Konya'dan bir hocaefendi Muhterem Üstaz'ı ziyaret için Erenköy'e gelmişler. O kardeşimizin de kulağı ağır duyuyormuş. Muhterem Üstaz edeben bağırmaz, yüksek sesle de konuşmazlardı. Bu hocaefendi son zamanlarda manevi derslerini ihmal edip zayıflatmış; kitap mütalasına daha çok vakit ayırıp önem verir olmuş. Muhterem Üstaz kardeşimizin bu haline vakıf oluyorlar. Hocaefendinin kulağı duymadığı için sözlü yerine yazılı olarak onu intibaha getirecek şu tebliğde bulunuyorlar. Bir kağıda şunları yazarak önüne koyuveriyorlar:
"Zikir de ehem (en mühim) ve akdemdir (en önceliklidir), keza dua da.
Çünkü zikirde kalb, sadır ve cesed tathiri (temizlemesi) ve tasfiyesi (arındırması) ve ahlak tezkiyesi vardır.
Halık'ın nazarı kalbedir.
Kalb uyanıklığı hayatta ve mematta, haşirde ve neşirde daimidir.
Fakat lisanın okuması ne kadar olsa da muvakkattır.
Arada fark azimdir (büyüktür).
Takdimü'l-ehem alel-mühim (Daha mühim olan mühim olana tercih edilir) kaidesine tevfikan (uyarak) hayatı ma'neviyye bulmağa biiznillahi teala çalışmak, müteferrik mütalaat ve malumattan ehem, akdem ve ercahtır."
Mahmud Sami Efendi'den Hatıralar
Not: Başta nefsime hatırlatma babından kaybolmaması için foruma kopyalanmıştır.
|