Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 23 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3  Sonraki
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: RABITA NEDİR?
MesajGönderilme zamanı: 31.12.08, 18:44 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Hanbeli Mezhebi alimlerinden Şemsüddin İbn Kayyum, “Ruh” isimli kitabında şöyle demiştir: “Bedenin durumundan ayrı olarak, ruh için farklı bir durum vardır. O bedenine ilişik bir halde Refik-i Ala’da bulunur. Bir Müslüman o ruhun sahibine selam verse, Allah-u Zülcelal ruhu bedenine döndürür ve selam verenin selamına karşılık verir.”

Maliki imamlarından Şeyh Halil, “Muhtasar” adlı kitabında şöyle demiştir: “Bir veli, velayetinde sabit olduğu zaman, ruhani suretlere girmeye gücü olur. Kendisine birçok surete girme kuvveti verilir. Çünkü müteaddid suretler ruhanidir.”

Mevlana Celaleddin-i Rumi Hz. şöyle buyurmuştur: “Yalancı vasıtalar, talip ile matlub (kul ile Mevla) arasında perde olurlar. Ancak Enbiya ve Evliyaya rabıta yapmak böyle değildir. Bilakis o (rabıta) perdeleri yırtıcı, alaka ve sebepleri kesicidir.”

Muhtasarü’s Süluk” isimli kitapta, müridin rabıtayı yapma şekilleri açıklanmıştır. Bu şekillerden birisi de şudur: “Mürid, şeyhinin nurlu suretini kalbinin karşısında veya içinde hazır olduğunu bilmeli ve o hayalden feyz talep etmelidir.”

Şihab bin Hacer, Fetavay-ı Süğra’sında diyor ki: “Nakşibendiyye tarikatı cahil sofilerin bulanıklarından salim bir tarikattır.” Rabıta-i Şerife Nakşibendi Tarikatının en önemli usüllerinden biridir.

Hüsni, Tevessül Fi Ziyaret Hayrir-Resul’de der ki: “Musalli (Salat u Selam getiren) için Aleyhisselam’a salat ve selam okumanın faydaları cümlesindendir ki Peygambere muhabbeti temin eder. Belki de muhabbeti artırmaktır ki kalbde nebevi güzellikleri istihzarla (hazırlama, huzura gelme ile) beraber şevki artar. O haysiyetle ki hayalinde onlar temessül eder (canlanır) da kalbinde ve dilinde onu zikir etmekten fütur (bıkkınlık) duymaz ve yorulmaz.”

Şeyh Ahmed bin Abdul-Hayyi Halebi der ki: “Nebi Aleyhisselam’a salat ve selam getirmenin adabında tenbih var; Sen bil ki musalli (salat u selam eden) üzerine müekkid olur (sağlamlaştırır). Ona salat ve selam getirirken, kerim olan nebevi suretini kalbinin aynasında tasavvur (hayal) eder, sanki onun önünde Allah’dan salat ve selam etmesini istiyor. Zira musalli, Aleyhisselam’a salat ve selama devam ederse Muhammedi nur bulutları da onun üzerinde devam eder.

Bir tenbih daha; Sen bil ki Aleyhisselam’a salat ve selam okumanın semerelerinden biri de Peygamber’in Kerim olan sureti nefiste sabit bir intiba (izleme) ve muttasıl (bitişik, yan yana) bir asıl ile kendini gösterir!”

Mişk’at’in şarihi Muhakkik risalesinde diyor ki: “Yedinci şart; Kalbin şeyh rabıtasında devamı ve hadiseler hakkında şeyhden tam bir arada ile vakıaların ilmi hakkında ondan istifade etmedir. Zira bu yol refikdir. Allah Teala şöyle buyurdu: ‘Ey iman edenler! Allah’dan korkun ve sadıklarla beraber olun’ (Tevbe, 119). Diğer bir ayette de şöyle buyurur: ‘Ey iman edenler! Allah’tan korkun, O’na doğru vesile arayın’(Maide, 35)

Mürid şeyhini kalbiyle tezekkür ettiği (andığı) vakit şeyhi ona yaklaşır, kalbi ona taalluk eder (alaka kurar da) mürid ondan istifade eder. Mürid bir vakıayı halletmek istediği zaman, o kalbiyle istihzar eder (hazırlar, huzura gelir), müşahede ettiğinde ona sorar ve fakat bu ağızdaki lisanıyla değil; kalp lisanıyla olur. Şeyhin ruhi vakıanın manasını müridine ilham eder. Bunun müyesser oluşu (gerçekleşmesi) de müridin kalbini şeyhin kalbine rabıta etmesiyle olur.”


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: RABITA NEDİR?
MesajGönderilme zamanı: 31.12.08, 18:46 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
İbrahim Ed-Düsüki müridlerine hitaben şöyle demiştir: “Ey benim evlatlarım! Rabbinizden bir şeyin istiharesini isterseniz, yüzünüzü çevirin baş gözünüzü kapatın, kalp gözünüzü açın; beni açıktan görür, işlerinizde benimle iştişare edersiniz.”

İbn-i Ülvan da şöyle der: “Şeyh Abdüd-Daim’ül-Ensari Eş-Şazli’nin indinde bir tarikat var ki bu tarikat meşayihin indinde meşhurdur; ona rabıta ismi verirler. Bu da şeyhin yüzünü görmektir. Zira zikirden daha müessirdir (tesirlidir). Şartlarını, adabını bilenler için! İşte bundan dolayıdır ki Efendimiz’in Sahabeyi terbiyesi bu şekilde olmuştur. Yani rüyetle (görmekle) hasıl olan netice, uzun zaman zikirle hasıl olan neticeden daha çoktur.”

Tuhfeti’l İbad sahibi ve Hanbeli diyor ki: “Mürid olmanın adabı ve kalbini şeyhinin kalbine taalluk ettirmek (alaka kurdurmak) sohbetinin alameti, gıybetinde olsun huzurunda olsun müşahadelerinde (görmelerinde) istiğrakı (kendinden kaybolması) öyle olmalı ki onunla beraber halktan (yaratılmışlardan) hiç kimseyi müşahede etmemesidir. Onun için bu meşhed ve huzur sıhhat buldu mu fi cemal-i sermedi (daimi) meşhed ve huzuruna intikal eder. Ve bu öyle bir makamdır ki bu makama ancak ehl-i marifet billah şahid olur!”

Miftah’ül-Felah Fi Adabiz-Zikir isimli kitabında İbn-i Ataullah Şazli, meşayihden naklen der ki: “Mürid şeyhinin taht-ı nazarında olup şeyhini gözlerinin önüne tahayyül (hayal) eder. Çünkü şeyhi onun yol arkadaşı, hadiyesi (yardım edeni), zikri, sürurunda (manevi zevkinde) himmetine istimdad ettiği (yardım aldığı) zatıdır. Ve bu istimdadın aynı zamanda Allah Resulü’nden istimdad olacağı kanaatımızadır. Zira biliyor ve inanır ki şeyhi, Allah Resulü’nün naibidir (vekilidir, varisidir)”.

Şeyh Abdulvehhab Şirani, “Medaric’ül-Salikin” isimli kitabında der ki: “Yedinci Adab, şeyhinin hayalini gözlerinin önünde tahayyüldür (hayal etmektir) ve bu onlara göre edeblerin mühimlerindendir.” Bu zat, “Bahr-i Mevrud” kitabında da şunu söyler: “Ya Ahi! Sen bil ki ölmüş olsun veya hayatta olsun bizler kalbimizi şeyhin kalbine rabt ettiğimiz (bağladığımız, rabıta ettiğimiz) takdirde fayda görürüz. Hatta o zat Allah’ın ilminde istenilen (nasip edilmiş) şeyhi olmasa bile! Zira bizim ona rabtımız şeyhin zatına değil, Allah Teala’ya istinad ettiğimiz (dayandığımız) hakikatın kendisidir.”

Şeyh Taceddini’l-Hanefi, Et-Taciye adlı meşhur kitabında şöyle diyor: “Şeyhe rabıta yapmanın tarikatı; o şeyh ki müşahede makama vasıl olmuş, onda tecelliyat-ı zatiye tahakkuk etmiştir. (Zati Tecelliye kavuşmuştur) Zira o şeyhi görmek, ‘Onlar görüldükleri zaman Allah Teala zikir edilir!’ kavlinin bir muktezasıdır. (gereğidir) Öyle ise sana layık olan şudur: Şeyhin suretini hayalinde hıfz etmen (tutman) ve onu kalbe hayalinde tercih etmendir ki nefisten uzaklaşarak gaybet (yokluk) ve fena hasıl olsun! Bu yolda terakki durursa, o zamanda şeyhin suretini hayalinde sağ omzunda tahayyül eder.”

Molla İhsai Şeyh İbrahim bin Ömer bir risalesinde şöyle der: “Uzak olması hasebiyle şeyhin müsahebesi (sohbeti) mümkün olmadığı takdirde ne yapar? Şeyhin suretini hayalinde ihzar (hazır) eder, huzur ve sohbetinde olduğuna itikad eder (inanır), nefsini de onun önünde farz eder, bu tasavvuru hayalinde hıfz eder ve nihayet bütün varlığı ile şeyhinin vücudunda fani olur, şeyhin vücudunda Allah Teala’ya yönelir. Ve bu hususta kendini zorlar ve bunu ilahi nur tekrar eder ve nihayet işrak edinceye kadar, dolayısıyla manaların sırrında perdesi kalkar. Ve dolayısıyla başkasıyla değil hatta kendi nefsiyle değil, Allah ile olur.”


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: RABITA NEDİR?
MesajGönderilme zamanı: 31.12.08, 18:47 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Şeyh Hüseyin Ed-Düsri, 1287 senesinde telif ettiği Rahmet’ül-Habita fi zikri İsmi’z-Zati ve’r-Rabıta eserinde: “Rabıta’yı kabul edenler olarak Gazali’yi, Fahr’ur-Razi’yi, Ebu’l-Hasen Şazeli’yi, İbn’ü Ataullah’ı, İbni Davudi, Şirani’yi, İbn-i Hacer’i ve benzerleri sayabiliriz. Yoksa sana intikal eden bir şey mi var? Kim bunların sözlerini terk edip de senin gibi bir Rabıta inkarcısının kavli (görüşü) ile amel ederse, onların siretlerini bırakıp inkarcının siretiyle amel ederse o ma’tuhdur (bunaktır) veya aklı gitmiştir. Veyahut da heva ve hevesine uymuş bir şakidir (isyankardır), şeytan onu azdırmıştır. La havle vela kuvvete illa bililah!” diye yazmıştır.

İmam-ı Gazali İhya’sında şöyle diyor: “Mavevi ilimden nasibini almayanların su-i hatimesinden korkulur. Rabıta ise bu ilmin cümlesindendir. O halde cidal ve nizayı bırak ta dinle: İlim ikidir: Kalbdeki ilim, Nafi’ olan (faydalısı) bu ilimdir. Lisan üzerindeki ilim. Bu ilim de Allah Teala’nın Ademoğullarından aldığı bir hüccettir.”

Kadi Zekeriya el- Ensari, Kuşeyri Risalesi’ne yazdığı şerhte şöyle der: “Tasavvuf; kendisi aracılığıyla nefsin tezkiye edildiği, ahlakın tasfiye edildiği, zahir ve batının ebedi saadete ulaşmak amacıyla onarıldığı bir ilimdir. Buna göre onun konusu nefsin kötü huylardan arıtılmasıdır. Gayesi: Ebedi saadete ulaşmaktır. Konusu ise; ilgili kitaplarda belirtilen meselelerdir.”

“O halde düşünceyi haram ve mubahlardan çevirip iyilere yönlendirmek, hiçbir akıllının inkara kalkışmaması gereken şeylerdendir ki rabıta da bu hayali sohbetten ibarettir.” (Muhammed Salih, Beğiyyetü’l- Vacid, Sf. II) (Ahmed Mahmud Ünlü, Tarikat-ı Aliyye’de Rabıta-ı Celiyye, Sf. 261)

“Ey iman edenler, sabredin; direnip (düşman karşısında) sebat gösterin; üstün gelin; cihat için hazır ve rabıtalı olun” (Ali İmran, 200) Bazıları da bu Ayette kastedilen rabıtanın tasavvufi manada olduğunu söylemişlerdir (Muhammed Vehbi, Hulasetu’l Beyan fi Tefsiril-Kur’an, Şehzadebaşı 1341-1343, III, 289).

“Tasavvuftaki rabıta, bu şekilde dolaylı yoldan Allah’a gitmek ve aracılar vasıtasıyla O’nunla manevi bağ kurmaktır. Doğrudan Allah ile manevi irtibat kuramayanlara bu şekildeki rabıta tavsiye edilmiştir. Aksi hallerde buna lüzum görülmemiştir.” (Mevlana Halid, Rabıta hakkında Risale, İstanbul, 1924, s. 238; Selçuk Eraydın, Tasavvuf ve Tarikatlar, İstanbul 1990, s. 447).


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: RABITA NEDİR?
MesajGönderilme zamanı: 31.12.08, 18:48 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Allah’ın zatını tefekkür etmeyin. O’nun nimetlerini ve yaratıklarını düşünün. Çünkü siz Allah’ın zatını düşünmeye güç yetiremezsiniz.” (Beyhaki, Şihabu’l İman; Ahmet bin Hanbel, Müsned)

Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadisi şeriflerinde de şöyle buyurmuşlardır: “İyilerle dost olan, misk satanla beraber olan gibidir. Onun güzel kokusu diğerine bulaşır. Kötülerle dost olan da demirci çırağı ile beraber olan gibidir. Onun isi ve pis kokusu da diğerine bulaşır.” (İbn-i Mübarek, Kitabü’z Zühal, Hadis No: 358)

Diğer bir Hadis-i Şeriflerinde: “Kişi, arkadaşının dini üzerinedir. O halde, herkes kiminle arkadaşlık ettiğine baksın” (Tirmizi, Zühd, 45)

Diğer bir Hadis-i Şeriflerinde ise: “Kişi sevdiği ile beraberdir.” (Buhari, Edeb, 96) buyurmuştur.

İmam-ı Azam (rh.a), Ravza-i Mutahharayı ziyaret ederken yaptığı münacaatta şöyle demiştir: “Duyduğum zaman ancak senden hoş sözleri duyuyorum. Baktığım zaman da ancak seni görüyorum.”

Hanefi İmamlarından Taceddin el-Hanefi (rh.a), Taciye adlı risalesinde, Allah‘u Zülcelal’e ulaşan yolları anlatırken şöyle demiştir: “Üçüncü yol müşahede makamına ulaşmış ve zati sıfatlar üzerinde tahakkuk etmiş olan salih bir kimseye yapılan rabıtadır. Zira bu sıfatlarla sıfatlanmış salih kişiyi görmek: ‘Onlar o kimselerdir ki görüldükleri zaman Allah hatırlanır’ (Fethu’l Kadir, 3/458) mealindeki Hadis-i Şerif gereğince kalpte Allah’ın zikrine karşı sevgi meydana getirir. Böyle bir salih kimsenin sohbetinde bulunmak ise: ‘Onlar Allah ile sohbet kuranlardır” (Buhari; Ashabın Fazileti, 4) mealindeki Hadis-i Şerifinin gereğince Allah’u Zülcelal ile kalbi beraberliğin oluşmasını sağlar.”

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun, ona (kurbiyete-yaklaşmaya) vesile arayın ve onun yolunda mücahede edin ki felaha erebilesiniz” Ayet-i Celilesi. Müfessirler, burada geçen “vesile”ye çeşitli manalar vermişler. Bunlardan Fahr-i Razi hazretleri, “vesile”yi “mürşid-i kamil” ile tefsir etmiştir.

İsmail Hakkı Bursevi (k.s.) de bu Ayet-i Kerimeyi tefsir ederken, “ ‘Vesile’den murad, salih ameller olduğu gibi, Allah’a yakın olmak için kendisiyle tevessül edilen her şeydir” diyor. Sonra da Te’vilat-ı Necmiye’den şunları naklediyor: “Bu ayet-i kerime, ‘vesileyi arama’ emrini açıklamaktadır. Bu, elbette ki lazımdır. Çünkü Allah Teala’ya vusul yani Hakk’a ermek, Seyr u Süluku tamamlamak, ancak vesile ile elde edilir. Bu vesile de, hakikat alimleri ve tarikat şeyhleridir.”

Süleyman Hilmi Tunahan (k.s.) hazretleri, İsm-i zat ile meşgul olmanın keyfiyetini anlatırlarken, şu izahlarda bulunurlar: “Hak talibi, istiğfar ile kalbini iyi kötü bütün düşüncelerden ve Allah’tan gayri her şeyden uzak tutar; bu hususta mürşidine muhabbetle rabıta eyleyerek ruhaniyetinden istimdat eyler. (yardım alır). Ki bu istimdad-ı has, mürşidi vasıtasıyla bütün Silsile-i Sadat hazeratının ve Resulullah Efendimizin ruhaniyetine ve oradan da nihayet Cenab-ı Hakk’a ulaşır.”


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: RABITA NEDİR?
MesajGönderilme zamanı: 31.12.08, 18:49 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
(Habibim) Söyle: Eğer siz Allah’ı seviyorsanız, hemen bana ittiba edin ki Allah da sizleri sevsin” Ayet-i Kerimesinde de Rabıta-i Şerifeye işaret vardır. Zira tabi olan kişinin metbuunu, yani uyduğu zatı görmesi yahut da hayalinde canlandırması icap eder. Böyle olmadığı takdirde ise, ona ittiba denilmez. Rabıta-i Şerife’de de yukarıdan beri anlatıldığı üzere, bağlanılan zatı hayalinde tasavvur etmek esastır.

Hz. Ebu Bekir (r.a.) bir gün, Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e, “Ya Resulallah! Ruhaniyet cihetinizle helada bile hayalimden ayrılmıyorsunuz” diyor. Nitekim Sıddik-i Ekber radıyallahü an zatihi’l athar hazretleri, bu sebeple Resulullah Efendimizden son derece haya ederlerdi. (Adab-ı Tarikat-ı Aliyye-i Nakşibendiyye, s. 10; Ayrıca bkn. Seyda Muhammed Konyevi Hz., Hanefi ve Şafi Mezhebine Göre Asrımız Meselelerine Fetvalar)

Kişinin sevdiğini tasavvur, onun elini-ayağını öptüğünü tahayyül veya sevdiğinin kalbine konulduğunu mülahaza etmesini; Kitap, sünnet, icma ve kıyas nehy etmiş yasaklamış mıdır ki rabıtanın dinde olmadığını iddia ediyor, meşruiyetini kabul etmiyorsunuz? Eşyada asıl olan hıll’dir yani helal olmasıdır. Haramlık arızidir, sonradan oluşur. Şeriatın açıkça nehy etmediği / yasaklamadığı her şey mubah ve yapılması caizdir.

İmam-ı Azam hazretleri de, kemalatını zahiri ilimlerde göstermekle beraber, batıni ilimlerde de son derece kemal sahibi idiler. Ve bu kemalata Cafer-i Sadık (r.a.) gibi kamil ve mükemmil bir mürşidin eteklerine yapışıp teslim olarak ve ona rabıta-i muhabbetle bağlanarak nail oluyorlar. Nail oldukları bu büyük istifade ve istifaza devletini de, “Levle’s-senetan, le heleke’n-Nu’man” (İki sene olmasaydı, Nu’man helak olmuştu!) veciz kelamlarıyla ifade ediyorlar. (Nakşi Şeyhi Musa Dede Baştürk Hazretleri, Ayrıca Bkn. İbni Abidin Hz. Ed Dürru'l Muhtar...)


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: RABITA NEDİR?
MesajGönderilme zamanı: 31.12.08, 18:52 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Hanefi imamlarından Allame İbn-i Abidin “Reddü’l-Muhtar Ale’d-Dürri’l-Muhtar” adlı şerhinde rabıtayı açıklamıştır. Bu zat, tarikatı Mevlana Halid Bağdadi Hz.lerinden almıştır.

İsmail Hakkı Bursevi Hz. birçok kitaplarında ve “Tuhfe-i Vesmiyye” isimli eserinde rabıtayı açıklamıştır.

İbrahim Hakkı Erzurumi Hazretleri, “Marifetname” eserinde rabıtayı açıklamıştır.

İmam-ı Rabbani es-Seyyid Ahmed el-Faruki’s-Serhendi Hazretleri, “Mektubat” eserinin bir çok yerinde rabıtanın önemini beyan etmiştir:

İmam Fahruddin Razi (Rahimehullah), “El-Metalibu’l-Aliye” adlı meşhur kitabında;

Ebu’s-Sena Mahmud el-Alusi Hz. “El-Feyzü’l-Varid Ala Ravz-ı Mersiyeti Mevlana Halid” isimli kitabında,

Büyük Muhaddis Şah Ahmed Veliyyullah ed-Dehlevi Hz. “El-Kavlü’l-Cemil” isimli risalesinde,

Es-Seyyid Muhyiddin İbnü’l-Arabi Hz. “El-Futuhatü’l Mekkiyye” isimli eserinin otuzuncu babında,

Şafii imamlarından Huccetü’l-İslam İmam-ı Gazali Hazretleri, “İhyau’l-Ulum” gibi, İslam aleminde misli yazılmamış olan kaynak eserinde;

Mevlana Halid Bağdadi Hazretleri “Rabıta Risalesi”nde;

Şafii ulemasından Alim-i Allame, Arif-i Billah eş-Şa’rani Hz. “El-Envaru’l-Kudsiyye” isimli eserinde; (Şöyle buyurmuştur: Dördüncü edep: Zikre başlarken şeyhinin himmetinden medet istemesidir ki bunu şeyhinin suretini iki gözü arasında canlandırıp, onun ruhaniyetinden himmet -manevi yardım- isteyerek yapar, böylece şeyhi ona manevi yolculuğunda refik -yol arkadaşı- olur.)

Şeyh Huseyn ibni Ahmed el-Halidi ed-Duseri Hz. “Er-Rahmetü’l-Habıta Fi Tahkiki’r-Rabıta” eserinde;

Hace Muhammed Bakir el-Huseyni el-Lahori Hz. “Kenzü’l-Hidayat” isimli eserinde;

Eşrefzade Abdullah Rumi Hazretleri de, “Müzekki’n-Nüfus” isimli eserinde rabıtayı beyan etmiştir.

Mevlana Celaleddin-i Rumi (Kuddise Sırruhu) Hazretleri Mesnevisinde;

Şafii imamlarından İmam-ı Sühreverdi (Kuddise Sırruhu) “Avariful Me’arif” isimli kitabında;

Maliki imamlarından Şeyh Ebu’l-Abbas el-Mürsi Hazretlerinin şu beyanatı da rabıtaya ne kadar güzel bir biçimde işaret etmektedir: “Kaplumbağa, yavrularını bakışlarıyla büyüttüğü gibi, şeyh de müritlerini, nazarı (teveccühü ve manevi bakışı) yla yetiştirir.”

Ali İbni Hüseyn el-Ahrar Hz. “Raşahat-ü Ayni’l-Hayat” isimli eserinde;

Maliki imamlarından Allame İbn-i Ataullahi’l-İskenderi, “Tacu’l-Arus fi Tehzibi’n-Nüfus” isimli eserinde rabıtayı açıklamıştır.

Eş-Şeyh Muhammed İbni Süleyman el-Hanefi el-Bağdadi Hz. “El-Hadika-tü’n-Nediyye ve’l-Behcetü’l-Halidiyye” isimli eserinde;

Allame Fasi Hz. “Delailü’l-Hayrat” şerhinin birkaç yerinde rabıtaya işaret etmiştir


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: RABITA NEDİR?
MesajGönderilme zamanı: 31.12.08, 18:53 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Ubeydullah el-Ahrar es-Semerkandi (Kuddise Sırruhu) Hazretleri;

Son devrin Meşihat-ı İslamiyye Vekili, Hanefi Fakihi Muhammed Zahid el-Kevseri Hazretleri;

Şeyh Muhammed Emin el-Erbili (Kuddise Sırruhu) “Tenviru’l-Kulub” isimli eserinde,

Ahmed Ziyauddin Gümüşhanevi Hz. tasavvufun bütün ıstılah ve kaidelerini özetlediği, “Cami-u’l-Usul” isimli eşsiz eserinde;

Kamus sahibi Firuzabadi “Mukaddimetü’l Besair” adlı kitabında;

Allame Sadru’ş-Şeri’a el-Hanefi (Rahimehullah), “Ta’dilü’l Ulum” isimli eserinde, salik için rabıtanın lüzumunu (hak yolcusu için gerekliliğini) açıklamıştır.

Allame Cami Hazretleri “Ruba’ıyyat” şerhinde;

Allame Nablusi Hazretleri birçok kitabında;

Cami’u’s-Sağir şarihi Allame Abdu’r-Rauf el-Münavi Hazretleri, “El-Cevheretü’l-Fahira fi ma’rifeti asli’t-Tariki ila Maliki’d-Dünya ve’l-Ahira” isimli kitabında;

İmam-ı Şarani ve Hadimi gibi birçok değerli alim, rabıtanın gerekliliğini ifade etmişlerdir.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: RABITA NEDİR?
MesajGönderilme zamanı: 31.12.08, 18:55 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 22:59
Mesajlar: 666
Sonuç:

Bu kadar İslam ulemasının yalan ve batıl üzerine ittifakları muhal olduğuna göre, Rabıta-i Şerifeyi tekzip mümkün değildir.

Alimlerimize uymak ve onları izlemek bize kesin bir emirdir.

Enes'den (r.a.) rivayetle: “Yeryüzünde âlimlerin durumu, karanlık gecelerde karada ve denizde kendisine bakılarak yol bulunan gökteki yıldızlara benzer. Yıldızlar kararınca yol arayan yolcuların kaybolması an meselesidir.” (Müsned, 3:157.)

Peygamber Efendimizin şu uyarıcı sözü Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet edilmiştir: “Şüphesiz bu ilim din ilmidir. Öyle ise dininizi kimden öğrendiğinize iyi bakın.”

Abdurrahman ibni Sa'd (Radıyaliahu Anh) şöyle anlatıyor: Bir kere Abdullah ibni Ömer'in (r.a) ayağı uyuştu, o zaman bir adam ona: "En sevdiğin insanı an." dedi. O da: "Ya Muhammed" deyince bağlardan kurtulmuş gibi rahatladı. (Buhari, el-Edebü'l- Müfred:438, No:993, Sh.262)

Bu şekilde değişik bir rivayet de İmam Mücahid (Radıyaliahu Anh) vasıtasıyla, İbni Abbas’dan (r.a) nakledilmiştir.

Aklı ve insafı olana bu başlıkta yazdığımız deliller ve alimlerin görüşü yeter.

Yazımızı Şeyh Muhammed Es’ad Sahibzade en-Nakşibendi el-Halidi el-Osmani Hazretlerinin nasihatleriyle bitiriyoruz:

“Ey inkarcı! Bak gör ki sen rabıta gibi kıymetli bir sünnetten mahrum olduğun gibi insanlara da bu yoldan uzaklaşmaları için nasıl batıl bir tavsiyede bulundun. Halbuki ilim bir emanettir, sen ise buna hıyanet ettin. ‘Ey inananlar! Allah’a, Resulüne ve bile bile emanetlerinize hainlik etmeyin.” (Enfal Suresi) Tabi ki rabıta gibi meseleleri anlamak, Kur’an’ı iyice düşünmeye bağlıdır. İnkarcılar ise ya düşüncesiz veya mühürlüdürler. ‘Onlar, Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitleri mi var?’ (Muhammed, 24) Ey Münkir! Sen Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellemin senin bu yaptığından razı olacağını mı sanıyorsun? Halbuki sen bu kadar Sahabenin Resulullah’a olan rabıtasını inkar ediyorsun.

Ey inkarcı kişi! Sen ise kalkmış: ‘Geçmiş ulema ve meşayıhın sözleriyle istidlal (delil getirmek) abestir, faydasızdır’ diyerek, hem Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellemi, hem de Sevad-ı A’zamı (ulema cemaatini çoğunluğunu) inkar ediyorsun. Artık bu büyüklere muhalefet, Ümmet-i Muhammediyye’den Sevad-ı A’zama karşı çıkmak anlamına gelir ki Allah Teala böyle bir felakete düşmekten cümlemizi muhafaza buyursun. Amin!”

(Nuru’l-Hidayet-i ve’l-İrfan; Hasan Hilmi el-Kahhi, Es-Sifru’l-Esna fi’r-Rabıtati’l-Hüsna, Sf. 47-49; Muhammed ibni Süleyman el-Bağdadi, El-Hadikatü’n-Nediyye fi’t-Tarikati’n-Nakşibendiyyeve’l-Behcetü’l-Halidiyye, Sf. 35)


Allahümme salli ala Seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve eshabihi ve ezvacihi ecmain. Bi adedi külli daim ve devaim ve barik ve sellim aleyhi ve aleyhim teslimen kesiran kesira.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: RABITA NEDİR?
MesajGönderilme zamanı: 31.12.08, 22:18 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
“Sadıklarla beraber olunuz.”

İsmail Hakkı Bursevi Hz. (Ruhul Beyan 3 -582) ; “Sadıklarla beraber olunuz.” ayeti tefsirinde;

“ Bu ayet-i kerime de bahsi geçen sadıklardan murad: Kamil mürşitlerdir. Ciddiyetle bir sadık onların kapısında hizmet eder, muhabbetiyle nazarlarına kabul olunursa, onların feyz ve bereketiyle masivayı terk etmeye, Allah’ ın yolunda istikamet üzere bulunmak rahatlıkla muvaffak olur, huzur-u Hakk’ a kavuşur.” demektedir.

Elmalılı Hamdi Yazır da ( Hak Dini 4: 2644) “ Sadıklarla beraber olunuz.” ayetine şöyle mana vermiştir: “İmanlarında, ehillerinde ve hak elinde niyeti, sözü fiil ve her haliyle sadık olanlarla beraber olunuz, sadıkların velayet ve beraberliğinden ( onların desteğinden) ayrılmayınız!

Münafıklardan sakının, Hz. Muhammed s.a.v. ve ashabı gibi sadıklara dost ve yakın olunuz. Onlar gibi özü doğru, sözü doğru, işi doğru olunuz, onlara uyunuz..."

***

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 23 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2, 3  Sonraki

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 0 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye