

Ve şimdi bizim ne yaptığımıza bakar.

Ve sizlere, Ey bu Dünya halkı, sizlere sizi cezalandırmak için birşey gönderiyor.

Birleşik Milletler Konseyi’nin çözebileceği birşey değildir bu.

Birleşik Milletler Konseyi İlahi Emirlere karşıdır.

İlahi Emirler çok net’tir.

Üzülerek söylemeliyim ki, o kadar çok, belki 45 Müslüman bölgeleri, Mübarek Şeriat’a önem vermiyorlar.

Onlar cezalandırılacaktır.

Ben birşey değillim. Ben sıfırım.

“Bir”in arkasında.

Sıfır sol tarafta fakat beni “bir”in önüne koyduklarında, ben yeterince yaparım.

Bir yeterlidir.

Eğer Hacacul Zalim insanların iyi olmalarına yeterliyse, bizde aynısını yaparız.

Ben sıfırım ve eğer Alemlerin Rabbi beni “bir”in önüne koyarsa, bende yaparım.

Eğer O senin sıfırını birin önüne koymak isterse, sen yaparsın.

Fakat Allah (CC) dilediği gibi yapar.

Fe alu limayurid.

O herşeyi dilediği gibi yapar.

Hiç kimse Onu durduramaz.

Allah!

Ey Rabbena!

Ya Rabbena!

Ya Rabbena!

Ya Rabbena!

Ya Rabbena!

Irhamdullena.

Irhamdafena

Bicahimen erzelte aleyhi Suretel Fatiha

Demokrasiyi de gösterecek kendilerine.

Cehennemin kapısını da.

Ben çok yaşlı biriyim. Şimdi Dünya’dan hiç birşey umduğum yoktur.

Ben sadece tembihçiyim.

İnsanları tembihliyorum.

Kim ki dinlemek istiyorsa, dinlesin.

Veya dinlemek istemiyorsa, başları gider.

İnsanlar, insanlar şimdi, top oynamaktan çok mutlu oluyorlar.

O zamanda top yerine, insanların başları top alacaktır.

Hazerul hazer.

Uyarının üzerine uyarı.

Ey insanlar, Allah beni affetsin.

M: Amin.

Forgive me.

Beni affetsin.

M: Amin.

Ben affu mağfiret diliyorum, sizde affu mağfiret dileyin.

Deyin ki: "Estagfirullah, Estagfirullah Estagfirullah tubna ala ricealna ileyke ya Rab latedrukna. Ya Rabbena, ey Rabbimiz bizleri kötü yollara gitmeye bırakma. Senin iyi kulların senin kullarını doğru yolda bir araya toplasın”.

M: Amin

Bicahimen erzelte aleyhi Suretel Fatiha

Ben zayıfım. Ben zayıfım.

Onlar beni gelecek haftaya konuşturabilirler.

Bu da sorun değildir fakat bizim hacmimiz, kapasitemiz çok kısıtlıdır.

Bundan dolayı bütün milletlere, bütün insanoğluna, bütün Adem’in evlatlarına hibtab ediyorum ki Cehennemlerin içine düşmemeleri için çok dikkatlı davransınlar.

Ben insanların Cennetlerde mutlu olmalarını istiyorum.

Üzülerek söylemem gerekiyor ki tüm insanoğlu Cehenemlere ulaşmak için koşuyorlar. Başka birşey değil.

El Fatiha.

Yoruldunuz mu?

M: Hayır.

Yoruldunuz mu?

M: Hayır.

Yoruldunuz mu kuru ahmaklar?

(gülüyorlar)

Ha?

Yoruldun mu?

M: hayir Sultanım.

(Şeyhim burda şaka yapıyor ve herkes gülüyor)

Allahüme salli ve sellim ala

Nebiy ya Muhammed aleyhi selam

Selaten teduhu ve tudaileyh

Memerehleyali ve tuledevam









Sohbet 13 Şubat 2009

Elhamdullillahillezi hedana lilimani vel islam

M: Amin

Veşerefana Nebi Seyiddena Muhammedin aleyhisselatu ve selam (ayağa kalkıyor)

Ya Seyiddelevveline vel ahirin

Ya Seyiddi

Ya ResullaH

Ya Seyiddi

Destur Ya Ricarallah

Meded

Meded

Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillahirrahmânirrahîm.

La havle vela kuveta ilabillahil aliyel azim.

Allah Allah.

Eşhedu enla illahe illallah ve eşhedu enne seyiddene muhammeden abduhu ve habibuhu ve resuluhu

Eûzubillahimineşşeytânirracim.

Ey insanlar Şeytan’dan Allah’a sığının.

Şeytan sizi Cehenem’e götürmek istiyor.

Ve "Bismillahirrahmânirrahîm" deyin.

M: "Bismillahirrahmânirrahîm".

"Bismillahirrahmânirrahîm" diyebilmek sana verilen en büyük şereftir.

M: "Bismillahirrahmânirrahîm".

Bismillahirrahmânirrahîm.

Allah Allah.

Ey Rabbimiz bizler o Peygamberlerin Mühürü, Alemlerin Rabbının en çok Övülen, en çok Sevilen ve en çok Şereflenen kulunun ümmeti olmakla çok mutlu, memnun ve talihliyiz.

Ey insanlar ona en üstün saygı ile hürmet edin. O İlahi Huzur’da en yüksek kuldur.

Ben bazı akılsız doktorlar’a soruyorum: “Sizin Arşullahil Azim hakkındaki görüşleriniz nedir?”

Allah Allah.

Arshullahil Azim.

İlahi Taht.

İlahi Taht.

Cenabı Allah (CC) o Aziz Tahtı, İlahi Tahtı yarattı ve dört Meleğe, Hazreti Cebrail, Hazreti İsrafil, Hazreti Mikail ve Hazreti Azrail’e, İlahi Tahtı taşımalarını emretti. Fakat onlar İlahi Tahtı taşıyamadılar.

Huuu.

Ondan sonra Allah (CC) Melekler yarattı. Onlar kocaman Meleklerdi ve İlahi Tahtı taşımak için yardım ettiler.

Fakat onlarda taşıyamadılar.

Ondan sonra Meleklerine: "Allahumme la havle vela kuvvete illabillahil aliyel azim" , söylemelerini emretti.

"Kulu say: "La havle vela kuvette ilabillahil aliyel azim"

" Kulu de: "La havle vela kuvette ilabillahil aliyel azim". "

Onlarda dediler.

Derdemez de İlahi Tahtı taşıyabildiler.

Fakat ayakların altına baktılar ki birşey yok.

Onlar kendi makamların üzerinde duruyordular ama: "La havle vela kuvette ilabillahil aliyel azim" dedikleri anda, onların ayaklarıda İlahi Tahtla beraber yükseldi.

Ve onlar aşağa düşmekten korktukları için İlahi Tahta tutunuyorlardı.

Şimdi hiç kimse, kimin İlahi Tahtı taşıdığını bilmiyor.

Melekler mi tutuyor yoksa İlahi Taht mı Melekleri tutuyor.

Bu bir giriş veya hazırlıktır. Onlar bunu bazı doktorlar için söylettiriyorlar.

Bütün doktorlar boşturlar.

Maneviyattan birşey anlamıyorlar.

Onlar materiyalist insanlardır.

Aynı materiyalist insanlar gibi, onların tüm düşünceleri, fikirleri maddiyat’a veya maddeciliğe bağlıdır.

Maddenin ötesinde olanları anlamazlar.

Mesela: "Doktor Filan. Her hangi bir Dini Üniversitenin Başı."

Bütün Dini Üniversiteler, onların insanlara öğrettikleri ve onların eğitimcilerinin hepsi maddi fikirlere çok yakındırlar . Ama maneviyata hiç bir zaman yaklaşmazlar.

Bunun için isimlerini aynı materiyalist insanların isimleri gibi değiştirdirler.

Derler ki: "O kimdir?"

"Doktor Hacı Mestan"

(Müridler gülüyorlar ve biri "Allah" diye bağırıyor)

"Doctor Ahmed Mecnun."

(Tekrar gülüyorlar)

Nasıl onların isimleri….

Veresulyekul, Nebi aleyhi selatu ve selam diyor ki: “Menteşebe hebikavmin fehu min hum".

Kim ki kendini herhangi bir grup insana veyahut bir fikirde olan grubun mensuplarına benzetiyorsa, o da onlardan olur.

Neden "Doctor" ismini kullanıyorsunuz, Ey Müslümanlar, Müslüman Profesörler?

Müslümanlar, neden "Alim" veya "Alime" ismini kulanmıyorsunuz?

Neden "Doktor" ismini kullanıyorsunuz?

İlahi Alemde o ünvanın değeri nedir?

O İlahi Alemden atılır.

Fakat siz isminizin önünde "Doktor Filan", "Doktor Ayhan", “Doctor Seyhan”, “Doctor Şeytan" yazıldığı için gururlanıyorsunuz.

İslami Kaynaklar’da "Doktor" yoktur.

Hayır.

Hayır, asla kabul edilmez.

La havle vela kuvvete ila billahil aliyel azim.

Çoğu insanlar, maddeciliğe maneviyat’tan daha yakındırlar.

Eğer sorsan: “O Övülmüş Taht, İlahi Taht…."

Onlar Tahtı bilirler.

"O Taht kimin içindir?"

"Kimin için?"

Bu konu anlaşılması için bazı şeyler söyleyeceğiz.

Krallıklarda, Sarayların içinde bir Taht vardır. O Tahtın üzerinde bir Kral veya bir Kraliçe veya bir İmparator veya bir İmparatoriçe oturur.

O doktorlara sorarım: “O Arşullah, O Arşullah, İlahi Taht, kimin içindir? Onun üzerinde kim oturacaktır?”

Hiç bir cevap vermiyorlar.

Karşılık vermiyorlar.

Yanıt vermiyorlar fakat cevabı olmalıdır.

Cenabı Allah (CC) Arşı, Mübarek Tahtı, İlahi Tahtı kim için yarattı?

Like, like, that Divinely Throne, if you.. maybe Throne, more then bigger, more then enlighted from that Ars,

Bu İlahi Taht gibi eğer bir Taht olsaydı, o Arştan daha da büyük, daha da Nurlu olsa.

O Taht, o Mübarek Taht’ın kimin olduğunu zannediyorsunuz?

Cevap vermiyorlar.

Fakat cevap vermeleri gerekir. Öğrenmeleri gerekir.

Öğrenmeliler.

O Allah için değildir.

Allah için yaratılmamıştır.

Cenabı Allah (CC)…

O’nun yaratıklarından hiç birşey O’nu taşıyamaz. Haşa!

Hayır.

Hayır.

Allah Celle Cellalluhu’dür.

Hiç kimse O’nun Büyüklüğünü bilemez.

Hangi yaratık Alemlerin Rabbi olan Allah’ı taşıyabilir?

Onlar birşey demiyorlar. Cevap vermiyorlar.

Fakat ben söylerim..

Orası Alemlerin Rabbının en Şerefli kulu hüremetine, Hazreti Muhammed’din dir.

Makamul Mahmud nerde olacaktır?

Nerde olacaktır?

Makamul Mahmud Arş’ın üzerindedir.

That name, for the honour of Divinely Throne. That is Makamul Mahmud.

Bu İsim, İlahi Tahtın şerefine Makamul Mahmud’dur.

Başkasına olamaz. Sadece bir kişinindir.

Ve Peygamberlerin Mühürü, en Şerefli ve en çok Övülen, derdi ki: "Orasi sadece bir kişi içindir ve o kişide benim olacağımı ümid ederim."

Bunun için, bunu dilemelisiniz: “Allahume athi Seyiddina Muhammeden sallallahu aleyhi ve selem eşşefaa müvesile vebuathul Makamal Mahmudenillenziveattah".

Bu bir dua’dır.

Dua edin ki ona, o Arşulrahman bahşedilir ve onunla şereflenir ve övülür.

Allah Allah.

Onlar der ki: "Heee. Ne diyorsunuz. Şirk yapıyorsunuz.”.

Ha sizin şirkiniz ayağımın altındadır.

Sizin anlayışınız da ayağımın altındadır.

Hiç birşeyi anlamıyorsunuz!

Sizler maddeci insanlarsınız.

Fakat biz maneviyata ve manevi Dünyalara ve onun ötesine ve onun ötesine ve onun ötesine inanıyoruz.

Ey insanlar, ona, İlahi Huzurda Övülene hürmetinizi gösterin.

Hiç kimse onun kadar övülmemiştir.

Mutlu olmalısınız.

Ona saygı göstermelisiniz.

Onun izinden gitmelisiniz.

Sizlere maneviyatın yollarını ve maneviyatın maddecilikten daha öte olduğunu öğretir.

Orda maddecilik yoktur fakat maneviyat vardır.

Ey insanlar, şimdi tüm Dünya maddeselliğin peşinden koşuyor.

Ve maddeselliğin onları kurtaracağını zannediyorlar.

Veya öyle yüksek makamlara erişip ordan kimsenin onları alamıyacağını zannediyorlar.

Tüm maddiyatcılık Efendimizin ayağı altındadır ve o onun üzerinde duruyor.

Onun Şerefine ve onun Nuruna hiç kimse ulaşamaz veya hiç kimse onun kim olduğunu anlayamaz.

Hazreti Muhammed, Allah’ın rahmeti üzerinde olsun, ölçüsü yoktur.

Kimse onun Büyüklüğüne ve Şerefine ve Şanına ulaşamaz ve bunlar Allah tarafından ona verilmiştir.

Ey Allah.

Allah.

Allah.

Ey şimdi Dünya’da yaşıyan insanlar, hepiniz zalimsiniz.

Çünkü Allah’ın Hazreti Muhammed (sav)’e verdiği hakkını vermiyorsunuz ve hürmetini göstermiyorsunuz.

Bundan dolayı aşağa, aşağa, aşağa düşüyorsunuz.

Her gün daha derin ve daha derin karanlık Dünyalara gidiyorsunuz.

Hiç bir yol insanoğlunu şimdi krizlerden ve savaşlardan ve çatışmalardan kendilerini kurtaramaz.

Ve insanlara verilen herşey, oturdukları makamları, onlara rahatsızlık vermektedir.


You cant save yourselves from that only when you are coming and giving your high honour, highest honour and glory that granted by His Lord to Seyıddına Muhammed (sav). That is the way.

Kendinizi bundan kurtaramazsınız. Sadece ona dönüp ve O’nun Rabbı tarafından Hazreti Muhammed (sav)’e verilen Büyük Şan ve Şerefi ona göstererek kurtulursun. Kurtulmanın yolu budur.

Sizin maddeci fikirleriniz, size asla birşey getirmez fakat sadece insanoğluna daha çok sıkıntılar ve sorunlar getirir.

Ey insanlar doğru yola gelin.

Bütün dindar insanları çağırıyorum.

İlk başta o bizim bu söylenenleri düşünmemizi istiyor.

Eğer düşünmezseniz, nasıl ki Peygamberlerini inkar eden, asi gelen, itaatsızlık eden ve Rabbılarına hürmet göstermeyen kavimlerin başına geldiği gibi bir ceza gelecektir. Ve bu ceza, Dünya’ya inip altıdan beşini yok edip birini bırakmak için emrin inmesini beklemektedir.

Allah bizi affetsin.

M: Amin.

Allah sizlere ve bana da rahmet etsin.

M: Amin.

Bütün milletlere Rahmetinden versin.

Ve Peygamberlerini, özellikle eski Peygamberleri anlamaları için iyi bir anlayış nasip etsin. Onların hepsi Peygamberlerin Mühürü, Hazreti Muhammed (sav) ve şerefe ve kerem’in izinden gidenlerdi. (Ayağa kalkıyor)

El Fatiha











Sohbet 6 Şubat 2009

Destur ya Ricarallah

Meded

Meded ya Sultanul Evliya

Meded

Es-selamun aleykum

M: Ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berekatuhu

Ey bay ve bayan müminler, hoşgeldiniz.

Uzak yollardan geliyorsunuz.

Allah sizlere, nesillerinize ve atalarınıza rahmet etsin ve beni affetsin.

Bizlerin Şanı Yüce olan Allah (CC)’nın affu mağfirettine ihtiyacımız var.

M: Amin.

Ve bizler: “Eûzubillahimineşşeytânirracim” diyoruz.

Bizler Şeytan’dan kaçıyoruz çünkü Şeytan insanoğlunun en kötü düşmanıdır.

Ondan kaçmalısınız.

Ve bizler: "Bismillahirrahmânirrahîm" diyoruz.

"Bismillahirrahmânirrahîm" diyebilmek, bizlere Cenâbı Allah’tan bağışlanan en yüksek şereftir.

Kim ki: "Bismillahirrahmânirrahîm" derse Allah’a doğru koşar ve Cenâbı Allah (CC) o kulunu Şeytan’dan ve onun kötüluklerinden muhafaza eder.

Şeytan insanoğlunun düşmanıdır.

Daima insanoğlunu kötü yollara çağırmak için ardından koşar.

Şeytan’ın insanlara öğrettiği herşey, insanlığa aykırıdır.

Ve Cenâbı Allah (CC) O’nun en çok Sevdiği, en çok Övdüğü ve en çok Şereflendirdiği, Hazreti Muhammed (sav)’ı gönderdi.

(Ayağa kalkıp ‘Ya Seyyidi, Meded’ diyor.)

Aynı iki kutup gibi: pozitif ve negatif.

Pozitif, insanları Cennet’e çağırır.

Negatif, insanları Cehennem’e ulaşmaları için çağırır ve teşvik eder.

Ve insanların çoğu Şeytan’ın peşinden koşuyor çünkü Şeytan’ın öğrettikleri bizim kötü nefsimize uygundur.

Nefs Şeytanla aynıdır veya benzeridir.

Şeytan dışardadir ve nefs içeridedir.

İkisi insanlığa karşıdır.

Bizler Şeytan ve nefse karşı mücadele etmekle emredilmişiz. Eğer biz onlara teslim olursak, onlar bizleri Cehenem’e götürürler.

Ve Cenâbı Allah (CC) O’nun kulları arasından, O’nun tarafından Seçilmiş olanları göndermiştir.

Onlar Peygamberlerdir, İlahi Nur’dan nur alırlar. O nuru Allah O’nun İlahi Huzurunda bulunan, en çok Sevdiği, en çok Şereflendirdiği ve en çok Övdüğü kulu, Hazreti Muhammed (sav)’e bahşetmiştir.

Kim ki ona koşarsa, o Nurlardan, İlahi Nurlardan, Arşin Nurundan alır.

Ey insanlar, bana sizlere söylemem gereken birşey gelmiştir. Bu sadece bir avuç dolusu insanlar için değildir. Benim hitabım bütün milletler içindir.

İlahi Kitaplar, başlangıçta İlahi Suhuflar olarak Hazreti Adem (as)’a, ondan sonra İdris Nebi’ye ve ondan sonra İbrahim (as)’a gönderilmiştir. Allah onlara rahmet etsin. Ondan sonra Tevrat Hazreti Musa (as)’a gelmiştir. Ondan sonra gelen İlahi Kitap…

Tevrat Eski Vahittir ve İncil Yeni Vahittir ve Zebur Davud aleyhiselam’a verilmiştir.

Ve İlahi Mesajların en sonuncusu, İlahi Huzurda bulunan, en Şerefli ve Övülmüş kuluna gönderilmiştir. Cenâbı Allah (CC) ona Kıyamet Gününde Makamul Mahmud’u verecektir. Makamul Mahmud yüksektir, en yüksek basamak, en yüksek makamdır. Cenâbı Allah (CC) o Makamı yaratıkların içinde, insanoğlunun içinde, sadece birine yaratmıştır. Seçilmiş olana, o yüksek Şeref Makamı, o yüksek Övülmüş Makamı, Makamul Mahmud’u verecektir.

Kıyamet Günü olduğunda Cenâbı Allah (CC): "Ey Muhammed, Ey Kulum, Ey Habibim, bu yüksek Makam sadece senin içindir, başka kimsenin değildir. Gel ve bu yüksek Makam’da, Makamul Mahmud’un üzerine dur", diye çağıracaktır.


Selavatullahi ve es-selamu aley.

124.000 Peygamberleri Cenâbı Allah (CC) göndermiştir. Başlangıcı Hazreti Adem (as) ve en Sonuncusu, en Yükseği, en Şereflisi ve en çok Övülmüş Peygamber, Peygamberlerin Mühürü, Hazreti Muhammed (sav)’dır.

Ondan sonra bitti.

Allah Allah

Allah Allah

O, onun Rabbı tarafından şereflenmiştir.

Fakat şimdi öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, Müslümanlar bile..

Ki onlar " La illahe illallah Muhammedun resullullah (sav) " , diyenlerdir.

Eğer birisi Hazreti Muhammed (sav)’e en yüksek saygısını gösterdiğini görseler, bunu redd edip, “ Hayır ” derler.

“ Hayır ” derler.

Şeref Cenâbı Allah (CC) tarafından verilmiştir.

Onların hepsi, Hazreti Muhammed’e verilmiş şerefin yanında aynı bir nokta gibidir.

Fakat o akılsız insanlar, biz Peygamberlerin Mühürüne saygı gösterdiğimizde, “ Siz şırk yapıyorsunuz ” derler.

Akılsız insanlar.

Peygamberlerin Mühürüne ne verilmiştir?

O en azından Cenâbı Allah (CC) tarafından yaratılmış olan bir insandır ve ona o şerefi vermiştir.

Fakat İslam Dünyasından o kadar çok insan, , Ehli Sünnet’ten olduğunu söylüyorlar, onlar bizim gösterdiğimiz o yüksek saygıya: “Bu doğru değildir, şırk oluyor” derler.

Hepsi akılsız insanlar.

Nasıl Cenâbı Allah (CC) tarafından yaratılmış olan O’nunla ortak olabilir?

Akılları yoktur.

O kadar cahillerdir.

Kelime-i Şahadet’ten asla birşey anlamamıştırlar.

Şanı Yüce olan Allah (CC) insanlara şunu emredıyor: “Şu şekıl deyın ve kabullenın. Bizler Şanı Yüce olan Allah’ın Birliğine ve Tekliğine şahidlik ediyoruz. Ve O içinizden Hazreti Muhammedi, en çok Sevilmiş, en çok Şereflendirilmiş ve en çok Övülmüş kulu olarak bahşeylemiştir. Salat ve selam onun üzerine olsun”.

Cenabi Allah buyuruyor ki: " O Benim kulum ".

Sen ona ne kadar saygı gösterirsen göster, o saygı Allah (CC)’nın Hazreti Muhammed (sav)’e verdiği saygı yanında sınırlı kalır.

Tüm Kainat Hazreti Muhammed (sav)’e ne kadar saygı gösterirlerse göstersin, o birşey değildir. Fakat o dört köşe kafalılar, asla bunu anlamazlar ve Ehli Sünnet vel Cemaat’a o kadar yanlış şeyler söylerler.

Lakin güç bizdedir.

Biz İlahi Güçlerden destekleniyoruz.

Onlar, bunların iddia ettiklerinden ve söylediklerinden, korkmazlar.

Hmm.

Onlar bu Hadisi bilirler: Belki eski giysi giyen, ayakabısız ve başında birşeyi olmayan bir insan görürsün. Onun belki sadece mahrem bölgelerini kapatmak için bir parca kumaşı vardır. Üzerine birşey atması ya vardır yada yoktur. Fakat eğer o kişi Allah (CC)’den birşey isterse, Cenâbı Allah o zaman kabul eder.

O zaman nasıl Peygamber Efendimizin, Peygamberlerin Mühürü, en çok Sevilen hakkında böyle konuşursunuz? Tüm Kainat onun şerefine yaratılmıştır.

O insanlar birşey yapabildiklerini zannederler, fakat birşey yapamazlar.

Hiç birşey yapamazlar.

Onlar roketlerine güvenirler. Donanmalarına veya ürettikleri kötü silahlarına güvenirler.

Ve derler ki: “Şimdi çok güçlüyüz. Senin söylediklerine biz alsa önem vermeyiz. Biz dilediğimizi yaparız”.

Hiç birşey yapamazsınız!

Peygamber Efendimizin bahsettiği bir kişi. Dış görünüşü…

Sizler dış görünüşe bakarsınız, insanların kalplerine bakmazsınız.

O kişinin giysi sadece 2 parcadan oluşur. Siz ona bakarsınız.

Onu Yaratan, onun kalbine bakar. Eğer o Dünya’ya derse: “Doğu’dan Batı’ya dönme. Batı’dan Doğu’ya dön”, o döner.

İlahi Kanunlara ve Emirlere karşı birşeyler getirmeye çalışan bütün insanları uyarıyorum.

Hayır, ne zaman Cenâbı Allah (CC) Ölüm Meleğine, Büyük Melek Azrail’le “Onların hepsinin ruhlarını al” diye emretse, kaçaçak bir yer bulamazsın.

Ve Büyük Melek Azrail asla silah kullanmaya veya atom başlı silah kullanmaya ihtiyacı yoktur.

Atom başlılar onların başlarına düşsün. Yok olurlar.

Azrail (as) "Vhoooo" yapar ve yok eder.

Fakat onlar inanmazlar.

Ve kim ki inanmazsa, ne burda nede Ahiret’te kurtulur.

Ve biz, niyetleri iyi olmayan herkesi uyarıyoruz.

Onlar 1 milyon veya 10 milyon veya 1 milyar insanları roketleriyle imha etmek ve öldürmek istiyorlar.

Ben birşey değilim fakat benim uyarım birşeydir.

Onlar onu kullanmadan evvel biz atese, ölmeleri için, roketlerini kendi başlarına firlatılmasını emrederiz.

Adem’in oğullarına dokunamazsın!

Öldüremezsin!

Cenâbı Allah onları yaratmıştır.

Sana mahsum insanları roketlerinle öldürmeye güç ve yetki vermemiştir!

İranlılar!

İsrailliler!

Doğu ve Batı insanları!

Biz onları önleyeceğiz.

Ölüm onları, onların düğmeye basmadan evvel, ulaşacaktır .

Allah bizleri affetsin.

Ey insanlar, Allahu Ekber.

M: Allahu Ekber.

Allahu Ekber.

M: Allahu Ekber.

Allah Subhane ve Teala.

Cenâbı Allah (CC).

Hiç kimse O’nun ne yaptığını bilmez fakat bazı İlahi Emirlerin Alameti vardır. O alametler gözükmeye başlıyor ve Dünya’nın herşeyini değiştirir.

İnsanlar İran’dan roket gelmesinden korkuyorlar.


Muhazir reisehum.

Dokunmayın.

Yapmayın.

Atmayın.

Eğer dinlemeseniz, o roket yükselmeden sizler yok olacaksınız.

Göklerin bekçisi olmadığını zannetmeyin.

O bekçkiler, böyle yaparsalar (tıklama hareketi yapıyor), en güçlü roketler ‘pufff’ olur.

Ben uyarıyorum.

Ve ben birşey değilim. Sıfırım. Birin arkasında.

Eğer birin önüne geçersem, ben yaparım. Gücüm vardır.

Şimdi ben sol tarafta olan sıfırım. Eğer sağ tarafa geçersem, bizim gücümüz vardır.

Aynı bunun gibi on tane Dünya olursa, onları bir saniye’de yok ederim.

Bir sıfır.

Eğer iki sıfır olsa daha fazla şeyler yapılır.

Eğer 3 sıfır olursa daha fazlası yapılır. Daha fazlası.

Allah’ın Kadiri Mutlak, Muktedurun Alel İdlak, olduğunu inanmalısınız.

Anlıyormusunuz Araplar?

Araplar muharebe ediyorlar, ama Allah için değil.

Allah için değil.

Allah O’nun Şerefi için yapılmayan muharebeyle asla memnun olmaz.

Eğer onlar Şeytani emirlerle hareket ediyorsalar, İlahi Emir der ki: “Dur. Durdurun. Alıkoyun yoksa biz sizlerin ayağınızın altından veya başınızın üstünden sizlere ulaşırız. Sizler belanın başlarınızdan mı veya ayaklarınızdan mı geleceğini bilemezsiniz ”.

Ben Allah’tan korkarım.

Allah beni affetsin.

M: Amin.

Ben sadece uyarıcıyım. Bütün milletler için. Buna Rusya’da dahil, Hindistan’da dahil, Çin’de dahil, Amerika’da dahil, Türkiye’de dahil, Mısır’da dahil, Libya’da dahil, Hicaz’da dahil. Heryer dahil.

Eğer onlar kendi İlahi Kitaplarına bakacak olsalar, benim söylediklerim doğrumu yanlışmı anlarlar.

Evet Papazı uyarıyorum, Patriyarki uyarıyorum, Haham başını uyarıyorum. İnsanları öldürmeyi durdurun!

Savaşları durdurun! Ve Rabbınızın kulu olmaya çalışın.

Eğer yapmazsanız, cezalandırılacaksınız.

Sıradan insanlar himaye altında olacaklar. İlahi Himaye altında.

Fakat başları bir saniye içinde yok olacaktır.



Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Aziz Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Kerim Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Subhan Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Sultan Allah

El Fatiha


http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... kat=MENU04


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani Sohbetleri
MesajGönderilme zamanı: 17.04.09, 20:59 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Sohbet 3 Nisan 2009

Es-selam aleykum

M: Ve aleykum selam!

Ve rahmetullahi ve berekatuhu

Ricarallahu izakum

Minel muminin el muhlisin

Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillahirrahmânirrahîm.

La havle vela kuvvette ila bilahil aliyel azim

Ey insanlar, hepimiz Rabbimizin kullarıyız.

Meded ya Sultanul Evliya

Meded ya Riccaallah

Daima Allah’ın kullarından destek, manevi destek dileyin.

Fakat insanların koştukları ve istedikleri: maddi destek.

Maddi destek asla sana, ne burda nede Ahiret’te, birşey vermez.

Hepimiz Alemlerin Rabbı’nın kullarıyız.

Ve İlahi desteğe, manevi desteğe ihtiyacımız var.

İnsanoğluna en önemli şey budur.

Fakat insanoğlu şimdi gafletteler.

Sarhoşlar.

Sarhoşturlar.

Ve o sarhoşlar içmekten geliyorlar. Maddi Dünya’yı içmekten geliyorlar.

Bizlerde arzularımıza veya isteklerimize ulaşabilmek için, onun peşinden koşuyoruz.

Fakat bu boştur.

Herkez şimdi Dünya’dan içiyor.

Dünya’nın içecekleri, insanları sarhoş ediyor.

Ve sarhoşluk, sarhoş olmak, insanları kötüden daha da kötüsüne veya beterden daha betere götürür.

Bundan dolayı şimdi insanlar sadece sarhoş değiller.

Hayır.

Sarhoşluk dün’dü fakat şimdi, bugün ve gelecek günlerde insanlar delilenecekler.

Deliler.

Delilik tüm insanları Doğu’dan Batı’ya kaplayacak.

İnsanların yaptıklarına bakın.

Öyle çok şeyler yapıyorlar ki, akıllı bir insan ondan asla razı olmaz.

Öyle çok olaylar, öyle çok hadiseler oluyor ki, bunu duyduğumuzda: “Bunun neden yapıyorlar? Aklı tam olan bir kişi böyle birşeyi yapamaz” diyoruz.

Kim ki aklını kaybederse, kim ki iradesini kaybederse, onlar böyle şeyleri yapar.

Nasıl kabul edebilirsin ki bir kişi masum insanların dolu olduğu yere girsin ve kendisini havaya uçursun.

Üzerine bombalar yerleştirip, kendisini ve aynı zamanda o kadar çok masum insanları öldürüyor.

O kişi nasıl mutmain kişi olabilir?

O mecnun olmalıdır.

Akılsız kişidir.

Nasıl birbirlerini öldürüyorlar?

Nasıl insanlar aynı vahşi hayvanlar gibi caddelerde koşup bağırıyorlar?

Herşeyi yakıp yıkıyorlar.

İnsanlara zarar veriyorlar.

Şehirlere zarar veriyorlar.

Marketlere zarar veriyor.

Bu nedir?

Hangi kitaptan böyle şeyleri öğreniyorlar?

Ey insanlar, bu insanlar, insanoğluna zarar veren insanlar, onlar Şeytan’ın yolunu takip edenlerdir.

Onların öğretmeni Şeytan’dır.

Fakat onlar “Gelişme” adına o yoldan yürümeye ısrar ediyorlar.

Şimdi daha medeni insanlarmışlar.

Onların medeniyetine…. (Şeyhimiz tükürüyor).

Bugün’den Dünya’nın sonuna kadar böyle bir medeniyet kaldırılması gerekiyor.

Cenabı Allah’tan dileyin ki bu canavarları, herşeye zarar veren, başlangıçta karıncalara zarar verenleri, alıp yok etsin.

Bu yüzden diyoruz ki “İnsanlar şimdi sarhoş değildirler, fakat delilerdir”.Akılsız insanlar.

Herşeyi yok etmeye çalışıyorlar.

Bunu da kimin adına yapıyorlar?

Şeytan adına.

Cenabı Allah kötü şeyleri engellemek istemiştir.

Şimdi Dünya üzerinde yaşayan insanlar İslam’a karşıdırlar.

Fakat onlar canavardırlar. Akılsız insanlar.

İslam ne diyor: “Hiç birşeye zarar verme”.

Bu bir talimdir, İslam’ın insanlara verdiği bir emirdir.

"Ey insanlar, hiç kimseye zarar vermeyin. Öncelikle kendine zarar verme ve etrafında hiç birşeye zarar verme”.

Bu ilimlerle dolu bir cümledir.

Ve İslam’a en yüksek değeri vermek için yeterlidir çünkü değişemez düzeni koyar.

"Zarar verme. İnsanlara zarar verme ve herkesin hakkını muhafaza eyle."

Fakat şimdi Dünya’da yaşayan insanlar hepsi İslam’a karşıdırlar.

Niçin?!

İslam mı onlara böyle şeyleri yapmalarını emrediyor?

İnsanların camilere giripte, canavarların yapmadığı vahşiliği yaptıkları için, bende üzülüyorum.

Bu İslam değildir.

Onlar İslam değildir.

Hayır.

Onların en son durakları Cehennem olacaktır.

Allah, insanların zarar vermelerini, her hangi birşeye zarar vermelerini asla emretmez. Bu İslam’ın şartıdır.

Bu bütün insanları kurtarır eğer onlar dinleseler.

"Kendine zarar verme ve etrafında hiç kimseye zarar verme.”

Hatta birisi sana zarar verse bile, sen ona zarar verme.

Bırak o kişi canavar olsun.

İslam asla onun izinden gidenlerin canavar olmasını kabul etmez.

Mecanin.

İnsanlar şimdi aynı akılsızlar, deliler, aptallar, salaklar gibidirler, ki onlar tımarhaneye laiktir.

Onların tımarhaneye ihtiyaçları vardır.

Bundan dolayı İslam’dan korkuyorlar. Çünkü İslam şimdi kılıcıyla geliyor. Tam kılıçla.

Daima onlar, ğayrı müslimler, İslam’ı kabul etmiyorlar.

(Şeyhimiz Arapça konuşuyor)

Evet İslam kılıçla geldi çünkü öldürülmesi gereken çokça canavarlar vardı.

Fakat şu anda İslam makamında duruyor ve Şeytan’ın ğayrı müslimlere yaptığına bakıyor. Bütün huzursuzluk ğayrı müslim’den gelmektedir.

İslam o kadar saftır.

O kadar tatlıdır.

O kadar şahanedir.

İnsanları en alt makamdan alıp en yüksek makamlarına çıkarır.

İslam budur.

Fakat eğer ejderhalar gelirse, o zaman kılıcını kullanır.

Şimdi İslam kılıcını muhafaza ediyor ve o canavarları, ki onlar müslüman değildirler, birbirlerini yakıp yıksın ve öldürsünler diye kendi kendilerine bırakıyor.

Fakat iyi değildir…

Ohhh…

Müslümanların huzursuzluk çıkarmaları iyi değildir.

Islam fitnecileri engelliyor.

Hayır. Asla kabul etmez.

Fitneciler toplumları terk etmeliler.

Kendi toplumunuzu canavarlardan, ejderhalardan, yılanlardan temizlemelisiniz.

Bunların hepsi insanlara zarar veriyor.

İslam hiç bir zaman böyle insanların yaşadığından memnun olmaz.

Fakat şimdi İslam sadece bakıyor ve Cenabı Allah (CC) diyor ki:

“Ey Müslümanlar, makamınızı muhafaza edin ve Ben o canavarları kendi içlerinden cezalandıracağım”.

Allah bizi affetsin.

M: Amin.

Ey insanlar, dinleyin ve anlayın.

Anlayın ve Cennetlerin yolunu, Göklerin yolunu muhafaza edin.

Biz bunun için yaratıldık.

Aptallık için yaratılmadık.

Salaklık için, dellik için yaratılmadık.

İslam onun izinden gidenlere emrediyor ki:

“Göklerin izini muhafaza edin, o zaman ulaşırsın. Huuuu. Eğer kendinizi muhafaza edersen, Allah’ın rahmetine ve bereketine ulaşırsın”.

Ey insanlar, Şeytani yolları takip etmeyin.

Ben duyuyorum, bazı gençler, orda burda Yatsı namazından sonra caddelerde dolaşıyorlar.

Ben bundan memnun değilim.

Ben bundan memnun değilim.

Benim söylediklerim İlahi Alemin emirleridir.

Şeytan’ı ve Şeytani yolları takip etmeyiniz.

Hem burda hemde ahirette mutlu olursun.

Birbirinize düşman olmayın.

Birbirinize saygı gösterin.

Cenabı Allah sana Kendi Sonsuz Rahmet Deryasından verdiğini muhafaza edin.

Rabbınıza şükür edin ve Onun affını dileyin.

Allah bizi affetsin.

M: Amin.

Gençlerin Yatsı’dan sonra çıkmaları doğru değildir.

Yatsı namazında, temizlendikten sonra Şeytan diyor ki: “Gel ve beni takip et. Genç erkeklerle ve bayanlarla kendimizi eğlendireceğiz”.

Bu doğru değildir.

Eğer onlar hala israr ediyorsalar, buraya gelipte İlahi Emirleri dinlemiyorsalar, benim bazı tedbirlerim var.

Onlara birşey yaparım ve ondan sonra pişman olurlar.

Fakat pişman olmak iyi değildir.

Ey gençler, kendinizi muhafaza edin çünkü Şeytan sizin peşinizden koşuyor.

Şerefinizi muhafaza edin.

Ve Cenabı Allah’ın İlahi Emirlerine karşı saygınızı muhafaza edin.

Cenabı Allah’ın rahmeti üzerine gelmesini muhafaza edin.

Eğer dinlemiyorsan, İlahi Rahmet seni terk eder ve ondan sonra senin üzerine bir sürü kötü durumlar gelir.

Bütün Dünya’da yaşayan insanlar ne sana ulaşabilir, ne seni kurtarabilir, ne seni kötü durumlardan kurtarabilir.

Ey gençler.

Ey gençler.

İlahi Alemin izinden gitmek size bir şereftir.

Fakat Şeytan çok hırslıdır. Gençlerin ateşlere girmelerini, İlahi Huzurda şereflerini kaybetmelerini istiyor.

Ey uzak yollardan gelenler, Şeytan’ı Şeytani yerlerde, pis yerlerde bulursun. Pis insanlar her yerde.

Burası temiz bir yerdir.

Ve Şeytan daima içinizden birisini götürmek için buraya gelir. Seni onun peşinden gitmesini sağlar.

Hayır, şerefini muhafaza et.

Şerefinizi muhafaza et.

Buraya genç erkekler ve kızlar geliyor.

Evet. Bende gelmelerini engellemiyorum.

Fakat sizler gençler için, çocuklar için geçerli olan İlahi Emirleri sorun.

Helal olanı sor ve ondan sonra hayatını kurabilirsin.

Cennet halkından olursun.

İlk önce kendini hazırla ki evliliğin sorumluluğunu taşıyabilesin.

Bunu bilmelisiniz ve evlenmeniz doğrumu, şeriat evlenmenize izin veriyor mu diye soruşturun.

O zaman iki tarafın anlaşmasıyla nikahınızı kıyarız.

Eğer anlaşma olmazsa mutsuz olursun ve ateşlere atılırsın.

Allah bizi affetsin.

M: Amin.

Ben ne olanları duyuyorum.

Ve bazen bakıp ve Şeytanın sizin etrafınızda ne yaptığını görüyorum.

Ben herkesi, İlahi Emirleri tutmaları için uyarıyorum.

Şeytani yolları takip etmesinler.

Sizler gençsiniz, temizsiniz.

Temiz terk edin ve Dünya’yı temiz terk edin ve o zaman Ahirette temizlerle beraber olursun.

Allah Hu Allah

Allah Hu Allah

Allah Hu Allah

Aziz Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Kerim Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Subhan Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Sultan Allah

Sultan Sensin

Subhan Sensin

Ya Rabbi

Nahnu abiduke meduafa

Aridne Ya Ricarallah

Aridne

Mindenis dünya

Ya Ricarallah

Bi cahimen erzelte aleyh

Ya suretel Fatiha



Sohbet 27 Mart 2009

Şeyhimiz dua ediyor.

Allah Allah

Subhan Allah

Sultan Allah

Huuu

Es-selam aleykum.

M: Ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berekatuhu!

Selamun aleykum.

Selamun kavlan min rabbin rahim.

Selamun kavlan min rabbin rahim.

Selamun kavlan min rabbin rahim.

Allah Allah

Sebitna alel hakk

Sebitna alel hakk

Ey insanlar, hoşgeldiniz.

M: Hoşbulduk.

Sizler Uzak Doğu’dan ve Uzak Batı’dan geliyorsunuz.

Kuzey’den ve Güney’den, Dünya’nın her yönünden geliyorsunuz.

Bu mütevazi yere ulaşmak istiyorsunuz.

Bir takım broşürler kullanmıyorsunuz.

Onları sizlere göndermiyorum.

Sizlere davetiye göndermiyorum.

Bu tür davetiyenin manası yoktur. Birşey değildir.

Bir kalpten başkasının kalbine giden davetiyedir.

Minel heart ilel heart.

Minel kalbi ilel kalbi sebila.

Bu öyle birşeydir ki bunu idrak etmemize ne maddi varlığımız nede zengin Dünyamız yeterli gelmez.

Sadece manevi Dünya’dan bir kişiden başka kişiye ulaşır.

Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillahirrahmânirrahîm.

Ilk önce Şanı Yüce olan Allah’ın Adıyla ve O’nun ilahi Huzurunda bulunan, en çok Sevilen, en çok Şereflenen ve en çok Övülen kulu, Hazreti Muhammed (sav)’ın Mübarek Adıyla konuşmaya başlayacaksın.

Ey insanlar, makamlarınızı muhafaza etmeye çalışın.

Düşün ki: “Seni kim yarattı?”

"Kim sana bakıyor?”

Ğafil olma.

Daha fazla Rabbinle beraber olmaya çalış.

Yaradanınla, Alem’in Rabbiyle, Kainatın Rabbiyle olmaya çalış.

Görünen herşeyin Rabbiyle olmaya çalış.

O’nunla, Cenabı Allah’la, mümkün olduğu kadar çokça beraber olmaya çalış.

İnsanları Dünya ve Ahiret ateşine götüren en büyük hataları, Yaradanlarına karşı ğafil olmalarıdır vede Yaradanlarına, Göklerin ve İnsanoğlunun Rabbisine karşı en yüksek saygılarını vermemeleridir.

Allah (CC) insanoğlunu yaratmıştır.

İnsanlar aynı sıradan yaratıklara benzerler fakat Cenabı Allah, Huuuu, onlara öyle birşeyi giydirmiştir ki başından sonuna kadar onun değerini bilmek imkansızdır.

Eğer “Bir” dersen, “İki” olur.

Eğer “Değeri iki’dir” dersen, “Üç” olur.

Eğer desen ki: “İnsanoğlunun değeri Üç’tür", "Dört" olur.

Eğer “Kırk” versen, “Dört yüz” olur.

"Dört bin" versen, "Dört yüz bin" olur.

"400 Milyon" versen… vesayre olur.

İnsanoğlunun değeri olarak ne verirsen ver, o daima Sıfır, Sıfır, Sıfır olur.

İnsanoğlunun değerini hiç kimse anlayamaz veya anlamaya gücü yeter.

O, insanoğlunun değeri, insanoğlunun hakkiki değeri İlahi Huzurda Yaradan’ın tarafından verilmiştir.

Cenabı Allah sizlere, bizlere öyle bir değer verdi ki, kainatlardan milyarlar veya trilyonlar veya katrilyonlar veya kentilyonlar kez.

Eğer onların hepsi hazine olsa, Cenabı Allah insanoğluna verdiği değeri yanında hiç bir değeri olmaz.

Ey insanlar, buna dikkat edin.

Ey insanlar, aklınızı kullanın ve düşünün.

Bunu ne kadar çok düşünürseniz, değeri teffekür ederseniz, bu yine Cenabı Allah’ın insanoğluna verdiği mükafat yanında daima Sıfır, Sıfır, Sıfır noktasında olur.

Üzülerek söylüyorum ki, şimdi insanoğlu bunun üzerine hiç düşünmeye çalışmıyorlar.

Fakat enerjilerini, akıllarını, ilimlerini, manası olmayan, değeri olmayan şeylere harcıyorlar.

Mesela göklere, uzaya koşuyorlar.

Koşupta “Biz Mars’tan bilgi almak için koşturuyoruz” diyorlar.

Bu, bu ne saçmalıktır?

Bu Dünya’yı bitirdinizde, üzerinde yaşadığınız Dünya’nın tatbikatı araştırması bitti de, şimdi Mars’ın peşinden mi koşuyorsunuz?

Bu nedir?

Orda ne var?

Sadece dedikleri: “Orda birtakım dağlar, biratkım kayalar veya birtakım derin vadiler var".

Ordan ne öğreneceksiniz?

Bunun hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Akıllarına göre senaryo yapmaya çalışıyorlar.

Aynı gerillaların ve şempazelerin büyükbabası, Darvin’in düşündüğü gibi düşünüyorlar.

O Şeytan gibi.

Bugün de, onlar da o Şeytanî insanların izinden gitmeye çalışıyorlar ve diyorlar ki: “Ey insanlar, bakıpta görüyoruz ki burda kocaman devler. O kadar çok, efendim, mücevherler ve elmaslar var. Mars’tan Dünya’ya bir hattı hazırlayıp tonlarca elmasları getirmeyi düşünüyoruz”.



Eğer birşeyden fazla olursa, başka birşey ucuzlanır.

Değerli olan nedir?

Nadir olanıdır.

Eğer birşeyi büyük miktarlarda buluyorsan, onun değeri kalmaz.

Aynı bizim dağlarımıza benzer.

Bizim dağlar kayalardan, topraktan ibarettir.

Onlar “Biz elmastan dağlar bulduk” diyebilirler.

Ne zaman böyle büyük miktarla buraya gelirse onun değeri azalır. Çok ucuzlar.

Anlatmak istediğim şudur ki, onlar enerjilerini ve yeteneklerini veyahut kabiliyetlerini ve ilimlerini bir hiç uğruna harcıyorlar.

Önce bir üzerinde bulunup yaşadığın Dünya’la başla.

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Allah Allah

Kabiliyetlerini veya yeteneklerini anlamak için kullanmıyorlar.

Bu Dünya hakkında daha fazla öğrenmek, anlamak için kulanmıyorlar.

Fakat enerjilerini, yeteneklerini ve kabiliyetlerini boşa harcamaya çalışıyorlar.

Bu Doğu’dan Batı’ya sıkıntıların başlangıcıdır.

Eğer bu Dünya’yı anlamak için araştırma merkezleri yapsalar mutlu olurlardı.

Fakat Şeytan onlara asla düşünmeye fırsat vermiyor.

Asla.

Ve onlarda bitmeyen sorunların içine düşecekler. Gece ve gündüz onlara rahatlık yoktur.

Subhan Allah aliyel azim

O insanlardan, uzaya araştırma yapmak isteyen kişilerden, bir başka saçmalık daha duydum.

Diyorlar ki “Işık bir yerden başka bir yere gidiyor. Oraya ulaşabilmeside milyar sene sürüyor”.Bunu diyorlar fakat uzayı anlamaya çalıştıklarına dair de reklam yapıyolar.

Bu ne saçmalıktır?

Bu ne aptallıktır?

Nasıl uzayı anlamaya çalışıyorsunuz?

Ve diyorsunuz ki “Milyar sene de ışık bir yıldızdan başka yıldıza ulaşamıyor”.

Ve diyorlar ki “Biz çabalıyoruz …

O füzeye ne derler?

M: Teleskop

M: Füzeler. Roketler.

Yukarıya fırlatıkları.

M: Roketler. Uydular.

(Şeyhimiz ve müridler “Uydu” kelimesin İngilizce telaffuzu hakkında konuşup gülüşüyorlar)

Böyle aptallık olur mu?

O kadar saçmalık.

Eğer ben onlara sorsam: “Peki ya Everest’te, Himalaya Dağlarına ne oldu? O dağa ulaşıp, her yerini bakıp gördünüz mu? Nasıl da iddia edebiliyorsunuz ki “Biz kainatın hakkında bilgi edinebilmek için ulaşıyoruz”.

Bu ne saçmalıktır?

Bir zamanlar bir alim, okumuş veya filozof, diyordu ki: “Ben bilim ve ilim de çok büyük otoriteyim. Ey insanlar bana herşeyi sorabilirsiniz. Ben sizin sorularınızın hepsine cevap veririm".

Bir kişi ayağa kalktı ve dedi ki: “Ey herşeyi bildiğini iddia eden zat, bana söylermisiniz saçların sayısı tek mi çift mi?”

(Bulunan müridlerle "tek ve çift” kelimelerinin Ingilizce tercümesi hakkinda konuşup gülüşüyorlar)

Bu (Şeyhimiz sakalının tellerini gösteriyor), böyle mi geliyor (1 tane parmak gösteriyor) yoksa böyle mi geliyor (2 tane parmak gösteriyor)

Cift ve tek.

(Tekrar müridlere "tek ve çift” kelimelerinin Ingilizce tercümesi hakkinda konuşup gülüşüyorlar)

O filozof da dedi ki “Ben saymadım. Bu yüzden tek mi çift mi diyemem. Bana başka bir soru sorun”.

Bir kişi ayağa kalkıp, dedi ki: “Ey zat, herşeyi bildiğini iddia ediyorsun ve sana her soru sorabiliğimizi söylüyorsun. Ben pek çok seneler bir şeyin üzerine düşünüyorum”.

“Neyi düşünüyorusun?"

“Efendim, bir karınca iki parçadan oluşur, baş kısmı ve arka kısmı. Bende düşünüyordum ki onun bağarsağı arka kısmında mı yoksa baş kısmında mı?”

O da dedi ki “Ben hiç denemedim çünkü böyle büklüm büklüm geliyor. Bağırsağın arka kısmında veya baş kısmında olduğunu bilmiyorum?”

Bu öyle birşey ki bazı aptal insanları aşağa inmelerini sağlıyor ve utandırıyor. Utanç verici.

Bakın karıncaya….

Uzayın hakkında bazı sırları öğrenmek için koşturan, o insanlara söylüyorum: “Bırakın uzayı da, karıncanın bağırsağı nerde olduğu sorusuna cevap verin”.

(İngilizce’deki “bağırsak” kelimesinin telaffuzu hakkinda konuşup şakalaşıyorlar)

La havle vela kuvveta …

Yirmi birinci arsrın insanları öyle bitmişler ki.

O kadar aptallardır.

Akılları yoktur.

Asla düşünmezler.

Ve onların seviyesi hayvan alemin seviyesinden aşşağadır.

Allah bizleri affetsin.

M: Amin!

Ey insanlar, başlangıcınızı düşünün.

Yaradılışının başlangıcını düşünün.

Kendi yaradılışının sonu nasıl olacağını bir düşünün.

Bünün üzerine düşünün.

Ötekilerini bırakın.

Bu hayata nasıl geldin?

Bana ilkin, senin varlığın var oluşunun başlangıcını anlat.

Söyle bana, nasıl oldu bu?

Ve şimdi söylüyorusun ki: "Yaradan yoktur. Rabb yoktur".

Estağfirullah.

M: Estağfirullah.

Kim bu iki şeyi, erkeğin suyunu ve kadının suyunu bir araya getiriyor?

Onlardan, bu şekile geldin.

Neden bunun hakkında düşünmüyorsun?

Kainatın hakkında birşey bilmek için koşturuyorsun.

Şeytan 21. asrın insanlarını neyin hakkında teffekür ettiriyor?

Boş şeylerin.

"Malayani"

Saçmalıklar.

Seni yaradan Yaratıcının hakkında düşününün.

Seni tek hücreden yaradana en yüksek saygını verin.

Ve şimdi adam oldun da, "Yaradan yoktur. Rabb yoktur" diyorsun.

Bu nedir?

Fakat Şeytan onlara bunu yaptırıyor. Onları aldatıyor.

Ve bütün dertler ve sıkıntılar, lanetin işaretidir.

Heryere lanet iniyor, aynı Dünya’nın Doğu’sundan Batı’sına inen yağmur gibi. Günlük bu lanetlenmenin işaretleri geliyor.

Fakat insanlar bunu düşünmüyorlar çünkü insanlar da şarhoşturlar.

Allah bizi affetsin.

M: Amin.

Sizler hoşgeldiniz.

M: Teşekkür ederiz.

Söylediğimiz dinlenmelidir.

Herkez tarafından dinlenmelidir.

Ve üzerinde tefekkür edilmelidir

Eğer yok, üzerine düşünmüyorsalar, onlar son anlarında kederli olacaktırlar. Pişman olacaktırlar.

Şimdi Dünya üzerinde belki 7 milyar insan vardır.

Bu nokta üzerine düşünen, uyanık insanlar bulamazsın.

Herkesin aklı ekonomik krizi düşünmekle meşguldur.

Başka birşey değil.

Ve diyorlar ki: “Çok meşhur biri vardır. Onun adı “Obama”. Obama bizi kurtarabilir”.

(Obama’nın isminin telaffuzu hakkında konuşup gülüşüyorlar)

Obama.

Obama kendisini kurtaramadığı halde, insanlar “O tüm Dünya’yı kurtarır” diyorlar.

Bir kişi tüm Dünya’yı kurtarabilir.

Onun hakkında diyebilirsiniz “O kişinin değeri yoktur. Değersizdir”.

İşte o kurtarabilir.

Tüm Dünya’yı 24 saat içine kurtarabilir.

M: Allahu Ekber.

24 Saat bile gerekmez çünkü o kişi İlahi Güçlerle destekleniyor.

Fakat insanlar, Yaradanlarına karşı en kötüsünü yaptıkları için, Alemlerin Rabbi, Yaradanımız, onları cezalandırmak istiyor.

Bundan dolayı hiç bir düzen yapılamaz.

Hiç kimse düzene sokamaz.

Hayır.

Ben yaparım.

Ben en zayıfım.

En zayıfım.

24 saat içerisinde yaparım. Ondan fazlası benim için fazladır.

Fakat Doğu’dan Batı’ya, öyle bir kişiyi sormuyorlar.

Dedikleri: "Obama".

“Obama bizi kurtarır. ABD”.

(ABD hakkında şakalaşıyorlar)

Tövbe estağfirullah ilel azim


Eğer Dünya kendisini kurtarmak istiyorsa…..

Ben bir kişiyim. Değerim yoktur.

Birin arkasındayım.

Sol tarafta.

Ben oyum.

Fakat onlar o sol taraftaki sıfırı kullanabilirler.

Eğer onu sağ tarafa koysalar… (Şeyhimiz eliyle “neler olur, neler” dercesine sallıyor)

M: Allahu Ekber

M: Amenna ve sadakna

Ya Rabb

Ente Rabb

Rabbulalemin

O bizlere öyle İlahi Nizam ve Emirler getirdi ve yolladı ki, 24 dört saat içerisinde, Dünya’nın herşeyi düzene girebilir.

Ve insanlar kendilerini hayvan olmaktan, insan olmaya çevirirler.

Allah bizi affetsin.

M: Amin.

Ey insanlar, beni takip edin.

Ben sizin için dua ediyorum.

Ben mütevazi bir şekilde, daima İlahi Huzurda bulunan Peygamberlerin Mühürün’den bizleri onun himaye altına etmesini diliyorum.

M: Amin.

İnsanoğlunu kurtarıp, insan tabiyatın makamına eriştirmesini diliyorum.

İnsanın tabiyatı Meleklerle aynı seviyededir.

Fakat insanoğlu hayvanların seviyesindedir.

O seviyeden çıkmaya çalışın ve İlahi Varlıklar derecesine ulaşmaya çalışın. O zaman hem burda hemde ahirette mutlu olursun.

Ey Rabbımız, en çok Sevilenin, en çok Şereflenin, en çok Övülen Peygamberin, Kulun, Hazreti Muhammed (sav)’in hürmetine. (Şeyhimiz ayağa kalkıyor)

El Fatiha

Allahüme sali ve selim ala

Nebiy ya Muhammed aleyhi selam

Selaten tedubu ve tuda ileyh

Memerrahleyali ve tuledevam

Allahüme sali ve selim ala

Nebiy ya Muhammed aleyhi selam

Selaten tedubu ve tuda ileyh

Memerrahleyali ve tuledevam

Allahüme sali ve selim ala

Nebiy ya Muhammed aleyhi selam

Selaten tedubu ve tuda ileyh

Memerrahleyali ve tuledevam

El Fatiha

Sohbet 20 Mart 2009

“Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillahirrahmânirrahîm.

Ey insanlar, hepimiz günahkarız.

M:Hakk.

Bizler Cenâbı Allah’ın İlahi Emirlerine itaat etmiyoruz.

Bundan dolayı insanların üzerine rahmet yerine, lanet geliyor.

Heryerde lanet aynı yağmur gibi insanların üzerine yağıyor.

Destur ya Riccarallah.

Peygamberlerin Mühürü, Hazreti Muhammed (sav) (Şeyhimiz ayağa kalkıyor), o Peygamberlerin Sonuncusu olarak gönderilmiştir.

Hazreti Muhammed (sav)’den sonra başka Peygamber yoktur.

O Ahir Zaman’ın Peygamberi’dir.

Ve Ahir Zaman yaklaşıyor çünkü onun söylediği ve tüm milletlere haber verdiği bütün işaretler çıkmıştır.

Ve bizler şimdi bunun içerisindeyiz.

Peygamberlerin Mühürü, Hazreti Muhammed (sav), o insanları sadece Allah’a çağırdı.

Öteki dinlere mesub olan insanların, Hıristiyanların ve Yahudilerin, onu neden reddetiklerini anlamıyorum.

Peygamberlerin Mühürü onlara hangi yanlışı söyledi?

İnsanları nereye çağırdı?

Cehenemlere mi çağırdı?

Yoksa Cennete mi?

Onları ebedi Cehenemde kalmalarını mı çağırdı?

Yoksa insanların sonsuzluğun peşinden koşmalarını mı çağırdı?

O da, Peygamberlerin Mühürü olarak, kendi davetiyesini bütün milletlere tekrar etti.

Bütün Peygamberler insanları sonsuzluğa, ebedi hayata çağırmıştır.

Fakat Şeytan onları sıkıştırıyor ve bütün Peygamberlerin davetiyesini kabul ettirmemeye çalışıyor.

Anlamıyorum. Peygamberlerin Mühürünün hatası neydi?

Cenâbı Allah 124.000 Peygamber göndermiştir.

Hepsi insanları sonsuzluğa çağırmıştır.

İnsanları, İlahi Huzurdaki Yaradıçısına, Rabblarına çağırmıştırlar.

Sadece bir Yaradan vardır.

İkincisi yoktur.

Ezelden ebediye kadar sadece bir Yaradan vardır.

Sadece bir İlah.

Ötekiler kullardır.

İki tane İlah olmaz.

Araba gördünüz mü içinde iki şürücü olan?

Hayır sadece tek sürüçü olur.

Tek şoför.

Bir.

Bir ülke gördünüz mü başta 2 Sultan olan?

Veya 2 İmparator olan?

Veya 2 Başbakan?

Bunun değeri yoktur.

Bakanlar XXXX

Veya millet vekil?

Hiç bir değeri yoktur.

Çünkü insanlar seçiyorlar ve diyorlar ki: “Sen Başbakansın”.

"Obama."Ha ha.

Başkaları da diyor ki: “Biz bunu kabul etmiyoruz. Onunla mücadele etmeliyiz. Biz bir numara olmalıyız. İnsanlar bizi takip etmelidir”.

Hayır.

İnsanların takip ettikleri yanlış yoldur.

Biz İlahi Emirleri, İlahi Systemi takip etmeliyiz.

Seçim yoktur.

Hiç bir zaman Cenâbı Allah insanlara: "Kendi idarecinizi seçin" diye emretmemiştir.

Hayır.

İdarecilik İlahi Alemden verilen özelliktir.

İdarecilik sadece Peygamberlere aittir.

Başka kimselere ait değildir.

Eğer onlar birisini gösterirseler, onlar seçseler, o haktır.

Fakat aşaktan, birisini seçip ve "Bu bizim liderimiz" demek, olmuyor.

Hayır, bu yanlıştır.

Hiç bir zaman Tevrat veya İncil veya Mübarek Kuran-ı Kerim böyle birşey belirtmemiştir.

Musa (as), Hazreti Musa, Peygamberdi ve idarecilik sadece ona aitti.

Hazreti Süleyman, o Kral’dı. Alemlerin Rabb’ı tarafından seçilmişti.

Davud (as)’da öyle.

Bizim Peygamberimiz, Allah’ın rahmeti onun üzerinde olsun, o da bir liderdi. Bütün milletlerin, bütün dinlerin lideriydi.

Cenâbı Allah tarafından ona itaat edilmesi için seçilmişti.

İtaat etmelisizin.

Şimdi Peygamberlerin Mühürü, Hazreti Muhammed (sav)’in zamanıdır.

Bütün milletler onun, İlahi Alemden geterdiği, İlahi Emirlerine itaat etmelidirler.

İnsanların yazdığı emirleri istemiyoruz.

Parlamanto.

Parlamentonun yaptığı kanunlar veya emirleri istemiyoruz. Hayır.

Emirler sadece Alemlerin Rabbına, Yaradanın, Kainat’tın Rabbına aittir.

Cenâbı Allah’a aittir.

O kanunlar ve emirler yapabilir.

Hayır.

Hayır.

Size verilmemiştir, Ey insanlar.

Siz kulsunuz.

Alemlerin Rabbının Hakiki Yönetimine karışmaya çalışmayın.

Alemlerin Rabbının Yetkisine karışmak büyük günahtır.

Cenâbı Allah onları cezalandırır.

Ve onları destekleyenlerini de cezalandırır.

Bundan dolayı heryerde şimdi kriz var.

Heryerde, milletler birbirleriyle çatışıyorlar.

Çünkü onlar itaatsızdırlar.

İlahi Emirleri işitmeyen, takip etmeyenlerdir.

Bir biri arkasından, milletlere ve onları destekleyenlere, İlahi Gazab geliyor.

O çok korkunçtur.

Korkunç.

İlahi Gazab korkunçtur.

Asla kimseyi bırakmaz.

Ve bunun ilk görüntüsü, her üklede başlamaktadır.

İnsanların iki partiye bölünüp, birbirleriyle çatıştıklarını görüyorsunuz.

Aynı halk, aynı milleti,aynı vatandaş olanlar birbirleriye çatışıyorlar.

Çünkü onlar itaatsız kullardır ve Allah (CC) onları cezalandırmaktadır.

Deme ki:"Bu Filistinlilerin ve İsraillilerin arsında olan birşey” .

Zannetme ki: “Bu sadece Pakistan halkı arasından olan birşeydir”.

Onlar her gün sokaklarda koşuyorlar aynı "humurul mustem fira fared min kasfere" gibi.

Koşuyorlar.

Nereye koşacaklarını bilmiyorlar.

Koşup bağırıyorlar ve onların askerleri onları vuruyor.

İlahi Huzurda onların halleri nasıl olacaktır?

Cenâbı Allah onlara soracaktır: “Neden koşuyordunuz, çatışıyordunuz ve ölüyordunuz? Ne için?”

Veya "Niçin ölüyordunuz? Kim için? Dünya için mi yoksa Allah için mi?" diye soracaktır.

Kim ki Allah için savaşırsa, ödüllendirilecektir.

Fakat Allah için savaşmayan, Şeytan ve Şeytan’ın temsilcileri, Taut, için savaşıyorlar ve onların ruhları ateşe gidecektir.

Burdan ateşe gidecektir.

Ey insanlar, bunun üzerine düşünün.

Eğer düşünmezseniz, gün be gün daha fazla sıkıntılar, daha fazla cezalar insanların üzerine gelecektir.

Ve Cenâbı Allah, Kendi Rahmetini alır.

Ne zaman O, Allah (CC) insanların kalplerinden rahmeti alırsa, o zaman insanlar vahşi hayvan, canavar haline gelirler.

Aynı canavalara benzerler.

Bu insanoğlu için çok büyük bir ayıptır.

Neyi destekliyorlar?

Bir kişiyi mi destekliyorlar?

Niçin?

O ne yaptı ki, onu destekliyorsun?

Ey insanlar, neden İlahi insanları desteklemiyorsun?

Neden Peygamberinizi desteklemiyorsun?

Bütün Peygamberleri neden desteklemiyorsun?

Neden Araplar kendi Peygamberlerini takip etmiyorlar?

Ve Müslümanlar, neden kendi Peygamberlerini, En çok Şereflenen, Seyiddina Resullullah Muhammed (sav)i takip etmiyorlar?

Neden Hıristiyanlar kendi Peygamberlerini takip etmiyorlar?

Ve diyorlar ki: “O Tanrı’dır”.

Varsaylım ki Tanrı’dır.

O mu birbirinizi öldürmeyi, Dünya’yı ve üzerinde olan herşeyi yok etmek için daha fazla korkunç silahları üretmenizi, emrediyor?

Hazreti İsa mı diyor: "Ey insanlar, Dünya’daki herkesi öldürün".

Bu mu onların vazifesi?

Bu mu Hazreti İsa’nın vazifesi?

Onlar yalancıdırlar!

Bundan dolayı cezalandırılacaktırlar.

Ve Cenâbı Allah’ın İlahi Emirlerini takip etmeyen Müslümanlar da, burda cezalandırılacaktırlar. Kıyamet’ten evvel.

Ey insanlar, gelin ve hakikatı kabul edin.

Mübarek Kuran sadece doğru yollu gösteriyor.

Doğru yollu.

Sadece: “Ey insanlar, doğru insanlara beraber olmaya çalışın” diyor.

Doğru insanlar. Sadıkin.Va kunuma sadıkin.

Allah (CC) emrediyor: "Ey insanlar salihleri takip edin. Güvenilir insanları takip edin. Eğer etmezseniz, lanet üzerinize iner. Cezalanırsınız.”


Allah bizleri affetsin.

M: Amin.

Ey insanlar, ben zayıf bir kullum.

Ben çok zayıf bir kullum.

Ben sadece kendi nefsime hitab ediyorum. Nefs asla İlahi Emirleri takip etmeden mutlu olmaz. Ve herkesin nefsi asla İlahi Emirleri takip etmeden mutlu olmaz.

Onlar cezalandırılacaktır.

Ey insanlar, bir araya gelin.

İşitin, dinleyin ve İlahi Kitaplara itaat edin.

Özellikle Peygamberlerin Mühürü’nün Mübarek Kuran’ına itaat edin.

İnsanoğlunun emniyeti ve iyi gelecekleri için gereken herşeyi onda bulursun.

Ve Cenâbı Allah Mübarek Kuran’ın izinden gidenlere sonsuzluğun, ebedi hayatının garantisini veriyor.Ey Allah.

Ya Allah.

Ente Allah.

Bizler zayıf kullarız. Vaad ettiğin gibi bizlere, Dünya da olan her kötülükleri ve Şeytanları yok eden, Zâtı gönder.

Bizlere gönder.

Biz zayıf kullarız.

Onlar İlahi Aleme ait olan herşeyi yok etmek istiyorlar.

Ey Rabbımız, biz Sana koşuyoruz. Bizleri koru.

O Şeytan-I, İlahi Kitapları redd eden, Şeytan-i insanların hiç birini bırakma.

And they are asking to make orders as their egos and Seytan teaching them.

Onlar nefislerinin ve Şeytan’ın onlara öğrettiği gibi düzen sağlamak istiyorlar.

Allah bizleri affetsin.Ey Allah

Allah

Allah

Estağfirullah

Estağfirullah

Estağfirullah

Estağfirullah min kulli zenbin ve masiye min kulli ma yuğalikudinel islam

Ya Erhamerrahimin Bu Mübarek Ay, belki en Mübarek Ay’dır

Rebîu’l-Evvel, Milladul Nebi, Peygamberlerin Mühürü’nün, Doğum Ayı’dır.

Belki bir hafta veya 10 gün sonra bitiyor.

Ey insanlar, Yaradanın, Cenâbı Allah tarafından aff edilenlerden olmaya çalışın.

O’ndan bir kurtarıçı dileyin.

Bizleri kurtaran bir kurtarıçı.

Senin kullarını kurtaran, Ya Allah.

Peygamberlerin Mühürü’nün Şerefine.

En çok Şereflenen, Meth edilen, Sevilen, İlahi Huzurunda bulunan Hazreti Muhammed (sav)’in hürmetine.

El Fatiha


http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... kat=MENU04


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani Sohbetleri
MesajGönderilme zamanı: 23.04.09, 20:10 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Sohbet 10 Nisan 2009

Biz diyoruz ki:

Eşhedu enla ilahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve habibuhu ve resuluhu (sav)

Bir kişi veya insanlar için en değerli etken ilimdir.

İlim insanlara şeref verir.

Cahillik ise insanlardan şereflerini alır.

Şimdi biz:“Eûzubillahimineşşeytânirracim” diyoruz.

Biz Şeytan’dan kaçıyoruz. O insanoğlunun en kötü ve en tehlikeli düşmanıdır.

O insanoğlundan evvel yaratılmıştı.

Ondan sonra Cenabı Allah insanoğlunu, ilk erkeği ve onun eşini, yarattı.

Ve onlar için o nur’u yarattı.

Bir müddet onlara beraber olsunlar, onun üzerine, yaşasınlar diye.

Ondan sonra Kendi İlahi Huzuru’na getirdi.

İnsanlara vereceğimiz hitabı veya sohbeti, Onun En Şerefli İsmiyle, En Şanı Yüce İsmiyle başlıyoruz çünkü tüm Şan ve tüm Şeref bizim Rabbimize, Yaradanımıza aittir.

Seni kim yarattı, ey İnsanoğlu?

Biz şimdi: "Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillahirrahmânirrahîm” diyoruz.

Alemlerin Rabbı’nın, Allah’ın adıyla.

O herşeyi yarattı ve herşeyin nizamını ayarladı.

Kainatta nizamsız hiç birşey bulamazsın.

Hatta bir atom’un bile bir nizamı; bir başlangıcı ve sonu vardır.

Ve Kainatta yaratılan hiç birşey ilimsiz yaratılmadı.

Herşeyin hikmeti var.

Eğer bir atom eksik olsa, Kainat’ın dengesi…(Şeyhimiz ellerini sallıyor)

Doğru yönde olmaz, çünkü herşey kendi merkezinde olması gerekiyor.

Ve herşey bu Kainat içerisinde birşey yapıyor.

Burası bir Derya’dır.

Çünkü İlim bir Derya’dır.

Öyle bir Derya ki o derya’nın sonuna veya dibine ulaşamazsın.

İmkansızdır.

Ve herşeyin vâr olması için bir sebebi veya hikmeti olmalıdır.

Ne kadar atomların olursa olsun, Yaradan onları bilir ve O’nun İlahi Kudretine göre ayarlar. Eğer İlahi Kudret olmazsaydı, hiç birşey var olmazdı.

O isterse ve ne zaman isterse, Herşeye Kadir olan, Alemlerin Rabbı’nın birşeyin var olmasını dilediği an, ona "Ol" der ve o oluverir. Yaradan.

Üzülerek diyorum ki 21. asrın insanları, bilim adamları, teknoloji uzmanları, doktorlar, doktorasını alanlar, akademisyenler ve o kadar çok okumuş insanlar, onlar hiç bu Kainattın sırları hakkında birşey sorup ve birşey öğrenmeyi istemiyorlar.

Ve bakıyorum, bazen diyorlar ki “Ohh insanoğlu uzayın sırlarına bakmak ve öğrenmek için bir kaç roketler fırlattılar”.

Ben o kişilerden, o aptallardan daha fazla bir kişi olmayı düşünmüyorum.

Sen nerdesin, uzay nerde?

Onu bırak ve kendine daha faydalı şeyleri konuş.

Etrafına bakıp, onun hakkında birşey diyebilirsin.

Botanik ve hayvan alem hakkında bir şeyler öğrenmeye çalışabilirsin.

Veya kendine bakabilirsin.

"Ben kimim?" sorusunu sorabilirsin.

O insanlara ne sorabiliriz diye bir cevap buldun mu?

Ki onlar çok gururludurlar. Bilgi sahip oldukları ve yüksek İlim dereceye sahip olduklarını iddia ederler.

Şimdi ben ilimlerin en alt seviyesindeyim, fakat o insanlara, PhD veya doktor veya profesör veya bilim adamı olmakla gururlanan, onlara sorarım “Ya kendiniz? Kendin hakkında ne biliyorsunuz? Sen kimsin?”

"Ben Doçent Bay David BOA".

“Böyle bir lisans olduğunu bilmiyordum”.

"Yok, o sadece PhD’dir".

“Yirmi dokuz harfler var, o zaman 29 lisans olmalıdır”.

“Ya Şeyh ne söylüyorsunuz? O zaman PhD olana kadar aynı senin gibi, yaşli biri olurduk. Ve sen kalkıp 29, 28 veya 30 harflerden bahsediyorsun”.

“Evet, eğer “P’nin” manası varsa, “H’nın” manası varsa, “D’nin” manası varsa, o zaman öteki harflerin ne kabahatı var? Neden sormuyorsun: "Senin kimsin, ey Harf?"

PhD’yi herkes biliyor fakat alfabe ABCÇD ve sayre devam ediyor.

"WC’de" var. (Müridler gülüyorlar)

WC hiç mutlu değil.

WC’ye de biraz şeref vermelisiniz.

Çünkü “W” iki harften oluşuyor.

"C’de" çok önemlidir.

"C(see)", "görmek" demektir.

Bakın ve görün.

WC’ye gidin ve bakın orda ne var.

Yah.

Eğer insanlar doktor olmayla gururlanmak istiyorsalar….

"Sen kimsin?"

"Ben kulum."

“Hmm, değeri yoktur. Diploman var mı?”

“Hayır, fakat satın alabilirim.” (müridler gülüyorlar)

“Nasıl olur? Nerden biliyorsun?”

“Çünkü bizim zamanımızda çokça sahterkarlık ve sahte diplomalar vardı.”

“Fakat ey Şeyh, biz senin fotoğrafını o diploma’nın üzerine koyup, ismini yazıp ve sizin öyle birisi olduğunu diyemeyiz.”

"Evet, biliyorum çünkü bu hayatın bazı şeylerini anlıyorum. Ama siz başkalarını istiyorsunuz, ki onlar da bu hayatın hakkında benim kadar asla bilemezler. Bunun için ben sizin belgeleriniz veya diplomalarınız veya evraklarınızın peşinden koşmuyorum.”

Fakat eğer ben Baş Danışman olmak istersen, mesela ABD Başkanı’nın, o beni kabul eder. Ve der ki “Ey Şeyh, benim ailemin içinde de Müslümanlar var”.

“Evet tebrik ederim. Sen Müslüman değilmisin? Dünya’da başka Müslümanların olmadığını mı zannediyorsun?

Müslüman kelimesinin manası: Rabbına, Yaradanına itaat edendir.

Onun manası bu dur.

Bu yüzden, neden "Benim kabilemde de, ailemde de Müslümanlar var" diyorsun? Ötekiler ne olacak? Ötekiler ne olacak? Hepsi Müslüman olmalı”.

"Müslüman" , "itaat etmek, teslim olmak" manasına gelen bir Arapça kelimedir.


İtaat.

Eğer itaat etseniz, o zaman daha iyi olur.

Bütün yaşayan insanların itaat ettiği manaya gelir.

Eğer onlar “Hayır” derse, bende derim ki “Eğer Yaradanına itaat etmen gerektiğini kabul etmiyorsan, o zaman Ölüm Meleği sana gelipte ruhunu almak istediği zaman ona “Hayır ben ruhumu vermiyorum” de”.

Ölüm Meleği gelir ve “Teslim ol, bu Göklerden gelen İlahi Emirdir. Ruhunu benimle gelmesi için bırak” der.

“Ya Ey Ölüm Meleği, peki bana ne olacak? Benim halim ne olacak?"

“Sen toprağın altına gireceksin. Bende senin ruhunu yukarıya çıkaracağım. Bizim işimiz ruhunlandır. Bizim işimiz senin pis bedeninle değildir”.

"Neden bedenimi götürmüyorusun?"

"Çünkü günde 40 defa tuvalete gidiyorsun. Nasıl kirli olmadığını dersin ki? Ha? Fizksel varlığımızın çalışması için tuvaleti kabul ediyorsun. Nasıl temiz olduğunu söyleyebilirsin ki? Hayır. Biz senin pis bedenini Dünya’da bırakıyoruz ve ruhunu alıyoruz. Ruhunla beraber gidiyoruz".

“Sen bunları nerden biliyorsun?”

“Ben bunları kendi aklımla vede Mübarek Kitaplardan biliyorum."

“Mübarek Kitaplar varmıydı?”

“Sen hiç Mübarek Kitapların varlığını bilmiyormuydun?”

“Ben hiç Mübarek Kitaplardan işitmedim.”

“Ahhh, o zaman sen fiziksel varlığınla pisliğin içerisindesin.”

Ve ruhun sana bağırır "Sus! Sus!" Ben burda temizim fakat sen pissin. Ve şimdi Ölüm Meleği geldi ve beni yukarıya çıkartıp, seni, pis olanı Dünya’da bırakıyor.”


Neden bu konuyu soruşturup, üzerinde araştırma yapmıyorsunuz?

“Hayır, biz uzayın sırlarını görmek istiyoruz.”

En yakının olan, Dünya’yı hallettiniz mi?

Ve o mesafenin ölçüsü olmayan, “O kadar uzakta ki, ışık hızı milyar sene içerisinde halen oraya ulaşamıyor” dediğiniz şeyin peşinden koşup “Biz uzayın hakkında birşeyler öğrenmek istiyoruz” diyorsunuz.

Bu nedir?

Bu ne saçmalıktır?

Siz insanları aldatmak istiyorsunuz.

İnsanları meşgul edip, “Uzayı kim yarattı?!” sorusunu sorup, öğrenmesini istemiyorsunuz.

“Evvelden miydi yoksa sonradan mıydı?! Nerden? Onlar nerden geliyor?!" gibi soruları neden sormuyorsunuz?

Sormuyorsunuz çünkü çok zordur.

Zordur.

Zor.

Fakat bir gün gelecektir ki o gün ruhun bedeninden alınacaktır.

Ve o ruhun hızıyla uzayın en son noktasına ulaşabileceksin.

Şimdi senin fiziki varlığın, bedenin ulaşamaz.

Fiziki beden yorulur fakat ruhumuz asla yorulmaz çünkü bedenimiz Dünya’ya aittir ve ruhumuz İlahi Huzura aittir. Onun üzerinde İlahi Mühür var.

Bundan dolayı ruhun hızını kullanarak uzaya ulaşırsın.

Ve sadece bir tane uzay’ın olduğunu mu zannediyorsun?

Yanlış düşünüyorsun.

Çünkü Alemlerin Rabbi, devamlı, mustemir, devamlı yaratır.

Devamlı.

O sadece "Ol" der ve bu uzaydan milyarlar defalarca büyük uzay olu verir.

O Yaradan’dır ve Yaradan istediği veya arzuladığı herşeyi yaratabilir.

Dilerse ki bu uzaydan milyarlarca veya trilyonlarca veya katrilyonlarca büyük yeni bir uzay olsun, anında onlar var olur.

Ey insanlar, Alemlerin Rabbisini öğretmelisiniz.

Sizin Yaradanınınz’ı, Alemlerin Rabbini soruşturmalısınız.

Bilmelisiniz, seni Yaradan hakkında bilgi sahibi olmaya çalışacaksınız.

Ve saygılı olmalısınız.

Seni Yaradan’a karşı saygılı.

Eğer istemezseniz, insanoğlunun üzerine sadece lanet yağar.

Şimdi bunun içerisindeyiz. İnsanlar, Dünya’da yaşayan halk, onlar hiç Rabbleri’ni sormuyorlar. Onlar hiç "Ben kimim" diye sormuyorlar.

Bundan dolayı Göklerden lanet geliyor ve insanlar birbirleriyle düşman olacaktırlar. Hayvanlardan da beter.

Ve “UN”, “US” ,“UH”, “UG”, “UE, “UE” gibi meclisler asla birşey veremez.

Ve insanlar, cahil olduklarından, birbirlerini öldürecektirler.

Ve Dünya’ya huzur gelmiyecektir ta ki onlar "Ey Rabbimiz, biz Senin kullarınız ve Sen bizim Rabbımızsın. Biz Senin İlahi Yolundan gitmek istiyoruz. Bizleri bağışla ve zayıf kuluna rahmet et” diyene kadar.

Ne zaman onlar bunu derse, o zaman İlahi Yardım veya İlahi Kurtuluş Dünya üzerine gelir. "Yirmi dört saat veya ondan da daha az bir süreç içerisinde" diye biliriz.

Alemlerin Rabbı, hatta bir saniye de insanların hayatlarını değiştir. Ne vakit ki onlar kalplerini Rabblerine doğru çevirirler, o zaman Allah aniden insanların kalplerini Kendisine doğru dönderir. Ve Cenabı Allah’ın rahmeti onlara ulaşır.

Yoksa onlar lanetin altında olurlar.

Aynı şimdiki insanlar gibi, Doğu’dan Batı’ya kadar hiç birbirleriyle tartışmayan, hiç birbirleriyle kavga etmeyen, birbirlerini öldürmeyen, insanlara, birbirlerine sıkıntı vermeyen insan bulamazsın.

Sebebi de budur.

Biz sadece söylüyoruz.

Kabul eden mutlu olur, eğer kabul etmezsen İlahi Adalet onları cezalandırır.

Cezalandırır.

Televizyon’da hiç görmedim….

Herkes konuşuyor, Herkes konuşuyor fakat yüksek seviyede olan bir kişinin Mübarek Kitabı getirip te insanlara “Ey insanlar, O sizi birbirinize dost olasınız, yardım edesiniz, Onun kulu olasınız diye yarattı” dediğini hiç duymadım.

Hiç duymadım.

Onlar hep zevksiz şeyler konuşuyorlar.

Bu Alemlerin Rabbından, zayıf kullarına bir ikazdır.

Kim ki buna bir değer verirse ve bundan bir ders çıkarırsa, o mutlu olur. Eğer almazsa, İlahi Adalet onları cezalandırır.

Allah beni affetsin.

M: Amin.


Es-selamu aleykum

M: Ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berekatuhu.

(Şeyh Hisham Şeyhimizle konuşuyor)

Bunun hakkında önceden hazırladığım bir konuşma değildir.

Hayır.

İlahi Alem’den, Büyükşeyh’ten ve Mübarek insanlar’dan benim ruhuma geliyor.

Onlar beni konuşturuyorlar.

Allah beni affetsin.

M: Amin.

El Fatiha

Allahüme salli ve sellim ala Nebiyyina, ya Muhammed aleyhi selam

(Şeyhimiz dua ediyor.)

El Fatiha


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Milli Görüș Kongresi Hitabesi
MesajGönderilme zamanı: 10.07.09, 14:16 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Milli Görüș Kongresi Hitabesi

Şeyh Nazım Adil El-Hakkani

Bismillahirrahmanirrahim

Esselamu aleykum,
Ala aleyhisselatu vesselam zeyyinu ayadekum bit-tekbir.

Bugün bizim bayram günümüz!
1 Muharrem, yeni hicri yıl șerefle girmiștir,
bugün bayram günümüz olduğundan tekbir ile bugünü kiymetlendirmemiz lazımdır, ayağa kalkın!
Ve osmanlının tekbirini getir! Bir tekbirlen, allahuekber demekle olmaz,
„Allahuekber allahuekber lailaheillallah hu vallahuekber allahuekber velillah ilhamd
Allahuekber allahuekber lailaheillallah hu vallahuekber allahuekber velillah ilhamd
Allahuekber allahuekber lailaheillallah hu vallahuekber allahuekber velillah ilhamd“

Bu günlere vesile olan, iki cihan serverine Salat-u Selam olsun.
Elbetteki zafer islamındır!
Burdaki, bu insan seli, elbetteki islamın șahlanıșının ufak bir nișanıdır!
Büyük nișanı saymasınlar, büyük nișanı meydana çıktığı vakit dünya sallanacaktır.
Tekbir al!
Ecdadımız dünyayı titretti, islamın sancağını tutup titretti.
Onun için, bu bizim toplantımız, ecdadımızın yadigarıdır.
Ecdadımızın mirasına sahip çıkacak gençliğin bugün görünmeye bașladığının ișaretidir.
Elbetteki 600 sene islamın sancağını tașıyan șanlı ecdadımıza onun biraktığı mirasa
malesef 70 senedir, biz varislik yapamadık.
Yapamadığımız için, zillet ve meskenet bizim üzerimize vurulmuștur.
O zilleti, meskeneti,izzete döndürecek olan siz gençlersiniz...

Allahuekber!

Burda bir șeyi söylemek isterim, madem ki çok dardırlar, iși kısa tutalım.
Burda baș tarafta, tatsız bir yazı vardır.
Onun yerine, siz ki osmanlının torunlarısınız, dünyayı titretecek olan yine osmanlıdır!
Osmanlı gelmeyince zalimler dize gelmeyecektir!
Buraya o harfleri yazmadan ziyade, herhalde, bizim söyleyeceğimiz kaale alınırsa,
“Yeni Osmanlılar Avrupa Milli Görüș Teșkilatı”,
öteki lüzumsuz harfleri yazmaktan istina edipte, "Yeni Osmanlılar Avrupa Milli Görüș Teșkilatı”
yazılsa, tam yerinde olur!

Cenab-ı Allah muhterem reis beyimize, onunla beraber hizmet gören arkadașlarına, gençlere,
kimileri benim kardeșlerim, kücük kardeșlerim, çoğu evlatlarım veya torunlarım yerine olan
kimselersiniz.
Hepinizin, aynı sancağın altında toplanaraktan yine, tarih elbetteki tekerrürden ibarettir,
muhakkak ki șanlı devrimiz gelecektir!
Doğan gün islamındır, doğan gün hakk’ındır hak gelmiștir, batıl zayi olmuștur.
Onun için, ümitsiz olmayınız.

Ey müminler, kalblerinizi Allah‘a verin.
Allah bizimle olduktan sonra biz ne amerikaya muhtaç oluruz,
ne avrupa ya muhtaç oluruz, ne onlara hizmetçi oluruz, ne onların yoluna gideriz.
Bu kadardan istifademizle, bu beyler daha fazla bizden darılmasınlar,
biz söylemeye bașlarsak akșam olur, yatsı olur, sabah olur, gelen hafta olur.
Lakin bu kadarla yetișir inșallah.

Esselamualeykum

"Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin in-nebiyyil-ummiyyi ve ala, alihi ve sahbihi ve
sellim.“


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani Sohbetleri
MesajGönderilme zamanı: 11.07.09, 22:48 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 03.01.09, 22:40
Mesajlar: 926
Allah sağlık ve afiyet versin.

_________________
" Hayrlar Feth Olsun ; Şerler Def Olsun !.."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani Sohbetleri
MesajGönderilme zamanı: 20.08.09, 22:21 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Anılar defterinden bir bölüm

ŞEYH NÂZIM KIBRISİ ve 12 EYLÜL




1980 yılı haziran ayının ilk günlerinden, muhtemelen ilk cumartesi günü idi. Üsküdar da radyo tamirciliği yapan, ihvanımızdan Metin Cedimağar’ın dükkanına uğradım. Daha önce boş olarak bıraktığım ve Şeyh efendinin sohbetlerini aktardığı kasetleri alacaktım. Baktım dükkan açık ama Metin bey tezgahın başında değil. Hayırdır iş yok mu bugün dedim. Var, varda bugün çalışmayacağım dedi. Neden ? Bugün Şeyh efendi hazretleri Şam-ı Şerif’den teşrif buyurdular. Öğleden sonra ihvanları kabul edecekler. Birazdan Ahmet Sâni bey gelecek, bizide alıp oraya götürecek, sende gel dedi. Sevinç içinde olur dedim. Efendi hazretlerinin geleceğini duymamıştım. binim için büyük sürpriz olmuştu.

Biraz sonra Ahmet Sani bey Arabası ile geldi. Metin beyle beraber bende arabaya bindim. Doğruca Göztepe semtinde bulunan Ahmet Salman beylerin evine gittik. Hazret daha önceden gelmiş orada istirahat ediyordu. Büyük bir apartmanın yedi veya dokuzuncu katı idi. Asansörle çıktık. Bizi büyük bir salona aldılar. Haberdar olan başka ihvanlarda gelmişlerdi. Salon kalabalık idi. Bu arada başka gelenlerde oluyordu.

Biraz sonra Şeyh Efendi Hazretleri de salona geldiler. Bizim güney illerinde giyilen şalvarlara benzeyen bir şalvar, üzerine yeşilimsi soldan düğmeli bir üst gömlek giymişti. Başında her zamanki koyu yeşil külahı ve sarığı vardı. Selâmlaşma ve müsahafe den sonra, salonun orta penceresinin önünde duran ikili koltuğun sağ köşesine oturdu. Sağ yanına, yere de ben çöktüm. Tüm ihvanda oturdular.

Hazret o günkü dünyanın durumunu, bu durumlar karşısında Müslümanların, özellikle ihvanların neler yapması gerektiğini anlatan çok harika bir sohbet yaptılar. Can kulağı ile dinledim. Sohbetin sonunda sorular soruldu cevaplar verildi.

Bir ihvanımız: Hocam bu terör ve öğrenci olayları bizi çok üzüyor. Bu işin sonu ne olacak ? Şeklinde bir soru yöneltti. Bunun üzerine efendi hazretleri: Bir elin parmakları kadar ay geçmez ki, inşallah bu işler duracak. Yepyeni bir devir başlayacak demişti.

Şeyh efendi birkaç gün daha İstanbul da kaldıktan sonra İngiltere ye gitti. Eylül ayının ilk günlerinde tekrar İstanbul’a döndüler.

Ben o günlerde S.S.K. Göztepe hastanesin de pratisyen hekim olarak çalışıyordum. 8 Eylül pazartesi günü bir ihvanımız telefonla hazretin Yalova ya gideceğini, Salı akşamı benimde Yalova ya gelmemi söyledi.

Salı günü mesaide oldum. Çarşamba günü için bir gün izin aldım. Salı günü mesai bitiminde yola çıktım. Vapurla Yalova ya, Oradan minibüsle termale geçtim. Orada yaşlı ihvanlarımızdan Hacı Bahaeddin beyin, Otel Ferah isimli bir kaplıca oteli vardı. Hazret orada misafirdi.

Otele ulaştığımda vakit yatsıya yaklaşıyordu. Hazret yukarıda geniş bir odada ihvanlarla sohbet ediyordu. Bende sohbete dahil oldum. Çok kalabalık değildi. Hatırladıklarım: Hane sahibi Hacı Bahaeddin bey, Ahmet Sani bey, Radyocu Metin cedimağar, Harputlu Kemal abi ve isimlerini bilmediğim birkaç kişi daha vardı. Sohbet, yatsı namazı, çay faslı derken vakit ilerledi. Geç saatte odalarımıza çıktık. Bize üç kişilik bir oda verilmişti. Kemal abi, Radyocu Metin abi ve ben. O geceyi bir odada geçirdik. Ben yol yorgunu idim. Hemen uyudum. Sabah namazına yarım saat kala uyandım. Kemal abi ve metin abi çoktan uyanmış, teheccüt namazını kılmış, zikirle meşguldüler. Sabah namazını hep beraber kıldık. İşrak vaktine kadar zikir, dualar ve tesbihatla meşgul olduk. Sonra kısa bir istirahat ve topluca kahvaltı yaptık. Saat 10 gibi, arabalarla Güney köyüne gittik.

Şeyh efendi bize köy meydanında etrafı tanıttı. Muhammed Medeni hazretlerinin Dağıstan’dan ne gibi zorluklarla buraya gelip yerleştiğini, Dağıstan muhacirlerini toplayıp köyü kurduğunu nu, yerleşim planlarını yaptığını, köyün nasıl 700 haneye ulaştığını, Sultan Reşat Cennet mekanın yardımları ile yapılan camiyi, çeşmeyi anlattı.

Sonra oradan caminin yan tarafında bir eve geçtik. Kapıyı yaşlı bir hanımefendi açtı. Şeyh efendiyi tanıyordu. İçeri buyur etti. Bu ev, Şeyh Şerafeddin hazretlerinin evi imiş. Kapıyı açanda onun halen hayatta olan kızı.

Evin ortasında geniş bir avlu vardı. Avludada bir havuz. Şeyh efendi havuzun başında durdu ve Şeyh Şerafeddin hazretlerini anlatmaya başladı. “Şeyh Şerafeddin Hazretleri, Şeyhi Muhammed Medeni hazretlerinin taht-ı terbiyesi altında iken, daha gençlik günleri o zaman. Bir dönem cezbeli bir hali olmuştu. O cezbeli halinde iken, kendisini ateş basardı da, bu havuza serinlemek için kendisini attığı olurdu. O zamanda, suya atladığında kızgın demirin nasıl suya atılırsa öyle bir ses çıkardığını şeyh efendi hazretleri naklettiler.” [Yani, Abdullah Dağıstani hazretleri, Nazım efendi hazretlerine naklediyor.]

Sonra bir odaya girdik. Burası Şeyh Şerafeddin hazretlerinin odası idi. Burada, duvara bitişik eski evlerde, yüklük tabir edilen tahtadan büyük bir dolap vardı. Şeyh Nazım Efendi bu dolabı göstererek: “Birinci cihan harbinde Yemende İslam askerleri çok açlık çektiler. Bazen Şeyh Şerafeddin hazretleri 8-10 koyun kestirir, bu dolaba koydurur kapaklarını kapattırırdı. Kısa süre sonra kapakları açan hizmetliler, o etlerin yok olduğunu görürlerdi. Şeyh efendi onları kerameten Hicazda, Yemende bulunan İslam askerlerine ulaştırırlardı” buyurdular.

Sonra evden çıktık. Köy mezarlığında bulunan Şeyh Şerafeddin hazretlerinin türbesine doğru yürümeye başladık. Mezarlık ve türbe, köyün hemen dışarısında bir tepenin üzerinde idi. Önde hazret, hemen arkasında biz. Yeni katılanlarla sayı birazda artmış idi. Kemal abi yolda kulağıma eğildi: “Şeyh efendi Ankara ya gidecek, haber bekliyor “ dedi. “Allah Allah (c.c) ortalık karışık, şu zamanda şeyh efendinin Ankara da ne işi ola ki ” diye düşündüm. Bir yandan da yokuş yukarı, türbeye doğru tırmanıyoruz. İçimden “ biraz şeyh efendinin koluna gireyim” dedim. Genciz ya. Güya yokuşta hazrete takviye olacağız. Girdim koluna. Ama baktım hazret bizden genç. O bizi çekti desem yeridir.

Neyse’ ki türbeye ulaştık. Hep beraber içeriye girdik. Hazret bu ülkenin üzerindeki belaların kalkması için uzun uzun dua ettiler. Derin derin tefekkür halinde oldular. Ve rabıtada bulundular. Sonra aniden: “Elhamdülillah, fütuhat nasip oldu, izinde çıktı, inşallah hayır olacak” diyerek ayağa kalktılar ve türbeden çıktılar.

Hep beraber türbeden aşağıya doğru yürümeye başladık. Biraz sonra baktık, aşağıdan Hüseyin kervan bey geliyor. Hazrete Ankara dan haber geldiğini, başbakanın yarın sabah için randevu verdiğini söyledi. Araç hazır, buyurun dedi.

Az ileride, yolun başında araç hazır bekliyordu. Hüseyin Kervan beyin açık mavi Mercedes marka bir otomobili vardı. Onunla Ankara ya gideceklerdi. Şeyh Efendi ihvanlarla vedalaşırken bende arabanın sağ ön kapısını açtım. Çünkü Hazret genellikle arabanın ön tarafına otururdu. Yanımda Kemal abi vardı. Hazret bizimle de vedalaştı ve arabaya bindi. Ben kapıyı kapatıyordum ki tekrar aşağıya inerek Kemal abiye hitaben : “Çok önemli ve hayırlı bir iş için Ankara ya gidiyoruz, sizde bütün gücünüzle dua edin de Cenab-ı Hak bizi muvaffak kılsın” dediler. Ben yine şaşırmıştım. Büyük Allah dostunu, başka bir Allah dostundan dua taleb ettirecek büyük ve önemli iş neydi? Hazret Tekrar arabaya bindi. Kapıyı kapattım. Hüseyin Kervan bey Arabayı çalıştırdı ve sürdü. İstikamet Ankara…

Günlerden 10 Eylül 1980 Çarşamba idi. Ertesi gün acilde nöbetçi idim. İstanbul a dönmem lazımdı. Baktım Radyocu Metin abi ile Vedat da dönmeye hazırlanıyorlar. Vedat’ın peugeot marka, koyu yeşil bir arabası vardı. (Muhtemelen babasınındı.) Onunla gelmişlerdi. Şimdi dönüyorlardı. ”Yer varsa beni de alır‘mısınız ” dedim. Olur dediler. Biraz sonra üçümüz İstanbul yolunda idik.

Arabada Radyocu Metin beyle Vedat, hazretin Ankara ya gidişi üzerinde konuşuyorlardı. “Sen ne dersin doktor” dedi, Metin bey. İçimden aniden doğan bir ilhamla : “Hazretin Ankara ya gitmesi, bu hükümet ve anarşinin bitmesine işaret eder. İnşallah Müslümanlar için Hazreti Mehdi devrine kadar uzanacak, hayırlı bir yol açılır” deyiverdim. Allah (c.c.) söyletmiş…

Ertesi gün acilde nöbetteyim. Günlük rutin işler bütün yoğunluğu ile akıp gidiyor. Ama benim aklım hep hazrette. Çünkü Ankara dan bugün geriye döneceklerdi. İkindi namazından sonra Aziz Mahmut Hüdai Camiinde sohbet yapacaklardı. Aceba Hazret yetişebilecek mi idi. Ne anlatacaktı. Merakla sağa sola telefon ediyorum. Halen bir haber yoktu. Akşam namazından sonra Hazretin geldiğini, ancak sohbet yapmadığını, “herkes hemen evine gitsin, kimse dışarıda kalmasın” dediğini haber aldım. Hazret herhalde çok yorgundu, yoksa cemaate bir sohbet yapmadan bırakmazdı, diye düşünüyordum. Gece saat 12 de askerler hastaneye el koyunca bende şafak attı.

İki gün sonra Hazret Şam-ı Şerife gidiyordu. Göztepe de Ahmet Salman beylerde toplanmıştık. Herkesle vedalaştılar. Bu yeni durum (Yani 12 eylül ihtilali) hakkında: Bu iş Müslümanlar için hayırlı olmuştur. Sakın karşı çıkmayasınız. Bu ihtilâli yapanlar yedi kişidirler. Yedincisi bizdendir. Onun bilgisi ve onayı dışında bir şey olmaz, rahat olun, buyurdular ve gittiler. Benim kafam yine allak bullak. Altı kişiyi biliyoruz da, kimdi bu yedinci kişi?

Bir zaman sonra Hüseyin Kervanla görüştüğümüzde,Ankara da neler olduğunu sordum. Ankara da doğruca Güniz sokağa gittiklerini, Süleyman Demirel in kendilerini kapıda karşıladığını, Hazreti görünce çok heyecanlandığını, elindeki evrak çantasını tutmakta zorlanıp yere bıraktığını söyledi. Ama neler konuşulduğunu oda tam bilmiyordu. Ancak Hazretin Süleyman Demirele ihtilal olacağını, karşı çıkılmamasının hayırlı olacağını söylediğini biliyordu.

Aradan yıllar geçti. Bu konu hala aydınlanmamış bir sır. Hazretle, Süleyman Demirel ne konuşmuşlardı? Sonra yedinci kişi kimdi. Kim bilir. Belki de hep sır olarak kalacak. 15.8.2009

Dr. Muzaffer Karayazı


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani Sohbetleri
MesajGönderilme zamanı: 23.08.09, 22:18 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
17 AGUSTOS 2009 SUFILIVE CANLI YAYIN SOHBETİ

SEYH NAZIM EL HAKKANI

LEFKE DERGAHI - KKTC

HEAVENLY MIRRORS VERSUS DUNYA MIRRORS

SEYH NAZIM EL HAKKANI


…….. ( Baslangicta ses duyulmuyor ve Seyh Nazim Efendi ayaktadir)


…….. Seytana ait olan herseyi ve onun binalarini yikmak icin. Ey Rabbimiz senin verdigin budur.


( Seyh Nazim Efendi oturur)

Medet.


Ey dinleyicilerimiz.


Ey Rabbimizin kullari.


Esselamualeykum.


Yuce Allah sizi dunyada ve ahirette korusun. Ve Rabbimiz olan Yuce Allah`tan, bizleri hem burada hem de ahirette korumasini istiyoruz. Cunku cok zor bir zamandayiz ve belki de insanoglunun, dunyaya inisinden beri en zor zamandayiz. En zor zaman , simdi bizim icinde bulundugumuz zamandir.


Ve medet Ya Sultanul evliya, ilahi destek istiyoruz. Cennetler her zaman kazanir. Ve ilahi alemden olanlar her zaman kazananlardir. Simdi Alemlerin Rabbi kisa bir zaman icin , bir zaman burda yasayanlara sans veriyor.


Suphanallah.


Yuce Allah`imiz, mutlak seref ve mutlak heybet sadece senindir. Biz , bir hiciz. Hersey, senin istedigin gibi gitmelidir. Simdi insanlar sarhosturlar. Herseyi yapabiliriz diyorlar. Ama super guclerinin nukleer oldugunu bakip gorursun. Biz ise zayifiz. Bu, 21.ci asir insaninin soyledigidir.




Derler ki, bir bir sey yapamayiz.


Alemlerin Rabbi. Mutlak seref, mutlak guc deryalari, mutlak heybet deryalari onundur. Bize bakiyor ve, evet, siz bir sey yapabileceginizi iddia ediyorsunuz der. Ama simdi Alemlerin Rabbinden bazi dalgalar geliyor, ve o dalgalarla, ilahi mesajlar vermek ister. Disardan degil. Ama ic pozisyonarindan. Kendi ic sahsiyetlerinden.


Insanin iki cesit sahsiyeti vardir. Icindeki sahsiyeti birseydir, ama disardaki sahsiyeti ise baska bir seydir. Alemlerin Rabbi diyor ki, insanin ic sahsiyeti icin, ey gururlu olan sen neredesin? Simdi bir deryaya dusuyorsun ki, o derya benim ilahi deryalarimin yaninda hic kalir. Sen o deryadan bir sey istiyorsun ve bir yeni olusum istiyorsun. Cunku Yaratilanlarin Rabbi her saniye veya daha az bir zaman olcusunde, insanlarin uzerine sayisiz gorunumler yolluyor. Simdi, bu dunyadaki insanoglu, oylesine sarhos ve oylesine hicbir seyden habersizdir ki.


Cunku, herseyi bildigini iddia eder.


Ve ilahi hitap onlara der ki, eger siz herseyi bildiginizi iddia ediyorsaniz, yarin ne olacak? Bir dakika sonra ne olacagini sormuyorum diyor.


Sana soyledigim, bazi olusumlar hakkindadir ki, onlar yeni olusumlardir. Hergun yeni olusumlar geliyor, bunun icin ne dusunuyorsun? Siz ki her seyi bildiginizi iddia ediyorsunuz ve pek cok sey bildiginizden dolayi gururlusuz.


Evet. Bizim aklimizin alamayacagi pek cok alet yapiyorsunuz. Pek cok olay ve olusumlar karsisinda ve buluslar karsisinda bizim anlayisimiz, duruyor.


Ama soruyor. Eger her seyi bildigini iddia edersen, dogudan batiya butun guc istasyonlarini control edebilirsen, bana soyle yarin ne olacak?


Senin bilmen icin diyorum ki, yarin ne olacagini bilmeye senin kabiliyetin yetmez.


Her kim ki benim kullugumdan kacar, onlari sarhosluklariyla birak ve bana gel, dinle ve isit ve ilahi kaynaklardan bir sey ogrenmeye calis.


Dunyevi kaynaklardan bir sey bilebilirsin. Alemlerin Rabbi, sana bir sey verdim der, cok kucuk bir sey. Onunla birlikte sana cok kucuk bir de yetki verdim. Ama sen, kendini insanlara cok buyuk gosteren aynaya bakiyor ve kendini cok buyuk goruyorsun. Sana onu veren benim. Ama aklini kullanip , ben bu degilim demelisin.


Aynanin bana gosterdigi ben degilim. Gizli gucu veren biri var, veya gizli bir kabiliyeti o aynaya veren biri var. Sen ise ona bakip kendini cok buyuk zannediyorsun.


Ey insanlar, sarhoslugu birak ve gel. Anlamaya calis. Geri gel, seni sarhos eden pek cok seyi birak. Pek cok diyoruz. Aslinda dunyaya ait herseyi birak. Dunyamizdaki her sey sizi kandiriyor ve simdi insana , o aynalarla , kendilerini senin hayal bile edemeyecegin pozisyonlarda gosterir. Hersey insanogluna kendini cok buyuk gosterir, oyle zannederler.


Hersey ayna olacaktir. Onun akisleri cennetlerden gelir. Insan bakar, ve bu ben miyim der. Evet benim.


Ben cok buyuk muyum? Evet.


Ben cok guclu muyum? Evet.


Cok kabiliyetli miyim? Evet.


Insanin cevresindeki her sey ayna gibi onlari buyuk gosterir ve insanin cevresindeki her sey onu sarhos eder. Ama gercek pozisyonlarini bakmiyor ve gormuyorlar. Senin gercek halin, sana cennetlerden gelir.


Peygamberler, cennetlerden gelir. Sana senin gercek halini gosterebilirler. Eger gercek halini bilmek istersen, ilahi aynalara bak. Bu ilahi aynalar, bazi ozel insanlara verildi. Onlar cennetlerden gelen habercilerdir. Onlarin ilahi kitaplari insanlarin gercek halini gosterir. Insanin etrafindaki her sey onlari sarhos eder, ancak onlara gercek hallerini gosterenler sadece ilahi varliklardir.


Hersey insani bu dunyada kandirir , sadece ilahi emirler ve mesajlar sana, senin gercek varligini gosterir. Insanlar simdi, gercek hallerini bilmiyorlar. Cunku etraflarindaki kullandiklari aynalar onlara kendilerini cok buyuk gosterir.


Sonra da nasil olup da yarin ne olacagini bilebilirler? Yarin ne olacak?


Siz , her seyi bildiginizi iddia ediyorsunuz. O zaman, bana soyle, yarin ne olacak?


Yarinki olusum nedir bana soyle.


Ey insanlar.


Cahilligi birakin ve yuzunuzu gerceklere cevirin. Gercek aynalara bakin. Sizi kandiran aynalara degil.


O , sana, seni cok buyuk gosteren ayna dogru degildir. O yuzden seni kandirani birak. Halbuki sen kendini cok buyuk gorup ve herseyi anlayabilecegini ve yapabilecegini zannedersin. Her sey icin son karari verebilecegini zannedersin. Sen boyle dusunuyorsun.


Bu sadece, seytanin sana gosterdigi olumsuz yondeki kandirmadir . Seytan sana, kendin hakkinda olumsuz yonlerini gosterir.


Gercek aynalari kullan ki, kendinin gercek halini goresin. Gercek aynalar ise peygamberlerdir. Gercek aynalar, ilahi olanlarin vasitasiyladir. Cok iyi bilirsiniz ki gercek aynalar peygamberlerden gelenlerdir. Alemlerin Rabbi, gercek aynalari kullarina, gercek hallerini gostermek icin gonderir. Kandirilmasinlar diye.


Soylemekten uzuntu duyarim ama, simdi herkes kandirilmistir. Dunyevi ve olumsuz olanlarla kandirilmislardir. Dunyevi olumsuz varliklar ise Seytanlardir. Seytan dunyada olumsuz olandir. Insanlari kandirmak ister ve sen cok buyuksun , sen cok guclusun, sen cok bilgilisin, sen cok sereflisin, sen cok heybetlisin der. Eger oyle bir gucun varsa neden bir ulkeden digerine gitmek icin jet ucagi kullanirsin ? Oyle gucun varsa, butun bu guclerle, neden dogudan batiya, kuzeyden guneye ucmuyorsun?


Ey insanlar, gelin ve dinleyin. Gelin ve ilahi mesajlarin anlamlarini anlamaya calisin. Ilahi mesajlar, sana bir sey gostermek icin sana gonderilir. Senin gercek varligindan birsey. Cunku bu dunya ,sana herkesin gercek varligini gostermek icin, yeterli degildir. Hayir.


Bu yuzden, peygamberler, ilahi mesajlari, kapasitemiz ve kabiliyetimiz oraninda anlatmak icin gelirler. Ey insan, sen sadece busun, oteki degilsin demek icin. Sana senin olumlu varligini gosterirler. Ama seytan, sana, senin olumsuz varligini gosterir. Onu takip etme. Cunku, seytan, insani en iyi kandiran varliktir.


Ey insanlar, gelin ve dinleyin. Bu, simdi onemlidir.


Oyle bir zamanda yasiyoruz ki, insanlar, Alemlerin Rabbinin, Yaratilanlarin Rabbinin ilahi emriyle, kendilerinin bir hic oldugunu kabul etmelerini ilan edecekleri zamandir. Ya Rabbimiz, biz hicbir sey bilmiyoruz, sana teslim olduk, bizi kurtar. Alemlerin Rabbi`nin kullarindan istedigi, Ya Rabbim (S.O.S. ) bizim ruhlarimizi kurtar demeleridir. Ruhlarimizi, olumsuz guclerin elinden kurtar. O, insanoglunun en kotu yanini gosterir, bizi kurtar , demeleri icin. Ama insanoglu, hala daha, gelip bunu soylemiyor. Hala daha israr ediyorlar. Biz cok gucluyuz, biz cok buyuguz, biz cok bilgiliyiz. Biraz daha , dunyayi biz yarattik, uzayi biz yarattik diyecekler. Nerdeyse, Gunes sistemini ve etrafindaki pek cok gezegeni biz yarattik diyecekler. Biraz daha, eger utanmasalar, seytan onlara , siz susunuz veya busunuz dedirtecek ve sizin emrinizle uzay olustu dedirtecek. Bu delilik nedir?


Alemlerin Rabbi, simdi, insanogluna bir sey yaptirir ki cok tehlikeli bir duruma dussunler. Dun, bir sey, bugun ise baska birsey. Ey yasayan insanoglu , eger sen, herseyi yapabilecek durumdaysan ve o kapasitede oldugunu iddia ediyorsan, evet, simdi de kendini kurtar bakalim. Evet, ey milletler kendinizi kurtarin. Ey guclu olanlar, siz herseyi degistirebileceginizi iddia ediyorsaniz, degistirin bakalim. Ama degistiremezsiniz. Hic bir sey yapamazsiniz. Bana donmelisiniz. Ellerini acmalisin ve Ya Rabbimiz, bizi bu icine dustugumuz en zor durumdan kurtar demelisiniz.


Bu bir deryadir. Belki de beni konustursalar, gelecek haftaya kadar konusabilirim. O kadar uzun konusmak iyi degil. Insanoglunu uyandirmak icin bazi kucuk cumleler verirler. Uyanip da baktiginda, kendinin kim oldugunu gorebilirsin. Ve ne yapabilecegini. Bu yuzden, bunu denerler. Pek cok kriz. Insanoglunu uyandirmak icin.


Ey insanoglu. Gel ve uyan. Aksi halde, herseyi kaybedeceksin, hem burada hem de ahirette.


Allah affetsin bizi.



Dum dum dum dum


Dum dum dum dum dum


Dum dum dum dum



Ya Rabbimiz sen teksin


Ya Rabbimiz sen kurtarabilirsin zayif kullarini



Hu huuuuuuuu huuuuuuu huuuuu



Ebediyete uzanan huuuuuuuuuuuuuuuuuuu




El Fatiha.





Ne kadar oldu ? ( 40 dakika diye cevap verilir)


Tamam mi?



Herkes , ey insanoglu, hepiniz demelisiniz


Ya Rabbimiz, bizi kurtaracak olan sadece sensin.


Zayif kullarini kurtaracak olan sensin.


Dum dum dum dum


Dum dum dum dum


Dum dum dum dum


Herkes senin ilahi huzuruna saygili olmali Ya Rabbimiz


Dum dum dum dum


Ezelden ebede sadece soylenen senin ismin olmali



Huuuuuu huuuuuuuuu huuuuuuuuu


Sadece sensin soylenecek olan


Huuuuu huuuuu huuuuuuu


Bu dunyanin her tarafindan sadece gelecek olan

huuuuuuuuu olmali


Huuuuuuu huuuuuuuu huuuuuu huuuu


Hersey senin icin huuuuuuuuu huuuuuuuu



Dinlediginiz icin tesekkur ederim ey dileyiciler. Allah size nur deryalarindan versin.


************************************************************

17 Augustos 2009, Hakikatlar Mubareklerden Yansir, canli yayin kelime karsiligi



seytanin binalarin yikmak icin

o bizim istegimiz ey rabbim

ey dinliyiclerimiz ey rabbimin kullari , eselamu aleykum

allah korusun burdan ve burdan sonra

allahtan istiyoruz bizi korusun diye

cunki cok zor bir zamandayiz, belki insanoglunun bulundugu en zor zamandir, dunyaya geldi geleli

bu zaman o zaman

medet istiyoruz, ilahi destek istiyoruz

gokler herzaman kazanir

simdi kisa bir zaman icin , alemlerin rabii bir firsat veriyor

yasayan insanlara bu gezegende

subhanallah

sonsuz seref, sonsuz san

senin icindir ey kudretli allahim

biz bisey degiliz

hersey senin diledigin dir

herkez sarhos simdi, hersey yapariz derlre

gordugumuz uzere super kuvvetiz diyenler , bize zayifsiniz diyorlar

21 yuzyilin soylentisi budur, biz biseylar yapmayiz

alemlerin rabbi , butun sanlar, butun ilahi kuvvetler, ilahi azamet okyanuslari onun icindir

bizi gorur ve der ki , evet siz diyordunuz ki, biseyler yapabilir diye

ve alemlerin rabbinden simdi dalgalar geliyor

ve o dalgalarda sever bir ilahi mesaj vermeye kendi icinde

kendi ic durumlarinda, kendi sahsiyeti icin

insanoglunun iki cesit sahsiyeti vardir

ic sahsiyeti ile dis sahsiyeti baskadir

alemlerin rabbi insanoglunun ic sahsityetine yonelir,seslenir

ey buyklenen , nerdesiniz, simdi bir okyanusa dusuyorsunuz,

o okyanus benim ilahi okyanusumun yaninda birsey degildir

o okyanustan birseyler ariyorsunuz

yeni olaylar ariyorsunuz cunki alemlerin rabbinin her saniyede veya daha kisa bir zamanda

sayisiz olaylar olur

o sarhoslar, oyle bisey bilmeyenler, cunki onlar diyorlar ki biz herseyi biliyoruz

ve onlara ilahi hitab sudur ki, eger siz herseyi biliyorsaniz, yarin ne olacak?

bir dakika sonra ne olacak diye sormiyorum

olaylari soruyorum , yeni olaylar var hergun .

cok gurulusunuz, herseyi bildiginizi soyluyorsunuz

insanolgunun akli tasiyamayacagi olaylar vardir

eger hersey bildiginizi idda ediyorsaniz

yarin ne ler olacak

?

onun icin ey benim kullarim kim kacarsa benim kullugumdan , sarhoslari birakin ve dinleyin

ilahi pinarlardan ogrenmeye calisin

dunya pinarlardan ogreniyorsunuz ki, alemlerin rabbi buyuruyorki, ben size birseyler bahsettim

o da cok kucuk seylerdir

o verdigim o cok kuccuk seyden , kendiniz bir aynada oldugundan daha buyuk buyuk goruyorsunuz

ben verdim size onu

fakat aklinizi kullanmalisiniz , ben bu degil demelisiniz

aynanin gosterdigi ben degilim

biri var ki bana gizli bir kuvvet veren , veya gizli bir sey veriyor ki ben cok buyuk ve kuvvetli gosterir

ey insan gelin ,ve anlayin , o kadar seyi birakin sizi sarhos eden

o kadar sey soyleriz, dunyaya ait olan hersey aldatir

insanoglunun aynada gordugu hersey oyle bir durumda ki hayal edemessiniz

insanoglu icin yapilan herysey onlari cok buyuk gosterir

hersey ayna olmus, yansitmasi goklerden gelir

insan bakar , bu benmiyim ,ben o kadar buyukmuyum, ben o kadar azametlimiyim, o kadar beceriklimiyim?

insanoglunun etrafindanki hersey ayna olmus,insanoglunun aklini almis, sarhos yapmis

bakim gormiyorlar hakiki durumlarini

hakiki durumlar, onlara bahsedilmistir ki, goklerdendir sana gelir

peygamberler alemlere aittir, size gosterir hakiki durumunuzu

eger hakikatini ogrenmek istersen kendine

goklerin aynalarina bakin

goklerin aynalari ozel insanlara bahsedilmistir, onlar goklerin habericileridir

ilahi kitablarla gelirler, ve ilahi kitaplar hakiki varligimizi bildirir

insanlar sarhostur, sadece goklerde gelenler sizin hakiki varliginizi gosterr

gosterir

hersey sizi aldatir bu dunyada

sadece ilahi haberler size gosterir hakiki varliginizi

insanlar simdi bilmez hakiki varligini, aynalar onlari cok buyuk gosterir

yarin ne olacak bilmezler

hani idda ediyordunuz yarin ne olacgini biliyordunuz

ey insanlar , inkarciligi birakin

yuzunuzu sizi aldatan aynaya donmeyin\

o ayna sizi , buyuk birisi olarak gosterir

sen o degilsin

ogrendigin seyler seni aldatir

sen cok buyuksun zannedersin

herseyi yaparim zannedersin

herseyi hukmedersin

seytan sana gosterdigi hersey negatif sahsiyetindir

herseyi negatif gosterir senin hakkinda

hakiki bir ayna kullan kendini bilmek icin

hakiki aynalarda peygamberlerle gozukur

hakiki aynarlar , mubareklerde olur,

hakiki aynalari mubareklerde bulursun ,

alemlerin rabbi hakiki aynalari kullarina gonderir onlara hakiki varligini gostersin diye

aldanmayin , uzgunum soyleyemey , herkez aldaniyor, dunya olumsuzluklardan

dunya olumsuzluklar seytandir

seytan olumsuz kisidir dunyada insanlari aldatmak icin

sen cok buyuksun, ......

;cok kuvvetliysen neden bir ucak kullaniyorsun bir yerden biryere gitmek icin

dogudan bayita , guneyden kuzeye gitmek icin

ey insanoglu gelin dinleyin

ilahi haberler senin icindir, senin hakiki varligini icin birseyler ogretmek icindir

bizim capasitemize gore ilahi haberciler gelir insanlara seslenir

sen busun ,su degilsin

ben sana olumlu goruntunu gosteririm

seytan sana olumsuz tarafini gosterir

aldanmayin

gelin dinleyin

simdi bir zamanda yasiyoruz ki, insanlar , alemlerin rabbinin emri ile

alemlerin rabbine diyelim sos , bizi koru negatif kuvvetlerden

bizi koru dememeliyiz rabbimiize

biz direniyoruz ki demeye, biz cok kuvvetiyiz, , cok buyukuz

bir sure sonra biz dunayayi yarattik diyecekler

utanmasalar gunesi biz yarattik ve gunes sistemleri biz yarattik diyecekler

ne bu sacmalik

alemlerin rabbi , bahsetmistir insanogluna birseyler yapmalari icin , tehlikeli bir duruma dustukleri zaman

dun birseydi bugun baska birsey

ey insanoglu, biz hersey yapariz diyorsaniz, , kendinizi koruyun

evet kendinizi koruyun ey milletler ey gucluler, herseyi degistirriz diyorsunuz

bana donun , bizi koru en zor durumlardan

deyin

biz haftaya kadar konusabiliriz, ama o kadar uzun konusmak faydasiz

kucuk bir cumle veriyorlar insanolgu uyansin diye

kimsin sen diye, ne yapabilirsin diye , onun icin cok krizler geliyor insanoglu uyansin diye

uyanin , uyanmassanin herseyi kayip edersiniz burda ve burdan sonra

ey rabbim sen teksin

gel zayif kullarini koru

fatiha

aleykum selam

herkez hakiki demesi gerekir

ey insanoglu demelisiniz ki ey rabbim sen teksin bizi koruyacak

biz zayif kullariz

dum dum dum

herkez selamini vermesi gerekir , ilahi huzurunda ,

dum dum dum

sonsuzdan sonsuza sadece senin ismin soylenmesi gerekir

ooooo ooooo hooooo

sen teksin

************************************************************

kelime karsiligi, yakinda duzeltilecektir

destur ya seyyidi, medded

ey sevgili peygamberimiz

meded

euzubillahimineseytani raciyim , bismillahirrahmanirahiym

bu bizim kilicimizdir, goklerden bahs edilmistir inananlara

kilic kuvvetin isaretidir

kilic sadece emredilmistir erkekler kullansin diye , bayanlara degil

ilahi kilic a bismillahirrahmanirrahiym, bize kuvvet verir, seref , nur, umit, ilahi destek verir

cahilliyetttir ki , ben kuvvetliyim demek

biz kuvvetli degiliz

biz zayif kisileriz

biz zayif yaratildik

ey dinleyenlerimiz

bayan ve erkek , dinleyin

biz zayif yaratildik , ve biz cok sorunlar yaratiyoruz birbirimize

yaratilanlara sorun yaratiyoruz, erkeklere bayanlara sorun yaratiyoruz

ne zannediyorsunuz, biz kuvvetli yaratilsak

biz bu gezegen parcalara kesip, uzaya atariz, herkez bir parca dunyanin uzerinde gezip de,

ben senden daha kuvvetliyim deyipde bak tasimin uzerinde geziyorum

ucuyorum, bak

ve allahu teala buyururki , ben seni cok zayif yarattim

eger kuvvetli yaratsaydi ne yapardiniz

ben kotu nefsimde allaha kosuyorum

ben allaha kosuyorum kotu niyetlerimden

ey insanlar , kendinizi temizlemeye calisin kotu dusuncelerden, kotu niyetlerden,

eger ulasmak isterseniz halife olma serefine ulasmaya

aklinizi ve kendinizi temizlemeniz gerekir kotu dusuncelerden

insanlar hep kotu seyler dusunurler

kotu seyler yapmayi

nefsimiz saf degildir

temiz degildir

onun icin herkez kotuye kosar, yanlislara

eger biz kuvvetli yaratilsaydik ne olacakti?

biz simdi en zayif yaratilaniz

ve kendimizi kuvvetli goruyoruz, buyuk goruyoruz

ve o bakis, insanoglunun bakip gordugu, o ana temeldir sorun yaratanlarin

onun icin insanlar her zaman ayna kullanir kendini gormek icin

ve der ki, kimse benim gibi olamaz

bazen boyle yapar

nasil kuvvetlisin ey dostum , kim senin dostun , o baktigim aynadaki

o benim dostum, ciftim

o benim ciftim

zannetmemki ben o kisiyim , ama ne yapayim, bu ayna hep beni ayni sekilde gosteriyor

ve ben meydan okuyorum ona saldirmak istiyorum

bazen denedim ve bu ayna kirildi ustume

baktim nerde o kisi, kayip oldu

cok aptalca sey yaptim

bana yeni bir ayna getirin, bana baska bir cift gostersin

ben dev gibiyim

o kadar kuvvetliyim

bak

cok mutlu olur

o hastaliktir

yanlisliktir, insanlarin aklinda

hicbirzaman gorundugu gibi degildir aynada

ayna her zaman aldatir insani

ben oyle bir insan degilim

gobek cok buyuk

cogu zaman ben nefret ederim o cirkin kisiye bakmaya, ben oyle degildim

ben daha kibardim,

bu ayna bana ne gosteriyor o sekili,ben o degilim

ben tekim , benim cekilim en iyiis

iyisi

aynanin arkasinda birisi sorar,

ey dostum , kim o aynadaki kisi

zannetmem , ben o kisiyim, cunki benim bir resimim var

ben boyleydim,

bu en gorili ormanda

bu cirkin kisi kim , bu cirkin sekil kim

ey dostum diyorsun ki bir zamanlar cok mukemmel bir kisiydin toplumda

ve herkul gibiydin

insanlar dusunuyor daha mukemmel olayi daha kuvvetli olmayi

ama hicbirzaman kabul etmezler o aynadaki sekil ona ait

zayif yaratildigimiz halde, kuvvetli yaratilsak ne olackti

ey dinleyicilerimiz, ozellikler bayanlar

ey sevgilim

burdamasin

burdamisin

evet

nerdesin

ey sevgilim ben mukemmel tipime bakiyorum aynada

hangi aynayi diyorsun sevgilim

sen kendini o aynadaki mi zannediyorsun

bilseydim o aynadaki sen oldugunu sana hic sevgilim ,hanimim demezdim

ey sevgilim, soyleme , cunki ben aynami kullanmiyorum kendimi gormek icin

eger ben sana kendi mukemmel zamanimi gosterseydim

kac yil gecti

belki 7 8 sene

yok sevgilim 70 80 sene gecti

yok sevgilim o zaman mezarda olurdum

ben hazir degilim daha mezarda olmaya

ben o gencim , kuvvetliyim

ormandaki jaguar gibiyim

insanoglunun hayildir, ormanda ki jaguar olmayi

biz zayif yaratildik, rabbimiz bizi bilir , ama bizim hayalimiz cok buyuktur,ama hakikatlar degisiktir

insanlar kendilerini daha kuvvetli zanneder

seytan insanlari boyle aldatir

insanlar daha kuvvetlilere kosar, o kuvvet onu buyuk bir sekil gosterir , herseyi yapabilir , veya herkul gibi gorur kendini

o buyuklenmenin temelidir, gururun

butun ilahi kitaplar da isterler, insanlarin gururu kirilsin diye

5 vakit gunluk, rabbine don

sorsalar rabbine donuyormusun, hayir ey seyhim vaktim yok

boyle yapabiliyorsan, bir kac saniyedi, gurur hicbirzaman rabbine egdirmez

seytana emir edildizi zaman egilmeye adem as a

hayir dedi

butun lanetler gelmistir seytana

egilmedigi icin adem as

a

egil ona bir saniye, alemlerin rabbi seni yaratti razi olacak senden

ama sen egilmiyorsun

rabbimiz buyurdu, ilahi huzurumdan defol , buyuklenen kisi istemem benim huzurumda

ey rabbim, butun ovguler sana aittir

de ki ey avrupalilar, hergun ey rabbim , butun buyukluk ,ovguler sanadir

evvelden ebede kadar

o gururu birak ve kul ol

mutevaziyet sanadir,buyuklukte ovgude sanadir ey rabbim

o ana temeldir sorunularin

cunki onlar ilahi emirleri takip etmiyorlar

ilahi emirleri goklerden

onlar takip ederse, bir saniyeden bile az, rabbimiz ,alemlerin rabbi, ilahi rahmetini uzerimize gonderir

ve herkez mutlulukta olur

ve ebedi mutlu olursun ,geri alinmaz

eger rabbimiz birsey verirse hic birzaman geri almaz

ama kullar, yeterince saygi vermezlerse, yaratanlarina , yaranatimiz asaga indirir

aynada kendini cirkin gorursun

ozellikle bayanlar ilahi guzellikler istesinler

kosmetikler kullanmasinlar, onu daha cirkin yapar

ilahi guzellik okuyanuslarindan istesinler

isteyin size gelsin

hicbirzaman cirkin bir kisi olmasssin, cirkin gozukmessin

seytan insanlari aldatir, yanlis yola gonderir

ve onu takip edince,seytan onlar cirkinlik giydirir

ey adamim , cirkinlestin, kosmetik kullan ve estetik amaliyati ol

daha genc olursun genc genc, insanlar pesine kosar senin

bugun diyoruz ki , o nemli nokta , insanlar uyansin diye,

rabbimize egilsinler

onlar en cahillerdir

hicbirzaman guzel bir sekilleri olmayacak ,daha cirkin olacaklar daha ha

bir ay once, bir kisi ,maickel jackson

miljarlari vardi ama aynaya bakinca, bunu sevmiyorum bu tipi,degistimem gerekir

bu goruntu bana uygun degildir

goruntumu degistirmem gerekir, daha cekici yapmam ,daha mukemmel yapmam gerekir

doktorlara gitti, cok sekil kremler kullandi,

cok ameliyatlar gecirdi

sonunda da daha cirkin cirkin oldu en cirkin oldu ve gostu gitti

bu buyuk bir derstir, ki kendinlerini oyla sacma ameliyatla guzellestiregini zannederler

rabbimiz bize vermistir en guzelini, ondan isteyelim

90 yasinda olsak bile goruntumuz daha guzel ve yakisikli olur

simdi herkez sarhostur

gurur seviyesinden, normal seviyemize gelmemiz gerekir

alemlerin rabbi , bize bahseder , istegimizi

80 90 olursun ama cok mukemmel ve sevgili , ve cekici gozukursun

ey insanlar dogudan batiya sesleniyorum size

sizin dini liderleriniz soylemesi gerekir size

degisik dinlerin lideri seytana karsi savasmali

seytan butun kotuluklerin ve sorunlarin ve cile lerin basidir

insanlari seytanin yalanlarindan kurtaralim ve ilahi kitaplara yonlendirelim

ey insanlar , itaatkar olun , ilahi kitaplara uyun onlar sizde gururu alir

insanlar zayif yaratildi, ne olacakti kuvvetli yaratilsaydik ,daha kotu kotu

zayiflik bastiriyor onlari, bulamiyorlar yer istedigi seyleri yapmayi

kendi istediginizi yapmayin ,allahin razi olacagi seyleri yapin

allahu ekber

ilahi emilere uyun ,burda ve bundan sonra mutlu olursunuz

dum dum

butun san ve serefler ovguler sana aittir

ey rabbim , bize sonsuzlugundan ver

rahmet deryalarinda her zaman guzel ve yakisikli oluruz

ve mukemmel , cunki o ana pinardir

alemlerin rabbine kul olmak yazilidir butun ilahi kitaplarda

huu huuu

ey rabbim affet bizi , ilahi huzurundan ver bize

peygamberimizin huzurndan ver ver bize

biz orda seytanin tuzaklarindan koru

allah allah

fatiha

************************************************************

23Aug2009,Goklerin ilahi muzigi

destur ya ricallah meded
euzubillahimineseytanirraciymbismillahirrahmanirrayim

diyoruz ve ilahi destek isyoruz

destur ya ricallah

ey rabbimizin dostlari

peygamber efendimizin dostlari ,onlar sadece allahin dostu olur

esselamu alaykum ve rahmetullahu ve berekatu

bazi insanlar akillarini kullanir, ve isteklerini yanlis yolda kullanir

ve akillari curur

ey insanlar , bak ,ve dinle, ve itaat et

curumus akilli olmayiniz

bu onemlidir

insanlar simdi hastaliklari iyilestirmeye kosuyor

miljonlarca para veriyorlar hastanelere

bedensel hastaliklarina

hic duymadim ki, akillari curumusmu curumusmu bunu kale alsinlar

biz mukemmel akilli insanlariz diyorlar

biz mukemmeliz, biz herseyi biliriz, herseyi anlariz

biz herseyi yapabiliriz

bir rehbere ihtiyacimiz yok goklerden

ozellikle dersen ki, ey insanlar goklerdeki rehbere dikkat edin

hayir derler , ihtiyacimiz yok rehbere ve rehberligine

hayir, biz bu dunyadayiz, ve patronuz, basiz, biz emirediciyiz, biz mukemmeliz

biz mukemmel akkiliiyiz

hic birzaman goklerden bir rehbere ihtiyacimiz yoktur

bu yanlis fikir sarmistir, dogudan batiya, guneyden kuzeye

herkez kendisini mukemmel zanneder

kimseyi kabul etmezler kendi seviyesinden daha ustun olsun

deriz ki bizim seviyemiz en yuksek

kimseyi kabul etmeyiz bizim seviyemizin bir ustunde

binlerce insan, gecmiz zamanda, bir zamanlar dunyada bu zamana gore bir el dolusu insan vardi

ilk baslangicta, alemlerin rabbi , insanoglunu dunyaya gonderdigi vakit

bazen soruyorum insanlar, kendinizi gezegenlerle, gunes sistemlerle, uzayla meskul ediyorsunuz

ve teleskopunuzla bakiyorsunuz

arastiriyorsunuz

gezegenleri, ne icin?

canli bir varlik ariyorsunuz bir gezegende

bugune kadar kimse haber veremedi, bir varlik marsta ,venus ta , merkur ve jupiterde bulundu diye

bizim ay da bir canli varlik bulunmadi

evet aya indigini soylediler

belki yanlis, belki dogru , bunu birak tartismayi

aya indiler dediler

ayin ustune indiler, ve canli bir varlik isareti aradilar

nebat, hayvan veya insan aradilar

buldularmi bir canli, ? hayir

hadi simdi bunu birak,

bir gezegende yasiyoruz diyorsunuz

biz bakiyoruz bir mesafede sadece dunya donuyor, zipliyor ve dans ediyor

evet bazende dans eder, ziplar

bazi bazi zigzag yapar

soruyorum, eger bizim gezegenimiz dans ederse birisi de calmasi gerekir ki dans etsin

muziksiz kimse kalkip ziplayip dans etmez

ikisi bir arada olmasi gerekir

bazi professorlara sordum.,

cok ciddi bir adamdi, boyle bakardi

ey professor ,bir sorum var

evet bayim sorunuz ne

zannediyormusunuz ki bizim gezegen kosuyor?

evet de, kosarsa ziplarmi, belki

ziplamanin isareti nedir?

bazen zelzele olur , o isarettir, ki bizim gezegen yukari ziplar?

zannediyormusun ki bizim gezegenimiz, duyar ve ziplar, duyar ve ziplar , zipladiktan sonra ziplar, dans varmidir?

evet belki bizim gezegenimiz dans da eder

siz dans edermisiniz , evet bir zamanlar ederdim simdi etmiyorum

gencken dans ederdim

muziksizmi dans edersiniz

hayir olamaz

insan muziksiz dans edemez

dans ediyoruz, cunki hepsi sarhoslar, bizde sarhosuz , sarki soyleriz

ne dersin , dersin ki bizim gezegen dans eder?

soruyorum ben astronomi sozcusuyum

sarki soylemedenmi dans eder dunya

evet muzik olmadan dans olmaz

biz duymiyoruz ama, birisi dans ederse bir muzik duymali ki dans etsin

bizim gezegenimiz, ziplarsa bir muzik calan olmasi gerekir

ne diyorsun gezenimiz icin, duyordur ilahi muzigi

neden kabul etmessin bunu?

neden kabul etmessin muzik oldugunu uzayda

ilahi muzik goklere aittir

goklerin sarkilari , ilahi sarkilardir

sizin sarkilariniz degildir

siz sarhos olunca sarki soylersiniz

ama bizim gezegenimiz sarhos degildir

gezegenimiz alemlerin rabbini bilir

o zevk bizim kuremize gelir

o sarki gibi soylemez, hep ovgu ve sanlar serefle rabbini over

bizim gezegenimiz sarhos ama pis sulari icmemistir seytanin

onun soylemesi ilahi iceceklerdendir, onu sarhos eden, rabbine olan askindan , saygisindan

soruyorum, heryerde canli varlik ariyorusunuz gezegenlerde, cunki onlar gezegen disina ulasamazlar

gunes sistemin disina cikamazlar

basi varliklar ariyorlar gezegenlerde, hic birzaman bulamazlar

peygamberler alemlerin rabbi tarafindan gonderilmistir

imkansizdir yeni varliklari bulmak

biz bu gezegendeyiz.

ilahi kitaplardan, ilahi ilimlerden, bazi kisilere verilmistir bu gezegende

isaret verirler , ve bilgi verirler ve egitiler yasayanlari

derler ki ey yasayanlar bu gezegende

siz bu dunyada var degilsiniz, sizin varliginiz bu gezegenin disinda meydana gelmistir

o kadar dinler vardir, ve dindar insanlar vardir ki, hakikatlari getirmezler insalarar

adem ve havva bu dunyada meydana gelmistir derler

bu yanlistir

kim bu dunyada yasiyorsa, onu bu dunyaya gonderen , goklerde yaratmistir onu

ve bu dunyaya indirmistir

onun icin bizim yaratilmamiz bu dunyada, insanoglu goklerden bu dunyaya inmistir

kimse bu dunyada yaratilmamistir

hepimiz goklerden geldik

eger dersen ki, itiraz edersen, insanoglunun zurriyeti, anneleri hamile olur

can yok

alemlerin rabbi isterse bir canli yaratmayi, o kisiye goklerden ruh gonderir

kimse kendi kendine canli olmaz ,goklerden gelir can

evet,

biz cok muhim bir konuyu konusuyoruz,

insanlar yanlis fikirleri vardir

ve guvenmiyorlar ilahi aciklamalara

ve bir cozum getirmeye calisiyorlar herseye bu gezegende,hic bir yardim istemeden goklerden

yapamazlar

her cozum , herseyin bu dunyada, goklerdeki emirlerle cozulur

bu en buyuk yanlistir, insanlarin dusundugu

bir cozum getiririz diye,

ama 100 de 100 yanlislar

herseyin hakiki yeri ilahi emirdir

ilahi emir olmassa yagmur yamaz, nebatlar olmaz, hayvanlar omaz

okyanuslar olmaz, su omaz, hersey rabbimizin emri iledir

unutulmus kuvvetler vardir

hersey bu dunyada, her olay, ilahi emirlere baglidir

doktorlar , professorlar, bilim adamlari yanlis yoldalar

herseyi bu dunyad bu dunyada cozmek isterler

bu dunya ve goklerler baglantiyi kopardilar

seytan kesemeye calisiyor, insanlarin goklerle baglantisiniz

bu butun lanetlerin anasidir olan herseyin ve olacagi

fikirlerinizi degistmeniz gerekir

bunlar ilahi kitaplardan gelir

alemlerin rabbi buyuruyorki, bizey anlamiyorsaniz, sorun oyle insanlara ki, onlar cok degerlidir,

bu dunyanin sirrini ve goklerle olan baglantiyi bilir onlar

peygamberlerin mirascilarinin ilimleri goklere ulasmistir

varisleri

seytani birakin

allahim affetsin bizi

en azindan ey insan

kendiniz icin sorun ,ben kimim

evet anladinizmi

sorun kendinize kimim ben?

baska birsoru daha sorun

nereye gidiyorum ben?

kimim ben ilk soru, ikincisi nereye gidiyorum ben?

cevaplar ver kendine

eger ihtiyacin yoksa ilahi ilimlere, bana cevap var

ver

kimim ben ? nereye gidiyorum ben , nereye hareket ediyorum ,nereye goturuluyorum?

dum dum dum

sukur sana, ey rabbimiz , sukur san

san

sana


sadece onun icin , herkezi yaratan
sen bilirsin basi ve sonu

sen tek yaratansin

hu allah hu

allah hu allah hu allah hu

sen teksin

sen tek kudretlisin

kudret sahibisin

evvelden ebede sen tek yaratansin herseyi bizi affet,

bize sonsuz rahmetini bahset bu mubarek ayda...

***************************************************************


En son HAQQanî tarafından 27.08.09, 16:25 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.

Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Hz. Şeyh M. Nazım el-Hakkani Sohbetleri
MesajGönderilme zamanı: 27.08.09, 11:10 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
26 Augustos 2009, Ilahi itaat


sen bizim rabbimizsin , sen yaratanizsin ilahi yardim ve destek istiyoruz en serefli ve sanli ve azametli kisi olanin hurmetine ilahi yardim isteriyoruz

butun yanlislari ve kotu seyleri dunyada gitsin diye ve iyi olani , ve insanoglu icin en iyi olani gelsin diye rabblerine karsi nasil olmalilar diye kiyamet gununde dinleyin ve benimle soyleyin elfu selat elfu selam biz senin sefaatini istiyoruz , ya rasurullah bereketini istiyoruz

ey insanlar , dinleyin ve itaat edin rabbinize, bizi yaratana

allah allah , allahu ekber vellillahil hamd

ey insanlar ,
euzu besmele cekin biz kotu adimlardan tovbe ediyoruz kotu amellerimize tovbe ediyoruz ve ilahi kilic istiyoruz ,
bismillahirrahmanirrahiym,
kendimizi seytana ve askerlerine karsi korumak icin allah onlari alip gotursun
meded ya sultanul evliya destur ya ricalallah deyin
biz zayiflariz ve ilahi destege ihtiyacimiz vardir, ve ilahi destek sadece bu dunyanin hukumdarindan gelir amirinden gelir kotu amellerimize tovbe etmeliyiz hergun hergun biraz daha iyi olmaliyiz dunden bugun biraz daha ileri olmaliyiz\ nereye gore? ilahi nurlara yaklasmaliyiz ilahi nur okyanuslarina yaklamaliyiz biraz daha ilahi nur makamlarina, nur olmak icin biz burda karanlikta yasiyoruz bu hayatin karanligi karanlikta ve pislikte yasiyoruz

bu dunyada biz goklerin sonsuz nurlarliyla yaratildik alemlerin rabbi hukumdardir simdi biz karanliktayiz evet gunesi ve ayi goruyoruz isik sacarlar fakat hakiki olarak karanlik dunyadayiz simdi biz atildik , nur aleminde bu karanlik dunyaya geldik vahsi bilinmeyen dunya cikmaliyiz bu karanlikta ve alemlerin rabbinin bolgesine gelmeliyiz bizim amelimiz bu karanlikta cikmaktir, nur alemine cikmaliyiz adem ve hava nin , nur bir yerden karanliga gelmenin sebebi neydi bu bilinir bu onemlidir ki , bulun onu once o kadar faydasiz seyleri ogrenecegimize, ogrenmeliyiz

neden biz , veya neden biz nur aleminden atildik sebeb neydi? sebebi bilmessen kendini kurtaramassin bir doktor bilmesse hastaligin sebebini, tedavi yapamaz hayir cunki bilmez sebebini birisi bilirse sebebi, o kadar doktora ve tedaviye gerekmezdi herkez bilmedigi icin , bazi insanlar bilir, insanoglunun hastaliklarinin tedavisini simdi dunyada yasayan canlilar, o kadar cok ki, bakin ey insanlar, cennette yaratildik, ve bizim ana yurdumuzdu hersey guzeldi hersey rahmet verirdi adem ve havaya hicbirsey onlari uzmezdi, inciltmezdi heryse onlara zevk verirdi neden cennetde kovulup bu vahsi dunyaya geldirler bu dunyada cok yaratilanlar var , hepsi adem ve havaya kizginlardi ve razi degildiler, selam bile vermediler cennette hersey onlara selam verirdi, ve mutluluk verirdi , her sekil yeme icme, bakma ama onlar bu karanlik gezegene indiler, atildilar nur cennetinden ve bu dunyaya dustuler ve ilkonce gozlerinin onune karanlik geldi indiler bilinmeyen bir dunyaya ve o dunya karanliktaydi ve agliyorlardi adem ve havva cunki onlar atilmisti nur cennetlerden ve alemlerin rabbi onlara bir nur verdi gece gitti, bisey dogdu ve alemlerin rabbine secde ettiler ey rabbim biz itaatsiz kullarina bir bahs dir biz itaatsiziz ama bize bir isik verdin, cennetin nuru gibi degil ama cok mutlu olduk bu isiga ki dogdu ve bize isik verdi alemlerin rabbine egilip secde ettiler

ey insanlar, onlar biliyorlardi, atilmanin sebenini, nur cennetlerinden asaga ve agladiler agladilar ey insanlar , ondan sonra, cennette herkez cok sevecendi onlara cok saygililardi hersey onlara karsi sevecen ve saygili karanlik ve vahsi ve kizgin varliklarlar karsilastilar kimse selam vermiyordu onlara lanet ediyorlardi onlari ey itaatsizlar geldi, buyuk sorunlar yaratacaklar bize cunki onlar atilmis lanetlilerdir ve onlar titriyorlardi kimse onlara selam vermedi hosgeldin demedi karinca bile gidin dedi, agaclar bile gidin dedi itaatsiz kullar vahsi hayvanlar onlardan kactiler kactilar selam vermeye gelmediler, ama kactilar, onlara gelen lanet bize gelmesin diye kactilar agaclar ve meyveler, meyvelerin verdiler ama tadi yoktu

bu dunyaya geldiler , o kadar cok haya ettiler adem as agladi yemedi icmedi agladi agladi ve agladi, ayakta agladi yemedi icmedi 40 gun oruc tuttu agladi ta ki alemlerin rabbi kabul etsin tovbesini diye ey adem senin tovbeni kabul ettim diyene kadar agladi bu dunyayi onun ve cocuklarina hazirladi yoksa hepimiz cennet nesilinden olacaktik adem ve havva itaatsiz olmasaydi hepimiz cennette olacaktik

ey insanlar , ilk bilmemiz gereken, neydi sebeb, biz bu dunyadayiz? adem ve havva nin bu dunyaya gelme sebebi neydi? bu en onemli noktadir ki ilahi kitaplarda bilinmesi gereken ilk egitimdir adem ve havva ve onun zurriyeti icindir bu zamanda kim soruyor neden adem ve havva bu dunyaya indiler ve insanlara ustune gelen lanet nedir bu yuzyilda? sebeb nedir?

subhanallah yazilmistir, butun eski kitaplarda egitim masali bir zaman amir insanlardan biri bir gemiyle seyhat ederdi ve baliklar gordu onlar birbirlerle yiyorlardi ve dedi ki , ey rabbim, acayimiba gidiyor, sebeb nedir ? bir ses geldi , ilahi bir ses, ey kulum burdan bir itaatsiz bir kul gecti , ki o baliklar birbirlerine kavga ediyorlar o kulun itaatsizligi ayirdi onlari itaatsizlik sorun yaratir sorununlarin sebebi itaatsizliktir baliklara ve okyanuslara bile sorun yaratiyor itaatsizlik biz itaatsizlariz, ilahi emirlere saygimiz yoktur alemlerin rabbine yuksek saygimizi vermiyoruz ve ovmiyoruz allah u tealayi o sorunlarin sebebidir

ey insanlar
dusunun yoksa yeni bir lanet gelir hic bir yasayan insan hayvan ve nebat kalmaz ben sadece zayif bir ikazciyim adem ve havvanin , cennetten atilipda dunyaya inmelerinini sebebi, degeri olmayan bu dunyanin ilahi huzurda kotu seyler yaparlar insanlar sormaliyiz ilahi kitaplarda ne yazar? ilahi kuranda ne yazar? kimse bakmaz sebebleri ogrenmek icin soyle kosarlar boyle kosarlar kendini korumak icin ilahi kitaplara bakmazsan kendin koruyamassin adem ve havvaya bak , cok serefliydiler, ve mutlulardi neden atildilar? ilahi emiri karsi geldiler, emir yemeyin dedi allaha egilmediler, sen nasil buyurursan rabbim demediler ve yasak meyveden yediler , ve hersey degisti butun belalar adem ve havva ve zurriyetine geldi sebeb sadece alemlerin rabbine asiliktir

dusunun kiliseler, sinagoglar camiler, egitilmis insanlar , dini liderler, ilahi liderler,
insanoglunun belalarinin sebebini bilmesse onlari kabul etmem ben zayif bir kulum allah beni bu mubarek ayda hitap ettiriyor dogudan batiya ,

dogru yola gelin , dogru insanlari takip etmesseniz dogru yolda olmassiniz gelin hakiki inanan bulun ve itaatkar kulu bulun ve onu takip edin
bulmassaniz hersey bitecektir bizey seni kurtaramaz sadece kendi yolunu degistirisen kurtulursun

ey insanlar birbirlerinizi oldurmeyin , icinizdeki seytani oldurmeye calisin

fatiha

dum dum seref senden iman senden
ey rabbim alemlerin rabbi dum dum dum
thanks to you
sukran sana minnet sana
thanks to you
biz zayif kuluz , bizi kurtarmak icin birisini gonder,
seytanlarin saltanatini indirsin
allah hay allah hu
dinlediginiz icin tesekkur ederiz we thank you seyyidi
ey dinleyenler , asilerden olmayin ben af diliyorum rabbimden
ey insanlar , birbirinizi yemeyin saygili olun birbirinize melekler gibi olmaya calisin seytan gibi degil

estagfirullah estagfirullah estagfirullah

butun insanlar duymasi gerekir

212000 bin kisi var canli yayinda su an...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 10 mesaj ] 

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 6 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye