Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 13 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Nakşi Yolu
MesajGönderilme zamanı: 03.12.09, 19:27 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
Nakşi Yolu

Musa Topbaş (k.s.)

(Sâdık Dânâ)


2009 - Kasim,

Altınoluk
Sayı: 285, Sayfa: 031

Nakşibendî büyüklerinin halleri de evvela sülûk, sonra cezbe-i ilahiyye ile Hakk’a vuslat, sonra bu usul üzere insanları Hakk’a götürmeğe çalışmakdır.

Burada Nakşibendî büyüklerinin bu sözünü ancak düşünce ve idrak sahibleri anlayabilir. “Bizim yolumuz daire gibidir. Sonu başında dürülüdür. Diğerlerinin yolu mustatildir. Yani uzayıp giden bir yoldur. Sonu başından görünmez.”

Yine bu yolun özelliklerinden birisi en kısa yol olmasıdır. Adabına riayet edenin menzil-i maksuduna, yani arzu ettiği yere ulaşacağına şüphe yokdur.

Hazreti Şah-ı Nakşibend kuddise sirruh hazretleri:

- “Yolumuz en kısa yoldur. Allah’dan vâsıl edecek bir yol istedim, istediğimi verdi” buyurmuşlardır.

Reşâhat’da, Ubeydullah Ahrar -kuddise sirruh-’dan şöyle nakledilir:

- “Bu tarikat, bu yol böyle bir yol iken nasıl olur da saliki Allah’a vasıl etmez? Nasıl olur da sonu başında dürülü olmaz? Fakat bu yola girip de istikamet üzere bulunmayan ve istifade etmek için gayret göstermeyen, nasibini samimiyetle aramayan kimse, her zaman mahrum kalacakdır. Gören bir göz olmadıktan sonra, güneşin günahı, salik, noksan bir adamın eline düşdü ise tarikatın günahı nedir?” (Adab risalesi, Muhammed Hani)

Nakşı silsile-i aliyesinde dış şekillere yönelik bir takım rüsum ve merasimlere yer verilmemişdir.

Zikir doğrudan doğruya kalbe verilir, başlangıç da bir çok nailiyetler görülmesine rağmen, ders terakki ettikçe bu lezzetler gaib olur, yerine mahrumiyetler gelir. Halbuki diğer tarîkatlerde, başlangıç da lezzet duyulmaz, son menzillerde vardır. Nakşîliğin başında kurbiyet ve müşahede vardır. Sonunda ise uzaklık ve mahrumiyet. Evvelce alınan lezzetleri yitirmek, kurbiyetin sonuna vardığının ispatıdır.

Bu sebeble Nakşibendî büyükleri, Sema ve raksa müsaade etmezler, cehri zikre de önem vermezler. Çünkü onlar matlüb (istenilen) huzur halini bulmuşlardır. O hali bulan için cehri zikire ihtiyaç kalmamışdır, hatta uzlete çekilmeğe de. Çünkü onların bulundukları huzur hali aranılan en ulvi haldir. Bu hali bulanların ilahi gibi yüksek sesle okunulan, kalbi tehyiç edici, harekete getirici vasıtalara temayül göstermemesi lazımdır. Çünkü sükut ve huzur hali şevkin aşkın nihayetidir. Ama diğer tarikatlar böyle değildir. Onların son durakları kalb olduğu için uzlet, sema gibi vasıtalardan istifade yolunu arayabilirler ki nihayete gelebilsinler.

Huzûr halini bulan saliklerde bu büyük ni’metin bir şükranesi olarak Allahü Teâlâ’nın emirleri ve yasakları hususunda çok müteyakkız (uyanık) olmaları ve ibadetlerine büyük bir ihlas ile devam etmeleri gerekir. Nasıl olsa emelime nail oldum gibi düşüncelere kapılırsa, lakaydilik, ihmalcilik, kibir, ucüb gibi kötü haller zuhur edebilir. Salik çok akıllı ve zeki olup bu gibi kötü sonuçlardan sakınmalıdır. Daima tek yol talep edilecektir. Rıza-i ilahi’yi tahsil...

Nakşî silsile-i aliyesi ders verme selahiyetine haiz olan zevatın, saliklerle sık sık görüşüp ders hususlarını, letaif vaziyetlerini, arız, amîk yani inceden inceye kontrol edip, çoğaltmak, azaltmak veyahud yerinde ibka etmek; icab ederse ileri letaif veya murakabelere geçirmeleri lazımdır. Vazife ihmalinde büyük vebal vardır.

Gaye, tefahur maksadıyla adam doldurmak değil, Allah rızası için insan yetiştirmek olmalıdır.

Altınoluk Sohbetleri 3, 175-177


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nakşi Yolu
MesajGönderilme zamanı: 03.12.09, 22:17 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Allah razı olsun.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nakşi Yolu
MesajGönderilme zamanı: 04.12.09, 10:12 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 13.03.09, 06:08
Mesajlar: 291
Alıntı:
Nakşî silsile-i aliyesi ders verme selahiyetine haiz olan zevatın, saliklerle sık sık görüşüp ders hususlarını, letaif vaziyetlerini, arız, amîk yani inceden inceye kontrol edip, çoğaltmak, azaltmak veyahud yerinde ibka etmek; icab ederse ileri letaif veya murakabelere geçirmeleri lazımdır. Vazife ihmalinde büyük vebal vardır. Gaye, tefahur maksadıyla adam doldurmak değil, Allah rızası için insan yetiştirmek olmalıdır.


Bu konuda zamanımızdaki dervişlerin büyük sıkıntısı vardır. İletişim yolları çeşitlenmesine rağmen "mürşide ulaşma" konusu güçleşmiştir.

Aslında bu konuda geçmişte de önemli sorunlar olduğu tahmin edilebilir.

Abdullah Dehlevi Hz. nin Dehli'deki dergahında aynı anda 100-150 kişinin ağırlanabilmesini Hz. Pir "ilahi bereket" ile açıklayıp şükretmektedir.

Abdullah Dehlevi Hz. nin Mektubları'nda kendisini ziyaret talebini mektupla ileten müridleri "adeta gelmeyin" diye cevapladığı görülmektedir. Yine aynı mektuplarda Dehli'ye gelip mürşidini ziyaret edebilen Hindistan dışındaki insanlardan ismi verilenler (birisi Hz. Pir Halid Bağdadi olmak üzere) sadece 3 kişidir; bir tane de Anadolu'dan gelen müridden ismi verilmeden bahsedilmektedir.

Bugün şahsen tanığı olduğum şekilde Lefke'deki Haqqani dergahına dünyanın 5 kıtasından insanlar gelmekte ve her birisi farklı farklı talepler ile Hz. Şeyh M. Nazım el-Haqqani -Q- ile görüşmek istemektedir. Hz. Şeyh M. Nazım el-Haqqani -Q- ilerlemiş yaşına rağmen bu ziyaretçilere hiç değilse 5-10 dakika zaman ayırıp birkaç dünya dilinde kendisine iletilen soru-arzu ve talepleri karşılamağa gayret etmektedir.

Günümüzün dünyasında mürşid-mürid ilişkilerinin sağlıklı yürütülmesi için dergah olarak faal olan yerlerde ciddi bir düzenleme gereği söz konusudur.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nakşi Yolu
MesajGönderilme zamanı: 05.12.09, 12:38 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
dua yazdı:
Nakşi Yolu
Sâdık Dânâ

Nakşî silsile-i aliyesi ders verme selahiyetine haiz olan zevatın, saliklerle sık sık görüşüp ders hususlarını, letaif vaziyetlerini, arız, amîk yani inceden inceye kontrol edip, çoğaltmak, azaltmak veyahud yerinde ibka etmek; icab ederse ileri letaif veya murakabelere geçirmeleri lazımdır. Vazife ihmalinde büyük vebal vardır. Gaye, tefahur maksadıyla adam doldurmak değil, Allah rızası için insan yetiştirmek olmalıdır.


Zamanımızda mürşide ulaşmak güç olmuştur. Sayıları yüzbinleri bulan evlada sahip mürşidi kamiller vardır. Hepsi ile tek tek görüşme imkanı yoktur. Ayda, yılda bir sohbetinde bulunulabilinirse ne mutlu!..

Ders almak ve kontrolü için illa mürşide gitmeye gerek yoktur. Onun vekili ile görüşmek kafi görülüyor. O yüzden mübarek "ders verme selahiyetine haiz olan zevat" diyerek bu vekillere de işaret etmiş. Vekile verilen söz ile mürşide verilen söz arasında bir fark yoktur. Mühim olan muhabbettir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nakşi Yolu
MesajGönderilme zamanı: 05.12.09, 16:59 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Ubeydullah Ahrar Hz.leri, büyük Mürşid-i Kamillerdendir. Mübarek, daha çok devlet erkanıyla görüşür, halleşir, onlara yol ve yöntem gösterir imiş. Haricindeki dervişlerle çok az ilgilendiği, çoğu zaman da hiç ilgilenmediği nakledilir. Hatta anlatılır ki bu halden pek çok kimse mahzun olur, boynu bükük ayrılır gidermiş. Bir dem geliyor, mübarek sohbet edip duyuruyor ki:

"Bizi ziyarete geldiğinizde zahiren ilgilenmesek de mahzun olmayınız. Mürşid-i Kamilin batınından istifade edemeyen zahirinden hiç istifade edemez.."

Yani ne demek... Mürşid Mürid ilişkisi asıl olarak kalbidir. Muamele batındadır. Mürid Mürşidini unutmadığı müddetçe onu kendi bileceği bir şekilde en güzel yolla yetiştirir, yönlendirir, yol gösterir. Amenna ve saddakna.

Esasen uzaklık bir zandır. Bilen için Mürşid ile mürid arasında uzaklık olmaz. Ne kadar yakın görürsen o kadar istifaden artar ve edebin olur. Niye? Çünkü, ayılmak gafletten kurtulmak İlahi yakınlığın idrakiyledir. "Nahnu akrebu" "Biz kulumuza şah damarından daha yakınız"... İlahi yakınlığın sırrı da ancak ve ancak Mürşid-i Kamil ile anlaşılır ve yaşanabilir. Uzaklıkları perdeleri eritip yok eden Mürşid-i Kamillerdir.

Necip Fazıl merhum anlatmıştır: Abdulhakim Arvasi Hz.lerini yeni tanıdığı sıralar... Şeyh efendisine Diyor ki "efendim, sizinle sık sık görüşmek isterim. Mümkün olacak mıdır?"

Arvasi mübarek buyuruyorlar: "Bizi ne zaman görmek dilersen, gözlerini yum yeter."

İşte Rabıta ve murakebe bu düşünceler ile gelişir. Bunun delili de vardır: Mübarek peygamberimizden Yusuf As., Züleyha Sultanla o odada yalnız olduklarında, Züleyha validemiz, Yusuf As'a baskı yapıyorlar. Onu kandırıp cebredip vuslat olmak için bastırıyorlar. En tehlikeli anında duvardan Yakup As.'ın sureti görünerek "çek elini Yusuf" diye ihtar ediyorlar. O suretin görünmesiyle mübarek Yusuf efendimiz düşüp bayılıyorlar. Ayıldıklarında odadan kaçacaklar. Züleyha validemiz, odadan kaçmasını engellemek için çekip arkasından Yusuf As'ın gömleğini yırtıyorlar. Hadise malumunuzdur.

İşte bu Mürşid Mürid ilişkisinin bir delilidir. Zahirde Yusuf As. nerde, Yakup As. nerde? Hatta ayrılığından dolayı ağlaya ağlaya gözlerinden oluyor Yakup As. Zahirde ayrılar ama, maneviyatta birbirleriyle.. Mürşid-i Kamil ile müridleri de öyledir. Duvardaki suret ise Rabıtadır.

Kısaca, zaman zaman en azından 3 ayda, o da olmadı 6 ayda, o da olmadı en azından senede bir Mürşid-i Kamil'i ziyaret etmek gerekir.

Fakat kalabalık ve kendileriyle ilgilenilmiyor diye kimse mahzun olmamalı. Dediğimiz gibi esasen uzaklık diye bir şey yoktur. Yeter ki Mürşid-i Kamili iyi sevelim, iyi tanıyalım, verdiği görevleri inşallah canla başla yapalım. Aksatmayalım. Günlük olarak en azından 5-10 dakika da olsa Mürşid-i Kamilin huzurundaymış gibi bir hal takınıp öyle tefekkür edelim. Bunu ne kadar artırırsak o kadar kârdır ve o kadar süratli bir terakkidir. Bu tatbikatla ziyaret etmediğimiz zamanlarda da ziyaret etmiş gibi olacağız inşallah.

Allah Teala, söylediklerimizi başta nefsime yaşamak nasip eylesin. Sözünde bırakmaya... :oops:


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nakşi Yolu
MesajGönderilme zamanı: 06.12.09, 02:33 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.08.09, 12:40
Mesajlar: 164
Konum: istanbul
uzaktan sevmek en iyisi... sevebilmek... uzaktan seversen uzaklık kalmaz...

_________________
Bu halkın çoğu kal ehli
Kimi olmuş vebal ehli
Gayet azdır kemal ehli
Cinnü bırak can ara bul
Bir Kâmil İnsan ara bul


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nakşi Yolu
MesajGönderilme zamanı: 06.12.09, 11:57 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
edeble yanaşmak daha iyidir demişler :)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nakşi Yolu
MesajGönderilme zamanı: 06.04.10, 18:10 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 22.01.10, 04:41
Mesajlar: 345
"..Bu sebeble Nakşibendî büyükleri, Sema ve raksa müsaade etmezler, cehri zikre de önem vermezler.."

zira bu zatların cehri (haykırışı) ve semaı (hareketi) sırdadır.. seyyidüttaife: cüneyd-i bağdadi efendimize (ks.)niçin semaı terk ettiği sorulur.. hazret-i cüneyd söz konusu ma'naya işaretle: "..dağları görmez misiniz yerinde durur sabit zannedersiniz ama onlar döner devr olur akar gider.." buyurmuştur.. evet Nakşbendî büyüklerinin (ks.hum) nezdinde müsaade edilmeyen mananın ne manaya geldiği onların yüzlerini (rüyada veya yakazada) görmekle belli olur.. fil-mesel cehir ve semada bulacağın ma'nanın "görülmemiş" ziyadesini bu zatları gördüğün anda bulursun.. daha demezsin ki "bana sema da lazım cehir de lazım.." sıddıkî sekînet evrengi acaib bir iklimdir.. Allah bizi bu en yüce "nisbetin" gavrına eren kulların yollarından ayırmasın.. kıymetlerini bildirsin..amin...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nakşi Yolu
MesajGönderilme zamanı: 08.04.10, 15:41 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 26.12.08, 08:19
Mesajlar: 583
Anlatıldığına göre, Şeyh Seyfeddin(Muhammed Seyfeddin Serhindi (k.s.) bir gün evinde otururken komşuda çalınan bir ney sesi duyar. Ve nağmenin tesiriyle bayılıp düşer. Kolu feci bir şekilde incinir. Kendine geldiğinde der ki:

- Ney ve ilahi dinlemeyi terketmemden dolayı bazıları benim aşktan yana nasipsiz olduğumu sanıyorlar. Halbuki asıl nasipsiz, beni öyle sananlar. Çünkü aşık olan böyle yanık ve sûzişli ney sesini dinlemeye nasıl dayanabilir.

Yine bir gün coşkulu dervişlerinden biri, bir ney ve sema meclisine tesadüf eder. Ney ve semanın tesiriyle vecd ve cezbe içinde uçar gibi okunan ilahileri dinler. Kendisini iç dünyasının coşkusuna kaptırır. Fakat edebinden nara atıp ses çıkaramayınca oracıkta can verir. Bu dervişin durumu Şeyh Seyfeddin'e haber verildiğinde şunları söyler:

"Ney ve sema, duygulu gönüller ve hassas ruhlar için tehlikelidir. Ulemanın bu konuya cevaz vermedeki tereddüdünde şüphesiz bir hikmet vardır."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Nakşi Yolu
MesajGönderilme zamanı: 08.04.10, 22:43 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
Anlatıldığına göre, Musa Efendi hz.leri, Sami Efendi'den ilk tarikat dersini alır. İzin veilir ve evden çıkmak için aşağı kata iner, kapıyı açar. O esnada dehşete kapılır ve koşarak Sultanul Arifin olan Sami Efendi hz.lerinin yanına çıkar. Sami Sultan tebessüm ederler, tamam şimdi çıkabilirsin derler.

Musa Efendi tarikat dersini aldıkları vakit, Sami Sultanın nazarlarıyla kalp gözü açılmıştır ve dışarıdaki insanların siretleri kendilerine görünmüştür. Bu görüşle dışarı çıkamamıştır.

İşte Nakşi büyüklerinin halleri.

Hayatını mahviyet ve mahfiyet içerisinde geçirmiş bir büyük Allah Dostu.

Rabbim şefaatlerinden ayırmasın, izince gidebilmek nasip eylesin.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 13 mesaj ]  Sayfaya git 1, 2  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye