İlgili sohbete baktım da orada, Zülkarneyn, sed vs. manevi olarak açıklamalarından bahsetmiş Abdurrahim Efendim:
"
Kur’an-ı Kerim’de bildiriliyor: İskender Zülkarneyn Hazretleri Çin şeddini bağlamış. Çekmiş. Herkesin Yecüc Mecüc’ü vardır. Bunlar nefsin sıfatları. Nefsin aveneleri.
Pirim İskender olup Yecüc seddim bağladı
Görmedim böyle cihangir Sami-i Mevla gibi
Demek Evliyaullah ne yapıyor? Ama bu ruha muhafazadır. Zahirde birşey yoktur. Cesedimiz zahirde. Bize bir emir var. O emiri tutarsak, ona teslim olursak eğer, ne oluyor? Ruhumuzu muhafaza ediyor. Dört büyük düşmandan muhafaza ediyor bizi. Meşayih yapıyor bunu.
Pirim İskender olup Yecüc seddim bağladı
Görmedim böyle cihangir Sami-i Mevla gibi "
Avane: Yardımcılar demektir.
Çinliler nefsin avaneleri, sıfatları değil ya...

Bir başka sohbetleri:
"
Pirim İskender olup Yec’üc seddin bağladı / Görmedim böyle cihangir Sami-i Mevla gibi: Yec’üc seddi, insanlarda 79 Ahlak-ı Zemime var, nefsin sıfatları... Ama bunların hepsi ferd değiller, teşkilatlar bunlar... Başka bir kelam: Kahret bu nefsim askerin"
Yani Efendi Hz., nefsin ve diğer düşmanların özelliklerini, kötü sıfatlarını, saldırılarını yec'üc ve mec'üc kavmine teşbih ediyor. Mürşid-i Kamil'i de İskender-i Zülkarneyn As.'a benzetiyor. Mürşid-i Kamil, kötü ahlakı güzel ahlaka çevirerek, o saldırıları engelleyerek, düşmanlıkların tesirini etkisiz hale getirerek o seddi inşa etmiş oluyor. Bir manevi sed çekerek nefsin saldırılarına engel oluyor. Bunların hepsi benzetmedir.
Allahu alem, Kıyamete yakın delinip geçilecek o zahirdeki "Zülkarneyn Seddi" ile ilgili değildir.
Biz acizane bir başka sohbetlerini daha işitmiştik, Abdurrahim efendinin:
Yec'üc ve Mec'üc kavmi hergün o seddi yıkıp çıkmak için çalışırlar, 1 cm kala yorulup usanırlar dinlenmeye giderlermiş. Allah Teala, o çalışanlar dinlenirken, o seddi tekrar eski haline dönderirmiş. Bu kavimlerin başında şefleri olan dermiş ki "Bugünlük tamam. Paydos. Yarın devam eder bu seddi yıkarız"
Bu böyle kıyamete yakın bir zamana kadar her gün tekrarlanırmış. Az bir mesafe kala bırakırlar, sed eski haline dönermiş, ertesi gün tekrar... Çıkma zamanları geldiğinde, bir önceki günkü paydosta şefleri diyecekmiş ki:
"Bugünlük tamam. Paydos. Yarın devam eder İNŞALLAH bu seddi yıkarız"
İşte o zamana kadar bu İNŞALLAH sözünü hiç kullanmamış olacakmış şefleri, başında çalışmayı yönetenler.. O gün öyle söyleyince İNŞALLAH deyince, sed eski haline dönmüyor ve ertesi gün kalan yeri de kolayca aşıp çıkacaklar yeryüzünü her tepeden istila edeceklermiş.Efendim Çin seddi, eğer "Zülkarneyn As. Seddi" olsaydı, arkasındaki kavimlerin yani Çinlilerin orada hapsolması lazım gelirdi. Hiç çıkamazlar ve dünya da onları tanıyamazdı. Çünkü bugün dünyanın neresine giderseniz gidin Çinliler ve Ruslar vardır. Oysa, hakikaten bunlar bahsi geçen kavimler olsalardı, dünyaya yayılmamış olurlardı. Bilinmezlerdi.
Said Nursi merhum da yec'üc ve mec'üc onları Çinliler ya da Türkler diye veriyor. Yanlış hatırlamıyorsam.
Mahmud Efendi demiştir ki: "
Efendi babam, yec'üc mec'üc Çinlilerdir diyenlere çok kızardı. Onların seddi tabiat ile örtüldüğünden, yanından geçsen o seddi fark etmezsin, derdi" Bu mealde bir nakildi.
Nakshi kardeşimin bitirdiği gibi: En doğrusunu Allah Teala bilir.