Vatan Sağ Olsun
Kalbinde kurşun taşıyan istiklal gazileri… Doğudan gelen haberlere yanmakta! Irmağında itirafçılar, köy korucuları hizmeti abartmış sanki başbakan gibi kendini aratmış, tehdit eden terör kimlere nemalanmış, yayla diyen büyüklerin dağları yetim gözyaşlarıyla sulanmış, yağmur yerine. Artık ömrünü yitiren Kaddafi, Esad ve nice sömürülen Arap devletlerindeki reisler halkından nedense birden tokatı yer hale gelmiş, tıpkı 1980 öncesi Türkiye’nin manzarasını yaşar olmuşlar. Bu liderleri kim seçer, itirafçıları kim besler, ölenin kanı hangisinin elbisesinde kurur bilinmez, ayıklansa da pirincin taşı, yılan deliğinden girmiş içeriye bir kere çıkarması maharet ister. Ya sokar ya boğar, el bedenden bir parça işte!
Şehit olmayı kim istemez… Bu vatan uğrunda savaşmak, vatan sevdasıyla yanmak, cennet ülküsü kalp ister ve bizde ezelden beridir bir miras! Düşman olsun ki, rakip ülke takımı gibi bilinsin ki, kükresin göğüsler, çalsın nağmeler Karadeniz dalgalansın, Akdeniz kınalansın bayrak her yeri kaplasın! Şehitlerin ölmeyen ruhu, torunlarının kanına bir girsin hele, bu iman ile yenilmeyecek, bu mücadeleye dayanabilecek düşmana aşk olsun. Abdest teyemmüm ile alınır, su aranmaz o sıralar… Otlar ezan okur, kurbağalar rehber olur! Dolunay, otların arasındaki haşereleri seçer, avcı avını bilir.
Ama düşman namert ki namert kardeşim. Kim olduğu belli değil ki… Tutasın silahı üzerine ki, bellesin neymiş Anya’sı, Konya’sı. O Mehmetler dönseler evlerine asla gitmeyecekleri o vatan parçası haline gelmiş yasaklı bölgeler, oysa cennet bahçesi… Elin dünyalısı uzaylısı elini kolunu bağlayarak gezer ama Anadolu insanı gezmez, korku hortumu ile yıkanır, terör itfaiyesi erinden gelen su ile. Vatan parçası bilir Mehmedim şehrini, evinden dışarı çıkar, arkasından ateşlenir, ölüverir pisipisine!
Asker ocağı peygamber ocağı bilmişiz. Peygamber adını vermişiz, Mehmetçik demişiz. Asker başımızın tacı etmişiz. Vatanı ona teslim etmişiz. Ondan kim şüphe edebilir ki… Erimiz içimizden parçalar, kolay mı büyütür analar… Giymemiş giydirmiş, yememiş yedirmiş, üstüne titremiş. En büyük asker bizim asker demiş kıtasına sevinerek, mutluluktan ağlayarak göndermişiz. Öldü dediklerinde anası sormuş, “Hangi düşman öldürdü de şehit oldu kuzum!” başlar eğilmiş, Kabil’in Habil’i öldürdüğü gibi kardeşi öldürdü diye kimse söyleyememiş! “ Ana sen şehit annesisin, sen Amine, Hatice annemiz gibi sevinmelisin!” teselli ediliverir olmuş! Sarılmış bayrağına, yağmur değil gözyaşı yıkamış üzerindeki günahını bayrağımın!
Hala vatan sağ olsun diyorsak, Allah’a ve ahret gününe iman eden yüce kalplerimiz sayesindendir. Bu vatanın kalbi sadece Fırat ve Dicle arasında atmıyor, menderes, Kızılırmak, Ceyhan ve niceleri aktıkça bütünün içinde birlik sevdalarında akmaya devam da edecektir. Kalbimizde kurşun ile yaşamaya razıyız. Yeter ki, Rabbim bizden razı, vatanımız bir bütün kalsın. Düşman şeytanla işbirliği yapmış her hilesinde başarısızlığından çatlıyor. İnşallah yakında paramparça olur da… Âmin!
Saffet Kuramaz
|