75. MEKTUP
Cenab-ı Allah CC bizleri onun bereketiyle şereflendirsin; Mevlana Halid (kaddesallahu sırrahulaziz) bu mektubu Bağdat'taki halifelerin önderi, halifesi Şeyh Muhammed Cedid'e göndermiştir.
Alıntı:
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla,
Miskin ve fakir kuldan, gözbebeği Molla Muhammed Cedid'edir. Allah CC kendisini kusurlu fiillerden ve kötü hasletlerden korusun.
Hizmetçimiz Esad ibni Naib Efendi -Allah Tebareke ve Teala onu bela ve musibetlerden korusun- ihlası hakkında yazdıkların onun ihlasının bazı alametleridir. Yazdıklarınızdan fazla bilmediklerin var. Sen O'nun rızasını kazanmaya çalış. Ben O'nun razı olduğundan razı olur, gazaplandığından gazaplanırım.
Vezir Davud Paşa Hazretlerinin güzel muamelelerinden dolayı, bütün muhlislerimiz hatta Bağdat ahalisinin kendisine karşı kuvvetli ihlasa sahip olduklarını yazmışsınız. Sizin yazdığınız ihlas, diğer memleketlerdeki huzur ve tevazu ehlinden hediye edilen makbul duaların ve güzel medh ü senaların yanında büyük denizlere karşı bir damla su gibidir. Hatta birçok zeki ve anlayış sahibi kimseler; Ebu Naib Efendi'den zahir olduğunu söylerler.
Hacı Muhammed'in ihlasını beyan etmişsiniz. Onun ihlası aşikardır. İzaha gerek yoktur.
Genel olarak Süveydi ailesi, özellikle Molla Muhammed Emin ve Molla Esad mektup yazarak “Molla Muhammed Said'in yanına gelmek üzere sefere çıkmak istediğini onların kendisine mani olarak medresede kalıp ilim okutmasını ve tarikatı yaymakla meşgul olmasını emrettiklerini” bildirdiler. Bu konuda isabet etmişler. Muhammed Said'in çoluk çocuğunu terkedip buraya gelmesine razı olmam. Batın aleminde yakınlık ve uzaklığın bir olduğunu o yakinen biliyordur. Yakınlık ve uzaklık arasında hiçbir fark yoktur. Dolayısıyla buraya kadar yorulmakta hiçbir faydası olmaz. Kendisi ilim, amel, akşam ve yatsı arasında ve tan yeri ağarmasından güneş doğuncaya kadarki zamanı taat ve ibadetle ihya etsin.
Teheccüd namazı kılsın.
Kendisine hatme-i hacegan yaptırmaya ve başarabilirse Kuran-ı Kerim hatmini indirmeye izin verdim. Benden talep ettiği hususa gelince, o konuda izin vermiyorum. Vakti geldiğinde onun da gerçekleşeceğini zannediyorum.
Muhlis dostlarımızın mektuplarına kendi yazımla yazamamış veya hiç cevap vermemiş olmam onlardan uzaklaştığım veya unuttuğum zannıyla yorumlanmasın.
Daha önce yazmış olduğum gibi bir kuşun yavrusuna duyduğu şevk ve arzudan daha fazla onlara muhabbet besliyorum. Hatta onları gençliğimin ilk çağlarından daha çok arzuluyorum. Ancak yanımda mektup yazacak kimse yok.
Şam'daki dostlarım benim huyumu bilmiyorlar. Ayrıca Allah'a hamd ve sena olsun din işleriyle çok fazla meşgul olmamdan boş vaktim olmuyor.
Onlardan ricam beni afv edip, hoş görmeleri, kalbi muhabbet, gıyapta yapılan dua ve cenaplarına yazabildiğim kadarıyla yetinmeleri.
Genel olarak bütün muhiplerimize ve özellikle sana sünnet-i seniyyeye ittiba, nefsani arzu ve isteklerini terk etmeyi, meşrebini geniş tutmayı, tarikat ihvanının sürçmelerini görmemeyi ve onları affetmeyi, fani olan dünyanın zahiri güzelliklerinden kalben uzaklaşmayı, varlığını terk etmeyi, bütün gücünü Allah CC'a taat ve ibadetle sarfetmeyi ahde vefa göstermeyi, var olan ile kanaat etmeyi, şuhudu tahsil etmek için çok çalışmayı tavsiye ediyorum.
Kelamın sonu, hepinize selam olsun.
http://www.maneviyat.com/forum/yazilar/ ... 17.75.htmlMektubat-ı Mevlâna Halid s.113-114-115 - Sey-Tac Yayınları 2000 - Müellif Es'ad Sahib - Yayına Haz. Dr Dilaver SELVİ Kemal YILDIZ