47. HİKMET
O "elestü birabbiküm" dediğinde "Kalu bela" dediğimi bilemezdim "Vema diniküm" diyerek yine sorduğunda "Dinim İslam" dediğimi bilemezdim
Allah'ımdan yine üç defa geldi hitap Mümin ruhlar "Rabbimsin" deyip verdi cevap Cevap vermeyeni kafir eyledi Azim Vehhab Ben de cevap verdiğimi bilemezdim
Bütün ruhlara o saatte ferman ulaştı Ferman olunca, an geçmeden saf kuruldu Kafir solda müslüman kullar sağda durdu Hangi tarafta durduğumu bilemezdim
Secde eyle diye Hakk'tan yine ferman oldu Secde eyleyip bütün müminler pay aldı Secde eylemeyip kalanları kafir oldu Ben de secde eylediğimi bilemezdim
Ey müminler şüphe ile oldum giryan Bu gam ile aklım hayran yüreğim kan Vücuddan geçip gönülden geçip çırpındı can Nasıl ilaç edeceğimi bilemezdim
Allah'ımın kudretine yetişip olmaz İsyankar-itaatkar emir kıldı bilip olmaz Takat yetirip halk içinde gezip olmaz Hangi tarafa gideceğimi bilemezdim
Birisini gebr ve birisini tersa, cühud eyledi Birisini mümin birisini kafir, yahudi eyledi Şeytanı dergahından kovulmuş eyledi Hangi sebepten eylediğini bilemezdim
Günahım çok dağdan ağır ibadetim az İbadet eylemeyip ömrüm geçti kış ve de yaz Dergahına gidecek olsam yoktur niyaz Ne yüz ile gideceğimi bilemezdim
Candan geçen gerçek aşıklar özünü gördü Ezel günü yine birisini aşık eyledi Lütuf kerem eyleyip ona aşkını saldı Orada cemal göreceğimi bilemezdim
Zahid eyledi yine birisini ibadet için Zahid yine ibadet eylemiş rahat için Huri-gılman, tuba dolu cennet için Zahid cemal göreceğimi bilemezdim
Ahiretin ışığını temin eyleyemedim Yollar uzak yol azığını alamadım Candan geçip Hakk emrini yapamadım Azıksız gideceğimi bilemezdim
Doymadan kaldım bir an geçmeden ömrüm geçti Ölüm meleği gelmesi hem yakınlaştı Ey dostlar amelsizim başım dondu Ne hal ile gideceğimi bilemezdim
Bir fırsatta yetişip gelmeyip geçmeyip saat Haşmetine yer ve gökler eylemez takat Ferman olsa Allah'ımdan ölüm meleği Nasıl takat yetireceğimi bilemezdim
Can almağa o Azrail gelip dursa Canını ver diye haşmet ile bir ses çıkarsa Üçyüz altmış damarlarım titrer olsa Ne hal ile gideceğimi bilemezdim
Çoluk-çocuk yüzüne doğru bakıp durunca Yakıp durup söz demeğe dilin gelmeyince Rahmet etmese yakın işin ırak olunca Şaşkın olup ne yapacağımı bilemezdim
Allah'ımın emri ile canımı alsa Canım oraya gidip bedenim burada kalsa Rengim yaprak misali hazan gibi sararsa İman ile gideceğimi bilemezdim
Çoluk-çocuk bekleyip durunca ağlayıp seni Yıkayıcılar tahta üzerine alınca seni Suyu döküp pak eyleyince zahirimi Batınımı yıkadığını bilemezdim
Ondan sonra kefen elbisesini giydirseler Temiz-kirli beni koyup sarmalasalar Başımı-ayağımı sıkı tutup bağlasalar Tevbe elbisesini giydiğimi bilemezdim
Dört ayaklı tabutumu getirseler Beni koyup dört tarafımdan kaldırsalar Dua edip cenaze namazımı kıldırsalar Ben de dua edeceğimi bilemezdim
Ondan sonra beni koyup revan olsa Yetmiş iki yerde benden soru sorsa Cevap ver deyip melekler korku salsa Nasıl cevap vereceğimi bilemezdim
Tabut ile alıp dursa kabir başında Dostlarım ağlayıp durunca çok karşımda Yalnız ağlayıp kalacağım el başımda Orada ne yapacağımı bilemezdim
Beni bırakıp yedi adım gider olsa Münker-nekir o zaman girip gelse "Men Rabbûk" diye melekler bakıp dursa "Rabbim Allah" dediğimi bilemezdim
Kul Hoca Ahmed menzil tehlikeli yollar uzak Gideceğin yerin yakındır var mı çare Tevbe eyleyip özünü bilen aldı tedbir Ben de tevbe eylediğimi bilemezdim
_________________ "Bismillah dep beyan eyley hikmet aytıp Taliblerge dürr ü gevher saçdım mena..."
Hazret-i Pîr-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî [ Qaddesallahu Teala Sırrahul-Azîz ]
|