sufiforum.com
https://sufiforum.com/

Zât-î Muhabbet
https://sufiforum.com/viewtopic.php?f=107&t=3951
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

Yazar:  dua [ 02.04.10, 21:05 ]
Mesaj Başlığı:  Zât-î Muhabbet

Zât-î Muhabbet
Sâdık Dânâ
2010 - Mart, Sayı: 289, Sayfa: 031
Muhabbet ehli kullar iki kısımdır:

Bir kısmı Allahü zül-celâl vel-kemal hazretlerinin yalnız, nimetlerini ve ikramlarını gördükleri için muhabbet ederler.

Diğer bir kısmı ise Cenâb-ı Hak ve tekaddes hazretlerinin azamet-i ilâhiyesini tefekkür ederler, derin muhabbet beslerler, yapdıkları kulluk vazifelerinden dolayı karşılık ve mükâfat beklemezler. Onların bütün arzu ve emelleri, ister sıhhat, ister hastalık, ister darlık, ister bolluk hallerinde Rabblarının rızasını kazanmakdır. Cennet ve cehennem mevzuları zihinlerini işgal etmez. Bunlar yüksek dereceli Allah dostlarıdır. Gönülleri her türlü mâsivâdan sıyrılmış, daimî zikir ve tefekkür hâlindedirler.

Ebül-Abbas (İbnül Ârif)’in müridlerinden biri kırda gezerken, her nebatdan şöyle bir ses geldiğini işitti:

– Beni al; ben filan illete iyi gelirim! Beni al; ben filan zararı def ederim!

Mürid bunu şeyhine haber verince şu cevabı aldı:

– Biz seni bunun için terbiye etmedik. Allah, seni bu marifetle imtihan etti. Gaye sadece O’dur, başka bir şey değil. Biz de sana Allah yolunda delâlet ettik. Başka bir yolda değil. O yere tekrar git ve dikkat et ki, bu defa da o nebatlar sana söz söylemesin!

Mürid aynı yere tekrar gitti ve hiç bir nebattan hiç bir şey işitmedi. Bu yolda kerâmete iltifat etmeden ve o kademelerde oyalanmadan aslî gayeye doğru ilerlemek esastır. Nitekim mürid, bu inceliği pek derinden kavradığı için, nebatlardan hiç ses işitmeyince, şükür secdesine vardı ve vaziyeti şeyhine arz etdi.

Şeyh dedi ki:

– Hamdet Allah’a ki, seni kendisi için seçti ve her hangi bir marifete bağlayıb orada bırakmadı.

– Bir kimse ki: Mevlasının gayrı ile ilgilenir, o ilgilendiği şey, kendisine zararlı olur.

İşbu zarar iki şekilde olabilir:

1)
O şeyi sever, dolayısıyla o sevdiğine dalar; Mevlâsından olur. Bu hâle sebeb ise, o sevdiği şeydeki fitnedir.

2)
O şeyi sevmemekle ilgilenir. Dolayısıyla bu sevimsiz hâl ona hüzün verir. Bu mahzûniyet de o kimseyi Mevlâsından eder.

Hülasa: Bir mü’min için Rabbısına kavuşmakdan gayri bir rahatlık yokdur.

Şunu unutmamalı ki kendisinde, herhangi bir şeye karşı alâka olan kimse, Rabbin zâtına kavuşamaz.

İbrahim Düssûkî -kuddise sirruh- hazretleri, velîlerin hâlini şöylece tarif etmektedir.

– Velinin hâli odur ki, kendisinde hased olmaya. Gıybet nedir bilmeye. Kimseye sataşmaz ola ve aldatmaz ola. Büyüklenmek de onun yanına yaklaşmamış ola. Yalancılık, onun bunun önünde eğilmek gibi şeyler de onda yok ola. Böbürlenmez de... Nefsânî olması muhtemel bazı hallere kapılıp nefsine bir haz çıkarmaz. Herhangi bir meclise gideceği zaman, baş köşeye geçip oturmak aklına gelmez. Kendisini hiç bir vakit din kardeşinden üstün görmez. Hiç bir kimseyle yersiz mücadeleye girmez, ne bir kimseyi utandırmak kastı ile imtihan eder, ne de onda eksik bir taraf arar.

– “Cümle varını bu yolda harcamış velî için şart odur ki yaratılmışların hiç biri umurunda olmaya. Bilhassa saygı işinde. Hepsini aynı hizada göre. Şan, şöhret, mansıb, önle­rinden kalkmak, oturmak, herhangi birini kabul etmek ya da reddetmek. Gerçek velî zâtın hâli budur. Çünkü o yalnız Allahü teâlâ’yı ve emrini bilir.

Evliyâ zümresinin hâline ve yoluna dair bilgi azlığı, onların bereketinden mahrum kalmaya bir sebebdir.

Hakk’ın kapısı açıkdır. Hatta, hiç kapanmadı... Ancak velî kullar Hakk’ın kapısında beklerler... Sorulan sualde ve­rilen cevabda aracılık yaparlar. Bütün bunlar, bir mahfiyet içinde cereyân eder.

Sultan’ül-Ârifin eş-Şeyh Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu s. 81-84

Yazar:  Gümüşhanevî [ 03.04.10, 00:51 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Zât-î Muhabbet

Ebû Zehrâ'nın Mezhebler Târihinde,Atâullâh İskenderî (k.s.a) Hz.lerinin İbn Teymiyye adlı adamı mahkemeye verdiği ya da o vilâyetin vâlisine şikayet ettiği yazılıydı.Bu doğru mu?Bilgilendiriseniz çok sevinirim...

Yazar:  dua [ 03.04.10, 11:46 ]
Mesaj Başlığı:  Re: Zât-î Muhabbet

Gümüşhanevî yazdı:
Ebû Zehrâ'nın Mezhebler Târihinde,Atâullâh İskenderî (k.s.a) Hz.lerinin İbn Teymiyye adlı adamı mahkemeye verdiği ya da o vilâyetin vâlisine şikayet ettiği yazılıydı.Bu doğru mu?Bilgilendiriseniz çok sevinirim...


Değerli kardeşim bu konuda bilgim yok.

1. sayfa (Toplam 1 sayfa) Tüm zamanlar UTC + 2 saat
Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group
http://www.phpbb.com/