http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... kat=MENU04 Sohbet 13 Mart 2009
(Şeyhimiz dua ediyor)
Subhanallahi aliyel azim
Bazen Ingılızce konuşurum. Bazen Türkçe. Bazen Arapça ve bazen Cin’lerin lisanıyla konuşurum.
M: Allahu Ekber!
Çünkü onlarda bu mütevazi toplantılara katılırlar.
Cenabı Allah sizlerin üzerinize, Benî Adem’in ve Benî Cin’in üzerine, kendi İlahi Rahmetini bahşeylesin.
M: Amin.
Ey İnsanlar!
Bizim mütevazi insanlarımıza, Uzak Doğu’dan ve Batı’dan, Kuzey’den ve Güney’den, Hind’ten ve Sin’den, Dünya’nın ayrı bölgeden buraya gelen insanlarımıza, hitab etmek kolaydır.
Bu bir işarettir. Bu işaret, İslam’ın insanların kalplerini bir araya topladığına dair güçlü bir işarettir.
Bir sürü insan, insanları bedenî olarak etrafına toplayabilir.
Onun hiç bir değeri yoktur.
Kim ki, insanların kalplerini bir araya toplayabilir, o önemlidir.
Ve şimdi siz burdasınız.
Ve bizim bir deyimimiz vardır: “Kalpten kalbe”.
Kablosuz ulaşır.
Kalpten kalbe ulaşır.
Eğer onlar yeryüzünde herkese ulaşmak isteseler, onların kalplerine ulaşırlar.
Bu Peygamberlerin Mühürü’ne, O’nun Mübarek Dinini, İslam’ı koruması için verilen bir nimettir.
İslam Dünya’da yaşayan tek dindir.
Ve bizler: “Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillahirrahmânirrahîm” diyoruz.
Ey Rabbımız, bizler, Ademoğlu’nun en kötü ve en tehlikeli düşmanından Sana sığınırız. Bizleri muhafaza eyle. Bizi müdafa et.
Biz zayıf kullarız.
Ve Cenabı Allah diyor ki: “Ben sizlere bazı kullarımdan gönderirim. Onlar insanların arasında, milletlerin içinde, topluluklar içinde yaşarlar. Onlardan birisi yeter de artar. Eğer Dünya’da bir tane İblis değil de Dünya’nın tüm zerresi kadar. Eğer bir değil de, milyonlar, milyarlar İblis’ler olsa. O kişi, inananları bu büyük miktarda olan İblislerden korumaya yeterlidir”.
Yah.
Ey insanlar, hoşgeldiniz.
M: Hoşbulduk.
Hepimiz O’nun kuluyuz. Ve Rabbimiz sizden, benden, herkesten, mütevazi kullar olmamızı istiyor.
Mütevazi kullar.
Hiç bir zaman “Ben Kral’ım”, “Ben Sultan’ım” veya “Büyük Vezir’im” veya “Büyük Şeyh’im veya “XXX” veya “Ben Şuyum, Buyum” iddiasında bulunmayın.
Çünkü insanlar bir kart yapıp, üzerine “Phd”, “A.B.C”, “S.O.S” yazmaktan çok hoşnut olurlar.
(Müridler gülüyorlar)
O kadar çok şey yazar ve ondan sonra kartı sana uzatıp "Al bunu" derler.
Bende ona bakıp, bir şey anlamıyorum.
Asla anlamam. (kartı çevirip çevirip bakıyor)
Fakat onlar o kadar gururludurlar ki alfabe’nin tüm harflerini kullanarak kendilerini insanlara "Ben özel biriyim" diye tanıtırlar.
Eğer sen özel biri isen, neden tuvalete gidiyorsun?
(Müridler gülüyorlar)
Senin özelliğin nedir?
Şayet gitmemiş olsaydın o zaman özelliğini anlarım.
Şeytan sidiğini içerler.
Onu içtikleri zaman her saat başı mecbur o önemli yeri ziyaret etmeleri gerekiyor.
"Nedir o önemli yer?"
“Sen nasıl bilemezsin? Sen Şeyh’sin.”
"Evet."
“Tuvalet. Nasıl kendine “Özel biriyim” dersin.”
Fakat insanlar akıllarını yitirmişler.
Mübarek Kuran’ın izinde değiller.
Mübarek Kuran daima der...
O’nun Sevdiği ve en çok Övülen Kuluna, Hazreti Muhammed (sav)’e (Şeyhimiz ayağa kalkıyor) hitab ederdi.“Ey Habibim Muhammed, Ben sana İlahi Ayetler gönderiyorum ki, La allehum yetefekeru, onların üzerine düşünesiniz diye”.
Ayetleri düşünesiniz diye.
Eğer ayetlerin üzerinde düşünmezseniz, sizin seviyeniz sıradan insanların seviyesi gibi olur. Ve sıradan insanın seviyesi, hayvanların seviyesidir.
Hiç bir değeri yoktur.
Kim ki düşünmez, onların seviyesi, hayvanların seviyesidir.
Bunun üzerine düşünmeniz gerek.
Sen “Ben özel biriyim çünkü bu benim kartım” diyerekten kendinin özel olduğunu iddia ediyorsun.
“Lütfen alın bunu alın.”
"Ne içindir bu?"
“Eğer sen beni Almanya’da soruşturursan, onlar benim kim olduğumu çok iyi bilirler.”
Veya derler ki: “Bu kartı kullan çünkü ben ABD’de çok iyi tanınan biriyim.”ABD’nin manası “Eşşeksin” dir.
(Müridler gülüyorlar)
Doğru mu?
M: Doğrudur.
ABD.
O ismi değiştir!
Amerikalılar zannediyordular ki Obama gelince o ismi değiştirir.
Ama bakıyorum yine aynı ABD.
Nedir bu?
Eşşekmisiniz?
Değiştirin onu.
Onu değiştiremiyorlar.
İsmi değiştiremiyorlar.
Bunun üzerine düşünmek lazım.
Ey insanlar, eğer kendi makamınızı, seviyenizi öğrenmek istiyorsanız, önce Kelamul Resul’un, Hadisi Nebevi Şerifi düşünmelisiniz.
Onun üzerine düşünmeniz gerekir.
Eğer seviyene ulaşamıyorsan, biraz aşşağa, daha da aşşağa inmen gerekiyor.
Senin seviyende insanı bulup, sana "Ey Rabbimin kulu" diyene kadar.
"Bunu ben öğrenmek istiyordum.”
O insan, o kişiyi "Sor Rabbimin kulu. Budur senin seviyen!" diyerek eğitiyordu. “Bu senin seviyen değildir!” (Şeyhimiz elinde ki kartı gösteriyor)
Kart senin seviyen değildir.
Senin seviyen, hakiki seviyen, Rabbine kul olmaktır.
Rabbine kul olmaktan daha şerefli bir seviye olduğunu mu zannediyorsun?
Fakat insanların hepsi sarhoşturlar.
Birbirlerini yiyorlar.
Birbirlerini yiyorlar.
Birbirlerini öldürüyorlar.
Ve herkese huzursuzluk vererek, onların seviyeleri hayvanların seviyesinin altına inmektedir.
Ve 21. asrın insanoğlunun seviyesi, hayvanların seviyesinden aşşağadır.
Allah bizleri affetsin.
M: Amin.
Ey insanlar, biz, dinlediğiniz sürece, sizlere kolaylıkla bügün’den gelecek Cuma’ya kadar hitab edebiliriz. Veya gelecek seneye kadar, Dünya’nın sonuna kadar hitab edebiliriz.
Çünkü Kelimetullah’tır.
Cenabı Allah kullarına, Kelimetullah’ı bahşetti ki, kulları Rabbleri hakkında birşeyler öğrenip bilsinler diye.
Okyanusların tümü mürekkep olsa, ormanların tamamı da kalem olsa yine de Cenabı Allah (CC)’nın İlmi’nin sonu gelmez.
Sonu gelmez. Tükenmez.
Bütün Peygamberler ve Peygamberlerin Mühürü sizlere kendi seviyenizi göstermek için gelmiştir.
Bundan fazlasını istemeyin.
Ulaşamazsın.
Kulluktan başka seviye yoktur.
Rubuviye.Ondan sonrası ise sadece Cenabı Allah’a aittir.
Başkaların seviyesi "Kulluk’tur".
O, O’dur!
Şimdi insanlara bunu hiç öğretmiyorlar.
Müslüman Dünya’sı veya başkaları, insanlara bunu öğretmiyorlar.
Hiç bir zaman çocuklara öğretmiyorlar.
Yeni nesil, imansız büyüyorlar.
Hiç birşeye inanmıyorlar. Bundan dolayı hayvanlar, Rabbleri hakkında birşey öğrenmeyen insanlardan daha şereflidir.
Hudaike keneman belhum ebal
Cenabı Allah diyor ki: “Bu insanlar aynı hayvanlar gibidir. Fakat onların seviyesi hayvan seviyesinde değildir, onlardan da aşşağadır”.
Bakıyorum ki bazı insanlar gençleri terbiye etmek için veya eğitmek için onların 24 saat içinde (ne) yapmaları gerekenleri söylüyorlar.
Bakıyorum, herşeyi söylüyorlar, hatta koşup spor yaptırıyorlar, şunu veya buna zaman harcamalarrını söylüyorlar, fakat kalkıp asla “Vaktini, seni Yaradan kimdir, diye düşünerek değerlendir!" demezler.
Çözülmesi gereken en zor problem budur.
Eğer benim söylediğim noktaya gelmezseler, zor çözülür.
Ben sadece en zayıf kulum.
Fakat hiç kimse gelip benim hitabıma karşı itiraz edemez.
Ben onu toz haline getiririm.
Bizim gücümüz vardır.
İslam’ın gücü vardır.
Bizler güçlüyüz.
Ben en zayıf biriyim.
En zayıfı Alemu Nemletun.
Nemle. Karınca.
Karınca bütün karıncaları uyarıyordu.
Nasıl uyarıyordu?
Dedi ki: “Üdhulu masailekum la yehdi menekum Süleymanu ve cunubuhu la yeşeru.”Evet uyarıyordu.
Karınca çok küçüktür fakat o bile uyarmıştır.
Ben en zayıf kulum. Ben Doğu’dan Batı’ya uyarırım.
Ben birşey değilim!
Fakat bazen birşeyim.
M: Allahu Ekber!
Hiç kimse buraya davetiyeyle gelmez.
Ben hiçkimseye buraya gelsinler diye davetiye göndermiyorum.
Hayır.
Fakat Rabbimiz, O’nun İlahi Hurzurunda bulunan, en çok Övdüğü ve en çok Sevdiği kuluna emreder, o da Evliyalara emreder ve ondan sonra "hadim", "azra hadim" gelir...
M: Kul
En küçük olan.
Büyükşeyhlere, Evliyalara “Gelin ve burayı temizleyin” demek, bir utançtır.
Hayır. Ben yeterliyim.
Ben temizliyorum.
Temizleyebilirim. Bu benim işimdir.
Ve bütün milletlere, tüm yanlış olanlara, İslam’ın gücünü göstereceğim.
M: Allahu Ekber!
En zayıf kul ile.
Kendi nefsim için değil.
Ben Hakk’ın namına konuşuyorum. Celle Celaluhu.
O’nun en çok Sevdiği kulu, Hazreti Muhammed (sav)’ın namına konuşuyorum. (Şeyhimiz ayağa kalkıyor)
XXX konuşmaya.
Burda bizim Kazak ihvanlarımız var.
Kazak ihvanımız.
Özbek ihvanımız.
Efendim, Tatar ihvanımız.
Başka ne ihvanlarımız var?
M: Dağistan, Çerkez.
Çerkez ihvan. Dağistan ihvan.
M: Kazakistan.
Maaşşallah.
Fakat sizin kalplerinize ulaşmak kolay ve yeterli.
Eğer siz kalplerinize ulaşamazsaydınız, buraya gelemezdiniz.
M: Allahu Ekber.
Ben kullanmam. O yeni aletleri kullanmasını bilmem.
M: Uzaktan kumanda.
Hayır.
Bu yeterlidir.
Eğer onlar istiyorsa, kalbe gönderirler. Ondan sonra buraya gelirler.
Ve bir gün gelecek ki, Doğu’dan Batı’ya, Peygamberlerin Mührünün İlahi Sancağı altında toplanacaktır. Dünya temizlenecektir ve o kirli onlar hepsi ölüp gidecektirler.
Ey İnsanlar, Rabbinizin İlahi Huzuruna gelin. İsminizi yazdırın, başvuruda bulunun.
"Ey Rabbimiz, biz Senin kulun olmak istiyoruz. Bu benim başvurumdur”.Ve Tövbe, en büyük büşra’dır...
M: iyi haberler.
bu insanlara. Ki onlar, Cenabı Allah tarafından kabul edilecektirler ve İlahi Huzurunda bulunan kullar arasına girecektirler.
Cezakuhum ve anakum velgayr.
Maaşşallah. Maaşşallah.
O kadar çok güzeldirler.
Onların yüzlerinde nur vardır.
Onların yüzlerinde sammimiyet vardır.
Onların yüzerlinde muhabbet vardır.
Onların yüzlerinde himmet vardır.
Onların yüzlerinde saygı vardır.
Onların yüzlerinde himmet vardır.
Subhan Allah.
Sultan Allah.
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Aziz Allah
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Kerim Allah
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Subhan Allah
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Sultan Allah
Hiç bir şey konuşamıyacağımı zannediyordum.
Çünkü ben zayıf kulum.
Fakat İlahi Huzurunda bulunan en Şereflinin yüzü hürmetine, Uzak Doğu’dan ve Uzak Batı’dan geldiniz.
Ve birleşerek bedenime, buraya gelebilmem ve sizlere sohbet verebilmem için, bir enerji verdiniz.
İlk önce, hitabım ve uyarım kendi nefsimedir.
Ve benim için dua edin.
Dua edin.
Cenabı Allah, İlahi Huzurunda bulunan en Şereflinin hürmetine, beni affetsin ve sizlere rahmet eylesin.
M: Amin.
Allahüme salli ala Seyidinna Muhammediyine bi ümmiyi veala
alihi ve sahbihi ve selim
Allahüme salli ala Seyidinna Muhammediyine bi ümmiyi veala
alihi ve sahbihi ve selim
Allahüme salli ala Seyidinna Muhammediyine bi ümmiyi veala
alihi ve sahbihi ve selim
(Şeyhimiz Arapça dua ediyor.)
El Fatiha
Sohbet 27 Şubat 2009
Es-selamun aleykum.
M: Ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu
Eşhedu enla illahe illallah ve eşhedu ene Seyiddina Muhammeden abduhu ve habibuhu ve resuluh (Şeyhimiz ayağa kalkıyor ve şehadet parmağını kaldırıyor)
M:Amin
Sallallahuteala aleyhi ve selam
Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillahirrahmânirrahîm.
Destur ya Ricarallah Meded
Meded
Meded
Bismillahirrahmânirrahîm.
Kış zamanı ağaçların aynı kuru oduna benzediğini görüyoruz.
Belki üç ay veya daha fazla sürer.
Ve bahar geldiği zaman, baharla ne geliyor?
Baktığında birşey görüyormusun?
Hayır.
Fakat ağaçlar, onlar ne geldiğini bilirler.
Onlar onu beklemektedirler. İlahi Alemlerden Dünya’ya inen o Rahmeti beklerler.
Bizlerde ağaçların kuruduğunu ve bittiğini zannediyoruz.
Çünkü üzerinde yaprakları yoktur, çiçekleri yoktur, meyvesi yoktur.
Fakat bahar geldiği zaman, baharda ne gelmiştir?
Onlar birşey görmüyor fakat o ağaçlar, çiçekler ve bitkiler, onlar bilirler.
O öyle birşey ki, İlahi Alemden Dünya’ya ulaşır ve Dünya’ya zinnetini verir.
Baktığında, onların uyandığını, tekrar yeni bir hayata geldiğini görürsün.
Onlar için yeni bir doğum günüdür.
Ve onlar İlahi Aleme bakarlar.
Beklerler.
Onlar kendilerine yeni bir hayatın, yeni bir elbisenin, yeni bir zevkin, yeni nurların gelmekte olduğunu anlarlar.
Ve onlar İlahi Alemlerden indirileni göstermektedirler.
Ne kadar su verirsen ver, o ağaçlar birşey vermezler.
Onlar İlahi Nefes’se bakarlar ve onu beklerler.
İlahi Alemlerden gelen bir Nefes.
O İlahi Nefes nur verir, onlara hayat verir.
Ey insanlar, sakın benim birşey bildiğimi zannetmeyin.
Ben birşey bilmiyorum.
Fakat İlahi Rahmet, Peygamberlerin Mühürü’ne geldiği zaman, onu takip edenlerin, Evliyalar’ın kalbine de gelir.
Onlarda açık olan kalplere bakarlar ve İlahi Nefes’i ve Rahmeti kalplere gönderirler.
Ve onlar kalpleri sayesinde yeni bir hayat alırlar.
Ve o insanlar, onlar kalpleri hiçbir zaman ölmeyenlerdendirler.
İnsanların kalpleri öldüğü vakit toprak olur.
Şimdi biz Efendimiz (sav)’in, İlahi Huzurunda en Mübarek olan veyahut en fazla Yüceltilmiş, en fazla Şereflendirilen, en fazla Sevilen’in Mübarek yolundan gitmeye gayret ediyoruz.
O ki, Yaradan, Göklerin ve Kainatın Rabbi, herşey onun hürmetine yarattı.
O, bu İlahi Nefes’i, kalpleri daima Rabblerini zikir etmekle meşgul olana, gönderir.
Onların kalplerı daima Yaradan’la, Cenabı Allah (CC)’yle beraber olmayi ister.
Böyle kalplere, İlahi Alemi isteyen ve inanan insanlara hayat, yeni hayat gelir ve bahşedilir. İlahi Alem’e erişmek ve Cennet’te İlahı Huzuru’nda olmak isteyenlere bahşedilir. Bu Rahmet sadece böyle insanlara’dır.
Şimdi bakıp görmekteyiz ki, tüm insanoğlu, Dünya’da yaşayan bütün insanlar, onların takvimine göre 21. yüzyılindayız.
Fakat Allah (CC) insanoğlunun Dünya’da ki hayatının esas başlangıç ânınını bilir.
Şimdi kendi takvimlerine göre: “21. yüzyıl” diyorlar.
Ve biz bu gün, İslam takvimine göre, ki o bir hakikata dayanır, yeni bir ay’a, Rebîul-Evvel’le, ilk bahara ulaştık.
Tüm Dünya susuz iken ve aynı ölü gibi iken, Allah (CC), O’nun İradesini, O’nun en son Vekilini gönderdi.
Cenabı Allah (CC)’ın vekili Hazreti Muhammed (sav)’dir.
İnsanoğlunun bu Dünya’daki hayatlarının son bölümüne ulaşmaları için onu gönderdi.
İlahi Nefesiyle beraber onlara yeni hayat vermesi için Efendimiz gönderilmiştir.
Ve insanlara Yaradan’ın, Alemlerin Rabbı tarafından verilen İlahi Nefes’i bahşetsin diye Efendimiz gönderilmiştir.
Bu İlahi Nefes insanoğluna yeni hayat verir. Nasıl ki bahar’da İlahi Alemden tabiyat’a gerekeni verdiği gibi.
Cenabi Allah (CC) son Peygamberini Hazreti Muhammed (sav)’ı...
Huuu.
O’nun kullarına yeni hayat versin diye göndermiştir.
Bu kular Dünya’daki hayatlarının son devrine yaklaşıyorlar ve Kıyamet Gününde İlahi Huzur’a ulaşmaları için hazırlanmaları gerekiyordu.
O sadece insanoğlu için gönderilmiştir ve Efendimiz (sav) insanoğlu için herşeyin en iyisini yapmıştır
Herkese verdi. Her seviyede ki insana, Kıyamet Gününde Rabbleri’nin İlahi Huzuru’na erişe bilmeleri için, nasıl hazırlanmalarını ğerektiklerini, gereken her ihtiyaçlarını verdi.
Bu onun vazifesiydi.
Biz, Hristiyan Dünyası gibi “Hazreti İsa (as) geldi ve kendi Mübarek Ruhunu insanoğlu için kurban etti” söylemiyoruz
Hayır.
Onun vazifesi bu değildi.
Onun vazifesi, Hazreti İsa (as)’ın vazifesi sadece insanoğluna en son gelecek Peygamberi mujdelemekti. Ki o Peygamber O’nun Rab’bının İlahi Huzurunda, en çok Meth edilen, en çok Sevilen ve en çok Şereflenen Peygamberdir.
Hazreti İsa (as)’ın vazifesi bu iyi haberleri vermek idi.
Ve Peygamberlerin Mühürü’nün vazifesi, Hazreti Muhammed (sav) (Şeyhimiz ayağa kalkıp "Destur ya Seyiddi" diyor) tüm insanoğlunu hazırlayıp, İlahi Elbiseler giydirerek, Rabblerinin İlahi Huzurun’a ulaştırmak idi. Vazifesi buydu.
Muntaha.
Tüm Peygamberlerin içinde vazifelerin en yüksek vazife, Peygamberlerin Mühürü’nün vazifesi idi.
O, İlahi Huzurda en çok Meth edilien, en çok Şereflenen, en çok Sevilendir. Ki tüm Kainat onun Şerefine yaratılmıştır.
Onun Şerefli neydi?
Ona “en çok Şereflenen” derler.
Peki hangi şeyle Şereflenmiştir?
Çünkü onun Şerefi, Peygamberlin Mühürü Hazreti Muhammed’in Şerefi direk Rabbinden, Göklerin Rabbisinden, Kainatın Rabbisinden, Evvelin ve Ahırın Rabbisinden, Cenabı Allah (CC)’dan geliyor.
Bu onun Şerefiydi.
Hiç kimse o Şeref’e ulaşamamıştır. Sadece ona ulaşmıştır.
Öteki Peygamberler’e de bahşedilmiştir.
Onun vazifesi, onun Meth edilen derslerden gelen İlahi Nurlar vasıtasıyla bütün Peygamberlere o Şeref bahşedilmiştir.
Ve şimdi en çok Meth edilenin doğduğu aya., doğduğu güne ulaştık.
Doğduğu ay Rebîul-Evvel’dir.
Ve şimdi 15. yüzyıldayız.
15. yüzyıl.
Ve Efendimiz bilinmeyen çölde, bilinmeyen bölgede yetim olarak doğmuştur.
Hem baba tarafından hemde anne tarafından, insanların bilmediği ülkede veya şehirde veya kavimde doğdu.
Binlerce Krallar, İmparatorlar öldü gittiler. Ve onlar çok kibirli insanlardı.
Onlar o kadar çok şeyler yapmıştırlar, fakat şimdi onların ismi sadece “İnsanoğlunun Bilinmeyen Krallar ve İmparatorlar Tablosun’da” yazılıdır.
Fakat o, Peygamberlerin Mühürü, bilinmeyen çölde doğdu.
Ve o, eğer o İlahi Alemden belirlenmiş veyahut desteklenmemiş olmasaydı, aynı öteki insanlar gibi olurdu. Ölüp giderdi.
Hiç kimse onun hakkında birşey bilmezdi.
Fakat ne oldu?
O Mübareğin doğum gününden şimdiye kadar 15 asır geçti.
Ne düşünüyorsunuz? O yaşayan mı yoksa bilinmeyen biri midir?
O yaşıyordur.
O bilinmeyen kişi değildir.
O, Doğu’dan Batı’ya ve Kuzey’den Güney’e, iyi çok bilinen Zât’tır.
Bütün milletlere rağmen, onun Sancağı ayaktadır!
Ve onun İsmi, İlahi Alemde Peygamberlerin Zirvesindedir.
Onun Mübarek İsmi Doğu’dan Batı’ya iyi bilinmektedir.
Fakat bazı insanlar onu kabul ediyor, onu meth ediyor, ona itaat ediyor ve onun İlahi Kanunları izinden gidiyor.
Ve bir ikinci kesim, bazı milletler, onlar biliyorlar fakat çok kıskançtırlar.
Kıskanç olabilirler.
Kıskançlıklarından ölebilirler.
Fakat Peygamberlerin Mühürü’nün Şerefi daima gökyüzündeki güneş gibi parlıyor.
Gurur duyun, ey Müslümanlar!
Zannetmeyin ki teknoloji insanlara şeref verir.
Hayır.
İlahi Rahmet sana şeref verir.
Bunu bilmelisin.
İlahi Rahmeti kabul edenler, İlahi Huzurunda kabul edilen ve şereflenen kul olacaklar.
Ve ötekiler, kabul etmeyenler, onlar Şeytan’ın izinden gidenlerdir.
Şeytan asla insanlara şeref vermez fakat insanoğlunu kendisine benzetmek için uğraşır, onlari Şeytanlaştırır.
Şimdi insanların çoğu Şeytanla beraber olmaktan çok gurur duyuyorlar.
Doğru yolu, en çok Sevilenin ve Övülenin yolunu, insanları İlahi Alemler’e, Rabblerinin İlahi Huzuru’na çağıranın yolunu terk ettiler.
Fakat Şeytan insanoğlunu kendisine benzetmeye uğraşıyor.
Şeytan olmaları için uğraşıyor.
Ve şimdi heryerde görüyoruz. Yirmidört saat televizyon insanların tek tek nasıl Şeytanlaştıklarını gösteriyor.
İnsanoğlu Şeytan olmayı kabul ettiği zaman asla huzurlu olmaz.
Ne burda huzur bulur nede ölümden sonra huzur bulur.
Ey insanlar, Cenabı Allah (CC)’ya şükredin ve Şeytan olmaktan sakının.
Çünkü çoğunlukla, insanların yüzde doksan dokuzu Şeytanlardırlar. Asla Peygamberlerin Mühürü’nün izinden gitmiyorlar.
Bunun için Cenabı Allah (CC), Yaradan, insanların birbirlerini öldürmelerini, yok etmeleri için kendi hallerine bırakıyor. Ne burda nede ahirette huzur içinde yaşayamayacaklar.
Allah bizi affetsin.
M: Amin.
Ey insanlar, bağışlanmayı dileyin.
M: Amin.
Teknoloji Devri’nin izinden gitmeye çalıştığımızdan, bağışlanmayı dileyin.
Teknoloji insanların Şeytanlaşmalarını sağlıyor.
Allah bizi affetsin.
M: Amin.
Ve O’nun İlahi Huzurunda , inananlara vaad edileni göndersin.
Peygamberlerin Mühürü’nün ümmeti, ahir zamanda zalimlerin, zorbacıların sınıfından olacaklardır ve her birini birer Şeytan’a dönüştürecektir.
Ey insanlar, Şeytan olmaktan sakının.
Eğer dikkat etmiyorsan, burda mutsuz olursun ve öldükten sonra işin daha da zor olur. O Cehennemler, o cezalar çok zordur.
Allah bizi bağışlasın.
M: Amin.
Ey insanlar, Peygamberlerin Mühürün’e hürmet gösterin. Onun Rahmetli yolundan giderek ona hürmet gösterilsin.
Ya Allah.
Subhane.
Subhane.
Subhane.
İraham ibadeke.
Muhafa Ya Rabbena.
Huzbin ey dina Ya Rabbena.
Vaad ettiğin, bizim elimizden tutup Sana, Senin İlahi Huzuruna götürecek birini, temizleyeni gönder.
Temiz olanları ve yüzü kalbi huzurlu olanları gönder ki Alemlerin Rabbi:
"Ey Ben’im Kulum" desin.
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Aziz Allah
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Subhan Allah
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Kerim Allah
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Aziz Allah
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Sultan Allah
(Şeyhimiz Arapça dua ediyor)
El Fatiha
(Şeyhimiz tekrar Arapça dua ediyor)
Allah Hû
Allah Hû
Allah Hû Hakk
Allah Hû
Allah Hû
Allah Hû Hakk
Allah Hû
Allah Hû
Allah Hû Hakk
Hasbinallahu ve nimel vekil
La havele vela kuvvete ila billahil aliyil azim
El Fatiha
Sohbet 20 Subat 2009
Ya Erhamerrahimin
Ya Erhamerrahimin
Ya Erhamerrahimin ve sallallahu ala Seyiddina Muhammedin ve ala aliyhi ve sahbihi ve sellem
Subhane rabikelizeti ama yesifun ve selamun allel murselin vel hadullilahil rabbil alemiyn
(Şeyhimiz dua ediyor)
Suretel Fatiha
Selatu veselamu ala Seyiddina Muhammed (Ayağa kalkıp ‘Seyiddine evveline vel ahirin. Ala alihi ve sahbihi ve ecmain’ diyor)
La ilahe illallah Muhammedun resullullah
En Büyük, Rahman, Rahim ve en Cömert olan Allah’ın adıyla.
Ve biz: “Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillahirrahmânirrahîm” diyoruz.
Meded Ya Sultanul Evliya.
Es-selamun aleykum.
M: Ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berakatuhu!
Memnun musunuz?
M: Evet!
Mutlumusunuz?
M: Elhamdullilah!
Şikayetiniz yok mu?
M: Hayır!
Cenâbı Allah (CC) insanoğlunu yarattı.
Yoktan vâr eyledi.
Cenâbı Allah (CC) yoktan vâr eyledi.
Eğer O diliyorsa veya O’nun İradesi, İlahi İradesi birşeyi yapmayı, getirmeyi, yaratmayı diliyorsa Cenâbı Allah’ın "Ol!" demesi yeterlidir ve oluverir.
Eğer "Olma! Yok ol!" derse, yok olur. Biter.
Kainatlar yok olur.
Galaksiler yok olur.
Güneşler yok olur.
Dünyalar yok olur.
Gezegenler yok olur.
İnsanoğlu yok olur.
Hiç bir yaratık kalmaz.
Hiç birşey kalmaz.
O Allah’tır.
İlk öğrenmeniz gereken şey: Sizi kim yaratı, ey 21. asrıda yaşayan cahil insanlar!
Şeytan’ın izinden giderler, fakat hiç sormazlar: “Beni kim yarattı?!”, “Kim beni vâr etti?!"
Bu şimdiki Dünya’da yaşayan insanoğlunun ayıbıdır!
Ve onlar “Biz medeniyetin en yüksek zirvesine ulaştık” diye iddiada bulunurlar.
Hayır!
Siz yaradılışın en alt seviyesine ulaştınız!
Cenâbı Allah (CC) sizlere en yüksek şerefi bahşetmişti.
Bahşeyledi ve dedi ki: “Sizler Benim Vekilimsiniz. Ben sizi yarattım, Ey İnsanoğlu, Adem’in oğulları, Adem’in evlatları. Ben sizi Dünya’da Benim Vekilim olarak yarattım.”
Ondan sonra bu 21. asrın cahil milletleri ve insanları bunu asla düşünmüyorlar.
Asla demezler ki: “Ey Rabbimiz, Sen bizi yarattın. Biz minnettarız. Tüm hamdlar, övgüler, şerefler, tüm hürmetler Sana, Ey Rabbimiz. Ve biz sana secde ediyoruz. Sen bizim Rabbimizsin. Sen bizim Yaradanımızsın”.
Onlar bunu diyorlar mı?
Onlar konuşurlar.
Fakat onlara kırbaç geliyor.
Kırbaç geliyor.
Allah sadece bir kırbaca dese ki: “O şükürsüz yarattıklara bak. Şükürsüz insanoğlu. Adiphum. Onları eğit. Onları terbiye et. Terbiye et. Yetiştir. Onlar Benim Haklarımı bilmiyorlar. Onlar asla Bana, kendi hacimlerine göre, tam manasıyla hürmetlerini ve övgülerini vermiyorlar. Onlar bunları yapmıyorlar”.
Yah.
Bir zamanlar.
Tarihi kitaplarda, Emirlerin zamanında yazılmıştır ki….
Belki Emeviyin Devletinin zamanında veya Abbasi Devletin zamanında yazılan bir olaydı.
Hiç kimse için terazi kullanmayın.
Terazi sadece Allah içindir.
"Bu iyidir, o kötüdür" derler. Bunu terk edin.
Son hükümü Rabbimiz Allah (CC)’ya bırakın.
O bir Emirel Mümininler’in zamanında, Basra’da, İrak’taki Basra şehrinde çok sıkıntı vardı.
İnsanlar İslam’a karşı olan şeyleri yapıyorlardı.
Şeytan’ın izinden gitmeye çalışıyorladı. Mübarek Peygamberimizin izinden gitmeye çalışmıyorlardı.
Halife o zaman Şamdaydı.
Halife’ye, Müminlerin Emir’ine, ona İrak’ta olan hadiseler ulaştı.
İnsanların arasında geçen olaylar ve kötü halleri ona ulaşmıştı.
Birbirlerine çok kötü davranıyorladı.
Aralarında hiç bir iyi muamele yoktu.
Allah’ın Şeriatında yasak olan herşeyi yapıyorlardı.
Ve zulum ediyorlardı.
Halife bunun üzerine, bu haberleri duyduktan sonra dedi ki: “Ben o insanlara, Mübarek Peygamberimiz Hazreti Muhammed (sav)’in Sünnetini terk eden insanlara, birisini göndereceğim. Onlara nasıl olmaları gerektiğini öğretmek istiyorum. Onlara İslam’ın yolunu öğreteceğim ki iyi insanlar olup, Şeytan’ı ve Şeytan’ın alimlerini ve yandaşlarını bıraksınlar. Liajil tedip ve adiphum. Onlara yüksek ahlak, yüksek edep öğretmek istiyorum. Doğru yolları, İslam’ın onlara ne emrettiğini ögretmek istiyorum”.
Bunun üzerine Şam’dan Basra’ya Hacacul Zalim’i gönderdi.
O, o bir meşhur zalim idi.
Onu gönderdi ve ona dedi ki: “O insanlara, İrak’ta yaşayan insanlara bak. Onlar Allah’ın yollnu terk ediyorlar ve Mübarek Şeriat’ın yasakladığı kötü şeyleri yapıyorlar. Git ve onlara bak! Adiphum! İslam’ın nasıl olduğunu onlara öğret!
Ve Hacacul Zalim’i gönderdi.
Basra’ya ulaştı Hacacul Zalim ve minberin üzerine çıktı.
Yüzünün üzerinde bir örtü vardı.
Ve seslendi: "Ey Ulam, benim hizmetçim, ayağa kalk. Ayağa kalk ve Halife’nin hitabını oku”.
İrak’ta, Basra’da yaşayan insanlara hitap etti.
Ondan sonra o Ulam…
Ulam, onun hizmetçisi manasına gelir.
Ayağa kalktı ve dedi ki: "Es-selam aleykum, Ya Basra Ehli. Bu hitab Halife’den Basra halkına’dır”.
Hiç kimse: "Ve aleykum selam" demedi.
Maredu.
Hiç kimse: “Ve aleykum selam, ya Emirel Müminin” diye karşılık vermedi.
Bunun üzerine Hacacul Zalim hizmetçisine "Kes. Dur!" emrini verdi.
“Ey insanlar, bakıyorum ve görüyorum ki sizler pis insanlarsınız! İtaatsız insanlarsınız! Hiç bir edep bilmiyorusunuz! Sizlere, sizin nasıl olmanız gerektiğini, öğretmeye geldim! Görüyorum ki sizler pis insanlarsınız. Birbirinizi yiyorsunuz. Fesatsınız”.
Bir kişi.
O da dedi ki: “Bakıpta görüyorum ki hepiniz yanlış yollardasınız. Sizler Allah’ın Şeriat’ını, Mübarek Şeriat’ı tutmuyorsunuz. Sizlerin nasıl olacağınızı, ben size öğreteceğim. Ya Ulam, benim hizmetçim, oku Halife’nin hitabını! Bakıyorum ve o kadar kafalar kesilmeye laik olduğunu görüyorum. O kadar kötü ve berbat insanlarsınız. Şeriat’ın dışındasınız ve şimdi ben bakıyorum, bakıyorum ve sizlere bize emredilen İlahi Ceza hazırlıyorum.”
Bir kişi.
“Ben yüzümü saklı tutuyorum. Örtümü açmıyorum. Sizin bana bakmanızı, nasıl olduğumu göstermiyorum. Oku! Ey benim hizmetçim, tekrar Halife’nin hitabını, Emirel Müminin’in hitabını oku.”
Geldi, ayağa kalktı ve “Selam, ya Basra halkı, İrak halkı” dedi.
Es-selamun aleykum
M: Ve aleykum selam.
Hiç kimse oturmuyordu.
Hatta sinekler bile ayağa kalktı.
Ve "Ve aleykum selam, ya Emirel Müminin, Es-selamun aleykumu selam, ya Emirel Müminin, Ya Halifete, Resullilah sallalahu aleyhi ve selem" diyip ayaktaydılar.
“Ben sizlere iyi edep öğretmeye geldim. Maalumara. Devletinize karşı.
Nasıl insanlara davranmalısınız. Nasıl Resul selavatulahi ve selam ya aleyh’e davranmalısınız. Nasıl Rabbınıza, Cenâbı Allah (CC) davranmalısınız. Bakıyorum sizler bunlardan çok uzaktasınız. Bakıyorum ve sizlere bunları öğretmeye geldim. Sizleri eğitecem.”
Bir kişi.
Bir kişi.
Cenâbı Allah (CC) birşey yapmak istiyorsa, bir insanla yapar. O yeterlidir.
Ve illa ecru semavati vel ard!
Cenâbı Allah (CC) sizin üzerinize askerler salmaya ihtiyacı yoktur.
Senin üzerine virüs salabilir.
İnsanlar virüslerin var olduğunu bilir.
Kimse onları görebiliyor mu?
Kimse yakalıyabiliyor mu?
Kimse kendilerini o virüs’e karşı koruyabiliyor mu?
Ey 21. asrıda yaşayan insanlar, nasıl bu kadar cahil olabilirsiniz?
Neden bunları düşünmüyorsunuz?
Rabbiniz, Yaradanız, bakıyor ve sizleri eğitmek istiyor.
Çünkü Mübarek Şeriatın dışındasınız.
İlk önce tüm Müslüman devletleri.
Onlar demokrasinin peşinden koşuyorlar.
Allah’ın Şeriatını tutmaya çalışmıyorlar.
İlk ceza onlara gelecektir.
Ben zayıf biri olabilirim.
Fakat benim Yeryüzü üzerinde yaşayan insanlara hitab etme yetkim vardır.
Ben Hacacul Zalim değilim.
Ben sadece Rabbimin zayıf bir kuluyum.
Ben bütün insanlara, tüm Dünya halkına tembih etmeye yetki sahibim.
Ben birşey değilim fakat beni konuşturan, O çok güçlüdür.
Ve şimdi bizim ne yaptığımıza bakar.
Ve sizlere, Ey bu Dünya halkı, sizlere sizi cezalandırmak için birşey gönderiyor.
Birleşik Milletler Konseyi’nin çözebileceği birşey değildir bu.
Birleşik Milletler Konseyi İlahi Emirlere karşıdır.
İlahi Emirler çok net’tir.
Üzülerek söylemeliyim ki, o kadar çok, belki 45 Müslüman bölgeleri, Mübarek Şeriat’a önem vermiyorlar.
Onlar cezalandırılacaktır.
Ben birşey değillim. Ben sıfırım.
“Bir”in arkasında.
Sıfır sol tarafta fakat beni “bir”in önüne koyduklarında, ben yeterince yaparım.
Bir yeterlidir.
Eğer Hacacul Zalim insanların iyi olmalarına yeterliyse, bizde aynısını yaparız.
Ben sıfırım ve eğer Alemlerin Rabbi beni “bir”in önüne koyarsa, bende yaparım.
Eğer O senin sıfırını birin önüne koymak isterse, sen yaparsın.
Fakat Allah (CC) dilediği gibi yapar.
Fe alu limayurid.
O herşeyi dilediği gibi yapar.
Hiç kimse Onu durduramaz.
Allah!
Ey Rabbena!
Ya Rabbena!
Ya Rabbena!
Ya Rabbena!
Ya Rabbena!
Irhamdullena.
Irhamdafena
Bicahimen erzelte aleyhi Suretel Fatiha
Demokrasiyi de gösterecek kendilerine.
Cehennemin kapısını da.
Ben çok yaşlı biriyim. Şimdi Dünya’dan hiç birşey umduğum yoktur.
Ben sadece tembihçiyim.
İnsanları tembihliyorum.
Kim ki dinlemek istiyorsa, dinlesin.
Veya dinlemek istemiyorsa, başları gider.
İnsanlar, insanlar şimdi, top oynamaktan çok mutlu oluyorlar.
O zamanda top yerine, insanların başları top alacaktır.
Hazerul hazer.
Uyarının üzerine uyarı.
Ey insanlar, Allah beni affetsin.
M: Amin.
Forgive me.
Beni affetsin.
M: Amin.
Ben affu mağfiret diliyorum, sizde affu mağfiret dileyin.
Deyin ki: "Estagfirullah, Estagfirullah Estagfirullah tubna ala ricealna ileyke ya Rab latedrukna. Ya Rabbena, ey Rabbimiz bizleri kötü yollara gitmeye bırakma. Senin iyi kulların senin kullarını doğru yolda bir araya toplasın”.
M: Amin
Bicahimen erzelte aleyhi Suretel Fatiha
Ben zayıfım. Ben zayıfım.
Onlar beni gelecek haftaya konuşturabilirler.
Bu da sorun değildir fakat bizim hacmimiz, kapasitemiz çok kısıtlıdır.
Bundan dolayı bütün milletlere, bütün insanoğluna, bütün Adem’in evlatlarına hibtab ediyorum ki Cehennemlerin içine düşmemeleri için çok dikkatlı davransınlar.
Ben insanların Cennetlerde mutlu olmalarını istiyorum.
Üzülerek söylemem gerekiyor ki tüm insanoğlu Cehenemlere ulaşmak için koşuyorlar. Başka birşey değil.
El Fatiha.
Yoruldunuz mu?
M: Hayır.
Yoruldunuz mu?
M: Hayır.
Yoruldunuz mu kuru ahmaklar?
(gülüyorlar)
Ha?
Yoruldun mu?
M: hayir Sultanım.
(Şeyhim burda şaka yapıyor ve herkes gülüyor)
Allahüme salli ve sellim ala
Nebiy ya Muhammed aleyhi selam
Selaten teduhu ve tudaileyh
Memerehleyali ve tuledevam
Sohbet 13 Şubat 2009
Elhamdullillahillezi hedana lilimani vel islam
M: Amin
Veşerefana Nebi Seyiddena Muhammedin aleyhisselatu ve selam (ayağa kalkıyor)
Ya Seyiddelevveline vel ahirin
Ya Seyiddi
Ya ResullaH
Ya Seyiddi
Destur Ya Ricarallah
Meded
Meded
Eûzubillahimineşşeytânirracim. Bismillahirrahmânirrahîm.
La havle vela kuveta ilabillahil aliyel azim.
Allah Allah.
Eşhedu enla illahe illallah ve eşhedu enne seyiddene muhammeden abduhu ve habibuhu ve resuluhu
Eûzubillahimineşşeytânirracim.
Ey insanlar Şeytan’dan Allah’a sığının.
Şeytan sizi Cehenem’e götürmek istiyor.
Ve "Bismillahirrahmânirrahîm" deyin.
M: "Bismillahirrahmânirrahîm".
"Bismillahirrahmânirrahîm" diyebilmek sana verilen en büyük şereftir.
M: "Bismillahirrahmânirrahîm".
Bismillahirrahmânirrahîm.
Allah Allah.
Ey Rabbimiz bizler o Peygamberlerin Mühürü, Alemlerin Rabbının en çok Övülen, en çok Sevilen ve en çok Şereflenen kulunun ümmeti olmakla çok mutlu, memnun ve talihliyiz.
Ey insanlar ona en üstün saygı ile hürmet edin. O İlahi Huzur’da en yüksek kuldur.
Ben bazı akılsız doktorlar’a soruyorum: “Sizin Arşullahil Azim hakkındaki görüşleriniz nedir?”
Allah Allah.
Arshullahil Azim.
İlahi Taht.
İlahi Taht.
Cenabı Allah (CC) o Aziz Tahtı, İlahi Tahtı yarattı ve dört Meleğe, Hazreti Cebrail, Hazreti İsrafil, Hazreti Mikail ve Hazreti Azrail’e, İlahi Tahtı taşımalarını emretti. Fakat onlar İlahi Tahtı taşıyamadılar.
Huuu.
Ondan sonra Allah (CC) Melekler yarattı. Onlar kocaman Meleklerdi ve İlahi Tahtı taşımak için yardım ettiler.
Fakat onlarda taşıyamadılar.
Ondan sonra Meleklerine: "Allahumme la havle vela kuvvete illabillahil aliyel azim" , söylemelerini emretti.
"Kulu say: "La havle vela kuvette ilabillahil aliyel azim"
" Kulu de: "La havle vela kuvette ilabillahil aliyel azim". "
Onlarda dediler.
Derdemez de İlahi Tahtı taşıyabildiler.
Fakat ayakların altına baktılar ki birşey yok.
Onlar kendi makamların üzerinde duruyordular ama: "La havle vela kuvette ilabillahil aliyel azim" dedikleri anda, onların ayaklarıda İlahi Tahtla beraber yükseldi.
Ve onlar aşağa düşmekten korktukları için İlahi Tahta tutunuyorlardı.
Şimdi hiç kimse, kimin İlahi Tahtı taşıdığını bilmiyor.
Melekler mi tutuyor yoksa İlahi Taht mı Melekleri tutuyor.
Bu bir giriş veya hazırlıktır. Onlar bunu bazı doktorlar için söylettiriyorlar.
Bütün doktorlar boşturlar.
Maneviyattan birşey anlamıyorlar.
Onlar materiyalist insanlardır.
Aynı materiyalist insanlar gibi, onların tüm düşünceleri, fikirleri maddiyat’a veya maddeciliğe bağlıdır.
Maddenin ötesinde olanları anlamazlar.
Mesela: "Doktor Filan. Her hangi bir Dini Üniversitenin Başı."
Bütün Dini Üniversiteler, onların insanlara öğrettikleri ve onların eğitimcilerinin hepsi maddi fikirlere çok yakındırlar . Ama maneviyata hiç bir zaman yaklaşmazlar.
Bunun için isimlerini aynı materiyalist insanların isimleri gibi değiştirdirler.
Derler ki: "O kimdir?"
"Doktor Hacı Mestan"
(Müridler gülüyorlar ve biri "Allah" diye bağırıyor)
"Doctor Ahmed Mecnun."
(Tekrar gülüyorlar)
Nasıl onların isimleri….
Veresulyekul, Nebi aleyhi selatu ve selam diyor ki: “Menteşebe hebikavmin fehu min hum".
Kim ki kendini herhangi bir grup insana veyahut bir fikirde olan grubun mensuplarına benzetiyorsa, o da onlardan olur.
Neden "Doctor" ismini kullanıyorsunuz, Ey Müslümanlar, Müslüman Profesörler?
Müslümanlar, neden "Alim" veya "Alime" ismini kulanmıyorsunuz?
Neden "Doktor" ismini kullanıyorsunuz?
İlahi Alemde o ünvanın değeri nedir?
O İlahi Alemden atılır.
Fakat siz isminizin önünde "Doktor Filan", "Doktor Ayhan", “Doctor Seyhan”, “Doctor Şeytan" yazıldığı için gururlanıyorsunuz.
İslami Kaynaklar’da "Doktor" yoktur.
Hayır.
Hayır, asla kabul edilmez.
La havle vela kuvvete ila billahil aliyel azim.
Çoğu insanlar, maddeciliğe maneviyat’tan daha yakındırlar.
Eğer sorsan: “O Övülmüş Taht, İlahi Taht…."
Onlar Tahtı bilirler.
"O Taht kimin içindir?"
"Kimin için?"
Bu konu anlaşılması için bazı şeyler söyleyeceğiz.
Krallıklarda, Sarayların içinde bir Taht vardır. O Tahtın üzerinde bir Kral veya bir Kraliçe veya bir İmparator veya bir İmparatoriçe oturur.
O doktorlara sorarım: “O Arşullah, O Arşullah, İlahi Taht, kimin içindir? Onun üzerinde kim oturacaktır?”
Hiç bir cevap vermiyorlar.
Karşılık vermiyorlar.
Yanıt vermiyorlar fakat cevabı olmalıdır.
Cenabı Allah (CC) Arşı, Mübarek Tahtı, İlahi Tahtı kim için yarattı?
Like, like, that Divinely Throne, if you.. maybe Throne, more then bigger, more then enlighted from that Ars,
Bu İlahi Taht gibi eğer bir Taht olsaydı, o Arştan daha da büyük, daha da Nurlu olsa.
O Taht, o Mübarek Taht’ın kimin olduğunu zannediyorsunuz?
Cevap vermiyorlar.
Fakat cevap vermeleri gerekir. Öğrenmeleri gerekir.
Öğrenmeliler.
O Allah için değildir.
Allah için yaratılmamıştır.
Cenabı Allah (CC)…
O’nun yaratıklarından hiç birşey O’nu taşıyamaz. Haşa!
Hayır.
Hayır.
Allah Celle Cellalluhu’dür.
Hiç kimse O’nun Büyüklüğünü bilemez.
Hangi yaratık Alemlerin Rabbi olan Allah’ı taşıyabilir?
Onlar birşey demiyorlar. Cevap vermiyorlar.
Fakat ben söylerim..
Orası Alemlerin Rabbının en Şerefli kulu hüremetine, Hazreti Muhammed’din dir.
Makamul Mahmud nerde olacaktır?
Nerde olacaktır?
Makamul Mahmud Arş’ın üzerindedir.
That name, for the honour of Divinely Throne. That is Makamul Mahmud.
Bu İsim, İlahi Tahtın şerefine Makamul Mahmud’dur.
Başkasına olamaz. Sadece bir kişinindir.
Ve Peygamberlerin Mühürü, en Şerefli ve en çok Övülen, derdi ki: "Orasi sadece bir kişi içindir ve o kişide benim olacağımı ümid ederim."
Bunun için, bunu dilemelisiniz: “Allahume athi Seyiddina Muhammeden sallallahu aleyhi ve selem eşşefaa müvesile vebuathul Makamal Mahmudenillenziveattah".
Bu bir dua’dır.
Dua edin ki ona, o Arşulrahman bahşedilir ve onunla şereflenir ve övülür.
Allah Allah.
Onlar der ki: "Heee. Ne diyorsunuz. Şirk yapıyorsunuz.”.
Ha sizin şirkiniz ayağımın altındadır.
Sizin anlayışınız da ayağımın altındadır.
Hiç birşeyi anlamıyorsunuz!
Sizler maddeci insanlarsınız.
Fakat biz maneviyata ve manevi Dünyalara ve onun ötesine ve onun ötesine ve onun ötesine inanıyoruz.
Ey insanlar, ona, İlahi Huzurda Övülene hürmetinizi gösterin.
Hiç kimse onun kadar övülmemiştir.
Mutlu olmalısınız.
Ona saygı göstermelisiniz.
Onun izinden gitmelisiniz.
Sizlere maneviyatın yollarını ve maneviyatın maddecilikten daha öte olduğunu öğretir.
Orda maddecilik yoktur fakat maneviyat vardır.
Ey insanlar, şimdi tüm Dünya maddeselliğin peşinden koşuyor.
Ve maddeselliğin onları kurtaracağını zannediyorlar.
Veya öyle yüksek makamlara erişip ordan kimsenin onları alamıyacağını zannediyorlar.
Tüm maddiyatcılık Efendimizin ayağı altındadır ve o onun üzerinde duruyor.
Onun Şerefine ve onun Nuruna hiç kimse ulaşamaz veya hiç kimse onun kim olduğunu anlayamaz.
Hazreti Muhammed, Allah’ın rahmeti üzerinde olsun, ölçüsü yoktur.
Kimse onun Büyüklüğüne ve Şerefine ve Şanına ulaşamaz ve bunlar Allah tarafından ona verilmiştir.
Ey Allah.
Allah.
Allah.
Ey şimdi Dünya’da yaşıyan insanlar, hepiniz zalimsiniz.
Çünkü Allah’ın Hazreti Muhammed (sav)’e verdiği hakkını vermiyorsunuz ve hürmetini göstermiyorsunuz.
Bundan dolayı aşağa, aşağa, aşağa düşüyorsunuz.
Her gün daha derin ve daha derin karanlık Dünyalara gidiyorsunuz.
Hiç bir yol insanoğlunu şimdi krizlerden ve savaşlardan ve çatışmalardan kendilerini kurtaramaz.
Ve insanlara verilen herşey, oturdukları makamları, onlara rahatsızlık vermektedir.
You cant save yourselves from that only when you are coming and giving your high honour, highest honour and glory that granted by His Lord to Seyıddına Muhammed (sav). That is the way.
Kendinizi bundan kurtaramazsınız. Sadece ona dönüp ve O’nun Rabbı tarafından Hazreti Muhammed (sav)’e verilen Büyük Şan ve Şerefi ona göstererek kurtulursun. Kurtulmanın yolu budur.
Sizin maddeci fikirleriniz, size asla birşey getirmez fakat sadece insanoğluna daha çok sıkıntılar ve sorunlar getirir.
Ey insanlar doğru yola gelin.
Bütün dindar insanları çağırıyorum.
İlk başta o bizim bu söylenenleri düşünmemizi istiyor.
Eğer düşünmezseniz, nasıl ki Peygamberlerini inkar eden, asi gelen, itaatsızlık eden ve Rabbılarına hürmet göstermeyen kavimlerin başına geldiği gibi bir ceza gelecektir. Ve bu ceza, Dünya’ya inip altıdan beşini yok edip birini bırakmak için emrin inmesini beklemektedir.
Allah bizi affetsin.
M: Amin.
Allah sizlere ve bana da rahmet etsin.
M: Amin.
Bütün milletlere Rahmetinden versin.
Ve Peygamberlerini, özellikle eski Peygamberleri anlamaları için iyi bir anlayış nasip etsin. Onların hepsi Peygamberlerin Mühürü, Hazreti Muhammed (sav) ve şerefe ve kerem’in izinden gidenlerdi. (Ayağa kalkıyor)
El Fatiha
Sohbet 6 Şubat 2009
Destur ya Ricarallah
Meded
Meded ya Sultanul Evliya
Meded
Es-selamun aleykum
M: Ve aleykum selam ve rahmetullahi ve berekatuhu
Ey bay ve bayan müminler, hoşgeldiniz.
Uzak yollardan geliyorsunuz.
Allah sizlere, nesillerinize ve atalarınıza rahmet etsin ve beni affetsin.
Bizlerin Şanı Yüce olan Allah (CC)’nın affu mağfirettine ihtiyacımız var.
M: Amin.
Ve bizler: “Eûzubillahimineşşeytânirracim” diyoruz.
Bizler Şeytan’dan kaçıyoruz çünkü Şeytan insanoğlunun en kötü düşmanıdır.
Ondan kaçmalısınız.
Ve bizler: "Bismillahirrahmânirrahîm" diyoruz.
"Bismillahirrahmânirrahîm" diyebilmek, bizlere Cenâbı Allah’tan bağışlanan en yüksek şereftir.
Kim ki: "Bismillahirrahmânirrahîm" derse Allah’a doğru koşar ve Cenâbı Allah (CC) o kulunu Şeytan’dan ve onun kötüluklerinden muhafaza eder.
Şeytan insanoğlunun düşmanıdır.
Daima insanoğlunu kötü yollara çağırmak için ardından koşar.
Şeytan’ın insanlara öğrettiği herşey, insanlığa aykırıdır.
Ve Cenâbı Allah (CC) O’nun en çok Sevdiği, en çok Övdüğü ve en çok Şereflendirdiği, Hazreti Muhammed (sav)’ı gönderdi.
(Ayağa kalkıp ‘Ya Seyyidi, Meded’ diyor.)
Aynı iki kutup gibi: pozitif ve negatif.
Pozitif, insanları Cennet’e çağırır.
Negatif, insanları Cehennem’e ulaşmaları için çağırır ve teşvik eder.
Ve insanların çoğu Şeytan’ın peşinden koşuyor çünkü Şeytan’ın öğrettikleri bizim kötü nefsimize uygundur.
Nefs Şeytanla aynıdır veya benzeridir.
Şeytan dışardadir ve nefs içeridedir.
İkisi insanlığa karşıdır.
Bizler Şeytan ve nefse karşı mücadele etmekle emredilmişiz. Eğer biz onlara teslim olursak, onlar bizleri Cehenem’e götürürler.
Ve Cenâbı Allah (CC) O’nun kulları arasından, O’nun tarafından Seçilmiş olanları göndermiştir.
Onlar Peygamberlerdir, İlahi Nur’dan nur alırlar. O nuru Allah O’nun İlahi Huzurunda bulunan, en çok Sevdiği, en çok Şereflendirdiği ve en çok Övdüğü kulu, Hazreti Muhammed (sav)’e bahşetmiştir.
Kim ki ona koşarsa, o Nurlardan, İlahi Nurlardan, Arşin Nurundan alır.
Ey insanlar, bana sizlere söylemem gereken birşey gelmiştir. Bu sadece bir avuç dolusu insanlar için değildir. Benim hitabım bütün milletler içindir.
İlahi Kitaplar, başlangıçta İlahi Suhuflar olarak Hazreti Adem (as)’a, ondan sonra İdris Nebi’ye ve ondan sonra İbrahim (as)’a gönderilmiştir. Allah onlara rahmet etsin. Ondan sonra Tevrat Hazreti Musa (as)’a gelmiştir. Ondan sonra gelen İlahi Kitap…
Tevrat Eski Vahittir ve İncil Yeni Vahittir ve Zebur Davud aleyhiselam’a verilmiştir.
Ve İlahi Mesajların en sonuncusu, İlahi Huzurda bulunan, en Şerefli ve Övülmüş kuluna gönderilmiştir. Cenâbı Allah (CC) ona Kıyamet Gününde Makamul Mahmud’u verecektir. Makamul Mahmud yüksektir, en yüksek basamak, en yüksek makamdır. Cenâbı Allah (CC) o Makamı yaratıkların içinde, insanoğlunun içinde, sadece birine yaratmıştır. Seçilmiş olana, o yüksek Şeref Makamı, o yüksek Övülmüş Makamı, Makamul Mahmud’u verecektir.
Kıyamet Günü olduğunda Cenâbı Allah (CC): "Ey Muhammed, Ey Kulum, Ey Habibim, bu yüksek Makam sadece senin içindir, başka kimsenin değildir. Gel ve bu yüksek Makam’da, Makamul Mahmud’un üzerine dur", diye çağıracaktır.
Selavatullahi ve es-selamu aley.
124.000 Peygamberleri Cenâbı Allah (CC) göndermiştir. Başlangıcı Hazreti Adem (as) ve en Sonuncusu, en Yükseği, en Şereflisi ve en çok Övülmüş Peygamber, Peygamberlerin Mühürü, Hazreti Muhammed (sav)’dır.
Ondan sonra bitti.
Allah Allah
Allah Allah
O, onun Rabbı tarafından şereflenmiştir.
Fakat şimdi öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, Müslümanlar bile..
Ki onlar " La illahe illallah Muhammedun resullullah (sav) " , diyenlerdir.
Eğer birisi Hazreti Muhammed (sav)’e en yüksek saygısını gösterdiğini görseler, bunu redd edip, “ Hayır ” derler.
“ Hayır ” derler.
Şeref Cenâbı Allah (CC) tarafından verilmiştir.
Onların hepsi, Hazreti Muhammed’e verilmiş şerefin yanında aynı bir nokta gibidir.
Fakat o akılsız insanlar, biz Peygamberlerin Mühürüne saygı gösterdiğimizde, “ Siz şırk yapıyorsunuz ” derler.
Akılsız insanlar.
Peygamberlerin Mühürüne ne verilmiştir?
O en azından Cenâbı Allah (CC) tarafından yaratılmış olan bir insandır ve ona o şerefi vermiştir.
Fakat İslam Dünyasından o kadar çok insan, , Ehli Sünnet’ten olduğunu söylüyorlar, onlar bizim gösterdiğimiz o yüksek saygıya: “Bu doğru değildir, şırk oluyor” derler.
Hepsi akılsız insanlar.
Nasıl Cenâbı Allah (CC) tarafından yaratılmış olan O’nunla ortak olabilir?
Akılları yoktur.
O kadar cahillerdir.
Kelime-i Şahadet’ten asla birşey anlamamıştırlar.
Şanı Yüce olan Allah (CC) insanlara şunu emredıyor: “Şu şekıl deyın ve kabullenın. Bizler Şanı Yüce olan Allah’ın Birliğine ve Tekliğine şahidlik ediyoruz. Ve O içinizden Hazreti Muhammedi, en çok Sevilmiş, en çok Şereflendirilmiş ve en çok Övülmüş kulu olarak bahşeylemiştir. Salat ve selam onun üzerine olsun”.
Cenabi Allah buyuruyor ki: " O Benim kulum ".
Sen ona ne kadar saygı gösterirsen göster, o saygı Allah (CC)’nın Hazreti Muhammed (sav)’e verdiği saygı yanında sınırlı kalır.
Tüm Kainat Hazreti Muhammed (sav)’e ne kadar saygı gösterirlerse göstersin, o birşey değildir. Fakat o dört köşe kafalılar, asla bunu anlamazlar ve Ehli Sünnet vel Cemaat’a o kadar yanlış şeyler söylerler.
Lakin güç bizdedir.
Biz İlahi Güçlerden destekleniyoruz.
Onlar, bunların iddia ettiklerinden ve söylediklerinden, korkmazlar.
Hmm.
Onlar bu Hadisi bilirler: Belki eski giysi giyen, ayakabısız ve başında birşeyi olmayan bir insan görürsün. Onun belki sadece mahrem bölgelerini kapatmak için bir parca kumaşı vardır. Üzerine birşey atması ya vardır yada yoktur. Fakat eğer o kişi Allah (CC)’den birşey isterse, Cenâbı Allah o zaman kabul eder.
O zaman nasıl Peygamber Efendimizin, Peygamberlerin Mühürü, en çok Sevilen hakkında böyle konuşursunuz? Tüm Kainat onun şerefine yaratılmıştır.
O insanlar birşey yapabildiklerini zannederler, fakat birşey yapamazlar.
Hiç birşey yapamazlar.
Onlar roketlerine güvenirler. Donanmalarına veya ürettikleri kötü silahlarına güvenirler.
Ve derler ki: “Şimdi çok güçlüyüz. Senin söylediklerine biz alsa önem vermeyiz. Biz dilediğimizi yaparız”.
Hiç birşey yapamazsınız!
Peygamber Efendimizin bahsettiği bir kişi. Dış görünüşü…
Sizler dış görünüşe bakarsınız, insanların kalplerine bakmazsınız.
O kişinin giysi sadece 2 parcadan oluşur. Siz ona bakarsınız.
Onu Yaratan, onun kalbine bakar. Eğer o Dünya’ya derse: “Doğu’dan Batı’ya dönme. Batı’dan Doğu’ya dön”, o döner.
İlahi Kanunlara ve Emirlere karşı birşeyler getirmeye çalışan bütün insanları uyarıyorum.
Hayır, ne zaman Cenâbı Allah (CC) Ölüm Meleğine, Büyük Melek Azrail’le “Onların hepsinin ruhlarını al” diye emretse, kaçaçak bir yer bulamazsın.
Ve Büyük Melek Azrail asla silah kullanmaya veya atom başlı silah kullanmaya ihtiyacı yoktur.
Atom başlılar onların başlarına düşsün. Yok olurlar.
Azrail (as) "Vhoooo" yapar ve yok eder.
Fakat onlar inanmazlar.
Ve kim ki inanmazsa, ne burda nede Ahiret’te kurtulur.
Ve biz, niyetleri iyi olmayan herkesi uyarıyoruz.
Onlar 1 milyon veya 10 milyon veya 1 milyar insanları roketleriyle imha etmek ve öldürmek istiyorlar.
Ben birşey değilim fakat benim uyarım birşeydir.
Onlar onu kullanmadan evvel biz atese, ölmeleri için, roketlerini kendi başlarına firlatılmasını emrederiz.
Adem’in oğullarına dokunamazsın!
Öldüremezsin!
Cenâbı Allah onları yaratmıştır.
Sana mahsum insanları roketlerinle öldürmeye güç ve yetki vermemiştir!
İranlılar!
İsrailliler!
Doğu ve Batı insanları!
Biz onları önleyeceğiz.
Ölüm onları, onların düğmeye basmadan evvel, ulaşacaktır .
Allah bizleri affetsin.
Ey insanlar, Allahu Ekber.
M: Allahu Ekber.
Allahu Ekber.
M: Allahu Ekber.
Allah Subhane ve Teala.
Cenâbı Allah (CC).
Hiç kimse O’nun ne yaptığını bilmez fakat bazı İlahi Emirlerin Alameti vardır. O alametler gözükmeye başlıyor ve Dünya’nın herşeyini değiştirir.
İnsanlar İran’dan roket gelmesinden korkuyorlar.
Muhazir reisehum.
Dokunmayın.
Yapmayın.
Atmayın.
Eğer dinlemeseniz, o roket yükselmeden sizler yok olacaksınız.
Göklerin bekçisi olmadığını zannetmeyin.
O bekçkiler, böyle yaparsalar (tıklama hareketi yapıyor), en güçlü roketler ‘pufff’ olur.
Ben uyarıyorum.
Ve ben birşey değilim. Sıfırım. Birin arkasında.
Eğer birin önüne geçersem, ben yaparım. Gücüm vardır.
Şimdi ben sol tarafta olan sıfırım. Eğer sağ tarafa geçersem, bizim gücümüz vardır.
Aynı bunun gibi on tane Dünya olursa, onları bir saniye’de yok ederim.
Bir sıfır.
Eğer iki sıfır olsa daha fazla şeyler yapılır.
Eğer 3 sıfır olursa daha fazlası yapılır. Daha fazlası.
Allah’ın Kadiri Mutlak, Muktedurun Alel İdlak, olduğunu inanmalısınız.
Anlıyormusunuz Araplar?
Araplar muharebe ediyorlar, ama Allah için değil.
Allah için değil.
Allah O’nun Şerefi için yapılmayan muharebeyle asla memnun olmaz.
Eğer onlar Şeytani emirlerle hareket ediyorsalar, İlahi Emir der ki: “Dur. Durdurun. Alıkoyun yoksa biz sizlerin ayağınızın altından veya başınızın üstünden sizlere ulaşırız. Sizler belanın başlarınızdan mı veya ayaklarınızdan mı geleceğini bilemezsiniz ”.
Ben Allah’tan korkarım.
Allah beni affetsin.
M: Amin.
Ben sadece uyarıcıyım. Bütün milletler için. Buna Rusya’da dahil, Hindistan’da dahil, Çin’de dahil, Amerika’da dahil, Türkiye’de dahil, Mısır’da dahil, Libya’da dahil, Hicaz’da dahil. Heryer dahil.
Eğer onlar kendi İlahi Kitaplarına bakacak olsalar, benim söylediklerim doğrumu yanlışmı anlarlar.
Evet Papazı uyarıyorum, Patriyarki uyarıyorum, Haham başını uyarıyorum. İnsanları öldürmeyi durdurun!
Savaşları durdurun! Ve Rabbınızın kulu olmaya çalışın.
Eğer yapmazsanız, cezalandırılacaksınız.
Sıradan insanlar himaye altında olacaklar. İlahi Himaye altında.
Fakat başları bir saniye içinde yok olacaktır.
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Aziz Allah
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Kerim Allah
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Subhan Allah
Allah Allah
Allah Allah
Allah Allah
Sultan Allah
El Fatiha
http://hakkanipost.com/pg_goster2.asp?m ... kat=MENU04