Sufiforum.com

2009'da başlayan SUFİFORUM'da İslam; İslam Tasavvuf Geleneği ile ilgili her türlü güncel ya da 'eskimez' konular yer almaktadır. İçerik yenilemeleri tasavvuf.name sitesinden sürdürülmektedir. ALLAH YÂR OLSUN.

Giriş |  Kayıt




Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 20 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2
Yazar Mesaj
 Mesaj Başlığı: Re: Mustafa Kaplan'dan MEHDİ yazıları (2003)
MesajGönderilme zamanı: 31.12.09, 17:39 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 09:14
Mesajlar: 764
vayyy deccal çıkmış. mehdi de 1432 de çıkacakmış..[1] kaplan epey bir uçmuş...

_________________
Ehl-i Bidat-ı Red ve Tahkir Ediyoruz |


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mustafa Kaplan'dan MEHDİ yazıları (2003)
MesajGönderilme zamanı: 01.02.10, 10:59 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 14.12.08, 12:14
Mesajlar: 1108
İşte Mustafa Kaplan'ın (zorunlu) son veda yazısı:

Alıntı:
“İftirâk” ve helâlleşme vakti


Mustafa KAPLAN

Kâinâtı halk eden Kudret Sâhibi Zât-ı Zülcelâl, yarattığı her şeye dört kademeli tek kánûn koymuş. “1. İctimâ, 2. Hareket, 3. Sükûn, 4. İftirâk” dediğimiz bu kánûn dışına çıkmak için, “yaratılmış” olmamak lâzım! Yaratılmışsan, bu kademelerden geçmek zorundasın.

Ya'nî, zerrelerden toplanacaksın, teşahhus edip harekete başlayacaksın, sonra bir noktada duracaksın, toplandığın gibi de dağılacaksın. Bu kánûn herkes için, bâhusûs canlılar için haydi haydi geçerlidir. Canlıların en mümtâzı olan insan ve insan organizmaları da elbette bu kánûna tâbi'dir.
12 Eylül 1993 târihinde “Beklenen Vakit” adıyla basın sâhasına atılan kadronun içine Cenâb-ı Hak bu fakíri de dâhil etmişti. O “ictimâ” start alıp “hareket” başlamıştı. On beş sene boyunca acılı-tatlılı hayât mâcerâsı içinde sizlerle berâber olduk. Ekibin son hareketi olan “Anadolu’da Vakit” sütunlarında tam 1400 tâne yazı yazdım, duygularımı ve düşüncelerimi bu pencere vâsıtasıyla sizlerle paylaşmaya çalıştım. Bugünkü 1401’inci yazıda ise mecbûren kendimi ele almak gerekti.

Sözü uzatmanın ma'nâsı yok. Bütün dünyâyı kontrol altına alan gizli gücün planlayıp kotardığı aktüel hâdiselere ehemmiyyet vermemek, ehl-i sünnet inancının edille-i erbaa ölçüsünden ayrılmamak, dostluğa ve vefâya zamân ayırmak, kaçınılmaz gerçeğimiz olan ölümü sık hatırlatmak, mü'minlere ârız olan ümitsizlik zehirinin te'sîrini kırabilmek metodunun “demode” olduğunun elbette şuûrundaydım. Ülkenin okuyucu portföyünün ise artık “moda” olanı tercîh ettiğini de görüyordum. Okyanuslar içinde “adacık” olarak kalma gerçeği yüzünden yazmak bana tad vermemeye başlamıştı; ama “ekonomik” gerekçeler ve bir de 17 aylık hapishâne müddeti boyunca vefâsını esirgemeyen Mustafa Karahasanoğlu Bey’e minnet borcum beni engelliyordu.

Vakit organizması “hareket” kademesinde devâm ediyor, fakat fakírde bugün “sükûn” başladı. Bu ise “iftirâk” kademesine geçiş demektir. Ya'nî, ayrılma vaktim gelmiş oluyor. Bu ayrılığın kavgasız-gürültüsüz -çünkü mâzîde çok acı hâtıralarımız vardı- ve “ekonomik” gerekçeli olması ise güzel bir nokta koymak sayılabilir.

Hâsıl-ı kelâm, bütün okuyucularımızdan ve dostlarımızdan helâllik istiyorum. Çok mal harâmsız olmadığı gibi çok söz de yanlışsız olmuyor. Binlerce yazının içerisinde sürç-i lisan etmiş olmamızı nazar-ı müsâmaha ile karşılamanızı istersem, fazla bir şey istemiş olur muyum? Vakit kadrosundaki emektar dostlarımıza başarılar diliyorum.

Ümmet-i Muhammed (sav)’in, Malezya’dan Fas’a kadar tek liderin etrâfında toplanarak yüce Kitâbımızı âleme hâkim kıldığı güzel günleri birlikte görebilmek ümidiyle hoşçakalın… Bir tebessümle yazımızı noktalayalım: 1432’ye ne kaldı ki!..


Ocak-2008

_________________
" Hayrlar feth olsun ; şerler def olsun !..."


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mustafa Kaplan'dan MEHDİ yazıları (2003)
MesajGönderilme zamanı: 01.02.10, 11:34 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 31.12.08, 09:14
Mesajlar: 764
hala daha 1432 diyor.. diye diye kendini heder etdin gitdi...

_________________
Ehl-i Bidat-ı Red ve Tahkir Ediyoruz |


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mustafa Kaplan'dan MEHDİ yazıları (2003)
MesajGönderilme zamanı: 01.02.10, 11:44 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Moderator
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 24.12.08, 14:54
Mesajlar: 417
(Konu ilk gününden itibaren bilgi dahilindedir; merak eden linke tıklayıp öğrenebilir. SUFİFORUM )


http://www.gencturkhaber.com/mustafa-kaplan-vakit-mehmet-dogan-imam-el-kaide.html,01b885


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mustafa Kaplan'dan MEHDİ yazıları (2003)
MesajGönderilme zamanı: 03.01.11, 11:11 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 07.12.10, 00:24
Mesajlar: 424
Alıntı:

Hoş geldin 2007!

Mustafa KAPLAN


1/1/2007 - Vakit


Hıristiyan âdetlerine uyarak bu sabahı yeni yılın ilk günü olarak mahmûr gözlerle karşılayanlar olsa da; bizim için Kurban Bayramının ikinci günüdür. Sıla-yi rahmimiz ve teşrîk tekbirlerimiz devâm ediyor. Hayvanlarımızı kesip fakir fukarâyı da sevindirdik elhamdülillâh.

Her sene sonu olduğu gibi 2006 biterken de yine yeni yıl kehânetleri savruldu. Elbette bu sahanın yıldızı Nostradamus’un adını vermeden kehânet olur mu? Bu Fransız Yahûdîsinin 2007 için söylediklerini derleyenler kalem kalem sıralamışlar:
“1. Uzun zamandır düşman olan iki devletin beklenmeyen yakınlaşması... 2. Yeni kıt’ada doğal olmayan patlamalarda çok sayıda çocuk ve gencin ölmesi... 3. Doğal yollardan oluşmayan çok büyük bir patlama ve insan ölmesi... 4. Kitlesel ölümlere sebep olan büyük alevler... 5. Avrupa kıt’asında büyük sel felâketleri... 6. Yıllardır savaşan ülkelerin barış için girişimlerde bulunmaları... 7. İngiltere'de ayaklanma... 8. Dünyâ dışında bulunan insan yapısı bir aracın dünyâya düşmesi... 9. Bir ülkenin yok olması...” (Haber 7, 24.12.06)

Hâliyle, her madde için de açıklayıcı bilgiler eklenmiş! Bir okuyucu da dayanamayıp şu yorumu yapmış:
“Keşke Nostradamus Fener’in UEFA kupasını ne zamân alacağını da sallasaydı! Benim burada yazdıklarım ne kadar saçmaysa, sizin de bu haberiniz o kadar saçma!”

2007 yılının bu ilk gününde sizi saçmalıklarla meşgúl etme niyetinde değilim. Fakat, yine bu sütunda 24 Ocak 2005 günü kaleme aldığım yazının istikbâle âit bir kısmını sizinle tekrâr paylaşmak istiyorum. Fener’in kupasından anlamam, lâkin semâvî müjdeyi bizlere aktaran kaynaklardan derlediğim bilgiye dikkatle bakmanızı ricâ ediyorum. Önümüzdeki beş senenin nasıl dolu dolu geçeceğini söylemeye de gerek duymuyorum.

İki sene önce aynen şöyle demişim:

Her mevsimin gözde meyvesi olur, pazarlarda hep o bulunur. Âhirzaman fitnesinin ayyuka çıktığı bu mevsimin meyvesi de “İttihâd-ı İslâm ve Hz. Mehdî (as)” gerçeğidir. O zât-ı nûrânînin gölgesi üzerimizde olduğu için artık zihinler onunla meşgúl oluyor, sohbetler onun ismi etrâfında dönüyor. Ehl-i küfür ve nifâk bundan böyle ne oyunlar çevirirlerse çevirsinler, sâdece geriye saymayı hızlandırmış olurlar. Irak’a bakın, ne dediğimi anlarsınız…

İnternette “Nur Penceresi.com” isimli sitede, Risâle-i Nûr hareketi ile ilgili dokümanlar bulunuyor. Üstâd Hazretlerini sağlığında ziyâret edenlerden Seyyid Salih Özcan Ağabeyimizin bir sohbeti de görüntülü olarak veriliyor. Sonuna kadar dinledim. Bedîüzzamân Hazretleri bu zâta demiş ki:
“Mehdî şüphesiz gelecek, Hadîs-i Şerîf var; fakat ben görmeyeceğim, sen göreceksin! Mehdî geldiği zaman Risâle-i Nûr’u kendine program ittihâz edecek ve o programı tatbîk edecek.”

Bu video kaydı 7 Haziran 2002’de yapılmış. Şu cümlelerde anlaşılmayacak nokta var mı? Ba’zı Müslümanlarca “son Mehdî” kabûl edilen zâtın bizzât kendisi böyle söylemiş, söylenen zât ise görüntülü bir kayıtta bunu beyân ediyor. Demek, Hz. Mehdî (as) geldiği zaman, Bedîüzzamân Hazretleri onu görmeyecektir. Zâten Kastamonu Lâhikası’nda da bu mes’eleye temâs ederken, “Bizler kabrimizde seyrederiz” ifâdesini kullanmış. Salih Özcan Ağabey de hâlen yaşıyor, inşâallah zuhûru da hayırlısıyla görür. Yedi sene dediğin ne ki…

Evet, semâvî mesajdan hoşlanmayanlar çatlasa da, patlasa da bu zuhûr gerçekleşecektir.
Hicrî 1432 senesinde Kudüs merkezli kurulacak İslâm Devletinin başına Hz. Mehdî (as) getirilecektir.

O zât-ı nûrânî bir yandan bütün Müslümanları tek çatı altına toplarken, bir yandan da Risâle-i Nûr eserlerini hükûmet programı yaparak âlem-i İslâm’ın Ehl-i Sünnet inancına kavuşmasını te’min edecektir. Çünkü, bu eserler İslâmiyyetin i’tikad esâslarını Kur’ân ve Sünnet ölçüleriyle tecdîd etmiştir ve kurulacak yeni sisteme program olarak hazırlanmıştır. Cühelânın îtirazları, inançsızların kudurması boşunadır.

İki sene önce aynen böyle söylemişim.
Afganistan ve Irak’ta batağa saplanıp debelenen dünyâ devi de size bir şeyler anlatmıyor mu?..



***

arsiv yazdı:
İşte Mustafa Kaplan'ın (zorunlu) son veda yazısı:

“İftirâk” ve helâlleşme vakti


Mustafa KAPLAN

Kâinâtı halk eden Kudret Sâhibi Zât-ı Zülcelâl, yarattığı her şeye dört kademeli tek kánûn koymuş. “1. İctimâ, 2. Hareket, 3. Sükûn, 4. İftirâk” dediğimiz bu kánûn dışına çıkmak için, “yaratılmış” olmamak lâzım! Yaratılmışsan, bu kademelerden geçmek zorundasın.

Ya'nî, zerrelerden toplanacaksın, teşahhus edip harekete başlayacaksın, sonra bir noktada duracaksın, toplandığın gibi de dağılacaksın. Bu kánûn herkes için, bâhusûs canlılar için haydi haydi geçerlidir. Canlıların en mümtâzı olan insan ve insan organizmaları da elbette bu kánûna tâbi'dir.
12 Eylül 1993 târihinde “Beklenen Vakit” adıyla basın sâhasına atılan kadronun içine Cenâb-ı Hak bu fakíri de dâhil etmişti. O “ictimâ” start alıp “hareket” başlamıştı. On beş sene boyunca acılı-tatlılı hayât mâcerâsı içinde sizlerle berâber olduk. Ekibin son hareketi olan “Anadolu’da Vakit” sütunlarında tam 1400 tâne yazı yazdım, duygularımı ve düşüncelerimi bu pencere vâsıtasıyla sizlerle paylaşmaya çalıştım. Bugünkü 1401’inci yazıda ise mecbûren kendimi ele almak gerekti.

Sözü uzatmanın ma'nâsı yok. Bütün dünyâyı kontrol altına alan gizli gücün planlayıp kotardığı aktüel hâdiselere ehemmiyyet vermemek, ehl-i sünnet inancının edille-i erbaa ölçüsünden ayrılmamak, dostluğa ve vefâya zamân ayırmak, kaçınılmaz gerçeğimiz olan ölümü sık hatırlatmak, mü'minlere ârız olan ümitsizlik zehirinin te'sîrini kırabilmek metodunun “demode” olduğunun elbette şuûrundaydım. Ülkenin okuyucu portföyünün ise artık “moda” olanı tercîh ettiğini de görüyordum. Okyanuslar içinde “adacık” olarak kalma gerçeği yüzünden yazmak bana tad vermemeye başlamıştı; ama “ekonomik” gerekçeler ve bir de 17 aylık hapishâne müddeti boyunca vefâsını esirgemeyen Mustafa Karahasanoğlu Bey’e minnet borcum beni engelliyordu.

Vakit organizması “hareket” kademesinde devâm ediyor, fakat fakírde bugün “sükûn” başladı. Bu ise “iftirâk” kademesine geçiş demektir. Ya'nî, ayrılma vaktim gelmiş oluyor. Bu ayrılığın kavgasız-gürültüsüz -çünkü mâzîde çok acı hâtıralarımız vardı- ve “ekonomik” gerekçeli olması ise güzel bir nokta koymak sayılabilir.

Hâsıl-ı kelâm, bütün okuyucularımızdan ve dostlarımızdan helâllik istiyorum. Çok mal harâmsız olmadığı gibi çok söz de yanlışsız olmuyor. Binlerce yazının içerisinde sürç-i lisan etmiş olmamızı nazar-ı müsâmaha ile karşılamanızı istersem, fazla bir şey istemiş olur muyum? Vakit kadrosundaki emektar dostlarımıza başarılar diliyorum.

Ümmet-i Muhammed (sav)’in, Malezya’dan Fas’a kadar tek liderin etrâfında toplanarak yüce Kitâbımızı âleme hâkim kıldığı güzel günleri birlikte görebilmek ümidiyle hoşçakalın… Bir tebessümle yazımızı noktalayalım: 1432’ye ne kaldı ki!..


Ocak-2008


Vakit'teki yazılarını dikkatle okuduğum cesur bir kalemdi. Yukarıda görüldüğü gibi boşa kürek çektiği "Mehdi saplantısı" dışında "Diyalogcular"a karşı sesi gür çıkan bir müslüman da piyasadan çekilmiş oldu.

Yazık oldu sonuçta.


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mustafa Kaplan'dan MEHDİ yazıları (2003)
MesajGönderilme zamanı: 03.01.11, 14:57 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 07.12.10, 00:24
Mesajlar: 424
Alıntı:
Kıyamet ve Mehdi (as) (2)

Mustafa KAPLAN

Vakit, 15.04.2003 - 16.04.2003


Tempo dergisinden Tutkun Akbaş aradı. "Kıyamet ve Mehdi" ile ilgili bazı sorularına cevap vermemi rica etti. Aslında prensip olarak Vakit dışındaki medya organlarına konuşmuyorum, ama meselenin ehemmiyeti ve Akbaş'ın samimi ısrarı ile cevap yazdım. Yazımın yarıya yakını neşredildi, ama çarpıtmadan neşredildi. O cevabın bütününü Vakit okuyucusu kardeşlerimle de paylaşmak istiyorum.
(…)


Bu “Büyük Mehdî” Hazretleri'nin ortaya çıkış tarihleri için ise yine ebced ve cifir ilimleriyle bilgiler vermiştir. O zâtı nûrâni, Hicri 1414 (M.1993) senesinde çalışmalarına başlayacaktır. Hicri 1422-23 (M.2001-2) senelerinde çalışmalarının yönü değişecektir. Hicrî 1432 (M.2010-11) tarihinde ise “zuhûr” hadisesi olacak, yani İslâm devleti kurularak o Muhammed Mehdi (as) herkes tarafından görülüp bilinecektir.

İnternette “www.hamim.sayfasi.com'" sitesinde bulunan “Esrarnâme” isimli dokümanda geniş kaynaklı bilgiler yer almaktadır. Dikkatli bakılırsa, Bediüzzaman Hazretleri'nin verdiği bilgilerin yanıltıcı olmadığı görülecektir.

Beklenen "Mehdi" şer’i devletini bizzat Kudüs merkezinde gerçekleştirecek, böylece İsrail devleti ile beraber önce Ortadoğu'dan başlamak üzere bütün Müslüman ülkeler o devlet çatısı altında birleşecektir. Hicri 1432 tarihini takip eden 30-40 sene içerisinde Malezya'dan Fas'a kadar bütün Müslüman beldeler o devletin kontrolü altına girecek. Mehdi (as) halife olarak başta bulunacak, dindar rûhanî Hıristiyanlarla ittifak ederek Çin, Hindistan gibi inançsız ülke insanlarını kontrol altına alacaktır.

Mehdi'nin son yılları içerisinde ise Hz. İsa (as) bizzat gökten inecek, o zâta yardım edecektir. Büyük Mehdi’nin vefatından sonra bir "son Mehdi" daha gelecek, Hz. İsa (as) ile birlikte bütün dünyayı o şer'i devletin kontrolü altına alacaktır. Bu işleyiş hicri 1506 (M.2082-85) tarihine kadar sürecektir. İşte o tarihten sonra insanlık yine İslâm dininin çizgisinden sapacak, hızla uzaklaşacak, bir tür hayvanlar gibi yaşamaya baş¬layacak; beklenen Kıyamet de onların başına kopacaktır.

Tempoya verdiğim cevaplar bundan ibaret. Bu bilgilerin yarıya yakınını aynen alan dergi, çarpıtmadan neşretti. Bu yazdıkarım, aynı zamanda benim inancımdır. Eğer denilen vakitte denilen hadiseler zuhura gelirse, kimsenin itiraza mecali kalmaz. Eğer gerçekleşmezse, benim yanlış anlamam bahis mevzuu olur ki, bu yaşa gelene kadar az mı kandırıldık?




Alıntı:
Bülbül, vakti gelince öter

Mustafa KAPLAN


Vakit, 19.06.2003

(…)
Mehdi hakkında “(as)” ünvânının kullanılması, o zât peygamber olmadığı halde pek çok mucize göstereceği içindir. O zât-ı nûrâni “hem en büyük müceddîd, hem en büyük müctehîd, hem kutb-i âzam, hem hâkim, hem mürşid, hem Mehdi” olacaktır. Bizzat HZ. Cebrâîl (as) ile te'yid edilecektir.

Hicri 1432 senesinde şer'î devletin kurularak Hz. Mehdi’nin başına geçeceği ise, bâzı âyetlerin işareti, Hz. Ali (kv] nin ve İncil'in haberi, Bediüzzaman Hazretlerinin sözlerinden sarih olarak anlaşılmaktadır. Bütün dünyâ kudursa, yine bu geleceği önleyemez!

Bediuzzaman Hazretlen'nin şahsına büyük bir muhabbetle bağlı olan bâzı Nur talebelerinin esere dikkat etmeyerek şahsa bağlılıkla ifrat etmeleri sebebiyle Mehdi meselesinde yanlış kana¬at sahibi oldukları görülüyor. Bir dane-i hakikat, bir harman yalanı yakmaz mı? Şeriat Mehdisi olan zat 1432'de çıkar ve devletinin haşına geçerse, -Risâle-i Nurları da hükûmet programı yaparsa- şimdiki yanlış kanaat sahipleri o gün karşı mı çıkacaklar?
(…)
Sâhibû'z-zamânın gölgesi üstümüze düşmüştür, bülbüllerin ötmesi de bundandır...






Alıntı:
"Beklenen Mehdî"

Vakit, 09.07.2003

Mustafa KAPLAN

Bahar yaklaştı ya, kargalar ve akbabalarla birlikle elbet¬te bülbüller de ötüyor. Hayrettin Gümüşel, "Beklenen Mehdi" adıyla bir kitap derlemiş, eslâftan günümüze söylenenleri bir araya getirmiş.
Eserde yer alan hadislerden Nuaym bin Hammad'ın naklettiği şu cümle dikkatimi çekti: "Dördüncü fitne, on sekiz yıl devam edecektir." (age. s. 175)

Bediüzzaman Hazretleri de İslâm Deccali ile ilgili bir hadisi te’vil ederken, o mikrobun dört devresi olacağını söylüyor ve şöyle diyor "Dördüncü günü ve devresi âdîleşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır." (Şualar. 5. Şua. s. 534)

İki kitaptaki bilgiyi yan yana getirince, bu dördüncü devrenin "on sekiz" sene süreceğini anlıyoruz. Allahu âlem. bu dördüncü devre, Hz. Mehdî'nin şâkirdleriyle berâber küfre karşı mücâdeleye başladığı Hicri l414 senesinde ortaya çıkıyor. On sekiz sene devam edince de, Hicrî 1432'de sona eriyor.

Biz de bütün gücümüzle bu seneyi (1432) haykırmıyor muyuz? 1432'ye kadar olan devrede hâkimiyet Allah düşmanlarında gözükebilir: ama bu önümüzdeki kalan sekiz sene içerisinde âlemde çok şok gelişmelerin yaşanması da kaçınılmazdır.

“Beklenen Mehdi” isimli kitap Köprü Yayınları arasında çıkmış. (0212 511 28 11) numaralı telefondan bilgi alınabilir...

“Âhir Zaman Fitneleri” isimli bir eser çıkararak bilhassa Risâle-i Nûr kaynaklı bilgileri derleyen İttihad Yayıncılık ise, Bediüzzaman Hazretlerinin şahsına kendi gönüllerince biçtikleri mânevi makamdan dolayı geleceği müjdelenen zâtın yüksek makamda olmasını kabullenemiyor gibi cümle kullanmış. Sanki o büyük zevatı insanlar mı tâyin ediyor ki değerlendirmeyi biz yapıyoruz? (Age. s. 124)

Gelecek Mehdi’nin “en büyük müceddîd ve en büyük müctehîd” olacağını bizzât Bediüzzaman Hazretleri haber vermiyor mu? 20. Mektup'taki o ifâde bulunduğu müddetçe, kendisine o kitapları referans alanlar nasıl olur da süb¬jektif, indi yorumlarda bulunabilirler?

Derlemelere katılan en küçük bir şahsî yorumda yanlış bulunursa, ister istemez diğer doğrulara olan ilgiyi de kesmez mi?

Korkmayın be kardaşlar! Gelecek zâtın “en büyük müceddid” olması, Üstâdımız Hazretlerinin Allah indindeki muallâ makâmını aşağıya düşürmez! Sizin "Hayâli Ziyâeddin" sevginiz ise, kaderin hükmünü değiştirmez.

“Ahirzaman Fitneleri” isimli esere (0212 520 51 47) numaralı telefondan ulaşabilirsiniz...


14/15.4.2003, 19.06.2003 ve 09.07.2003 tarihli bu yazılarında da 1432 takıntısının egemen olduğu görüldü.

Yazık...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mustafa Kaplan'dan MEHDİ yazıları (2003)
MesajGönderilme zamanı: 03.01.11, 15:36 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 06.07.10, 17:50
Mesajlar: 280
Yazılanları okudum bir yaşıma daha girdim ! Mehdi Aleyhisselâm kaç tane olduğuna dair bu kadara Mehdilik pâyesi verilen bir yazı daha görmemiştim ! Gördünüz mü, İman Mehdisi ayrı; Şeriat Mehdisi ayrı ve Muhammedî Mehdi hepsi ayrı ayrı şahıslarmış !!!!! Fesubhanallah !

Hadisleri ihyâ eden Hadis mehdisi yok muymuş diye soracağı geliyor insanın !
Bu kadara MEHDİYYET cömertliği gösteren bir başka zat tanıyor musunuz ?

Ağzı olan konuşuyor işte !


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mustafa Kaplan'dan MEHDİ yazıları (2003)
MesajGönderilme zamanı: 03.01.11, 16:04 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 06.07.10, 17:50
Mesajlar: 280
Sadece bu zatın değil, başkalarının da Mehdi'nin çıkacağı zaman hakkında takıntısı var azizim ! İmam-ı Rabbani Hz.lerinin Mektubatından, kimsenin bugüne kadar çıkaramadığı bir rivayete, zamana göre de Cübbelinin hesap ve keşfiyle Mehdi Aleyhisselâmın gelişine daha 100 yıl varmış ! Bu da apayrı ve çok daha ucube bir saplantı olsa gerek !


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mustafa Kaplan'dan MEHDİ yazıları (2003)
MesajGönderilme zamanı: 05.01.11, 12:26 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı
Kullanıcı avatarı

Kayıt: 07.12.10, 00:24
Mesajlar: 424
"Zaman" müthiş bir pehlivandır; çoklarını tuş etmiştir bugüne kadar...

Daha da çoklarını edecektir...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
 Mesaj Başlığı: Re: Mustafa Kaplan'dan MEHDİ yazıları (2003)
MesajGönderilme zamanı: 10.07.13, 23:03 #mesajın linki (?)
Çevrimdışı

Kayıt: 10.07.13, 22:54
Mesajlar: 1
mustafa kaplan beyi tanırım ehli velayet bir zattır...yüzlerce kerametini gördüm.. 17 ağustos 1999 depremini 2 sene önce söylemişti.. aynen çıktı...2001 de olan malum olayı vukundan 6 sene önce söylemişti aynen çıktı..sanırım mk ağabey hicri 1432 demişti.. burada küçük bir sehiv var.. dediği tarih doğrudur kurandan istihraççedilen tarihtir ve ilmi ilahiyyedendir.. hicri yerine rumi deseydi.. işte o zaman.. miladi 2010 değil.. miladi 201...devamını yazmıyorum..bekleyin görün... hep beraber göreceğiz.. 1432 miladi miymiş.. hicri miymiş.. göreceğiz.. ve bu sayfaya bunları istihza için atanlara güleceğim.. tabii o gün haytta olurlar ise...


Başa Dön
 Profil Özel mesaj gönder  
 
Eskiden itibaren mesajları göster:  Sırala  
Yeni başlık gönder Başlığa cevap ver  [ 20 mesaj ]  Sayfaya git Önceki  1, 2

Tüm zamanlar UTC + 2 saat


Kimler çevrimiçi

Bu forumu gezen kullanıcılar: Hiç bir kayıtlı kullanıcı yok ve 4 misafir


Bu foruma yeni başlıklar gönderemezsiniz
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı düzenleyemezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz

Geçiş yap:  
cron
   Powered by phpBB © 2000, 2002, 2005, 2007 phpBB Group

Türkçe çeviri: phpBB Türkiye